Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

taşınmazı kullanmayan kiracıya karşı haklar ve davalar?

Yanıt
Old 31-05-2012, 16:05   #1
Av. Nurten Çelik

 
Varsayılan taşınmazı kullanmayan kiracıya karşı haklar ve davalar?

Müvekkilimin satın aldığı taşınmazın önünde kepenk kapalı olduğundan, araya giren hastalıklar nedeni ile uzun süre ilgilenilememiş. Daha sonra birilerinin ihbarı ile işyerinde birillerinin olduğunu görüp kaymakamlık şikayeti üzerine, burada bir LTd. Şti. nin merkez ofisinin kayıtlarda bulunduğu, ancak hiç bir ticari faaliyette bulunmadıkları anlaşılmıştır. Kendilerine gönderilen Noter ihtarnamesini "işyeri kapalı ve tanınmıyor" ibaresi nedeni ile tebliğ edemediğimiz bu şirkete, 30 günlük ihtarlı ödeme emri gönderdik ve bunu tebliğ alıp itiraz ettiler. Kaymakamlık şikayetinde ileri sürdükleri kira kontratı 6 malik evvelki bir kira kontratı. Aylık 150 TL. Bizim artışa dair ihtarımız tebliğ edilemediğinden, kira tesbit davasında arttırım talebimiz hangi tarihten itibaren başlayabilir? İşlerine gelen tebligatı alıyorlar, işlerine gelen tebligatıı almıyorlar. Belediye ve vergi dairesine "burada bir ticari faaliyet yoktur" diye şikayette bulunduk. Belediye mühürledi. Müvekkilim bu yeri 2008 yılında edindi. Biz edinme tarihinden itibaren kira isteyebilir miyiz, yoksa içeride birilerinin olduğunu öğrendiğimiz kaymakamlık şikayetinden itibaren bir kira mı talep edebiliriz? Yanlış dava açıp da müvekkile yargılama giderleri ve karşı yanın avukatlık ücretini yükletmek istemiyorum.
Bu konuda fikir veya örnek karar ile destek verecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkürlerimle iyi günler diliyorum.
Old 31-05-2012, 16:24   #2
yılmazkan

 
Varsayılan

Edinme tarihinden itibaren kira isteyebilirsiniz. Ancak karşı taraf, taşınmazın sizin mülkiyetinize geçmiş olduğu bilmeli ya da bilebilecek durumda olmalıdır. Aksi halde eski malike ya da kendisinin kiralamış olduğu şahsa yapmış olduğu ödemelerle borcundan kurtulmuş olur.
Old 01-06-2012, 10:07   #3
üye32062

 
Varsayılan

İcra takibine hangi gerekçe ile itiraz ettiler, akdi ilişkiyemi itiraz ediyorlar, yoksa borcu sona erdiren bir sebebemi dayanıyorlar, itirazın iptali ve tahliye davası açtınızmı?
Old 01-06-2012, 12:30   #4
Av. Nurten Çelik

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım,
Öncelikle ilginize çok teşekkür ediyorum. Aramızda bir kira akdi bulunmadığından dolayı ve müvekkilimin haberi olmaksızın buldukları (müvekkilime ait) banka hesabına yaptıkları kısmi ödemeye icrada itiraz etmişler. Ticari faiz talebine de itiraz etmişler. Henüz tahliye davası açmadım. 30 günün dolmasını bekliyorum. Sorunum şu ki, kira bedeli 1994 senesinde çok eski malikle yapılmış ve mahkemece de tesbit edilmiş. 150 TL. Tabi ki bu kontrat bizi bağlıyor. Şimdi ben hak ve nesafet gereğince kira bedelinin uyarlama davasını açacağım ancak ihtarı almıyorlar. Tebliğ şerhinde böyle bir şirket bulunmadığını ve kimsenin de kendilerini tanımadığını yazıyor. Gerçekte de dükkan şu an kepenkleri indirilmiş şekilde boş duruyor. Ancak birikmiş kiralar için yaptığım icra takibini tebellüğ etmişler. İtiraz da etmişler. Şimdi kira uyarlama davasında, dava açtığımda ihtar yokluğundan dolayı gelecek seneki kira başlangıcından başlar diye çekiniyorum. Acaba ihtardaki tebliğ şerhi ile, kiranın başlangıcını geçtiğimiz dönemdeen itibaren uygulanmasını sağlayabilir miyiz?
Old 01-06-2012, 21:42   #5
üye32062

