Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Anket Sonucu: Hakim Olsaydınız Nasıl Karar Verirdiniz
Vatandaş Tutuklanmış, Borçlu Tutuklanmamıştır. 61 31,44%
Borçlu Tutuklanmış, Vatandaş Tutuklanmamıştır. 94 48,45%
İkisi De Tutuklanmıştır. 20 10,31%
İkisi De Tutuklanmamıştır. 19 9,79%
Oy Verenler: 194. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 124)

Hakim Olsaydınız Nasıl Karar Verirdiniz?

Yanıt
Old 04-12-2006, 23:49   #31
sureyyabozkurt

 
Varsayılan

pek fazla hukuk bilgisine sahip değilim. fakat iyi niyet göz önünde bulundurularak vatandaş serbest bırakılmalıdır. vatandaş serbest bırakılmıştır ve borçlu tutuklanmıştır dememe rağmen her ikisinin de serbest bırakılmış olduğunu düşünüyorum.
Old 05-12-2006, 02:42   #32
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Vatandaşı tutuklamış, borçluyu serbest bırakmıştır. Olay baro odasında tartışma konusu olduğuna göre

Gerekçeler de şöyle olabilir:

Vatandaş, trafikte seyir halinde iken azami dikkat göstermek, trafik levha ve uyarılarına riayet etmek durumundadır. Böyle bir durumda, kontrol ikazını farketmedim diyemez veya benzeri bir mantık yürütülmesi sözkonusu olabilir.

Diğer olayda da her ne kadar avukat henüz konuşmaya başlamamışsa da, haciz mahalline girmeye hakkı yoktur, borçlu girme dediği halde girmiştir benzeri bir açıklama olabilir.

Katılıyor muyum? Elbette hayır...
Old 05-12-2006, 03:29   #33
jumeaux

 
Varsayılan

Vatandaş jandarma tarafından sonradan durdurulup da hakkında tutanak tutulabilmişse zaten jandarmadan kaçmamış gibi geldi bana dolayısıyla bir kusuru da yok tutuklanmamalı. Borçlu ise tartışma çıksa dahi bıçaklama eylemini gerçekleştiremez hukuka uygunluk sebebi olarak meşru savunma geçerli olabilir en fazla ama bu durum yargılamada anlaşılacağı için tutuklanabilir.
Old 05-12-2006, 09:48   #34
av.selcukacar

 
Varsayılan ikisi de serbesttir

vatandaş serbesttir tutuklanmayı gerektiren hiçbir şart oluşmamıştır. tabiki başka suçtan aranan birisi değil ise sadece jandarmanın kontrolünü pas geçen birisi için yaptırım tutuklama olamaz yeni cmk a göre tutuklanamsı en başında ölçülülük kriterini ihlal etmektir.

Borçlu da serbesttir. ben olsam onu da tutuklamazdım tabiki avukat'ın ölüm tehlikesinin olup olmadığını da göz önüne alarak. Çünkü malesef Türkiye De yasalarımıza göre basit yaralamalara tutuklama kararı verilmiyor. ancak hayatına kastedip ölüm tehlikesi varsa tutuklama yapılıyor. Onun için o da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakırdım.
Old 05-12-2006, 22:10   #35
ibreti

 
Varsayılan

Hiç unutmam;
Meslekteki ilk senemdi.
İki borçlusu olan bir takipte, tebligat yapılmış olmasına rağmen asıl borçlunun evini bulamadım ve kefilin evine gittim.
Kefil olunca varlıklı biri sanmıştım aslında. Gördüm ki adamın hali perişan. Okul çağında üç çocuk, fazlaca bilgisi görgüsü olmayan, kendin idare etmekte zorlanan bir eş, kendisi dersen ona keza.
Adam, kapısına alacaklı getirtmiş olmanın mahcupluğu ile bir eşine, çocuklarına baktı. Boynunu büktü. Çok zorlu bir ifade ile bana döndü ve "Avukat bey, beni mazur görürsen bir ricam var. Seni bir kaç kere aradım ama bulamadım. Ben kendime zor yetiyorum. Bu adama kefil oldum ama sonra olmadık işler geldi başıma ve bu hale geldim. Asıl borçlu kaçmaya hazırlanıyor. Adresini göstersem de orada haciz yapsanız, bana bu kadarlık bir yardımın olsun..." dedi. Kabul ettim ve asıl borçlunun adresine doğru o önde, biz arkada yola koyulduk.

