Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

muris muvazaası-zamanaşımı

Yanıt
Old 17-05-2011, 22:41   #1
BALDIRAN

 
Varsayılan muris muvazaası-zamanaşımı

merhabalar.miras bırakanın 35 yıl önce, çocuklarından biri üzerine yaptığı mal kaçırma amacıyla yaptığı muvazaalı satış, iptal ettirilebilirmi.Miras bırakanın ölünmü üzerinden 16 yıl geçmiştir. Tapuda gerçek değerinin 1/6 sı değer olarak gösterilmiştir. Zaman aşımı yönünden sıkıntı yaşanırmı. Saygılar
Old 18-05-2011, 08:39   #3
Av. Evren Apaydın

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/5397
K. 2007/7843
T. 10.7.2007
MURİS MUVAZAASINA DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Sicil Üzerinde Bulunan İpoteğin Fekki İstemlerinin Herhangi Bir Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süreye Bağlı Olmaksızın Her Zaman İleri Sürülebileceği )
ZAMANAŞIMI VE HAK DÜŞÜRÜRÜCÜ SÜRE ( Muris Muvazaasına Dayalı İptal ve Tescil İle Sicil Üzerinde Bulunan İpoteğin Fekki İstemlerinin Herhangi Bir Süreye Bağlı Olmaksızın Her Zaman İleri Sürülebileceği )
İPOTEĞİN FEKKİ ( Muris Muvazaasına Dayalı İptal ve Tescil İle Sicil Üzerinde Bulunan İpoteğin Fekki İstemlerinin Herhangi Bir Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süreye Bağlı Olmadığı )
TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Muris Muvazaası - Son Kayıt Maliki Durumunda Bulunan Davalı Yönünden TMK nun 1023. Md. Hükmüne Esas Olacak Şekilde Soruşturmanın Tamamlanması Ondan Sonra İşin Esası Bakımından Bir Karar Verilmesi Gerektiği )
818/m.18
4721/m.1023

ÖZET : Muris muvazaasına dayalı iptal ve tescil ile sicil üzerinde bulunan ipoteğin fekki istemlerinin herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebilecekleri yargısal uygulamalarla kabul edilen bir kuraldır.

Mahkemece, iddia ve savunmanın yanlış nitelendirilmek suretiyle, isteğin tenkis olarak algılanması ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddedilmiş olmasının doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli araşırma ve incelemenin yapılması, son kayıt maliki durumunda bulunan davalı yönünden Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi hükmüne esas olacak şekilde soruşturmanın tamamlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, miras bırakanın 397 ada 5 parsel sayılı taşınmazını kızı Ülkü'ye maletmek amacıyla davalı Durmuş'a mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik ettiğinin ve adı geçen davalı ile Ülkü'nün eşi olan davalı Ziyaettin arasında göstermelik bir kira akdi düzenlenip, tapu kaydına şerh verildiğinin dava dışı mirasçı Hatice'nin açtığı dava sonucunda hükmen kesinleştiğini, ancak davalı Durmuş'un anılan kararın infazından sonra, üzerinde kalan 2/3 payı işbirliği içerisinde olduğu diğer davalı Sedat'a 28.11.2005 tarihinde ve satış suretiyle devrettiğini, ayrıca taşınmaz üzerinde davalı Ziyaettin lehine 06.01.1988 tarihinde muvazaalı olarak ipotek tesis edilmiş olduğunu, davalı Durmuş'un temlik nedeniyle üzüntü ve ızdırap duyduğunu ileri sürüp, tapu iptali ve miras payı oranında tescil, ipoteğin fekki, kira sözleşmesinin iptali ile tapuya konulan şerhin terkini ve davalı Durmuş'tan manevi tazminat isteklerinde bulunmuştur.