 
Varsayılan

İcra dosyasından gönderilen tebligatın yapılmış olması, adresin şirketin sicilde kayıtlı adresi olması karşısında kiracı tarafın " ihtar edilmedikleri" yönündeki savunmasının Mk 2 ve Teb.K. 35. maddelerine aykırı olduğunu, Mahkemece dinlenilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Şahsi görüşüm bu ancak somut olaya uyan karar bulamadım.

Bu arada konu ile alakalı yeni düzenleme getiren 6098 sayılı yasanın 344 ve 345. maddelerini incelemenizde fayda olabilir. İyi çalışmalar
Old 01-06-2012, 23:11   #6
tiryakim

 
Varsayılan

Eğer kira sözleşmesi varsa bana göre hiçbir işlem yapılmaz.
Old 05-06-2012, 16:54   #7
Av. Nurten Çelik

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarıma zaman ayırdığınız için çok teşekkürler ediyorum.
Bu olayda biraz bulanık suda balık avlıyoruz. Ben taşınmazı fiilen ve gerçekte kullanmadığının tesbitini talep etsem diye düşünüyorum.
ayrıca kira tesbit davacası da açacağım ancak ihtarı tebliğ ettiremiyorum. Şu nedenle ki Noterlerin 35. maddeye göre tebligat yapma hakları olmadığından, bu kişiler istedikleri tebligatı alıyorlar ve istemediklerini almıyorlar. İcra kanalıyla gönderdiğim tebligatı aldılar. çünkü 35. maddeyi uygulayarak tahliye edebileceğimi biliyorlar. Yaptıkları itiraz dilekçesi de bir avukatın elinden çıkmış.
taşınmazın kullanılmadığı hususu, bana kirayı ödedikleri müddetçe sanki lehimize bir durum yaratmaz gibi duruyor. işyeri ruhsatı olmadığından, şikayetimiz üzerine belediye kapattırdı. belediye ruhsat için yeni tarihli bir kontrat istiyor. bunu da biz yapmadığımız gibi, belediyeyi böyle bir kontrat yapmayacağımızı ve olası sahte imza ile yapılacak bir başvuruyu kabul etmemesi için uyardık.
Şimdi kapalı duran yer için 146 TL ödemek onlara zor gelmez ancak kira tesbitle bunu yükselttiğimizde bir noktaya gelebileceğimizi umuyorum. sorun şu ki taşınmazı satın alan müvekkilim içinde kimse yok diye herhangi bir ihtar da göndermemiş. Bunlar daha sonra bir şekilde ortaya çıkınca kaymakamlık müracaatımızda 6 malik evveliyle yapılan 1994 tarihli 150 Tl bedelli bir kira kontratı ile ortaya çıktılar. Muhtemelen çıkmak için para betlentileri var ve biz bunu vermek istemiyoruz.
Hukuku sağlamak bazen gerçekten de çok zor olabiliyor. ama ben her yolu azimle ve defalarca deneyeceğim. Müvekkilime karşı taraftan bir avukatlık ücreti ödenmesine neden olmak istemiyorum. Bu kadar haklı iken davayı kaybetmek de hoşuma gitmez elbette.
Nurten Çelik
Old 05-06-2012, 18:36   #8
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Nurten Çelik
Sayın meslektaşlarıma zaman ayırdığınız için çok teşekkürler ediyorum.
Bu olayda biraz bulanık suda balık avlıyoruz. Ben taşınmazı fiilen ve gerçekte kullanmadığının tesbitini talep etsem diye düşünüyorum.

Bu yolu denemeniz, sadece sizi yorar.Değişik forumlarda detaylı açıkladım.

