Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Töre/Namus Cinayetleri-Kadınlar Katlediliyor!!!!!

Yanıt
Old 26-06-2006, 08:34   #91
cemile.86

 
Varsayılan

Aslinda Bu Haberlere AliŞti İnsanlar, OkuduĞumda KÖtÜ Oluyorum Herkes Gİbİ Ama Bellİ Bİr Rutİn Gİbİ, Ayrica Haberlerde Katlİam Sebebİ Genelde Yasak AŞk, Neden Kuzenİnİn EŞİnden Çocuk Sahİbİ Olursun Buna Benzer Çok Örnek Var, Kadinlar YaŞadiĞiklari Yerİn KÜltÜrÜnÜ Bİlİyorlar, Neyİ YaŞayip YaŞayamayacaklarinda Tabİ ÇoĞu Zaman Tacİze UĞrayanlarda Onlar, Baski Altinda Olup Sıkıştırılmış Hayatlar YaŞiyorlar, Benİm Aİlemde Çok Tutucu Ama İnsanlar Bİraz Daha Rahat Olsa Bu Zİhnİyet Bİraz DeĞİŞebİlse Bu Cİnayetler Cİddİ Anlamda Azalirdi Umarim Bu Kesİmde GelİŞİr
Old 29-06-2006, 12:51   #92
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

DANİMARKA'DAN TÖRE CİNAYETİNE AİLE BOYU CEZA
Türkiye'ye örnek olsun

Töre cinayetine kurban giden Ghazala'nın davasında tetiği çeken ağabeye 16 yıl hapis, azmettiren babaya ise müebbet verildi

İRFAN KURTULMUŞ Kopenhag

Danimarka'da töre cinayetine kurban giden 18 yaşındaki Pakistan asıllı Ghazala Khan'ın davasında baba Ghulam Abbas ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken, tetikçi ağabey Akhtar Abbas 16 yıl hapse mahkum oldu.
Danimarka medyasının ilgi odağı haline gelen davanın görüldüğü Kopenhag Östre Landsret Mahkemesi, önceki günkü duruşmasında cinayetle ilgili 6 aile mensubuyla cinayetin işlenmesine yardım eden 3 kişiyi suçlu bulurken, dün cezaları açıkladı. Mahkeme, baba Abbas'ı cinayetin planlayıcısı ve ölüm kararını veren kişi olduğuna hükmederek ömür boyu hapse mahkûm etti.
Tetiği çeken ve kız kardeşini öldüren 30 yaşındaki Akhtar Abbas ise aile meclisinin verdiği kararın etkisinde kalarak cinayeti işlediğinden 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ağabeyle ilgili karardan memnun olduğunu belirten savcı, ailenin namusunu temizlemek için cinayeti planlayanın baba olduğuna dikkati çekti.
Mahkeme de, töre cinayetiyle ilgili verdiği kararla bir ilke imza atmış oldu. Bir Avrupa ülkesi olan Danimarka, ilk kez töre cinayetinde sadece tetiği çekeni değil, azmettiren ve cinayetin işlenmesine yardımcı olanları da cezalandırdı.
Eylül 2005'te ailesine haber vermeden ve töre yasaklarını çiğneyerek Emal Khan adlı Afgan gençle evlenen 18 yaşındaki Ghazala, 2 gün sonra Kopenhag yakınlarındaki Slagelse'de ağabeyi tarafından sokak ortasında kurşunlanarak öldürülmüştü. Saldırıda genç kızın eşi de yaralanmıştı.

Mahkeme yardım edeni de cezalandırdı

Ghazala'nın kurban gittiği töre cinayeti davasında mahkûm olanlar ve aldıkları cezalar:

Ağabey: Ghazala'yı öldürmekten, eşini yaralamaktan 16 yıl.
Baba: Azmettirmekten ve cinayeti koordine etmekten ömür boyu.
Yenge: Uydurma bir barışma randevusu düzenleyerek çifti tuzağa düşürmekten 14 yıl ve sınırdışı.
Amca: Ghazala'nın izini bulma çalışması yapmaktan 16 yıl.
Dayı: Cinayeti planlamak ve randevunun planlamasına katılmaktan 16 yıl.
Ailenin dostu: Ghazala'yı buluşacağı yere kadar takip etmek ve cinayete yardımcı olmaktan 10 yıl.
Tetikçinin arkadaşı: Ghazala'nın izinin sürülmesine yardımcı olmaktan 10 yıl.
Taksi şoförü: Cinayeti işleyen kişiyi olay yerine getirmekten 8 yıl.
Yengesinin kardeşi: Cinayeti planlamak, Ghazala'nın izinin bulunmasında yardımcı olmaktan 14 yıl sınır dışı.

http://www.milliyet.com.tr/2006/06/29/yasam/yas05.html
Old 06-07-2006, 18:38   #94
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Töre 16 yaşındaki Meryem'i öldürdü

Töre cinayetlerinin son kurbanı 16 yaşındaki Meryem ve karnındaki 7 aylık bebeği oldu. Genç kız evlilik dışı ilişkiden hamile kaldığı için asker firarisi ağabeyi tarafından pompalı tüfekle öldürüldü

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın töre ve namus cinayetlerinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik genelge yayımlamasından bir gün sonra Türkiye bir töre cinayetine daha tanık oldu. Gaziantep'te asker firarisi ağabey Selahattin Sezgen, evlilik dışı ilişki sonucu hamile kalan 16 yaşındaki kız kardeşi Meryem'i pompalı tüfekle öldürdü.

NEDEN KİLO ALDIN

Geçen yıl içinde vatani görevini yaptığı İstanbul'dan firar edip sürekli yer değiştirerek yaşayan Selahattin Sezgen (22), önceki gece Gaziantep'teki baba evinde bekar olan kız kardeşi Meryem'in (16) hamile olduğundan şüphelendi. Kız kardeşini sorgulayan Sezgen, hamile olmadığını, kilo aldığını söyleyen Meryem'e inanmayınca ailesine durumu sordu.

SABAH 5'TE UYANDIRDI

Aile fertlerinin de Meryem'in hamile olabileceği endişesi üzerine sinirlenerek evden çıkarak geceyi dışarıda geçiren Selahattin Sezgen, sabah saat 05.00 sıralarında eve gelerek, duvardaki asılı pompalı tüfeği alıp yatağındaki kız kardeşi Meryem'i uyandırdı.

GÖZYAŞLARINA ALDIRMADI

Kız kardeşine, "Seni kim hamile bıraktı?" diye soran Selahattin Sezgen, cevap veremeyip ağlamaya başlayan Meryem'in gözyaşlarına aldırmayıp göğsüne ve başına 2 kez ateş etti. 7 aylık hamile olduğu öğrenilen Meryem, karnındaki bebeğiyle birlikte hayatını kaybetti. Silah sesine uyanan aile fertleri, durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen polis ekipleri, evde elindeki pompalı tüfekle şok haldeki Selahattin Sezgen'i gözaltına aldı.

Gaziantep Emniyet Müdürlüğü'nde ifadesi alınan Selahattin Sezgen, asker kaçağı olduğu için evlerinde sürekli kalamadığını ancak geldiği sıralarda kardeşinin karnının şişmeye başladığını farkettiğini söyledi. Kardeşine sorduğu halde cevap alamadığını ve sürekli ağladığını belirten Selahattin Sezgen, "Meryem ağlamaya başlayınca, hamile olduğunu anladım. Evden çıktım ve sokaklarda dolaştım. Ancak, törelerimize aykırı hareket ettiği için bir türlü bu durumu kabullenemedim ve yeniden eve döndüm. Kardeşimin evlilik dışı biriyle ilişkiye girip hamile kalmasını hazmedemedim. Sabaha karşı tekrar eve gelip Meryem'i uyandırıp ateş ettim" dedi. Bu arada yazın ırgatlık, kışın da amelelikle ekmek kazanan Sezgen ailesinin 16 yaşındaki kızlarının kim tarafından hamile bırakıldığı netlik kazanmazken, polis olayı araştırmak için çalışma başlattı.

GAZİANTEP

Askerden firar edip töre cinayeti işledi

Kız kardeşini 'töre' gerekçesiyle öldüren 22 yaşındaki Selahattin Sezgen ile birlikte gozaltına alınan anne Havva Sezgen ve baba Aziz Sezgen, Emniyet Müdürlüğü'nde ifadelerinin alınmasının ardından adliyeye sevkedildi. Kızlarını kaybeden ailenin son derece soğukkanlı olduğu dikkat çekti. Aziz Sezgen ile oğlu Selahattin ifadeleri alındıktan sonra tutuklandı.

http://www.yenisafak.com.tr/g01.html
Old 07-07-2006, 15:41   #95
av.önem

 
Varsayılan

Güngeçmiyor ki bir kadın namus kisvesi altında öldürülmesin. Bu zihniyetin egemen olduğu bir toplumda kadın olmak kadar zor birşey yoktur. Benim aklımdan çıkmayan ve hayatında ilk ve son fotoğraf olan Güldünya'nın hastanedeki fotoğrafı... Merak ediyorum, Güldünya gibi nice namus kurbanları hayatı boyunca değil kadın olarak acaba insan olarak görüldü mü ?
O tetiği çeken kişi ya da o kararı veren aile meclisi acaba mağdur olan kadına bir söz hakkı tanımışlar mı ?
O kadının yaşadığı acıları, korkuları merak edip sormuşlar mı ? Belkide cevaptan korktukları için kolay yolu yani yargısız infazı tercih ediyorlar.

Bir bahar günü adliyen büroya giderken yanıma, ürkek gözlerle etrafına bakan, korkudan sesi titreyen bir kadın geldi. Elindeki kağıdı uzatarak " ben bu adrese gitmek istiyorum, bana yardımcı olabilirmisiniz" dedi. Kağıtta karmaşık bir şekilde Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'nün adresi yazılmıştı. Yolda yürüken bana hikayesini anlatmaya başladı. Konyalıymış ve eşinin onu başka erkeklere satma isteğine karşı çıktığı için şiddete maruz kalmış ve ölümle tehdit edildiği için de bir gece eşi uyurken, sığınacak bir evi, kendisini sahiplenecek bir ailesi olmadığı için, cebinde sadece bir otobüs bileti alacak kadar bir parayla evinden kaçmış. İstanbul'a geldikten sonra, bir gün bir sığınma evinde kalmış fakat oradan eline sadece bir bilet tutuşturularak, beş parasız bir şekilde Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'ne tek başına gönderilmiş.
Söz konusu adrese gittiğimizde kimse bizimle ilgilenmedi. Sırasıyla bütün kapıları dolaştıktan sonra, kendimize bir muhatap bulduk. Kadının hikayesini onlara anlattım ve ilgileneceklerini söyleyip beni gönderdiler. O kadına ne olduğunu hala merak ediyorum ve keşke onu yalnız bırakmasaydım, keşke o kadının ismin öğrenip akıbetini araştırsaydım.
O kadın ölümden kaçmıştı, belki şimdi mutlu, belkide mutsuz ........

Bu zihniyet değişmedikçe, yaptırımlar ağırlaştırılmadıkça bu ülkede kadın olmak çok zor...

Old 08-07-2006, 11:25   #96
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Hasan KIRMIZITAŞ Mehmet BULUT (DHA)

TBMM Töre Cinayetlerini Araştırma Komisyonu Başkanı AKP Gaziantep Milletvekili
Fatma Şahin, ağabeyi tarafından, evlilik dışı ilişkiden hamile kaldığı
gerekçesiyle öldürülen 16 yaşındaki Meryem Sezgen’in ailesini ziyaret etti.
Şahin, "Erkeklerin kadının bedeni üzerindeki namus anlayışı değişmeli" dedi.

TÜRKÇE bilmeyen anne Havva Sezgen ile tercüman aracılığıyla konuşan Şahin,
Meryemler’in ölmemesi için herkesi duyarlı olmaya çağırdı. Töre cinayetlerinde
hikayeler farklı olmasına rağmen, kurbanların hep zayıf halka olarak
nitelendirilen kadınlar olduğunu belirten Şahin şöyle dedi:

"Meryem’in ailesinde de diğerlerinde olduğu gibi hiçbir çocuk okumamış. Aile
Şanlıurfa’dan Gaziantep’e göç etmiş ve her yıl tarım işçisi olarak pamuk
toplamak için kent kent dolaşan bir aile. Cinayetin temelinde cehaletin en büyük
neden olduğunu görüyoruz."

