Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatlık Kimliğini Kabul Etmeyen Banka Görevlileri Hakkında Suç Duyurusu

Yanıt
Old 15-05-2008, 16:19   #1
üye15184

 
Varsayılan Avukatlık Kimliğini Kabul Etmeyen Banka Görevlileri Hakkında Suç Duyurusu

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA



MÜŞTEKİ : Avukat -

ŞÜPHELİ : ........ Bankası A.Ş.-XXXX Şubesi İlgili Personeli

SUÇ : Görevi İhmal

SUÇ TARİHİ : 14.05.2008

SUÇ YERİ : XXX

AÇIKLAMALAR : Ben yukarıda belirttiğim adreste ikamet etmekte ve avukat olarak görev yapmaktayım.

Avukat olarak hak ettiğimiz CMK alacaklarımızı şüpheli banka şubesi tarafından tarafımıza ödenmektedir.

CMK alacağımı almak için 14.05.2008 günü 15:30 civarında ilgili bankaya gidip, ilgili bankamatik kartımı ve avukatlık kimliği verip, CMK alacağımı almak istediğimi söyledim. 2 nolu bölümdeki ilgili görevli benden ehliyet veya kimlik belgesi olmaksızın hesabımdaki parayı almamın mümkün olmadığını söyledi. Ben de avukat kimliğinin resmi kimlik hükmünde olduğunu ve tüm kurum ve kuruluşlarca kabul edilmesi gerektiğini, aksi durumda suç oluştuğunu ve tazminat hakkımın olduğunu, işlemim yapılmazsa yasal şikayet hakkımı kullanacağımı söyledim.

Perondaki görevli bir başka görevliyi çağırdı. Durumu izah etti. O görevli de bana;
-Neden zorluk çıkartıyorsun?
-Kimliğini ver!
-Kanun böyle! Dedi.

Ben de bankamatik kartımı alarak bankadan uzaklaştım.

Olay sebebiyle Avukatlık Kanununu yok sayan, keyfi uygulamalarda bulunan ismini bilmediğim iki banka personelinden davacı ve şikayetçiyim.

DELİLLER :Avukatlık Kanunu 9. maddesi,14.05.2008 tarih 15:30 civarı 149 nolu sırayla işlem yapıldığını gösterir banka güvenlik kamerası görüntüleri

SONUÇ VE İSTEM : Soruşturmanın tarafınızca yapılarak, şüpheliler hakkında görevi ihmal suçundan kamu davası açılmasını talep ve arz ediyorum.14.05.2008

Eki : İlgili avukatlık kimliği fotokopisi
İlgili bankamatik kartı fotokopisi

Not : 1- Bu şikayet dilekçesi, 14.05.2008 saat 16:10’da Cumhuriyet Savcılığına sunulmuş,
2- Aynı tarih saat 16:15’te Burdur Barosu bilgilendirilmiş, Türkiye Barolar Birliği ile birlikte davaya müdahil olması istenilmiş,
3- Aynı tarih saat 18:30’da ise ilgili bankanın internet sitesindeki şikayet bölümüne bu olay
bildirilmiş olup,
4- Manevi tazminat davası ise daha sonra açılacaktır.

Saygılarımla.15.05.2008


Arkadaşlar bu olay sebebiyle Savcılığa başvurdum. Banka beni çok kızdırdı, alay etti benimle. Orda bana yapılan hitap şekli tepeden ve alaycıydı. Ayrıca hakaret davası da açılmasını isteyeceğim. Elinde bu konuya ilişkin Yargıtay veya mahkeme mahkumiyet kararı olan arkadaşlar bana cevap verirlerse o kararlarla savcılıkta ifade vermeye gideceğim.
Şimdiden teşekkürler
Old 15-05-2008, 17:13   #2
Protesto

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;

Geçen ay benim de başıma buna benzer bir olay gelmişti,
Durumu ilgili banka müdürüne şikayet edince problem halloldu.

Bu link ilginizi çekebilir;
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=13557

Bu girişiminizi destekliyorum,
Saygılarımla.
Old 16-05-2008, 08:10   #3
bahar kesici

 
Varsayılan

Merhaba geçen sene aynı olayı ben de yaşadım ve aynen Sayın Protesto gibi banka müdürü devreye girince işlemimi tamamlayabildim.Sizi kutluyorum, birisi dur demeli.
Old 16-05-2008, 09:29   #4
MeRReM

 
Varsayılan

sayın meslektaşım girişiminizi bende destekliyorum..
Old 16-05-2008, 09:54   #5
Av.METİN

 
Varsayılan

iyi çalışmalar arkadaşlar, bu tür sorunları malesef hepimiz yaşıyoruz. bence artık devreye barolar birliğinin girmesi gerektiğine inanıyorum çünkü bu tür tartışmalar bu gidişle hiç bir zaman bitmeyecek devam edeceğe benziyor.saygılarımla
Old 16-05-2008, 10:32   #6
Av. Şükrü Bülbül

 
Varsayılan

Arkadaşlar bu tür sorunlar sadece bankalarda yaşanmıyor.Postanede ve diğer ticari ve resmi kurumlarda gerçekleşiyor.Anladığım kadarıyla ,avukatlık kimliğini gösterince ayrıcalık istiyormuşuz gibi bir görüntü oluştuğundan olumsuz bir yanıt alyoruz.

suç duyurusnun neticesinden şüpheliyim.Savcılık kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verbilir kanaatimce.İlgili personelin kastının olmadığı kanati bence ön planda.Bende avukatlık kimliğimizle işlemlerimizi yapabilmek isterim ancak cezai boyutu ilgilendiren bir durum olmadığını düşünüyorum
Old 16-05-2008, 11:29   #7
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım, Avukatlık Kanununun 9. maddesinde belirtildiği gibi Avukat kimliği resmi kimlik mahiyetindedir.

Ancak Bankaların bu konuda direnmesininde yasal dayanağı mevcut olup Türkiye Cumhuriyeti Adalet mekanizmasının karmaşası bu konuda da yaşanmaktadır.


Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6/1. fıkrasında bankalara ibraz edilebilecek kimlik tipleri sayılmıştır.

Alıntı:
Kimlik tespitinde kullanılacak belgeler aşağıda sayılmıştır:

a) Türk uyruklu gerçek kişiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport,


Bu madde Avukatlık kanunu madde 9 ile çelişmektedir. Bu farklılığın ortadan kaldırılması ve yönetmeliğin ilgili maddesinin iptali için Danıştaya açılan dava "Ne yazıkki" reddedilmiştir.

Bu konuda Danıştay'ın vermiş olduğu kararlar şöyledir,

Alıntı:
T.C.

DANIŞTAY

8. DAİRE

E. 2005/1614

K. 2006/1140

T. 22.3.2006

• KİMLİK TESPİTİNE ESAS BELGE ( Avukat Kimliklerinin Karaparanın Önlenmesinde Esas Alınacak Belgeler İçinde Yer Almamasında Kamu Hizmeti Gereklerine ve Hukuka Aykırılık Bulunmadığı )

• AVUKAT KİMLİKLERİ ( Karaparanın Önlenmesinde Esas Alınacak Belgeler İçinde Yer Almamasında Kamu Hizmeti Gereklerine ve Hukuka Aykırılık Bulunmadığı )

• KARAPARANIN ÖNLENMESİ ( Avukat Kimliklerinin Karaparanın Önlenmesinde Esas Alınacak Belgeler İçinde Yer Almamasında Kamu Hizmeti Gereklerine ve Hukuka Aykırılık Bulunmadığı )

4208/m.6/1,15

1136/m.9

ÖZET : Avukat kimliklerinin karaparanın önlenmesinde esas alınacak belgeler içinde yer almamasında kamu hizmeti gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında.
Davanın özeti : Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6/1. fıkrasının ( a ( bendinin son fıkrası ile Mali Suçlar Araştırma Kurulu Başkanlığının 17.02.2004 gün ve 746 sayılı kararının, Avukatlık Yasasının 9. maddesine aykırı olduğu öne sürülerek iptali istemidir.
Başbakanlığın Savunmasının Özeti: Davanın süresinde açılmadığı ve dava konusu işlemin idari davaya konu olabilecek nitelikte olmadığı gibi, davacının güncel menfaatinin olmadığı ileri sürülerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Maliye Bakanlığının Savunmasının Özeti: Yönetmelikte her türlü resmi kimlik belgesi üzerinden değil, yalnızca ismen sayılan resmi kimlik belgeleri üzerinden kimlik tespiti yapılmasının öngörüldüğü, avukat kimliklerinin mesleki bir gruba ait olması nedeniyle bu kimliklerin "kimlik tespiti" uygulamasında kabul edilmesinin, diğer meslek gruplarının da benzer düzenlemeler yapmasına yol açacağı, bunun da uygulamada ciddi zararların ortaya çıkmasına neden olacağı öne sürülerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi İbrahim ÖZDEMİR'in Düşüncesi: Dava konusu Yönetmelik hükmünde, kamu hizmeti gereklerine ve hukuka aykırılık görülmediğinden davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ülkü ERBÜK'ün Düşüncesi: Davacı Trabzon Baro Başkanlığı, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrası ile ( a ( bendinin ve son fıkrası ile Mali Suçlar Araştırma Kurulu Başkanlığının 17.2.2004 günlü 746 sayılı kararının iptalini istemektedir.
19.11.1996 günlü 22822 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun 15. maddesinde, "Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin olarak kimlik tesbitine dair gerekli düzenlemelerin yapılması....Bakanlar Kurulunca bu Kanunun yayım tarihini izleyen altı ay içinde çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir, "hükmü yer almaktadır.
Anılan hüküm uyarınca Maliye Bakanlığınca çıkarılan Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin "Kimlik tesbit usulü" başlıklı 6. maddesinde, kimlik tesbitinin bu maddede sayılan belgelerin aslının veya noterce onaylanmış suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopilerinin alınması veya işlemle ilgili evrakın arkasına kimlik bilgilerinin kaydı suretiyle yapılacağı, kimlik tesbitinde kullanılacak belgelerin Türk uyruklu gerçek kişiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport olduğu, aynı maddenin son fıkrasında da, Başkanlığın kimlik tesbiti zorunluluğuna ilişkin usul ve esaslar ile kimlik tesbitine esas belge nevini belirlemeye yetkili olduğu kurala bağlanmıştır.
5043 sayılı Yasayla değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 9. maddesinde de, avukat kimlikleri, tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik hükmündedir, kuralı yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, Trabzon Barosu üyelerinden birinin adına gelen havaleyi almak üzere Banka şubesine gittiğinde avukat kimliğini ibraz etmesine rağmen kimliğinin, Karaparanın Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte belirtilen kimlik tesbitinde kullanılacak belgeler dışında bir belge olduğundan bahisle kabul edilmediği anlaşılmaktadır.
Davacı, 5043 sayılı Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunla 1136 Avukatlık Kanununun 9. maddesinin değiştiğini, avukat kimliğinin resmi kimlik hükmünü kazandığını, dava konusu yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bulunduğunu iddia etmektedir.
Karapara, çeşitli yasalarda yasaklanmış fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen para veya para yerine geçen her türlü kıymetli evrakla, mal veya gelirleri veya bir para biriminden diğer bir para birimine çevrilmesi de dahil, sözü edilen para, evrak, mal veya gelirlerin birbirine dönüştürülmesinden elde edilen her türlü maddi menfaat ve değerdir. Karaparanın elde edilenlerce meşruiyet kazandırılması amacıyla değerlendirilmesi, bu yolla elde edildiği bilinen karaparanın başkalarınca veya elde edenlerce kullanılması, kazanılması, kaynak veya niteliğinin değiştirilmesi, gizlenmesi, yerinin değiştirilmesi, transfer yoluyla aklanması karapara aklanma suçunu oluşturmaktadır. Sayılan bu suçların içinde bulunan ilgililerin tesbitinde dolayısıyla karaparanın aklanma suçlarının tesbiti ve önlenmesi açısından kimlik tesbitinin önemi açıktır.
Kimlik tesbiti için tesbite esas belgelerin sayısının çokluğu nedeniyle kimlik tesbitinin yapıldığı alanlarda, birimlerde görevlilerin bazı zorluklarla karşılaşmaları olasıdır. Kimlik tesbitine esas belge sayısı ne kadar az ve herkesçe tanınabilen belgelerden olursa, görevlilerin kimlik tesbitinde yanılmalarının sözkonusu olmayacağı açıktır. Bazı kamu kurumlarınca, çalışma alanlarıyla ilgili düzenlemelerinde kimlik tesbiti için dava konusu yönetmelik hükmüyle belirlenen kimlik tesbitine esas belgelerin ( nüfus cüzdanı, sürücü belgesi gibi ( kabul edildiği de herkesçe bilinmektedir. ( Tapu Sicil Tüzüğünde olduğu gibi (
Avukat kimliği, mesleki bir kimlik olup, bu kimliğin kimlik tesbitinde kabul edilmesi başka meslek gruplarının benzer düzenlemeler yapmalarına, kimlik tesbitinde kimlik tesbitine esas belgelerin çokluğunun da yanlışlıkların, karışıklıkların oluşmasına neden olabileceğinin kabulü gerekir.
Yönetmelikte sayılan kimlik tesbitine esas belgelerden nüfus cüzdanı genellikle herkeste bulunan belgelerden biridir. Görevliler tarafından kolaylıkla tanınabilen bir belgedir.
Dava konusu yönetmelik hükmü, kimlik tesbitinde kimlik tesbitine esas belgeleri belirlemekte, avukat kimliğinin resmi niteliğinde bir değişiklik yaratmamaktadır. Avukat kimliğinin sahiplerince dava konusu yönetmeliğin alanı dışındaki işlemlerde kullanılması mümkündür.
Açıklanan nedenlerle yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince duruşma için önceden belirlenen 22.3.2006 gününde davacı idare temsilcisi ve davalı idareler temsilcilerin geldiği görüldükten, tarafların sav ve savunmaları ile Danıştay Savcısının düşüncesi dinlendikten sonra işin gereği görüşüldü:
KARAR : Dava Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6/1. fıkrasının ( a ( bendinin son fıkrası ile Mali Suçlar Araştırma Kurulu Başkanlığının 17.02.2004 gün ve 746 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin davanın süre aşımı yönünde reddedilmesi gerektiği iddiası yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.
4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Yasanın 15. maddesinde, "Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin olarak bilgi verme, kimlik tespiti, araştırma ve inceleme yöntemleri, şüpheli işlemler, aklamaya konu menfaat ve değerlerin belirlenmesine dair gerekli düzenlemelerin yapılması, Koordinasyon Kurulunun yönetim, toplanma ve çalışma esas ve usulleri, toplantı ve karar nisabına ilişkin hususlar, Bakanlar Kurulunca bu Kanunun yayım tarihini izleyen altı ay içinde çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." hükmü yer almıştır.
Anılan Yasa kuralı uyarınca çıkarılan ve 2.7.1997 gün ve 23037 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına ilişin Yönetmeliğin "Kimlik Tespit Usulü" başlıklı değişik 6. maddesinde, kimlik tesbitinin bu maddede sayılan belgelerin aslının veya noterce onaylanmış suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopilerinin alınması veya işlemle ilgili evrakın arkasına kimlik bilgilerinin kaydı suretiyle yapılacağı, kimlik tesbitinde kullanılacak belgelerin Türk uyruklu gerçek kişiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport olduğu, aynı maddenin son fıkrasında da, Başkanlığın kimlik tesbitinin zorunluluğuna ilişkin usul ve esaslar ile kimlik tesbitine esas belge nevini belirlemeye yetkili olduğu kurala bağlanmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Yasasının 5043 sayılı yasa ile değişik 9. maddesinde ise, avukat kimliklerinin, tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik olduğu kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, Trabzon Barosu üyesi bir avukatın bir bankadaki işlem yapabilmesi için avukat kimliğinin neden kabul edilmediğinin yazılı olarak bildirilmesini istediği, banka tarafından anılan yönetmelik hükmü ve Mali Suçları Araştırma Kurulu kararının gerekçe gösterildiğinin davacı baroya bildirilmesi üzerine bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı Baro, dava konusu yönetmeliğe göre avukat kimliklerinin geçerli bir kimlik olarak kabul edilmemesinin, Avukatlık Yasasının anılan hükmüne aykırı olduğunu öne sürmektedir.
Karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda uygulanacak esasları belirlemek amacıyla çıkarılan 4208 sayılı yasanın 2. maddesinde, "Karapara" çeşitli kanunlarda yasaklanmış fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen para ve para yerine geçen her türlü kıymetli evraklar, mal veya gelirleri veya bir para biriminden diğer para birimine çevrilmesi de dahil, sözü edilen para, evrak, mal veya gelirlerin birbirine dönüştürülmesinden elde edilen her türlü maddi menfaat ve değer olarak tanımlanmıştır.
Karaparanın aklanması suçunun tespiti ve işlenmesinin engellenebilmesi için kimlik tespitinin önemi açık olduğundan, yasa koyucu tarafından idareye bu konuda düzenleme yapma yetkisi tanınmıştır.
Davalı idareler savunmalarında; karaparanın aklanması suçu ile mücadelede ilgili kişinin ayrıntılı ve doğru kimlik bilgilerine sahip olunması, bu bilgilerin sadece idarelerinde değil ( özellikle mali kurumlar nezdinde takibin yapılabilmesi için ( diğer kuruluşlardaki bilgilerin de doğru ve ayrıntılı olması gerektiği, bu nedenle kanun kapsamındaki işlemler için yaygın, güvenli ve tanımada zorluk çekilmeyecek nitelikteki kimliklerin ( nüfus cüzdanı, sürücü belgesi ve pasaport ( esas alınmasının zorunlu olduğu belirtilmektedir.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan Türkiye Barolar Birliğince üyelerine verilen avukat kimliğinin resmi niteliğe sahip olduğunda ve meslek mensubunu tanıtması açısından yurt çapında geçerli olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Bununla beraber, Avukat kimliğinin ayırdedici özellikleri hakkında sadece bir meslek grubunun ve ilişkili olduğu kişilerin yeterli bilgiye sahip olduğu ve nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi gibi yaygın kullanımının olmadığı açıktır.
Davalı idarelerin savunmasında belirtildiği gibi "Karaparanın Aklanmasının Önlenmesi" bakımından, kimlik tespitine esas alınacak belgelerin yaygın kullanımda, detaylı bilgiye sahip ve herkesin kolaylıkla ayırdedici özelliklerini tespit edebileceği nitelikte olması gerekmektedir.
Bu nedenle, avukatlık kimliklerinin karaparanın önlenmesinde esas alınacak belgeler içinde yer almamasında kamu hizmeti gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Kaldı ki, Avukat kimliğinin dava konusu Yönetmelik kapsamına alınmamasının, bu kimliğin resmi niteliğini ortadan kaldırmayacağı da açıktır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 22.03.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
AZLIK OYU :
Uyuşmazlık; Avukatlık kimliklerinin kimlik tespitine esas belge olarak kabul edilmeyeceğine ilişkin Türkiye Bankalar Birliği işlemi ile bu işleme dayanak olan Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6/a maddesinin iptali isteminden kaynaklanmıştır.
Avukatlık Kanununun 9. maddesinde, Avukat kimliklerinin tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik hükmünde olduğu hüküm altına alınmıştır.
Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6/a maddesinde ise, Türk uyruklu gerçek kişiler için kimlik tespitinde kullanılacak belgelerin sadece nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport olabileceği belirtilmektedir.
Avukatlık Kanununun anılan açık hükmüne rağmen avukatlık kimliği daha alt bir norm olan yönetmelikte belirtilen diğer kimlikler gibi geçerli kabul edilmediğinde, kanun hükmü etkisiz hale gelecektir.
Bu durumda, eksik düzenlemeye dayalı yönetmelik maddesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Dava konusu işleme gelince;
Avukatlar tarafından yapılan başvuruya rağmen avukatlık kimliğinin resmi belge olarak kabul edilmemesinde yukarıda yer alan gerekçe ile yasaya ve hukuka aykırılık açıktır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu yönetmelik maddesi ile uygulama işleminin, iptali gerektiği oyu ile çoğunluk kararma katılmıyorum.


