Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Manevi Tazminat Talebi - TCK 86/2

Yanıt
Old 12-04-2007, 16:39   #1
AV.SONER GÜMÜŞKAYA

 
Varsayılan Manevi Tazminat Talebi - TCK 86/2

Müvekkilim 5237 sayılı tck nun 86/2,52 maddeleri gereğince 400.00.ytl adli para cezası ile cezalandırılmasına 26.09.2006 tarihinde kesin olarak karar verildi.Katılan tarafından 23.02.2007 tarihinde 5.000.00.YTL değerinde manevi tazminat davası açılmıştır.
Bu dava ile ilgili olarak zamanaşımı ve dava dilekçesinde geçen^^saygı kavramından ve sorumluluk bilincinden yoksun davalı^^isnadının hukuki yaptırımı konularında siz saygıdeğer meslektaşlarımdan görüş bekliyorum şimdiden teşekkür ederim.
Old 12-04-2007, 16:50   #2
Av.Turan

 
Varsayılan

ortada ceza davası olduğundan zamanaşımı ceza davasının bağlı olduğu sureye tabidir.suçun işlenme tarihine bakarak kararverirsiniz zamanaşımına uğrayıp uğramadığına.manevi tazminata gelince eğer dilekçeyi davacı avukatı yazmışsa avukatı hakkına şikayette bulunun.eğer kişi kendisi açmışsa hakkında hakaretten sıçduyurusunda bulunabileceğiniz gibi ayrıca manevi tazminat da talep edebilirsiniz.
Old 12-04-2007, 17:14   #3
TABUOSMAN

 
Varsayılan

Dava dilekçesinde geçen ^^saygı kavramından ve sorumluluk bilincinden yoksun davalı^^ ibaresinin gerek davacı asil ve gerekse vekili yönünden sorumluluk doğurucu bir yanı bulunduğunu düşünmüyorum. TCK. 128. maddesi gereğince iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kabul edilmelidir. Kendisine karşı kasten yaralama fiilini işlemiş ve bu nedenle ceza almış olan bir kişiye davacının dava dilekçesinde dayandığı somut olgu da gözetilerek saygısız ve sorumsuz demesinde tazminatı gerektirir bir hukuka aykırılık bence yoktur.
Old 12-04-2007, 17:18   #4
Av.Turan

 
Varsayılan

idda ve savunmanın dokunulmazlığı olabilir ama bu kişinin kişilik haklarına ve şahsiyetine hakaret veya aşağılayıcı kelimeler içeremez
Old 12-04-2007, 17:36   #5
av.murat kalkan

 
Varsayılan

Bence de, Savunma ve iddia sınırının aşılarak kişilik haklarına saldırıda bulunmak, BK 49 anlamında manevi tazminat konusunu oluşturur. İlgili konuda ise, dava dilekçesinde asıl kast bence saygısız ve bilinçsiz demek ve fakat lafı dolandırarak bu şekilde söylemek olup dilekçenin geneli ile durum düşünülebilir kanaatindeyim.
saygılarımla,
Old 12-04-2007, 21:12   #6
Av. Rahşan KÜPELİ

 
Varsayılan

Somut vakıalara dayanılarak yapılmış bir olumsuz değerlendirme olduğundan, iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamındadır, bence. Ancak yine de dilekçelerimizi yazarken kelimelerimizi özenli seçmemiz ve çok da kendimizi kaptırmamamız gerektiğini düşünüyorum. Bir arkadaşım cevap dilekçesinde kullandığı ifadeler nedeniyle şu an Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor.
Old 12-04-2007, 21:20   #7
Av.Ayse E.

 
Varsayılan

Av.Rahsan hanıma katılıyorum... suc unsuru suc kastı veya tazmınata neden olabılecek bır sey bulamadım...ıyı calısmlar..
Old 12-04-2007, 23:21   #8
Heybe Hukuk

 
Varsayılan

Zamanşımı açısından, ceza zamanaşımına tabi. Dolayısıyla suçun işllendiği tarihe göre zamanaşımı süresinin hesaplanması gerekiyor. Ceza zamanaşımı da geçmiş ise; halihazırda ceza kovuşturmasının zamanaşımını keseceğine ilişkin karar da hatırlıyorum. Duruma göre dilerseniz ve bulamazsanız, arşivimi sizin için karıştırabilirim.