Eğitimsizliğin ve göçle birlikte geleneksel aile yapısından modern aile yapısına
geçiş sırasında başlayan çatışmanın bedelinin kızlara ödetildiğini ileri süren
Şahin, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "16 yaşındaki çocuğa, genç kız
diyemezsiniz. Kızın bu pozisyona gelmesi için bütün şartlar müsait, sonra da
bedel yine kıza ödetiliyor. Burada ayıp tersine döndürülmeli. Burada bu kız
mağdur, korunmaya muhtaç durumda. Erkeklerin de kadının bedeni üzerindeki namus
anlayışının değişmesi gerekiyor."

Hürriyet Gazetesi
Old 21-07-2006, 14:31   #97
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Namus temizleyen Türk’e 64 yıl hapis

ABD’nin Connecticut eyaletinde üç yıl önce eski karısı Ayfer Kaya’yı yaralayıp sevgilisi David Romero’yu öldüren 53 yaşındaki Kurtuluş Kalıcan 64 yıl hapis cezasına çarptırıldı.



SELİM ATALAY
NTV
Güncelleme: 03:29 ET 21 Temmuz 2006 CumaNEW YORK - Mahkeme kayıtlarına göre Eylül 2003’te New London’da eski karısı ve üç çocuğunun yaşadığı eve sabaha karşı giren Kurtuluş Kalıcan, evde sakladığı tabancayı bularak Ayfer ile David’in uyuduğu odaya girdi. Yatak odasinda önce Honduraslı göçmen David’i öldüren Kalıcan, ardından Ayfer’e iki el ateş etti. Ayfer, kurşunların bitmesi üzerine sağ kaldı. Kalıcan olaydan bir yıl önce Ayfer’den boşanmıştı.




Savcı, Kalıcan’ın olaydan pişmanlık duymadığını bildirdi. Savcı Kalıcan’ın ifadesinde ‘‘Dinime göre kadın aldatırsa erkeğin onu cezalandırması gerekir’’ dediğini vurguladı.

Yargıç da ‘‘Sanık, mahkemelerimizde her gün gördüğümüz baskıcı, zorba ve tacizkar eşlerin bir temsilcisi’’ dedi.

Mahkeme sırasında Kalıcan ‘suç işlediğini’ kabul etmedi. Etseydi en fazla 50 yıl hapis cezası alacak ve ceza daha sonra kısmen indirilebilecekti.

Kalıcan’ın avukatı ise müvekkilinin olaydan önce polise telefon edip ‘‘Mahkeme kararına rağmen eski karım geceyi bir erkekle geçiriyor’’ dediğini, polisin ise konunun avukatları ilgilendirdiğini söyleyip Kalıcan’ı dinlemediğini bildirdi. Ayfer’in, Kalıcan’a ait evde yaşadığını ve çiftin boşanma kararında ‘‘Ayfer’in o evde geceyi bir erkekle geçiremeyeceği’’ yolunda madde olduğunu kaydeden avukat ‘polis görevini yapsaydı olaylar böyle gelişmeyecekti’’ dedi.

Cinayetle ilgili olarak eski eş Ayfer Kaya ve David Romero’nun kardeşi, New London kenti polisi aleyhine görevi ihmalden ayrıca dava açtılar.

http://www.ntv.com.tr/news/380286.asp
Old 26-07-2006, 11:45   #98
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

"Fatma Susunca Kadınlar Konuştu"

Bursa Günyüzü Kadın Kooperatifi Fatma E.'nin davasında şahit olarak dinlendi. "Nişandan vazgeçtiği" için öldürülmek istenen Fatma'nın mahkemede tehdit nedeniyle konuşamadığını söyleyen Yıldırım: "Kadınlar için koruyucu hukuki mekanizma bulunmuyor" dedi.



--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
25/07/2006 Ayşe DURUKAN
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (Bursa) - "Beni ayrıldığım nişanlımın kardeşi Rıza vurdu. Silahı kafama doğrulttuğunda yüzünü gördüm. O gözleri her yerde tanıyacağım." Bu sözleri Bursa Günyüzü Kadın Dayanışma Kooperatifi'nden Ayla Yıldırım ve Ayşe Batumlu'ya söylüyor Fatma E.

Bir buçuk yıl önce Bursa'da meydana gelen olayda Fatma'yı hastanede ziyaret eden Yıldırım "namus cinayeti" davasından çıkan kararı bianet'e anlatıyor ve "Bu karar kadın hareketinin bir kazanımıdır" diyor.

Davadan müebbet kararı çıktı; 15 yıla indirildi

Yıldırım olayın Bursa'nın Osmangazi ilçesinde 12 Aralık 2004'te meydana geldiğini anımsatıyor. Akrabalarıyla birlikte akşam saatlerinde evine dönerken 17 yaşındaki Fatma E. silahlı saldırıya uğruyor ve ağır yaralanıyor.

Bir yılı aşkındır süren dava, sanıklara "insan öldürmeye tam teşebbüsten" müebbet hapis cezası verilmesiyle sonuçlanıyor. Ancak mağdur Fatma yaralı kurtulduğu için müebbet hapis cezası 15 yıla indiriliyor.

Yıldırım "Bizim talebimiz aslında sanığın 'namus cinayetine teşebbüsten' Türk Ceza Kanunu'nun 82. maddesinden yargılanmasıydı. Bu gerçekleşmedi" diyor.

Batumlu'yla birlikte davada müdahil olmak istediklerini söyleyen Yıldırım "Mahkeme benim ve Ayşe'nin tanıklığına başvurduktan sonra, temyiz yolu açık olmak üzere müdahillik talebimizi reddetti" diyor.

"Mağdur Fatma korktuğu için ifade değiştirdi"

Yıldırım mağdur Fatma'nın ifadesini tehdit ve korku nedeniyle değiştirdiğini açıklıyor. "Bu nedenle mahkeme bizim ifadelerimizi dikkate aldı ve sanığa 'insan öldürmeye tam teşebbüsten' müebbet hapis verdi" diye konuşuyor.

Müdahillik taleplerinin reddedilmesine ilişkin kararı temyiz ettiklerini söylüyor Yıldırım.

"Bu davadan nasıl bir karar çıkar bilmiyoruz ama kadın kuruluşlarının 'namus cinayetleri' gibi bir çok davada, müdahil olunmasının önemini bir kez daha gösterdiğine inanıyoruz."

Yıldırım ayarıca mahkeme başkanının da kendileriyle aynı kanıda olduğunu açıklıyor:"Başkan karara şerh koyarak cezanın 82'inci maddeden verilmesi gerektiğini, yani uzun yıllar mücadelesini verdiğimiz 'nitelikli insan öldürme' maddesinden yargılanması gerektiğini belirtti."

Kadınların yaşam hakkı tehdit altında

Yıldırım tüm bu aşamaların kadın hareketi adına bir kazanım olduğuna dikkat çekiyor ve "mahkeme temyiz dilekçemizi almayabilirdi ama aldılar" diye konuşuyor.

"Olayda, ülkemizde yaygın bir biçimde görülmekte olan kadına yönelik şiddetin vahim bir boyut kazandığı 'namus' adı altında işlenen kadınların en temel hakkı olan yaşama hakkına saldırı söz konusu. Türkiye'nin geleneksel yapısı, kadına yönelik şiddete karşı duruş getirmediği gibi bu şiddeti töre, namus gibi gerekçelerle onaylama eğiliminde. Dava gerçekçi bir anlatımla, kadınlar toplumsal -hatta yakın bir geçmişe kadar- hukuki onayla katlediliyor."

Yıldırım öldürülme tehdidi altında bulunan kadınların hiçbir sosyal ve hukuki güvencesi bulunmadığı için yasal yollara başvuramadığını söylüyor:

"Kadınlar için hiçbir koruyucu hukuki mekanizma bulunmamaktadır. Üstelik tehdit altında olduklarından kadınlar konuşamamaktadır. Bu olayda da Fatma 13 yaşındaki kardeşini, kendisini ve ailesini korumak adına susmak zorunda kalmıştır."

Uygulanan şiddettin tüm kadınlara yönelik olduğu kanısında Yıldırım. "Bu şiddetten tüm kadınlar olarak hem fiziki hem manevi zarar görüyor" diyor.(AD/TK)
.....
.....
Old 27-07-2006, 13:00   #99
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan Özür

Herkese merhaba, teknoloji özürlü olduğum için mesajım istediğim gibi gruba ulaşmadı, yineliyorum:

Bu "örnek dava"daki mahkeme başkanına kutlama ve destek mesajları yollanmalı diye düşünüyorum. Kim olduğunu öğrenebilir miyiz?Saygılar Ayşegül Kanat
Old 28-07-2006, 11:40   #100
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Ağabeyi öldürdü: Töre bu kez Azime'ye kıydı*

*Kaçarak evlenen Azime Tas, önce 'geri alınan mal misali' baba ocağına
getirildi. Sonra tartıştığı ağabeyince sokak ortasında bıçaklanıp öldürüldü*

28/07/2006 (296 kişi okudu)

*DEMET BİLGE ERGUN* ()
İSTANBUL - Diyarbakır'da Gülistan Gümüş'ün 'töre'den saklanmak için girdiği
sandıkta kurşunların hedefi olmasının üzerinden bir hafta geçmeden bir
cinayet haberi de Şanlıurfa'dan geldi.
Yaklaşık bir ay önce teyzesinin İzmir'de yaşayan oğluna kaçan 21 yaşındaki
Azime Tas., erkek kardeşi tarafından evinin kapısının önünde bıçaklanarak
öldürüldü.

*'Berdel yapılsın'*
Şanlıurfa'nın Muradiye Mahallesi'nde dün genç bir kızın çığlıkları yükseldi.
21 yaşındaki Azime Tas, evinin önünde, kardeşinin bıçak darbeleriyle
yaşamını yitirdi. İlk bilgilere göre, Azime'nin öldürülmesinin nedeni 25 gün
önce İzmir'de yaşayan teyzesinin oğlu M.K.'ya kaçmasıydı.
Bir süre sonra Azime'nin Şanlıurfa'daki evinin telefonu çaldı. İzmir'deki
aile 'berdel' yapılmasını istiyordu. Azime onlarda kalacak, kendi kızları da
Azime'nin erkek kardeşiyle evlendirilecekti. Azime'nin ailesi kabul etti.
Ama sonra İzmir'den 'berdel'in bozulduğu haberi geldi. İddiaya göre bir
hafta önce erkek kardeşleri İzmir'e giderek Azime'yi evinden alıp baba
ocağına getirdi.
Dün Azime ve ağabeyi A. Tas ile babaları M. Tas, evdeydi. İki kardeş
arasında tartışma çıktı. Ardından da A. Tas eline geçirdiği ekmek bıçağıyla
kız kardeşini bıçakladı. Genç kız can havliyle evden sokağa kaçtı. Ancak A.
Tas, kız kardeşini yakalayarak, sokak ortasında bıçaklamaya devam etti.
Azime, babasının evinin önünde yaşamını kaybetti. Mahallede yaşayanlar
polise haber verdi.
Olay yerine gelen polis ekipleri evde bulunan A. Tas'la baba M. Tas'ı
gözaltına aldı. Onlar Emniyet'e giderken, Azime'nin cenazesi de bir beze
sarılıp götürüldü. Geride kalan kanlar mahalleli tarafından yıkandı. Polis
yetkilileri Azime'nin resmi nikâhlı olduğunu ve soruşturmanın sürdüğünü
söyledi. Zanlıların bugün adliyeye çıkarılması bekleniyor.
Azime Tas'ın ölüm haberi, Diyarbakır'lı 23 yaşındaki Gülistan Gümüş'ün
öldürülmesinden sadece bir hafta sonra geldi.
İmam nikâhlı eşini aldattığı iddia edilen bir çocuk annesi Gümüş,
Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde geçen hafta töre kurşunlarının hedefi olmuştu.
İstanbul'dan ikna edilerek köyü getirilen Gülistan Gümüş önce kolundan
vuruldu, kaçarak sığındığı babasının evinde bir sandığa saklandı. Gümüş,
bulunduğu sandıkta uzun namlulu silahla taranarak öldürüldü.
23 Temmuz günüyse Bursa'da yaşayan Huri A., 'eşini terk ederek bir
başkasıyla kaçtığı' gerekçesiyle altı kurşunla öldürüldü. Huri A.'nın iki
çocuğu vardı.

