Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Korunmaya daha muhtaç olduğu halde Kadınların çığlıklarına Neden Toplum Kulak Kapatır

Yanıt
Old 23-11-2006, 15:15   #1
hükümsüz1621

 
Varsayılan Korunmaya daha muhtaç olduğu halde Kadınların çığlıklarına Neden Toplum Kulak Kapatır

merhabalar..
neden kadınların/kızların korunmaya daha muhtaç olduğu halde en çok istismar edilen,çığlıklarına kulakların kapatıldığı ya da uzattıkları ellerin neden geri çevrildiğini merak ediyorum.eskiden beri toplumda en fazla emek veren kadınlar olmuştur.erkek sadece dışarıda çalışır eve gelir herşeyi önünde hazır görmek isterdi.kadın bu vazifesini yerine getirmemişse onun insan olduğu unutulur ve cezalandırılırdı.şimdi günümüzdeki duruma bakarsak daha farklı olmadığını söyleyebilirim.elbetteki genelin durumu böyle değilse bile bazı mıuhitlerde çoğumuzun gözlerini görmek bile istemediği akıllarda bile yer edinecek kadar duyulmayan bazı yerlerde halen devam ediyor.peki NEDEN?bunu sebebi nedir ki?haklılık haksızlık neye göre değişir?ya da bir hatanın sonucu illa ki bedensel bütünlüğe zarar verecek şekilde mi olmalıdır?bu dayak ve şiddet olaylarını modernlikle ya da çağdaşlıkla bir ele almak da bana mantıklı gelmiyor çünkü insanın kendisiyle alakalı bir durumdur bu.kişi kendini bunu yapmaya yetkili görüyor ve bu yetkiyi de kendisine kendi tanıyor.eli mahkum olan kadın da razı geliyor maalesef.neden mi?çünkü gidecek hiçbir yeri yok...sığınma evlerinin sosyal güvencelerin arttırılması mutlaka şart.ama buna da maddi olarak yardım edecek ve hukuki olarak da kadınları savunabilecek kişiler gerekiyor.büyükşehirlerde de şiddet olayları da çok fazla oluyor.ne varoşlar da ne de izbe yerlerde..metropollerde bile oluyor...okuyanlar ,meslek sahibi olanlar direkt dava açıp boşanma talebinde bulunabiliyorlar.ama sosyal güvencesi bir mesleği olmayan kadınlar ise ya evlatlarına tutunuyor onlar için biraz daha sabrediyorlar ya da sona biraz daha yaklaşıyorlar.neden peki bu sabretmekten başka alternatifleri olmadığını düşünüyorlar?neden birer eşya gibi görülüyorlar?bunun nedeni büyük ölçüde toplumda yerleşmiş zihniyetle alakalı diye düşünüyorum.ama bunu değiştirmek nasıl kabil olacak?ne yapmalıyız?ne yapılmalı?ya da ben ne yapmalıyım ANNEM için....
Old 23-11-2006, 15:48   #2
Güldal

 
Varsayılan Birazcık sabret

Elifcim yazdıklarından çok içlendiğin ve çok sinirli olduğun bir zamanda yazdığın anlaşılıyor.çok doğru ve hepimizin bildiği şeylerden bahsetmişsin bunlar ne zaman biter ne zaman istediğimiz ve hakettiğimiz yere geliriz bilemiyorum ama benim emin olduğum ve senin de emin olmanı istediğim bişey var.doğru yerde olduğunu bil bu meslek karşı olduğun,seni üzen şeylerle mücadele etme şansını veriyor insana sadece biraz daha sabretmelisin.umarım hepimiz bu şansı iyi değerlendirebiliriz....umudunu kaybetme...
Old 24-11-2006, 09:36   #3
NİLGÜN SEYMEN

 
Kitap Çözüme giden yol

Sevgili Elif,
Öncelikle seni böyle bir çalışma grubu içinde aktif olarak görmek beni çok onurlandırdı.
Aynı kenti paylaşan bir hemşerin olarak,manevi annen olarak...
Senin geleceğin HUKUKÇUSU olarak bu konularda çözümler ve bu doğrultuda yapılabilecek çalışmalarda elinden gelenin en mükemmelini başaracağına inanmaktayım canım kızım.
Üzerinde durduğun sorun,
TEK ,TEK BİREYSEL hata ve ihmallerimizin zincerlerinin bir araya gelmesinden doğmuş bir bütündür.