Eve girdik ki; borçlu bizim işleri kolaylaştırmış. Halılar rulo edilmiş, tv mukavva kutuya konulmuş, buzdolabı, fırın, çamaşır makinası hepsi içi boşaltılmış, muhafazaya hazır halde bekliyor. Nakliye kamyonu bile evin önünde duruyor Eh.. Sahiden kolaylık oldu. Haczi başarıyla tamamladık ve yed-i emin döposunun yolunu tuttuk.
Depoya mal tesliminden sonra büroya geldim. Borçlu ve eşi benden evvel gelmişler büroya. Hacizli malların kendilerine teslim edilmesi için binbir türlü yalvarıyorlar. Tabiki bu mümkün değil. Adam kaçmak üzereyken sobelendi çünkü.

İcra dairesine eksik kalan masrafları yatırmak için çıktım bürodan. Borçlu ve eşi de benimle birlikte çıktı. Yalvarmalar ana caddeye kadar devam etti. Caddeden karşıya geçtik. Yalvarmalar tehdide dönüştü. Umursamadım. Adliyenin kapısına kadar geldik. Daracık bir merdivenden giriliyor adliyeye. Apartmandan bozma kiralık bir yer çünkü. Tam içeri adım attım ki, daracık merdivenin duvarlarındaki gölge hareketinden bana bir elin kaltığını farkettim. Kolumu savurmamla sırtıma bıçağın inmesi bir oldu. Üzerimdeki gömlek yukarıdan aşağıya kadar kesilmiş, sırtımda bıçağın ucu ile çizilmiş. Savunma amaçlı olarak bir kaç tane okkalı yumruk tekme savurdum. Etraftan vatandaşların da gelmesi ile borçlu ve eşi kaçtı.

O vaziyette ikiyüz metre yakındaki iskele karakoluna gittim. Durumu anlattım. Polis memuru alaycı bir eda ile "Avukat bey, savcılıktan gelmezseniz bişey yapamayız." dedi ve hiç umursamadı. Küçücück ilçe. Üçyüz metre ötede de savcılığın bulunduğu ceza adliyesi var. Koşa koşa oraya gittim. Nöbetçi savcıyı buldum. Durumu anlattım. Sırtımdaki bıçak yarasını gösterdim. Savcımız "Avukat bey, yazılı müracaat edin." deyip önündeki evrakları okumaya başladı. Mahkeme kalemlerinden birine girip, katipten daktilosunda bir dilekçe yazmak için izin istedim ve datkilo ile apar topar bir dilekçe yazdım. Apar topar savcıya gittim tekrar. Dilekçemin havalesini yaptı ve "kaleme bırak, kaydını yapsınlar." dedi. Kaleme evrakı bıraktım. "Biz karakola göndeririz." dediler.
Aradan bir ay kadar zaman geçti. Postacı takipsizlik kararını getirdi. İtiraz için dosyayı inceledim. O tarihlerde zorunlu müdafiilik yoktu. Orta okul ve liseyi birlikte okuduğumuz bir meslektaşım sanığın savunmasını yapmış. Sanık ifade vermiş "Görmedim. Duymadım. Bilmiyorum."....
-
Sahiden de yargı kimsenin tekelinde değildir.
Sahiden de kutuplaşmadan bir yarar gelmez.
Kutuplaşma sahiden de yargıyı yıpratır.
Ne varki bu gerçeklik kolay değişeceğe benzemiyor.
-
Anketin geldiği noktaya baktım;
"Borçlu tutuklanmış, vatandaş tutuklanmamışır." diyenlerin sayısında artış var.
Buna karşın "Vatandaş tutuklanmış, borçlu tutuklanmamıştır.." diyenlerin sayısı nisbeten daha az.
Bütün arızalarına rağmen hukuka güvenin daha önde olması sevindirici. Hala vakit geçmiş değil



