Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

5252 S.kanun ile Çek Kanunu 16/3 uygulaması (İnfazlar Durduruluyor)

Yanıt
Konu Notu: 4 oy, 4,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-01-2009, 16:36   #31
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan S.Orhan
Yargıtay 10.Ceza Dairesi 19.01.2009 tarih 2007/7947 esas,2009/54 karar sayılı kararı ile karşılıksız çek düzenlemek suçundan gerçek kişiye verilen cezanın bir üyenin muhafeleti ile onanmasına karar verdi.
Bilgilerinize.


Bence çok önemli bir karar. Hepsini yayınlama şansınız var mı?
Old 31-01-2009, 13:25   #32
Tuğçe AYMEN

 
Varsayılan



T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi

Esas No : 2007/7947
Karar No : 2009/54
Tebliğname No : 10-2005/25126

KARŞI OY GEREKÇESİ:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasında “Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır” ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinde “Diğer kanunların 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır” denmesine, sözü edilen kanunların kabul edildiği tarihten sonra 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’da değişiklik yapılmamasına göre; 3167 sayılı Kanunun karşılıksız çek keşide etme suçuna ilişkin 16. maddesindeki yaptırımlarla ilgili hükümlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 20, 43, 52, 53, 60 ve 61. maddelerinde yer alan genel hükümlerinin uygulanmasında ve buna bağlı olarak sanığın hukuksal durumunun yeniden değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunduğu, bu nedenle hükmün bozulması gerektiği kanısını taşıdığımdan, çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyorum. 19.01.2009
Old 31-01-2009, 16:46   #33
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Tuğçe AYMEN


T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi

Esas No : 2007/7947
Karar No : 2009/54
Tebliğname No : 10-2005/25126

KARŞI OY GEREKÇESİ:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasında “Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır” ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinde “Diğer kanunların 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır” denmesine, sözü edilen kanunların kabul edildiği tarihten sonra 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’da değişiklik yapılmamasına göre; 3167 sayılı Kanunun karşılıksız çek keşide etme suçuna ilişkin 16. maddesindeki yaptırımlarla ilgili hükümlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 20, 43, 52, 53, 60 ve 61. maddelerinde yer alan genel hükümlerinin uygulanmasında ve buna bağlı olarak sanığın hukuksal durumunun yeniden değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunduğu, bu nedenle hükmün bozulması gerektiği kanısını taşıdığımdan, çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyorum. 19.01.2009

Sayın Aymen,

Kararın tamamını yayımlama imkanınısz olursa çok seviniriz. Saygılarımla...
Old 31-01-2009, 18:51   #34
elitra

 
Varsayılan

Samsun' da yaptığımız başvuru neticesinde infaz durduruldu. Meslektaşların bu konuda daha aktif davranmasını dilerim. (tabii bu dileğim müvekkili sanık-mahkum olanlar için)
Old 01-02-2009, 01:05   #35
Tuğçe AYMEN

 
Varsayılan

T.C.
YARGTAY
10. Ceza Dairesi

Esas No :2007/7947
Karar No :2009/54
Tebliğname No :10-2005/25126


TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
YARGITAY KARARI

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık …… ……. Hakkında ANKARA 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 27.10.2004 tarihinde 2004/378 esas ve 2004/833 karar sayı ile kurulan mahkumiyet hükmünün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın onama isteyen tebliğnağmesi ile 22.05.2007 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargılama sürecinin yasaya uygun olarak yapıldığı; delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı; eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı; vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı; eyleme uyan suç tipi ile yatırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün istem gibi ONANMASINA, 19.01.2009 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.


