Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

eksik hizmet bildirimi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-07-2006, 09:23   #1
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan eksik hizmet bildirimi

sayın meslektaşlar;

506 sayılı yasanın 79/8 ve özellikle 79/11 meddeleri gereği açılan davalarda bulabildiğim bütün yar.kararları yazılı delile karşı eşdeğer kanıt olması gerektiği yolunda.

ancak işçinin elinde maaş bordrosu da dahil hiçbir yazılı delil yoksa durumunu nasıl ispatlayacak?

davacı işçi 1982 yılında işe girmiş,84 girişli gösterilmiş.askerlik süresi dışında herhangibir kesinti yok ama işveren belli dönemlerde ssk ya bildirim yapmamış.işletme küçük , ücretler haftalık veriliyo ve bordro gibi yazılı bir delil yok.ya da sağlık belgesi vs. elinde sadece güçlü tanık beyanları var.işveren tekrar giriş bildirgeleri verdiği için kesintili görünüyor.peki bu durumda işe giriş belgesi veriliyorsa çıkış belgesi de olmak zorunda değilmidir?
işçi bu tarz bişey imzalamamış.

ancak işveren imzalarını taklit ederek giriş bildirmiş defalarca.hatta bir süre başka bir işkolunda çalıştığı bildirilmiş.
davayı nasıl kanıtlayabiliriz bilmiyorum.görüşlerinizi ve varsa yar.karar örneklerini paylaşmanızı merakla bekliyorum
Old 21-07-2006, 12:17   #2
Av. Fatih Dlgr

 
Varsayılan

Derslerden hatırladığım kadarıyla uygulamada işçinin haberi olmaksızın yapılan giriş çıkışlar işçide hak kaybına yolaçtığı ve işveren tarafından suistimal edildiği için(sizin olayınızda mevcut),giriş çıkış eğer makul değilse (ikiden fazlaysa) zaten hizmet süreleri birleştiriliyor !
onun dışında çalışmanın haftalıklar halinde ücretlendirildiğini tanıkla ispatlayıp, diğer çalışanlara bordrosu olup olmadığını sordurun! eğer bu işçiye vermediyse diğer işçilerede vermemiştir bu durumda evrakın zaten verilmediği yolunda hakimde kanaat oluşturulabilir ve yazılı belgeyle ispat gereği aşılabilir diye düşünüyorum
Kolay gelsin iyi çalışmalar
Old 24-07-2006, 16:07   #4
av.mustafa akıncı

 
Varsayılan

işe giriş bildirgelerinin verildiği tarihleri ve hangilerinde işçinin kendi imzası bulunduğunu yazarsanız yardımcı olabilirim
Old 24-07-2006, 16:28   #5
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan syn M.Akıncı

ilk giriş bildirgesi: 20.06.1984 (aslında 1982 girişli ama imza kendisinin)
ikincisi : 10.12.1987 (bunun askere gidip geldikten sonra verildiğini biliyoruz.86-87 arası askerdeydi imza kendisine ait)
üçüncüsü : 01.07.1993 (89-91 arası bir buçuk yıl ara verdiğini söylüyor müvekkil . ancak 91 mayısında tekrar başlamış 93 de giriş gösterilmişimza kendisinin)
dördüncüsü : 10.10.1993 (imza kendisine ait ancak neden tekrar giriş verildiğini bilmiyor)
beşincisi : 13.01.2003 (imzanın kendisine ait olmadığını söylüyor.)
altıncısı : 08.05.2004 (yine imza ona ait değil)

bazı yıllarda 360 gün bildirim yapılmış ancak onun haricinde gün olarak da çoğunda hayli eksik bildirim var.
müvekkil her yıl ağustos ayında 20 gün ücretsiz izne ayrılmış (fındık zamanı)
ben bu iki ara vermeyi (askerlik ve bir buçuk yıl kendi isteği ile ) dava dilekçesinde açıklamadım.bunun bi sakıncası var mı bilmiyorum. ara vermelerden sonra işe başlar başlamaz kuruma bildirilmemiş.ancak elimde yazılı hiç bir şey olmadığı için de kazanma ihtimalini zor görüyorum.

ilginiz için teşekkür ederim. cevabınızı bekliyorum.iyi çalışmalar
Old 25-07-2006, 14:57   #6
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Hizmet tespit davalarında tanık dinlenebileceğine ilişkin birçok Yargıtay kararı var. Uygulamaya ilişkin detaylı bilgim olmadığı için bahsettiğiniz davalarda hizmet tespit davalarından ayrı özellik gösteren başkaca şeyler var mı bilemiyorum?

