Kefalet sözleşmesi şartları - eş rızası

Sayın Meslektaşlarım

Müvekkillerin murisi, 2015 yılında kamu sermayeli bir bankadan komşusu tarafından çekilen kredi sözleşmesini taşınmaz maliki( sözleşmede kefil olduğuna dair bir betimleme yapılmamıştır) sıfatı ile imzalamıştır. Daha sonra murisin taşınmazları üzerine ipotek tesis edilmiştir. Banka ipotek tesis ve tescil istemini ilgili tapu dairesine gönderirken, .... Tarihli Genel Tarımsal Krediler sözleşmesinin mütemmim cüz'üdür şeklinde bir tanımlamada bulunmaktadır. Ancak murisin imzalamış olduğu kredi sözleşmesinin başlığı Genel Kredi Sözleşmesidir. TBK 584/3 Tarımsal nitelikli krediler için eş rızasının aranmayacağını belirtmektedir.
Sözleşmenin içeriğinde, tarımsal nitelikli olduğuna işaret eden hiçbir açıklama bulunmamaktadır. Asıl borçlu borcu ödemeyince banka tarafında asıl borçlu ile murisin mirasçılarına ihtarname gönderilmiştir.

Muris, sözleşmede imza ve tarihi kendi el yazısı ile yazmıştır. Ancak sorumlu olduğu azami miktarı el yazısı ile yazmamıştır. Murisin eşinin rızası bulunmamaktadır.

1) Bu sözleşmenin tanımlamasını nasıl belirlemeliyim? Genel Kredi sözleşmesi olursa eş rızası aranacaktır. Tarımsal nitelikli Kredi ise eş rızasına gerek yok.

2) Mirasçılar bir kısım belgeye ulaşabiliyorlar. Kredi sözleşmesinin ekinde ödeme planı var ise bu kefaletin geçerlilik şartlarından olan azami miktarın bilindiği sonucunu doğurur mu?

3)Banka, murisi sözleşmede taşınmaz maliki olarak tanımlarken muaccaliyet ihtarnamesinde kefil olarak tanımlamıştır. Kefalet sözleşmesinin şekil şartına uygun olmaması nedeni ile geçersiz olduğunu ispatlarsak bu aynı zamanda ipotek tesisinin de geçersizliği sonucunu doğurur mu?

4) Bankanın göndermiş olduğu ihtarname, menfi tespit davası için hukuki yarar şartını sağlar mı?

...............
4) Bankanın göndermiş olduğu ihtarname, menfi tespit davası için hukuki yarar şartını sağlar mı?

19. HD. 22.04.2014 T. 4350/7832
Davalı banka tarafından davacıya noter aracılığıyla ihtarname gönderilmiş ve ihtarnamenin davanın açıldığı gün davacıya tebliğ edildiği görüldüğünden, mahkemece, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir.