Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Asile Yapılan Tebligat-icra Emrinin İptali

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-10-2004, 20:42   #1
secretmask

 
İnceleme Asile Yapılan Tebligat-icra Emrinin İptali

Merhabalar,
Dava neticesinde hükmolunan vekalet ücretinin tahsili için yapılan (ilamlı) icra takibinde, tebligat vekil yerine asile yapılıyor. Asile yapıldıktan 3 gün sonra vekili bu durumdan haberdar olup mal beyanında bulunuyor ve ardından da tebligatın vekile yapılması gerektiği hususuna dayanarak icra emrinin iptalini talep ediyor ve icra emri iptal ediliyor. Öğrenme ile tebligattan haberdar olmasına ve 1 haftalık süre geçmeden ( 3 gün sonra ) yapabileceği herhangi bir itirazı veya işlemi varsa yapabileceği halde ( ki mal beyanında bulunmuş ) vekile tebligat yapılmadığından bahisle icra emrinin iptal edilmesi doğru mudur?
Old 15-10-2004, 21:20   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın secretmask,

Bence icra emrinin iptali kararı doğrudur:

İcra emri ile
yedi günlük ödeme süresi verilmesi gerekir.
Bu sürenin başlangıç tarihinin bilinmesi gerekir.

İcra takibini öğrenmiş olmakla
itiraz nedenlerini ve
ödeme süresinin de açıkça anlaşılır hale geldiğini
söylemek biraz zor.

İcra Emrinin
asile ne gün tebliğ edildiğini
süresinin ne olduğunu
icra emrinin usulune uygun olup olmadığını
üç günlük süre sonra
icra dosyasından anlamak mümkün olmaz.

Özetle, icra takibinden haberdar olmak İcra emrinden haberdar olmak anlamına gelmez. İcra emri'nin vekile tebliğ edilmesi esastır. Öğrenme ile süreler işlemez.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 17-10-2004, 14:52   #3
ragıp

 
Varsayılan

yanaın amir hükmünün uygukanmaması nedeniyle yapılan şikayetler, süreye tabi değildir. Vekile tebligat yapılması, amir hüküm olmakla, her zaman şikayet yoluna başvurulabilir.
Old 19-10-2004, 23:10   #4
secretmask

 
Varsayılan

Sayın Birdost,
Cevap için teşekkürler...Karşı taraf için herhangi bir hukuki menfaat göremediğimden bana pek doğru gelmedi.Peki, aslında icra memurunun işlemi olan icra emrinin tebliği işleminin vekile diil de asile yapılması durumunda ve bunun sonucunda da icra emrinin iptal edilmesiyle hükmolunan vekalet ücretinin alacaklıya ( asıl davayı kazanana) yükletilmesi ne kadar doğrudur.
Old 20-10-2004, 10:13   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın secretmask,

Asıl davayı kazanan taraf asıl davanın vekalet ücretini ödemedi. Burada bir haksızlık yok.

Tebligat konusundaki davada haksız çıktı ve ödedi. Burada da bir yanlışlık yok .

Aslında icra memurunun yapması gereken bir işlem ama davanın tarafı icra memuru olmayıp alacaklı ve borçlu olduğundan; ayrıca tebliğ zarfını alacaklı doldurduğundan icra memuruna vekalet ücreti ödeme külfeti yüklense adalete uygun olur mu bilmiyorum .

Saygılarımla

Bir Dost
Old 21-10-2004, 12:00   #6
Ap_aydın

 
Varsayılan

Sayın SECRETMASK ,

Konuyu iki açıdan ele almak lazım . İlk husus icra emrinin asile mi , vekile mi tebliği gerektiği ? İkinci konu ise icra memuru işlemin şikayette taraflara vekalet ücreti hükmedilmesi hangi durumda mümkün ve ne derece doğru olacağı ?


İlk konu icra emrinin vekil yerine asile tebliğinin icra emrinin iptalini gerektirmesi dayanağı nedir? Bu konuda ,yani “vekil ile takip edilen bir işte yapılacak tebligatların asile değil , vekile yapılması gerektiği “ HUMK 62-68 Avukatlık Kanunu 41 ve özellikle de Tebligat Kanunu 11. maddesinde hükümler var. Özellikle Tebligat Kanunun 11. maddesinde sade bir ifade ile “ vekil vasıtası ile takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır” denmektedir.