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/21-480
K. 2004/579
T. 3.11.2004
• HİZMET TESPİTİ DAVASI ( Tespite Konu Olan Süreyi Kapsayacak Nitelikte Bordro Tanıklarının Dinlenmesi Gereği )
• BORDRO TANIKLARI ( Hizmet Tespiti Davalarında Tespite Konu Olan Süreyi Kapsayacak Nitelikte Bordro Tanıklarının Dinlenmesi Gereği )
506/m.2,79
ÖZET : Hizmet tespiti davalarında, tespite konu olan süreyi kapsayacak nitelikte bordro tanıklarının dinlenmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "Hizmet, Tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa 2.İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 6.6.2003 gün ve 529-355 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 22,12.2003 gün ve 9046-10605 sayılı ilamı ile.

( ...Davacı, davalı işverene ait işyerinde 1.6.1994-21.6.1996 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tespitini istemiştir. Mahkemece ilamda belirtildiği şekilde talebin reddine karar verilmiştir.

Mahkemece bu karara ulaşılırken Dairemizin bozma kararına uyulmuşsa da gereği verine getirilmemiştir.

Davacının bordro tanığı olarak bildirdiği N. K. 'nin 1995 yılında 5-6 ay süre ile çalıştığı ve bu sı{re içinde davacıyı tanımadığını söylediği dikkate alındığında, bu beyanın daha uzun süreyi kapsayan isteme ilişkin dönemi tespite esas olamayacağı ortadadır.

Yapılacak iş, dosyadaki mevcut ve yapılacak araştırma ile tespit edilecek ve istenen süreyi kapsayacak diğer bordro tanıklarının dinlenmesi sureti ile gerekli saptamayı yapmak ve işçilik hakları istemli dosyadaki hükme esas kanıtların da birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'un 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 3.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 25-07-2006, 20:25   #7
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2003/21-44

K. 2003/98

T. 26.2.2003

• HİZMET TESPİTİ VE ALACAK DAVASI ( Davacının Davalının İşyerindeki Çalışmalarının Tespitini ve İşçilik Haklarının Ödetilmesini Talep Etmesi )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Hak Düşürücü Sürenin Beş Yıl Olması )

• İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİ ( Sadece Tanık Beyanlarına Dayanılarak Çalışmaların Tespit Edilmesinin Hukuka Aykırı Olması )

• TANIK ( Sadece Tanık Beyanlarına Dayanılarak Çalışmaların Tespit Edilmesinin Hukuka Aykırı Olması )

• EKSİK BİLİRKİŞİR RAPORU ( Uzman Bilirkişiler Aracılığı ile İnceleme ve Araştırma Yapılmasının Gerekmesi )

• İMZA ( İşe Giriş Birdirgelerindeki İmzaların Hata ve Hile veya Manevi Baskı Altında İmzalandığının İddia Edilmesi )

• HATA VE HİLE VEYA MANEVİ BASKI ( İşe Giriş Birdirgelerindeki İmzaların Hata ve Hile veya Manevi Baskı Altında İmzalandığının İddia Edilmesi )

506/m.79


ÖZET : Mahkemenin, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığını göz ardı ederek, işe giriş bildirgesi olduğundan hak düşürücü süreden söz edilemeyeceği gerekçesiyle salt tanık beyanlarına dayanarak devamlı çalışmanın tesbitine karar vermesi isabetsizdir.

Ancak, işe giriş bildirgelerindeki imzaların davacıya ait olmadığının saptanması halinde diğer deliller hep birlikte değerlendirilerek çalışmanın tespitine karar verilebilir. Oysa mahkemece bu yönde hiçbir araştırma inceleme yapılmamıştır. Her ne kadar, somut olayda işe giriş bildirgelerindeki imzaların davacıya ait olmadığı, bildirgelerin hile hata veya manevi baskı altında imzalandığı ileri sürülmemiş ise de, davacı dilekçesinde devamlı çalıştığını, salt az prim ödemek kastıyla işverenin çalışmalarını eksik bildirdiğini iddia ettiğine göre, bu durumda mahkemece hizmet tespiti davalarının özelliği dikkate alınarak işe giriş bildirgelerindeki imzalar üzerinde yöntemince uzman bilirkişiler aracılığı ile inceleme yaptırılmak oluşacak sonuca göre hak düşürücü sürenin geçip geçmediği ayrı ayrı belirlenmek ve tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekir.