T.C.

DANIŞTAY

8. DAİRE

E. 2004/2524

K. 2006/3512

T. 10.10.2006

• AVUKATLIK KİMLİKLERİNİN NİTELİĞİ ( Resmi Kimlik Olmakla Birlikte Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesi Bakımından Kimlik Tespitine Esas Alınacak Belgeler Arasında Olmadığı )

• KARA PARANIN AKLANMASININ ÖNLENMESİNE DAİR KANUN'A GÖRE KİMLİK TESPİTİ ( Avukatlık Kimliklerinin Kara Paranın Önlenmesinde Esas Alınacak Belgeler İçinde Yer Almamasında Kamu Hizmeti Gereklerine ve Hukuka Aykırı Olmadığı )

• KİMLİK TESPİTİNE ESAS ALINACAK BELGENİN NİTELİĞİ ( Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesi Bakımından Belgelerin Yaygın Kullanımda Detaylı Bilgiye Sahip ve Herkesin Kolaylıkla Ayırt Edici Özelliklerini Tespit Edebileceği Nitelikte Olması Gereği - Nüfus Hüviyet Cüzdanı/Sürücü Belgesi/Veya Pasaport Olduğu )

• TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ İŞLEMİ ( Avukatlık Kimlikleri Resmi Kimlik Olmakla Birlikte Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesi Bakımından Kimlik Tespitine Esas Alınacak Belgeler Arasında Olmadığı )

1136/m.9

4208/m.15,2,6

ÖZET : Dava, Avukatlık kimliklerinin kimlik tespitine esas belge olarak kabul edilmeyeceğine ilişkin Türkiye Bankalar Birliği'nin işleminin ve bu işleme dayanak teşkil eden Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 6. maddesi ( a ) bendinin iptali istemine ilişkindir.
4208 sayılı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Yasanın 15. maddesi uyarınca çıkarılan ve 2.7.1997 gün ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4208 sayılı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına ilişin Yönetmeliğin "Kimlik Tespit Usulü" başlıklı değişik 6. maddesinde, kimlik tespitinin bu maddede sayılan belgelerin aslının veya noterce onaylanmış suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopilerinin alınması veya işlemle ilgili evrakın arkasına kimlik bilgilerinin kaydı suretiyle yapılacağı, kimlik tespitinde kullanılacak belgelerin Türk uyruklu gerçek kişiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport olduğu, aynı maddenin son fıkrasında da, Başkanlığın kimlik tespitinin zorunluluğuna ilişkin usul ve esaslar ile kimlik tespitine esas belge nevini belirlemeye yetkili olduğu kurala, bağlanmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 9. maddesinde ise, avukat kimliklerinin, tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik olduğu kurala bağlanmıştır.
Kara Paranın aklanması suçunun tespiti ve işlenmesinin engellenebilmesi için kimlik tespitinin önemi açık olduğundan, yasa koyucu tarafından idareye bu konuda düzenleme yapma yetkisi tanınmıştır.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan Türkiye Barolar Birliği'nce üyelerine verilen avukat kimliğinin resmi niteliğe sahip olduğunda ve meslek mensubunu tanıtması açısından yurt çapında geçerli olduğu kesindir. Ancak, avukat kimliğinin ayırt edici özellikleri hakkında sadece bir meslek grubunun ve ilişkili olduğu kişilerin yeterli bilgiye sahip olduğu ve nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi gibi yaygın kullanımının olmadığı açıktır.
Kara paranın aklanmasının önlenmesi bakımından, kimlik tespitine esas alınacak belgelerin yaygın kullanımda, detaylı bilgiye sahip ve herkesin kolaylıkla ayırt edici özelliklerini tespit edebileceği nitelikte olması gerekmektedir.
Bu nedenle, avukatlık kimliklerinin Kara Paranın önlenmesinde esas alınacak belgeler içinde yer almamasında kamu hizmeti gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davanın Özeti: Avukatlık kimliklerinin kimlik tespitine esas belge olarak kabul edilmeyeceğine ilişkin Türkiye Bankalar Birliğinin 17.05.2004 tarih ve 2512 sayılı işleminin ve bu işleme dayanak teşkil eden Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6. maddesi ( a ) bendinin iptali istenilmektedir.
Maliye Bakanlığının Savunmasının Özeti: Yönetmelikte her türlü resmi kimlik belgesi üzerinden değil yalnızca ismen sayılan resmi kimlik belgeleri üzerinden kimlik tespiti yapılmasının öngörüldüğü, avukat kimliklerinin mesleki bir gruba ait olması nedeniyle bu kimliklerin ""kimlik tespiti"" uygulamasında kabul edilmesinin, diğer meslek gruplarının da benzer düzenlemeler yapmasına yol açacağı, bunun da uygulamada ciddi zararların ortaya çıkmasına neden olacağı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Türkiye Bankalar Birliğinin Savunmasının Özeti: Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığının yazısında kimlik tespitinde kullanılacak belgelerin kapsamının genişletilmesinin düşünülmediği, avukat kimliklerinin kimlik tespitinde esas belge olarak kabul edilemeyeceğinin belirtildiği ve bu görüş doğrultusunda işlem tesis edildiği, yapılan işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakiminin Düşüncesi: İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısının Düşüncesi: Dava Avukatlık kimliklerinin kimlik tespitine esas belge olarak kabul edilmeyeceğine dair Türkiye Bankalar Birliği işlemi ile bu işlemin dayanağı olan Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 6. maddesinin ( a ) bendinin istemiyle açılmıştır.
19.11.1996 günlü 22822 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun 15. maddesinde, ""Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin olarak kimlik tespitine dair gerekli düzenlenmelerin yapılması... Bakanlar Kurulunca bu kanunun yayım tarihini izleyen altı ay içinde çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir,"" hükmü yer almaktadır.
Anılan hüküm uyarınca Maliye Bakanlığınca çıkarılan Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin ""Kimlik tespit usulü"" başlıklı 6. maddesinde, kimlik tespitinin bu maddede sayılan belgelerin aslının veya noterce onaylanmış suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopilerinin alınması veya işlemle ilgili evrakın arkasına kimlik bilgilerinin kaydı suretiyle yapılacağı, kimlik tespitinde kullanılacak belgelerin Türk uyruklu gerçek kişiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport olduğu, aynı maddenin son fıkrasında da, Başkanlığın kimlik tespiti zorunluluğuna ilişkin usul ve esaslar ile kimlik tespitine esas belge nevini belirlemeye yetkili olduğu kurala bağlanmıştır.
Davacı, 5043 sayılı Yasayla değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 9. maddesinde avukat kimlikleri, tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik hükmündedir kuralı yer aldığını, bu nedenle yönetmelik hükmünün yasaya aykırı olduğunu iddia ederek sözkonusu yönetmelik maddesinin iptalini talep etmektedir.
Kara para, çeşitli yasalarda yasaklanmış fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen para veya para yerine geçen her türlü kıymetli evrakla, mal veya gelirleri veya bir para biriminden diğer bir para birimine çevrilmesi de dahil, sözü edilen para, evrak, mal veya gelirlerin birbirine dönüştürülmesinden elde edilen her türlü maddi menfaat ve değerdir. Kara Paranın elde edilenlerce meşruiyet kazandırılması amacıyla değerlendirilmesi, bu yolla elde edildiği bilinen Kara Paranın başkalarınca veya elde edenlerce kullanılması, kazanılması, kaynak veya niteliğinin değiştirilmesi, gizlenmesi, yerinin değiştirilmesi, transfer yoluyla aklanması kara para aklanma suçunu oluşturmaktadır. Sayılan bu suçların içinde bulunan ilgililerin tespitinde dolayısıyla Kara Paranın aklanma suçlarının tespiti ve önlenmesi açısından kimlik tespitinin önemi açıktır.
Kimlik tespiti için tespite esas belgelerin sayısının çokluğu nedeniyle kimlik tespitinin yapıldığı alanlarda, birimlerde görevlilerin bazı zorluklarla karşılaşmaları olasıdır. Kimlik tespitine esas belge sayısı ne kadar az ve herkesçe tanınabilen belgelerden olursa, görevlilerin kimlik tespitinde yanılmalarının sözkonusu olmayacağı açıktır. Bazı kamu kurumlarınca, çalışma alanlarıyla ilgili düzenlemelerinde kimlik tespiti için dava konusu yönetmelik hükmüyle belirlenen kimlik tespitine esas belgelerin ( nüfus cüzdanı, sürücü belgesi gibi ) kabul edildiği de herkesçe bilinmektedir. ( Tapu Sicil Tüzüğünde olduğu gibi )
Avukat kimliği, mesleki bir kimlik olup, bu kimliğin kimlik tespitinde kabul edilmesi başka meslek gruplarının benzer düzenlemeler yapmalarına, kimlik tespitinde kimlik tespitine esas belgelerin çokluğunun da yanlışlıkların, karışıklıkların oluşmasına neden olabileceğinin kabulü gerekir.
Yönetmelikte sayılan kimlik tespitine esas belgelerden nüfus cüzdanı genellikle herkeste bulunan belgelerden biridir. Görevliler tarafından kolaylıkla taranabilen bir belgedir.
Dava konusu yönetmelik hükmü, kimlik tespitinde kimlik tespitine esas belgeleri belirlemekte, avukat kimliğinin resmi niteliğinde bir değişiklik yaratmamaktadır. Avukat kimliğinin sahiplerince dava konusu yönetmeliğin alanı dışındaki işlemlerde kullanılması mümkündür.
Dava konusu işleme gelince, avukatlar tarafından yapılacak başvurularda, avukatlık kimliğinin resmi belge olarak kabul edilmemesinde yukarıda yer alan gerekçe ile yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesi'nce işin gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, Avukatlık kimliklerinin kimlik tespitine esas belge olarak kabul edilmeyeceğine ilişkin Türkiye Bankalar Birliği'nin 17.05.2004 tarih ve 2512 sayılı işleminin ve bu işleme dayanak teşkil eden Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 6. maddesi ( a ) bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin davanın süre aşımı yönünden reddedilmesi gerektiği iddiası yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi:
4208 sayılı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Yasanın 15. maddesinde, "Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin olarak bilgi verme, kimlik tespiti, araştırma ve inceleme yöntemleri, şüpheli işlemler, aklamaya konu menfaat ve değerlerin belirlenmesine dair gerekli düzenlemelerin yapılması, Koordinasyon Kurulunun yönetim, toplanma ve çalışma esas ve usulleri, toplantı ve karar nisabına ilişkin hususlar, Bakanlar Kurulunca bu Kanunun yayım tarihini izleyen altı ay içinde çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." hükmü yer almıştır.
Anılan Yasa kuralı uyarınca çıkarılan ve 2.7.1997 gün ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4208 sayılı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına ilişin Yönetmeliğin "Kimlik Tespit Usulü" başlıklı değişik 6. maddesinde, kimlik tespitinin bu maddede sayılan belgelerin aslının veya noterce onaylanmış suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopilerinin alınması veya işlemle ilgili evrakın arkasına kimlik bilgilerinin kaydı suretiyle yapılacağı, kimlik tespitinde kullanılacak belgelerin Türk uyruklu gerçek kişiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport olduğu, aynı maddenin son fıkrasında da, Başkanlığın kimlik tespitinin zorunluluğuna ilişkin usul ve esaslar ile kimlik tespitine esas belge nevini belirlemeye yetkili olduğu kurala, bağlanmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 5043 sayılı yasa ile değişik 9. maddesinde ise, avukat kimliklerinin, tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik olduğu kurala bağlanmıştır.
Davacı Baro, dava konusu yönetmeliğe göre avukat kimliklerinin geçerli bir kimlik olarak kabul edilmemesinin, Avukatlık Yasası'nın anılan hükmüne aykırı olduğunu öne sürmektedir.
Kara Paranın aklanmasının önlenmesi konusunda uygulanacak esasları belirlemek amacıyla çıkarılan 4208 sayılı yasanın 2. maddesinde, ""Kara para"" çeşitli kanunlarda yasaklanmış fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen para ve para yerine geçen her türlü kıymetli evraklar, mal veya gelirleri veya bir para biriminden diğer para birimine çevrilmesi de dahil, sözü edilen para, evrak, mal veya gelirlerin birbirine dönüştürülmesinden elde edilen her türlü maddi menfaat ve değer olarak tanımlanmıştır.
Kara Paranın aklanması suçunun tespiti ve işlenmesinin engellenebilmesi için kimlik tespitinin önemi açık olduğundan, yasa koyucu tarafından idareye bu konuda düzenleme yapma yetkisi tanınmıştır.
Davalı idareler savunmalarında; Kara Paranın aklanması suçu ile mücadelede ilgili kişinin ayrıntılı ve doğru kimlik bilgilerine sahip olunması, bu bilgilerin sadece idarelerinde değil ( özellikle mali kurumlar nezdinde takibin yapılabilmesi için ) diğer kuruluşlardaki bilgilerin de doğru ve ayrıntılı olması gerektiği, bu nedenle kanun kapsamındaki işlemler için yaygın, güvenli ve tanımada zorluk çekilmeyecek nitelikteki kimliklerin ( nüfus cüzdanı, sürücü belgesi ve pasaport ) esas alınmasının zorunlu olduğu belirtilmektedir.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan Türkiye Barolar Birliği'nce üyelerine verilen avukat kimliğinin resmi niteliğe sahip olduğunda ve meslek mensubunu tanıtması açısından yurt çapında geçerli olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Bununla beraber, Avukat kimliğinin ayırt edici özellikleri hakkında sadece bir meslek grubunun ve ilişkili olduğu kişilerin yeterli bilgiye sahip olduğu ve nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi gibi yaygın kullanımının olmadığı açıktır.
Davalı idarelerin savunmasında belirtildiği gibi "Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesi" bakımından, kimlik tespitine esas alınacak belgelerin yaygın kullanımda, detaylı bilgiye sahip ve herkesin kolaylıkla ayırt edici özelliklerini tespit edebileceği nitelikte olması gerekmektedir.
Bu nedenle, avukatlık kimliklerinin Kara Paranın önlenmesinde esas alınacak belgeler içinde yer almamasında kamu hizmeti gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Kaldı ki, Avukat kimliğinin dava konusu Yönetmelik kapsamına, alınmamasının, bu kimliğin resmi niteliğini ortadan kaldırmayacağı da açıktır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 10.10.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
AZLIK OYU :
Uyuşmazlık; Avukatlık kimliklerinin kimlik tespitine esas belge olarak kabul edilmeyeceğine ilişkin Türkiye Bankalar Birliği işlemi ile bu işleme dayanak olan Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 6/a maddesinin iptali isteminden kaynaklanmıştır.
Avukatlık Kanununun 9. maddesinde, Avukat kimliklerinin tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik hükmünde olduğu hüküm altına alınmıştır.
Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 6/a maddesinde ise, Türk uyruklu gerçek kişiler için kimlik tespitinde kullanılacak belgelerin sadece nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport olabileceği belirtilmektedir.
Avukatlık Kanunu'nun anılan açık hükmüne rağmen avukatlık kimliği daha alt bir norm olan yönetmelikte belirtilen diğer kimlikler gibi geçerli kabul edilmediğinde, kanun hükmü etkisiz hale gelecektir.
Bu durumda, eksik düzenlemeye dayalı yönetmelik maddesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Dava konusu işleme gelince;
Avukatlar tarafından yapılan başvuruya rağmen avukatlık kimliğinin resmi belge olarak kabul edilmemesinde yukarıda yer alan gerekçe ile yasaya ve hukuka aykırılık açıktır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu yönetmelik maddesi ile uygulama işleminin, iptali gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.
Old 16-05-2008, 11:42   #8
Admin

