Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kira sözleşmesinde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi

Yanıt
Old 17-09-2010, 08:03   #1
bütünleyici parça

 
Varsayılan Kira sözleşmesinde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi

Merhabalar,
Vekili olduğum A.Ş. ile Kaymakamlık arasında 2003 yılında yapılan kira sözleşmesinde " kira bedellerinin zamanında ödenmemesi halinde, kira bedelleri 6183 sayılı kanunun 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanmak suretiyle tahsil edilecektir" şeklinde bir madde sözleşmenin özel şartlar kısmında mevcut bulunmaktadır. Müvekkilim kira bedellerini 1 yıl ödedikten sonra ödemelerini aksatmıştır. Bunun üzerine Kaymakamlık, 2 gün önce, 2004 yılından itibaren ödenmemiş kira bedellerini 6183 sayılı kanunun gecikme zammı oranıyla tahsilini talep etmiştir. Hal böyle olunca 10.000 TL. lik gecikme zammı ortaya çıkmıştır. Bu durumda ne yapabileceğim konusunda bana fikir beyan ederseniz memnun olurum.
Kira alacağı amme alacağı niteliğinde değildir dolayısıyla 6183'e göre tahsil edilmemeli fakat biz sözleşmeye imza atmakla bertaraf etmiş oluyor muyuz bu durumu?
Old 17-09-2010, 11:05   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Sorun, kira sözleşmesinden kaynaklanan kira alacağının tahsili için 6183 sayılı Kenuna göre gecikme zammı istenmesine ilişkindir. İstemin dayanağını oluşturan özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan kira Sözleşmesi oluşturmaktadır. Özel hukuk hükümlerinin uygulandığı sözleşmelerde, sözleşmenin taraflarının ya da taraflarından birisinin kamu idaresi olması halinin bu sözleşmeden kaynaklanan alacak haklarının tahsili için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirip gerektirmediği hususu somut olayın çözümünde önem arzetmektedir.

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki 6183 sayılı Kanunun 1. maddesi, yasanın kapsamını düzenlemektedir. Anılan madde hükmü, <Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.
Türk Ceza Kanunu’nun para cezalarının tahsil şekil ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri mahfuzdur.> şeklindedir. Kanunun uygulama alanı birinci maddede sınırlı sayıda gösterilmiş, kanun kapsamında kalan idarelerin akitten doğan alacaklarının kanun kapsamında kalmayacağına da açıkça madde kapsamında işaret edilmiştir.

Eldeki somut olayda , taraflar arasındaki sözleşmenin maddesinde her ne kadar 6183 sayılı Kanunun hükümlerini uygulanacağı kararlaştırılmış ise de, kanunun emredici hükmü karşısında uygulama alanının sözleşme özgürlüğü ilkesinin egemen olduğundan bahisle genişletilmesi olanağı bulunmamaktadır. Bu yönde yapılan usul sözleşmeleri hükümsüzdür. Hal böyle olunca da, sözleşmenin değinilen hükmünün tarafları bağlayıcılığından da söz edilemez.
İtiraz etmeniz ya da itiraz süresini geçirmiş iseniz menfi tespit davası açmanızı öneririm .
KOLAY GELSİN
Old 17-09-2010, 11:26   #4
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şenel DELİGÖZ
Sorun, kira sözleşmesinden kaynaklanan kira alacağının tahsili için 6183 sayılı Kenuna göre gecikme zammı istenmesine ilişkindir. İstemin dayanağını oluşturan özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan kira Sözleşmesi oluşturmaktadır. Özel hukuk hükümlerinin uygulandığı sözleşmelerde, sözleşmenin taraflarının ya da taraflarından birisinin kamu idaresi olması halinin bu sözleşmeden kaynaklanan alacak haklarının tahsili için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirip gerektirmediği hususu somut olayın çözümünde önem arzetmektedir.

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki 6183 sayılı Kanunun 1. maddesi, yasanın kapsamını düzenlemektedir. Anılan madde hükmü, <Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.
Türk Ceza Kanunu’nun para cezalarının tahsil şekil ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri mahfuzdur.> şeklindedir. Kanunun uygulama alanı birinci maddede sınırlı sayıda gösterilmiş, kanun kapsamında kalan idarelerin akitten doğan alacaklarının kanun kapsamında kalmayacağına da açıkça madde kapsamında işaret edilmiştir.