Öte yandan, tebligatı Noter memuru eliyle yapmayı deneseniz.
Old 07-06-2012, 14:01   #9
Av. Nurten Çelik

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
Gerçekten düşünmesi bile çok yorucu, aylardır bunu bir şekilde yerine oturtmaya çalışıyorum. Ancak gittiğim noter de memur vasıtasyla tebligatın artık yapılamayacağını söyleyince ben de ihtarı tebliğ edemiyorum. Acaba sizin bahsettiğiniz tartışılan konular hangi başlık altında idi. Bana bunları bildirebilirseniz çok memnun olurum.
İlginize sonsuz teşekkürlerimle,
Av. Nurten Çelik
Old 07-06-2012, 14:14   #10
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Nurten Çelik
Sayın meslektaşım,
Gerçekten düşünmesi bile çok yorucu, aylardır bunu bir şekilde yerine oturtmaya çalışıyorum. Ancak gittiğim noter de memur vasıtasyla tebligatın artık yapılamayacağını söyleyince ben de ihtarı tebliğ edemiyorum. Acaba sizin bahsettiğiniz tartışılan konular hangi başlık altında idi. Bana bunları bildirebilirseniz çok memnun olurum.
İlginize sonsuz teşekkürlerimle,
Av. Nurten Çelik

Linklerden birisi şudur.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=59461
Old 13-06-2012, 17:39   #11
Av. Nurten Çelik

 
Varsayılan

Tüm meslektaşlarıma katkıları için çok çok teşekkür ederim. Gerçekten kiracının kiralananı kullanmadığını yargıç tesbit etse bile bu kira ilişkisini sona erdirmez. Bazen konuyu bir şekilde kafamıza takınca, yapraklarla uğraşmaktan ormanı göremiyoruz.
Herkese iyi çalışmalar dilerim.
Av. Nurten Çelik
Old 14-06-2012, 00:10   #12
kapgan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Nurten Çelik
Tüm meslektaşlarıma katkıları için çok çok teşekkür ederim. Gerçekten kiracının kiralananı kullanmadığını yargıç tesbit etse bile bu kira ilişkisini sona erdirmez. Bazen konuyu bir şekilde kafamıza takınca, yapraklarla uğraşmaktan ormanı göremiyoruz.
Herkese iyi çalışmalar dilerim.
Av. Nurten Çelik

Sayın Çelik,

Konuyu biraz geç farkettim.Anladığım kadarıyla olayda kiracı fiilen kullanmadığı bu yeri tahliye etmiyor ve bahsettiğiniz gibi bir karşılık bekliyor.Yargıtay'ın, kiralananın boş kalmasını,kira sözleşmesi olmasına rağmen kullanılmamasını tahliye nedeni kabul ettiği kararları var.Kiralananın kullanılmaması,devamlı surette kepenklerin kapalı kalması,taşınmazın değerini düşüren bir unsur olduğundan, bu nedenle tahliye talep edebilirsiniz diye düşünüyorum.
Old 14-06-2012, 14:52   #13
Av. Nurten Çelik

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
Tam da konudan ümidimi kesmişken sizin cevabınız bana umut verdi. Acaba bahsettiğiniz yargıtay kararlarından elinizde olan var mı? Veya tarih ve numaraları varsa belki türkhukuktan böyle bir yardım alabilirim.
Size Çok teşekkür eder iyi günler dilerim.
Nurten ÇELİK
Old 14-06-2012, 15:39   #14
ElifŞimşek

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/8170
Karar: 2001/7791
Karar Tarihi: 18.09.2001
 