Daha önce karşıoy yazısını gönderdiğimden onu ayrıca göndermiyorum. İyi Çalışmalar...
Old 01-02-2009, 22:29   #36
asstarrr

 
Varsayılan

arkadaşlar ben de 10. ceza dairesinin bu kararını arıyorum . Bulan varsa lütfen siteye eklesin , çok seviniriz.
Old 02-02-2009, 09:33   #37
selcukargun

 
Varsayılan

Sayın Aymen,


gönderdiğiniz karada "oybirliği" ile karar verildiği yazılı.
Ayrıca bir de karşı oy gönderdiniz . Bir yanlışlık olmasın?
Old 02-02-2009, 10:35   #38
S.Orhan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan selcukargun
Sayın Aymen,


gönderdiğiniz karada "oybirliği" ile karar verildiği yazılı.
Ayrıca bir de karşı oy gönderdiniz . Bir yanlışlık olmasın?

Sayın Aymen ''oybirliği'' sözcüğünü yanlışlıkla yazmış sanırım. karar önümde ve yeniden okudum,''oyçokluğuyla'' yazıyor.
Saygılarımla.
Old 02-02-2009, 11:17   #39
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan selcukargun
Sayın Aymen,


gönderdiğiniz karada "oybirliği" ile karar verildiği yazılı.
Ayrıca bir de karşı oy gönderdiniz . Bir yanlışlık olmasın?

Düzelttim.
Old 03-02-2009, 12:24   #40
Tuğçe AYMEN

 
Varsayılan

10. Ceza Dairesinin "oyçokluğu" ile verilen kararı elimde pdf.formatında bulunması ve sitedeki arkadaşların bu kararı talep etmeleri nedeniyle bilgisayar ortamında yazarak sizlere ulaştırmaya çalıştım. Nitekim önemi nedeniyle öncelikle karşı oy yazısını gönderdim. Ancak daha sonra Sayın Hakan EREN'in kararın tamamını istemesi üzerine, karşı oy yazısını gönderdiğimden sadece kararın yazmadığım diğer kısmını yazıp gönderdim. Sanırım "oyçokluğu" ibaresini "oybirliği" şeklinde yazmışım. Sanırım diyorum çünkü yazı ben de kayıtlı olmadığından kontrol edemiyorum.
Düzeltmeler için teşekkür ederim.
Old 06-02-2009, 16:15   #42
denipre

 
Varsayılan

Arkadaşlar karar açık ancak muhalefet gerekçesiyle daha sonra olay genel kurula taşınabilirse herhalde o zaman tam bir yeknesaklık sağlanabilecek...
Old 19-02-2009, 13:32   #43
emrahcevik

 
Varsayılan

merhabalar,

adalet.org sitesindeki kararın altında "not: gerçek kişiler için çek bedeli kadar adli para cezası verilmesiyle ilgili" yazıyor. bu konuda zaten bir tereddüt yok. önemli olan tüzel kişilerin karşılıksız kalan çekleri ile ilgili cezaların akıbeti. 2009 yılı içinde 2 dosyamdan tüzel kişi adına keşide edilen çekten dolayı ceza çıktı.

bir müddet daha beklemek gerekiyor sanırım kafa karşıklığının bitmesi için.
Old 19-02-2009, 13:45   #44
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan emrahcevik
merhabalar,

adalet.org sitesindeki kararın altında "not: gerçek kişiler için çek bedeli kadar adli para cezası verilmesiyle ilgili" yazıyor. bu konuda zaten bir tereddüt yok. önemli olan tüzel kişilerin karşılıksız kalan çekleri ile ilgili cezaların akıbeti. 2009 yılı içinde 2 dosyamdan tüzel kişi adına keşide edilen çekten dolayı ceza çıktı.

bir müddet daha beklemek gerekiyor sanırım kafa karşıklığının bitmesi için.

Artık kafa karışıklığı gerektirecek bir durum yoktur. 10 uncu Ceza Dairesinin kararından sonra uygulamada birlik sağlandı. Ancak 16 ıncı maddeyi yanlış yorumlayanların kafası karışmaktadır.