*http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=194209
Old 28-07-2006, 11:53   #101
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadına Yönelik Şiddete Duyarlılık Arttı

Kadına Yönelik Şiddete Duyarlılık Arttı"

Kadına yönelik şiddettin artıp artmadığı tartışılırken iki günde medyaya yedi şiddet haberi yansıdı. Ölen altı kadından öyküsü en dramatik olan Gülistan'dı. O çalışmak istemişti. Akkoç: "Kadına yönelik şiddet artmadı; Duyarlılık arttı" diyor.
--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
26/07/2006 Ayşe DURUKAN
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul-Diyarbakır) - "Bir vahşet" diyor Diyarbakır'daki sandık cinayeti için Kadın Merkezi'nden (KA-MER) Nebahat Akkoç. "Bu kez ne töre/namus ne de bekaret için bir kadın öldürüldü. Kadının tek suçu çalışmak istemesiydi" diye konuşan Akkoç Gülistan Gümüş'ün tartıştığı koca tarafından iki kez kurşunlandığını söylüyor.

Akkoç: Töre/Namus nedeniyle değil çalışmak istediği için öldürüldü

"Çok çarpıcı bir örnek bu. Kocasıyla tartışıyor. Kocası çalışmasına izin vermediği için.Yine de evden çıkıyor. İşe gidip gitmeyeceği belli değil. Koca peşinden gidip önce kolundan vuruyor. Ardından da kayınvalidesinin evindeki sandığı arkadaşlarıyla birlikte tarıyor."

Diyarbakırlı kadınların sorunlarının "kimlik" ve "dil" meselesinde sıkışıp kaldığı düşüncesinde Akkoç. "Kadının kimliği yok. Bu hem bizi hem kadını, hem de emniyeti çok zorluyor. Kimliği, kaydı yoksa, eğitimsizse, dil bilmiyorsa kimin sorunu" diye soruyor. Akkoç'a göre zaten kadın yaşamıyor ki şiddete uğradığında yasal destek alabilsin.

"Kadına yönelik şiddette artış yok"

Akkoç kadına yönelik şiddette artış olmadığını söylüyor. Akkoç "Cinayetlerin arttığını düşünmüyorum. Artan duyarlılık. Hiçbir şey gizli kalmıyor. Bize bir ay içinde altı kadın başvurdu. Hepsi yaşıyor, ama sorunlarının çözümü çok zor" diye konuşuyor.

Son iki gün içinde Sabah, Hürriyet, Milliyet ve Vatan gazetelerine yansıtan kadına yönelik yedi şiddet olayı var. Töre/Namus, taciz, tecavüz ve kaza kurşunu kurbanı kadınların tümünün zanlıları erkeklerdi.

4 gazetenin kadına şiddet haberleri

Akkoç'un "şiddet artmıyor" sözleri üzerine son iki günde Hürriyet, Milliyet, Sabah ve Vatan gazetelerine yansıyan haberlere göz gezdiriyoruz. Kadına yönelik şiddetin yedi farklı nedeniyle karşılaşıyoruz.

Kadınlar kah üniversiteli Sezin gibi bir magandanın silahından çıkan kurşunla yaşamını yitiriyor; kah Diyarbakırlı Gülistan gibi sözde "Töre cinayeti"nin kurbanı oluyor.

Alanyalı 16 yaşındaki Ö.E. tecavüze uğradıktan sonra öldürülüyor. Marmaris'te özel güvenlik görevlilerinin şiddetine maruz kalan 17 yaşındaki C.S.'yse tartaklanarak kurtuluyor şiddetten.

Tamaşa, Dilber ve isimli hamile kadın

Ülkesi Azerbaycan'dan çok uzakta, İstanbul Aksaray'da sevgilisi tarafından bıçaklanarak öldürülen Tamaşa İsmailova'la Kadıköy'de boşandığı kocasının silahından çıkan kurşunla yaşamını yitiren Dilber Yalçın da bir zamanlar sevdikleri erkeklerce katledilen iki kadın.

Arnavutöy'deki orman yangının altından da "kadına yönelik şiddet" çıktı. Yangın sonrası araştırmalardan çıkan hamile kadın cesedinin kime ait olduğu, nasıl ve kim tarafından öldürüldüğü belli değil. İddia o ki bu cinayetin altından da töre/namus cinayetinin çıkması ihtimal.

Kuşkusuz KA-MER'den Akkoç'un sözlerde doğruluk payı var. Medyada yansımış yedi şiddet olayı duyarlılıkların arttığını gösteriyor. Ancak asıl artması gerekenin yasal önlemler ve medyanın kadına yönelik şiddetle ilgili kullandığı dil olduğunu unutmamak gerek.

.....
Old 14-08-2006, 08:46   #102
Av.Ayşe

 
Varsayılan

'NAMUS' GEREKÇESİYLE HER YIL BEŞ BİN KADIN KATLEDİLİYOR




Son zamanlarda kadın katliamları gündeme yeniden damgasını vurdu. Yapılan araştırmalar, namus cinayetleri, kadın intiharları ve kadına yönelik şiddetin Türkiye başta olmak üzere, tüm dünyada her geçen gün arttığını gösteriyor.

Kadın kurumları ile STK'lerin çalışmaları ve devletin ceza kanunlarında yapmış olduğu değişikliklere rağmen 2006 yılı daha tamamlanmadan onlarca kadın katliamı daha gerçekleşti. Kadın kurumları ve bazı akademisyenler artıştan ziyade cinayetlerin gizli kalmadığı için artış varmış gibi gözüktüğünü belirtiyor. Kadın katliamlarına ilişkin değerlendirmede bulunan psikolog Behice Özer, 'namus' gerekçesiyle işlenen cinayetlerde görece bir artıştan ziyade, son dönemde toplumsal duyarlılığın artmasının namus cinayetlerini gündemleştirdiğini belirtti. Batman Belediyesi Selis Kadın Dayanışma Merkezi'nden sosyolog Gülistan Taşkın da, kadın katliamlarının tedirginlik verici boyuta geldiğini belirtti. Taşkın, 'Erkeğin sahiplik (mal) anlayışı o kadar güçlü ki kadının yaşama ve yok olma kararını hala elinde tutuyor' dedi.

İnsan Hakları Derneği'nin 2005'te yayınlanan hak ihlalleri raporuna göre, namus ve aile içi diğer sorunlar gerekçeli öldürülen kadın sayısı 153, yaralanan kadın sayısı ise 159. 2006'da meydana gelen olaylar kadın cineyetlerinin 2005'ten daha fazla olacağını gösteriyor. Uluslararası Af Örgütü'nün kadına yönelik şiddetle ilgili yayınladığı bir raporunda, tahminlere göre tüm dünyada üç kadından birinin yaşam süresi içinde dövüldüğü, cinsel ilişkiye zorlandığı ve diğer yollarla taciz edildiği belirtilmekte. Bunların yanı sıra kadın intiharlarında da belirgin bir artış var. Batman'da son 5 ayda meydana gelen intiharların sayısı, geçen yılın toplamını aşıyor. Buna göre Ocak ayından bu yana 36 genç kadın hayatına son verdi.

2005'te 153 kadın öldürüldü

Kadın cinayetlerindeki artışın, şiddet kültürünün tırmanışı ve yaşamın her alanında kadınların daha etkin hale gelmesi sonucunda erkeğin kendi iktidar gücünü yitireceği korkusundan kaynaklandığı belirtiliyor. İnsan Hakları Derneği'nin yayınlanan raporlarına göre, Türkiye'deki 'namus' gerekçeli cinayetler her yıl artıyor. 2003'te 'namus' gerekçesiyle işlenen cineyetlerde 40 ölü 7 yaralama, aile içi şiddet sonucu ise 37 ölü 14 yaralama meydana geldi. 2004'te 'namus' gerekçeli 43 ölü 3 yaralama, aile içi şiddet sonucu 54 ölü 50 yaralama olayı olurken, 2005'te ise 'namus' gerekçesiyle 44 kadın öldürüldü, 15 kadın ise yaralandı. Aile içi şiddet ve toplumsal alanda saldırı sonucu öldürülen kadın sayısı 116 iken, 159 kişi de yaralandı. 2006'da ise daha yıl dolmadan bugüne kadar onlarca kadın katledilmiş durumda.

Kadınlar yakınlarınca öldürülüyor

Jandarma Genel Komutanlığı'nın raporuna göre de, son 5 yılda Jandarmanın sorumluluk bölgesindeki 4 bin 665 kasten öldürme, 897 öldürmeye teşebbüs olmak üzere toplam 5 bin 562 olaydan yüzde 7'sinin gerekçesi namus! Bu sürede kadın ve çocuklara yönelik 38 bin 135 darp, 5 bin 895 kasten yaralama, 6 bin 543 aile fertlerine kötü muamele ve bin 502 kasten öldürme veya teşebbüs olayı yaşandı. Şiddet olaylarından mağdur olan 61 bin 241 kadın veya çocuğun bin 230'u öldü, 32 bin 267'si ise yaralandı. Uluslararası Af Örgütü'nün yayınladığı bir rapora göre öldürülen kadınların yüzde 40 ile 70'i yakın ilişki içinde olduğu partneri tarafından öldürülüyor.

Özer: Artış yok duyarlılık var

Kadın katliamlarına ilişkin değerlendirmede bulunan psikolog Behice Özer, 'namus' gerekçesiyle işlenen cinayetlerde son dönemde artıştan ziyade, toplumsal duyarlılığın artmasının bu cinayetlerin gündemleşmesini sağladığını belirtti. 'Namus' gerekçesiyle işlenen cinayetlerin erkek egemenlikli zihniyetten kaynaklandığını belirten Özer, 'Kadın erkeğin koyduğu sınırı aştığı zaman cezalandırılacak pozisyona geliyor' dedi. Psikolog Özer, 'Kadın katliamları yıllardır var olan toplumsal bir gerçeklik. Bu tamamen eril zihniyetin kurumsallaşması ve yaşam alanı bulup açığa çıkmasıdır. Erkek egemen zihniyet 'namus' cinayetlerinin çeşitli formlarında kendini göstermektedir' dedi.

Taşkın: Tedirginlik verici boyutta

Sosyolog Gülistan Taşkın ise, kadın cinayetlerinin tedirginlik verici boyutlara ulaştığını dile getirdi. Taşkın, 'Erkeğin kadını mal görme anlayışı o kadar güçlü ki, kadının yaşama ve yok olma hakkını h
l elinde tutuyor' dedi. Taşkın ayrıca, 'Bugün göç olgusu Türkiye'nin en önemli toplumsal travmasıdır. Fuhuş, cinayetler, intiharlar v.s olaylar bu travmanın kadına etkisinin görünür sonuçlarıdır' diye konuştu. Töre ve namus gerekçesiyle işlenen kadın katliamlarının aslında bir zihniyet sorunu olduğunu belirten Taşkın, 'Tarihsel ve toplumsal kökleri o kadar derin ki, bu zehri atmak güçleşti. Türkiye'deki kadın örgütlerinin 2000 yılından sonra çoğalması bu sistemin çatlaklar vermesinin önemli ön koşullarını doğurdu. Fakat bu olumlu havanın, duyarlılığın, yasaların manevi değerlere etki gücü zamana yayılarak ilerleyebilir ancak' diye konuştu. Taşkın devamla şunları belirtti: 'Yasalar değiştirildi, fakat uygulama aşaması ile tanışamaması hem kadını hem de hukuk sistemini zorladı. Sorunun çözümü için öncelikle devletin, sivil toplum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin ve tüm toplumsal kurumların kadın örgütleriyle eşgüdümlü bir çalışma alanı içine girmesi ve bu sorunun sonuçlarını ciddiye alması gerekiyor.'

Namusa yılda 5 bin kadın kurban

Son dönemlerde Türkiye'de 'namus' gerekçesiyle işlenen cinayetlerdeki artış dünyadada yaşanıyor. Özellikle az gelişmiş ülkelerde rakamlar ürkütücü boyutlarda. Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünyada her yıl 5 bini aşkın kadın 'namus' gerekçesiyle katlediliyor. Uluslararası Af Örgütü'nün bir raporunda aralarında Irak, Ürdün, Pakistan ve Türkiye'nin de bulunduğu çok sayıda ülkede 'namus' gerekçeli cinayetlerin işlendiği ve kadınların alınıp satıldığı ileri sürüldü.

Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu'nun, Uluslararası İnsan Hakları Günü dolayısıyla Pakistan'ın başkenti İslamabad'da yaptığı açıklamada, Pakistan'da bu yıl içinde 450'den fazla kadının 'namus' cinayetine kurban gittiği bildirildi. Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu, yine sadece bu yıl içinde güneydeki Sind eyaletinde 300'den fazla 'namus' cinayeti işlendiğini, ayrıca 149 kadının da çeşitli yerleri yakılarak cezalandırıldığını aktardı. Birçok genç kadının kendi ailesi tarafından cezalandırıldığına dikkat çeken Komisyon, orta kesimlerdeki Pencap eyaletinde, 161 kadının da yakınları tarafından öldürüldüğünü belirtti. Komisyon, aynı eyalette geçen yıl 227 kadının 'namus' vakası yüzünden öldürüldüğünü ifade etti.

Yemende cinayetlerin adı kaza

Yemen'de kadın cinayetleri 'kaza' sayıldığından olay yerine polis çağrılmıyor. Çağrılsa da gelmiyor. Yemen hükümetinin raporundaki açıklamasıysa çok ilginç: Bizde 'namus' cinayetleri yok. Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Oxfam ve IANSA'in (Uluslararası Hafif Silahlar Eylem Ağı) ortaklaşa çalışmaları sonucunda Güney Afrika'da, her 18 saatte bir kadın, mevcut ya da eski eşi tarafından vurulup öldürüldüğü sonucuna varıldı.


Meksika'nın Ciudad Jurez şehrinde son 11 yılda 300'den fazla kadın öldürüldü. Guatemala'da 2000-2004 yılları arasında 500 kadın öldürüldü. Peru'daki durum da vahim: Öldürülen kişinin kadın olması nedeniyle öldürülmesinı tanımlamak için 'femicide-kadın cinayeti,' terimi kullanılmaya başlandı.

831 kadın kendini yaktı

Geçtiğimiz mart ayında Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Güney Kürdistan'ın Süleymaniye Hükümeti Sağlık Bakanlığı, Güney Kürdistan'daki kadınların konumunu ele alan bir rapor yayınladı. Raporda son 14 ayda 831 kadının kendini yaktığı belirtildi.

Rapora göre son 14 aylık süreçte, Güney Kürdistan'da baskı ve şiddete maruz kalan 831 kadın, kendini yaktı. Söz konusu kadınlardan 200'ü yaşamını yitirdi. Raporda aynı dönemde, 35 kadının da eşleri veya yakınları tarafından, öldürüldüğü belirtildi.


Şiddetin boyutları

Uluslararası Af Örgütü (AI)'nün bir raporunda, tahminlere göre tüm dünyada üç kadından biri yaşam süresi içinde dövülmekte, cinsel ilişkiye zorlanmakta ve diğer yollarla taciz edilmektedir. Tacizi yapan kişi genellikle kendi ailesinden biri ya da tanıdığı bir kişidir sonucuna varıldı. Rapora göre, Türkiye'de yapılan bir dizi küçük ölçekli araştırma, kadınlara yönelik şiddet oranlarının aynı, hatta daha bile fazla olabileceğine işaret ediyor. AI ayrıca, 1994'te Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nün, 'erkeklerin yüzde 40'ının kadın ve kız çocuklarını şiddetle 'disipline etme'nin kabul edilebilir olduğuna inandığını ortaya koyan bulguları büyük bir tepki yaratmıştır' demektedir. Raporda, kadınlara yönelik şiddetle ilgili soruların 2000 yılındaki nüfus sayımına dahil edilmemesi ise eleştiriliyor.

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, kadına yönelik şiddetle ilgili olarak son dört yılı kapsayan bir bilanço çıkardı. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı verilerine göre, 2001-2004 yılları arasında 147 bin 784 kadın şiddete maruz kaldı. İstatistikler, bu dönemde 4957 tecavüz, 3616 tecavüz girişimi olayı yaşandığını gösterdi.

Ve intiharlar!

İnsan Hakları Derneği'nin her yıl hazırlamış olduğu raporlara göre, Türkiye'de kadın intiharlarında yaşanan artış 2005'te kısmi olarak azaldı. 2006'da sadece Batman'da 36 kadın intihar ettti. Buna göre; 2003'te 41 kadın intihar ederken, bu sayı 2004'te artarak 50'ye yükseldi. 2005'te ise 30 kadın intihar ederken intihar girişimi sonucu 10 kişi de yaralandı. Türkiye'de yapılan araştırmalar en çok kadın intiharlarının Batman'da yaşandığını ortaya koydu. Bu konunun yerinde araştırılmasını ön gören Birleşmiş Milletler (BM), hızlı bir artış gösteren kadın intiharlarını incelemek üzere Batman'a özel bir temsilci gönderdi. BM adına incelemelerde bulunan Raportör Yakın Ertürk gezisinde, Türk Ceza Yasası'nda namus cinayetlerine getirilen ağır cezaların etkisini de araştırdı. Ertürk ailelerle görüşerek kadınları intihara iten nedenleri ve intiharların önlenebilmesi için ne yapılması gerektiğini inceledi.

Kadın örgütleri de kadınların açıklanamayan intiharlarında artış gözlendiği görüşünde. Bazıları kadınların, ailenin namusunu kurtarmak amacıyla kendi yaşamına son vermeye zorlandığını, örneğin bir ip ya da silahla odaya kilitlendiğini savunuyor. Batman'da son 5 ayda meydana gelen intiharların sayısı, geçen yılın toplamını aşıyor. Batman'da yılbaşından bu yana 36 kadın, kendi hayatına son verdi. Bu, geçen yıl meydana gelen intiharların toplamından daha fazla. Geçen yıl tamamlanan 'Van'da Kadın İntiharları' araştırmasında dünyada erkek intiharları kadın intiharlarına göre 3 kat fazlayken, Van'da kadın intihar oranının erkeklere göre 2 kat fazla olduğu ortaya çıktı.


http://www.gundemimiz.com/haber.asp?HaberId=16519
Old 15-08-2006, 16:05   #103
Av.Ayşe

 
Varsayılan


Kadın katliamlarının kamuoyunun gündemine yeniden girmesiyle çeşitli kadın kurumları temsilcileri ve bazı uzmanlar sorunun çözümü doğrultusunda tavsiyelerde bulundu. Kadın kuruluşları temsilcileri ile uzmanlar sorunun çözümünde zihniyet değişikliğinin önemine değinirken, yapılan yasal değişiklerin de uygulanması gerektiğini belirtti.

Batman Belediyesi Selis Kadın Danışma Merkezi'nden Sosyolog Gülistan Taşkın, çıkan yasaların eğitimiyle desteklenmesini söylerken, Psikolog Behice Özer ise, namus cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için öncelikle sivil toplum kuruluşları ile kamu kurumlarının birlikte hareket etmesinin zorunluluğuna işaret etti. İstanbul Kadın Kuruluşları Başkanı Nazan Moroğlu da, yasal değişikliklerin yeterli olmadığını, devletin kararlı bir politika oluşturması gerektiğini söyledi. Prof. Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu ise erkeğin şiddetten arındırılması için çeşitli projelerin yapılmasının önemli olduğunu dile getirdi. Amargi Kadın Akademisi'nden Ayşe Kısmet, kadın kurumlarının devletin yükümlülüklerini yerine getirmesi konusunda zorlayıcı güç olmasının önemine değinirken, Diyarbakır Kadın Merkezi Başkanı Nebahat Akkoç ise sorunun kökten çözümü için zihniyet değişikliğine gidecek projelerin uygulanmasının zorunluluğunu dile getirdi. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde 2010'a kadar sürecek kampanya başlatan Uluslararası Af Örgütü (AI) ise ilgili raporunda, Türkiye hükümetine yönelik tavsiyelerde bulundu.

Taşkın: Yasalar desteklenmeli

Kadının bedeninin ve cinselliğinin kontrol edilmesi olarak algılanan 'namus' kavramının içeriğinin değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Batman Belediyesi Selis Kadın danışma Merkezi'nden sosyolog Gülistan Taşkın, medyanın bu konuda önemli bir rolü olduğunu o açıdan kadına yönelik şiddeti özendiren programların yerine eğitici çalışmaların yapılmasının daha geliştirici olduğunu belirtti. Taşkın ayrıca, 'Yasanın eğitim ile desteklenmesi önemli. Toplumun her kurumunun iştirakçi olduğu sistemli eğitimler yapılmalı' dedi.

Özer: Birlikte hareket edilmeli

Diyarbakır Selis Kadın danışma Merkezi'nden psikolog Behice Özer de, 'Bu cinayetlere sessiz kalınmaması, yaşanan cinayetlerin üstünün örtülmemesi, en önemlisi de bu cinayetlere son verilmesi için toplumsal duyarlılık sağlayacak çözümlerin yaşama geçirilmesi gereklidir' dedi. Özer Şunları belirtti: 'Sorunu bir ya da birkaç nedenle açıklayamadığımızdan, lokal ama aynı zamanda bütünsel çözümler üretmek, programlar oluşturmak gerekli. Bu konuda STK ve kamu kuruluşlarının birlikte hareket etmesi önemli. Eril zihniyetin hukuk, ekonomi, eğitim, psikoloji vb alanlardaki cinsiyet ayrımcığını ortadan kaldırmaya dönük komple bir dönüşüm projesi oluşturulmalıdır.'

Moroğlu: Kararlı politika olmalı

İstanbul Kadın Kuruluşları Başkanı Av. Nazan Moroğlu ise, sorunun üstesinden gelebilmek için öncelikle toplumun bu tutumların yanlış olduğu konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. Moroğlu, 'Bu da ancak uzun vadeli bir çaba ve eğitimle çözüme kavuşturulabilir' diye konuştu. Namus cinayetleri konusunda yeterli verinin olmadığını belirten Moroğlu, çözüm için şunları sıraladı: 'Okul öncesinden başlamak üzere, her alanda eğitimin yapılması, kadınların ekonomik bağımsızlığını kazandırıcı projelerin hazırlanması, şiddet konusunda duyarlılığı kazandırılması, STK'lerin, Kamu kurumlarının ve medyanın bu konuda ara vermeden çalışması ve kararlı bir devlet politikasının oluşturularak yasal düzenlemelerin yeterli olmayacağı bilinmeli'

Amargi: Toplumsal dönüşüm olmalı

Amargi Kadın Akademisi'nden Ayşe Kısmet, çözümde STK'lerin ve daha çok da kadın örgütlerinin devletin üzerine düşenleri yapması konusunda zorlayıcı bir güç olmalarının önemine işaret etti. Kısmet ayrıca, sorunun çözümünde belirleyici noktalardan diğerinin de toplumsal dönüşüm olduğunu söyledi. Kısmet şöyle dedi: 'Yani daha fazla kadınla birlikte çalışmak, daha fazla kadında farkındalık yaratmak ve daha fazla kadınla birlikte harekete geçmek gerekiyor. Bizler biliyoruz ki yasal ve idari düzenlemeler, ancak toplumsal dönüşümlerle anlamlıdır. Toplumsal dönüşümler, yasal ve idari dönüşümleri tetikler, imkanlı hale getirebilirler.'