İcra İflas Yasası’nda i takip dayanağı ilamda vekilin adı varsa icra emrinin vekile tebliği gerekir şeklinde bir hükmün olmadığını biliyoruz. Bu durumda yukarıda yazılı yasalardaki düzenlemeler çerçevesinde Yargıtay’ın görüşü önem arzediyor.

Yargıtay Daireleri eski tarihli kararlarında ( 1980 yılı öncesi ) asile icra emrinin tebliğinin yeterli olacağını ve her türlü hukuki sonuç doğuracağını savunmakta ve İİD ‘de dahil olmak üzere bu yönde karar vermekteydi..Yargıtay Daireleri(özellikle 12. H.D.) Bu kararlarını verirken de kanımca isabetsiz olarak
a) Asil’e icra emrinin tebliği gerektirmeyecek engel halin olmadığını
b) Borcu ödeyecek kimsenin vekil değil asil olduğunu ve icra emrinin tebliği ile asıl muhatabın haberdar edildiğini
İleri sürerek asile yapılan tebligatı geçerli saymakta idi.

İlk bakışta Yargıtay ‘ın düşüncesi akla ve mantığı uygun geliyor. Zira borcu ödeyecek olan, vekil değil asil, borç ödenmez ise haciz mahalli vekilin değil asilin adresi , mal beyanında sorumlu olan , gerektiğinde hapis yatacak olan vekil değil asil, adı üzerinde işin asıl sahibi asil. Neden yapılan tebligat geçersiz ya da yok hükmünde olsun ki? “Yapın tebligatı asile ne hali varsa görsün,başına gelecekleri anlasın! “ gibi bir düşüncede olmak ne derece doğru olur?

Kanımca ,bu yaklaşım doğru ve hukuka uygun bulunamaz her şeyden önce konuyu iş sahibi ile avukat arasındaki temel ilişkiden başlayarak değerlendirmek lazım.Bu açıdan bakıldığında işsahibi (müvekkil) ile vekil (avukat) arasındaki ilişki vekalet ilişkisidir. En genel anlamıyla Borçlar Kanunu’nda tanımlanmıştır. Vekil iş sahibinin ödeyeceği belli bir ücret karşılığında , iş sahibine (müvekkil) hukuki yardımda bulunma taahhütü altına girer.Ta ki azledilinceye ya da haklı sebeple istifa edinceye kadar… Vekil (avukat) ile temsilin zorunlu olmadığı ülkemizde vekille temsil edilmenin iki amacı ve sebebi olabilir. Ya iş yoğunlu sebebi ile iş sahibi mahkemelerdeki işini takip zorluğu bulunması ya da hukuktan anlamadığı için (anlaması beklenemez) konusunda bilgi ve deneyim sahibi olan bir kişiye (avukat) başvurma ve hukuki işlerini bu kişi vasıtası ile takip ettirme ihtiyacı duymaktan kaynaklanır. . Ülkemiz açısından ikinci durum daha doğru olduğu kabul edilebilir bir gerçek. O zama hemen şu değerlendirmeyi yapabiliriz : Kişi hukuki bir ihtilafın çözümü için bir avukata başvuruyor ve işini takip etmesi vekalet ve yetki veriyorsa ,avukat da Avukatlık Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre üzerine aldığı işi istisnalar dışında (azil , istifa) sonlandırmakla yükümlü ise ,ilamlı takipler icra aşaması aslında mahkemedeki işin devamı şeklinde kabul edilebiliyorsa (infaz edilmeyen,tahsil edilmeyen bir mahkeme kararının müvekkil açısından hiçbir anlamı yoktur) icra emrinin ,asilin adresine tebliğini nasıl geçerli sayabiliriz? Şüphesiz icra emrinin asile tebliğini hukuka ve adalet anlayışına uygun göremeyiz.

