|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
09-10-2008, 10:50 | #1 |
|
Yargıtay kararı arıyorum
Hayvan alım satımından doğan alacağın tanıkla ispatının caiz olduğuna dair yargıtay kararı arıyorum. HUMK 293/4 burda uygulanmalı diye düşünüyorum.
Şimdiden herkese teşekkür ederim ve kolaylıklar dilerim. Saygılarımla... |
09-10-2008, 11:02 | #2 |
|
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi Esas: 2004/15291 Karar: 2005/3037 Karar Tarihi: 01.03.2005 ÖZET: Toplanan delillerden davacının iddiasını kanuni delillerle ispat edemediği anlaşılmaktadır. Bu halde davanın reddine karar verilmek gerekir. Ne varki davacı dava dilekçesinde <sair bilcümle deliller> demek suretiyle yemin deliline de dayanmış bulunduğundan kendisine yemin hakkı hatırlatılmalı, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. (1086 S. K. m. 293) Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı sebeplerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, davalılara 1.200.000.000 TL bedelle iki adet dana sattığını, davalıların satış bedelini üç ay içinde ödeyeceklerini beyan etmelerine rağmen borçlarını ödemediklerini, yörede bu tür satışlarda senet aranmayacağı adetten olduğu için davalılardan yazılı belge almadığını ileri sürerek satış bedeli olan 1.200.000.000 TL. nın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davacıdan hayvan satın almadıklarını savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece mahalli bilirkişi ve tanık anlatımları esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Teamülden söz edilerek usulün 293/4 maddesine göre tanık dinlenilebilmesi için dava konusu hukuki muamelelerin devamlı surette senede bağlanmaması adet halinde olmalı, bu husus istikrarlı bulunmalı ve aynı zamanda bu teamüle inanılmış olmalıdır. Bu maksatla bilgisine başvurulan mahalli bilirkişi, taraflar birbirini tanıyıp güveniyorlarsa hayvan satışlarında senet alınmayacağını bildirmiştir. Bu halde davacı, daha öncede adı geçen dava konusu işe benzer hukuki ilişkiler veya başkaca sosyal münasebetler sebebiyle davalılara karşı itimat beslediğini, davalılara duyduğu bu güven sonucu sözleşmenin senede bağlanmadığını ispat etmelidir. Kaldı ki bilirkişi sadece güvenilir kişilerden senet alınmadığını bildirdiğine göre bu konuda yörede devamlılık ve istikrar unsurunun varlığından söz edilemez. Hal böyle olunca yörede teamül unsurunun bulunmaması sebebiyle olayda tanık dinlenilemez. Toplanan delillerden davacının iddiasını kanuni delillerle ispat edemediği anlaşılmaktadır. Bu halde davanın reddine karar verilmek gerekir. Ne var ki davacı dava dilekçesinde <sair bilcümle deliller> demek suretiyle yemin deliline de dayanmış bulunduğundan kendisine yemin hakkı hatırlatılmalı, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Bu hususun gözardı edilerek yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir. Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz edilen kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istem halinde iadesine, 01.03.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
09-10-2008, 11:02 | #3 |
|
T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi Esas: 2004/10047 Karar: 2004/9641 Karar Tarihi: 23.09.2004 ÖZET: Senede bağlanması gelenek olmayan hukuki işlemler, miktar ve değerine bakılmaksızın, tanık ile ispat edilebilirler. Ancak bunun için 1- Hukuki işlemin senede bağlanmamasının adet haline gelmiş olması 2- Bu hususun istikrarlı bulunması ve 3- Aynı zamanda kamuoyu tarafından bu geleneğe inanılmış olması gerekir. Davada bu şartlar gerçekleşmemiştir. Bu nedenle dinlenen tanık beyanlarına dayanılarak hüküm kurulması doğru değildir. Ancak dava dilekçesinde, yemin deliline de dayanıldığına göre davacıya yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. (1086 S. K. m. 288, 293) Dava: Dava dilekçesinde 340.000.000 lira alacağın masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Karar: Davacı dilekçesinde, davalılara hayvan sattığını, ancak bakiye 340.000.000 lira bedeli tahsil edemediğini beyan ederek, bu alacağın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar savunmalarında davayı kabul etmediklerini ifade etmişlerdir. Mahkemece, yörede hayvan alım satımlarında çek senet alınmadan alışverişin yapılması konusunda bir teamülün oluştuğu gerekçesi ile ve tanık beyanları esas alınarak, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir. HUMK. nun 288/1 maddesi gereğince Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamandaki miktar ve değerleri 40.000.000 TL'yı geçtiği takdirde, senet ile ispat olunması gerekir. Mahkemece, yörede hayvan alım satımlarında senet alınmaması yönünde bir teamül oluştuğu gerekçesi ile iddianın tanık ile ispat edilebileceği sonucuna varılmıştır. HUMK. nun 293/4 maddesi uyarınca, senede bağlanması gelenek olmayan hukuki işlemler, miktar ve değerine bakılmaksızın, tanık ile ispat edilebilirler. Ancak bunun için 1- Hukuki işlemin senede bağlanmamasının adet haline gelmiş olması 2- Bu hususun istikrarlı bulunması ve 3- Aynı zamanda kamuoyu tarafından bu geleneğe inanılmış olması gerekir. Davada bu şartlar gerçekleşmemiştir. Bu nedenle dinlenen tanık beyanlarına dayanılarak hüküm kurulması doğru değildir. Ancak dava dilekçesinde, yemin deliline de dayanıldığına göre davacıya yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.09.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤) |
10-10-2008, 09:28 | #4 |
|
Katkılarınız için teşekkür ederim.
Saygılarımla... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Yargıtay Kararı Arıyorum | Gamze Dülger | Meslektaşların Soruları | 3 | 17-03-2010 09:09 |
Yargıtay kararı arıyorum | Ersin KUŞ | Meslektaşların Soruları | 1 | 09-06-2008 23:13 |
Yargıtay Kararı Arıyorum | Pınar | Meslektaşların Soruları | 2 | 02-05-2008 20:01 |
yargıtay kararı arıyorum | advocat63 | Meslektaşların Soruları | 1 | 04-01-2008 14:01 |
Yargıtay kararı arıyorum | av.sıla | Meslektaşların Soruları | 4 | 31-05-2007 14:42 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |