tapu iptal ve tescil mi?

müvekkilin babası aşağı yukarı 30 yıl önce, harici satış sözleşmesiyle şu an hayatta olmayan bir şahıstan tarla alıyor. müvekkilin babası da şu an hayatta değil. söz konusu tarlayı mirasçı babanın başka bir oğlu ekip biçiyor. satış yapan şahsın ise mirasçıları bu kullanıma hiç bir itirazda bulunmuyorlar bu zamana kadar. müvekkil, tarlanın satışı yapan şahsın üstüne kayıtlı olduğunu öğreniyor. yani tarla mirasçılarına geçiyor. bu kişilerden tarlanın devrini istiyor fakat onlar buna yanaşmıyorlar. bu konuda nası bir yol izlememiz gerkiyor yardımcı olabilir misiniz? teşekkürler...

Olayda şekil şartlarına uygun olmayan taşınmaz satım sözleşmesi yapılmış. Taraflar edimlerini yerine getirmişler. Bir taraf taşınmaz bedelini ödemiş. Diğer taraf da tarlanın kullanımını diğer tarafa bırakmış. Kural olarak şekle uygun olmayan sözleşmenin geçersiz olacağı kesin. Ancak şekle aykırılığı ileri süren taraf dürüstlük kuralına uygun hareket etmek zorundadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 1987/2 E, 1988/2 K. sayılı kararı somut olay bakımından önemli.

"Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetin devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilmeyeceğine; bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine göre hakimin M. K. nun 2. maddesini gözeterek açılan tescil davasını kabul edebileceğine ilk iki toplantıda üçte iki çoğunluk sağlanamadığından 30.9.1988 günlü üçüncü toplantıda salt çoğunlukla karar verildi."


İkinci bir savunma argümanı olarak Medeni Kanun'un 713. maddesi kullanılabilir. Taşınmazı devreden ve şu an hayatta olmayan kişinin ölümü üzerinden 20 yıl geçmişse bu madde uyarınca tescil istenebilir.

30.09.1988 T. 2/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı “ Kat mülkiyetine tabi olmak üzere başlanılan inşaattan geçerli bir sözleşme olmaksızın bağımsız bölüm satın alınması halinde” uygulanacak bir karardır . Kararın gayesi inşaat halinde konut almak isteyen alıcıların satıcıya ve özellikle müteahhitlere karşı hukuken korunmasıdır.

Somut olayda ise tarla alış verişi söz konusu olduğundan , olaya anılan İç.Br.Kararının uygulanması söz konusu olamaz.

Geriye bir tek TMK 713 ve Kad.K.nun 13/B-b maddelerinin uygulanması kalır. Buna göre tapu malikinin en az 20 yıl önce ölmüş olması, aradaki süreçte tapunun mirasçılar adına intikal görmemesi, ölümle dava tarihi arasındaki en az 20 yıllık süreçte taşınmazın davacının davasız aralıksız ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunması gerekir.

Bu koşullar ve olayın özelliğine göre başkaca yasal koşullar gerçekleşmişse, yukarıdaki kanun hükümlerine göre tapu malikinin mirasçıları aleyhine haricen satın alan ve sonradan ölen kişinin terekesi adına ( elbirliğiyle mülkiyet esaslarına göre ) tapu iptali ve tescil davası açılır. Diye düşünüyorum.
Saygılarımla.

İçtihadı Birleştirme Kararının özünde dürüstlük kuralına aykırı hareketin sonuçlarının yattığını düşünüyorum. Bu nedenle benzer olaylar karşısında da bu karara emsal karar olarak atıf yapılabilir. Doktrinde de edimlerin ağırlıklı bölümünün yerine getirilmesi halinde şekle aykrılığın ileri sürülmesi dürüstlük kuralına aykırı bulunuyor. Karardaki "olayın özelliğine göre hakimin M. K. nun 2. maddesini gözeterek açılan tescil davasını kabul edebileceğine " ibaresi de benzer olaylar karşısında da dürüstlük kuralının devreye girebileceğini gösteriyor. Sayın Kocabaş tecrübeli ve değerli bir hukukçu olduğundan ötürü yukarıda yer verilen İBK'nın hangi saikle oluşturulduğunu mutlaka biliyordur. Fakat yine de MK 2'yle ilgili savunmalarda bu kararın işe yarayacağını düşünüyorum.