Yargıtay (özellikle 12.Hukuk Dairesi ) halihazırda (1980 yılı sonrası ) büyük ölçüde istikrar kazanmış içtihatlarında “icra emrinin mutlaka ilamda adı yazılı vekile tebliğ edilmesi gerekeceği ve asile yapılan tebligatın herhangibir hukuki sonuç doğrulmayacağı” yönündedir . Yargıtay 12.Hukuk son yıllardaki birçok kararında :
a) İcra emrinin ilamda yazılı vekile tebliği gerekeceği
b) Vekil yerine asile yapılan tebligatın Avukatlık kanunu ,Tebligat Kanunu ve HUMK
Aykırı olacağı ve yok hükmünde olacağı (bazı kararlarında usulsüz olduğu görüşünü benimsemiş)
c) İcra emrinin iptalinin her zaman istenebileceğini şikayetin süresiz olduğunu ,
vurgulamıştır.

Sayın RAGIP’ın da vurguladığı gibi bu konuda yapılacak şikayetler ( memur işleminin iptali) diğer ilama aykırı işlem yapılmalarında olduğu gibi herhangibir süreye tabi değildir. Kaldı ki icra dosyasına mal beyanında bulunan vekilin takipten haberdar olduğu ( talep edilen faiz miktarı , ilama uygun icra emri düzenlenip düzenlenmediği ) kabul edemeyiz. Zira yasal düzenleme karşısında (İİK hükümleri ) borçlu iki şekilde mal beyanında bulunabilir. İlki sözlü olarak icra memuruna müracaatla, ikincisi ise dilekçe ile beyan. Uygulamada hepimizin bildiği üzere sözlü olarak icra zaptına geçirilmek sureti ile mal beyanında bulunma durumu yoktur.İcra dosyasına dilekçe verilmek sureti ile mal beyanında bulunulmaktadır. Dilekçe ile mal beyanında bulunan borçlunun ya da vekilinin dosyada takip dayanağı ilamı , takip talebini ve icra emrini görüp itiraz sebeplerinden haberdar olduğunu kabul edemeyiz. Böyle bir haberdar olma durumunu ancak dosya fotokopisinin alınması yada icra zaptına talep açılması , beyanın geçirilmesi durumunda kabul edebiliriz. Avukat dilekçeyi pekala başkası vasıtası ile icra dairesine göndermiş dosyayı hiç görmemiş de olabilir. Bütün bunlar bir yana Sayın BİR DOST’un değindiği gibi , yasa (İİK) gerek ilamlı gerekse ilamsız takipler de öğrenme değil, “tebliğ esastır “ diyor.

Diğer bir konu da vekil yerine asile yapılan icra emri tebliğinin hükmünün ne olduğu?Yargıtay birçok kararında değindiği gibi asil yerine yapılan yok hükmündedir. Yani tebliğin muhatabının (icra emrinin tebliğ edileceği kişi,kanunen adına tebligat çıkarılması gereken kişi ) ) asil değil vekilin kendisidir. Vekil varken asile çıkarılan tebliğ kanuna göre muhatap olması gereken kişi dışında bir kişiye çıkarılmış demektir. Başka bir ifade ile icra emrinin asile tebliğ edilmesi ile üçüncü kişiye ,icra dosyasında ve dayanak ilamda taraf olmayan herhangibir kişiye tebliğ edilmiş olması arasında bir fark yoktur. Her ikisi de yok hükmündedir.Bu bağlamda Tebligat Kanunu 32 maddesindeki öğrenme tarihi beyan edip tebligat usulüne uygun hale getirmek sözkonusu değildir. Zira tebligat usulsüz değil YOK (YAPILMAMIŞ) hükmündedir.Yargıtay bazı karalarında vekil yerine asile yapılan tebligatı yok hükmünde değil usulsüz saymıştır.