Eldeki somut olayda , taraflar arasındaki sözleşmenin maddesinde her ne kadar 6183 sayılı Kanunun hükümlerini uygulanacağı kararlaştırılmış ise de, kanunun emredici hükmü karşısında uygulama alanının sözleşme özgürlüğü ilkesinin egemen olduğundan bahisle genişletilmesi olanağı bulunmamaktadır. Bu yönde yapılan usul sözleşmeleri hükümsüzdür. Hal böyle olunca da, sözleşmenin değinilen hükmünün tarafları bağlayıcılığından da söz edilemez.
İtiraz etmeniz ya da itiraz süresini geçirmiş iseniz menfi tespit davası açmanızı öneririm .
KOLAY GELSİN

Sayın DELİGÖZ,
Eminim siz de katılırsınız ki ; sorulan soruya Yargıtay kararı ile cevap verilmesi halinde işbu Yargıtay kararının hangi daireye ait olduğunun, tarih, esas ve karar numaralarının belirtilmesinde fayda olduğu kanaatindeyim.

İşbu sebeple izninizle (soru sahibinin incelemesine açık ve daha faydalı olabileceğini düşünerek) alıntıladığınız kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 16.03.2006 T., 2005/12005 E., 2006/3041 K sayılı kararı olduğunu eklemek istedim.

Saygılar...
Old 17-09-2010, 11:42   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan bütünleyici parça
Kira alacağı amme alacağı niteliğinde değildir dolayısıyla 6183'e göre tahsil edilmemeli
Bu sözleşmedeki gecikme zammı cezai şarttır. Sözleşmeyle cezai şart konabilir. Sözleşme koşulu geçerlidir. Sözleşme imzalandığına göre yapılabilecek bir şey bulunmamaktadır.

Kira alacağı amme alacağı değildir. Bu nedenle kira alacağı için 6183 sayılı Kanun'a göre takip yapılmaz ancak İİK'na göre takip yapılır. Ne var ki İİK'na göre takip yapılması (sözleşmede öyle koşul bulunduğundan) 6183 sayılı Kanun'da yazılı oranda gecikme zammı istenmesine engel değildir.

(Doğaldır ki müvekkiliniz gecikme zammının yanı sıra yasal faizini de ayrıca ödemek zorundadır.)

Saygılarımla
Old 17-09-2010, 11:48   #6
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şenel DELİGÖZ
Sorun, kira sözleşmesinden kaynaklanan kira alacağının tahsili için 6183 sayılı Kenuna göre gecikme zammı istenmesine ilişkindir.
6183 sayılı Kanun'a göre gecikme zammı istenmemektedir: Borçlar Kanunu'na göre cezai şart istenmekte, cezai şartın miktarı 6183 sayılı Kanun'da yazılı gecikme zammı oranına atıf yapılarak belirlenmektedir.

Bir başka deyişle 6183 sayılı Kanun uygulanmamakta fakat sadece orada yazılı miktar ölçü olarak alınmaktadır.

Saygılarımla
Old 17-09-2010, 12:35   #7
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın bütünleyici parça

Aşağıda sunulan karar icra takibinde işinize yarayabilir düşüncesiyle aktarıyorum:

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/14317

K. 2001/15305

T. 2.10.2001

• KİRA SÖZLEŞMESİ ( Cezai Şart Veya Vade Farkı Adı Altında Bir Bedelin Sözleşmede Yer Alması Nedeniyle İcraen Tahsilinin Mümkün Olmadığı - Kiranın Geç Ödenmesi )

• VADE FARKI ( Kiranın Geç Ödenmesi/Sözleşmenin Hususi Şartlar Bölümünde Kararlaştırılan - İcraen Tahsilinin Mümkün Olmadığı/Yargılamayı Gerektirdiği )

• KİRANIN GEÇ ÖDENMESİ ( Cezai Şart Veya Vade Farkı Adı Altında Bir Bedelin Sözleşmede Yer Alması Nedeniyle İcraen Tahsilinin Mümkün Olmadığı )

• KİRA SÖZLEŞMESİNE DAYALI İCRA TAKİBİ ( Sözleşmede Yeralan Cezai Şart Veya Vade Farkının İcraen Tahsilinin Mümkün Olmadığı - Yargılamayı Gerektirdiği )

