Eski savcı hakkında 'Dolandırıcılık'tan iddianame

Eski savcı hakkında 'Dolandırıcılık'tan iddianame



Eski bir cumhuriyet savcısının da aralarında bulunduğu 4 kişi hakkında ''kamu kurumu zararına nitelikli dolandırıcılık'' suçundan iddianame düzenlendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu kararı ile Cumhuriyet Savcılığı görevinden ihraç edilen Sacit Kayasu'nun, özellikle taşrada belediye, kamu iktisadi kuruluşu, sendika ve özel sektör iş yerlerini telefonla arayarak kendisini İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak tanıttığı ve ceza kanunlarını içeren bir kitap hazırladıklarını belirterek, çıkarttıkları bir gazeteye abonelik ve ceza kanunları kitabı karşılığı 400 YTL istediği öne sürüldü.
Bankada açılan bir hesaba 261 kişinin toplam 96 bin 947 YTL gönderdiği ifade edilen iddianamede, şüphelilerin 400 YTL karşılığında gönderdikleri kitaplardan birinin 28 YTL'ye, diğerinin de 20 YTL'ye piyasada satıldığının tespit edildiği belirtildi.
İddianamede, şüpheliler Sacit Kayasu, Gökhan Ekin, Mehmet Özay ve Taylan Ekici'nin ''kamu kurumu zararına nitelikli dolandırıcılık'' suçundan 18 ile 62 yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.


07.12.2006
Kaynak: Milliyet

Sn. Sacit Kayasu'yu şahsen tanımasam da, iyi bir hukuk adamı olduğunu düşünürüm. Yıllardan beri çok mücadele etti. Yalnız kaldığını söyleyerek bir gün ortadan kayboldu. Sistemi değiştirmeye çalışan sıradışı bir hukukçuydu.

Ne yazık ki, sistemin çarkları onu öğütmeye çalışmıştı. O buna direndi. Ve sistem son kozunu oynayarak onu iddianamenin baş aktörü yapıverdi.

Sıradışı olan hakim ve savcıların kaderi ne yazık ki hep aynı yönde oluyor. Yaptıklarını benimseyelim veya benimsemeyelim, Necati Özdemir, Talat Şalk, Sacit Kayasu, Nuh Mete Yüksel ve son olarak Ferhat Sarıkaya gibi sıradışı hukuk adamlarının başına nedense hep aynı şeyler geliyor.

Sistem o kadar düzenini kurmuş ki, savcılıktan ihracı veriyor, arkasından serbest meslek olan avukatlığı da yaptırmıyor. Senelerini hukuktan başka hiç bir işle geçirmemiş insanlar, bir anda ekmek ve gelecek kaygısı içinde yalnızlığa itiliveriliyorlar. Örselenmiş itibarlarının tekrar nasıl yerine geleceği ise kimsenin sorunu değil.

Bu olayın aslını bilmiyorum. Ama bildiğim Sacit Kayasu, kendisini İstanbul C. Başsavcısı olarak tanıtıp iki kitap satmanın peşine düşmez. Bu olayda, Sn Kayasu'nun birlikte çalıştığı insanları yanlış seçmiş olabileceğini düşünüyorum.

Yanlış seçim yapılan ortaklıklar ve arkadaşlıklardan hangimizin başına bir şey gelmedi ki? Sn. Sacit Kayasu bu davadan alnının akıyla çıkacaktır. Buna inanıyorum. Ama sistem bu, sağı solu belli olmaz.

Kenan Evren hakkında iddianame düzenleyen savcı değil miydi?

Sayın eski savcı, Hukukçu Sacit Kayasu hakkında yayınlanan bu haber biçemi O'nun hakkında önyargıları harekete geçirmeye çalışıldığını düşündürtüyor.

Sayın Kayasu, sıradışı bir savcı olduğunu darbe yapan generallerden biri hakkında iddianame düzenleyerek göstermişti. Oradaki idd. 82 belgesinin geçici 15. maddesinde belirtilen yürürlük tarihinden önce ve fakat zamanaşımı dolmamış fiillerle (generalin eylemleriyle) ilgili olarak düzenlenmiş ve internette yayınlanmıştı. Sonra, o yer başsavcısının, kendi bölgesindeki savcı olarak Sayın Kayasu'nun hazırladığı iddianameyi iddianame olarak kabul etmediği, bunun üzerine Savcı Kayasu'nun "meğer savcıların iddianame düzenleme ve dava açma yetkileri yokmuş" diye yakındığı internet ortamında yayınlanmıştı.
Ve sayın savcı meslekten çıkarılmış idi.