ACZİYET,nasıl giderilebilir?
Tabi ki kadına bütün yönetim birimlerinde, tüm branşlarda söz hakkı ve eğitim imkanları tanınarak.
Çalışma yaşamı ve sosyal hayatta yer alarak,bu boşluklar zaman içinde doldurulacaktır diye düşünmekteyim.
Senin ve senin gibi genç insanları bu sitede görmek de benim bu inancımı perçinlemektedir.
Umutsuz ve karamsar olmamalıyız.
Başarılar diliyorum ,
SEVGİLİ,
AV.ELİF TÜRK


24 KASIM 2006/09.33
CUMA.
Old 24-11-2006, 09:44   #4
NİLGÜN SEYMEN

 
Soru Nereden başlayabilirsin?

İşe nereden başlayabilirsin?

Yaşadığın COĞRAFYADA eğitimin süresince karşılaştığın kareleri bize yazman,oralardaki KADIN ile kentlerdeki kadın misyonlarını yan yana koyarak işe başlamanı öneriririm.

Mesela sana bir iki soru?

Diyarbakır ve ilçelerinde kadına verilen önem ne durumdadır?
Diyarbakır ve ilçelerinde KADIN SAĞLIĞI VE DOĞUM konusu ne durumdadır.
Kaç çocuk vardır ailelerde ortalama olarak?
Çalışan kadın oranı nasıldır?
Kadına yönelik şiddet konusunda portre ne durumdadır?
Ben bu konuları yanıtlayarak bizleri aydınlatmanı istiyorum GELECEĞİN HUKUKÇUSU OLARAK senden.
Sentez yaparak bizlerle paylaşman eğitimin için de son derece yapıcı bir adım olur düşüncesindeyim.
Old 24-11-2006, 11:59   #5
hükümsüz1621

 
Varsayılan kadınlar....

Merhabalar gösterdiğiniz yakın ilgiden dolayı sayın gülan ve sayın nilgün hanım minnettarlığımı size nasıl ifade edebilirim bilmiyorum.benim yapabileceğim tek şey okulumu bitirmek ve annemi yanıma almak olacak.bu yazıyı yazarken bencilce düşünmedim tüm kadınları ve tüm çocukları düşündüm.gerçekten de mutsuz bir anne demek mutsuz çocuklar demek oluyor.çocukların hayata olan güvenleri kırılıyor tutunacak bir dal arıyorlar bulamıyorlar.doğru görünen yanlışları benimsiyorlar.evde bulamadıkları huzuru ve yeteri kadar hissettirilmeyen sevgiyi yanlış kollarda arıyorlar ve yanlış şeyler yapabiliyorlar.işte bu kadınların sorunlarına -aman feministler yine bir şeyler attı ortaya - diyerek kestirip atmamak lazım...bu bir toplumsal sorundur.bir kadındır anne rolünü oynayan bir kadındır kendini her şeye sevgiyle şefkatle adayabilen.feministlik değil de insanlık olarak el uzatsak bu korunmasız kadınlara?okulunda başarılı bir öğrenciyken, geçim sıkıntısı yüzünden bir zamanlar kendi kendine kazak örüp ya da el işleriyle ev geçindiren dışarıda çalışmasına namus bekçiliği yüzünden izin verilmeyen ve bu sebeple de ne sigortası ne de başka bir güvencesi olmayan bir genç kız elbette ki mutluluğu başka kollarda arıyor ya da sahte sevinçlere kapılıp her şeyi silip atabiliyor.
kızları okutun.....başka bir güvenceleri yok.....onları okutun.....tutunAcak başka dalları yok...onların ayaklarının üzerinde dimdik durduğunu görmek sizlere korku vermesin siz de gurur duyun...bu toplum için..bu vatan için...
Old 24-11-2006, 12:16   #6
hükümsüz1621

