Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

hizmet tespiti

Yanıt
Old 18-04-2007, 16:43   #1
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan hizmet tespiti

Saygıdeğer üyeler;
506 sayılı madde 79 / 10 gereğince açılacak hizmet tespiti davasında;davacı eş, ölen eşin SSK'ya tabi çalışmalarının tespitini talep edebilir mi?

Olay:
İşçi, müvekkil şirkete ait işyerinde 2000-2001 yılı döneminde, gerekli bildirim ve prim ödemeleri yapılarak çalıştırılmış; 2001 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir.

5 yıllık hak düşürücü süre dolmadan, ölen işçinin eşi tarafından müvekkil ve SSK aleyhine açılan davada "müvekkil tarafından eşine -sigortada görünmediği iddia edilen-3 aylık primin ödenmesine ve 1989 yılından bu yana geçen çalışmalarına ait sigorta primlerinin geriye dönük eşit taksitlerle kendisi tarafından ödeyebilmesine karar verilmesi" talepli dava açılmıştır.

Dava dilekçesi arzuhalciye yazdırıldığı için karışık ama özünde hizmet tespiti davası.

Konu ile ilgili görüş ve yorumlarınızı açıklarsanız sevinirim.
Old 18-04-2007, 17:17   #2
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

*İsteyebileceklerine ilişkin bir kararı aşağıya alıyorum.
*Sigorta primlerinin yükümlüsü işveren olduğu için bu talep mahkemeyi bağlamaz. İşverene haricen ödeme yapabilirler.
*Re'sen inceleme mecburiyeti bulunduğundan davacının talebi açıklattırılacak veya açıklanan maddi olay yorumlanarak talebin ne olduğu mahkemece keşfedilmeye çalışılacaktır.
Saygılarımla...

T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 21
Esas No.
2004/6617
Karar No.
2004/9386
Tarihi
08.11.2004
Davacı, murisi H. T.'nin davalılardan işverene ait işyerinde 17.3.1986-30.5.1988 tarihleri arasında asgari ücretle geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mesut Balcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Mahkemece davacının 17.3.1986 ila 30.5.1988 yılları arasında sürekli olarak davalı işverenin inşaatlarında çalıştığının tesbitine ilişkin istemi mahkemece çalışmaların kesintili olarak geçtiği ve bu yöndeki karinenin aksi kanıtlanamadığı gerekçesi ile reddedilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

Gerçekten, bu tür davaların kanıtlanması yönünden yasa özel bir prosedür öngörmemiştir. İnandırıcı olmak koşulu ile her türlü kanıttan yararlanılarak sonuca gidilebilir. Öte yandan bu tür hizmet tesbitine ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan delillerin yeterli görülmemesi durumunda re'sen araştırma yapılması gerektiği Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir.

Dava konusu olayda davacının 17.3.1986 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı işverence verildiği ve 1986/1 döneminde 30 gün çalışmasının bildirildiği, çıkışının verilmediği, 1986 yılından sonra da bu işyerinden SSK.'na bordro verilmediği dosya içerisindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Davacının bildirilen 30 gün çalışmasının dışında geçtiğini ileri sürdüğü hizmetlerini her türlü delil ile kanıtlaması olanağı vardır. Dinlenen tanıklardan 1986 yılı bordrolarında ismi geçen tanıklar davacının çalışmalarını doğrulamışlardır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, tanık sözleri de dikkate alındığında müteahhit olan işverenin birden fazla işyeri bulunduğu ve işverenin işçilerini muhtelif işyerlerinde dönüşümlü olarak çalıştırdığı anlaşıldığından işverenin diğer tescilli işyerlerini araştırmak ve bu işyerlerinin bordrolarında ismi bulunan tanıkların bilgilerine re'sen başvurmak ve diğer delillerle birlikte değerlendirerek hüküm kurmaktan ibarettir.

Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olguları göz önünde tutmaksızın yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Old 18-04-2007, 17:29   #3
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan Part-time çalışmalar açısından hizmet tesbiti.