Önce devlet eğitilmeli

Kadın Araştırma Merkezi Başkanı Nebahat Akkoç, sorunu kökten çözebilmek için zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunu söyledi. Akkoç, 'Öncelikle eğitimcilerin, yargı mensuplarının, din görevlilerinin, emniyet ve jandarmanın meseleyi çok iyi kavramış olması lazım' dedi. Akkoç kadına yönelik şiddetin önlenmesi için çözüm yöntemlerini şöyle sıraladı: 'Doğum kaydı ve nüfus cüzdanı olmayan kadınların bu eksiklerini tamamlamak, kız çocuklarının okula gitmesini sağlamak, her kadına konuşup anlayabildiği dil ile iletişim kurarak haklarını anlatmak, erken yaşta ve kadının rızası olmadan yapılan evliliklere karşı olmak, yoksulluğa çözüm bulmak.' ( BİTTİ ) n HABER MERKEZİ

Uluslararası Af Örgütü'nün çözüm tavsiyesi:

AI ilgili raporunda, Türkiye devletine, 'namus' cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için tavsiyelerde bulundu. AI'ye göre;

o Şiddeti önlemek için çalışan bağımsız aktivist grupların çalışmalarının kısıtlamaması ve finansmanın sağlanması,
o Türkiye'nin tüm yörelerinde kadına yönelik şiddetin niteliğini ve kapsamını sistemli olarak ölçen verilerin toplanılması,
o Yeter sayıda ve uygun kapasitede kadın sığınaklarının oluşturulması için fon sağlanması,
o Kadınların toplum içinde şiddetten korunmalarını sağlamak ve şiddeti önlemek, yerine getirmeleri gereken yasal görevleri olduğu halde böyle davranmayan kamu görevlilerinin yargı önüne çıkarılmasının sağlanması ve bunun için yargı mensuplarının ve diğer kamu görevlilerinin zorunlu eğitim almalarının sağlanması,
o Polis ve jandarma memurlarının aile içi şiddet şikayetleri konusunda hemen ve etkin şekilde harekete geçmelerini sağlayacak bir mekanizmanın kurulması ve bu konuda harekete geçme de yetersiz kalan güvenlik güçleri mensuplarının disiplin cezası almalarının sağlanması,
o Şiddet mağduru ile kadınların insan hakları savunucularını desteklemek ve korumak üzere devlet tarafından fon sağlanması,
o İster özel kişiler, isterse özel ya da resmi sıfatla hareket eden kamu görevlileri tarafından yapılsın, kadınların her tür şiddet şikayetinin, fail olduklarından şüphe duyulan zanlıdan bağımsız bir organ tarafından derhal, tarafsız ve etkin şekilde soruşturulmasını sağlayıcı bir mekanizmanın kurulması,
o Kadınların öldürülmesi emrini veren aile meclisi üyeleri de dahil olmak üzere, tüm faillerin yargı önüne çıkarılmasının sağlanması,
o Tüm cinayetlerin, cinayete teşebbüsleri ve intihar gibi görünen ölümlerin yeniden dikkatle soruşturulması,
o Tüm faillere suçun ağırlığına denk düşen cezai yaptırımların verilmesi,
o Şiddete maruz kalmış tüm kadınların telafi de dahil olmak üzere, giderim ve tazminat mekanizmalarına erişebilmelerinin sağlanması,
o Yeterli şekilde eğitilmiş personelin görev yaptığı acil yardım hatları ile, hastane, temel sağlık merkezleri ve mahkemelerde dağıtılan broşür ve posterler ile web siteleri de dahil olmak üzere, kadınların şiddetten şikayetçi olabilmeleri için yeterli bilgi ve erişim noktalarının oluşturulması,
o Eğitim, hareket özgürlüğü, mülk, çalışma ve sosyal haklar da dahil olmak üzere, ekonomik ve sosyal haklara eşit erişimi sağlamak suretiyle kadının yoksullaşmasına karşı önlemlerin alınması ve kadın eşitliğini yükseltecek tedbirlerin alınması.

'Erkeğin değişmesi için projeler yapılmalı'

Prof. Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu 'namus' cinayetleri sorununun çözümü için ilgili önerilerin bir başlıkta toplanamayacağını belirtti. Değirmencioğlu çözüm yöntemlerini şöyle sıraladı:

1. Kadının güçlendirilmesi amacıyla iş olanaklarının sağlanması, okuma-yazma bilmeyenlere öğrenme olanağının verilmesi, kamusal mekanların sağlanması, hukuki ve psikolojik danışmanlık verilmesi ve yaygın sığınmaevlerinin açılması gibi çok geniş bir yelpaze içeren uygulamaların yapılması. Tabii bu belirttiklerimini gerçekleşmesi için yerel yönetimlerin kararlı bir şekilde çalışmalı.

2. Şiddetin önlenmesi ve şiddeti yapan erkeklerin değişmesi için uzun soluklu çalışmalar yapılmalı. Bu çalışmalar, erkeklerin şiddetten uzak durması için sosyal kontrol mekanizmaları aramak ve ciddi hukuki yaptırımların içiçe uygulanmasını gerektiriyor. Ayrıca çocuk ve gençlere yönelik 'erkekliğin şiddetten geçmediğine' ilişkin çalışmalar yapmak yararlı olacaktır.

3. Kamu işleyişinin değişik noktalarında çalışan kişilere (polis, zabıta, imam gibi) bu konuda hem farkındalık hem de işler çözümler üretmeye yönelik ipuçları sağlayacak atölyelerin düzenlenmesi.

4. Yapılan tüm çalışmaların yazılması ve bu konudaki deneyimlerin kitaplaştırılması çok yararlı olacaktır.



http://www.gundemimiz.com/haber.asp?haberid=16622
Old 22-08-2006, 14:28   #104
Av.Ayşe

 
Varsayılan Altı yılda töre için en az 1190 kurban

Cinayetlerin başlıca nedeni namus ve aile içi uyuşmazlıklar. En çok cinayet Ankara, İstanbul ve İzmir'de işlendi, failler ise Doğu ve Güneydoğu kökenli
ANKARA - Son altı yılda işlenen 1091 töre cinayetini inceleyen Emniyet Genel Müdürlüğü, çarpıcı sonuçlara ulaştı. Töre cinayetleri sanıldığı gibi Doğu ve Güneydoğu'da yaygın değil. En çok töre cinayeti Marmara ve Ege'de işleniyor. Ancak fail ve kurbanların büyük çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu doğumlu. Katillerin sadece yüzde 8'i, ölenlerin de yüzde 9'u Marmara doğumlu.
Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı, töre cinayetlerinin yaygın olduğu 15 ildeki cinayet amirliklerinin katılımıyla bir çalışma yaptı. Çalışmada elde edilen bilgiler, Töre ve Namus Cinayetleri Raporu'nda toplandı.

Kadınlar da öldürüyor
Raporda 2000-2006 yılları arasında polis sorumluluk bölgesinde işlenen cinayetlerin 1091'inin töre cinayeti olduğu bilgisine yer verildi. Bu cinayetlerde 1190 kişinin öldüğü, bunlardan 710'unun erkek, 480'inin kadın olduğu belirlendi. Öldürülen kadınların yüzde 20'sinin 19-25, yüzde 20'sinin 26-30, öldürülen erkeklerin yüzde 20'sinin 45 yaşının üzerinde, yüzde 18'inin 31-35 yaş grubunda olduğu tespit edildi.
Töre cinayeti işlediği şüphesiyle 1593 kişinin gözaltına alındığı, şüphelilerden 1413'ünün erkek, 180'inin kadın olduğu saptandı. Şüpheli kadınların yüzde 49'unun 19-25, yüzde 23'ünün 26-30 yaş grubunda olduğu görüldü. Şüpheli erkeklerin yüzde 22'sinin 19-25, yüzde 18'inin 26-30 yaş grubunda olduğu belirtildi.
Töre cinayetlerinin nedenlerinin de incelendiği raporda bu cinayetlerden 322'sinin namus, 318'inin aile içi uyuşmazlık, 159'unun yasak ilişki, 109'unun kan davası, 95'inin cinsel taciz, 35'inin tecavüz, 33'ünün kız alıp verme ve 19'unun diğer töresel nedenlerle işlendiği vurgulandı.
Son altı yılda işlenen töre cinayetlerinin yüzde 29.51'i namus, yüzde 29.15'i aile içi uyuşmazlık, yüzde 14.57'si yasak ilişki, yüzde 9.99'u kan davası, yüzde 8.71'i cinsel taciz, yüzde 3.30'u tecavüz, yüzde 3.03'ü kız alıp verme ve yüzde 1.74'ü de diğer töresel nedenler olarak hesaplandı.
Töre cinayetlerinin bölgelere göre dağılımından şaşırtıcı sonuçlar çıktı. Son altı yıldaki cinayetlerin 212'sinin, yani yüzde 19.43'ünün, törenin yaygın olduğu Doğu ve Güneydoğu'da değil, Marmara Bölgesi'nde işlendiği belirlendi. Marmara'yı, 209 töre cinayetiyle Ege izledi. Ege'deki töre cinayetlerinin oranı yüzde 19.15 oldu.
Töre cinayetlerinin illere göre dağılımının sonuçları da çarpıcı. Rapora göre son altı yılda işlenen töre cinayetlerinin yüzde 10'u Ankara'da, yüzde 9'u İstanbul'da ve yüzde 9'u İzmir'de gerçekleşti.
Ölen ve öldürülenlerin doğum yerlerine göre dağılımı, töre cinayetlerinin Doğu ve Güneydoğu kökenli olup da batı illerinde yaşayanlar arasında daha yaygın olduğunu ortaya koydu. Buna göre töre cinayeti işlediği şüphesiyle gözaltına alınanların yüzde 24'ü Güneydoğu Anadolu, yüzde 21'i Doğu Anadolu, kurbanların da yüzde 19'unun Doğu Anadolu, yüzde 19'unun İç Anadolu ve yüzde 17'sinin Güneydoğu Anadolu doğumlu olduğu belirlendi.

Marmara ilk sırada
Suç sıralamasında ilk sırada yer alan Marmara Bölgesi, şüpheli ve kurbanların doğum yerine göre sıralamasında son sırada yer aldı. Töre cinayetlerinin sadece yüzde 8'inin Marmaralılarca işlendiği, bu cinayetlere kurban gidenlerin de sadece yüzde 9'unun Marmaralılar olduğu kaydedildi.

Töreci iller
Töre cinayetlerinin sırasıyla Ankara, İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Aydın, Antalya, Bursa, Gaziantep, Adana, Kayseri, Sivas, Samsun, Manisa, İçel ve Kocaeli'nde yoğunlaştığı gözlendi.


http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=196505
Old 07-09-2006, 14:10   #105
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan Ankara'da 'töre'ye karşı büyük buluşma

Ankara'da 'töre'ye karşı büyük buluşma
07/09/2006 (114 kişi okudu) RADİKAL - ANKARA - Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığı, yarın kadına yönelik şiddet ve töre cinayetlerinin önlenmesi konusunda bir toplantı düzenleyecek. Ankara'da yapılacak toplantıya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, İçişleri, Milli Eğitim, Milli Savunma, Maliye, Adalet, Tarım ve Köyişleri bakanlıklarıyla Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, SHÇEK, TRT, RTÜK, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu ve YÖK'ten temsilciler katılacak.
Hak-İş, TİSK, KESK, DİSK, Memur-Sen gibi sendikalarla, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, KAGİDER, KA-DER gibi kadın kuruluşları ve Ankara, Mersin ve Ege üniversitelerinin kadın sorunlarını araştırma merkezlerinin de temsilci göndereceği toplantıda, eylem planı oluşturulacak.
www.radikal.com
Old 07-09-2006, 18:09   #106
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan Hiç bir insan işkenceyi haketmez

Umarım yapılacak bu toplantı sadece bir toplantı olarak kalmaz .Töre cinayetlerini yok etmeden medeni bir ülke olabileceğimizi hiç sanmıyorum.İnsanlardaki bu zihniyetin değişmesi için elimizden geleni yapalım lütfen.'bu da töre işkencesi ' isimli bir konu açtım.O konud kadın hakları forumunda yer alıyor.Orada da belirttim ama tekrar belirtmek istiyorum.Lütfen bu konuda sadece bu mesajları okumakla yetinmeyelim.Daha medeni bir ülkede yaşamak istiyorsak görüşlerimizi faaliyete geçirelim.Bu konuda neler yapılabilir?Herkesten değerli görüşlerini bizimle paylaşmasını rica ediyorum.Böylece ortak bir noktada buluşalım ve ortak bir çalışma oluşturalım.Bu konuda özellikle sizin değerli fikirlerinizi bekliyoruz Sayın Kayar.Türk Hukuk Sitesi Üyeleri olarak ortak bir faaliyet başarabilirsek ne mutlu bize...Saygılar..
Old 07-09-2006, 21:35   #107
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Pınar

Kadına yönelik şiddet konusu çok ciddi,çok yaygın ve ülke sınırı tanımayan bir olgu.Tanımlanması ise oldukça yeni.
İlk kez 1993 de Viyana da toplanan Dünya İnsan Hakları Konferansında uluslararası hukuka yansıyabildi. Hatırlanacağı gibi CEDAW kadına yönelik şiddet konusunda düzenleme olmaksızın (kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi)1979 da kabul edilmiş ve Türkiye 1985 yılında sözleşmeye taraf olmuştur)1993 sonrasında B.M.19.Oturumunda alınan kararlar sözleşmedeki eksikliği tamamladı ve ilkeleri belirledi.

Arkasından B.M.Namus Adına işlenen Suçların Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Karar (59.oturum)oluşturuldu.Dikkati çeken bir özellik :Türkiye ve İngiltere ana sponsordurlar. Yani kararın masaya yatırılmasına liderlik etmişlerdir.

Türkiye de neler oldu:

CEDAW sözleşmesini ilk imzalayan ülkelerden biriyiz.Fakat sözleşmenin TMK ve TCK ya yansıması 2002 ve sonrasına kaldı.4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun dünya ile eş zamanlı olarak Türkiyede yürürlüğe girdi.Uygulama konusunda hala pek çok sorun var.