 
Varsayılan diyarbakırda kadın...

sayın nilgün hanım sorularınıza yanıtım şöyle olacak:
-çok az kesmi okuyor.
-kadınlar da çocuklarının okumasını isteseler de baba egemenliğinde olan bir toplumda yaşadıklarından susmak zorunda kalıyorlar.
-kadınların çoğu ev,tarla işleriyle boğuşuyor
-şehirde bulunan kadınlar da okumadıklarından hizmet,getir götür işleri gibi işlerle uğraşıyorlar.
-kadınların gözlerinde hep bir öfkeli sitemli bakış gördüm ben.nedenini de şuna bağlıyorum:kendilerini dışarıya karşı koruma güdüsü..ama korunmaları gereken asıl şey istismar olmalı..
-çoğunlukla kaderlerine razı görünüyorlar.
-kadınların(kadınlık üzerilerine çok genç yaşta üstlerine giydirilen kızlar) çoğu kucaklarında bir bebekle dileniyorlar..ya da dilendiriliyorlar.bilmiyorum artık...
-ne çocukları ne de kocası sahip çıkan bir kadın da soğuk havada bile elinde bir paket sakız kutusuyla sakız satıyor.bu kadını her gün görüyorum ve içim acıyor ve gururundan yardım kabul etmiyor.
-kırık gururlarını korumaya çalışıyorlar.
-ne kadar gözlerinde sert bir bakış olsa da içlerinde ağlayan bir kadın olduğunu görebiliyorum.(aşırı duygusallık katmak istemezdim fakat gerçekten böyle bir şey seziyorum)
-okuyan kadınlar oldukça güçlüler.mesela gördüğüm avukat bayanlar çok hırslı ve tuttuğunu koparan başarılı kadınlar.en azından yazgıları farklı ya da biraz daha şanslılar.bunu da biliyorlar.
-kadın ister doğuda olsun ister batıda olsun yine aynı kadın...anneliği şefkati aynı.nerde acı çeken bir insan görseler yardım etmeye çalışıyorlar.asla vurdumduymaz değiller.yaşadıkları şeyler kalplerini nasırlaştıramamış.ben hasta olduğumda yardımıma koşan ve burda beni sahipsiz bırakmayan anne şefkatiyle yaklaşan kadınlar gördüm.onlar gerçekten değerli insanlar ve hak ettikleri değeri göremedikleri için çok üzülüyorum.

şimdilik bunları yazacağım.....izlenimlerimi size aktaracağım nilgün hanım..bunlar benim gördüklerim ya da görebildiklerim...ama yazgılarının da bu olmadığını herkes çok iyi biliyor.
saygılarımla...
Old 26-11-2006, 00:29   #7
avien

 
Varsayılan

Ve Tanrı meleklerine, öyle bir mürekkeple yazın ki kadın kullarımın yazgılarını; silinmesi, kazılması, değiştirilmesi mümkün olmasın dedi...Ve melekler öyle bir mürekkeple yazdı ki kadının yazgısını, değiştirmek mümkün olmadı.
Tanrıyı suçlamak değil maksadım ve fakat adı geçen coğrafyada kadının yazgısını değiştirmek neredeyse imkansız.
Ve Elif Türk Diyarbakır'da kadını eksik anlatmıştır.Çizilen bir trajedi resminin güzelliği, hangi ressamı gururlandırır ki...Bazı fırça darbeleri atılmamıştır.

not:Kullandığım bir cümle, yanlış anlaşılmalara neden olabileceği kaygısıyla silinmiştir.
Old 26-11-2006, 01:54   #8
Gemici

 
Varsayılan

Hangi Coğrafya?