Suç ile ilgili olarak; ceza davasındaki olaya bağlı olabileceği inancındayım. Kovuşturmanın konusu neydi? Gerçekten de müvekkilinizin bilinçsiz ve sorumsuz bir eylemi neticesi şikayete konu olmuşsa; bu hususta ceza mahkemesi kararı da kesinleştiğine göre, eylemi ispatlanmış olarak düşünür, müvekkilinizin iş bu eylemi neticesi de bilinçsiz ve sorumsuz olduğu sonucuna varılabilir. Hal böyle ise bu dava dilekçesindeki ibare bence suç unsuru olmaz.

Ancak mesnedi olmayan bir söylem ise, hakaretten dolayı davacı hakkında suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Her ne kadar dilekçeyi yazan, avukat ta olsa; avukat vekil sıfatı ile işlem yaptığına göre; avukatı hakkında şikayetin yersiz olacağı görüşündeyim. Davacı hakkında şikayette bulunulursa, davacı da böyle bir ifadenin dilekçede kullanılmasının kendi talimatı dışında olduğu iddiasında ise o durumda vekilinin de ifadesine başvurulabilir ve oluşacak kanaate göre savcı işlem yapar bence.

Ayrıca bir meslektaşın, böyle bir durum için şikayet edilmesini doğru bulmuyorum. En azından, müvekkile böyle bir yöntem salık verilmemeli; müvekkilin çok ısrar etmesi durumunda, meslektaşla yapılacak bir görüşmeden sonra işlem yapılmasını doğru buluyorum.
Old 13-04-2007, 08:31   #9
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Yargıtay kararı değerlendirmelerinizde yardımcı olur umarız. İyi çalışmalar...

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/5895
Karar: 2003/12559
Karar Tarihi: 31.10.2003

ÖZET : Somut olayda davalılar tarafından açılan tazminat davası üzerine davacının buna karşı verdiği cevapta, yukarıda da açıklandığı üzere dilekçenin asgari hukuk bilgisini içermediği, gibi sözler kullanılarak davalıların mesleki bilgilerinin yetersizliği ileri sürülmüştür. Davalılar, bu sözlerin savunma sınırlarını aştığından bahisle davacı hakkında açtıkları tazminat davasında; davaya konu edilen yukarıdaki sözleri kullanmışlardır. Davalılar tarafından açılan bu davanın yargılaması sonucunda mahkemece 8/12/1999 günlü dilekçede kullanılan sözlerin savunma sınırları içinde bulunduğu, kişilik değerlerine saldırı oluşturmadığı gerekçesi ile davalıların açtığı dava reddedilmiş ve temyiz aşamasından geçmek suretiyle karar kesinleşmiştir. Böylece davacı tarafından davaya karşı verdiği cevaptaki sözlerin hukuka aykırı olmadığı anlaşılmıştır. Buna rağmen davalılar eldeki iş bu davaya konu edilen, yukarıda yazılan ve manevi tazminata ilişkin dava dilekçesinde yer almaması gereken sözleri kullanmak suretiyle davacı hakkında değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Örneğin, davalılar davacı için, saldırgan, Hacivat-karagöz oyunu oynayan, sanki bir takım usulsüzlükler yapmışçasına mızrak çuvala sığmaz, kin ve nefretle hareket eden, iftira ve tehditkar davranan, gibi nitelendirmeler yapılmıştır. Somut olayın oluş ve gelişimi ve davacının konumu, yürüttüğü görev, sözlerin bu görev nedeniyle kullanılmış olması gözetildiğinde, vekillik görevini üstlenen bir kişi için onun meslek ve kişilik değerlerine saldırı oluşturur. Tüm bu yönler gözetilerek takdir edilecek miktarda tazminata hükmedilmek gerekir.

(818 S. K. m. 49)

Dava: Davacı Ahmet vekili Avukat tarafından, davalılar Kemal ve Evrim aleyhine 21/12/2000 gününde verilen dilekçe ile davacının kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; sabit olmayan davanın reddine dair verilen 4/2/2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

Karar: Davalılar tarafından vekil sıfatıyla açtıkları bir tazminat davasına karşı o davada davalı vekili olarak davaya karşı cevap vermiştir. Bu cevaba karşı da, davalılar cevaba cevap vermişlerdir. İşte davacı verilen bu cevaba cevap dilekçesindeki ve kendisi hakkında açılan tazminat davası dilekçesindeki sözlerden ve yine davalıların baroya verdikleri şikayet ve savunma dilekçesindeki sözlerden dolayı eldeki bu davayı açmış ve kullanılan sözlerle savunma sınırlarının aşıldığı, mesleki kişilik değerlerinin saldırıya uğradığını iddia etmek suretiyle manevi tazminat istemiştir.