Saygılarımla..
Old 06-12-2006, 03:46   #36
ragıp

 
Varsayılan

Tuz kokarsa diye bir deyim vardır. Balık kokarsa tuzlarsınız. Ama ya tuz kokarsa?
Ama bu da Türkiyede olanları açıklamıyor. Bu deyim de geride kaldı artık, alıştık.
Ahmet Telli'nin bir şiirinde dediği gibi.
"SU ÇÜRÜDÜ"
Kimlerin tutuklanıp tutklanmadığını söylemeye gerek yok sanırım
Old 06-12-2006, 09:13   #37
AV. YUSUF DEVECİ

 
Varsayılan

vatandaşı tutuklar borçluyu serbest bırakırdım tutuklama bir tedbir olduğuna göre vatandaşın kaçma ihtimali borçludan daha fazla ilk eylemi de bu yöndedir yanlızca ifadesi ile yetinerek serbest bırakmazdım kontrol bölgesinde niçin durmadığı henüz tespit edilememiş borçlunun adresi sabit ve eylemi de bitmiştir. hiç tartışma olmadan bıçakla yaralama diye düşünüyorum
Old 06-12-2006, 10:34   #38
seyitsonmez

 
Varsayılan

1.olay..
jandarma yolda durdurma yaparken gerekli uyarıcı önlemleri almışmıdır onu tespit etmek lazım..örneğin o vatandaşın aracını durdurmak içi işarette bulunmuşmudur....gerçi bunun aksini ispat etmek zor olacaktır....bu fiil hangi suç kapsamındadır biimiyorum ama hakim olsam vatandaşın yanında olurdum

2.olay

haciz mahaline giden avukatin haciz için gelip gelmediğini bilmek lazım..haciz için geidğini düşünürsek avkata karşı işlenen suçlar hakim ve savcılara karşı işlenen suçlar gibi olacaktır.....yaralamanın derecesine göre tutuklama yapardım..
Old 06-12-2006, 15:16   #39
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yeni Sorular

Alıntı:
AVUKATA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR

Madde 57 - Görev sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu suçların hâkimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler uygulanır.


Avukatlık Kanunu'nun ilgili maddesini yukarıya aktardım. Tartışılmayacak kadar açık...Bu yüzden aklıma yeni sorular geldi. Cevaplarını birlikte arayalım.

Yeni Sorular

1- 57 inci maddeyi gözönünde tutarak, avukatın haciz mahallinde bulunması ile hakimin keşif mahallinde bulunması arasında bir fark var mıdır?

2- Yukarıdaki soruya "fark yoktur" cevabını veriyorsak; keşif sırasında taraflardan birisi hakimi bıçaklarsa, mahkemenin saldırgan hakkında tutuklama kararı vermesinin oranı sizce yüzde kaçtır?

Sabrınız ve katkınız için teşekkürler..

Saygılarımla
Old 06-12-2006, 15:45   #40
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Alıntı:
1- 57 inci maddeyi gözönünde tutarak, avukatın haciz mahallinde bulunması ile hakimin keşif mahallinde bulunması arasında bir fark var mıdır?

Vardır. Keşfin hakim huzuruyla yapılması şarttır ancak hacizde avukat bakımından böyle bir gereklilik bahismevzu değildir. Keşifteki hakimin yerini, hacizde icra memuru alır bence. Ancak bu ifade, haciz anında işini yapan avukatın 57.madde korumasından yararlanmasına engel değildir.

Alıntı:
2- Yukarıdaki soruya "fark yoktur" cevabını veriyorsak; keşif sırasında taraflardan birisi hakimi bıçaklarsa, mahkemenin saldırgan hakkında tutuklama kararı vermesinin oranı sizce yüzde kaçtır?

Kesinlikle %100. Aksi aklımdan bile geçmiyor.

İkinci sorunun mağdurun hakim veya avukat olmasına göre cevabının bu kadar değişmesindeki fark da; bırakın sıradan vatandaşı, yargının diğer organları arasında bile, avukatın, işini yaptığı müvekkil ile özdeşleştirildiği sonucuna çıkıyor ne yazıkki.

Saygılarımla.
Old 06-12-2006, 19:49   #41
25action

 
Varsayılan

sayın EBRUS rumuzlu arkadas sıze cok tesekkur edıyorum cok haklı oldugunuzu dusunuyorum.ama sunu da soyleyım ben onu cok ciddi mana da soylememıstım.neyse yazdıgınız için tesekkurler.ha bu olayın sonucu ne zaman acıklanıyor...
Old 06-12-2006, 21:20   #42
irfan AYDIN

 
Varsayılan Sayın Zeynel Gerekçesini açıklamalıdır.