Yaşanılan coğrafi bölgenin insanlar üzerinde belirli bir etki yaptığı, yaşanılan yerin ova veya dağlık oluşunun insanı sert veya yumuşak mizaçlı yaptığını biryerlerde okumuştum, yanılmıyorsam. Bunun dışında "Yaşadığın COĞRAFYADA eğitimin süresince karşılaştığın kareleri bize yazman,oralardaki KADIN ile kentlerdeki kadın misyonlarını yan yana koyarak işe başlamanı öneriririm." alıntısındaki Yaşadığın COĞRAFYADA kavramına bir anlam veremiyorum.

Nedir yaşanılan coğrafya?

"adı geçen yerde üç bin civarında randevu evi olduğu ifade edilmektedir." alıntısından kast edilen nedir, onu da anlıyamadım.

"Yaşanılan coğrafya" veya "adı geçen yer" kavramlarından anlaşılması gereken belirli bir kültür çevresinin ve belirli bir yörenin çağdışı ahlak ve değer kavramları mıdır yoksa?

Eğer böyle ise utanması gereken ve şapkasını önüne koyup kendi kendisi ile hesaplaşması gereken kimdir sizce?

Yöre halkı mı, yoksa batısı başka,doğusu başka olan Türkiye mi?

Hangi ülkenin vatandaşları acaba söz konusu kimseler, doğuda yaşıyanlar bu ülkenin vatandaşları değil mi?

İnsanlık ve çağdışı törelerin, örf ve adetlerin kaynağı olarak "yaşanılan coğrafyayı" keşfetmek, sırf orada yaşıyanlara parmağımızı uzatıp "suçlu sensin" demek Türkiye'yi sorumluluğundan kurtarır mı? Bu türden olaylar sadece belirli bir yörenin veya yörelerin yaşanılan coğrafyasında mı gerçekleşiyor?

Suçlu kim acaba sizce?

Yıllar yılı, yola, suya, elektriğe, okula muhtaç olanlar mı? Gelecğinin garantisini, doğru dürüst bir soyal güvencesi olmadığı için, yaşlılık günlerinde kendisine bakabilecek sayıda çocuk yapmada görenler mi?

Yoksa, oraları bir oy ambarı olarak gören ve seçimden seçime oralara gidip, beylerin ve ağaların yardımı ile oy istiyenler ve cahil bıraktıkları seçmeni bir çift çizme veya biraz un vererek kandıranlar mı?

Hoşumuza gitmeyen, çağdışı ve insanlıkla bağdaşmıyan olaylara bir çözüm getirmek istiyorsak, herşeyden önce o olayların nedenlerini bulup ortadan kaldırmamız gerekir. Olayların nedenini bilmeden ve bulmadan çözüm getirmek olanaksızdır.



Saygılarımla
Old 26-11-2006, 11:52   #9
avien

 
Varsayılan

Sn. Gemici adı geçen yer ile kastım diyarbakır'dır.
Ve ayrıca düştüğüm notta, yöre halkını ya da bir başkasını suçlayıcı tek bir ifadenin olmadığı çok açıktır.
Zaten amaç yargılamak ya da suçlamak değil, bir resim çizmekti.