Davacı, davalılar tarafından 22/12/1999 tarihli dilekçede yazılan ve davacı amaçlanarak "saldırgan tavırlara girdiği", "mızrak çuvala sığmaz", "hacivat-karagöz oyunları oynadığı" gibi değerlendirmeler yapıldığı, daha sonra Ankara Barosuna verilen 23/12/1999 tarihli dilekçelerinde de;

Davacının "saldırılarına devam ettiği", "kin ve nefretinde kararlılığı içinde bulunduğu", "iftira ve tehditkar saldırganlıklarına dayanak aradığı" gibi sözler kullanılmıştır. Mahkemece her iki tarafın baroya kayıtlı avukat oldukları, kamu görevi yürüttükleri, davalıların davacı için iddia edilen sözleri kullandıkları doğru ise de bu sözlerin hakaret kastı taşımadığı, iddia ve savunmaya yönelik açıklamalar olduğu, eleştiri niteliğinde bulunduğu, dilekçelerin hak aramaya yönelik olduğu belirtilerek dava reddedilmiştir.

Yukarıda da açıklandığı üzere, davalıların trafik kazası nedeniyle açtıkları bir tazminat davasındaki dilekçeye karşı davacı cevap vermiştir. Bu cevap, 8/12/1999 tarihini taşımakta olup dava dilekçesinin yasada öngörülen biçim koşullarını taşımadığından hareketle dava dilekçesinin usul yasasına ve asgari hukuk bilgisini içermediğinin belirtilmesi üzerine davalılar tarafından davacı aleyhine tazminat davası açmışlar ve bu arada baroya yapılan şikayetler üzerine de davalıların baroya verdikleri savunma dilekçelerinde de davacı hakkında davaya konu edilen sözleri söylemişlerdir. Şu durum itibariyle yanlar arasındaki bu davanın ve davalıların daha önce davacı ve diğer çalışan avukatlar aleyhlerine açtıkları davanın, başka bir davanın vekilliklerini yürüttükleri sırada karşılık olarak verdikleri dilekçelerdeki sözlerden kaynaklandığı görülmektedir. Sözlerin saldırı oluşturup oluşturmadığının belirlenebilmesi için asıl davanın konusunun ve o davadaki karşılık olarak verilen dilekçe ve sözlerinin irdelenmesi gerekmektedir.

Somut olayda davalılar tarafından açılan tazminat davası üzerine davacının buna karşı verdiği cevapta, yukarıda da açıklandığı üzere dilekçenin asgari hukuk bilgisini içermediği, gibi sözler kullanılarak davalıların mesleki bilgilerinin yetersizliği ileri sürülmüştür. Davalılar, bu sözlerin savunma sınırlarını aştığından bahisle davacı hakkında açtıkları tazminat davasında; davaya konu edilen yukarıdaki sözleri kullanmışlardır. Davalılar tarafından açılan bu davanın yargılaması sonucunda mahkemece 8/12/1999 günlü dilekçede kullanılan sözlerin savunma sınırları içinde bulunduğu, kişilik değerlerine saldırı oluşturmadığı gerekçesi ile davalıların açtığı dava reddedilmiş ve temyiz aşamasından geçmek suretiyle karar kesinleşmiştir. Böylece davacı tarafından davaya karşı verdiği cevaptaki sözlerin hukuka aykırı olmadığı anlaşılmıştır.

Buna rağmen davalılar eldeki iş bu davaya konu edilen, yukarıda yazılan ve manevi tazminata ilişkin dava dilekçesinde yer almaması gereken sözleri kullanmak suretiyle davacı hakkında değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Örneğin, davalılar davacı için, saldırgan, Hacivat-karagöz oyunu oynayan, sanki bir takım usulsüzlükler yapmışçasına mızrak çuvala sığmaz, kin ve nefretle hareket eden, iftira ve tehditkar davranan, gibi nitelendirmeler yapılmıştır. Somut olayın oluş ve gelişimi ve davacının konumu, yürüttüğü görev, sözlerin bu görev nedeniyle kullanılmış olması gözetildiğinde, vekillik görevini üstlenen bir kişi için onun meslek ve kişilik değerlerine saldırı oluşturur. Tüm bu yönler gözetilerek takdir edilecek miktarda tazminata hükmedilmek gerekirken davanın reddi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31/10/2003 gününde oybirliği ile karar verildi.


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

Old 13-04-2007, 08:33   #10
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Bu da aksi yönde...