Tam soru sormaya hazırlanırken başlığı gördüğümden, sorumu izninizle bu bölüme ekliyorum:

*Part-time çalışma hükmü içeren bir sözleşmede, 7,5 saat=1 gün hesabıyla sigorta bildiriminin yapılacağı kararlaştırılmış;
*Çalışan usta öğretici olarak görevli ve girdiği derslerin saat toplamına göre ücret alıyor ve yukarıdaki şekilde sigortaya bildiriliyor;
*Malumunuz işyerinde ara dinlenme (tenefüs), öğle arası, boş geçebilecek saatlerde işverenin emrine amade bekleme nedeniyle çalışanın tüm günü gidiyor.
*Aylık ortalama 13-15 gün tutan primi ödenmiş gün sayısını (part-time çalışma şartına rağmen) artırabilmek mümkün müdür?
Saygılarımla...
Old 18-04-2007, 17:56   #4
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.Demiroğlu,

Burada bir hizmet tespit davası açmakta fayda var. Her ne kadar işçinin sözleşmesinde part - time ( kısmi süreli ) çalışma yapacağı yazılı ise de işçi tam zamanlı çalışıyorsa bunun tespiti gereklidir.

İş Yasasının 66/c maddesine göre, işçinin işverenin emrinde boş geçirdiği saatlar de çalışma süresinden sayılacaktır. İşverenin burada bir fazla mesai savunması yapmasına da olanak yok, zira fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yönetmeliği madde 8 uyarınca kısmi süreli çalışan işçilere fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yaptırılamaz.

Bence, olayda hizmet sözleşmesinin çalışma süresine ilişkin şartı kısmi zamanlıdan tam zamanlıya şeklinde değişmiştir ve bu değişikliğin işçinin primine yansıtılması gerekmektedir.

Saygılar.
Old 19-04-2007, 13:48   #5
Av.Duran Küçüköner

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas : 1999/10-17
Karar : 1999/35
Tarih : 03.02.1999

ÖZET : Davacının murisinin davalı işverene ilişkin işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve sair davalı Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmalarının tespitine ait isteminde tanıkların sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Bu halde dosyadaki çalışma iddiası kanıtlanamadığından bu süreye ait talebin reddine karar verilmesi gerekir.

(1475 sayılı İş K. m. 9)

KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki "hizmet tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.12.1997 tarih ve E.97/113- K. 97/555 s. kararın tetkiki davalı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 9.3.1998 tarih ve E.98/1408- K.98/1701 s. ilamı ile; (...1- Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacının murisi Şerif Bahar’ın davalı işverene ilişkin işyerinde 30.5.1988- 30.3.1992 tarihleri arasında hizmet aktine dayalı olarak geçen ve sair davalı Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmalarının tespitine ait istemi mahkemece aynen kabul edilmiştir.

Sigortalı işçinin işe giriş bildirgesi 1.8.1990 gününde verilmiştir. Dinlenen tanıklar 1.8.1990 gününden sonra işyerinde çalışan kişilerdir. Bildirge gününden önce davacının miras bırakanının davalı işyerinde çalıştığına ait yeterli kanıt yoktur. Tanıkların sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır.

Bu halde dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgelere nazaran 30.5.1988- 1.8.1990 tarihleri arasındaki çalışma iddiası kanıtlanamadığından bu süreye ait talebin reddine karar verilmek gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülmek suretiyle bütün talebin kabulü yolunda hüküm tesis edilmiş bulunması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.

O durumda davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici sebeplere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç avalı SSK. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 3.2.1999 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.


T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi

Esas : 2003/8988
Karar : 2004/143
Tarih : 20.01.2004



KARAR METNİ :
Davacılar, murisleri Hüseyin Özdemir´in davalılardan işverene ilişkin işyerinde 1998 yılı Mayıs ayından 05.06.2000 gününe kadar sigortalı olarak çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği biçimde isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ercan Turan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Davacıların miras bırakanı Hüseyin Özdemir´in, 1998 yılı mayıs ayından ölüm gününe dek davalı şirkete ilişkin işyerinde çalıştığının tespitine yönelik davanın yargılaması sonucunda, Hüseyin Özdemir´in 01.5.1998-15.6.2000 tarihleri arasındaki sürede, Barış PVC Tic. ve San. Ltd. Şti. işyerinde, şirketin kuruluş gününden önceki dönemde ise şirket ortağı Berkant Barış´a ilişkin işyerinde çalışmasının tespitine karar verilmiştir.

