Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ceza Kararı Kesinleştikten Sonra Temyiz

Yanıt
Old 07-02-2011, 12:01   #1
MEHAVU

 
Varsayılan Ceza Kararı Kesinleştikten Sonra Temyiz

Ceza mahkemesinde verilen kısa kararda müsadereye ve vekalet ücretine karar verilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda bunlara yer verilmiyor ve hüküm kesinleşiyor.
Böyle bir durumda kararı temyiz etme imkanı var mıdır yoksa tavzih yolu uygulanabilir mi ?
Old 07-02-2011, 13:04   #2
Av.meric

 
Varsayılan

Merhaba bana göre tavzih değilde, tashihi karar daha uygun bir yol gibi gözüküyor.
Old 07-02-2011, 14:06   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan MEHAVU
Ceza mahkemesinde verilen kısa kararda müsadereye ve vekalet ücretine karar verilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda bunlara yer verilmiyor ve hüküm kesinleşiyor.
Böyle bir durumda kararı temyiz etme imkanı var mıdır yoksa tavzih yolu uygulanabilir mi ?

Ceza yargılamasında tavzih yolu bulunmamaktadır. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişik olması da ayrı bir temyiz hakkı vermez.
Karar, temyiz edilmeden kesinleşti ise yapacak birşey yok. Temyiz edilip onandı ise CMK 308'e göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'ndan onama kararına itiraz etmesi istenebilir.
Old 07-02-2011, 14:19   #4
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan MEHAVU
Ceza mahkemesinde verilen kısa kararda müsadereye ve vekalet ücretine karar verilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda bunlara yer verilmiyor ve hüküm kesinleşiyor.
Böyle bir durumda kararı temyiz etme imkanı var mıdır yoksa tavzih yolu uygulanabilir mi ?

Hüküm temyiz edilmeksizin (yazınızdan öyle anlaşılıyor çünkü) kesinleştiyse, bu haliyle CMK. 324 vd. maddelerine ve hukuka aykırılık taşımaktadır. Bu durumda, CMK. m.309 uyarınca (4/a bendi kapsamında) kanun yararına bozma yoluna başvurulması talep edilebilir. (Diye düşünüyoum.)
Saygılar.
Old 07-02-2011, 18:26   #5
teoman14

 
Varsayılan

Öncelikle kararı veren hakim ile konuşup, bu konuda ek karar verip, veremeceğini sorun. Zira diğer yola nazaran çok daha kısa sürede sonuç alırsınız. Benim başıma gelen benzer bir olayda hakim bey ek karar ile vekalet ücretine hükmetti.
Old 08-02-2011, 13:49   #6
mntopcu

 
Varsayılan

CMK'da tavzih usulü açıkça düzenlenmemiş olsa bile yasaklayan bir hüküm de yoktur, gerektiğinde bu yola gidilebilir. Olayımızda müsadere ve vekalet ücreti yönünden karar kesinleşmiştir, artık mahkemenin bu konularda takdir hakkı yoktur. Gerekçeli kararı buna uygun yazmak zorundadır. Gerekçeli kararda bu husus atlanmışsa adına ister "tavzih" deyin ister "ek karar" deyin müteferrik bir kararla konu halledilebilir.

Öte yandan mahkeme bunu yapmadığı takdirde karar temyiz de edilebilir. Zira kararın kesinleşmiş sayılması sadece tefhim edilen yönlere münhasırdır. Tefhim edilen karar ile tebliğ edilen karar farklı ise farklı yönler tebliğden sonra öğrenilmiştir, bu yönler öğrenme yani tebliğ tarihinden itibaren temyize tabidir.