 
Varsayılan

Sayın Av.Bülent AKÇADAĞ,

Paylaştığınız karar için çok teşekkürler. Ancak karar bana göre hatalı ve bu açıdan da meslektaşlarımızın bu konudaki direncini kırmamalı.

Avukatlık Kimliği ile ilgili düzenleme TBMM tarafından çıkartılan bir KANUN ile yapılmıştır. Bankaların savunmasına dayanak teşkil eden metin ise bir yönetmelik olup İdare tarafından çıkartılmıştır. 2 nin 1 den büyük olması gibi, Kanun da yönetmelikten büyüktür ve yönetmelik kanuna aykırı olamaz veya bir kanun hükmünü bertaraf edemez. Bu konuda bir Danıştay kararı olması da bana göre birşeyi değiştirmez, zira Danıştay kararı da TBMM'nin çıkardığı bir kanunu geçersiz kılamaz. Söz konusu kanun yürürlükten kaldırılıncaya kadar Avukatlık kimliğinin sunulan tüm kişi ve kuruluşlar tarafından kabul edilmesi zorunludur ve aksine hal kanuna aykırılık teşkil edecektir.

Bu açıdan meslektaşlarımızın bu konudaki direnci ve yasal yollara gitmesi teşvik edilmelidir. Danıştay bu hatalı kararından dönebilir veya başka bir hukuk mercii tarafından meslektaşlarımızın belirttiği yönde emsal bir başka karar oluşturulabilir. Tıpkı sizin imzanızda yazdığınız gibi: Hiç bir zafere çiçekli yollardan gidilmez...

Sayın ferrarif398'i örnek tutumu nedeniyle kutluyorum..
Old 16-05-2008, 15:09   #9
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Sayın Admin,

Bu konuda kesinlikle hemfikiriz. Bankalar dahil her türlü resmi kuruma kimlik olarak Avukatlık Kimliğimi ibraz etmekteyim. Uygulamada diğer meslektaşlarımızın yaşadığı olumsuz durum ile henüz karşılaşmadım. Kaldı ki karşılaşma halinde de bende meslektaşımızın yaptığını yani suç duyuru ile ilgili mercilere başvurular ile hak arama yoluna giderim. Paylaşmış olduğum kararlar ise Adalet mekanizmasındaki çok sesliliği, karmaşıklığı dile getirmek içindi. Dediğimiz gibi, "Hiç bir zafere çiçekli yollardan gidilmez"
Old 16-05-2008, 16:06   #10
tamtesebbus34

 
Varsayılan 1136 sayılı kanun

1136 sayılı kanun burada geçerlidir danıştayın kararı eksik ve hatalıdır,somut olayda banka müdürü görevi ihmal suçunu işlemiştir,bankanın da tazminat ödemeye mahkum edilmesi gerekir.Kaldıki danıştayın kararına bu olayda dayanılamaz çünkü ceza hukukunda danıştay son merci değildir, tazminat durumunda da bilindiği gibi yargıtay görevlidir.
Antalya da x bankası müdürü hakkında (aynı olaydan ) suç duyurusunda bulundum ,savcılık takipsizlik verdi, Ağır ceza ya itiraz ettim sonucu bekliyorum bunun yanında tazminat davası da açacağım,sonuna kadar takip edeceğim.özel kanun var 1136 da avukat kimliği
Old 16-05-2008, 17:00   #11
Songül Yıldız Aksarı

 
Varsayılan kara paranın aklanmasının önlenmesi

Sayın meslektaşımı kendisine yapılan haksızlığa karşı tutumundan dolayı kutluyorum. Benim aklıma gelen ilk şey şu oldu, meslektaşımız CMK ücretini çekmek için gidiyor ve avukat kimliğini ibraz ediyor. Buraya kadar her şey normal, peki 'kara paranın aklanmasının önlenmesi' ile bir avukatın CMK ücreti almak istemesinin ne alakası var. Sonuçta meslektaşımız bankaya para yatırmıyor. Para çekecek, bu parayı da kendisine veren Devlet. Yani paranın kaynağı da belli. Bu kanuna dayanılarak bu olayda Banka sorumluluktan kurtulamaz ki zaten Yönetmelik karşısında Avukatlık Kanunun üstün norm olma nedeniyle önceliği vardır.
Old 16-05-2008, 17:02   #12
Protesto

 
Önemli

Alıntı:
Yazan tamtesebbus34
Antalya da x bankası müdürü hakkında (aynı olaydan ) suç duyurusunda bulundum ,savcılık takipsizlik verdi, Ağır ceza ya itiraz ettim sonucu bekliyorum bunun yanında tazminat davası da açacağım,sonuna kadar takip edeceğim.

Acaba bahsini ettiğiniz takipsizlik kararının gerekçesi nedir?
Ceza sorumluluğunun şahsi olduğundan x bankası müdürü yerine ilgili görevliyi şikayetinizde belirtmeniz gerekmez miydi?

Saygılarımla.
Old 16-05-2008, 17:13   #13
tamtesebbus34

 
Varsayılan

gerekçesi suçun unsurlarının oluşmadığı,müdürün talimatı ile yapılan eylem olduğundan müdür alehine suç duyusunda bulundum.
Bankalar danıştay kararına göre doğru işlem yaptıklarını düşünüyorlar,oysa burada ceza hukuku ve Tck hükümleri geçerlidir,danıştay kararının bu tür durumlara emsal teşkil etmesi mümkün değildir.
Old 17-05-2008, 13:07   #14
üye15184

 
Varsayılan Olayla ilgili son gelişmeler

Bu konuda en az benim kadar duyarlı olan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Konu güncel ve önemli olduğundan gelişmelerden sizi haberdar etmek istedim.

Banka genel müdürlüğüne attığım şikayet e-malinin cevabı ( 14.05.2008-18:30'da yazmıştım) 16.05.2008 15:00 civarında telefonla geldi.

Sakin konuşan bir bayan, sorunun çözülüp çözülmediğini sordu, yasal olarak haklı olduklarını söyledi ve yine de banka adına özür diledi.

Ben de olayın bir onur savaşına dönüştüğünü, olayın büyütülme sebebinin orda tepeden, alaycı, dalga geçer şekilde benimle konuşan ve benim hesabımdaki parayı bana vermeyi bir lütuf sayar bir halde benimle tartıştıklarını, orda dilenecek içten bir özürle sorunun hallolabileceğini, ancak artık geriye dönmeyeceğimi, Baromun benim yanımda olduğunu, Türkiye Barolar Birliği'nin de davaya müdahil olacağını, en az 3 avukatla davaya çıkacağımı, olayı yerel ve ulusal medyanın gündemine getirmeye çalışacağımızı, bu olay sebebiyle benimle kötü şekilde tartışan o iki banka personelinin cezalandırılması için maddi menevi ne gerekiyorsa yapacağımı, bu davaya tüm bilgi birikimim ve tüm yüreğimle çıkacağımı, adli süreci çok yakından takip ettiğimi, yasal mevzuatın benim yanımda olduğunu, dayanak yapılan hukuki metinin bir yönetmelik, benimse kanuna dayanarak verilmiş bir hakkı kullandığımı, daha önce aynı bankada çalışan başka personelin aynı şekilde CMK hesabımdaki parayı sorun çıkarmadan avukatlık kimliğiyle tarafıma ödediklerini, bir avukat olarak sıradan bir insan olmadığımı ve önemli yetkilerimin olduğunu ve olayın üstüne tüm gücümle gideceğimi söyledim.

Sanırım bankada büyük bir depremi tetikledim. Çünkü bankaya benden sonra giden avukat arkadaşlarım, çok kibar ve nazikçe karşılanıp bir dediklerinin iki edilmediklerini söylediler.

Şunu da belirteyim arkadaşlar; ben şahsi olarak bir saygısızlıkla karşılaştım evet ama bu saygısızlığa avukat olduğum için uğradım. Bu yüzden ileride açacağım kişiliğin korunması davamda ( manevi tazminatın yanında bu davayı da açacağım. Dediğim gibi topyekün bir mücadele veriyorum, vereceğim)
o hor gördükleri küçük düşürdükleri bi bulaşık, pis bi şeyi atar gibi attıkları avukatlık kimliğimi ( avukatlık kimliğimi ellerinden masanın üzerine atarkenki surat ifadesini görmeliydiniz ) taşıyan tüm avukatlardan, günlerce ulusal ve yerel gazetelerden büyük büyük ilanlarla özür dileteceğim.

Desteğinizi bekliyorum. Çünkü hepimiz bir olursak çok daha etkili bir güç oluruz. Bazı hamlelerin o an yapılmadığı takdirde daha sonra yapılmasının önemsiz olduğu anlar vardır. Tıpkı savaşlarda olduğu gibi. O bakımdan davayı duyan, ilgilenen arkadaşlarımdan bu davayı kendi barolarına duyurmalarını ve davaya müdahil olmak isteyen baroların adına, en az bir avukatın, davaya müdahil olarak katılmaya davet ediyorum. Unutmayalımki bu hepimizin savaşı olacak ve çıkacak karar hepimizi etkileyecek.

Saygılarımla.
Old 20-05-2008, 12:55   #15
MeRReM

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ferrarif398
Bu konuda en az benim kadar duyarlı olan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Konu güncel ve önemli olduğundan gelişmelerden sizi haberdar etmek istedim.
Banka genel müdürlüğüne attığım şikayet e-malinin cevabı ( 14.05.2008-18:30'da yazmıştım) 16.05.2008 15:00 civarında telefonla geldi.
Sakin konuşan bir bayan, sorunun çözülüp çözülmediğini sordu, yasal olarak haklı olduklarını söyledi ve yine de banka adına özür diledi.
Ben de olayın bir onur savaşına dönüştüğünü, olayın büyütülme sebebinin orda tepeden, alaycı, dalga geçer şekilde benimle konuşan ve benim hesabımdaki parayı bana vermeyi bir lütuf sayar bir halde benimle tartıştıklarını, orda dilenecek içten bir özürle sorunun hallolabileceğini, ancak artık geriye dönmeyeceğimi, Baromun benim yanımda olduğunu, Türkiye Barolar Birliği'nin de davaya müdahil olacağını, en az 3 avukatla davaya çıkacağımı, olayı yerel ve ulusal medyanın gündemine getirmeye çalışacağımızı, bu olay sebebiyle benimle kötü şekilde tartışan o iki banka personelinin cezalandırılması için maddi menevi ne gerekiyorsa yapacağımı, bu davaya tüm bilgi birikimim ve tüm yüreğimle çıkacağımı, adli süreci çok yakından takip ettiğimi, yasal mevzuatın benim yanımda olduğunu, dayanak yapılan hukuki metinin bir yönetmelik, benimse kanuna dayanarak verilmiş bir hakkı kullandığımı, daha önce aynı bankada çalışan başka personelin aynı şekilde CMK hesabımdaki parayı sorun çıkarmadan avukatlık kimliğiyle tarafıma ödediklerini, bir avukat olarak sıradan bir insan olmadığımı ve önemli yetkilerimin olduğunu ve olayın üstüne tüm gücümle gideceğimi söyledim.