KİRA SÖZLEŞMESİNİN FESHİ MECURUN TAHLİYESİ VE TAZMİNAT DAVASI - KİRA SÖZLEŞMESİNİN FESHİ - KİRACININ ADİ KİRADA KİRALANANI KULLANMAK ZORUNDA OLMADIĞI - KİRALAYANIN AKDİN FESHİNİ VEYA ZARARIN TAZMİNİNİ İSTEYEBİLMESİ İÇİN KİRACIYI TEMERRÜDE DÜŞÜRMESİ GEREĞİ
ÖZET: Kira sözleşmesinde belirlenmedikçe veya işin gereği olmadıkça kiracı adi kirada kiralananı kullanmak zorunda değildir. Kiralayan, ihtara rağmen kiracı olumsuz tutumunu devam ettirir ya da kötü niyetle kiralanana zarar vermeyi sürdürürse, sözleşmeyi feshe hakkı vardır. Kiralayan akdin feshini veya zararın tazminini isteyebilmesi için kural olarak kiracıya ihtar keşide ederek temerrüde düşürmesi gerekir.
(818 S. K. m. 47, 48, 106, 256)
Dava dilekçesinde kira sözleşmesinin feshi, mecurun tahliyesi, 100.000.000-TL maddi, 15.000.000.000-TL manevi tazminatın tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUMK.nun 438. maddesi gereğince duruşma isteminin reddi ile temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
I- İDDİA, SAVUNMA VE HÜKÜM:
Davacı kiralayan, davalı kiracının, sözleşme ile yükümlendiği halde; kiralananı tefriş etmediği, nitelikli eleman çalıştırmadığı, otel müdürlüğünün verdiği talimata uygun olarak hareket etmediği ve hizmeti sürekli olarak sunmayarak kiralananı açıkça kötüye kullandığını ileri sürerek akdin feshi ile maddi ve manevi tazminatın tahsilini talep etmiş; davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece; kiralananın 39 gün kapalı tutulduğunun saptanmasından ötürü akdin feshi ile davalının tahliyesine, maddi tazminat isteminin reddi ve manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı kiracı tarafından temyiz edilmiştir.
II- KİRACININ KİRALANANI KULLANMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ
A) GENEL AÇIKLAMALAR
Kiracı, adi kirada, akden tayin edilmiş olmadıkça ya da işin mahiyetinden böyle bir lüzum doğmadıkça kiralananı kullanmakla yükümlü değildir, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 5 (İX)'e göre: "Kiracı hizmeti gereği işin süresince dükkanı açık tutmakta serbesttir. Kiracı otelin kapalı olduğu günler dışında, her ne sebeple olursa olsun, mecuru 10 günden daha uzun süre kapalı tutamaz ... Her halükarda, mecurun aralıklarla kapalı tutulduğu sürenin, bir yıl içinde toplam 20 gün olması halinde, bu durum kiralayana sözleşmeyi fesih hakkı verecektir." O halde kiracının kiralananı kullanma yükümlülüğü akden belirlenmiş bulunmaktadır.
B) KİRACININ, KİRALANANI KULLANMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMEMESİ HALİNDE KİRALAYANIN AKDİ FESHETME HAKKI
a) KİRALAYANIN AKDİ FESHETME HAKKI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Kanun (BK. mad. 256/2) aynı zamanda, BK. mad. 106 vd.'de konmuş olan ilkelerin uygulanması olarak, kiralayana sözleşmeyi feshetme hakkını da vermiştir. Fesih hakkı, kiracının ihtara rağmen ödevini devamlı ihlal etmesi ya da kiracının açıkça kötüniyetli davranışlarla nesneye (kiralanana) devamlı zarar vermesi şartına bağlanmıştır. O halde sadece önemsiz (tali) şeylerin değil, esaslı bir sözleşmeye aykırılığın da sözkonusu olması zorunludur; tıpkı BK. mad. 106 vd.'deki hallerde olduğu gibi. Burada devamlı surette kalacak, önemli zararlar sözkonusudur. Devamlı bir zarardan ise; kiralanan şeyin varlığına, niteliklerine ya da değerine ilişkin olan devamlılık gösteren herhalde kısa bir süre sonra kendiliğinden tekrar kayıb olmayan zararlar anlaşılmak gerekir.
Kiracı, kiralayanın ihtarına rağmen, devamlı surette bu yükümlülüklere aykırı hareket ederse, kiralayan, belli olmayan süreli kiralarda feshi ihbar süresine uymaksızın; belli süreli sözleşmelerde ise sürenin bitmesini beklemeksizin derhal sözleşmeyi feshedebilir (BK. mad. 256/II). Sözleşmeyi feshetme hakkının şartlarına ilişkin ispat yükü ise kiralayana aittir (Bkz. Becker, H: Borçlar Hukuku, Çeşitli Sözleşme ilişkileri, Çev. Suat Dura, Ank. 1985, sh. 278 vd; Tandoğan, Haluk: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, c. V2, 3. bası Ank. 1985 sh. 141, 154).
b) KURAL: İHTAR GEREĞİ
BK. mad. 256/ll'de kiralayanın akdin feshini ve zararın tazminini isteyebilmesi için kural olarak "kiracının mütemerrit duruma" düşürülmesini şart koşmaktadır: "Kiracı, vukubulan ihtara rağmen bu mükellefiyete daimi surette muhalefet etmekte bulunmalıdır ki" aleyhine tahliye davası açılabilsin (BK. mad. 256/II nin 1. cümlesi). O halde, kiracıyı, BK. mad. 256/l'deki mükellefiyetlere riayete davet etmeden açılan veya vaki ihtar üzerine mükellefiyetlere muhalefetten vazgeçen kiracı aleyhine açılan (akdin feshi ve kiralanandan tahliyesi) davaları kural olarak redde mahkumdur.
c) GEREKÇESİ