İcra emrinin iptalini istemede borçlu vekilin hukuki menfaati var mı ? Şüphesiz var, tartışılmaz bile .zira aslında yok hükmünde olan , kanunen geçerli olmayan bir tebliğle cebri icra süreci başlayacak,borçlunun borcu ödeme , mal beyanında bulunma yükümlülüğü doğacaktır. Borca ödemez ise cebri icra (haciz) yolu ile tahsili cihetine gidilebilecektir. Ancak önce icra emrinin iptalini istemek sonra da karara göre icra memurluğunca vekile çıkacak tebligat sonrasında ilam konusu borcu itiraz etmek usul ekonomisine pek uygun görülmeyebilir. Zira vekil icra emirin tebliğine muttali olduğunu beyan edip ( Teb.K. md.32 ) aynı davada itiraz sebeplerini ileri sürebilir. Aynı davada her ikisi de incelenebilir.. Ne iki ayrı dava açılmış, iki ayrı harç yatırılmış,iki ayrı dosyanın esas defterine kaydı yapılmış olur. Ayrıca icra takibi de sürüncemede kalmamış olur. Ancak borçlu tarafın icra emrinin iptali davasında ( memur işlemini şikayet) icra takibine konu borca ilişkin itirazların beyan etmesi ve öne sürmesi zorunluluğu yoktur. Böyle bir zorlayıcı yasal düzenleme de yoktur. Esasen tek davada bunun ileri sürülmesi borçlu vekilinin hiçbir zaman işine gelmez,menfaatine uygun düşmez. İcra takibin süratle kesinleşmesi ve sonuçlanmasının borçluya faydası da yoktur. Diğer yandan borçlu iken şikayet üzerine hükmedilen vekalet ücreti ile alacaklı taraftan alacaklı olmak ,ücretin vekile ait olması , iş sahibinin borcundan dolayı takas mahsup yapılamaması , haczedilememesi ( Avukatlık Kanunu md.164 ) işin hoş tarafı.

Sonuç olarak bahsini ettiğiniz karar yerindedir. Yasal düzenlemeye ve Yargıtay 12. Hukuk dairesi son kararlarına uygundur.

Son konu icra emrinin iptalinde şikayetçi taraf lehine vekalet ücreti hükmedilebilir mi? Kanaatimce hükmedilmemesi gerekir. Bu konudaki düşünce ve Yargıtay’ın görüşlerini daha sonra açıklayacağım.

Saygı ve selamlarımla.
Old 11-11-2004, 09:13   #7
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Tebligat ve hukuku

Merhaba,

Tebligat kavramı, tanımı, sınırları, amacı konularında İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi 1 numaralı "Hukuk Grubu" tarafından 3-4 yıl önce düzenlenen panel tutanakları ayrıntılı tartışma ve bilgiler içermektedir.

Yöneticisi olduğum örgütün sitemiz üyelerine özel ilgi göstereceği konusunda kişisel olarak sözümüz var.

Av.Ömer KAVİLİ

Barosu Avukat Hakları Merkezi
Yürütme Kurulu Üyesi
Old 16-03-2006, 23:21   #8
MEGA46

 
Varsayılan

merhaba
söz konusu ödeme emrinin ilamda yazılı bulunan vekile degilde asile yapılması hususunu aşagıda söz konusu bu konuyla alakalı olarak yüce yargıtayımızın emsal teşkil edecek kararını sunuyorum.saygılarımla


T.C.
YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas 2003 Karar
14925 18837

Mahkemesi : ADANA İCRA TETKİK MERCİ

ÖZETİ

Vekille takip edilen işlerde, tebliğatın vekile yapılması gerekir ise de; asile yapılan tebliğat itiraz süresi içinde vekile ulaşmış, vekilde İİK.nun 33. maddesinde yazılı yedi günlük itiraz süresi içinde mercie müracaat ederek itiraz nedenlerini de bildirmiş olmasına rağmen vekile tebliğat yapılmadığından bahisle icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru değildir.

Y A R G I T A Y İ L A M I

Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
HUMK.nun 62, 68. Avukatlık Kanununun 41 ve 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 11. maddelerine göre vekille takip edilen işlerde, tebliğatın vekile yapılması gerekir ise de; asile yapılan tebliğat itiraz süresi içinde vekile ulaşmış, vekilde İİK.nun 33. maddesinde yazılı yedi günlük itiraz süresi içinde mercie müracaat ederek itiraz nedenlerini de bildirmiş olmasına rağmen vekile tebliğat yapılmadığından bahisle icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru değildir. O halde mercice borçlu vekilinin esasa ilişkin itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 30.09.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 16-03-2006, 23:35   #9
MEGA46