Sanırım bankada büyük bir depremi tetikledim. Çünkü bankaya benden sonra giden avukat arkadaşlarım, çok kibar ve nazikçe karşılanıp bir dediklerinin iki edilmediklerini söylediler.

Şunu da belirteyim arkadaşlar; ben şahsi olarak bir saygısızlıkla karşılaştım evet ama bu saygısızlığa avukat olduğum için uğradım. Bu yüzden ileride açacağım kişiliğin korunması davamda ( manevi tazminatın yanında bu davayı da açacağım. Dediğim gibi topyekün bir mücadele veriyorum, vereceğim)
o hor gördükleri küçük düşürdükleri bi bulaşık, pis bi şeyi atar gibi attıkları avukatlık kimliğimi ( avukatlık kimliğimi ellerinden masanın üzerine atarkenki surat ifadesini görmeliydiniz ) taşıyan tüm avukatlardan, günlerce ulusal ve yerel gazetelerden büyük büyük ilanlarla özür dileteceğim.

Desteğinizi bekliyorum. Çünkü hepimiz bir olursak çok daha etkili bir güç oluruz. Bazı hamlelerin o an yapılmadığı takdirde daha sonra yapılmasının önemsiz olduğu anlar vardır. Tıpkı savaşlarda olduğu gibi. O bakımdan davayı duyan, ilgilenen arkadaşlarımdan bu davayı kendi barolarına duyurmalarını ve davaya müdahil olmak isteyen baroların adına, en az bir avukatın, davaya müdahil olarak katılmaya davet ediyorum. Unutmayalımki bu hepimizin savaşı olacak ve çıkacak karar hepimizi etkileyecek.

Saygılarımla.

sevgili meslektasim, veridğin mücadeleden dolayı seni kutlarım..
Old 20-05-2008, 13:37   #16
seyitsonmez

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşım aynı gün bende benzer dilekçeyi İstanbul Kadıköy C. Başsavcılığı'na verdim.

Şüpheli olarak hem banka şubesi çalışanları hemde bankanın genel müdürlüğünü gösterdim..

Danştay kararı bencede hukuka uygun değildir.

Sevgi ve saygıyla..


KADIKÖY NÖBETÇİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA



YAKINAN :Seyit SÖNMEZ
Teşvikiye Cd. Fırın Sk. No: 6-5 Nişantaşı-Şişli-İstanbul
0 212 236 74 87

ŞÜPHELİ : Şubesi Çalışanları ve Genel Müdürlüğü


SUÇ : 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 257. maddesinin 2 fıkrası ile 53. maddesi uyarınca görevi kötüye kullanmak
.

SUÇ TARİHİ :12-05-2008 (saat 12.30)

AÇIKLAMALAR :


1- 12.05.2008 tarihinde saat 12.30 sıralarında hesabımdan para çekmek amacıyla..... Şubesi’ne gittim. Bankada gişede görevli bayan önce ATM yi kullanabileceğimi söyledi, ATM de para çekme limiti olduğunu benimse limitten daha fazla çekeceğimi söyleyerek hesap kartımla birlikte Avukatlık Kimliğimi ibraz ettim.

2- Bankada çalışan bayan gişe memuru Avukatlık Kimliğinin resmi kimlik olmadığını ve işlem yapamayacaklarını belirtti. Bunun üzerine yapılan işlemin Kanuna aykırı olduğunu, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 9 maddesi uyarınca Avukatlık Kimliğinin resmi belge olduğunu, yanımda da başkaca kimlik olmadığını belirttim.

3- Gişede bulunan bayan memur bunun üzerine Bey diye biriyle görüşmemi söyledi, bense kendisinin gelmesini belirttim, bir süre bekledikten sonra gelen banka görevlisi, bayan görevlinin söylediklerini tekrar ederek Avukatlık Kimliğiyle işlem yapmayacaklarını ısrarla belirtti.

4- 35 dakika bekledikten sonra ekte sunduğum cevap örneğini verdiler.

5- Ekte sunmuş olduğum banka yazısında zaten bankanın müşterisi olduğum belirtilmektedir, kimlik istenmesinin amacı da gerçek hak sahipliğinin tespiti olduğuna göre Avukatlık Kimliği’nin kabul görmemesi anlaşılmamaktadır.


Şüpheli banka görevlileri tarafıma vermiş oldukları dilekçede Avukatlık Kimliğimle işlem yapmamalarına dayanak olarak 5549 sayılı kanunu dayanak göstermektedirler. Söz konusu kanunda Avukatlık Kimliğinin geçersiz olduğuna ilişkin doğrudan yada dolaylı bir hüküm olmadığını, kimliğimin arkasında zaten “Bu kimlik 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 9. maddesi uyarınca resmi belge niteliğindedir” diye ibare olduğunu, yaptıkları davranışın mesleğime ve şahsıma hakaret niteliğinde olduğunu, kanuna aykırı olduğunu anlatmama rağmen, kanunun tanıdığı resmi kimlik niteliğinde olan Avukatlık Kimliğimi kabul etmeyip işlem yapmadıkları için diğer banka çalışanları ve müşterileri önünde mesleğime ve şahsıma onur kırıcı harekette bulunmuşlardır.


Avukatlık Kanununun 9. maddesinde avukat kimliğinin “resmi belge” niteliği hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıktır.

Kanunun açık hükmü karşısında banka görevlileri, Mesleğime ve şahsıma onur kırıcı harekette bulundukları gibi TCK madde 257 de yazılı görevi ihmal suçunu işlemişlerdir.

DELİLLER :Avukatlık Kimliği, banka kayıtları, hesap kartı, barkot numarası, bankanın neden Avukatlık Kimliği ile işlem yapamayacaklarına dair cevap yazısı.


TALEP : Yukarıda açıklanan ve de Savcılığınızla tespit edilecek nedenlerle maddi ve manevi tazminat hakkım saklı kalmak üzere şüpheliler hakkında soruşturma açılarak kamu davası açılmasını talep ederim.



YAKINAN
SEYİT SÖNMEZ
Old 20-05-2008, 15:44   #17
üye15184

 
Varsayılan

Seyit Bey,

Sizin de benim gibi gazanız mübarek olsun

Ben bu olaya Barolar Birliğinin ve kendi baromun müdahil olmasını istemiştim.

Bu sitede de destek mesajlarını görünce her avukatın bu mesajı, tüm tanıdığı avukatlara gönderip kendi barolarını bilgilendirmesini ve davaya müdahil olmalarının sağlanmasını bir e mail trafiği zinciri kurarak sağlamaya çalışıyorum.

Siz de kendi yaptığınız suç duyurusuyla ilgili olarak, kendi baronuzu ve Barolar Birliğini bilgilendirin.

Güçlü bir kamuoyu oluşturalım hep birlikte.

Hakkımız olan şeyleri hakkımızla kullanmak için birlikte hareket edelim.

Daha adil ve güzel günlerde görüşmek dileğiyle......
Old 20-05-2008, 15:48   #18
Hemocrania

 
Varsayılan

Değerli Arkadaşım.

Giriştiğiniz mücadeleden dolayı sizi tebrik ediyorum.Göstermiş olduğunuz tutum bana bir sözü hatırlattı.

"parayı Lidyalılar bulmadı..sadece bir Lidyalı buldu "
Old 23-05-2008, 17:00   #19
Protesto

 
Önemli

Selamlar;

Konu ile ilgili olarak ferrarif398 arkadaşımızın bu girişimini desteklediğimi ilk mesajımda da belirtmiştim,
İlk somut adım olarak bağlı bulunduğum baronun ilgisini bu konuya çekmesini umduğum kısa bir dilekçe yazdım,

Kanaatimce bundan böyle Avukatlık Kimliğimizi cebimizden, cüzdanımızdan, çantamızdan kısaca bulunduğu yerden çıkartarak ve mümkün olduğunca çok işlemde bu kimliğimizi kullanarak insanların bu belge ile tanışmasını sağlayabiliriz.

Bugün, ilk iletimde belirttiğim ve daha önce sorun çıkaran bankaya işlem yaptırmak için gittiğimde sıram tesadüfen daha önce tartışma yaşadığımız personele rastgeldi. İşlemi sorup kimlik istediğinde yine daha önceki gibi Avukatlık Kimliğimi verdim. Bu kez hiç bir problem yaşamadık.

Kimliğimizi tanımayanlara "kim olduğumuzu" göstermenin vakti geldi de geçiyor bile...

Saygılarımla...
Old 24-05-2008, 12:04   #20
üye15184

 
Varsayılan

Sayın Protesto,

Desteğiniz için teşekkür ederim.

Hepimiz bu konuda birlikte hareket edersek, Avukatlık Kimliği'ni hakkıyla kullanabileceğimiz günlerin çok da uzak olmadığını düşünüyorum.

Saygılarımla.
Old 02-06-2008, 15:08   #21
üye15184

 
Varsayılan

Arkadaşlar adıma gönderilen banka havalesini almak için bi başka bankaya gittim az önce. Yine aynı sorun.

Banka avukatlık kimliğini kabul etmedi.

Dedimki az önce bu konuyla ilgili ifade verdim.

Yazılı olarak talebim reddedildi.

Baroların ve Barolar Birliği'nin bu konuya eğimesi için baskı oluşturalım.

Eğer haksızsak, Avukatlık Kimliklerini iade edelim. Bankalar daha doğrusunu biliyorsa eğer. Bu konu da burda kapansın.

Yalnız kalırsam adım ya deliye ya isyankara çıkacak.
Old 04-06-2008, 11:02   #22
Av.muhittinköylüoğlu

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım
Bankaların avukatlık kimliğini kabul etmemeleri meselesinde çözüm aslında çok kolaydır.bu çözümün yolu da gerçekçi olalım Masak'ın konuya ilişkin genelgesine ilişkin davadan banka görevlilerini şikayetten falan geçmiyor.Olayın çözümü meslek örgütümüzün ve üst kuruluşun meseleyi sahiplenmesi ile çözülebilir.peki barolarımız ve barolar birliğimiz bu meseleyi sahipleniyorlarmı yoksa mesleye bakış açıları aman bu arkadaşlarımızda lüzümsuz şeylerle uğraşıyorlar ben de meseleyi sahipleniyormuş gibi görüneyim ne de olsa seçimlerde oy isteyeceğim.Ama ben kendim bankaya gittiğimde avukat kimliği ile iş yapmaya çalışmam başım da ayrımaz mı diyorlar.bunu tespit edelim.Arkadaşlar bu yöneticilerimiz hiç mi bankalarada işlem yapmazlar.mümkün mü o halde önce kabul edelim ki bu meslektaşlarımız avukat kimlikleri ile işlem yapmıyorlar
dahası banka genel müdürlükleri istanbulda istanbul barosu üyesi olan banka avbukatları ile bir toplantı yapıp sizin kurumlarınız hata yapıyor ve mesleğe karşı küçük düşürücü bu tasarruflara karşı (çek keşidec,isinin adresine ilişkin sorunlarda özellikle) sizin de mesleki menfaat ve onur yerine çalıştığınız kurum yöneticilerine ılımlı ve uyumlu olma derdiniz yanlıştır gerekirse size yönelikte işlem yaparım demesi çok mu zordur? Evet zordur.ozaman seçimlerde banka hukuk müşavirleri ile banka avukatlarının kullanacağı oylara ilişkin görüşmeler yapamazlar.
peki yolu yokmudur.Tüm bunlara rağmen vardır ve çok basittir.
Ben baro başkanı olsam öncelikle şu an çalıştığımız banka genel müdürlüğü ile bir görüşme yapar.der ki sizin bankanızda avukat kimliği ile işlem yapılmazsa bankanızdan baronun parasını ve şahsi paramı çekerim.ve de tüm avukatlara mektup yazarak mesleği aşağılayan bu uygulama nedeniyle avukatların bu banka ile çalışmamasını öneririm.gerekirse tüm bankalara bu çağrıyı yapar ve talebimi kabul edenle çalışacağımı ve tüm avukatların da o banka ile çalışmasını önereceğimi söylerim.Mutlaka bir banka bu haklı talebe olumlu cevap verecektir.Bunun üzerine bankalar ülkenin en kuvvetli lobisini yapan kurumlar olarak masak üzerinde baskı kurarak inanın bu sorunu çözeceklerdir.Mesalenin tek çözüm yolu budur.Bununj ülke çapında tüm barolar tarafından yapıldığını düşünürseniz ne kadar etkili olacağı açşıktır.saygılarımla
Old 10-08-2008, 19:09   #23
üye15184

 
Varsayılan Son gelişmeler

Arkadaşlar merhaba,

Olayla ilgili son gelişmeleri size aktarmak istiyorum.
14.05.2008 günü yaşadığım kötü olay sonucu banka görevlileri hakkında yaptığım suç duyurusunu yeterli görmeyerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin ihlal edileceğini belirten bir dilekçeyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 17 Haziran 2008 de başvurdum.

18 Temmuz 2008 de Hukukçu Ş. KARAKIŞ imzalı bir belge tarafıma gönderildi. Belgede başvurumun Mahkeme'ye ulaştığı ve en kısa zamanda Mahkeme'nin huzuruna sunulacağı yazıyordu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yazdığım dilekçe ise şöyle;




COUR EUROPEENNE DES DROITS DE L'HOMME

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ



Conseil de l'Europe - Council of Europe - Avrupa Konseyi
Strasbourg, France



REQUÊTE
APPLICATION
BAŞVURU






présentée en application de l'article 34 de la Convention europeenne des Droits de l'Homme,
ainsi que des articles 45 et 47 du Règlement de la Cour

underArticle 34 of the European Convention on Human Rights
and Rules 45 and 47 of the Rules of Court

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 34. ve Mahkeme İç Tüzüğü'nün
45 ve 47. maddeleri uyarınca sunulmuştur.





IMPORTANT: La présente requête est un document juridique et peut affecter vos droits et obligations.
This application is a formal legal document and may affect your rights and obligations.
Bu başvuru hukuki bir belgedir ve hak ve yükümlülüklerinizi etkileyebilir.



I- LES PARTIES
THE PARTIES
TARAFLAR

A. LE REQUÉRANT/LA REQUERANTE
THE APPLİCANT
BAŞVURUCU
(Renseignements à fournir concernant le requérant/la requérante et son/sa represantant(e) éventuel(le)
(Fill in the following details of the applicant and the represantative, If any)
(Başvurucu ve varsa temsilcisi hakkında verilmesi gereken bilgiler)
1. (Nom de familie/ Surname)
Soyadı : ÖNDER

2. (Prénom (s)/ First name (s))
Adı : Andaç

(Sexe: masculin/feminin
Sex: male/female)
Cinsiyeti:

Erkek
3. (Nationalité/Nationality)
Milliyeti :Türkiye Cumhuriyeti

4.(Profession/Occupation)
Mesleği : Avukat

5. (Date et lieu naissance/Date and Place of birth)
Doğum tarihi ve yeri : Burdur/TÜRKİYE

6.(Domicile/Permanent address)
İkametgahı : Burdur/TÜRKİYE

7. Tel. No:
8. (Adresse actuelle (si diffêrente de 6.)/ Present address (if different from 6.))
Şu anki adresi (6'da belirtilen ikametgahından farklı ise)
..........................
.................................................. ....................
.................................................. ....................
.................................................. ....................

9. (Nom et prénom du/de la représentant(e)/ Name of represantative)
Temsilcinin adı.......................................

10. (Profession du/de la représentant(e)/Occupation of represantative)
Temsilcinin mesleği........................................