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/6763
Karar: 2005/394
Karar Tarihi: 27.01.2005

ÖZET : Dava, boşanma davasına ilişkin dilekçedeki sözlerle kişilik haklarına saldırıldığı iddiasına dayalı manevi tazminat davasıdır.
Dosya içinde mevcut boşanma davasının dava dilekçesinde Hacer Tatar'ın evli iken eşinin ailesi tarafından eşinin de desteğiyle kendisine baskı uygulandığı anlatılırken, davacı Raziye Tatar için babasından kalan arazileriyle birlikte zenginlik sarhoşluğu içinde ailenin üzerinde despot bir hegemonya kurmuş ve oğlunun da ailemle evlisin demesinden kuvvet alarak tüm aile baskısını üzerinde topladığını bildirmiştir. Dava dayanağı sözler boşanma davasının nedenini açıklamaya yönelik olup savunma sınırları içinde kaldığından davanın reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.


(818 S. K. m. 49)

Dava: Davacı Raziye Tatar ve Mehmet Tatar vekili Avukat Aytekin Çetin tarafından, davalı Hacer Tatar ( Öz ) aleyhine 14.1.2004 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 1 08.03.2004 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

Karar: Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı Raziye Tatar davalının oğlu ile evlendikten kısa süre sonra evi terk ederek boşanma davası açtığını ve anılan davanın dava dilekçesinde yer alan sözler nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunulmuş, yerel mahkemece davacı için "zenginlik sarhoşluğu içinde olduğu, despot bir hegemonya kurduğu" ifadelerinin savunma hakkının sınırlarını astığı kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içinde mevcut boşanma davasının dava dilekçesinde Hacer Tatar'ın evli iken eşinin ailesi tarafından eşinin de desteğiyle kendisine baskı uygulandığı anlatılırken, davacı Raziye Tatar için babasından kalan arazileriyle birlikte zenginlik sarhoşluğu içinde ailenin üzerinde despot bir hegemonya kurmuş ve oğlunun da ailemle evlisin demesinden kuvvet alarak tüm aile baskısını üzerinde topladığını bildirmiştir. Dava dayanağı sözler boşanma davasının nedenini açıklamaya yönelik olup savunma sınırları içinde kaldığından davanın reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27.1.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

Old 13-04-2007, 22:54   #11
av.murat kalkan

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2003/289
K. 2004/2870
T. 9.3.2004
• SÖVME ( Yetersiz Bilirkişi Raporu Karşısında İstekte Bulunun Davalı Vekiline Bilgisiz Cahil Bilinçsiz gibi Küçük Düşürücü Sözler Söyleyen Sanığın Sövme Suçunu Oluşturması )
• KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ SÖZLER ( Yetersiz Bilirkişi Raporu Karşısında İstekte Bulunun Davalı Vekiline Bilgisiz Cahil Bilinçsiz gibi Küçük Düşürücü Sözler Söyleyen Sanığın Sövme Suçunu Oluşturması )
765/m.480
ÖZET : Yetersiz bilirkişi raporu karşısında istekte bulunun davalı vekiline bilgisiz cahil bilinçsiz gibi küçük düşürücü sözler söyleyen sanığın sövme suçunun oluştuğu gözetilmelidir.

DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü :

KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak; Bursa Asliye 1. Ticaret Mahkemesince; sanıkların " ayva fiyatlarının belirlenmesinde baz alınan dönem, ürünlerin dışarıda tutulmasının bozulmaya etkisi, en iyi hasat zamanı, hasat zamanından önceki dönemde yağış olup olmadığı ve yağış miktarının Meteoroloji Genel Müdürlüğünden sorularak sonuca varılıp varılmadığı " gibi konular hakkında görüş bildirmekle görevlendirilmelerine karşın, düzenledikleri ek raporda istenen bu hususlarla ilgisi bulunmayan ve mahkemeden bu yolda istekte bulunan davalı vekiline " bilgisiz, cahil, bilinçsiz..." gibi küçük düşürücü sözlerle sövdükleri anlaşıldığı halde, hükümlülükleri yerine genel kasıtla işlenen suçta özel kasta dayanan ve yasal olmayan gerekçeyle beraat kararları verilmesi ;

SONUÇ : Yasaya aykırı ve katılan Suna vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 9.3.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Nişanın bozulmasında manevi tazminat talebi ÖzlemTİ Meslektaşların Soruları 7 20-08-2019 17:10
Hizmet Tespiti ve manevi maddi tazminat talebi tunca07 Meslektaşların Soruları 7 13-02-2008 16:53
manevi tazminat iözkurt Meslektaşların Soruları 2 18-09-2007 10:03
Manevi Tazminat Av.Murat Bölükbaş Meslektaşların Soruları 4 09-02-2007 15:47
Manevi Tazminat Mahmut Hukuk Soruları Arşivi 3 27-02-2002 20:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07731390 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.