Alıntı:
ÇEKLE ÖDEMELERİN DÜZENLENMESİ VE ÇEK HAMİLLERİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN

MADDE 16.- (Değişik: 4814 - 26.2.2003 / m.14) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

Bu suçun, organ veya temsilcisi tarafından tüzelkişi yararına işlenmesi halinde özel hukuk tüzelkişisi hakkında da birinci fıkra uyarınca para cezasına hükmolunur. Ayrıca yetkili temsilci tarafından yararına çek keşide edilen hesap sahibi gerçek kişi hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.

Değişen durum, ikinci fıkranın koyulaştırdığım bölümünün uygulanmayacak oluşudur. Çok sorulduğu için somut örnekle açıklama yapayım. Örneğin X tüzel kişiliği adına yetkili temsilcisi çek keşide etmiş ve karşılıksız çıkmış olsun. Eskiden(31.12.2008 tarihine kadar) hem yetkili temsilci olan gerçek kişi hakkında, hem de tüzel kişi hakkında ayrı ayrı(aynı çek nedeniyle), para cezası verilebiliyordu. Ancak artık sadece tüzel kişi temsilcisi hakkında para cezası verilmektedir. Yani tek ceza verilmektedir. Durum bundan ibarettir.

Gerçek kişinin keşide ettiği bir çek sözkonusu ise zaten ceza verilmektedir.
Old 15-03-2009, 00:49   #45
elitra

 
Varsayılan

Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi' nin vermiş olduğu kararı karsiliksizcek.wordpress.com adresinden okumanızı tavsiye ederim.
Old 17-03-2009, 18:33   #46
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın elitra,

Bu adres çıkmıyor...

Yada böyle bir adres var ama ben (!) bulamıyorum.

Tam adresi (tıklanacak şekilde ) verebilirseniz ya da yazıyı buraya kopyalayabilirseniz ne güzel olurdu?!!

Kolay gelsin...
Old 17-03-2009, 18:44   #47
av.knel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gamze Dülger
Sayın elitra,

Bu adres çıkmıyor...

Yada böyle bir adres var ama ben (!) bulamıyorum.

Tam adresi (tıklanacak şekilde ) verebilirseniz ya da yazıyı buraya kopyalayabilirseniz ne güzel olurdu?!!

Kolay gelsin...


http://karsiliksizcek.wordpress.com/...is-no-2009247/



Old 18-03-2009, 16:48   #48
elitra

 
Varsayılan

Sayın DÜLGER

http://karsiliksizcek.wordpress.com
adresinde mart 2009 u tıklayın SAKARYA diye başlayan mahkeme ismini tıklayın tüm metin karşınıza çıkacak
Old 26-03-2009, 13:06   #49
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi, Karşılıksız Çek ile ilgili Beraat Kararı , 5-mart-2009

TC ŞİŞLİ 11. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ


DOSYA NO :2007/541
KARAR NO :2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970

HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009
Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK’nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde “Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı” hükme bağlanmış TCK’nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise “Diğer kanunların 5237 sayılı TCK’nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği” belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK’un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.

Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK’nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK’nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK’nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK’nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK’nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK’nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK’nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK’nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK’nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK’nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK’nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK’nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK’nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK’nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK’nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.

Ayrıca yürürlüğe giren TCK’nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK’nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK’nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK’nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK’nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK’nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK’nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK’nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK’nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK’nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK’nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:

Sanık A.A’ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009

***************************
Karşılıksız Çek Beraat Kararı : SAKARYA 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ, DEĞİŞİK İŞ KARAR, DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247, 16-mart-2009





T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247
BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL
Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı “Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”u va’zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın “Özel” niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi’nin pek çok uygulamalarında da “özel yasa ” niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma…gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de “çek bedeli kadar adli para cezası” olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden” sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak ” Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı’nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.” düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan “çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi” bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM’nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü H.S.S. müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.
Old 26-03-2009, 14:34   #50
ISTANAZ

 
Varsayılan

Dün girdiğim duruşmada mahkumiyet kararı verildi.( çek şirket'e ait. şirket temsilcisine ceza verildi)
Old 26-03-2009, 16:28   #51
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

10 gün önce Şişli 5 As.Ceza Mah.de, mahkumiyet kararı çıktı.