Davalı şirketin 16.5.2000 gününde kurularak tüzel kişilik kazandığına ait bilgi ve belgeler gözetilerek, hüküm fıkrasında çalışmaların ağırlıklı kısmının yanında geçtiği kabul edilen şirket ortağı Berkant Barış´a yöntemince husumet yöneltilip, iddia konusundaki savunması alınarak göstereceği kanıtlar toplandıktan sonra hakkında hüküm kurulması gereğinin gözetilmemiş olması,

Vazgeçilemez ve devredilemez nitelikteki temel haklardan olan sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesine yönelik hizmet tespiti davalarının kamu düzenine ait davalardan olduğu, bu nedenle; sigortalının işkazası sonucu öldüğü yolundaki iddia da gözetilerek konuya ait ceza soruşturması ve sigorta müfettişi incelemesi yapılıp yapılmadığı araştırılarak bu konudaki belgeler getirtilip elde edilecek belgelere çalışma ilişkisi yönünden yansıyan bilgilerin toplanması, davalı Kurum yanıtında belirtildiği üzere 506 s. Kanun kapsamına alınmış olan şirket tarafından davaya konu dönem içerisinde verilmiş bulunan dönem bordroları getirtilerek aynı dönemde çalışan tanıkların bilgilerine baş vurulması, şirket kuruluşundan önceki dönem konusunda da birlikte veya yakın işyerlerinde çalışan yada işyeri sahibi konumunda olan kişilerin tespitiyle tanıklıklarına baş vurulması, ölen sigortalının kendi nam ve hesabına çalışan kişi olduğu iddiaları gözetilerek, Hüseyin Özdemir´in vergi ve Bağ-Kur sigortalılık kayıtlarının bulunup bulunmadığının araştırılması, gerek görüldüğünde re´sen toplanacak sair kanıtların da değerlendirilmesiyle oluşacak kanıya göre sonuca varılması gereği üzerinde durulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı biçimde karar verilmiş olması; ayrıca Anayasanın 73. maddesi ile 3065 S. Katma Değer Vergisi Yasasının 20. maddesi hükümlerine göre, lehine hüküm kurulan taraf vekilinin hizmetinden yararlanan kişi olarak nitelendirilmesi mümkün bulunmayan davada haksız çıkan taraf aleyhine, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 423. maddesi hükmüne aykırı olarak 04.12.2002 gününde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21. maddesi gereğince asgari ücret ile birlikte Katma Değer Vergisine hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.

O durumda davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, 20.01.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 19-04-2007, 14:43   #6
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın Yüksel Eren işçi 1989'dan bu yana ne şekilde ve nerede çalışmış?

Son işveren sadece 3 aylık dönemi mi bildirmemiş?
Old 19-04-2007, 14:52   #7
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

Sayın Özoğul; öncelikle ilginize teşekkür ederim.

Müteveffa işçi, 10.10.2000 - 07.12.2001 arası müvekkil şirkette çalışmış. Bu süre zarfında bildirimi yapılmış ve primleri ödenmiş; davacı eşin iddiası "bu süre içerisinde 3 aylık primi ödenmemiş" (ifade aynen böyle ancak hangi 3 ay olduğu açıklanmamış.) Bu arada müvekkil şirketteki çalışma süreleri gerçek; yani sigortasız olarak çalıştırılması söz konusu değil.


Yine dilekçede belirtildiği üzere; Bulgaristan'dan 1989 yılında Türkiye'ye göçetmiş, Türkiye'de çalışmaya başlamış ancak bu tarihteki çalışmalarının hangi işyerlerinde olduğu açıklanmamış.Ancak müvekkil şirketteki çalışma sürelerinin yukarıda belirttiğim süre aralığında olduğu belirtilmiş.
Old 19-04-2007, 15:11   #8
av.damla

 
Varsayılan

Mahkemece hangi sürelerin tespitinin istendiği sorulacaktır. Belirttiğiniz süreler davacının da ikrar ettiği süre sanırım. Sizin açınızdan problem yok bu halde.
Old 19-04-2007, 15:13   #9
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

Evet aslında bizim için çok fazla sorun yok. Benim sorum -ilk kez karşılaştığım için- ölen kişinin hizmetlerinin eşi / mirasçıları tarafından tespitinin talep edilip edilmeyeceğini öğrenmek içindi.