Habere konu idd. gelince: Haberde şüpheli Sacit Kayasu ile ilgili hangi eylemlerinin suç olarak nitelendiği ve bu eylemlerin kanıtlarının neler olduğu yazılmamıştır.

UMARIM SAYIN SACİT KAYASU AKLANDIKTAN SONRA AYNI BAŞLIKLARLA BASINDA YER ALIR.

Sayın hukukçu meslektaşımıza başarılar dilerim.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu, Yeni sanık

Sacit Kayasu kimdir?

Adnan Ekinci'nin 22.03.2005 tarihli yazısından:


Bir savcının başına gelenler
Avukatların hâkimlik mesleğine geçişi konusundaki engelleri yazıp duruyorum. Bu engellerin varlığıyla ilgili olarak ileri sürdüğüm 'Devlet, avukattan korkuyor' tezimi abartılı bulanlar olabilir.
Devletin hâkim veya savcı yapmak için hukuk fakültesinden yeni mezun insanları tercih ediyor. Onların, iki yıllık staj boyunca, genç dimağlarını kendine göre şekillendiriyor.
Her birini, devletin âli menfaatlerini korumak ve kollamakla yükümlü savaşçılar olarak yetiştirip, sonra halkın içine salıyor.
Bu nedenle, 35 yaşını geçmiş avukatların hâkimliğe geçmesini engelliyor.
Oysa, akademisyen hukukçular için böyle bir sınırlama yok.
Onlar her yaşta hâkim veya savcı olma hakkına sahipler.
Zorları, sadece avukatlarla.
Çünkü, 35 yaşını geçmiş bir avukatın en az 10 yıl avukatlık yapmış olacağını, bu nedenle istediği gibi yoğuramayacağını, adaleti sağlarken hiçbir şeyin etkisinde kalmayacağını biliyor.
İsterseniz size, avukatlıktan hâkimliğe geçmiş ve hayatı karartılmış bir savcının başına gelenlerden söz edeyim biraz.

Adalet hizmet!
Sacit Kayasu, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak Denizli'de avukatlık yaparken, 'adaletin yeterince yerine gelmediği ve avukat olarak da bunu önlemeye gücünün yetmeyeceğini' anlayınca Adalet Bakanlığı'na başvurarak savcı olmuş.
Adana Cumhuriyet Savcısı olarak mesleğini sürdürmeye başladıktan iki yıl sonra, 'adaletin yerine gelmesi' konusunda bir girişimde bulunmuş.
Ne yapmış biliyor musunuz?
Başta Kenan Evren olmak üzere tüm 12 Eylül darbecilerinin yargılanması için iddianame hazırlamış.
Bu iddianamenin akıbeti ne olmuş biliyor musunuz?
İşleme bile konulmamış. Sadece, 'şikâyet dilekçesi' olarak kabul edilip başka bir meslektaşı tarafından takipsizlik kararı verilmiş.
Mesele bu kadarıyla bitmiyor, Sacit Kayasu'nun karar günleri tam da burada başlıyor.
Hakkında, görevi kötüye kullanmaktan' ceza verilmiş ve meslekten ihraç edilmiş.
Oysa iddianame tanzim etmek savcının asal görevidir.

Cımbızla ayıklama
İddianame tanzim eden değil, iddianame tanzim edilmesi gerektiği halde etmeyenler görevini kötüye kullanmış olur.
İşleme bile konulmayan iddianame ile görev nasıl kötüye kullanılabiliyor, anlayan beri gelsin.
Yani Sacit Kayasu rüşvet aldığı için değil görevini yaptığı için meslekten ihraç edilmiş bulunuyor.
Bir kanun kaçağının arabasıyla, çantasında binlerce dolar parayla seyahat ederken kaza yapan savcı bile açığa alınmazken, Kayasu'yu cımbızla alıp bir kenara koyabilmişler.
İşte, hâkimliğe geçmiş bir avukatın başına gelenler böyle...
Bugünlerde, memur sicil affıyla ilgili bir kanun tasarısı görüşülecek.
TBMM, Türkiye'de çarpık işleyen adalet mekanizmasının dişleri arasına çomak soktuğu için dışlanan Sacit Kayasu'nun çiğnenen mesleki onurunu iade etmek gibi tarihi bir görevi yerine getirmeli.