Saygılarımla...
Old 26-11-2006, 15:32   #10
hükümsüz1621

 
Varsayılan yaşanılan coğrafya?açıklayayım

sayın GEMİCİ,`
somut örneklere ve gözlemlere dayanılarak açıklanması istenmiştir.nilgün hanımın kişisel ricasıydı bu.benden hep buraları anlatmamı isterdi..kitaplardan okumaktansa gidip görmek bence de en doğru yoldur.ama herkesin gelip görebilme imkanı olmayabiliyor.bu yüzden orada bulunan kimselerden izlenimlerini aktarmaları isteniyor.cümlelere takılmaktansa çözümlere ya da durumlara dair bir sentez yapmanız konu açısından daha faydalı olabilirdi diye düşünüyorum sn GEMİCİ.
sn AVİEN,
çizdiğim portre eksik olabilir evet.bunun aksini iddia etmiyorum çünkü her yere yetişmem gayrikabildir.ama sizin bu tabloya eklediğiniz randevü evlerinin sayısı da sanırım bu portreleri tamamlamıyor aksine kadınları karalıyor..bence böyle...randevu evlerinin sayısını ve yerlerini bilemem....bu gayet doğal bir şey diye düşünüyorumzaten kadın dendiğinde hemen namus bekçisi oluyor en alakasız insanlar bile..niye?öncelikle herkes kendi namusundan ve hayatından sorumludur.ve sorumlu olduğu insanlardan da mesuldur gayet tabii.bu yüzden kadına yönelik küçük düşürücü muamelelerin sebebi kadın oluşları olmamalı ..değil mi????

yaşanılan coğrafya ya da haritanın neresinde olduğumuz ne derece önemli ki?ister istanbul ister hakkari....insan her yerde insandır.kadına erkeğe bir bireye hak ettiği değeri gösteremiyorsak eksiklik bizdedir..suçlu aramak bizlere ne kazandırır bilmiyorum.belki suçluyu bulup sorun kaynağının o olduğunu ileri sürerek egolarımızı bir nebze tatmin ederiz diye düşünüyorsunuzdur.

oy ambarı olarak görmek .....bu sadece doğuda olan bir durum değil...halkın zayıf noktalarını ve ekonomilerini bilen iyi niyetli görünen ama bencilliğinden sıyrılamamış olan insanlar bunu tabi ki kullanırlar.istedikleri her yerde bunu yapabilirler.yıllar yılı haritanın sağ tarafını hep fakir,ücra,unutulmuş bir yer olarak gördük.bu yüzden bu insanlar da kendilerini öyle hissetmeye başladılar belki de...olanakları yetersiz olan bir coğrafyada bunları en iyi şekilde değerlendirdikten ve halkın refahını sağladıktan onları bilinçlendirdikten sonra halkı kandırmak artık kolay olmayacaktır.bu konuya çok değinmeyeceğim çünkü asıl mevzumuz bu değil.

suçluyu bulmakta zorlanırsınız ve beyhudedir bu çabanız.kabahatliyi arayayım bulayım derken zaman kaybedersiniz.kim ya da ne sebep olmuşsa olsun sonuç işte görüldüğü gibi.suçluları cezalandırma yönteminiz ne olabilir ki sizce..kime karşı gardımızı alacağız diye belki suçluyu aramaktasınız.ama onlarla uğraşırken boşuna vakit kaybetmeyelim.bırakın onları...mağdurları korumaya ve durumlarını iyileştirmeye çalışın...bence bu daha doğru olacaktır.
katılımlarınız için çok teşekkürler....
saygılarımla..
Elif TÜRK
Old 26-11-2006, 17:34   #11
hükümsüz1621

 
Varsayılan konumuz neydi?tekrar yazayım

Korunmaya daha muhtaç olduğu halde Kadınların çığlıklarına Neden Toplum Kulak Kapatır?
Old 27-11-2006, 09:35   #12
NİLGÜN SEYMEN

 
Önemli Yaşadığın coğrafya-ya açıklama!

Sn Gemici,

Yaşadığın coğrafyayı bana anlatır mısın? Derken Güneydoğu Anadolu insanını hor gören bir mantık yürüttüğümü asla düşünmüyorum.
Bilakis ben hep şunu savunmaktayımdır ki;

Bir beden düşünelim,sağ yanı cılız kalmıştır ve sol yanı gürbüz,bu simetrisiz büyümenin adına ben asla ve asla GELİŞİM koyamam.