Davalı Sedat, çekişme konusu taşınmazla ilgili dava sonuçlandıktan sonra, paydaşlar arasındaki sorunun çözümlenmesi ile ihtilafsız kalan 2/3 payı tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle 200.000.-YTL bedelle satın aldığını ve satış bedelinin davalı Durmuş'un banka hesabına yatırdığını, davalı Durmuş, dava konusu taşınmazı davacı Sedat'a temliki sırasında çekişmeli olduğunu bildirdiğini ve bankadan 200.000.-YTL para çekmediğini, davalı Ziyaettin ise, zamanaşımı itirazı olduğunu, beyan ederek, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, tapu iptali-tescil ve ipoteğin fekki talebi ile açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, kira şerhinin kaldırılması talebiyle açılan davanın bu konuda kesin hüküm olup, tapuda şerh kaldırılmış olmakla dava konusuz kaldığından reddine, davalı Durmuş Kaya'ya karşı açılmış olan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10.07.2007 Salı günü saat 09.15'de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi Sevinç Türközmen'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, ipoteğin fekki, kira sözleşmesinin iptali ve şerh terkini ile manevi tazminat isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının miras bırakanı Tahire'nin maliki olduğu 397 ada 5 parsel sayılı taşınmazını 05.01.1999 tarihli akitle ve satış suretiyle davalı Durmuş'a temlik ettiği, daha önce dava dışı mirasçı Hatice tarafından açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, kira sözleşmesinin iptali ve şerh terkini isteklerine ilişkin davanın kabulle sonuçlandığı ve kararın temyizi üzerine Dairece onaylanarak, 28.10.2005 tarihinde kesinleştiği, böylece davalı Durmuş'a yapılan temlikin muvazaalı olduğunun kesinleşen mahkeme kararı ile belirlendiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilen dava dışı Hatice'nin açmış olduğu davada, kira sözleşmesinin iptali ve şerhin terkinine de karar verildiğine ve yine davalı Durmuş yönünden somut olgular gözetildiğinde manevi tazminat isteğinin dinlenilmesine olanak bulunmadığına göre, eldeki davanın bu istekler bakımından reddedilmiş olması, bu gerekçelerle doğrudur.

Ancak; mahkemece, muris muvazaasına dayalı iptal ve tescil isteği ile ipoteğin fekki konusundaki davanın zamanaşımından bahisle reddedilmiş olmasının isabetli olduğu söylenemez.

Hemen belirtilmelidir ki, muris muvazaasına dayalı iptal ve tescil ile sicil üzerinde bulunan ipoteğin fekki istemlerinin herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebilecekleri yargısal uygulamalarla kabul edilen bir kuraldır.

Mahkemece, iddia ve savunmanın yanlış nitelendirilmek suretiyle, isteğin tenkis olarak algılanması ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddedilmiş olmasının doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.

Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli araşırma ve incelemenin yapılması, son kayıt maliki durumunda bulunan davalı Sedat yönünden Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesi hükmüne esas olacak şekilde soruşturmanın tamamlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir.

SONUÇ : Kabulü ile, hükmen açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

" Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda zamanaşımı ya da hak düşürücü süre uygulanmaz, bu tür davalar murisin ölümünen sonra açılabilir, uygulamada muris muvazaasına dayalı olarak açılmış dava tenkis davasına dönüştürüldüğünde zamanaşımından davanın reddedilme ihtimali vardır" (Mirastan Mal Kaçırma, Av. Erhan GÜNAY'ın eserinden alıntıdır.) İlgili kitapta zamanaşımı dışındaki hususlarla da ilgili bilgiye ulaşabilirsiniz.
Old 18-05-2011, 22:41   #4
BALDIRAN

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım.görüşleriniz ve özellikle eklediğiniz yargıtay kararı çok faydalı oldu, davayı açmaya karar verdim.çok teşekkürler.Acaba davayı her hangi bir mirasçı adına açabilirmiyiz yoksa bütün diğer mirasçılardan vekalet almamız gerekirmi
Old 20-05-2011, 09:27   #5
Av.F.Karakurt

 
Varsayılan


T.C.
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi

E. 1995/8737
K. 1995/11789
T. 19.9.1995

* TAPU İPTALİ VE TESCİL
* MURİS MUVAZAASI

ÖZET : "Muris muvazaası"; gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını
devretmek isteyen miras bırakanın, mirasçısını miras hakkından yoksun
bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu
taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede, iradesini satış veya ölünceye
kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmesidir.
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradesini yansıtmadığından, gizli
bağış sözleşmesi ise yasal şekil şartlarını taşımadığından bu tür sözleşmeler
geçersizdir.