Şiddete ilişkin yepyeni keşiflerde bulunmaya gerek yok.Dünya ve Türkiye deneyimi şiddet konusunda yapılacakların neler olduğunu açıkça belirliyor.Eksik olan şey ,toplumsal eğitim,siyasi kararlılık,etkin organizasyonlar(kamu ve STK) ve tabi kadın hakları aktivistleri.


Cedaw 19.oturumunda Kadına yönelik şiddet konusunda çok kısa özet bilgi Şöyledir:
Alıntı:
(r) Aile içi şiddeti yenmek için alınacak tedbirler arasında şunlar yer almalıdır:

(i) Gerektiğinde cezalandırma ve aile içi şiddet olaylarında sivil giderimler

(ii) Kadın aile bireyinin öldürülmesi veya saldırıya uğraması durumunda namus savunmasının yasalardan çıkarılması

(iii) Aile içi şiddet kurbanlarının güvenliği ve emniyetini sağlamak için sığınak, danışmanlık ve rahabilitasyon programları gibi hizmetler

(iv) Aile içi şiddet suçluları için rehabilitasyon programları

(v) Ensest veya cinsel tacizin meydana geldiği aileler için destek hizmetleri

(s) Taraf devletler aile içi şiddet,cinsel taciz ve önleyici,cezalandırıcı ve iyileştirici tedbirlerin kapsamını rapor etmelidirler

(t)Taraf devletler kadınların cinsel şiddete karşı etkin korunması için gerekli diğer önlemler arasında yasal tüm önlemleri almalıdır.

(i) Aile içi tecavüz,cinsel saldırı,işyerindeki tacizleri içeren tüm şiddet biçimlerine karşı kadınları korumaya yönelik sivil çözümler ve cezai yaptırımları içeren etkili tedbirler

(ii) Kadınların ve erkeklerin rolü ile ilgili tutumu değiştirecek eğitim programlarını ve halkı bilgilendirmeyi içeren koruyucu tedbirler.

(iii) Barınma,danışma,rehabilitasyon ve şiddet tehlikesi altındaki ya da şiddet kurbanı olan kadınlar için destek hizmetleri içeren koruyucu tedbirler.

(u) Taraf devletler cinsiyete dayalı şiddetin tüm biçimlerini rapor etmeli ve bu raporlar mağdur kadınlar üzerinde bu şiddetin etkileri ve her şiddet biçiminin tekrarlanma oranı hakkında ulaşılabilecek tüm bilgiyi içermelidir.

(v)Taraf devletlerin raporları kadınlara yönelik şiddetin üstesinden gelmek üzere alınan koruyucu,önleyici yasal tedbirler ve bu tedbirlerin etkileri hakkında bilgi içermelidir.

Cedaw 19.0turum Diğer Bilgler için:

http://www.turkhukuksitesi.com/showt...ighlight=CEDAW

B.M.19.Oturum ve B.M.Namus Adına İşlenen Suçların Ortadan Kaldırılmasına Yönelik 59.Oturum Kararları Kısa özet:

Alıntı:
(c) Namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen suçları derhal ve
derinlemesine soruşturmaya, etkili biçimde takibatta bulunmaya ve bu tür
olayları belgelemeye ve failleri cezalandırmaya
;

Alıntı:
d) Bu suçların gerçekleşmesine izin veren tutum ve davranışların
değiştirilmesi amacıyla, inter alia, topluluk önderlerini dahil ederek, namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen ve göz yumulan suçların önlenmesi ve ortadan kaldırılması gerekliliğine ilişkin bilinç yükseltme çabalarını yoğunlaştırmaya;

Alıntı:
(e) Erkeklerin, özellikle kadınlara ve kızlara karşı namus adına işlenen suçların önlenmesindeki rolleri dahil olmak üzere, cinsiyet eşitliğinin yaygınlaştırılması ve cinsiyete ilişkin klişelerin önlenmesi için tutumların değiştirilmesine ilişkin sorumlulukları hakkında bilinç yükseltme çabalarını yoğunlaştırmaya;

Alıntı:
f) Medyanın bilinç yükseltme kampanyalarına girişmeye yönelik çabalarını teşvik etmeye;

Alıntı:
(g) Namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen suçların nedenleri ve sonuçları hakkında, polis, adli ve hukuki personel gibi, hukuku uygulamakla görevli olanlara eğitim vermek de dahil olmak üzere, bilgi ve anlayışı artırmaya yönelik tedbir ve programları teşvik etmeye, desteklemeye ve uygulamaya ve bu kişilerin bu suçlara ilişkin şikayetleri tarafsız ve etkili biçimde ele alma ve gerçek ve potansiyel mağdurların korunmasını güvenceye almak için gerekli tedbirleri alma kapasitelerini güçlendirmeye

Alıntı:
(h) Hükümet-dışı örgütler de dahil olmak üzere, sivil toplumun bu soruna ilişkin çalışmalarını desteklemeye devam etmeye ve hükümetler arası ve hükümet-dışı örgütlerle işbirliğini güçlendirmeye;

Alıntı:
(i) Mümkün olduğunda , gerçek ve potansiyel mağdurların ihtiyaçlarına yanıt vermek üzere, inter alia, onlara uygun koruma, güvenli barınma, danışma, adli yardım, cinsel sağlık ve üreme sağlığı, psikolojik sağlık ve diğer ilgili alanlar da dahil olmak üzere sağlık-bakım hizmetleri, rehabilitasyon ve toplumla yeniden bütünleşme olanakları sağlayarak destek hizmetleri kurmaya, güçlendirmeye veya kolaylaştırmaya;

Alıntı:
(j) Namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen suçlara ilişkin
şikayetleri, inter alia, mağdurların ve başkalarının bu suçları güvenli ve gizli bir ortamda bildirebilmelerini sağlayacak kurumsal mekanizmalar kurarak, bunları güçlendirerek veya kolaylaştırarak etkili biçimde ele almaya;

(
Alıntı:
k) Cinsiyete ve yaşa göre sınıflandırılmış bilgi de dahil olmak üzere, bu tür suçların gerçekleşmesine ilişkin istatistiksel bilgiyi toplamaya ve yaymaya, ve bu tür bilgiyi Sekreterliğin 58/185 sayılı karar gereğince hazırlayacağı kadınlara karşı şiddete ilişkin kapsamlı raporunda ve 57/190 sayılı karar gereğince hazırlayacağı çocuklara karşı şiddete ilişkin kapsamlı raporunda kullanılmak üzere sunmaya;

Alıntı:
(l) Uygun olduğunda, namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen
suçların önlenmesi ve ortadan kaldırılması çabaları çerçevesinde kabul ettikleri ve uyguladıkları hukuki ve politik tedbirlere ilişkin bilgiyi insan hakları sözleşme organlarına sundukları raporlara dahil etmeye
çağırır.

Alıntı:
4. (a) Uluslararası toplumu, ilgili Birleşmiş Milletler organları, fonları ve programları da dahil olmak üzere inter alia, teknik yardım ve danışma hizmeti programları aracılığıyla, talepleri üzerine, bütün ülkelerin namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen suçların önlenmesi için kurumsal kapasitelerinin artırılmasına yönelik ve bu tür suçların temel nedenlerine işaret eden çabalarını desteklemeye;

(
Alıntı:
b) Tüm ilgili insan hakları sözleşme organlarını, ve kadınlara yönelik şiddet, nedenleri ve sonuçları Özel Raportörünü, uygun olduğunda, bu konuyu ele almaya devam etmeye davet eder,


Kararın tamamı için:
http://www.turkhukuksitesi.com/showt...7830#post27830

Saygılar
Old 07-09-2006, 22:55   #108
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan

Değerli yorumunuz için teşekkürler.Haklısınız eksik olan en önemli şey toplmun eğitilmesi sanırım.
Old 08-09-2006, 21:12   #109
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan Töre cinayetlerine çözüm arayışı

Töre cinayetlerine çözüm arayışı
Bugün, 10:33


Türkiye'nin kanayan yaralarından 'kadına şiddet' ve 'töre cinayetleri' bugün Ankara'da 'Kadına Yönelik Şiddet, Töre-Namus Cinayetleri' toplantısında ele alınacak.
CNNTÜRK -Hükümet ile sivil toplum örgütlerini biraraya getirecek toplantıda kadına yönelik şiddet ile töre-namus cinayetleri konusunda çözüm önerilerinin kısa sürede hayata geçirilmesi için alınabilecek önlemler masaya yatırılacak. Toplantı saat 14.00'te başlayacak.

'2006 Töre ve Namus Cinayetleri Raporu'ndan

Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı'nca hazırlanan ve 17 ağustosta yayımlanan 'Töre ve Namus Cinayetleri Raporu'nda, kadına yönelik şiddette Ankara yüzde 10 ile birinci, İstanbul ise yüzde 9 ile ikinci sırada yer aldı.

Son altı yılda meydana gelen 91 töre cinayetinin yüzde 29'unun nedenini 'namus' gerekçesinin oluşturduğu belirtilen raporda, kadına yönelik şiddetin 212 olayla en fazla Marmara Bölgesi'nde tespit edildiği, bunu 208 olayla Ege Bölgesi'nin izlediği açıklandı.

Bu bölgelerde kaydedilen yüksek rakamların, göçe dayandırıldığı raporda, suçu
işleyenlerin büyük çoğunluğunun Doğu ve Güneydoğu doğumlu olduğu saptandı.

Kentlere göre yapılan ayırımda ise Ankara yüzde 10 ile kadına yönelik şiddette birinci, İstanbul yüzde 9 ile ikinci sırada yer aldı.

Raporda, öldürülen kadınların yaş ortalamasının 19-25 arasında bulunduğu, töre ve namus cinayetlerinin çoğunun erkekler tarafından işlendiği belirtildi.

Toplantıya kimler katılıyor?

Devlet Bakanı Nimet Çubukcu'nun başkanlık edeceği toplantıya katılacak kurum ve örgütler şöyle:


Başbakanlık

Adalet Bakanlığı

Milli Savunma Bakanlığı

İçişleri Bakanlığı

Maliye Bakanlığı

Milli Eğitim Bakanlığı

Sağlık Bakanlığı

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Kültür ve Turizm Bakanlığı

Devlet Planlama Teşkilatı

Avrupa Birliği Genel Sekreterliği

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı

Diyanet İşleri Başkanlığı

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü

Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanlığı,

Türkiye İstatistik Kurumu

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanlığı

Türkiye İşverenler Sendikaları Konfederasyonu

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu

HAK-İŞ Konfederasyonu

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu başkanlıkları

13 üniversitenin Kadın Sorunları ve Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü

"Konunun ele alınması sevindirici"

Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (EKAM) Müdürü Prof. Dr. Nurselen Toygar, hükümetin böylesi bir konuyu geniş katılımla ele almasının sevindirici bir gelişme olduğunu söyledi.

Kadın ve çocuğa yönelik şiddet ile töre ve namus cinayetlerinin önlenmesinde gerçek çözüm önerilerinin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Toygar, bu konuda 'uygulama ve izlemede eksiklikler görüldüğünü', bu toplantının eksikliği giderebileceğini belirtti.
kaynak:www.tummgazeteler.com
Old 12-09-2006, 00:24   #110
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan

KADIN HAKLARINDA DA OLUMSUZ RAPOR: 'REFORMLAR KAGIT ÜSTÜNDE KALDI'.
11.09.2006, 13:41


-Avrupa Parlamentosu Kadin Haklari Komisyonu Raportörü Türk kökenli Hollandali milletvekili Emine Bozkurt, cuma günü Komisyona sunacagi raporunda 'Türkiye'de kadin haklari alanindaki reformlar kagit üstünde kaldi' tespitini yapti.
-Kadin haklarinin 'Türkiye'nin AB'deki imaji' oldugunu söyleyen Bozkurt, 'Kadin haklarini uygulamayan bir Türkiye, AB'de yeri yok' dedi.