Aynı şekilde BURSA'lı kızımızın öğrenim amacı ile Diyarbakır'a yerleşmesi bizler için bir avantajdır diye
düşündüm.
Benim gibi yaşadığı kentin sınırlarından çıkarak fazla şehir görememiş, gezememiş HUKUK SİTESİNİN diğer üyeleri için bir ışık olur düşüncesi ile istemiştim bunu Elif'den.
Tanımak istedim oradaki kadının kimliğini.
YAŞADIĞIN COĞRAFYA kelimesinin başkaca bir anlamı asla olamaz benim açımdan.
Burada bir ard niyet ya da küçümseme anlamında bir PARANTEZ AÇMIŞ OLMAK ihtimali benim açımdan imkansızdır.
Çünkü herkesten çok ben isterim BİR KADIN OLARAK,vatanımın her köşesi için,
BİR BAKANLIĞIN ADI=
KADINDAN SORUMLU BAKANLIK ! olmasın.
BU ACZİYETİN yıkılmasını hepinizden çok ben arzulamaktayım.

SAYGILAR SN.Gemici.
------------------

NOT=
Şimdi size merak ederek MÜNCHEN 'DEKİ KADIN İLE İstanbul'daki <kadın> profillerini yan yana koyar mısınız dersem ,
İSTANBUL'LU kadınlara hakaret mi etmiş oluyorum?
Sorduğum sorudan vatandaşlarımı küçümseyebileceğim ihtimallerini çıkarmayın lütfen.
Old 27-11-2006, 18:05   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,

Yazışmalarda alanın Kadın Hakları olduğunu ve konu başlığı ile ilgili hukuki katkı sağlayan mesajların yanıt olarak yazılmasının yararlı olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca mesaj yazandan istenecek gözlem bilgilerinin kişisel iletişimle sağlanmasını rica ediyorum.

Saygılar

Koordinatör
Old 28-11-2006, 17:37   #14
hükümsüz1621

 
Varsayılan kadınlar..

kadınları korumak için kanunlar yeterli oluyor mu?kanunlarımız var ama uygulamada bunlar pek gözetilmiyor maalesef.kadınlar haklarını savunacakları yerleri belki biliyorlar belki de bazı koşullar için razı geliyorlar.aldatılan kadın evladının eğitimi için kocasının aldatmasına,gururunun hiçe sayılmasına mecbur kalıyor ne yazık ki.bu tür örnekler o kadar çok var ki çevremizde.yeter ki dikkatlice bakmayı bilelim.okuma oranını arttırmalı ya da kadınlara vasıflarına göre iş olanakları sağlamalıyız.yoksa kadınlar bunların yazgıları olmadıklarını bile bile katlanmak zorunda kalıyorlar.ne yapılmalı?ülkenin ekonomik durumuna göre faaliyetler yapılmalı.bir şeyleri değiştirmek için şartların iyileşmesini beklememek gerekir.bir yerlerden başlamak lazım.yoksa bu susuşlar razı gelişler artık kadınlığın bir farzı gibi görülmeye devam edecek.bir kadın neslinin ve onlarının devamının gülmeyi ama artık gerçekten mutluyken gülmeyi öğrenmesi gerek...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Neden Cumhuriyet Savcıları, Duruşmada, Daha Yukarda Otururlar ? Av.Selim Balku Hukuk Sohbetleri 18 15-09-2006 20:09
Sinema ve Toplum meada Sinema ve Televizyon 2 30-08-2006 17:34
İhtiyaca Muhtaç Olmak!!!!! Gemici Meslektaşların Soruları 5 01-09-2005 23:15
Bir Sene Neden 12 Aydır Ve Şubat Ayı Neden Cüce Kalmıştır? Gemici Site Lokali 3 30-03-2004 08:26
Kişiyi Suça Toplum Mu İter Yosa Kişi Kendi Mi Suça Yönelir?Neden? yasemin Hukuk Soruları Arşivi 2 04-03-2002 19:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07045603 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.