Yukarıdaki hallerden ikisi de (tavzih/ekkarar veya temyiz) mümkün değil denirse absürd sonuçlar doğurabilecek bir konu çözümsüzlüğe itilmiş olur. Benzer bir durumda kısa kararda sanığın beraatine hükmedilip, gerekçeli kararda mahkumiyet verilirse ne olacak. Açıklanan kısa karara göre temyiz yoluna gitmeyen sanık gerekçeli karardan sonra da temyize gidemeyecek mi, sizin kararınız kesinleşti mi denilecek? Böyle bir şey olabilir mi?
Old 26-12-2011, 15:47   #7
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

Anayasa'nın 141.maddesine aykırılık söz konusu ve tefhim ile gerekçeli karar farklı ise tebliğden itibaren kararı temyiz hakkınız mevcuttur diye düşünüyorum...
Old 26-12-2011, 16:26   #8
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

YARGITAY KARARI: SANIĞIN YANILTILMASI YASAĞI • KARAR AÇIKLAMA YÖNTEMİ • YASA YARARINA BOZMA


ÖZET: Tefhim sırasında hazır bulunan sanık yanıltılmıştır. Kararın yasa yoluna gitme hak yetkisi bulunanlara başvurulacak yasa yolu, süresi mercii ve şeklini gösterir açıklamalı tebligat ile bildirilmesi ve açıklamada mutlaka itiraz yasa yolu başvuru süresinin tebligattan itibaren başlayacağının bildirilmesi gerekir.


YCGK E: 2009/5 K: 2009/11 T: 03.02.2009

DAVA: Taahhüdü ihlal suçundan sanık M. N. A.’nın, İİY’in 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir 1. İcra Ceza Mahkemesi’nce 03.03.2008 gün ve 3717-852 sayı ile verilen karar yasa yollarına başvurulmadığından kesinleşmiştir.

Adalet Bakanlığınca 20.06.2008 gün ve 35451 sayı ile şikayetin bir yıllık süre gerçekleştikten sonra yapıldığı gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nce 27.10.2008 gün ve 6696-6744 sayı ile;


“... Somut olaya baktığımızda, borçlunun 28.06.2005 tarihli tutanakla borcunu,17.08.2005 tarihinde 5.740,00 YTL ( 740.00 YTL vekalet ücreti ile ), 17.11.2005 tarihinde 5.740.00 YTL ( 740.00 YTL vekalet ücreti ile ), 17.02.2006 tarihinde 5.740.00 YTL ( 740.00 YTL vekalet ücreti ile ), 17.05.2006 tarihinde 5.000.00 YTL, 17.08.2006 tarihinde 5.000.00 YTL, 17.11.2006 tarihinde 5.000.00 YTL, 17.02.2007 tarihinde 5.000.00 YTL, 17.05.2007 tarihinde 4.951.44 YTL olmak üzere taksitler halinde ödemeyi taahhüt etmesine rağmen, 28.06.2005 tarihinde 32.40 YTL, 24.12.2005 tarihinde 1.000.00 YTL, 23.01.2006 tarihinde ise 2.000.00 YTL ödenmesine karşın ödenmeyen ya da eksik ödenen taksitler için şikayette bulunulmamış, fakat son ödeme tarihi olan 17.05.2007 tarihinde yapması gereken ödemeyi de ödememesi üzerine 04.07.2007 tarihinde şikayet edildiği anlaşılmaktadır.

5358 Sayılı Yasa ile getirilen değişiklikle, hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir.

Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.’ hükmünün düzenlendiği dikkate alındığında, ödenmeyen 17.05.2007 tarihli son taksitten sonra şikayetin 04.07.2007 tarihinde yapıldığı dikkate alındığında, İİK’in 347. maddesinde öngörülen 3 aylık şikayet süresinin geçmediğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca İzmir 1. İcra Mahkemesi’nin 03.03.2008 tarih ve 2007/37172008/852 sayılı kararına karşı kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir...” gerekçesiyle yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.

Yargıtay C. Başsavcılığı ise 14.01.2009 gün ve 138635 sayı ile; Yerel Mahkemenin kısa kararında yalnızca yasa yolunun gösterildiği, yasa yolunun süresi, mercii ve şeklinin gösterilmediği, gerekçeli kararda, yasa yolunun türü, süresi ve mercii gösterilmiş ise de, gerekçeli kararın borçluya tebliğ edilmediği, dolayısıyla Yerel Mahkemenin kararında, başvurulacak yasa yolunun süresi, mercii ve başvuru şeklinin açıklanmamasının, 5271 sayılı CYY’ın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddesine aykırı olup, bu durumda yasa yolu süresi başlamadığından kararın da kesinleşmediğinden bahisle, yasa yararına bozma isteminin bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle Özel Daire kararına itiraz etmiştir.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:

KARAR: Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken hukuki uyuşmazlık, İzmir 1. İcra Ceza Mahkemesinin 03.03.2008 gün ve 3717-852 sayılı kararının kesinleşip kesinleşmediği, dolayısıyla bu karara karşı, yasa yararına bozma yasa yoluna başvurma olanağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.