Saygılar.

eğer müvekkilinizin babasının 30 yıl önce dava konusu tarlayı aldığı şahıs zamanında kadastro çalışmaları yapılmamış ve müvekkilinizin babası harici satışla aldıktan sonra kadastro çalışmaları yapılmış ve o şahıs adına tespit yapılmışsa zaten 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği için kadastro öncesi sebeplere dayanarak tapu iptal ve tescil davası açamazsınız elinizdeki harici satış senedine dayanarak.. Ancak kadastro çalışmaları yapılmışsa bu durumda bile satış senedine dayanarak değilde Medeni Kanuınun 713. maddesinin 2. fıkrasına dayanarak murisin 20 yıl önce ölmüş olması, mirasçılarının intikal yaptırmamış olmamaları ve müvekkillerinizinde bu süre zarfında zilyet olduklarını iddia ederek dava açmanızı öneririm..

teşekkürler, benim de izleyeceğim yol mk 713 diye düşünüyorum.

30.09.1988 T.2/2 SAYILI İÇTİHTATI BİRLEŞTİRME KARARININ UYGULAMA ALANI

Tartışılan konuda (şekle aykırılık ile hakkını kötüye kullanılması yasağının ) çatışması söz konusudur. Hukuki çatışma olan bir konuda çeşitli görüşlerinde ortaya konulması doğaldır. Bu yönden Sayın Özoğul'un görüşünün hukuki temelinin bulunduğunu kabul ediyorum.

Konuya yeniden baktığımızda, (tapulu taşınmazların mülkiyetinin devrinin resmi şekle tabi olduğu) kuralı pekçok yasa hükmünde tekrarlanan özel hukuktaki temel kurallardan biridir. (TMK. 706 , BK. 213, Tapu K. 26, Noterlik K. 44 ) Bu yönden bu kuralın istisnalarının tespitinde dikkatli davranmak ana kuraldan fazla uzaklaşmamak gerekir.Diye düşünüyorum.

30.09.1988 T. 2/2 sayılı İç.B.Kararının ; Kat Mülkiyeti Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra inşaat sektöründeki gelişmeler ve kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin yaygınlaşması üzerinde durulmakta ve müteahhitlerin ileride tapunun verileceği güvencesi yaratarak geçersiz sözleşmelerle bağımsız bölüm satışı yaptıkları ve ödenen paranın değerinin düşmesi buna karşı daire değerinin yükselmesi karşısında sonradan tapuda devir işlemi yapmadıklarına işaret edilerek içt. B.kararının konusunun bu şekilde yaşanılan inşaat sorunu olduğu açıklanmaktadır. Asıl önemlisi kararda " İçtihatı birleştirme konusu uyuşmazlıklarda ve onunla sınırlı olarak olayın özelliğine göre MK.nun 2.md. gözetilerek tescil kararı verilebileceği " vurgulanarak böylece İç.B.kararının uygulanma alanı sınırlandırılmaktadır. ( Buradaki olayın özelliğine göre sözcüğünü her olayın değil iç.B.K.konusu uyuşmazlıklardaki olayın özelliği olarak anlıyorum.)

Böylece sınırlı bir uygulama alanı olduğu açıklanan ( sanki başka olaylara uygulamayın demek istenen ) 30.09.1988 T. 2/2 sayılı İç.B.kararının kıyas yolu ile konusu dışında kalan olaylara özellikle tapulu taşınmazların haricen satışı olayına uygulanmasının düşünülemeyeceği kanısındayım. Kuşkusuz İç.B. K.daki görüşlerden her zaman yararlanılabileceği açıktır.
Saygılarımla.

ketmi vereseye dayanarak açılacak olan tapu iptali ve tescil davasında herhangi bir süre şartı varmıdır ?? ayrıca verasetin iptali davası acıldıktan sonra bu davanın sonucu beklenmeden tapu iptali ve tescil davası hemen açılmalımıdır?? sonucu beklemenın herhangı bır sakıncası olur mu zaman acısından ?? şimdişden teşekkür ederim..