Yenilik doğuran hukuksal işlemlerde, diğer tarafın (uyuşmazlık konusu olayda kiracının) menfaati, yenilik doğuran beyan ile kullanılan hakkın kesinlikle tayin ve tespitine lüzum gösterir. Bu nedenle, BK. mad. 256/II gereğince sözleşmeyi fesheden (davacı) kiralayan, kiracının kiralanan şeyi sözleşmeye aykırı olarak kullandığını ileri sürmeye mecburdur. Zira kiracı, vaktinden evvel yapılması nedeni ile geçersiz olan ve dikkate almağa mecbur olmadığı bir fesih karşısında bulunup bulunmadığını veya vaktinden evvel bir fesih hakkı doğuran bir olay dermeyan olunup olunmadığını takdir edecek durumda olmalıdır (Andreas von Tuhr: Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, c. 1-2, çev. Cevat Edege, Ank. 1983, sh. 137).
d) İSTİSNA: İHTARA GEREK OLMAYAN DURUMLAR
Kural yukarıda açıklandığı gibi olmakla beraber, bazı durumlar vardır ki,
kiracının tutumu itibariyle önceden ihtarın tamamen yararsız olacağı ve semeresiz kalacağı anlaşılır. Bu gibi durumlarda kiralayan, herhangi bir ihtarda bulunmak zorunda olmaksızın kiracısı aleyhine uğradığı zararının tazmini ile birlikte (kira akdinin hemen feshi) ni talep ve dava edebilir.
BK. mad. 256/ll'nin ikinci cümlesinde bu durumlar "kiracı... açıktan açığa fena kullanarak kiralayana daimi bir zarar iras eylerse" tarzında ifade olunmuştur, burada devamlı surette kalacak, önemli zararlar sözkonusudur.
e) İHTARIN İÇERİĞİ
Kiracıya gönderilecek ihtarnamede akde aykırı hareketinin ne olduğu belirtilmeli ve bunun tekrarlanmaması ve mümkünse belirli bir süre içinde eski halin iadesi veya akde aykırı durumun ortadan kaldırılması istenilmelidir.
C) UYUŞMAZLIK KONUSU OLAYDA DURUM
Dava dilekçesinin içeriğinden davanın BK. 256. maddesindeki açıktan fena kullanma sebebine dayandırıldığı ve mahkemece de bu istikamette karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle şu husus belirtilmelidir: İhtar göndermeksizin sözleşmenin feshedilebilmesi için kiracının açıkça kötüniyetli davranışlarla kiralanana zarar vermesi; bu zararın devamlı olması ve de kiralananın niteliklerine ya da değerine ilişkin bulunması gerekir (Becker, sh. 280). Uygulamada karşılaşılan kiracının ihtara gerek bırakmayan aykırılıkları başlıca üç grupta toplanabilir: Kiracının, kiralayana veya yakınlarına veya binanın diğer sakinlerine yönelik davranışları; kiralananı fiziki durumuna yönelik veya fiziki durumunu tehdit eden davranışlar; kiracının, kiralananda çevreyi önemli şekilde rahatsız eden yakışıksız davranışları (Bkz. ilgili Yargıtay uygulaması için, Prof. Dr. Haluk Burcuoğlu; Yargıtay Kararları Işığında 6570 sayılı Yasaya Göre Kiracının Tahliye Edilmesi, İst. 1993, sh. 182 vd.).
Davalının davaya konu edilip iddia olunan davranışı ispat edildiği takdirde (bu husus) sadece sözleşmeye aykırılık teşkil eder ve kendisine yöntemine uygun olarak ihtar gönderilmesini gerektirir. Dosyada yukarıda açıklanan ilkelere uygun bir ihtarnameye rastlanmadığı gibi davacının bu yönde bir ileri sürüşü de bulunmamaktadır. Kaldı ki davalı taraf iddianın aksine kiralananı boş tutmadığını savunmuş ve bazı deliller ileri sürmüştür. Mahkeme bu konu üzerinde durmamıştır.
Öte yandan, kiracının yaptığı iş ve otelin çalışma düzeni (saatleri ve ençok günün hangi zaman diliminde kiracının hizmetine ihtiyaç duyulduğu gibi özellikler dikkate alınarak davalının noter belgelerine göre kapalı kaldığı (varsayılan) saatlerin sözleşmede öngörülen (gün) kavramını karşılayıp karşılamadığı hususu bilirkişi aracılığı ile saptanmaması da kabul şekli bakımından eksik tahkikat olarak görülmüştür.
III-MANEVİ ZARAR
Borcun ifa edilmemesi (sözleşmeye aykırı bir davranış) bir manevi zarara da yol açmış olabilir. Manevi zarar, kişilik haklarına saldırı nedeniyle alacaklının (davacının) duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için, borca aykırı davranışın (alacaklının) kişilik haklarını ihlal ederek bu tarz bir zarara yol açmış olması gerekir. Örneğin, borca aykırı davranış alacaklının (davacının) beden tümlüğünü ihlal ederse, haysiyetini rencide ederse alacaklı manevi zarara uğramış olur.
BK. mad. 98/2 yollamasıyla BK. mad. 47 ve 49. maddeleri kıyasen, borca aykırılık yüzünden uğranılan manevi zararlar için de uygulanmak gerekir (Bkz. Tuhr, sh. 569; Tandoğan, Haluk: Türk Mes'uliyet Hukuku, Ank. 1961,sh. 424).
Mahkemece yukarıdaki ilkeler dikkate alınıp tartışılmadan "Davalının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle davacının müşteri şikayetlerine muhatap olduğu ve davacının müşteri kayıpları nedeniyle prestij kaybına uğradığı" gerekçesiyle manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
IV- Sonuç:
Mahkemece yukarıdaki hukuki ve fiili olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru görülmemiş ve davalı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek kararın yukarıdaki nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan 261.000.000-TL temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.9.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Elimde böyle bir karar var ama bilmem işinize yarar mı Nurten Hanım.
Old 14-06-2012, 16:28   #15
Av. Nurten Çelik