İlgi ve yardımını esirgemeyen herkese teşekkür ederim.
Old 19-04-2007, 15:21   #10
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın Yüksel Eren

Ölen işçinin yasal mirasçılarının hizmet süresinin tespitini istemesine bir engel bulunmamaktadır. Hizmetin tespiti halinde mirasçılar da fayda sağlayacağından bu davayı açma hakları olması doğladır.

Hizmet süresi kısa ise Yargıtay yapılan incelemelerin esnek olmasına müsaade etmektedir. Ancak uzun süreli çalışmalarda somut durumun tüm detaylarıyla araştırılmasına dikkat etmektedir. Hizmet tespiti davalarının yazılı belgelerle ispat edilmesi zorunluluğu yoktur. Ancak Müvekkiliniz yazılı belgelere sahip olduğundan aleyhine bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum. Primlerin yatırılmadığı üç aylık sürenin hangi tarih aralığına ilişkin olduğunu Mahkeme davacılara açıklattırmalıdır. Bunu talep etmenizde fayda var. Sanırım işe başlangıç tarihinden önceki üç ay olduğunu söyleyeceklerdir. Bu halde bordro tanığı göstermeleri gerekiyor. Bordro tanığının da o dönemde işveren nezdinde çalışmış olması gerek. Dolayısıyla davanın seyri tanık beyanları ile şekillenebilir ancak Müvekkiliniz yükümlülüklerini yerine getirdiyse olumsuz bir sonuç çıkmayacağı görüşündeyim. Zaten süreler hizmet süresi konusunda da bir ihtilaf yok esasında. Onlar da aynı tarihleri söylemişler. Bi ihtimal sehven yazdıklarını dediğim gibi ilk girişten önceki üç ayı kastettiklerini söylebilirler.

Geçmiş döneme ilişkin taleplerinin sebebi sanırım ölüm sigortası yardımından yararlanmak ki bunun Müvekkilinizle bir ilgisi yok.
Old 19-04-2007, 15:26   #11
av.damla

 
Varsayılan

Maalesef kendi dayım vefat etti. Ve çalıştığı 2 yıl süre içinde hiç SSK lı gösterilmedi. Kargoya taşeron araç ve şoför sağlayan bir şirketti. Taşıma sırasında rahatsızlanarak vefat etti. Yengem adına davayı açtık. Açılabiliyor yani. Ancak hiç sigorta yapılmadığı için tek delilim trafik kazası ile ilgili maddi hasara yönelikmahkeme kararı ve otopsi tutanağındaki fiili işverenin işçimdir beyanı. Ancak bu kişinin aslında kayıtlardaki işveren olmadığını , işverenin bu kişi ile alakalı şirket olduğunu dava sırasında öğrendik. İşler karıştı. Husumetten reddedilecek. Paylaşmak istedim.
Old 19-04-2007, 15:32   #12
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın av.damla

Yargıtay'ın kaydi işverenin bir önemi olmadığına fiili işverenin bulunması gerektiğine ilişkin kararlarına göz atmanızda fayda var. Yani dayınızın kaydı başka bir işveren nezdinde olsa bile gerçek işveren bu kişi ise davanız lehe sonuçlanacaktır.
Old 19-04-2007, 15:43   #13
av.damla

 
Varsayılan

Peki bu fiili işverenin ki özel şahıs , kendi adına işyeri olmaması etkilimi. Yani lehe karar verilse bile bu kişi kendini işçi olarak lanse etmekte ve otopsi tutanağına rağmen tanımıyorum demekte.
Old 19-04-2007, 15:49   #14
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

İşveren sıfatı yasadan kaynaklanmaktadır. Kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmese bile bu kişinin işveren sıfatı ortadan kalkmaz. Yani işyeri bildirgesi vermemiş olması vs sonuca etkili değildir. 506 sayılı Yasa'da işveren tanımı açıkça yazılmıştır. Tanıma göre, sigortalı çalıştıran kişi işverendir. Sigortalı ise hizmet akdi ile çalışan kişidir.