11.( Adresse du/de la représentant(e)/ Adress of represantative)
Temsilcinin adresi...................................

12. Tel No.................................................. .......
Fax No.................................................. ............


B. LA HAUTE PARTIE CONTRACTANTE
THE HIGH CONTRACTING PARTY
YÜKSEK SÖZLEŞMECİ TARAF


(Indiquer ci-après le nom de l'Etat/des Etats contre le(s)quel(s) la requète est dirigée)
(Fill in the name of the State(s) against which the application is directed)
(Aşağıda başvurunun hangi devlet aleyhine yöneltildiğini belirtiniz.

13. Türkiye Cumhuriyeti Devleti

(*) Si le/la requérant(e) est represanté(e), joindre une procuration signée par le/la requérant(e) en faveur dulde la représentant(e) A form of authority signed by the applicant should be submitted it a reprasentative is appointed.
Eğer başvurucu temsil ediliyorsa, temsilciyi vekil atayan ve başvurucunun imzasını taşıyan bir Yetki Belgesi ekleyiniz.


II- EXPOSÉ DES FAITS
STATEMENT OF THE FACTS
OLAYLARA İLİŞKİN AÇIKLAMA
(Voir chapitre II de la note explicative)
(See Part II of the Explanatory Note)
(Açıklayıcı Not'un II. Bölümüne bakınız)
14.

Türkiye’nin en küçük illerinden yaklaşık 70.000 nüfuslu bir il merkezi olan Burdur’da avukat olarak iki yıldır çalışmaktayım. 04.12.2004 Tarihli ve 5271 Sayılı Türk Ceza Muhakemesi Kanunu gereği, zorunlu müdafi ( avukat ) olarak Burdur Barosu tarafından görevlendirmelerimin ücretleri, Burdur Barosunun, XXX Bankası Burdur Şubesi ile 2007 yılı içinde yaptığı özel sözleşme gereği XXX Bankası Burdur Şubesi aracılığıyla bu bankada açtırılan özel hesaptan tarafıma ödenmektedir.

14.05.2008 günü saat 15:30 civarında hesabımda olan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından ödenen zorunlu müdafi( avukatlık ) ücretimi (2.464,34-Yeni Türk Lirası ) almak için XXX Bankası Burdur şubesine gittim. Hesap numaralarımın yazılı olduğu aynı bankaya ait bankamatik kartımı ve Avukatlık Kimliğimi bankada görevli personele verip, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından adıma gönderilen parayı almak istediğimi söyledim.

Görevli bana; Avukatlık Kimliği ile işlem yapılmasının mümkün olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanının veya Türkiye Cumhuriyeti tarafından verilmiş Sürücü Belgesi olmaksızın işlem yapmadıkların söyledi.

Ben de Avukatlık Kimliğinin, 1136 sayılı ve 1969 Tarihli Avukatlık Kanununun 9. maddesi gereğince resmi kimlik hükmünde olduğunu ve Türkiye Cumhuriyetinde bulunan tüm resmi ve özel kuruluşlarca kabul edilmesi zorunlu bir kimlik olduğunu, hesabımdaki paranın Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından adıma gönderildiğini, daha önceki banka işlemlerimi aynı bankadan ( yani XXX Bankası Burdur Şubesinden) Avukatlık Kimliği ile işlem yaptığımı, işlemim yapılmazsa tazminat dahil yasal şikayet hakkımı kullanacağımı ve bu konuyla ilgili olarak müdür düzeyinde bir görevliyle görüşmek istediğimi söyledim.

Bu görevli, abi diye hitap ettiği bir başka görevliyi çağırdı. Ona kısık sesle durumu anlattı ve pis pis gülerek “ Tazminat açacakmış “ dedi.
Bu ikinci görevli de bana hitaben yüksek sesle, tepeden ve aşağılayıcı bir ses tonunda;
-Neden zorluk çıkartıyorsun
-Kimliğini ver, yok mu senin kimliğin
-Kanun böyle gibi cümleler kurdu.

Ben de 1136 sayılı ve 1969 tarihli Avukatlık Kanununa göre Avukatlık Kimliğinin resmi kimlik olduğunu tekrarladım. Bunun üzerine bu ikinci görevli;
-Bu kimlik bizim kanunlarımıza göre geçmez,
-Bunun sahtesi çok kolay yapılıyor diyerek Avukatlık Kimliğimi masanın üzerine fırlattı.
Ben avukatım dediğimde,
-Nerden bileceğim senin avukat olduğunu, dedi.

Ben de bağlı olduğum Burdur Barosuna sorabilirsin dedim.
-Soramam ben diyerek ters ters cevaplar verdi.

Bu yaptığını şikayet ederim dediğimde,
-Edersen et diyerek, pis el kol işaretleri yaptı ( cehenneme kadar yolun var der gibiydi )

Tüm bu olanlar olup biterken, işlemimi yapmayan ilk görevli bana bakıp pis pis gülüyordu.

Ben de Avukatlık Kimliğimi ve bankamatik kartımı alarak hızla o bankadan uzaklaştım.

10 dakika sonra Burdur Cumhuriyet Başsavcılığına bana hakarette bulunan, aşağılayan ve görevlerinin gereğini 1136 Sayılı ve 1969 tarihli Avukatlık Kanununun 9. maddesindeki açık hükmüne rağmen yerine getirmeyen iki banka personeli hakkında “ hakaret ve görevi kötüye kullanma “ suçlarından ötürü suç duyurusunda bulundum. Burdur Barosu Başkanı Avukat Yusuf ÇİFTÇİ’ye giderek durumu anlattım. Baro Başkanı da ilgili tartışmanın yaşandığı banka şubesinin müdürünü telefonla arayıp olayın sebebini sordu. Banka Müdürü birkaç dakika içinde cevap vereceğini belirtip telefonu kapattı. Birkaç dakika sonra aradığında, ilgili banka personelinin beni avukat olarak yaşça çok küçük gördükleri için şüphelenip işlem yapmaktan kaçırdıklarını, normalde Avukat Kimliğiyle işlem yaptıklarını, olayı yargı kurumlarına taşımamam gerektiğini, hemen banka müdürünün yanına gidersem banka işlemimi yapacaklarını söyledi. Ben de bu teklifi reddedip, Burdur Barosunu bu olayla ilgili bilgilendirip, Türkiye Barolar Birliğiyle birlikte bana avukat olarak uğradığım bu durum nedeniyle hukuki ve manevi yardımda bulunmalarını istedim.
Daha sonra bu olayı XXX Bankasının internet adresinde bulunan şikayet bölümüne yazdım. Ayrıca bir hukuk sitesi olan www.türkhukuksitesi.com ‘da bulunan sayfama bu olayı yazıp, meslektaşlarımdan destek bekledim. İyi sayılabilecek bir destek gördüğümde de yaşadığım bu olayı bir e-mail zinciriyle tanıdığım tüm avukatlara gönderdim ve konuyu Türk Toplumunun gündemine getirmeye çalıştım. En son olarak da Türkiye de e-maili bulunan tüm barolara bu yaşadığım olayı bildirip bana destek olmalarını istedim. Bugüne kadar sadece İstanbul Barosundan tebrik mesajı aldım.

Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı 2008/YYY Soruşturma nolu dosyasıyla, Görevi Kötüye Kullanma Suçu bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 257 / 2. maddesi düzenlemesinden iki şüpheli hakkında altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ve Hakaret suçu bakımından da 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının 125 / 3. maddesi düzenlemesinden bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası olan suçlar bakımından soruşturma başlattı.

Olayla ilgili ayrıntılı ifademi 02.06.2008 tarihinde Burdur Cumhuriyet Başsavcılığına verdim. Soruşturma halen devam etmekte olup Burdur Cumhuriyet Başsavcılığınca bir kamu davası şu aşamada açılmamıştır.

Bankada adıma gönderilen 2.464,30-Yeni Türk Lirasını ise 14.Mayıs- 15 Mayıs ve 16 Mayıs 2008’de toplam üç gün içinde ( ilgili bankanın, bir günde ancak1.000-Yeni Türk Lirası (binyenitürklirası) kadar ödeme yapması sebebiyle) bankamatik kartımla çekebildim.



Si nécessaire, continuer sur une feuille séparée
Continue on a separate sheet if necessary
Eğer gerekli görüyorsanız ayrı bir sayfada devam edebilirsiniz.




III- EXPOSÉ DE LA OU DES VIOLATION(S) DE LA CONVENTION ET/OU DES PROTOCOLES ALLÉGUÉE(S), AINSI QUE DES ARGUMENTS Â L'APPUI
STATEMENT OF ALLEGED VIOLATION(S) OF THE CONVENTION AND/OR PROTOCOLS AND OF RELEVANT ARGUMENTS
BAŞVURUCU TARAFINDAN ÖNE SÜRÜLEN SÖZLEŞME VE PROTOKOL İHLALLERİ İLE İDDİALARIN DAYANAKLARINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
(Voir chapitre III de la note explicative)
(See Part II of the Explanatory Note)
(Açıklayıcı Not'ta III. Bölüme bakınız)
15.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Adil Yargılanmayı düzenleyen 6. maddesinin ihlal edildiğini ve edileceğini düşünüyorum.

Çünkü, 1136 Sayılı ve 1969 Tarihli Avukatlık Kanununun 9. maddesi, Avukatlık Kimliğinin resmi kimlik hükmünde olduğunu, tüm resmi ve özel kuruluşlarca kabul edilmesi gerektiğini açıkça belirtmekte ve Avukatlık Kimliklerinin arkasında bu madde hükmü görülebilir şekilde yazmaktadır.

Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından çıkarılan Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 6. maddesinde Avukatlık Kimlikleri resmi kimlik olarak kabul edilmemiştir.
Avukatlık mesleğinin taşıdığı önem ve özellikler gereği avukatlara, 1136 Sayılı ve 1969 Tarihli Avukatlık Kanunu ile tanınan Avukatlık Kimliklerinin resmi kimlik olduğu hakkı, hukuktaki normlar hiyerarşisi ilkesine ters bir şekilde, kanuna göre daha alt bir norm olan yönetmelikle kaldırılmasının hukuk açısından kabul edilemez bir yorum olduğunu düşünüyorum.
Ancak Türk Danıştay Yüksek Mahkemesi, 2004/2524 Esas, 2006/3512 Karar ve 10.10.2006 tarihli ve aynı yüksek mahkemenin aynı 8. Dairesinin 2005/1614 Esas, 2006/1140 Karar ve 22.3.2006 tarihli kararlarının incelenmesinden de görüleceği üzere, 1136 Sayılı ve 1969 Tarihli Avukatlık Kanunu gereği verilen bir hakkın kullanım alanının, Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 6. maddesinde yönetmelikle kullanılamaz hale gelmesinde bir hukuka aykırılık görmemiş ve bu durum anılan yüksek mahkemece içtihat haline gelmiştir.


Türkiye Cumhuriyetinde Avukatlık Kimliği şu şekilde alınabilir; Avukatlık Kimliği almak isteyen ilgili avukatın Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanının, avukatın bağlı olduğu Baroya bir fotokopisinin verilmesi ile ve bu verilen nüfus cüzdanındaki bilgiler esas alınarak, ilgili avukatın ismi, soy ismi, doğum yeri doğum tarihi ve nüfusa kayıtlı olduğu yer bilgileri, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlık Nosu ( T.C. No) ve hatta nüfus cüzdanının seri numarasını dahi içeren, üzerinde 1982 Tarihli Türk Anayasasına göre Anayasal bir kuruluş olan Türkiye Barolar Birliği tarafından, ilgili avukatın fotoğrafının üzerine Türkiye Barolar Birliğinin soğuk damga mührünün basılması ile oluşan bir belgedir.

Türkiye Cumhuriyetinde, bir avukatın, Avukatlık Kimliğini alabilmesi için, ilgili avukatın bizzat bağlı olduğu Baroya yazılı olarak başvurması gerekmekte ve Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı bilgileriyle birlikte, durum Türkiye Barolar Birliğine bildirilmektedir. Türkiye Barolar Birliği ilgili talebi değerlendirmekte ve kabul etmesi halinde ilgili avukata Avukatlık Kimliğini, ilgili avukatın bağlı olduğu Baroya ( avukatın doğrudan kendisine değil ) göndermekte, ilgili Baro da, doğrudan ilgili avukata imza karşılığında bu Avukatlık Kimliğini vermektedir. Yani uzun ve sıkı kontrolü olan bir işlemler zinciri söz konusudur.

Oysa Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 6. maddesinde resmi kimlik olarak belirtilen Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanının ( her Türk vatandaşının sürücü belgesi veya pasaportu bulunmayabilir ama bu belgesi mutlaka vardır) resmi makamlar tarafından sahtesinin çıkarılması çok kolaydır. Şöyle; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin nüfus işlerine ilişkin resmi internet sitesi olan www.tckimlik.nvi.gov.tr adresi tüm dünyadan kolaylıkla erişilebilen bir sitedir. Bu siteye giren kötü niyetli bir kişi, adına resmi Nüfus Cüzdanı çıkartmak istediği kişinin nüfusa kayıtlı olduğu il- ilçesini, ilgili kişinin adını soyadını, anne - baba adını, cinsiyetini ve doğum tarihini de yıl olarak (1982 gibi 1985 gibi ) girip ekranda sorgulattığı takdirde o kişiye ait tüm nüfus bilgilerine kolaylıkla ulaşabilir. Bu ulaştığı bilgilerle, kendi fotoğrafını da ekleyip bir nüfus dairesine başvuru yaptığında kendisine, kendisinin fotoğrafını taşıyan ancak başka bir şahsın nüfus ve kimlik bilgilerinin yazıldığı Resmi Bir Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı verilir. Bu belge aslında resmidir ancak başkasına ait bilgiler içerdiğinden sahte bir kimliktir.

İşte gerçek bir Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanının sahtesini bu kadar kolay ve resmi yollardan elde edilebildiği, ancak Avukatlık Kimliğinin ise sıkı bir kontrol ve takiple elde edilebildiği bir Hukuk sisteminde, Avukatlık Kimliğine, sahte bile olsa Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı kadar değer verilmemesi aslında Avukatlık mesleğine karşı, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun mesleki kazanımını yok etmeyi amaçlamaktadır.

Bu konuda açılan ceza davaları ya daha savcılık aşamasında takipsizlikle sonuçlanmakta, ya da ilgili ceza mahkemesinin yaptığı yargılama sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı gibi kararlarla sonuçlanmaktadır. Bu konudaki emsal bir karar; Manisa-Akhisar 1. Sulh Ceza Mahkemesi 2005/1038 Esas, 2006/689 karar ve 31.10.2006 Tarihli ilamında ilgili sanıklar hakkında “Ceza Verilmesine Yer Olmadığına” karar vermiş olup bu karar içtihat niteliği taşımaktadır.