KARAR : Dava, hizmet tespiti ve işçilik haklarının ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, işverenler ile Sosyal Sigortalar Kurumu aleyhine 25.7.2001 tarihinde açtığı davada, davalı işverenlere ait iş yerinde devamlı çalıştığı halde işverence salt az prim ödeme kastı ile çalışma sürelerinin noksan bildirildiğini, 5.3.2000 tarihinde iş akdinin fesh edildiğini ileri sürerek, iş yerinde 20.7.1983 - 5.3.2000 tarihleri arasında devamlı çalıştığının tespiti ile ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin alacağının ödetilmesini talep etmiştir.
Davalı işverenler duruşmaya katılmadıkları gibi herhangi bir itiraz ileri sürmemişler, işyeri kayıtlarını ibraz etmemişlerdir.
Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili davacının davalı işyerine girişine dair birden fazla işe giriş bildirgesinin bulunduğunu, bu durumun çalışmanın kesintili olduğuna karine oluşturduğunu, işçilik hakları ile ilgili davanın tespit davası ile birlikte görülemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin, tanık beyanlarına göre davacının davalı işyerinde 20.7.1983 -5.3.2000 tarihleri arasında devamlı çalıştığının tespitine, bilirkişi raporunda 20.7.1983 -5.3.2000 tarihleri arası için hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatı, ile yılık izin ücretinin davalı işverenden tahsiline"dair verdiği karar davalı işverenler vekili ile davalı kurum vekilinin temyizi üzerine yukarıda belirtilen nedenle Özel Dairece bozulmuştur.
Mahkemece, "işe giriş bildirgesi bulunduğundan hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı, devamlı çalışma olgusunun tanıklarca doğrulandığı, uygulamada işverenlerin çalıştırdıkları işçilerin çalışmalarını tam göstermedikleri"gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını sadece davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu vekili temyiz etmektedir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı yasanın 79/10 maddesi olup, kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenilen hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde açılması gerekir. Yerleşik Yargıtay görüşlerine göre, Sigortalının aynı işyerinden verilmiş birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı halinde hak düşürücü süre, her kesim çalışma için ayrı ayrı hesap edilmelidir. Çıkış tarihinden sonra işçinin aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesi veya hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışması hak düşürücü sürenin işlemesine engel olamaz.
Öte yandan; kurul olarak işe giriş bildirgeleri sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, bildirgeyi hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin aksinin ancak eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez.
Somut olayda, davacının önceleri Ali Rıza Ö.'ya ait olan işyerine 20.7.1983 tarihinde girdiği ve 20 gün prim ödenerek 10.8.1983 tarihinde çıktığı; daha sonra Hayriye Ö.'ya devredilen aynı işyerine 1.11.1986 tarihinde girerek bu tarihten istem tarihine kadar sürekli çalıştığı kurum tarafından gönderilen imzalı işe giriş bildirgeleri ve prim tahakkuk cetvellerinden saptanmıştır. Ne varki, işverence ücret bordroları ibraz edilmediğinden çalışma sürelerine ilişkin davacının imzasının bulunup bulunmadığı, bildirimlerin bordroya uygun olup olmadığı saptanamamıştır.
Yukarıda açıklanan ilkeler karşısında, mahkemenin, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığını göz ardı ederek, işe giriş bildirgesi olduğundan hak düşürücü süreden söz edilemeyeceği gerekçesiyle salt tanık beyanlarına dayanarak devamlı çalışmanın tesbitine karar vermesi isabetsizdir.
Ancak, işe giriş bildirgelerindeki imzaların davacıya ait olmadığının saptanması halinde diğer deliller hep birlikte değerlendirilerek çalışmanın tespitine karar verilebilir. Oysa mahkemece bu yönde hiçbir araştırma inceleme yapılmamıştır. Her ne kadar, somut olayda işe giriş bildirgelerindeki imzaların davacıya ait olmadığı, bildirgelerin hile hata veya manevi baskı altında imzalandığı ileri sürülmemiş ise de, davacı dilekçesinde devamlı çalıştığını, salt az prim ödemek kastıyla işverenin çalışmalarını eksik bildirdiğini iddia ettiğine göre, bu durumda mahkemece hizmet tespiti davalarının özelliği dikkate alınarak işe giriş bildirgelerindeki imzalar üzerinde yöntemince uzman bilirkişiler aracılığı ile inceleme yaptırılmak oluşacak sonuca göre hak düşürücü sürenin geçip geçmediği ayrı ayrı belirlenmek ve tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ve yanlış gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.02.2003 gününde, yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