 
Varsayılan

İlginiz için çok teşekkürler. Ancak kiracıya noter marifetiyle gönderdiğimiz ihtarnameyi almıyorlar. İşyeri kapalı ve kepenkleri çekilmiş durumda. Ancak ne hikmetse icra tebligatlarını alıp gereğini yapıyorlar.
Ben PTT Genel Müdürlüğüne bu durumu şikayet olarak ilettim. Nasıl oluyor da noter ihtarını alacak adam bulamıyor, ancak iş icra takibine gelince yanında çalışan kişi olarak birine tebliğ edebiliyor diye sordum. Bu konuda savcılığa da suç duyurusunda bulunmayı düşünüyorum. Muhtemelen tebligatları açıp duruma göre tebellüğ edebiliyorlar. Dolayisiyle ihtar gönderemediğimizden hem kira tesbitinde zorlanıyoruz ve hem de taşınmazı kötü kullanımdan dolayı ihtar keşide edemiyoruz. Ancak bir yerde açık vereceklerine inancım var. Her ay icra takibi yapıyorum. Bakalım ne olacak. Artık bunu hırs yaptım.
İyi günler dileğiyle
Av. Nurten ÇELİK
Old 14-06-2012, 22:59   #16
kapgan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Nurten Çelik
Sayın Meslektaşım,
Tam da konudan ümidimi kesmişken sizin cevabınız bana umut verdi. Acaba bahsettiğiniz yargıtay kararlarından elinizde olan var mı? Veya tarih ve numaraları varsa belki türkhukuktan böyle bir yardım alabilirim.
Size Çok teşekkür eder iyi günler dilerim.
Nurten ÇELİK