 
Varsayılan

Merhabalar
Söz konusu ödeme emrinin ilama dayalı alacaklarda borçlu kişinin vekil ile temsil edildiği bir davadan kaynaklandığı ve kesinlikle icra emrinin vekile yapılacak diye bir olayı günümüz hukuk anlayışında anlamam mümkün degildir.
Şöyleki ;
Şimdi bir davayla ilgili bir vekaletname almış olalım,o davayı takip etmekle alakalı vekaletnamemizi dosyaya ibraz edelim,bir vekil olarak o davayla sorumlu olmuş bulunmuyormuyuz.Vekaleteni almış olduğumuz müvekkilimizin bir başka mahkemede veya icrada adına dava açılmış veya icra emri gönderilmiş olabilir,müvekkil egerki adına bir icra emrini veya bir başka davaya bakmakla ilgili avukat olarak tutmak isterse o dosyaya vekil olarak vekalatname ibraz etmek koşuluyla o dava ve icra emrine itiraz veya dilekçe verilmeli düşüncesindeyim.Yoksa bir avukatın bir müvekkilinin herhangi bir davasına bakmakla o müvekkilin tüm adına yapılacak dava,icra vs işlemlerinden sorumlu gibi "vekile tebliğ edilmelidir hükmü bence yersiz bir hüküm olup" şahsi düşüncemi arzetmiş bulunuyorum.
Old 11-04-2008, 09:05   #10
avhllmas

 
Varsayılan

Bu kararlar ışığında ne yapmalıyız? Vekile mükerrer icra emri mi tebliğ çıkarmalıyız ki takibimizi iptal olmaktan kurtaralım?
Old 13-04-2008, 00:30   #11
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Bazı meslektaşlar ''çift dikiş sağlam olur'' düşüncesiyle hem asile hem de vekile tebligat yapıyorlar. Tebligat vekile yapılması gerektiğinden mükerrer olarak asile yapılan tebligatın takip hukuku açısından hiç bir hükmü ve yararı bulunmamaktadır. Asile tebligat sadece asile bilgi verme ve borcu ödemeye davet niteliğindedir.

Eğer yanılıp da asile tebligat yapıldıysa bir an önce vekile tebligat yapılmakla yanılgıdan dönülmelidir.

Saygılarımla
Old 13-04-2008, 17:35   #12
avhllmas

 
Varsayılan

Sayın konyalı yorumunuz için teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Old 04-03-2010, 15:42   #13
erkanoz

 
Varsayılan

Arkadaşlar İlamlı icrada Takip Talebinde Vekilin yazılmaması takibin iptalini gerektirirmi. Sonuçta İcra Emrindede vekilin ismi geçmiyor ve de vekile tebligat yapılmıyor, HUMK.nun 62, 68. Avukatlık Kanununun 41 ve 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 11. maddelerine göre vekille takip edilen işlerde, tebliğatın vekile yapılması gerekir. Bu nedenle İcra Emrinin iptalini Şikayet yolu ile istiyoruz.
Peki takip talebindeki vekilin isminin bulunmaması takip talebinin iptalini gerektirirmi?
Old 30-06-2010, 13:30   #14
kapgan

 
Varsayılan

Müvekkile karşı alacak davası açılmış.İhtarname gönderdiğim içib aynı konuyla ilgili,dava dilekçesi benim adresime gelmiş fakat avukat ismi yazmıyor sadece müvekkilin adı yazılı.Çalışanımız da bunu kabul etmiş.

Ne yapılmalı?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
95 yaşında yapılan Vasiyetnamenin İptali Av.mdogan Meslektaşların Soruları 12 07-09-2013 09:52
Ödeme veya İcra emrinin iptalinde masraf ve vekalet ücreti ozyoldas Meslektaşların Soruları 1 19-12-2006 13:31
Kira ilişkisinde mecur dışındaki bir adrese Yapılan Tebligat geçerli midir? ades Meslektaşların Soruları 11 04-10-2006 13:31
Tapuda Ölmüş Kimse Adına Sahte Kimlikle Yapılan Satışlar Ve Sahtekarlıkla Yapılan Kaz terazinin kefesi Meslektaşların Soruları 2 26-08-2006 18:09
Kredi Kartı İle Yapılan Bir Anlaşma İptali!!! Aka Hukuk Soruları Arşivi 0 23-02-2003 13:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06335592 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.