Bugün Şişli 6. As.Ceza Mah.de beraat kararı verildi.
Old 27-03-2009, 15:52   #52
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Ben de bugün gerçek kişi aleyhine mahkumiyet kararı aldım.

Her şeye rağmen (Mahkumiyet konusunda TCk hükümlerine rağmen hakimler üzerinde Yargıtay baskısı olduğunu düşünüyorum) şu an yürürlükte bulunan yasal düzenlemeler karşısında,yeni bir düzenleme oluncaya kadar bu suçtan gerçek ve tüzel kişilere ceza verilemeyeceğini düşünüyorum.

Saygılarımla
Old 28-03-2009, 18:56   #53
Av.Turan

 
Varsayılan

Ankarada mahkumiyet kararı verilmeye devam ediyor. bence ceza verilmesi gerekmektedir. Zira işlenen suçun karşılığı olması gerekir. aksi taktirde toplumda suç oranı artar. Olaya birde ekonomik ve yaptırımlar açısından bakmak gerek. Ceza toplumu disiple etme aracıdır. Ceza yaptırımı olmaması suçun artması demektir. bu nedenlede bence ceza yaptırımı olması gerekir. Ceza yaptırımının kaldırılması konusundaki kararında desteklenmemesi gerekir bence.
Old 29-04-2009, 13:28   #54
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

10. Ceza Dairesi 2007/9658 Es. 2009/2654 K. 23.02.2009 Tarihli kararıyla aynı yönde(Cezalandırma) karar vermiş olup, bu defa karar "oybirliği" ile verilmiştir.
Old 29-05-2009, 12:09   #55
çözümhukuk

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarıma katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.Şu halde tüzel kişilere ceza verilemiyor.
....Bu suçtan mükerrirlere 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.
Peki gerçek kişiler hakkında tekerrür ile ilgili hükümler uygulanmaya devam ediliyor mu?Yani hapis cezası verilebilecek mi?Hüküm fıkrasında şirket yetkilisinin X TL para cezasına mahkum edildiği yazıyor ve bu cezanın hangi süre içinde ödeneceğine ve ödenmediği takdirde akıbetinin ne olacağına dair bilgi yoksa ne olur?Mahkum bu para cezasını ödemezse ne olur?Diyelim ki ödedi,alacaklı icra takibinden sonuç alamadığı takdirde alacağını tahsil edemeyecek midir?Para cezasını ödemekle cezasını çekmiş sayılacak ,alacaklı da 'Ben alacağımı alamadım ama en azından devletime para kazandırdım' diye teselli mi bulacaktır?
Saygılarımla...
Old 09-06-2009, 17:03   #56
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Çekte idari para cezası verilmesi gündemde...bununla ilgili bir "alacaklı" konumundaki bir vatandaş'ın yorumunu yorumsuz aktarıyorum..