------------------
Sacit Kayasu'nun kendi sitesi:
http://www.demokrasimeydani.8k.com/

Haber olduğu Başka kaynaklar:
http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=23407
http://www.sabah.com.tr/2005/09/19/c...50911-102.html
http://arsiv.hurriyetim.com.tr/hur/t...kiye/14tur.htm
http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/20...13/akekec.html

Anlatılan fiile baktım;
-Kişilere telefon ediliyormuş.
-Ceza kanunlarını içeren bir kitap ile bir gazeteye abonelik sağlanıp, bunun karşılığında da kişi başına 400.YTL. para alınıyormuş.
-Bu iş yapılır iken kendisini İstanbul (eski sözü unutulmuş olmalı) Başsavcısı olarak tanıtıyormuş...
---
Eylemin suç sayılan yanı ne burada?
Ortada dolandırıcılık olarak değerlendirilebilir eylem ne?
---

On senedir tanıdığım ve dürüslüğünden emin olduğum bir adliye görevlisi var. Ortaokulun son sınıfında şirin mi şirin bir kızı vardı ilk tanıştığımız zamanlarda. O küçük kız liseyi bitirdi. Biraz da benim ballandıra ballandıra anlatmam üzerine İletişim Fakültesini seçti. Okulun bitirdi bir yıl kadar evvel. Mahalli bir gazetede işbaşı yaptı. Bir başka gazetenin editörü ile evlendi. Her ikisi de gazeteci. Lakin gazetecilik yapamıyorlar. İmkanlarını zorlayıp, kendilerine ait olan bir gazete çıkarmaya karar vermişler.
Malum; İstanbulun boyalı basınındaki sermaye tetikçiliği rantın yüksek olduğu yerlerde yerel gazetelerede bulaşmış halde. Böylesi hastalıklı bir ortamda sermaye tetikçiliğinden uzak gazetecilik yapmak pek mümkün değil.
İşte böylesi bir durum karşısında kendi gazetelirini çıkarmaya karar vermiş bizimkiler.
Bizim küçük kız ve eşi uğradı geçen hafta.
Gazetelerine abone bulmaya çalışıyorlar.
Bir yıllık abonelik ve yanında merhum Mehmet Akif Ersoy'un SAFAHAT adlı eserini hediye ediyorlar.
Abonelik bedeli 200.YTL.
Açtım telefon fihristimi, nazımın geçtiği herkesi aradım.
Savcı bey 261 kişiyi aramış, benim aradığım altıyüzden fazla...

Sacit Kayasu hakkında dolandırıcılıktan iddianame tanzim eden zevatlara kendimi ihbar ediyorum.
Buyurup iddianame tesis etsinler!

Sayın Sacit Kayasu'nun başına gelenler (sadece bu iddianame değil baştan beri başına getirilenler) iyi incelenip iyi tahlil edilmelidir. Zira bizim içinde bulunduğumuz durumun ne kadar iç açıcı olduğunu gösterecektir..

Olayın tam içeriğini bilmeden biraz erken davranıyorsunuz gibi ne dersiniz saygılar

Sn.Mehmet Gündüz;
Haberde ne varsa o bilgiden hareketle yazdım. Aslında haberin ortasına oturtulan dolandırıcılık olayı değil. Haberin ortasına oturtulan yargı ve savcılık kurumu. Değilse bu ülkede her gün yüzlerce dolandırıcılık olur, lakin haber haline gelmez. Bu haberde de dolandırıcılık olarak sunulan fiil, suç olmaktan uzak. Haber üzerinden örneklemesini verdiğim olay da birebir doğru.

ANKARA (12.12.2006)- Kenan Evren hakkında yargılama istediği için görevden alınan eski Savcı Sacit Kayasu, kendisini İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak tanıtıp nitelikli dolandırıcılık yaptığı yönünde çıkan haberlere tepki gösterdi. Kayasu, "Alnımdaki utanç verici lekeyi çıkartmak için bana yardımcı olun" çağrısı yaptı.