BRÜKSEL(ANKA)-Avrupa Parlamentosu'ndan Türkiye'ye olumsuz diger bir rapor geliyor. Avrupa Parlamentosu (AP) Kadin Haklari Komisyonu Raportörü Türk kökenli Hollandali milletvekili Emine Bozkurt, cuma günü Komisyona sunacagi raporunda 'Türkiye'de kadin haklari alanindaki reformlar kagit üstünde kaldi' tespitini yapiyor. Bozkurt, 'Kadin haklarini uygulamayan bir Türkiye, AB'de yeri yok' dedi.
AP Sosyalist Grubu üyesi Emine Bozkurt, ABHaber'e yaptigi açiklamada Türkiye'de kadin haklari alaninda istenilen gelismenin saglanamadigini reformlarin kagit üzerinde kaldigini, yeterince uygulamaya yansitilamadigini söyledi. Kadin haklarinin 'Türkiye'nin imaji' oldugunu vurgulayan Bozkurt, 'Türkiye'nin kadin haklari alaninda ilerlemesi AB'de eline güçlendirir' dedi. 'Kadin haklarini uygulamayan bir Türkiye'nin, AB'de yeri yok' diyen Bozdurt sunlari kaydetti:
'Türkiye bu reformlara ciddiyetle egilmeli ve hayata geçirmeli. Kadin haklari, Türkiye'nin AB'deki imajidir. Töre cinayetleri, kadina siddet, kadinlarin istihdami bu konular kadin haklari açisindan ilk sirada ve süratle halledilmesi gereken sorunlardir. kagit üzerinde degil, uygulama da kadin haklarini çok ama çok hizli bir sekilde hayata geçirilmesi çagrisinda bulunuyorum. Kadin haklarinin tesis edememis ve bunu uygulayamayan bir Türkiye'ye AB'de yer yok. AB demek kadin haklarin demektir. Bunu artik herkesin iyice anlamasi lazim.'
KADINLARIN ISTIHDAMI AZALIYOR
Raporunun ilk bölümünde insan haklari konusunda gelisme olup olmadigina baktigini, ikinci bölümünde ise, kadinlarin istihdaminin ne durumda oldugunu inceledigini anlatan Bozkurt, Türkiye'de kadinlarin istihdaminin giderek azaldigini söyledi. Bozkurt su degerlendirmeyi yapti:
'Bu konuya çok önem veriyorum. Türkiye'de giderek kadinlarin istihdami azaliyor. Kadinlarin 1998'de yüzde 35 istihdam olurken bu rakam su an yüzde 23'e gerilemis durumda. Bu kadin haklari açisindan çok önemli. Kadin haklari açisindan kadinin ekonomik bagimsizligini kazanmasi lazim. Türkiye'deki kadin haklarinin kötü olma sebebinin temelinde istihdam yatiyor. Bunu artik görmeliyiz.'
TBMM'de kadinin temsili için AKP'nin önümüzdeki seçimlerde öne geçecegini düsündügünü söyleyen Bozkurt, 'Önümüzdeki seçimler kadinlarin temsili açisindan siyasi partiler içinde bir imtihan olacak. Mutlaka kadinlarin siyasi partilere katiliminin artirilmasi gerekiyor' dedikaynak:www.tumgazeteler.com
Old 12-09-2006, 01:17   #111
Av.Ayşe

 
Varsayılan



Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından, bu yıl 48 ülkede yapılan araştırma sonuçlarına göre, dünyanın çeşitli ülkelerinde her yıl 5 binden fazla kadın, 'namus' nedeniyle öldürüldü. Bu cinayetler daha çok Bangladeş, Brezilya, İsveç, Ekvator, Mısır, Hindistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Fas, Pakistan, Türkiye, Uganda, Güney Afrika, ABD, Kanada, Avustralya İngiltere gibi ülkelerde gerçekleşti.

Namus cinayetleri ve benzeri kapsamda işlenen suçların istatistiğinin net olarak tutulması ise mümkün değil. Kadın örgütleri yetkilileri tarafından yapılan açıklamaların resmi rakamları yansıttığı, ancak aileleri tarafından öldürülen binlerce kadının ölümüne kaza süsü verildiği ifade ediliyor.

'Namus' hafifletici neden

Namus cinayetleri işlenen birçok ülkede bu tür suçlarda kurbanın eşini aldatması, cinayet suçunun cezalandırılmasında hafifletici bir neden olarak ele alındı. Ancak 1975 yılında Fransız ceza yasasında yapılan değişiklikle namus cinayetlerine tanınan özel statü kaldırılarak, sıradan cinayetlerle aynı şekilde görülmeye başlandı.

Günümüzde namus cinayetleri Arnavutluk, Bangladeş, Brezilya, Kanada, Danimarka, Ekvator, Mısır, Hindistan, İran, Irak, İsrail, İtalya, Ürdün, Fas, Pakistan, Filistin, Uganda, İngiltere ve ABD'de normal cinayetlerden farklı şekilde ele alınıyor. İsveç, Türkiye ve Almanya'da ise son 2 yılda yapılan düzenlemelerle, namus cinayetleriyle sıradan cinayet olayları arasındaki farklılıklar kaldırıldı. Bu konuda yasal düzenlemelerin yapılmadığı birçok ülkede ise, mahkemeler pratikte namus cinayeti işleyen kişilere hafif cezalar veriyor.

Cinayetlere kaza süsü veriliyor

Yemen'de kadın cinayetleri 'kaza' sayıldığından olay yerine polis çağrılmıyor. Çağrılsa da gelmiyor. Yemen hükümetinin raporundaki açıklamada ise, 'Bizde namus cinayetleri yok' deniyor. Oysa Yemen'de Sanaa Üniversitesi Kadın Çalışmaları Programı'nın yaptığı araştırmaya göre; 1997 yılında 400 kadın, aile namusunun korunması adına öldürülmüş. Ürdün resmi istatistikleri, bu ülkede işlenen dört cinayetten birinin namusa dayalı olduğunu, nüfusu dört milyonluk ülkede, her yıl 25 kadının bu nedenle öldürüldüğünü ortaya koyuyor. Mısır için ise, bu sayı 1995 yılında 52 olarak saptanmış.

Uluslararası Af Örgütü, Oxfam ve IANSA'in (Uluslararası Hafif Silahlar Eylem Ağı) ortaklaşa çalışmaları sonucunda, Güney Afrika'da, her 18 saatte 1 kadının, mevcut ya da eski eşi tarafından vurulup öldürüldüğü sonucuna varıldı. Meksika'nın Ciudad Jurez şehrinde, son 11 yılda 300'den fazla kadın öldürüldü. Guatemala'da 2000-2004 yılları arasında 500 kadın öldürüldü. Peru'daki durum da vahim: Öldürülen kişinin kadın olması nedeniyle öldürülmesini tanımlamak için 'femicide-kadın cinayeti' terimi kullanılmaya başlandı.

Türkiye'de Emniyet Genel Müdürlüğü'nün araştırmasına göre ise, 2000-2005 yılları arasında, töre ve namus cinayeti kapsamında 1091 cinayet işlendi. Cinayetlerin nedenlerinin yüzde 29'u namus, yüzde 15'i yasak ilişki, yüzde 3'ü tecavüz, yüzde 9'u da cinsel taciz. Bölge'de yaşanan namus cinayetleri ise Türkiye genelindeki yüzdenin önemli bir bölümünü oluşturdu.
Old 18-09-2006, 09:10   #112
Merhaba

 
Varsayılan Kadın cinayetine fetva

Şükrü KÜÇÜKŞAHİNskucuksahin@hurriyet.com.tr

hurriyet.com.tr 18 eylül 2006




Kadın cinayetine fetva


KADIN Merkezi (KA-MER) Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 23 ilde kadın, kadına yönelik şiddet, namus cinayetleri gibi konularda çalışmalar yapıyor.

Başkan Nebahat Akkoç ve arkadaşları, Ankara’ya gelerek hem dernekleri hem de çalışmaları ile ilgili bir sunum yaptılar.

Bu konularda duyarlılığı olan herkese çarpıcı gelecek bilgiler verdiler.

Aralarında ’damdan düşmüş’ bir kadının da yer aldığı sunumu yapan Ka-Mer üyelerinin yaşadıkları karşısındaki yorgunlukları yüzlerinden okunuyor.

Doğrusu yorulmak için onlar gibi olayların içinde yer almanız bile gerekmiyor, anlatılanlar yetiyor, artıyor da.

CİNAYET ARALIĞI KISALDI

Akkoç’un verdiği rakamlara göre son iki yılda Ka-Mer’e başvuran kadın sayısı, önceki yıllara göre ikiye katlanmış.

Ama ilginç bir gelişme olmuş.

Daha önce aile meclisinin kararından sonra infaz ilk beş ay içinde gerçekleştirilirken, kamu ve sivil otoritenin duyarlılığı artmaya başlayınca, engellenmesin diye, cinayetler ilk bir ayda işlenmeye başlanmış.

Bu acımasızlığa ve gözü karalığa Akkoç’un bir ilavesi daha var:

"Cinayetin işleneceğini köyün imamı, muhtarı ve öğretmeni de dahil herkesi biliyor. Bilmedikleri sadece zamanı; ama hepsi susuyor."

Anlayacağınız ortada toplu failli seri cinayetler söz konusu. Akkoç’un şu sözleri de bu düşüncemi destekliyor:

"Cinayeti işleyecek bile belli. Kardeş diyelim. Cinayete kadar kimse bu kardeşle konuşmuyor. Görünmemek için çatılardan geçip evine giden kardeşler var. Ayrıca o güne kadar kimse aile ile konuşmuyor, alışveriş yapmıyor."

Cinayetlerde bunlar kadar önemli ve düşündürücü bir yön daha var.

Akkoç, aile meclislerinden alınan bu kararların, mutlaka dini otorite olarak görülen birine onaylatıldığını, fetva alındığını söylüyor.

Akkoç, bu kişinin Diyanet’le bağlantısı olmadığının ise altını çiziyor.

ALLAHLIK MÜDÜRLER

Ka-Mer’e başvuran 125 kadın arasında tek bir üniversite mezunu yer almazken, 42’sinin okuryazar olmaması sorunun eğitim boyutunu ortaya koyuyor.

Akkoç, bu nedenle ’eğitim’ diyor; ama başka önerilerde de bulunuyor.

İmam-öğretmen-muhtar duyarlılığı bile çok cinayeti önleyebilir, diyor.

Akkoç, Diyarbakır Valisi Efkan Ala ile polisten övgüyle söz ediyor.


"Polis beklenenden daha kısa zamanda duyarlılığını ortaya koydu. Hiçbir şey yapamazsa, tehlike altındaki kadını nezarette konuk ediyor" diyor.

Ancak Akkoç, Sosyal Hizmetler İl Müdürlerinin bazıları için, "Allahlık" tanımını yeğliyor.

En az 50 garip örnek verebileceğini söyleyen Akkoç, devam ediyor:

"Yaptıklarını anlamak mümkün değil. Kadıncağız canını zor kurtarmış. Biz de bir süreliğine götürüp sosyal hizmetler müdürlüğüne bırakmışız. Akşama kadının il müdürleri tarafından kocasına teslim edildiğini görüyoruz."

Sunum gösterdi ki bu seri cinayetleri önlemek için alınacak çok yol var.

Ancak bu yolda muhafazakár kesimin siyaset adamlarına, din önderlerine, yazar-çizerlerine daha büyük sorumluluk düştüğü de ortada.

Bu kesim de namus cinayetlerine karşı sesini daha fazla yükseltmeli.

Örneğin; Diyanet İşleri Başkanı (dileriz hiç olmaz) bir kurbanın cenaze namazını bizzat kıldırsa, "Bu cinayetin dinle hiçbir alakası yok" mesajını en net vermiş olmaz mı?

Old 09-11-2006, 16:38   #113
Merhaba

 
Varsayılan Bravo Avukat...!!!

11:4009 Kasım 2006 / Perşembe


Bavo Avukat...!!!


milliyet.com.tr 9 kasım 2006


Sanık avukatı: Güldünya aile şerefini namusunu iki paralık etmiştir


"Evlilik dışı ilişkiden hamile kalarak bir çocuk dünyaya getirdiği" gerekçesiyle Güldünya Tören’in önce silahla yaralanması, ardından da tedavi gördüğü hastanede öldürülmesine ilişkin yargılanan iki kardeşinin mahkum olduğu davanın temyiz duruşması, Yargıtayda yapıldı.

Yargıtay 1. Ceza Dairesindeki duruşmada söz alan sanık kardeşler Ferit ve İrfan Tören’in avukatı Ünal Yavuz, Güldünya Tören’in öz amcasının kızının eşiyle ilişkiye girdiğini, bu kişiyle iki yıl ilişki yaşadığını, hamileliğinin yedinci ayı gelince bu durumu saklayamadığını savundu. Bunun üzerine, Güldünya Tören’in İstanbul’daki amcasının yanına gönderildiğini anlatan Yavuz, "Aile, insanların yüzüne bakamaz duruma geldiği için mağdureyi İstanbul’a bırakıyorlar" dedi.