"ben ticaretle ugraşan bir esnafım müsteri bize çekini kesiyor bizde ona malzemeyi veriyoruz kişi işlerini bozuyor ve ya işle ilgilenmiyor veya niyetini bozup kolay yönden para kazanma yoluna gidiyor tüm malvarlıklarına başkalarının üzerine devrediyor bizim avukadımız iciraya gidiyor bir bakıyoruz vergi levhası degişmiş akrabasının üzerine veya bir tanıdıgının üzerine bazende çalıştırdıgı persolenin üzerine aktarıyor kendişide ben burayı devrettim buraya gezmeye geldim veya burada sigortalı çalışıyorum diyor kişi yine orada malzemeleri kullanıyor ama bizim elimizden birşey gelmiyor çünkü haciz memuru malları kaldırmıyor kişide bize gülüyor param olunca öderim diyor evine gidiyoruz eşi evinde ben kocamdan ayrıldım diyor yine biz boş dönüyoruz avukadım trafige bankalara ve tapu dairesine yazı yazıyor gelen cevaplar ise bir şey yok üzerinde diyor tabiiki bu arada bu işlemleri yaparken en az 2 ay geçiyor en son kozumuz ve caydırıcı olan savcılıga karsılıksız çek keşide etmekden dava açıyoruz en az 5 ay sonra duruşmaya davet için tebligat çıkıyor bir bakıyorsun tam 8 ay sonraya ne yaptı şimdi toplam 15 ay oldu duruşmaya gelmiyor hakim bir 4 ay daha atıyor oldu 19 ay kişi yine duruşmaya gelmiyor hakim tutuklama kararı veriyor artık emniyetin yol kemelerinde dekkelirse yakalanıyor buda en az 3 ay sürüyor etti 22 ay tabiki kişi yine bildiginiz gibi sallıyor işde böyle yok paramı alamadım diyor kişi içeri girmekden korkusuna parayı ödüyor ama 2 türlü ödeme secenegi var biri çekmiktarını savcılıga yatırırsa tutuklama iptal oluyor yani biz yine parayı alamıyoruz kişi iyi niyetle bizi arayıp arkadaş hiçbir maşraf ve vade farkı ödemem gel ana parayı alderse koşa koşa gidiyoruz alıyoruz eger almassak hiç alamıyoruz ne oldu 22 ay geçdi avukat maşrafınıda biz ödüyoruz bizim para çek miktarının yarısına düşdü vay bizim halimize aglarmısın gülermisin yani kısacası bu tutuklamada olmasa paramızı hiç alamayacagız yarısı bile olsa bizim günahımız neyde 22 ay bekliyecegiz bizim paramızla para kazanıyor sonra geçip karsımızda bize gülüyor ve son model arabalara biniyor bumu adalet bumu ticaret yapmasak daha iyi eeeeeee ozaman yanımızda çalışan okadar kişi işşiz kalacak kısacası kanunlar iyi degil bizi sürekli magdur ediyor buna acil bir çözüm gelmesi lazımbu yazıyı hazırlarken inanın moralim çok çok bozuk çünkü çok batagımız var yetkililere sesleniyorum siz benim yerimde olsanız ne yapardınız diye soruyorum sayın savcılar ve hakimler lütfen bu konuyu sn adalet bakanımız memedali şahine iletin buna acilen bir çözüm getirsin gerekirse bende fikir verebilirim bu yazım kötü niyetli çek keşidicilerinin için gecerlidir iyi niyetliler içindeallah sabır versin SAYGILARIMLA"
Old 04-09-2009, 19:55   #57
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

“3167 Sayılı yasadaki nisbi adli para cezasına ilişkin düzenleme, Türk Ceza Yasasının gün para cezası sisteminden “farklı” olsa bile “aykırılık” oluşturmuyor.”

T.C. YARGITAY
10.Ceza Dairesi

Esas : 2009/7799
Karar : 2009/9310
Karar Tarihi : 13.05.2009

ÖZET: 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerinde, <tüzel kişilere ceza yaptırımı uygulanamayacağı> kuralına benzer şekilde, suç karşılığında nispi para cezasının uygulanamayacağına ilişkin açık ve emredici bir hüküm yer almadığı gibi, nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin yapılan değişiklik ile <adli para cezasının miktarının elde edilen menfaatin iki katından az olamayacağı> hükmü öngörülerek, nispi para cezasının Yeni TCK'nın yaptırım sistemine aykırı olmadığı açık bir biçimde ortaya konulmuştur. Ayrıca, 5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girmesinden sonra çıkarılan çeşitli kanunlarda yer alan suç tanımlarında, nispi para cezasının öngörüldüğü görülmektedir. Bu durumda; kanun koyucunun nispi nitelikteki para cezalarının uygulanmasına tamamen son vermeye dönük bir amacının bulunmadığı anlaşılmakta olup; diğer kanunlarda yer alan nispi nitelikteki adli para cezalarına, <gün para cezası sistemine> <aykırılık> değil, <farklılık> oluşturduğunu, bu nedenle yürürlüklerini sürdüreceklerini, uygulanmalarının ve infazının zorunlu olduğunu kabul etmek gerekmektedir.