Benim Burdur Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığım başvuruyla açılan 2008/YYY Esas numaralı soruşturma sonucunda da savcılık tarafından ya takipsizlik kararı verilecek ya da küçük bir ihtimal açılacak hakaret ve görevi kötüye kullanma suçları bakımından, benim şikayetim doğrultusunda yetkili ve görevli Burdur Sulh Ceza Mahkemesi, sanıkları cezalandırma yoluna gitse ( Görevi Kötüye Kullanma Suçu bakımından alt sınır olan 6 (altı) ay ve hakaret suçu bakımından 1 (bir) yıl hapis cezası olmak üzere toplamda 18 (onsekiz) ay hapis cezasına hükmetse bile, bu cezalar sanıkların mahkemece iyi halli olmaları ötürüyle Türk Ceza Yasasının 62. maddesine göre altıda biri oranında indirime gidildiğinde, her iki sanık en iyi ihtimalle toplam 15 (onbeş) ay hapis cezanı çarptırılacaklar ) toplamda 15 (onbeş) aylık hapis cezası, Türk Ceza Yasasının 52. maddesi gereği günlüğü tahminen 20-Yeni Türk Lirası üzerinden değerlendirilerek toplamda 9.000-Yeni Türk Lira para cezasına çevrilecek olup, bu para cezası da Türk Ceza Yasasının 51. maddesi hükmü gereği iki yıldan ( yirmi dört aydan ) az bir suç olması nedeniyle “ erteleme kararı verilecek olup” bu kişilerin 15 ay müddetle bir suç işlememeleri halinde hiçbir yaptırımla karşılaşmadan bu yargılandıkları ceza davasından kolayca kurtulacakları ve sanıkların yaptıkları aşağılama yanlarına kar kalacaktır. ( olayla ilgili banka güvenlik kameralarının sessiz görüntüleri dışında, tek şahidimin olaydan sonra banka müdürüyle konuşan Baro Başkanı Avukat Yusuf ÇİFTÇİ olup, bu kişinin beyanlarına mahkemece şahit olmadığı gerekçesiyle dikkate alınmaması sonucu sanıkların delil yetersizliğinden beraat edip kurtulmaları da büyük bir ihtimaldir)

Bu ceza davasına ek olarak örneğin; Nöbetçi Burdur Asliye Hukuk Mahkemesinde, 20.000-Yeni Türk Lirası (yirmibinyenitürklirası) kadar bir manevi tazminat davası açtığımda ise bu davanın yargılama süresinin ( mahkemenin karar aşamasının en az 4 ay olacağı, ilgili kararın temyiz edilip Yüksek temyiz Mahkemesi Yargıtay tarafından incelenip geri gönderilmesi için en az 12 ay geçeceği, bu Yargıtay kararının da Karar Düzeltme yoluna gidilerek Yargıtay Genel Kurulunca en az 4 ay da incelenip karara bağlanacağı basitce hesaplanırsa ) en az 18(onsekiz) ay sürerek kesinleşeceği ve lehime hükmedilecek tazminat miktarının Türk Yargıtay ve Mahkemelerinin bu tip olaylarda 3.000-5.000- Yeni Türk Lirasını ( yaklaşık 2.500-Avro ) geçmeyeceği( Örnek olarak, Avukat Kimliği ile işlemi yapılmadığı gerekçesiyle Mustafa ÜNSAL isimli Avukatın Manisa- Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde, 2006/174 Esas, 2007/80 karar sayılı, ilgili banka aleyhine açtığı ve 20 Mart 2007 tarihinde sonuçlanan ve ilgili bankayı 4 bin YTL manevi ve 5 YTL maddi tazminata hükmeden ilgili karar içtihat niteliğindedir ) ve karşı tarafa ( her bir banka görevlisi ve Banka Genel Müdürlüğü kendilerini avukatla temsil etmeleri halinde, açacağım tazminat davasının kısmen kabul kısmen red kararı verilmesi nedeniyle) ödeyeceğim avukat ücreti de hesap edildiğinde daha da azalacak olan bu tazminat miktarının, şahsımda yaptığı manevi tahribat ve uğradığım prestij kaybını karşılamaktan çok uzak olacağı gerçekleri karşısında;
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen Adil Yargılanma Hakkımın ihlal edildiğini ve edileceğini düşünerek mahkemenize başvuruyorum.


Si nécessaire, continuer sur une feuille séparée
Continue on a separate sheet if necessary
Eğer gerekli görüyorsanız ayrı bir sayfada devam edebilirsiniz.






III- EXPOSÉ DE LA OU DES VIOLATION(S) DE LA CONVENTION ET/OU DES PROT

IV- EXPOSÉ RELATIF AUX PRESCRIPTIONS DE L'ARTICLE 35 § 1 DE LA CONVENTION
STATEMENT RELATIVE TO ARTICLE 35 § 1 OF THE CONVENTION
SÖZLEŞMENİN 35. MADDESİNİN 1. FIKRASINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
(Voir chapitre IV de la note explicative. Donner pour chaque grief, et au besoin sur une feuille séparée, les renseignements demandés sous les points 16 a 18 ci-apres)
(See Part IV of the Explanatory Note. If necessary, give the details mentioned below under points 16 to 18 on a separate sheet for each separate complaint)
(Açıklayıcı Not'un IV. Bölümüne bakınız. Her şikayet için, gerektiğinde ayrı bir sayfa kullanarak, aşağıda 16'da 18'e kadar numaralanmış alt bölümlerde istenen bilgileri veriniz)


16. Décision interne définitive (date et-natura de la décision, organe - judiciaire ou autre - l'ayant rendue)
Final decision (date, court or authority and nature of decision)
Nihai karar (kararın tarihi, niteliği, Kararı veren merci -adli veya diğer-)

Burdur Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/YYY Soruşturma nolu dosyası ile ilgili iki kişi hakkında soruşturma halen yürütülmekte olup, yaşadığım olayla ilgili bugüne kadar kesinleşmiş herhangi bir yargı kararı bulunmamaktadır.




Si nécessaire, continuer sur une feuille séparée

Continue on a separate sheet if necessary
Eğer gerekli görüyorsanız ayrı bir sayfada devam edebilirsiniz.




17. Autres décisions (énumérées dans l'ordre chronologique en indiquant, pour chaque décision, sa date, sa nature et l'organe -judiciaire ou autre- l'ayant rendue)
Other decisions (list in chronological order, giving date, court or authority and nature of decision for each of them)
Diğer kararlar (tarih sırasına göre her kararın tarihi, niteliği ve kararı veren merci -adli veya diğer- belirtilmelidir.)

Konuya ilişkin diğer emsal (örnek ) sayılabilecek kararlar şunlardır;


1-Manisa Ağır Ceza Mahkemesinin, Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına karşı verdiği, 02.09.2005 Tarih, 2005/1708 Değişik İş Nolu kesin karar
2-Türk Danıştay Yüksek Mahkemesi 8. Dairesinin 2005/1614 Esas, 2006/1140 Karar ve 22.3.2006 tarihli kararı ( içtihat niteliğindedir )
3- Türk Danıştay Yüksek Mahkemesi 8. Dairesinin 2004/2524 Esas, 2006/3512 Karar ve 10.10.2006 tarihli kararı ( İçtihat niteliğindedir )
4-Manisa Akhisar 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2005/1038 Esas, 2006/689 Karar Sayılı ve 31.10.2006 Tarihli İlam ( içtihat niteliğindedir )
5- Avukat Kimliği ile işlemi yapılmadığı gerekçesiyle Mustafa ÜNSAL isimli Avukatın Manisa- Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde , 2006/174 Esas, 2007/80 Karar Sayılı olup 20.03.2007 tarihinde sonuçlanan ve ilgili bankayı 4 bin YTL manevi ve 5 YTL maddi tazminata hükmeden ilam ( içtihat niteliğindedir )

Si nécessaire, continuer sur une feuille séparée
Continue on a separate sheet if necessary
Eğer gerekli görüyorsanız ayrı bir sayfada devam edebilirsiniz.


18. Dipos(i)ez-vous d'un recours que vous n'avez pas exercé? Si oui, lequel et pour quel motif n'a-t-il pas été exercé?
Is there or was there any other appeal or other remedy available to you which you have not used.
If so, explain why you have not used it.
Başvurmadığınız başka bir çözüm yolu var mı? Eğer varsa, nedir ve neden bu yola başvurulmadı?


Ben olayla ilgili olarak sadece Türk Ceza Hukukunun korumasını, Burdur Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/YYY Soruşturma nolu dosyası ile ceza davası açılmasını isteyerek başlattım. Banka güvenlik kameralarında bulunan sessiz görüntüler dışında güçlü bir ispat aracımın ( delilimin ) bulunmaması karşısında yukarıda izah ettiğim üzere bu ceza davası benim istediğim şekilde ispatlansa bile bu yargılama sonucunda verilecek hapis cezası 15 ( onbeş ) ay olacak ve bu ceza da Türk Ceza Yasasının 51 ve 52 . madde düzenlemelerinden dolayı 9.000-Yeni Türk Lirası(dokuzbinyenitürklirası) para cezasına çevrilecek olup bu para cezası da sanıkların 15 (onbeş) ay boyunca suç işlememeleri şartıyla ertelenecek olup, bu süre sonunda suç işlememeleri halinde ise tümüyle ortadan kaldırılacaktır.

Bu ceza davasına ek olarak, örneğin Nöbetçi Burdur Asliye Hukuk Mahkemesinde, 20.000-Yeni Türk Lirası(yirmibinyenitürklirası) kadar bir manevi tazminat davası açtığımda ise bu davanın yargılama süresinin ( mahkemenin karar aşamasının en az 4 (dört) ay olacağı, ilgili kararın temyiz edilip yüksek Temyiz Mahkemesi Yargıtay tarafından incelenip geri gönderilmesi için en az 12 ay geçeceği, bu Yargıtay kararının da Karar Düzeltme yoluna gidilerek Yargıtay Genel Kurulunca en az 4 (dört) ayda incelenip karara bağlanacağı basitce hesaplanırsa ) en az 18(onsekiz) ay sürerek kesinleşeceği ve lehime hükmedilecek tazminat miktarının Türk Yargıtay ve Mahkemelerinin bu tip olaylarda 3.000-5.000- Yeni Türk Lirasını ( yaklaşık 2.500-Avro ) geçmeyeceği ( Örnek olarak, Avukat Kimliği ile işlemi yapılmadığı gerekçesiyle Mustafa ÜNSAL isimli Avukatın Manisa- Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde, 2006/174 Esas, 2007/80 karar sayılı, ilgili banka aleyhine açtığı ve 20 Mart 2007 tarihinde sonuçlanan ve ilgili bankayı 4 bin YTL manevi ve 5 YTL maddi tazminata hükmeden ilgili karar içtihat niteliğindedir ) ve karşı tarafa ( her bir banka görevlisi ve Banka Genel Müdürlüğü kendilerini avukatla temsil etmeleri halinde, tazminat davasının kısmen kabul kısmen red kararı verilmesi nedeniyle) ödeyeceğim avukat ücreti de hesap edildiğinde daha da azalacak olan bu tazminat miktarının, şahsımda yaptığı manevi tahribat ve uğradığım prestij kaybını karşılamaktan çok uzak olacağı gerçekleri karşısında ve bu uygulamalarının Türk Hukuk Sistemi bakımından içtihat-süreklilik oluşturmasından ötürü Burdur Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde manevi tazminat davası açmadım.




Si nécessaire, continuer sur une feuille séparée

Continue on a separate sheet if necessary
Eğer gerekli görüyorsanız ayrı bir sayfada devam edebilirsiniz.



.
V- EXPOSÉ DE L'OBJET DE LA REQUÈTE ET PRÉTENTIONS PROVISOIRES POUR UNE SATISFACTION EQUITABLE
STATEMENT OF THE OBJECT OF THE APPLICATION AND PROVISIONAL CLAIMS FOR JUST SATISFACION
BAŞVURUNUN AMACINA VE HAKKANİYETE UYGUN TATMİN TALEPLERİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA

(Voir chapitre V de la note explicative)
(See pat V of the Explanatory Note)
(Açıklayıcı Not'un V. Bölümüne bakınız.)

19.
Ben yaklaşık 70.000 nüfuslu, hemen hemen herkesin birbirini tanıdığı küçük bir il merkezinde avukat olarak görev yapıyorum. Henüz 26 yaşında olup sadece iki ( 2 ) yıllık bir avukatlık tecrübem var. Yani mesleğimin henüz çok başındayım.

Küçük bir çevrede, mesleğimin başında henüz kendimi ispatlama aşamasında böyle bir olayla karşılaşmış olmakla manevi olarak yıprandım.
Avukatlık mesleğini seçmemdeki sebep, tıpkı çocukluğumda izlediğim çizgi film kahramanlarının yaptığı gibi adaleti sağlayarak; insanlara, belki de insanlığa iyi-güzel şeyler verebilmekti. Ama ben değil insanlığa hizmet etmek, bankada adıma devlet tarafından gönderilen parayı dahi çekemeyip, orda bulunan görevlilerce küçük düşürülerek, sahtekar yerine konulup aşağılandım.
Avukatlık mesleğine zaten Türk toplumunun bakış açısı da çok kötü. Örneğin bir yere gittiğinizde, avukat olduğunuzu söylediğinizde, insanların aklından geçen ilk şey; işte bir hırsız, yalancı, dolandırıcı. O kadar kötü bir bakış açısı var ki bunu kelimelerle anlatmak çok zor.
İşte böyle bir ortamda, kendisine bu gözle bakılan bir mesleğin, kariyerinin henüz başındaki bir temsilcisi olarak, ben Türk toplumundaki avukatlık mesleğini ve bu mesleğe bakış açısını yüceltmek istiyorum.
Eğer verilecek karar lehime olursa, Avukatlık Kimliği ile sorun yaşayan pek çok meslektaşım, bu sorunları artık yaşamayacak. Bu durum, Türk Avukatlarının mesleki kazanımı olacak.
Bir de manevi kazanım sağlamak istiyorum. Mahkemeniz tarafıma bir manevi tazminat verilmesine hükmederse, o tazminatın miktarı ne olursa olsun ( ister 5 Avro, ister 5.000.000 Avro olsun ) yarısını Dünya veya Türkiye çapında faaliyet gösteren UNİCEF ( Birleşmiş Milletler Çocuk Kalkındırma Fonu ) ve Lösemili Çocuklar Vakfı gibi 10 iyiliksever kuruma bağışlayarak Türk Toplumunun Türk Avukatlarına bakış açısını bir nebze olsun değiştirebilmeyi umut ediyorum.

Belirttiğim tüm bu sebeplerle; 1136 Sayılı ve 1969 Tarihli Avukatlık Kanununun, Avukat Kimliklerine tanıdığı statüyü, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 6. maddesi ile engelleyen ve bu tutum karşısında hakkımı aradığımda, aşağılanıp küçük düşürüldüğümde, beni küçük düşürenlere adalete, uğradığım zarara uygun ceza ve şahsıma adalete uygun manevi tazminat vermeyecek olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen Adil Yargılama İlkesini açıkça ihlal etmesi sebebiyle, şahsıma olay tarihi olan 14.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 5.000.000. Avro (beşmilyonavro) manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesini ve bu dava sebebiyle adıma gönderilecek tüm bilgi ve belgelerin ve şahsımın mahkemenize göndereceği bilgi, belge ve tüm iletişimin ( Türkçeden başka dil bilmemem sebebiyle ) anadilim olan Türkçe olarak yapılmasını istiyorum.
Saygılarımla.



Si nécessaire, continuer sur une feuille séparée

Continue on a separate sheet if necessary
Eğer gerekli görüyorsanız ayrı bir sayfada devam edebilirsiniz.




VI- AUTRES INSTANCES INTERNATIONALES TRAITANT OU AYANT TRAITÉ L'AFFAIRE
STATEMENT CONCERNING OTHER INTERNATIONAL PROCEEDINGS
DİĞER ULUSLARARASI MAKAMLAR ÖNÜNDEKİ USULLERE İLİŞKİN AÇIKLAMA
(Voir chapitre VI de la note explicative)
(See Part VI of the Explanatory Note)
(Açıklayıcı Not'un VI. Bölümüne ilişkin açıklama)



20. Avez-vous soumis à une autre instance internationale d'enquéte ou de règlement les griefs énoncés dans la présente requète? Si oui, fournir des indications détalilées à ce sujet.
Have you submitted the above complaints to any other procedure of international investigation or settlement? If so, give full details.
Bu başvurunuzdaki şikayetlerinizi başka bir uluslararası makama sundunuz mu?
Eğer sunduysanız, bu konuda ayrıntılı bilgi veriniz.