Kız kardeşini öldürdüğü belirtilen İrfan Tören’in silahla yaralama ve hastanede öldürme olayları sırasında olay yerinde olduğuna dair kesin bir delil bulunmadığını öne süren Yavuz, Güldünya Tören’i kardeşi Ferit Tören’in yaraladığını iddia etti.

Yavuz, Ferit Tören’in memleketinde dar bir çevrede yaşadığını, "Senin kardeşin namussuz" sözlerine maruz kaldığını ve tahriklere kapılarak, eylemi gerçekleştirdiğini ileri sürdü. Ailenin töreye direndiğini, kızlarını öldürmek istemediklerini iddia eden Yavuz, "Böyle olsaydı kızlarını amcasına bırakmazlardı" dedi.

Sanıklar hakkında hüküm kurulurken "haksız tahrik" hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunan Yavuz, yerel mahkemenin kararının bozulmasını istedi.

Yavuz, "Güldünya’nın eylemi aile şerefini lekelemiş, namusunu iki paralık etmiştir" diye konuştu.

Yavuz, Türk Medeni Kanunu’nda, "aile şerefinin lekelenmesi" durumunda mirastan mahrum bırakma hükmü bulunduğunu da ifade etti.


"BASKI ALTINDA OLAY İŞLENDİ"

Sanıkların diğer avukatı Mehmet Seyhan da Güldünya Tören’in yaralanması ve öldürülmesi sırasında İrfan Tören’in olay yerlerinde bulunmadığını öne sürdü.

Seyhan, "Olayda haksız tahrik bulunduğunu" iddiasını tekrarlayarak, şu görüşleri savundu:

"Türkiye’deki yasalara göre namus mevhumu mukaddes bir şeydir."

Mahkemelerdeki sanıklara, yasaları çıkaran milletvekillerine bile namuslarıyla ilgili yemin ettirilmektedir. Namus kavramı ne şekilde ele alınırsa alınsın, cinsellik Türkiye şartlarında başı boş bir olay değil, boşanma sebebi bile sayılmakta. Cinselliğin de bir sınırı vardır. Bir başkasının hürriyetinin başladığı yerde diğerininki biter. ’Ben istediğim gibi cinsel hayatımı yaşarım’ demek doğru değil. Bu aileyi de toplumu da ilgilendirir. Toplum, fuhuş suçunu cezaya çarptırmaktadır." Seyhan, sanıkların olayla ilgili baskı altında tutulduklarını, namusun onlar için çok büyük bir kavram olduğunu belirterek, "Ferit, insanların yüzüne bakamaz duruma gelmiştir. Bu baskılar altında olayı işlemiştir. Kimsenin kararı söz konusu değil" diye konuştu.

Yere mahkemenin "tamamen hayallere dayanarak" hüküm kurduğunu, varsayımlara gittiğini iddia eden Seyhan, yerel mahkemenin kararının bozulmasını talep etti.

Duruşma karar verilmek üzere ertelendi.

Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklardan İrfan Tören’i müebbet hapis, olay tarihinde 18 yaşından küçük olan Ferit Tören’i ise 11 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırmıştı.
Old 10-11-2006, 08:37   #114
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Şimdilik Yorumsuz!!!!

Alıntı:
Güldünya aile şerefini namusunu iki paralık etmiştir



Alıntı:
Aile, insanların yüzüne bakamaz duruma geldiği



Alıntı:
Namus kavramı ne şekilde ele alınırsa alınsın, cinsellik Türkiye şartlarında başı boş bir olay değil, boşanma sebebi bile sayılmakta.

Alıntı:
Cinselliğin de bir sınırı vardır. Bir başkasının hürriyetinin başladığı yerde diğerininki biter.


Alıntı:
’Ben istediğim gibi cinsel hayatımı yaşarım’ demek doğru değil. Bu aileyi de toplumu da ilgilendirir. Toplum, fuhuş suçunu cezaya çarptırmaktadır




.











.
Old 10-11-2006, 10:43   #115
Veysel

 
Varsayılan

Şu andan itibaren yorumlu

Sayın Kayar ; Yukarıda alıntı yaptığınız ifadeler, neyazık ki gelenekçi toplumun "namus, şeref ve töre" konusundaki genel yaklaşımıdır. Çağdaş toplum olamamanın, çağdaş hukuku benimsememenin ve özümsememenin doğal sonucu olarak düşünüyorum. Düşündüm de, eğer TCK.' da evlilik dışı çocuk doğurmanın, cinsel ilişkiye girmenin ve aldatmanın (kadın açısından) cezai müeyyidesi ömür boyu hapis olsaydı, ve Güldünya yaşayıp da o cezaya çarptırılmış olsaydı dahi örfi hukuk kendi yaptırımını ayrıca Güldünyaya uygulardı. Ne yazık ki ...

Cinayetin hiç bir türünü kesinlikle onaylamıyorum. Hele adına "töre" deneni ...

Yukarıda alıntı yaptığınız ifadelerin tamamına katılmamakla birlikte, toplumu oluşturan bireylerin sırtını dayadığı o toplumu red etme şansının olmadığını ifade etmeye çalışıyorum. ve tekrar söylüyorum , ne yazık ki ...

Diğer bir konu,Alıntı:
"Cinselliğin de bir sınırı vardır. Bir başkasının hürriyetinin başladığı yerde diğerininki biter." şeklinde savunma. Bence gayri ciddi. Cinsel yarış mı yapılıyor ?

Ayrıca Sayın Merhaba' nın Alıntı : "Ancak bu yolda muhafazakár kesimin siyaset adamlarına, din önderlerine, yazar-çizerlerine daha büyük sorumluluk düştüğü de ortada.

Bu kesim de namus cinayetlerine karşı sesini daha fazla yükseltmeli.

Örneğin; Diyanet İşleri Başkanı (dileriz hiç olmaz) bir kurbanın cenaze namazını bizzat kıldırsa, "Bu cinayetin dinle hiçbir alakası yok" mesajını en net vermiş olmaz mı?" şeklindeki ifadelerine kesinlikle ve tüm içtenliğimle katılıyorum. Ama nerdeee ...?


Saygılarımla.
Old 10-11-2006, 13:43   #116
NİLGÜN SEYMEN

 
Kitap Kasıtlı cehalet ve nüfus artışı...

GEÇEN YAZ mudanya sırtlarından yukarılardaki dik yamaçta aracımızı parkederek yol kenarındaki bantlara birer minder atarak o uçsuz bucaksız manzarayı seyre dalmıştık ki korkunç bir gürültü ve anlamsız müzik sesleri ile yanıbaşımıza parkeden bir kamyon ile irkildik.
Romörkte akıl almaz bir manzara vardı.Üst üste çocuklar,kadınlar palabıyıklı bir şoför karpuz bostanına kasa boşaltırcasına ite ite aşağı indirdi kalabalığı.
Arkadaşımla birbirimize bakakaldık.
Bunların hali Bursa'da böyle ise kimbilir Doğu'da nasıldır dedi.
Bir kamyon erzak yardımı yapılmalı acilen...
Hayıııııııııır dedim,bu insanlara gıdadan önce doğum kontrolünün öğretilmesi gerekiyor.
Aslında siyasi ekonomik sosyolojik tüm çözümsüzlüklerin önünde yanında arkasında heryerinde tek -NEDEN -budur.

Kadının bilinçsiz, tutarsız ve de istikrarsız doğurganlığı!

Bir çocuğa sahip olmak,
bir çocuğu sahiplenebilmek...

Bu iki kavram arasındaki sorumluluk bilincindeki ince anlamı kavrayabilsek sorun kendiliğinden çözülüverecek.

Nereden nereye geldi konuyu dağıttım gibi görünebilir ama cehaletin,bilinçsiz ilkel,sığı bir kabile toplum görüntü vermemizin yegane sebebi bence aşırı nüfus,açlık,işsizlik=cehalet,cehalet ve yine cehalettir...

Bu cehaletin ve bilinçsiz nüfus artışının yolunu tıkamadan,ne töre cinayetleri çözümlenecektir ne berdellerin ne de kumalık sisteminin.

sevgiyle kalın.
--------------
Old 10-11-2006, 13:50   #117
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Sayın Çakıcı konu o kadar basit değil sanıyorum. Kadının var oluşu, özellikle o yörelerde, doğurganlığı ile sağlanıyor. Statüsü de doğurduğu çocuk sayısı ile hatta erkek çocuk sayısı ile belirleniyorken bu türlü bir öneri ne kadar geçerli olur?
Old 10-11-2006, 14:00   #118
NİLGÜN SEYMEN

 
Varsayılan Önce eğitim.

Sevgili AYŞEGÜL,

Ben orada varlığını sürdürmeye çalışan kadının Analık ve doğurganlık konumunu fanus altına alırken bunun tek çözümünün aileyi rehabilite edilebilirliğini savunmaktayım.
Bu nedenledir ki bu tarz insan manzaralarına memleketimde rastlamamak için siyasetçiler ve sağlık sektörüne diğer kurumlardan çok daha mecburiyet olduğunu düşünmekteyim.

Asla ve asla konuyu hafife indirgemiyorum.
Ve de bu sorunun tek nedeni olarak cehaleti gösteriyorum.
Günümüz koşullarında hangi aklı başında kadına 6 -9 arasında çocuk doğurtturabilir hangi güç buna kudret getirebilir.
Buradaki teslimiyetin adı ACZİYET ise eğer,bunun izole edilmesinden yanayım.
Bu yıllar alacak.Ama mutlaka doğruyu bulacağımıza inancımı hiçbir zaman yitirmedim.
Hele hele böylesine anlamlı bir günde...
Old 10-11-2006, 15:19   #119
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Çakıcı

Bir ricada bulunacağım,mümkün olur ise sadece konu başlığı ile ilgili mesajlar bu bölümde olsun.

Nüfus artışı ve beğlı sorunları tartışmaya açmak isterseniz yeni bir başlıkta bunu yapabilirsiniz.


Saygılar
Old 10-11-2006, 16:36   #120
NİLGÜN SEYMEN

 
Yeni Fikir Konular zincirin kopmaz halkaları gibi sanki...

Ben bunları bir bütün olarak düşünmüştüm.
Şöyle ki;

Bir toplumda kız çocuğunu eğitirseniz ki anayı eğitmiş olursunuz.
Bir toplumda erkek çocuğunu eğitmiş olursanız babayı eğitmişl olursunuz.
Hiçbir eğitimli insan da bakamayacağı sayıda evlat sahibi olmaya cüret edemez.
Bu paralelde nüfusu istikrarlı bir orantıda olan bir toplumda,istihdam,işsizlik,sosyo-ekonomik sorunlar olmayacağı gibi,insanların yaşama bakış perspektiflerinde de geniş açılımlar oluşacaktır.

Yine bu paralelde,hiçbir eğitimli insan kız çocuğunu vererek yerine yeni bir eş ile takas etmeyi planlamaz.
BERDEL GİBİ...

Hiçbir çağdaş görüşe sahip ve de eğitimli bir insan HUKUK SİSTEMİNİ yok sayarak silaha sarılıp kendi canından kanından olan zürriyetini katledecek cüreti kendisinde bulamaz.
TÖRE CİNAYETLERİ GİBİ...

Bunlar tümüyle kontrolsüz bir nüfus anarşisinin bilançosudur.

Ben en kök kavrama inerek derinlik ve ivme kazandırmaya çalıştım.
Olaya yasal çözünürlükler getirerek ,ışık tutacak olan siz hukukçularsınız.
Ben sorunların sadece hukuk modelleriyle bireysel değil yasal yaptırımlar ile aydınlanacağına inanmaktayım.

Tekrar yazmakta fayda umuyorum.
Ailelerin rehabilite edilmesi ile sorunların çözümü sağlanacaktır.
Bu da eğitimle gerçekleştirilebilir ancak.
SAYGILAR

Şayet nüfus konusunda yeni bir panel açılırsa bu platformda yazmaya gayret göstereceğim.

10 kasım 2006/16.35
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
'Namus' veya 'Töre' cinayeti... O.Albayrak Hukuk Sohbetleri 7 07-05-2008 12:14
Namus/Töre Cinayetlerinde Yargıçların Tutumu Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 11 01-05-2008 10:48
Töre Değil Namus Cinayetiymiş... niles82 Hukuk Haberleri 0 25-12-2006 11:26
Töre Ve Namus Cinayetleri Ile Kadınlara Yönelik Şiddet Olayları - İstanbul Valiliği Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 27-11-2006 18:42
Namus Ve Töre cinayetlerinde Kadınlar Daha Katı mı Davranıyor? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 29-05-2004 16:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11371708 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.