818/m. 101

ÖZET : Vade farkın bedelin vadesinden sonra ödenmeye kalkışılması halinde mal bedelinin belirlenmesine esas teşkil eden bir unsur olup, kira sözleşmesinde vücut bulmasının hukuken mümkün olup olmayacağı yargılamayı gerektirir. Kiranın geç ödenmesinden dolayı sadece icrada talep edilebilecek alacak fer'i faiz olup,cezai şart veya vade farkı adı altında bir bedelin sözleşmede yer alması nedeniyle icraen tahsili mümkün değildir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Vade farkı mal ve hizmet satın alınmasına yönelik akitlerde özellikle kararlaştırılan ve vade tarihinden başlayarak fiili ödeme tarihinde, mal veya hizmet bedeline ekleme yapılmak suretiyle alacağın ulaştığı miktarı ifade eder. Vade farkı sözleşmenin kuruluşunda veya sözleşme şartlarına yapılan bir ilave ile kararlaştırılabileceği gibi vade farkı ilişkisinin taraflarca sürekli olarak uygulandığı, sözleşmenin bir unsuru olduğu haller ile iradeye delalet eden fiiller ve olguların oluşması ile de vücut bulabilir. Vade farkının başlangıcı vade tarihi olup, ayrıca temerrüt şartlarını yerine getirmeye ilişkin prosedüre ihtiyaç yoktur.
Vade farkı ile temerrüt faizi benzerlik gösterir ise de, temerrüt faizi temerrüde düşme tarihinden vade farkı ise vadeden başlar. Vade farkı geç ödemeden dolayı yapılması gereken feri bir ödemeyi değil, bu bedelin vadesinden sonra ödenmeye kalkışılması halinde, mal bedelinin belirlenmesine esas teşkil eden bir unsur olmaktadır. Bu nedenledir ki, vade farkına B.K.'nun 101.maddesi gereği temerrüt faizi uygulanabilir.(H.G.K. 1999/19-933 E. 1999/950 K.,17.11.1999 T. )
Geniş anlamda kira sözleşmesi bir bedel karşılığında geçici bir süre için başkasına ait taşınır veya taşınmaz malın kullanılmasına "kira", buna ilişkin anlaşmaya da "kira sözleşmesi" denilir. Bu nedenledir ki, yukarıda tanımlanan vade farkının kira sözleşmesinde vücut bulmasının hukuken mümkün olup olmayacağı yargılamayı gerektirir. Belli dönemlerde kiranın geç ödenmesinden dolayı sadece icrada talep edilebilecek alacak fer'i faiz olup, cezai şart veya vade farkı adı altında bir bedelin sözleşmede yer alması nedeniyle icraen tahsili mümkün değildir. Hal böyle olunca: Bu kurallar ışığında somut olayın incelenmesinde; Taraflar arasında aktedilen takip dayanağı 1.1.1998 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümü 3.maddesinde yer alan % 10 vade farkının bu aşamada istenebilme olanağı yoktur.
Açıklanan bu durum karşısında Mercice, alacaklının talep edebileceği yasal faiz hesaplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken vade farkı temerrüt faizi olarak nitelendirilerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 2.10.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.

(Kaynak: Kazancı)
Old 17-09-2010, 13:07   #8
bütünleyici parça

 
Varsayılan

Kaymakamlık bu talebini, idari bir yazı ile dile getirmiş. Henüz bir takip ya da dava açmış değil. Biz dava açsak mı diye düşünmekteydim.
Yanıtlarınız, ilginiz ve bilgileriniz için çok teşekkür ederim.
Old 17-09-2010, 14:11   #9
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Bu sözleşmedeki gecikme zammı cezai şarttır. Sözleşmeyle cezai şart konabilir. Sözleşme koşulu geçerlidir. Sözleşme imzalandığına göre yapılabilecek bir şey bulunmamaktadır.

Kira alacağı amme alacağı değildir. Bu nedenle kira alacağı için 6183 sayılı Kanun'a göre takip yapılmaz ancak İİK'na göre takip yapılır. Ne var ki İİK'na göre takip yapılması (sözleşmede öyle koşul bulunduğundan) 6183 sayılı Kanun'da yazılı oranda gecikme zammı istenmesine engel değildir.

(Doğaldır ki müvekkiliniz gecikme zammının yanı sıra yasal faizini de ayrıca ödemek zorundadır.)