Ancak somut ilişkinin detayını verirseniz daha sağlıklı bir değerlendirme yapabiliriz. Mesela kaydi işveren ile fiili işveren arasındaki ilişki nedir? Sizin işveren sandığınız kişi aslında kaydi işverenin vekili ya da çalışanı olabilir gerçekten. O yüzden detay bilgi sağlıklı sonuca varmamız için gerekli.
Old 19-04-2007, 16:19   #15
av.damla

 
Varsayılan

İşyeri şirket ve fiili işveren dediğimiz kişinin kızının adına. Kendisi sigortalı . Şirket yetkilisi veya sigortalısı olması ile hiçbiri olmamamsı arasında ne gibi durumlar ortaya çıkabilir. Sonuçta şirketin yetkilisi kanbağı bulunduğu kişiler .Aracın plakasını verdiğim kargo şirketi bizim husumet yönelttiğimiz kişiyi biliyor ve hemen o kişinin aracı olduğunu bize sözlü olarak belirtti. Taşıma esnasında vefat sırasında araçta bulunan diğer şoförde sigortasız, otopsi tutanağında adı geçiyor onada işçim demiş ve huzurda telefonla yüzleştirilmiş savcılıkça. Sigortalı tanık yok yani. Hakim, Otopsi tutanağı yeterli değil demekte...ve işin esasına, delil değerlendirilmesine hala geçilemedi.
Old 19-04-2007, 16:55   #16
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Baba işin yönetiminde etkili. Farklı iki işletme yok. Bu nedenle kızın işveren olarak kabulü mantıklı. Baba işveren vekili sayılabilir en fazla. Ancak sizin açınızdan önemli olan hizmetin tespiti. Davalının kim olduğunun önemi yok. Bu bilgileri vererek davalının ismini düzeltin. Sehven babayı taraf gösterdiğinizi söyleyin. Bir dilekçe ile husumeti kızına yöneltin. İş yargılamasında çok sık rastlanan bir durum. Hatta 506 sayılı Yasa'nın 87. maddesine göre kargo şirketi de primlerin ödenmesinden sorumludur. O da davaya dahil edilebilir. Bunun da ötesinde kargo şirketinin şoför teminini başka bir işverenden alıp alamayacağı da tartışılabilir. Bu iş kargonun asıl işi. Bölünmesi yasaya uygun olmayabilir.

Ancak sonuca en çabuk ulaşmak için husumeti kıza yöneltin. Tek bir dilekçe yeterli olacaktır.

İspat hukuku bakımından işiniz zor gibi. Tanık bulursanız çok işinize yarar. Ölüm tarihinde kızın işçisi olduğu kabul edilse bile kaç yıldır orada çalıştığı vs. konusunda tanık dinletilmesi gerekiyor.
Old 20-04-2007, 11:13   #17
av.damla

 
Varsayılan

Çok teşekkürler. Delil açısından ,1) İşverene ait araç ile tespiti istediğimiz günlerden birinde trafik kazası olmuş , davalı olarak müteveffa bulunmuş. Aracın fiili işverene ait olduğu kararın içinde geçmekte.2: Otopsi tutanağında ki şehir dışında meydana gelen vefatta işçimdir diyerek gitmiş ve tutanak tanığı. 3) Yedek şofor ile yüzleştirilmiş telefonda o da işçimdir mal yetişşin diyerek yola devam ettirdim diyor. Sigortasız tabi bu yedek şoförde. Ancak tutanakta ismi, telefon numarası, işverenin ikrarı var diye dinleteyim dedim. Kargo şirketi elemanları tanıklık yapmak istemiyor ama yinee bildirdim. Yazılı delil olarak sunduğum karar ve otopsi tatanağından başka açıkcası tutunabileceğim birşey yok.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
hizmet tespiti davası ismail ünlü Meslektaşların Soruları 8 30-05-2009 15:02
Hizmet Tespiti- Alacak Davası av.egemen Meslektaşların Soruları 3 21-02-2007 16:40
Hizmet Tespiti Davası - Husumet Av. O. TEKGUL Meslektaşların Soruları 5 17-02-2007 19:29
SSK hizmet tespiti Av.Ufuk Meslektaşların Soruları 6 07-02-2007 14:12
İdari yargıda hizmet tespiti Av.Funda Meslektaşların Soruları 1 08-12-2006 01:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03477812 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.