(kazancı)

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2004/21-369

K. 2004/371

T. 23.6.2004

• HİZMET TESBİTİ TALEBİ ( Kısmi Bildirimlerin Tam Çalışmaya Karine Teşkil Etmesi - Kısmi Bildirilen Hizmetlerde Eksik Bildirim İddiasına Dayalı Davada Hak Düşürücü Sürenin İşleyip İşlemeyeceği )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Kısmi Bildirimde Eksik Bildirilen Sürelere İlişkin Hizmet Tesbiti Davasında - Kısmi Çalışma Olgusu Önceden Kuruma Bildirilmemişse Tam Çalışma Bulunduğunun Karine Olarak Kabulü Gereği )

• KISMİ ÇALIŞMA OLGUSU ÖNCEDEN KURUMA BİLDİRİLMEMİŞSE TAM ÇALIŞMA BULUNDUĞUNUN KARİNE OLARAK KABULÜ GEREĞİ ( Kesintili Bildirilen Sürelere İlişkin Hizmet Tesbiti Davasında Hak Düşürücü Süre )

506/m.3, 6, 79/10


ÖZET :Sigortalılığın tespiti davasında her türlü delille kanıtlanabilen çalışma olgusunun usulünce belirlenmesinden sonra, bu çalışmanın sigortalı çalışma olup olmadığı; ardından da ücret olgusu ve çalışılan zaman üzerinde durulması gerekir. Bu davalarda dava açma süresi beş yıl olup, hak düşürücü süredir. Diğer taraftan, kesintili bildirimle ilgili olarak 01.01.2000 tarihinde yürürlüğe giren 25.09.1999 tarih ve 4447 sayılı yasanın 11. maddesiyle 79. maddeye birinci fıkradan sonra gelmek üzere iki fıkra eklenmiş; işverenin sigortalıyı ayın tüm günlerinde çalıştırmadığını, belgeleriyle birlikte kuruma bildirmemişse, primleri ödenmeyen günler için resen prim tahakkuk ettirileceği ve 80.maddeye göre eksik kalan primlerin tahsil edileceği düzenlemesi getirilmiştir. Bu da göstermektedir ki, kısmi bildirimler sigortalının o ay içinde tam çalıştığına karinedir ve bunun aksini iddia eden, bu iddiasını ispat edecektir. Talep edilen Şubat 1991 - Ekim 1994 arası dönem için fiili ve sürekli çalışma olgusu, eksik verilen belgeler kapsamında aynı bordroda isimleri bulunan tanıkların beyanları ile doğrulanmıştır. 1991/2. dönemden sonraki sürelere ilişkin hususlar bozma kapsamı dışında kalmakla kesinleşmiş; 1991/2 dönem bordrosunda davacının 120 gün çalışması kuruma bildirilmiş; bu dönem içinde işe yeniden girişine ilişkin bir kayda ise bordroda yer verilmemiştir. Uyuşmazlığa konu 1991/1. dönem bordrosu ise kuruma verilmemiştir. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda; işverenince çalışması kuruma kısmen bildirilen sigortalının eksik bildirimlere yönelik olarak açtığı davada hak düşürücü süre gerçekleşmemiş olup; bordro tanıklarının beyanları ile de fiili çalışma olgusu kanıtlanmıştır. Mahkemece bu döneme ait sigortalı hizmetin varlığının tespiti usul ve yasaya uygun olup, direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davalı SSK ve işveren Hayrettin Güler vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 23.06.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (kazanci)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hizmet Satın Almak - Hizmet Satmak Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 6 03-08-2012 13:31
Şartlı Fesih Bildirimi Av.Engin Özoğul Meslektaşların Soruları 18 11-11-2010 10:56
Mal Bildirimi fortuneteller Hukuk Soruları Arşivi 1 26-07-2002 11:45
Fesih Bildirimi Şart Mı? nicelik Hukuk Soruları Arşivi 3 02-03-2002 23:48
Mal Bildirimi Ali Haydar İSTEMİHAN Hukuk Soruları Arşivi 1 18-02-2002 01:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07078695 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.