(3167 S. K. m. 16) ( 5252 S. K. m. 1, 5) (5237 S. K. m. 2, 5, 7, 45, 52, 158) (5411 S. K. m. 160)

Dava: Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık ... hakkında Gaziantep 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.02.2008 tarihli, 2007/854 esas, 2008/140 karar sayılı hükmü ile <3167 sayılı Kanunun 16/1. maddesi uyarınca verilen 1.000. YTL adli para cezasının> infazı aşamasında, Cumhuriyet savcılığınca, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un geçici 1. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 2, 5, 7/2, 45/1 ve 52/1 .maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, suç karşılığı yaptırım olarak sadece hapis ve gün para cezası verilebileceği, bu genel kuralın bütün özel yasalarda bağlayıcı olduğu, aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği, bu nedenle 5237 sayılı TCK'nın Hükümlerine aykırı olan söz konusu para cezasının infazında tereddüt oluştuğu belirtilerek, karar verilmesinin talep edilmesi üzerine; aynı Mahkemece yapılan inceleme sonucu verilen, 12.01.2009 tarihli ve aynı sayılı, <3167 sayılı Kanun'da yeni bir düzenleme yapılmamış olsa da, karşılıksız çek keşide etmek suçundan gerçek kişilere verilen cezaların yasal ve usulüne uygun olduğa gerekçesiyle uyarlama yapılmasına ve infazın, durdurulmasına yer olmadığına> ilişkin ek kararına itiraz edildiği; itiraz mercii Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 16.01.2009 tarihli ve 2009/42 değişik iş sayılı kararı ile, <3167 sayılı Kanun'un 16. maddesinde <karşılıksız çek keşide etmek> suçuna ilişkin cezanın 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerine aykırı olduğu ve 31.12.2008 tarihine kadar yeni yasal düzenleme yapılmadığından genel hükümlerin uygulamasının gerektiği, infaz edilecek hükümde tereddütlerin oluşması nedeni ile hükmün infazının mağduriyetlere yol açmaması için, itirazın kabulü ile 12.01.2009 tarihli ek kararın kaldırılmasına, infazın durdurulmasına ve hükümlünün bihakkın tahliyesine> karar verildiği; itiraz merciinin 16.01.2009 tarihli kararına karşı Yüksek Adalet Bakanlığı'nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 31.03.2009 gün ve 3438/18829 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 04.05.2009 gün ve 2009/93495 sayılı tebliğnamesi ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya ve ekleri incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, Dosya kapsamına göre;

5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesindeki, <Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.>,

5237 sayılı Kanunun 5. maddesindeki <Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır>,

Aynı Kanun'un 52. maddesindeki, <Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla, olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

En az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsı halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.>

3167 sayılı Kanunun 16/1. maddesindeki, <üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli, tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar.>

Hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 3167 sayılı Kanunda 31.12.2008 tarihine kadar yeni bir düzenleme yapılmamış ise de, anılan Kanunun 16/1. maddesinde öngörülen cezanın nispi nitelikte olduğu ve 5237 sayılı Kanunun 52. maddesine aykırılık oluşturmadığı, bu hususun Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22.01.2009 tarihli ve 2007/8271 esas, 2009/480 sayılı ilamı ile de zımnen kabul edildiği gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. denilerek, Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 16.01.2009 tarihli anılan kararının bozulması istenmiştir.

Somut olayda uyuşmazlık, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un geçici 1. ve 5237 sayılı TCK'nın 5 ve 52. maddeleri hükümleri karşısında, karşılıksız çek keşide etmek suçu için 3167 sayılı Kanun'un 16/1. maddesinde öngörülen nispi para cezasının, 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerine aykırılık oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.