Bu olayı başka bir uluslararası makama sunmadım.



Si nécessaire, continuer sur une feuille séparée

Continue on a separate sheet if necessary
Eğer gerekli görüyorsanız ayrı bir sayfada devam edebilirsiniz.





VII- PIÈCES ANNEXÉES (PAS D'ORIGINAUX, UNIQUEMENT DES COPIES)
LIST OF DOCUMENTS (NO ORIGINAL ONLY PHOTOCOPIES)
BELGELER LİSTESİ (BELGELERİN ASLI DEĞİL SADECE ÖRNEKLERİ)


(Voir chapitre VII de la note explicative, joindre copie de toutes les décisions mentionnées sous ch. V et VI ci-dessus. Se procurer, au besoin, les copies nécessaires, et, en cas d'impossibilité, expliquer pourquoi ceiles-ci ne peuvent pas ètre obtenuès. Ces documents ne vous seront pes retcurnès.)
(See Part VII of the Explanatory Note. Include copies of all decisions refered to in Parts IV and VI above. If you do not have copies, you should obtain them. If you cannot obtain them, explain why not. No documents will be returned to you.)
(Açıklayıcı Not'un VII. Bölümüne bakınız. Yukardaki IV ve VI. alt bölümlerde belirtilen bütün kararların örneğini ekleyiniz. Eğer bu belgeler elinizde yoksa temin ediniz. Eğer temin edemiyorsanız bunun nedenini açıklayınız. Gönderdiğiniz belgeler size geri verilmeyecektir.)


21.

a) Manisa Ağır Ceza Mahkemesinin, Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına karşı verdiği, 02.09.2005 Tarih, 2005/1708 Değişik İş Nolu kesin kararın fotokopisi
b)Türk Danıştay Yüksek Mahkemesi 8. Dairesinin 2005/1614 Esas, 2006/1140 Karar ve 22.3.2006 tarihli kararı ( içtihat niteliğindedir ) fotokopisi
c) Türk Danıştay Yüksek Mahkemesi 8. Dairesinin 2004/2524 Esas, 2006/3512 Karar ve 10.10.2006 tarihli kararı ( İçtihat niteliğindedir )fotokopisi
d) Avukat Kimliği ile işlemi yapılmadığı gerekçesiyle Mustafa ÜNSAL isimli Avukatın istemiyle açılan Manisa Akhisar 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2005/1038 Esas, 2006/689 karar Sayılı, 31.10.2006 Tarihli İlamın fotokopisi ( içtihat niteliğindedir )
e) Avukat Kimliği ile işlemi yapılmadığı gerekçesiyle Mustafa ÜNSAL isimli Avukatın, Manisa- Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde, 2006/174 Esas, 2007/80 Karar Sayılı, 20 Mart 2007 tarihinde sonuçlanan maddi - manevi tazminat davasına ait ilamın fotokopisi ( içtihat niteliğindedir )
f) 1136 Sayılı ve 1969 Tarihli Avukatlık Kanununun ilgili 9. maddesi fotokopisi
g) 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının, Görevi Kötüye Kullanma suçuna ilişkin yaptırımlarını içeren 257. maddesinin fotokopisi
h) 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının, Hakaret suçuna ilişkin yaptırımlarını içeren 125 ve devamı maddelerinin fotokopisi
ı)5237 Sayılı Türk Ceza Yasasına göre verilen cezaların erteleneceğine ilişkin 51. maddesinin fotokopisi
i)5237 Sayılı Türk Ceza Yasasına göre verilen cezaların adli para cezasına dönüştürülmesine ilişkin 52. maddesi metni fotokopisi
j) Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin ilk altı ( 6 ) maddesinin fotokopisi
k)Olayla ilgili olarak, Burdur Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/YYY soruşturma nolu dosyası sebebiyle verdiğim ayrıntılı ifade tutanağı fotokopisi
l) İlgili banka personeli tarafından masaya fırlatılan şahsıma ait Avukatlık Kimliğinin fotokopisi
m) Şahsıma ait Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı fotokopisi
n) Olayın yaşandığı bankaya ait olan bankamatik kartı fotokopisi
o)Olayın yaşandığı bankaya ait olan ve adıma Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından gönderilen 2.464,30-Yeni Türk Lirasını kendime ait bankamatik kartımdan aldığımı gösterir iki adet bankamatik makbuzu fotokopisi ( Bir makbuzu kaybettiğim için mahkemenize gönderemiyorum )







VIII- DÉCLARATION ET SIGNATURE
DECLARATION AND SIGNATURE
BİLDİRİM VE İMZA

(Voir chapitre VIII de la note explicative)
(See Part VIII of the Explanatory Note)
(Açıklayıcı Not'un VIII. Bölümüne bakınız)




22. Je déclare en toute conscience et loyauté que les renseignements qui figurent sur la présente formule de requète sont exacts.
I hereby declare that, to the best of my knowledge and belief, the information I have given in the present application form is correct.


Bu başvuru formunda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu bilgim ve inancım dahilinde beyan ederim.


Lieu/Place /
Yer : Burdur/TÜRKİYE


Date/Date /Tarih: 17.06.2008


(Signature du/de la requérant(e) ou du/de la représentant(e))
(Signature of the appilcant or of the representative)
(Başvurucunun veya temsilcinin imzası)



Andaç ÖNDER


Umarım hepimiz için iyi bir sonuç alırım.

Not: Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma ile ilgili olarak şu ana kadar dosyada sadece ve sadece müşteki olarak benim ve şüphelilerin ifadelerinin alınması dışında hiçbir işlem yapılmadığın gördüm.
Bunun üzerine de aşağıdaki dilekçeyi savcılığa sundum.


CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
BURDUR


SORUŞTURMA NO: 2008/

MÜŞTEKİ : Andaç ÖNDER,

İSTEM : Soruşturması tarafınızca yürütülen soruşturmayla ilgili olarak aşağıda belirttiğim eksikliklerin tamamlanması istemimden ibarettir.

AÇIKLAMALAR : 14.05.2008 tarihinde meydana gelen ve tarafınızca soruşturması yürütülen olayla ilgili olarak maddi sonuca ulaşılması açısından;

1- Olaydan hemen sonra bilgilendirilip ilgili bankanın müdürüyle görüşen Adliye Karşısı, Gedik İşhanı- Burdur adresinde ikamet eden Burdur Barosu Başkanı Avukat Yusuf ÇİFTÇİ ‘nin tanık olarak tarafınızca dinlenilmesini,
2- 14.05.2008 tarih ve saat 15:30’dan itibaren Burdur XXX Bankası Şubesinde 2 nolu peronu gösterir Banka Güvenlik Kamera Kayıtlarının ilgili bankadan istenerek incelenmesini,
3- Şüpheli ifadelerinde geçen ( benim 14.05.2008 ve devamı tarihinde ilgili bankanın internet adresinde bulunan şikayet bölümüne olayı yazarak bulunduğum şikayetle ilgili olarak ) Müşteri Memnuniyeti Masasından bayan iki görevliyle yaptığım ( bu kayıtlar ilgili bankaca kayıt altına alınmıştır ) konuşmaların ses kayıtlarının tarafınızca istenerek incelenmesini,
4- Olayın geçtiği bankayla Burdur Baro Başkanlığının yaptığı protokol de dahil olmak üzere, ilgili bankayla şahsımın yaptığı tüm işlemlerin( bu işlemlerin hangi kimlikle yapıldığını da gösterecek şekilde ) kayıtlarının tarafınızca istenilerek incelenmesini,
5- Gerek soruşturma gerek açılması muhtemel kamu davasında; hukukun genel ilkelerinin, Türkiye’nin tarafı olduğu, iç hukukun doğal bir parçası olan uluslarasrası antlaşmaların, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özellikle Adil Yargılanmaya ilişkin 6. maddesinin sözel ve amaçsal yorumunun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin maddeye ve konuya ilişkin içtihatlarıyla birlikte değerlendirilerek tarafınızca dikkate alınmasını,
6- Ekte fotokopisi sunulan 16.08.2005 tarihli benzer bir olayda Manisa Ağır Ceza Mahkemesinin 02.09.2005 tarih ve 2005/1708 Değişik İş Nolu Kararında da belirtildiği gibi ilgililer hakkında kamu davası açılmasını talep ediyorum.

7- Şüphelilerin yaptığı uzlaşma teklifini kabul etmiyorum.

8- Şüphelilerin ifade tutanağının uyap çıktısının da tarafıma verilmesini talep ediyorum.

Saygılarımla.04.08.2008.
Müşteki
Andaç ÖNDER


Eki : 16.08.2005 tarihli olayla ilgili olarak Manisa Ağır Ceza Mahkemesinin 02.09.2005 tarih ve 2005/1708 Değişik İş Nolu Karar Fotokopisi
Bu alındı mektubuna cevabım işe şuydu;


AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE
Strazburg/FRANSA



BAŞVURUCU : Andaç ÖNDER,Burdur/TÜRKİYE

YÜKSEK SÖZLEŞMECİ
TARAF : Türkiye Cumhuriyeti Devleti

KONU : Davayla ilgili ek belgeler ve davayla ilgili gelişmeler hakkında
Mahkemeye bilgi sunmaktır.

AÇIKLAMALAR :

1- Davamla ilgili gönderdiğiniz Ş. KARAKIŞ imzalı mektubunuz, 29 Temmuz 2008’de tarafıma iletildi. Bu kadar kısa bir zamanda davayla ilgili bir evrakın gönderilmesi beni umutlandırdı. Bu konudaki ilginiz için teşekkür ederim.

2- Dava konusu olayın yapıldığı Burdur Cumhuriyet Başsavcılığınca 2008/YYY Soruşturma Nolu başvurumla ilgili olarak yaşanan gelişmeler şunlardır;
a) Şüphelilerin olayla ilgili ifadesi 09.07.2008 tarihinde alınmış olup, ilgili şüpheliler hakaret olayı hariç, ilgili banka işlemimi yapmama gerekçelerini, yaşanan olaylara aykırı olarak anlatmışlardır. Bu ifadedeki tek doğru bilgi, ilgili banka işlemimin yapılmamasıdır.
b) Soruşturma sırasında ısrarla istediğim ilgili bankaya ait güvenlik kamera görüntüleri, ilgili bankayla yaptığım işlemlerin dökümü savcılıkça bu ana kadar istenilmemiş, tanık olarak dinlenilmesini istediğim Burdur Barosu Başkanı Avukat Yusuf ÇİFTÇİ dinlenilmemiştir.
Bu eksiklerin giderilmesini 04.08.2008 tarihinde özel bir dilekçeyle tekrar istedim.
c) Savcılıktan ayrıca ilgili bankanın internet şubesindeki şikayet servisine yaptığım ( şüphelilerin ifadesinde geçen müşteri memnuniyeti masası deyiminden kastedilen durum) şikayetle ilgili olarak, bankada görevli iki bayanla yaptığım iki adet telefon görüşmesinin ses kayıtlarının da istenilmesini 04.08.2008 tarihli dilekçemle istedim.
d) Bu 04.08.2008 tarihli dilekçemde ayrıca şüphelilerin benimle yapmak istedikleri uzlaşma teklifini de reddedip, ( Çünkü bu davada uzlaşmanın olması Türk Ceza Kanununun 73. maddesine göre, şikayete bağlı suç kapsamında olmadığından dolayı Türk Hukukuna göre mümkün değildir. Üstelik bu mümkün olsaydı bile, ben bu davada sergilediğim duruşu, sonuna kadar sürdürmeye kararlı olduğumdan, bu uzlaşma teklifini reddettim. ), şüpheliler hakkında kamu davası açılması dileğimi tekrarladım.
e) Son olarak bu 04.08.2008 tarihli dilekçemde olayla ilgili savcılık soruşturması ve yapılacak mahkeme kovuşturmasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, özellikle de Adil Yargılanmaya ilişkin 6. maddesinin dikkate alınmasını istedim
f) Burdur Cumhuriyet Başsavcılığınca bu güne kadar kamu davası açılması ya da açılmaması yönünde bir karar verilmemiştir.

3- Dava konusuna benzeyen ve Burdur Ziraat Bankası Şubesinin, Avukatlık Kimliğiyle ilgili işlem yapılmamasını gerekçeleriyle birlikte anlattığı 02.06.2008 tarihli yazılı belgenin fotokopisini de mahkemenize gönderiyorum. ( Bu belgede kanıtlanan ve 02.06.2008 tarihli Avukatlık Kimliğini kabul etmeyen Burdur LLL Bankası Şubesi veya görevlileri aleyhine Türk Yargısına ve başka bir ulusal - ulusalüstü yargı kurumuna başvurmadım. Çünkü Mahkemenize yaptığım başvurunun sonucunu bekliyorum.)

4- Mahkemenize sunduğum dava dilekçesinin 15. kısmındaki ‘BAŞVURUCU TARAFINDAN ÖNE SÜRÜLEN SÖZLEŞME VE PROTOKOL İHLALLERİ İLE İDDİALARIN DAYANAKLARINA İLİŞKİN AÇIKLAMA’ bölümünde geçen Türk Ceza Yasasının 62. maddesini ve onun bağlantılı olduğu 61. maddesinin fotokopisini gönderiyorum.

5- Son olarak mahkemenize sunduğum dava dilekçesinin 15. kısmındaki ‘ BAŞVURUCU TARAFINDAN ÖNE SÜRÜLEN SÖZLEŞME VE PROTOKOL İHLALLERİ İLE İDDİALARIN DAYANAKLARINA İLİŞKİN AÇIKLAMA’ bölümünde adı geçen Yönetmelik hukuki kavramıyla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ilgili 124. maddesinin fotokopisini de gönderiyorum. (Kanun, yönetmelik ilişkisini açıklayan Anayasa kuralıdır)



İSTEM : Gönderdiğim belge ve bilgiler dikkate alınarak davamın kabulüne karar verilmesini şahsi ve mesleki; onurum ve saygınlığım adına diliyorum.

04.08.2008
Başvurucu
Andaç ÖNDER


EKLER :

Ek – 1 : Burdur LLL Bankasının, Avukatlık Kimliği ile işlem yapmayacağını bildiren 02.06.2008 tarihli belgenin fotokopisi

Ek – 2 : Burdur Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğum 04.08.2008 tarihli dilekçemin fotokopisi

Ek- 3 : Türk Ceza Yasasının, cezanın takdir edilmesine ilişkin ve iyi hal indirimini öngören 61 ve 62. maddelerinin fotokopisi

Ek- 4 : Türk Ceza Yasasının, Uzlaşma kurumunu düzenleyen 73. maddesinin fotokopisi

Ek – 5 : Yönetmeliklerin Kanunlar karşısındaki konumunu belirtilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 124. maddesinin fotokopisi





Tekrar söylüyorum arkadaşlar, bu hepimizin savaşı ve mücadelesi.
Ben tek başıma gidebileceğim tüm hukuksal yolları sonuna kadar zorladım ve bu tutumumu sonuna kadar da sürdüreceğim.
Sizlerden tek istediğim, hep birlikte hareket etmemiz. Dilekçemde de yazdım. Bunu şahsi bir olay olarak değil, meslek onuru açısından değerlendiriyorum.
Benim aklıma şimdilik bu kadar şey geldi.
Yaratıcı olarak daha neler yapılabilir fikirlerinizi bekliyorum.