(818 s. BK. m. 18, 213) (743 s. MK. m. 634) (YİBK., 1.4.1974 gün ve 1/2
s.)

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tapu iptali-tescil davasının yapılan
yargılamasında, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın bir kısım
davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz
edilmekle; dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, Borçlar Yasasının 18.maddesinden kaynaklanan muvazaa hukuksal nedenine
dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Uygulamada ve öğretide "muris
muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi
(mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada, miras bırakan
gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir.
Ancak, mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için, esas amacını
gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı
resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi
doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih, 1/2 sayılı
İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme
tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de MK.nun
634, BY.nın 213 ve Tapulama Yasasının 26.maddelerinde öngörülen şekil
koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın
miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak, resmö sözleşmenin muvazaa
nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu
kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir
çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir
söyleşiyle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer
bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve
gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması
genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında
birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun
için ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların
olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir
nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış
bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile
miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında
zorunluluk vardır.

Somut olaya gelince;

Davacıların murisin oğlu ve kızı; davalıların ise, iki oğlu torunu ve gelini
oldukları, murisin 402-1439-1345-1341-1339 parsel sayılı taşınmazlarını
değişik tarihlerde davalılara satış suretiyle temlik ettiği tartışmasızdır.
Davalılar, murisin sağlığında davacılara da, taşınmazlar verdiğini, mallarını
taksim ettiğini savunmuşlardır. Bu durumda murisin mallarını çocukları
arasında taksim etmeyi amaçlayıp amaçlamadığının açıklığa kavuşturulmasında
zorunluluk vardır.

Hal böyle olunca, savunmada sözü edilen ve davacılara verildiği iddia edilen
taşınmazların tapu kayıtlarının tüm tedavülleriyle getirtilmesi miras bırakan
tarafından mı verildiğinin belirlenmesi, gerekçede zikredilen
1992/244-1994/274 sayılı dosya ile savunmada bildirilen 1993/283-1995/91
sayılı dosyaların getirtilmesi, tüm delillerin birlikte değerlendirilerek
murisin paylaştırmayı amaçlayıp amaçlamadığının saptanması ve sonucuna göre
bir hüküm kurulması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı
biçimde davanın kabul edilmesi doğru değildir.

Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan
nedenlerden ötürü, HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin
alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.5.1995 tarihinde yürürlüğe
giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden
vekili için 6.000.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden
alınmasına, 19.9.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 20-05-2011, 10:21   #6
Av.Barış Kılıç

 
Varsayılan

Benzer bir olay benim müvekkilim yaşıyor. Ancak babası vefat etmemiş. Babası evini tapuda diğer oğlunun üzerine yapıyor ancak bu işlemi yaparken yaklaşık 70 yaşında ve evi oğlunun hile ile başka bir işlem gibi göstererek üzerine alıyor. Ayrıca benim sorun yaşadığım kısım olayın üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçiyor ve evi hile ile üzerine alan kişi evi 3. kişiye satıyor. Şimdi baba 80 yaşlarında ve algılama yeteneği yok. Vasi tayini de yapılmamış. Sizce ben hangi davayı açabilirim. Hangi yoldan gidersem sonuca ulaşabilirim. Yardımcı olursanız sevinirim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
muris muvazaası av.tuğbabal Miras Hukuku Çalışma Grubu 50 09-09-2016 17:50
muris muvazaası av.alevctn Meslektaşların Soruları 1 20-03-2011 19:46
Muris Muvazaası AV.MAHİROĞLU Meslektaşların Soruları 5 29-06-2010 09:45
muris muvazaası Av.B.Demirci Meslektaşların Soruları 8 23-07-2009 20:23
muris muvazaası idris sağlam Meslektaşların Soruları 1 20-02-2009 18:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05408192 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.