T.C. YARGITAY

6.Hukuk Dairesi
Esas: 1994/1824
Karar: 1994/2090
Karar Tarihi: 21.02.1994


TAHLİYE DAVASI - SÖZLEŞMEYE AYKIRILIK NEDENİYLE KİRALANANIN TAHLİYESİ İSTEMİ - FAAL OLMASI GEREKEN SATIŞ YERİNİN KULLANMA VE KİRALAMA AMACINA AYKIRI KULLANILMASI

ÖZET: Dava, akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesi isteğine ilişkindir. Faal olması gereken satış yeri olarak kullanılmak üzere kiralanan dava konusu yerin, kullanma ve kiralama amacına aykırı şekilde kapalı tutulması ve ihtara rağmen amaca uygun kullanıma geçilmemesi halinde, sözleşmeye aykırılık olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir.

(818 S. K. m. 248, 249, 98/2)

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesi isteğine ilişkindir. Mahkeme, davayı reddetmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının "Cam eşya satış yeri" olarak kullanılmak üzere kiraladığı yeri kapalı tutmak suretiyle akde aykırı davranıp davranmadığı noktasındadır.

Kiralananın 1.1.1987 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli sözleşme ile "Cam eşya satış yeri" olarak kullanılmak üzere davalıya kiralandığı, yazılı sözleşmeden anlaşılmaktadır. Davcı tanıkları, bu yerin üç seneden beri kapalı tutulmakta olduğunu, kepenklerinin tamamen kapalı bulunduğunu ve dıştan kiralananın terkedilmiş bir görünümde olduğunu, birbirlerini doğrular ve tamamlar şekilde ifade etmişlerdir. Mahallinde yapılan keşifte, dava konusu yerin tamamen kapalı ve bakımsız durumda olduğu ve uzun süredir kullanılmadığı uzman bilirkişi tarafından belirtilmiştir. Davalı tanıklarının aksine bir beyanları bulunmamaktadır. Bu tanıklar sadece o yerin depo ve teşhir yeri olarak kullanıldığını belirtmişlerse de, kepenklerin dahi kapalı olduğuna karşı çıkılmamış bulunması karşısında bu şahadet kiralananın, yine kiralananın amacına uygun kullanılmadığını doğrular nitelikte bulunmuştur. Böylece, faal olması gereken satış yeri olarak kullanılmak üzere kiralanan dava konusu yerin kullanma ve kiralama amacına aykırı şekilde kapalı tutulduğunun sabit olduğu, ihtara rağmen amaca uygun kullanıma geçilmediğine göre akde aykırılık olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bundan zuhul olunarak kısa süre kapalı tutulma halinin varlığının kabulü ile davanın reddolunması isabetsiz olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21.2.1994 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Old 15-06-2012, 12:22   #17
Av. Nurten Çelik

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
İlginize ve bilginize çok teşekkür ederim. Bu karar gerçekten benim işime yarayacak ancak noterden ihtarı yaptırmanın bir yolunu bulmak zorundayım.
İyi çalışmalar ve iyi günler dileğiyle
Av. Nurten ÇELİK
Old 15-06-2012, 14:34   #18
kapgan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Nurten Çelik
Sayın meslektaşım,
İlginize ve bilginize çok teşekkür ederim. Bu karar gerçekten benim işime yarayacak ancak noterden ihtarı yaptırmanın bir yolunu bulmak zorundayım.
İyi çalışmalar ve iyi günler dileğiyle
Av. Nurten ÇELİK

Umarım sonuca ulaşabilirsiniz.İyi Çalışmalar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
alt kiracıya karşı ayıba karşı tekeffül avukatsamil Meslektaşların Soruları 1 02-05-2010 17:48
Apartman giderlerinden ötürü kiracıya karşı nasıl icra takibi yapılır? Hukuka Saygı Meslektaşların Soruları 1 07-02-2010 23:34
89/1 itiraza karşı açılabilecek davalar ? av.myıldız Meslektaşların Soruları 0 14-04-2008 09:45
kısıtlılık davasına karşı açabileceğimiz davalar erzincan Meslektaşların Soruları 2 25-09-2007 21:44
işçiye karşı açabileceğimiz davalar hakkında köktaş Meslektaşların Soruları 2 17-09-2007 12:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07363391 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.