Saygılarımla
Sayın Konyalı'ya (her zamanki gibi) verdiği isabetli bilgi için teşekkür ederek destekleyici bir karar da ben ekleyeyim :

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 09.03.1999 T., 1999/1790 E., 1999/2349 K:"Davacı Hazine vekili, dava dilekçesinde; davalı kiracının tahliyeden sonra kira, elektrik ve su borcu bıraktığını, bu nedenle toplam 181.109.000 lira alacağın 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 6.3.1997 tarihli ve 2 yıl süreli "İşletme Hakkı Sözleşmesi"nin "11/c" maddesinde "... vadesinde ödenmeyen İşletme Hakkı bedelleri ve elektrik, su, havagazı giderleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanarak tahsil edilecektir" hükmü yer almaktadır.
Cezai şart, bir borcun ifa edilmemesi veya eksik ifa edilmesi halinde ödenmesi gerekli, parasal değer taşıyan ve hukuki işlemle kararlaştırılmış bir edimdir. Böyle bir şart, ancak asıl borcun ihlali halinde işleyebilen bir kurum olup, asıl borç zamanında ve gereği gibi yerine getirildiği takdirde, artık cezai şarttan yararlanmak olanağı kalmaz.
Kural olarak 6570 sayılı Yasanın kapsamında da kalsa kira sözleşmesine konulmuş olan ve kira parasının zamanında ödenmemesi halinde kiracının ödemesi kabul edilen cezai şart geçerlidir. Zira, buradaki ceza koşulunun amacı kira parasının zamanında ve tam olarak ödenmesini temin etmek olup, kiracıdan fazla para almak asla söz konusu değildir. Ayrıca 6570 sayılı Yasanın kira parasını zamanında ödememekte direnen kiracıları koruduğu da düşünülemez.
Belirtilen nedenlerle ( taraflarca sözleşmeye konulmuş bulunan cezai şartın tarafları bağlayacağından ), mahkemece sözleşmedeki cezai şartın miktarının bilirkişi marifetiyle hesabı yaptırıldıktan sonra davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken bu hususda hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir."

Saygılar...
Old 04-10-2010, 15:59   #10
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/7664
Karar: 2007/8243
Karar Tarihi: 17.05.2007

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - KİRA SÖZLEŞMESİNE KONULAN CEZAİ ŞARTIN GEÇERLİ KABUL EDİLDİĞİ - GECİKME FAİZİ OLARAK KABUL EDİLEREK HAKİMİN DENETİMİNİN ARANACAĞI - ÖDEME BORCUNUN YERİNE GETİRİLMEDİĞİ - UYGUN BİR MİKTAR İNDİRİM YAPILMASI GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda sözleşmesine konulan cezai şart geçerli kabul edilmekte ancak, gecikme faizi olarak kabul edilerek hakimin denetimi aranmaktadır. Yasal faiz oranı nazara alındığında aylık % 20 faiz oranı fahiş olup, BK'nun 161. maddesi uyarınca res'en incelenerek, tarafların ekonomik durumu, ödeme borcunun yerine getirilmemesi nedeniyle davalının sağladığı yarar ve davacının zararı gözetilerek hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun bir miktara indirilmesi gerekir.


(2004 S. K. m. 67) (818 S. K. m. 161)

Dava: Dava dilekçesinde 1.900.00 YTL. alacak için itirazın iptali, %40 inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY KARARI

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı 12.12.2005 tarihli dava dilekçesi ile; 3.2.2002 tarihli kira sözleşmesi uyarınca ödenmeyen aylık 120 YTL'den toplam 600 YTL kira alacağı ile sözleşme uyarınca ödenmesi gereken aylık %20 cezai şart toplamı olan 1.900,00 YTL'nın tahsili için başlatılan takibe vaki haksız itirazın iptali ile inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı, yakıt parası olarak ödediği miktarı kullanmadan taşınmazı tahliye etmek zorunda kaldığı için bu alacağının kiraya mahsubu ile davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle bilirkişi raporundan, davalının ödediği yakıt bedelinin kiracılık döneminde kullanıldığı anlaşılmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak, dosya içeriği ve bilirkişi raporuna göre davalının ödenmeyen kira borcu 448,00 YTL olduğu halde, yanılgılı gerekçe ile 600.00 YTL için itirazın iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Ayrıca, uygulamada kira sözleşmesine konulan cezai şart geçerli kabul edilmekte ancak, gecikme faizi olarak kabul edilerek hakimin denetimi aranmaktadır. Yasal faiz oranı nazara alındığında aylık % 20 faiz oranı fahiş olup, BK'nun 161. maddesi uyarınca res'en incelenerek, tarafların ekonomik durumu, ödeme borcunun yerine getirilmemesi nedeniyle davalının sağladığı yarar ve davacının zararı gözetilerek hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun bir miktara indirilmesi gerekirken bu hususun incelemesiz bırakılması doğru değildir.