5271 sayılı CYY’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiş bulunan ve olağanüstü bir yasa yolu olan, yasa yararına bozma kurumu hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan istisnai bir yasa yoludur. Bu olağanüstü yasa yoluna başvurulabilmesinin ilk koşulu verilen hüküm veya kararın temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olmasıdır. Karar veya hükümlere karşı başvurulacak olağan yasa yolunun bulunması halinde bu yola başvurulamaz.

Ceza Genel Kurulu’nun 25.04.2006 gün ve 123-127 sayılı kararında açıklandığı üzere, İcra ve İflas Yasasında kabahat olarak düzenlenen eylemler nedeniyle verilen kararlar, aynı Yasanın 353/1. maddesi uyarınca itiraz yasa yoluna tabi olacaktır. Anılan fıkradaki “İcra mahkemesinin bu Bap hükümlerine göre verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde, yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir.” şeklindeki düzenleme ile yasa koyucu, disiplin veya tazyik hapsini gerektiren eylemler nedeniyle verilen her türlü kararı itiraz yasa yoluna tâbi kılmıştır.

Öte yandan, yine Ceza Genel Kurulunun 22.11.2005 gün ve 139-139 sayılı kararında vurgulandığı üzere, İİY’de açık bir düzenlemenin bulunmadığı hallerde, takip hukukuna ilişkin hususlarda HUYY, ceza yargılamasına ilişkin hususlarda ise CYY hükümleri uygulanacaktır.

Olağan yasa yolu denetimi yapılabilmesi için ise, yasa yoluna başvuru hakkı olanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmeleri yasal bir zorunluluk olup, bu husus 5271 sayılı CYY’nin “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.” şeklinde belirtilmiştir.

CYY’nın 260/1. maddesinde ise yasa yollarına başvuru hakkı olanlar; “... Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar...” olarak sayılmıştır.

Ceza Genel Kurulu’nun 29.05.2007 gün ve 114-113; 01.05.2007 gün ve 93104; 20.02.2007 gün ve 46-39 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere; Hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolu, süresi, başvuru yapılacak mercii ile başvuru şeklinin açıkça belirtilmesi zorunludur.

Bunlardan birisinin veya birkaçının kararda gösterilmemiş olması ya da yanlış gösterilmesi; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 40/2, 5271 sayılı CYY’nin 34/2, 231/3, 232/6 ve 40. maddelerine açıkça aykırılık oluşturacağından ve yapılan tebliği geçersiz kılacağından hükmün kesinleşmesini önler, kesinleşmeyen hükümler hakkında da yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulamaz.

İncelenen dosyada; Yerel Mahkemece sanığın ve davacı vekilinin yüzüne karşı açıklanan 03.03.2008 günlü kararda, “... itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi...” ibaresinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar gerekçeli kararda bu husus açıklanmış ise de, bu karar borçlu sanığa tebliğ olunmamıştır.

Görüldüğü gibi; karara karşı başvurulacak yasa yolu, süresi, mercii ve şekli açıklanmamış, tefhim sırasında hazır bulunan sanık yanıltılmıştır. Bu nedenle kararın, yasa yoluna başvurma hak ve yetkisi bulunanlara, başvurulacak yasa yolu, süresi, mercii ve şeklini gösterir açıklamalı tebligat ile tebliğ edilmesi, açıklamada mutlaka itiraz yasa yoluna başvurma süresinin kendilerine tebligat yapılmasından itibaren başlayacağının bildirilmesi gerekmektedir. Tebligata rağmen itiraz yasa yoluna başvurulmaması durumunda karar kesinleşeceğinden, ancak bu ahvalde yasa yararına bozma yasa yoluna başvuru olanaklı hale gelecektir. Kesinleşmeyen kararlara karşı yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulamayacağından, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılıp, Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin reddine, kararın belirtilen şerhle birlikte yasa yolu başvuru hakkı olanlara tebliğ edilerek, itiraz edip etmeyeceklerinin belirlenmesi suretiyle anılan eksikliğin giderilmesi için dosyanın Yerel Mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir.



SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 27.10.2008 gün ve 6696-6744 sayılı kararının KALDIRILMASINA, Dosyanın esası incelenmeksizin, Yerel Mahkeme kararının, yasa yoluna başvurma hak ve yetkisi bulunanlara, başvurulacak yasa yolu, süresi, mercii ve şeklini gösterir açıklamalı tebligat ile tebliğ edilmesi, açıklamada mutlaka itiraz yasa yoluna başvurma süresinin kendilerine tebligat yapılmasından itibaren başlayacağının belirtilmesi suretiyle, itiraz hak ve yetkisi bulunanlara tebliğinin sağlanması için Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.02.2009 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
Old 26-12-2011, 17:26   #9
S.Orhan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan MEHAVU
Ceza mahkemesinde verilen kısa kararda müsadereye ve vekalet ücretine karar verilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda bunlara yer verilmiyor ve hüküm kesinleşiyor.
Böyle bir durumda kararı temyiz etme imkanı var mıdır yoksa tavzih yolu uygulanabilir mi ?


Kısa karardaki bazı hususların gerekçeli karara yazılmaması maddi yanılgı ve yazım hatasıdır.Bunun düzeltilmesi için temyiz ya da başka bir yasa yoluna başvurmaya gerek olmayıp, 5320 sayılı yasanın 5560 sayılı yasa ile değişik 8/1. maddesi kıyasen uygulanmak suretiyle mahkemece re'sen ya da taraflardan birinin başvurusu üzerine maddi hatanın düzeltilmesi mümkündür.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.11.2006 tarih ve 227_235 sayılı kararı ile, Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 24. 01.2007 tarih, 2006/4107 esas,2007/594 karar sayılı kararlarında bu husus açıkça belirtilmiştir.Kararları teknik imkansızlık nedeniyle buraya aktaramıyorum,ancak bulabilirseniz size yardımcı olabileceğini düşünüyorum.

Saygılarımla.
Old 26-12-2011, 17:36   #10
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan S.Orhan
...Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.11.2006 tarih ve 227_235 sayılı kararı ile, ...
228 olabilir mi acaba

http://www.turkhukuksitesi.com/showp...6&postcount=14
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=53510

Saygılar...
Old 26-12-2011, 17:47   #11
Persepolis

 
Varsayılan Hüküm kısmını inceleyin

İllada temyiz etme düşüncesinde iseniz hüküm fıkrasında eksiklikler olup olmadığına (Temyiz süresi,ne zaman başlayacağı,nerede ve nasıl temyiz edileceği,temyiz edilmez ise kesinleşeceği vs. hususları) bakarak eski hale iade talebi ile temyiz isteyin. Red edilirse red kararları temyize tabidir,bu şekilde temyiz edin. Bu hususta bir çok yargıtay kararı vardır.Bu eksiklikler var ise kararın kesinleşmiş sayılmayacağına ilişkin.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Takip Kesinleştikten Sonra Vefat Eden Borçlunun Taşınmazının Cebren Satışı üye34123 Meslektaşların Soruları 5 20-11-2010 21:17
Takip Kesinleştikten Sonra Açılan Menfi Tespit/ Yargıtay Kararı Av.Suat Ergin Meslektaşların Soruları 20 29-12-2009 13:31
Takip Kesinleştikten Sonra Senet Asıllarının İadesi Çok Acil macallan Meslektaşların Soruları 14 24-03-2008 15:43
boşanma kesinleştikten sonra tazminat ve nafaka talebi erzincan Meslektaşların Soruları 1 24-01-2008 20:42
Görevsizlik kararı kesinleştikten itibaren 10 gün içinde görevli mahkemede dava açma anofta Meslektaşların Soruları 5 10-06-2007 18:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07206893 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.