Savcı Sacit Kayasu, kendisi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak tanıtıp nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddiasıyla iddianame tanzim edilip dava açıldığı yönünde bazı basın yayın organlarında çıkan haberler üzerine yazılı açıklama yaptı. Davanın doğru olduğunu, ancak iddianamenin her zaman o sanığın suçlu olduğunu göstermeyeceğini vurgulayan Kayasu, "Doğru olmayan, böyle bir suçu işlemiş olmamdır. Çünkü beni tanımayan kimse yok gibidir. Böyle olunca beni tanıyan birisine kendimi bu şekilde tanıtmam akıl ve mantık dışıdır. Zaten bilginin herkese ulaşabildiği günümüzde, herhangi birisi beni tanımasa ve ismimi duymasa bile internette herhangi bir arama motoruna girip Sacit Kayasu ismini yazdığında benimle ilgili pek çok bilgiye ulaşabilir. Bu durumda, kendimi İstanbul Başsavcısı olarak tanıtmam pek akla uygun gelmez zannediyorum" dedi.

MAAŞLI İŞE GİRDİM

Bir gazetenin abone bulma işi ile ilgili maaşla bir işe girdiğini, gazetenin abonelerine promosyon olarak hukuk kitaplar verdiğini, kendisinin de müşteri olabilecek kişilere kendisini tanıtarak ve emekli savcı olduğunu belirterek abone olmak istiyorlarsa CV'sini ve promosyon kitapları ve gazetenin bir nüshasını göndereceğini söylediğini belirten Kayasu, şunları söyledi: "Ancak,bu konuşmalar telefonla olduğundan, karşıdaki kişi nereden aradığımızı sorduğunda İstanbul'dan diyorduk. İstanbul'un neresinden diye sorarlarsa da, işyeri Beşiktaş'ta olduğundan, Beşiktaş'tan diye cevaplıyorduk. Böyle olunca da bazı kişiler İstanbul'dan aradığımız için, gönderdiğimiz bana ait özgeçmişi okumadan veya okusa bile anlamadan İstanbul Başsavcısı olarak değerlendirip İstanbul Başsavcısına, aldıkları kitap ve gazete için teşekkür etmek gayesiyle telefon ediyor ve söz konusu iddianame bunun üzerine tanzim ediliyor. Bir savcı veya Başsavcı'nın görevli iken gazete çıkaramayacağını herkesin bilmesi gerekir. Kaldı ki, gönderdiğimiz özgeçmişte emekli olduğum da belirtilmiş ve bana ait internet sitesinin adresi de verilmiştir. Bu özgeçmiş bütün abonelere gönderilmiştir. Böyle olunca hakkımdaki isnatın asılsız olduğunu takdir edersiniz."

ALNIMDAKİ UTANÇ LEKESİNİ ÇIKARIN

Kendisi hakkında iddianame tanzim edilmesi ve dolandırıcı olarak yargı önüne çıkartılmsının kendisini son derecede yaraladığını kaydeden Sacit Kayasu, "Hakkı ve adaleti yerine getirmek için mesleğimden olmayı dahi göze aldığım halde bu şekilde rezil edilmem ve şerefimin iki paralık edilmesi kabul edebileceğim bir şey değildir" diye konuştu. Haberin özellikle kendisini kamuoyunda küçük düşürmek gibi bir amaçla gazetelere sızdırıldığı kanaatini taşıdığını ifade eden Kayasu, şunları vurguladı: "Ben para ve mevkii peşinde koşsaydım bugün yine savcılık makamında olurdum. Haksızlık ve hırsızlığı o makamda çok daha rahat yapabilirdim. Nitekim son günlerde milyon dolarlık villaları, yurt dışı seyahatleri v.s ile gündeme gelen pek çok hakim, savcı veya diğer devlet görevlileri bu imkanları makamları vasıtasıyla elde etmiştir. Ben tam tersine çocuklarıma şerefli bir isim bırakabilmek için, mesleğimden olmayı bile göze aldım. Bu ismimi lekeleyecek bir davranış içine girmem mümkün değildir. Bu yüzden, gerçeği yansıtmayan yorum ve haberlerin, beni ve ailemi derinden yaraladığını, hayatı boyunca hak ve adaletten ayrılmayan birisinin dolandırıcı olarak tanıtılmasının yarattığı manevi tahribatı takdir edeceğinizi umuyor ve en azından şimdi bana destek olmanızı bekliyorum.

Lütfen bu açıklamamı ele alın ve alnımdaki şu utanç verici lekeyi çıkartmak için bana yardımcı olun. "


Kaynak: Fırat Haber Ajansı