Bunların dışında, takip tarihinden sonra asıl alacağa yasal faizi yürütülmek gerekirken, takipte alacağın ve cezai şartın aylık % 20 cezai şartıyla tahsili talep edildiği halde, cezai şartın bir tür faiz olduğu düşünülmeden faize faiz yürütülmesi yasağına aykırı hareket edilmesi (BK. md. 104/3) ve takip tarihi itibarıyla sözleşmenin sona erdiği gözetilmeden sözleşmedeki faiz oranı üzerinden faiz yürütülecek şekilde itirazın iptaline karar verilmesi de usul ve yasaya uygun görülmemiştir.

Karar: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.05.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

(KAYNAK: Av. İsmail ALTINÖZ)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 04-10-2010, 16:01   #11
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/4458
Karar: 2005/11078
Karar Tarihi: 28.06.2005

İSTİRDAT DAVASI - KİRA SÖZLEŞMESİNDE CEZAİ ŞART - CEZAİ ŞARTIN FAHİŞ OLUP OLMADIĞININ TAKDİRİ ESASLARI

ÖZET : Taraflar cezanın miktarını tayin etmekte serbest iseler de, hakim fahiş gördüğü cezaları resen tenkis etmekle yükümlüdür. Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumunu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranış ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınan ceza miktarı, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespit edilmelidir.

(818 S. K. m .161/son)

Dava: Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı karşı davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:

Karar: Davacılar, davalı kiralayan tarafından başlatılan icra takibi sonucu 5.820.000.000 TL ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, oysa takibe konu kira paralarının tahliye tarihinden sonraki döneme ait olup mecurda kullanmayı imkansız kılacak gizli ayıplar olması nedeniyle mecuru tahliye ettiklerini ileri sürerek icra dosyasına ödedikleri miktarın istirdadına karar verilmesini istemişlerdir.

Davalılar, mecurda ayıp bulunmadığını, tek taraflı feshin mümkün olmadığını, davacıların Temmuz ayı kirasını süresinde ödemedikleri için temerrüde düştüklerini, sözleşme gereği temerrüt faizi, katılım bedeli, cezai şart, hasar tazminatı, vekalet ücreti ve icra tetkik merci tarafından hükmedilen icra inkar tazminatı alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek karşı dava yoluyla bu alacaklarının tahsilini istemişlerdir.

Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile 3.000.000.000 TL cezai şart 1.624.000.000 TL icra inkar tazminatı, 300.000.000 TL temerrüt faizi, 175.000.000 TL hasar tazminatı ve 142.500.000 TL aidat bedelinin karşı davalıdan tahsiline, karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı-karşı davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Taraflar arasındaki 1.10.2001 başlangıç tarihli, 2 yıl süreli kira sözleşmesinin 1. maddesinde "aylık kira bedelleri, her ayın 1-4. günleri arasında aylık peşin olarak ödenecektir. Kira bedelleri gününde tamamen ödenmediği takdirde ... 3 aylık kira bedeli de, sözleşme cezası ( cezai şart ) olarak mal sahibine ödenir." kararlaştırması mevcuttur. Taraflar cezanın miktarını tayin etmekte serbest iseler de, BK'nın 161/son maddesi hükmüne göre, hakim fahiş gördüğü cezaları resen tenkis etmekle yükümlüdür. Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranış ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınan ceza miktarı, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespit edilmelidir. Mahkemece açıklanan bu yönler gözetilmeden, BK'nın 161/son maddesi gereğince kararlaştırılan cezai şartın fahiş olup olmadığı tartışılmadan, sözleşmede belirlenen cezai şart talebinin tamamen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Sonuç: 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.6.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
1475 sayılı Kanunun 14/5 maddesi ve İhbar Tazminatı Mozkul Meslektaşların Soruları 12 15-04-2011 09:05
3194 Sayılı İmar Kanununun 5940 Sayılı Kanunun 2.Maddesi İle Değişik 42.M. Uygulaması Av.Elif Dinçeroğlu Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 3 10-11-2010 13:45
6570 sayılı kanunun 7.maddesi/ç ye göre, esas tadilat nedeni ile tahliye SAKE Meslektaşların Soruları 1 21-05-2010 07:02
6183 Sayılı Kanunun 58. Maddesi Uyarınca Ödeme Emirlerine Uygulanan % 10 Zamlı Tahsil rıza Mali Hukuk Çalışma Grubu 3 01-12-2009 17:11
4077 sayılı kanunun geçici 1. maddesi, Tebligat. Hasan Bahadır Büyükavcı Meslektaşların Soruları 1 23-03-2009 17:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05859303 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.