5237 sayılı TCK'nın 45/1. maddesinde <Suç karşılığında uygulaman yaptırım olarak cezalar, hapis ve adli para cezalarıdır> hükmü öngörülmektedir.

5252 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (1) ve (2). fıkralarında, <Kanunlarda öngörülen <ağır para> cezaları, <adli para> cezasına dönüştürülmüştür. Bu kanunlarda Türk Ceza Kanunu'nda belirlenen cezalar sistemine, uygun değişiklik yapılıncaya kadar, alt ve üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı dörtyüzelli milyon, üst sınırı yüzmilyar Türk Lirası olarak uygulanır. Bu fıkra hükümleri nispi nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmaz,> hükümlerine yer verilmiş olup; nispi nitelikteki ağır para cezaları da diğer cezalar gibi adli para cezasına dönüştürülmüş ve (2), fıkra düzenlemesinden ayrı tutularak, bu kuralın nispi para cezaları hakkında uygulanmayacağı, dolayısıyla, mevcut durumuyla uygulanabilir olduğu kabul edilmiştir. Nitekim aynı maddenin. (3). fıkrasında da nispi nitelikteki adli para cezaları da dahil olmak üzere tüm ağır para cezasından dönüştürülen adli para cezalarının infazına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.

5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerinde, 20/2. maddesindeki <tüzel kişilere ceza yaptırımı uygulanamayacağı> kuralına benzer şekilde, suç karşılığında nispi para cezasının uygulanamayacağına ilişkin açık ve emredici bir hüküm yer almadığı gibi, 5237 sayılı TCK'nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden çok kısa bir süre sonra 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun ile nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinde yapılan değişiklik ile <adli para cezasının miktarının elde edilen menfaatin iki katından az olamayacağı> hükmü öngörülerek, nispi para cezasının Yeni TCK'nın yaptırım sistemine aykırı olmadığı açık bir biçimde ortaya konulmuştur. Ayrıca, 5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girmesinden sonra çıkarılan çeşitli kanunlarda yer alan suç tanımlarında, nispi para cezasının öngörüldüğü görülmektedir. Örneğin; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 160. maddesinde nispi adli para cezası öngörülmüştür.

Bu durumda; kanun koyucunun nispi nitelikteki para cezalarının uygulanmasına tamamen son vermeye dönük bir amacının bulunmadığı anlaşılmakta olup; diğer kanunlarda yer alan nispi nitelikteki adli para cezalarına, 5237 sayılı TCK'nın 52. maddesinde öngörülen <gün para cezası sistemine> <aykırılık> değil, <farklılık> oluşturduğunu, bu nedenle 31.12.2008 tarihinden sonra da geçerliliklerini, dolayısıyla yürürlüklerini sürdüreceklerini, uygulanmalarının ve infazının zorunlu olduğunu kabul etmek gerekmektedir.

Sonuç: Kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden; Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.01.2009 tarihli ve 2009/42 değişik iş karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince BOZULMASINA; aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için, dosyasın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 13.05.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 04-09-2009, 20:35   #58
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Biraz geç kalınmış bir mesaj olsa da Alanya'da gerçek kişilere karşılıksız çekten mahkumiyet kararı verilmeye devam ettiği gibi infazlara da devam eoiliyor
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
resmi evrakta sahtekarlıkta lehe kanun uygulaması ve zamanaşımı LEVENT OSMAN Meslektaşların Soruları 11 04-01-2011 18:12
3239 sayılı kanun (Bir çok kanunu değiştiren bir kanun) ibreti Meslektaşların Soruları 7 24-09-2010 13:01
İmar Kanunu 18- hamur uygulaması Av. Rahşan KÜPELİ Meslektaşların Soruları 4 19-04-2008 20:19
3914s kanun 18. madde uygulaması Av. Emrah GELEŞ Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 0 01-03-2008 13:58
Kabahatler Kanunu Uygulaması oceans17 Hukuk Soruları Arşivi 1 23-12-2006 12:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07865000 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.