Teşekkürler.......
Old 11-08-2008, 11:01   #24
Av.Murat Serezli

 
Varsayılan

sayın meslektaşım,
İzmir baro dergisinde yayınlanan benzer bir olay nedeniyle verilen kararı hatırladım.Manisa'da bir meslektaşımız bir bankacının görevi ihmal suçundan cezalandırılmasını sağladı....Yani yola devam...başarılı olacaksınız....
Old 14-08-2008, 15:24   #25
namutenahi

 
Varsayılan

sayın önder,

mücadelenizi desteklemekle birlikte, meslek yaşı itibarıyla size nazaran çok yaşlı sayılmasam ve konuyu biraz dağıtsam da, aihm başvurunuza ilişkin bir iki eleştiri sunmak isterim.

1- 6 ay kuralı uyarınca başvurunuz kabul edilebilirlik aşamasında reddedilecek, mahkeme önüne gelmeyecektir. özellikle 35. maddede gereksinim duyulan, "iç hukuk yollarının tüketilmesi" gerekliliğine uymama gerekçenizi dilekçenizde bulamadım.

2- adil yargılanma hakkının unsurlarına, ilkelerine ve hangi açılardan haklarınızın ihlal edildiğine dair ayrıntılı ve gerekçeli bir anlatımda bulunmamışsınız.

3- gerek ilk dilekçenizde gerekse aihm başvurunuzda kullandığınız dile biraz daha dikkat etmeniz gerektiği kanısındayım.

4- ilk dilekçenizde tazminat talebiniz olduğunu belirtmeniz, bilahare kabul edilebilirlik aşamasında size tazminat miktarı sorulduğunda -elbette gerekçelendirerek- tazminat talebinizi bu sefer meblağ ile birlikte bildirmeniz daha "yerinde" olacaktır. ayrıca aihm bir tazmin mercii olmadığından, tazminat talebinizi daha makul bir seviyede tutmanız yine yerinde olacaktır.

5- muhtemelen başvurunuz davalı devlete iletilmeden reddedilecek olmakla birlikte, iletilse dahi nüfus cüzdanı yenileme prosedürüne ilişkin vermiş olduğunuz yanlış bilginin devlet tarafından yanıt aşamasında kullanılacağını düşünebiliriz.

not: aslında bu tartışmayı ve adil yargılanma hakkı açısından yaklaşımınızı tartışmak, hepimiz açısından aydınlatıcı olabilir. yargıtay onursal üyesi sayın çetin aşçıoğlu'nun "Doğru ve güvenli yargılanma hakkımız var" başlıklı kitabında dahi adil yargılanma hakkını çok yanlış tanımladığını, "hakkaniyete uygun yargılanma" ilkesini "hakkaniyete aykırı kararlar"la karıştırmış olduğunu görmekteyiz. bu açıdan adil yargılanma hakkı ülkemizdeki tüm hukukçuların belki bir kaç kez daha tekrar incelemesi gereken bir hak. neredeyse bütün meslekî faaliyetimizi ilgilendirmekte.

bu eleştirilerimi yapıcı eleştiriler olarak kabul etmenizi diliyorum. en başta belirttiğim gibi, meslek onurumuzu korumaya yönelik girişimlerinizi destekliyorum.
Old 16-08-2008, 11:03   #26
üye15184

 
Varsayılan Sayın barbhax

Eleştirileriniz hakkında cevap verme hakkımın olduğunu düşünüyor ve eleştirilerinzdeki sıraya uygun olarak cevap veriyorum;

1- İç hukuk yollarını tüketme gereksinimi duymadım. Çünkü dilekçemde belirttiğim gibi ve örnek olarak sunduğum yargı kararlarında ( başvuru dilekçesinin 21. bölümünde belirttiğim tüm yargı kararlarının gerekçeli suretleri başvuru dilekçesine eklenip Mahkeme'ye gönderilmiştir. ) olduğu gibi, Türk Yargısının ( Özellikle Danıştay'ın iki kararı ) bu tip bir hukuki soruna bakış açısını ayrıntısıyla açıkladığımı düşünüyorum.
Benim davamda da aynı kararların verilecek olduğunu, hatta davamın ispatlanıp ilgili şüphelilerin ceza alması halinde alacakları cezanın miktarını ve seçenek tedbirler uyarınca sonuçta nasıl bir yaptırım ( benim açımdan bu bir yaptırımsızlıktır ) uygulanacağını, Türk Ceza Hukukunun temel ilkeleri ve kanun maddelerini nazara alarak belirttim.
Bu tip bir uygulamanın da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine göre, benim açımdan ihlal sayılacağını düşünerek ( 1136 Sayılı ve 1969 Tarihli Avukatlık Kanununun, Avukat Kimliklerine tanıdığı statüyü, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 6. maddesi ile engelleyen ve bu tutum karşısında hakkımı aradığımda, aşağılanıp küçük düşürüldüğümde, beni küçük düşürenlere adalete, uğradığım zarara uygun ceza ve şahsıma adalete uygun manevi tazminat vermeyecek olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen Adil Yargılama İlkesini açıkça ihlal etmesi sebebiyle ) Mahkeme'ye başvurdum.

6 ay kuralına gelince; Burdur Barosunun Türkiye Barolar Birliğince ortaklaşa gerçekleştirdiği 1 Haziran 2008 tarihli seminerde, onur kırıcı davranışa maruz kalınma veya devam eden hak ihlallerinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, 6 aylık kesinleşme sürecini aramaksızın, ihlalin meydana gelmesinden itibaren de 6 aylık Mahkeme'ye başvuru sürecinin başladığı yönünde bir içtihadı olduğunu belirtmeleri üzerine, ben davamı açtım.

2- Adil Yargılanma Hakkının ihlaline yönelik dilekçemin sonunda özel olarak ve dilekçemin bütününde de genel olarak şu mesajı vermeye çalıştım; "Ben avukatım, avukat olarak haksızlığa uğradım, bu sorunu kendi ülkemde çözmem Türk Yargısının bakış açısıyla imkansız, 6. madde kapsamında ( şüpheliler ceza almayacaklar, alırlarsa da bu adalete aykırı olarak çok çok az bir ceza olacak ve 15 ay suç işlememeleri halinde hiçbir yaptırımla kalmadan bu olaydan kurtulacaklar, manevi tazminat davası ise az bir miktarla kabul edilecek ve karşı tarafa ödeyeceğim vekalet ücretleri hesap edildiğinde şahsımda yarattığı manevi zararı karşılamaktan çok uzak kalacağı gerçeğiyle anlattım ) mağdur olacağım, bu yönde içtihat teşkil eden uygulamar var, mesleğimi yüceltmek istiyorum"

Ben bu mesajı yeterince ifade edebildiğimi düşünüyorum.

3- Kullandığım dil ise kendimi ifade etmem tarzımla ilgili. Olayları en saf haliyle, haksızlığa uğramış genç bir avukat olarak anlattım. Bu yöndeki eleştirinize de katılmıyorum. ( Ancak siz, mesajınızda büyük küçük harflerin kullanımına dikkat etmemişsiniz.)

4- Tazminat miktarının ilk dilekçede belirtilmesi, yukarıda bahsettiğim 01 Haziran 2008 tarihli seminerde önemle vurgulanmıştı. Bu sebeple tazminat miktarını ilk dilekçemde belirttim.

AİHM'in bir tazminat ya da bir temyiz merci olmadığını da biliyorum. Bu yöndeki hatırlatmanız için ( bilgilendirmeniz değil, çünkü bildiğim bir bilgidir ) teşekkür ederim.

Tazminat miktarına gelince, rakam yüksek gelebilir.

Ancak ben olaya, adaleti savunan ve onun için çalışan birinin haksızlığa uğraması olarak bakıyorum.Örneğin bir şehrin güvenliğinin emanet edildiği bir kolluk görevlisinin, kendi evine bir hırsızın girmesini önleyememesi gibi bir durum olarak görüyorum.

Kendi uğradığım haksızlığı çözemememin şahsımda yarattığı hayal kırıklığını ( dilekçenin son bölümünde ) en içten duygularımla anlattım.

Olayın şahsımda yarattığı tahribata uygun olarak da bu miktarı uygun gördüm. Tıpkı Türk Yargısına manevi tazminat istemiyle dava açan bir davacı gibi tazminat miktarını kendim belirledim.

Kaderimi seçme imkanım olsaydı; bu tip bir olayla karşılaşıp aşşağılanan, dalga geçilen ve AİHM'den 5 milyon Avro kazanan bir avukat olmayı değil, toplumca büyük saygı gören avukatlık mesleğinin üyesi bir avukat olmayı seçerdim.

Siz de biliyorsunuz ki; hiçbir yaptırım, mağdurda oluşan acıyı tam olarak karşılayamaz. Nasıl bir vazo kırıldıktan sonra, ne kadar yapıştırılırsa yapıştırılsın, eski haline dönmesi imkansızsa, hukuktaki yaptırım ne olursa olsun, mağdur veya mağdur yakını kendini tam olarak iyi ve mutlu hissedemez.

Sevdiği insanı öldüren, sevdiği insanın ırzına geçen veya kendisine bu yönde bir zarar veren failin, ceza almasını gülücüklerle karşılayan bir mağdur veya mağdur yakınını, bu güne kadar görmedim. Aksine bu insanların yüzünde hep şunu gördüm; keşke bu fail, benim sevdiğim insana ( veya bana ) zarar vermeseydi de böyle bir ceza da yargılama da olmasaydı.

Mahkeme, dilekçedeki belirtilen miktarın altında bir meblağa hükmedebilir veya lehime hiç bir meblağa da hükmetmeyebilir. Bunların hepsinin farkındayım.

Fakat siz de biliyorsunuz ki, dava dilekçesinin Mahkeme'ye ulaşmasından sonra, tazminat miktarını belirlemek sadece ve sadece Mahkeme'nin takdirindedir.

5- Başvurumun, kabul edilebilirlik veya daha sonraki bir aşamadaki kaderi hakkındaki son kararı Mahkeme verecek. Bu kararı beklemekten başka yapabileceğim hiç bir şey yok.

Nüfus cüzdanının yenileme prosedürüne ilişkin bilgimin de yanlış olmadığını düşünüyorum. Ben o prosedürü sadece bir örnek olarak verdim.

Türkiye'de nüfus cüzdanını kaybettikten sonra veya nüfus bilgileri çalındıktan sonra ( bir dönem İstanbul'da Muhtarlık binalarına giren hırsızların tek çaldıkları eşya, nüfus bilgilerinin saklandığı bilgisayar hard diskleriydi ) adına şirketler açılıp, sayısız çek karneleri düzenlenen, adına krediler çekilen vs tüm bunları haklarında bir hapis kararı çıktığında öğrenen ve mağdur olan nice yurttaşımız olduğu gerçeğini eminim siz de biliyorsunuzdur.

( Kardeşinin kimlik bilgilerini kullanarak, kardeşinin adına, ancak üzerinde kendi resminin olduğu resmi nüfus cüzdanı çıkartan, bu nüfus cüzdanıyla kardeşinin evini resmi yoldan - tapu senediyle - satan ve daha sonra olayın ortaya çıkması sonucu Burdur Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan gencin duruşmasında, stajer avukat olduğum sırada şahsen bulunmuştum. Dilekçde belirttiğim prosedür, bu davadaki bilgi ve görgümden ileri gelmiştir. )


Şahsi olarak benim için;

Hayatta kazanmaktan çok, kazanmak için çabalamak ve yeni fikirler üretmek önemli.

Bunları da bu davada yaptığıma inanıyorum.


Sonuç olarak ise ;

Ben yaşlandığımda şunu demek istiyorum;
"14.05.2008'de haksızlığa uğramıştım ve sonuna kadar da centilmence bir mücadele vermiştim."

Bu benim için yeterli.

Hani bazen çok iyi mücade edip de mücadeleyi bir sebepten kaybeden kişiler vardır. Ellerindeki kıt imkanları sonuna kadar zorlayan, yeni fikirler geliştiren, çoğunluğun bakış açısından farklı bir gözle bakabilen, başarıya inanan ve tüm gücüyle bu inandığı başarı için çalışanlar! ( son Formula 1 Macaristan Grand Prixsinde, yarışa üçüncü sırada başlayıp rakiplerini ilk saniyelerde geçen, yarışı bitime üç tur kalaya kadar tartışmasız önde götüren Ferrari pilotu Felipe MASSA'yı izlerseniz demek istediğimi tam olarak anlayacaksınız. )


Bu olayda, sergilediğim duruşla, kendi kendime de olsa bunu söylemek istiyorum. Çünkü böyle biri olmak, öldüğümde de böyle biri olarak hatırlanmak istiyorum.

Umarım yapıcı olarak nitelendirdiğiniz eleştirilerinizi ( Kişisel olarak; eleştirilerinizi yapıcı olmaktan öte, yıkıcı olarak algıladım. Çünkü yenilikçi değil, klasik hukuk bilgilerini kullanarak, davanın sonucu hakkında olumsuz kanaatte olduğunuz ve Avukatlık Kimliği ile ilgili süre gelen sorun hakkında yapıcı bir çözüm önerisi getirmediğiniz görüşündeyim. Ben en azından kaybetme ihtimalim kadar kazanma ihtimalimin de olduğu, daha önce hiç denenmediğini düşündüğüm, legal bir yola başvurdum. ) açıklayıcı bir anlatım biçimiyle yanıtlamışımdır.

Tartışmanın boyutunu renklendirdiğiniz, mücadeleyi desteklediğiniz ( Her zaman söyledim yine söylüyorum, bu kişisel bir mücade olarak başladı ancak tüm meslektaşlarımızı ilgilendiren bir soruna ilişkin olduğu için hepimizin mücadelesidir.) ve zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Old 17-08-2008, 20:52   #27
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ferrarif398

Şahsi olarak benim için;

Hayatta kazanmaktan çok, kazanmak için çabalamak ve yeni fikirler üretmek önemli.

Bunları da bu davada yaptığıma inanıyorum.


Sonuç olarak ise ;

Ben yaşlandığımda şunu demek istiyorum;
"14.05.2008'de haksızlığa uğramıştım ve sonuna kadar da centilmence bir mücadele vermiştim."

Bu benim için yeterli.


Doğrusu ben bu mesajı ve "vermek istediği mesajı", çok beğendim.

Genç meslektaşım,

İdealizminizi ve mücadele yönteminizi destekliyorum.

Saygılarımla...
Old 17-08-2008, 22:00   #29
BaharB

 
Varsayılan

Değişik fikirlere, özellikle bize yönelik eleştirilere kulaklarımızı kapatmaz ve değer verirsek, sadece yeni fikirler üretmekle kalmaz, ürettiğimiz bu yeni fikirlerin doğruya daha yakın olmasını sağlarız.
Old 17-08-2008, 22:23   #30
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Ferrari,

Başvurunuzun sonucu olumlu olur veya olmaz. O konuda bir yorum yapmak istemem.

Fakat manevi acınızın 5 Milyon Avro kadar yüksek olmasına çok üzüldüğümü belirtmek isterim.

Kolaylıklar dilerim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
avukat kimliğini kabul etmeyen banka - İnsan Haklari Mahkemesİne başvuru tamtesebbus34 Meslektaşların Soruları 18 05-08-2008 11:12
Banka avukatlık kimliğimi kabul etmedi lawyer_2009 Meslektaşların Soruları 14 07-03-2008 13:23
Çiçek ve Müsteşarı Kasırga hakkında suç duyurusu Av.ZekiÖZSOY Hukuk Haberleri 3 21-03-2007 16:39
bilirkişiler hakkında suç duyurusu nevin kara Meslektaşların Soruları 3 19-10-2006 14:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,18911004 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.