Sayın Zeynel,
1-Size, hakimin Kamu görevinin gereği olan haciz işlemini yerine getirmek üzere görev başında bulunan Avukatı bıçaklayan borçluyu değil de, trafik suçu işleyen sürücüyü tutuklayabileceğini düşündüren sebep nedir?
2-Sizce hakim avukatı bıçaklayan borçlu hakkında değilde neden trafik suçu işleyen sürücü hakkında tutuklama kararı(oyunuzun bu doğrultuda olduğunu açıklamışsınız.Yada ben öyle anladım) vermiştir ?
3-Sayın Zeynel,Siz de dahil olmak üzere yukarıdaki olayla ilgili olarak görüş bildiren hukukçular arasında ne yazıkki ben hariç,(Bende hukukçu değilim)hakim lehine görüş bildiren yani hakimin borçluyu değil de sürücüyü tutuklayacağını düşünen kimse bulunmamaktadır.Sizce,söz konusu olayla ilgili olarak bu doğrultuda bir görüş oluşmuş olmasının sebebi nedir?
Hukukçu,görüş ya da kararını gerekçeye dayandırmalıdır.
Sizde gerekçenizi açıklarmısınız? Sevgi ve Saygılarımla.
Old 07-12-2006, 00:20   #43
üye3578

 
Varsayılan

Sayın İrfan Aydın Bey,
Öncelikle soru sahibi sayın Suat Ergin, hakimin somut olayda nasıl karar verdiğini belirtmemiştir. Ben sadece şu kadarını söylemekle yetineyim; her olay tıpatıp aynı değildir. Somut olayın detaylarını bilmiyoruz. Tutuklamanın tedbir olduğunu ve şartlarını tekrar baştan okumakla işe başlasak daha iyi kavrarız konuyu. Jandarma kontrolunden geçen kişi kimliğini ıspat edememiş, bimekan takımından, kaçması muhtemel biri vs. olabilir. Bu konudaki ayrıntılara sahip değiliz. Ancak evine hacze gidilen borçlunun adresi ve kimliği belli, o olayında detaylarını bilmiyoruz. Hakim tutuksuz yargılanmasına karar vermiş olabilir. Burda dikkat edilecek bir ayrıntı, hakim tutuksuzluğa karar vermişse, borçlunun tutuklamaya sevkedilmiş olduğunu da düşünmemiz gerekir. Yani C.Savcısı tutuklanması gerektiğini, hakim aksini düşünmüştür. Her iki düşünceninde kendi içerisinde haklı yönleri vardır.

Sayın Aydın, benim daha önceki yazımda karşı çıktığım, itiraz ettiğim husus, aynı okul mezunu olduğumuz avukat arkadaşların hem bizim onları meslektaş olarak görmediğimizi söyleyip, hemde aynı şeyi yaparak işi kamplaşmaya götürdüklerine ilişkindir. Bir baro odasında konuşulan bir hususun burada soru şeklinde sorulup, bazı arkadaşların alaylı şekilde cevapladığı, sizin hakimi kürsüden indirdiğiniz yanıtınıza itirazımdır. Hakim, Savcı, Avukat... ferdi olarak herkes hata yapabilir. Siz hakim hatalarını, ben avukat hatalarını sayarsam, işin sonu gelmez ve kimseye faydası olmaz, benim itirazım bu noktadadır. Yoksa sayın meslektaşım İbreti,bıçaklandıktan sonra kendisiyle ilgilenilmemesine, "tanıdığın bir avukat yokmuydu" diye sormaktan başka yapacağım ne olabilir?... Sevgi ve saygılar sunarım
Old 07-12-2006, 00:28   #44
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Soru spesifik bir olaya ilişkin. Genele teşmil değil.

Baro odasına nakli ve konu olabilmesi de, ancak beklenmeyen bir sonuca ilişkin olabileceğindendir. Böyle durumları avukatlar aralarında konuşup tartıştığı kadar, hakim veya savcılar da aralarında konuşur, tartışır.

Konu olarak gündem yaratabilmesi de, istisna olmasından kaynaklanmaz mı zaten?

Sayın Zeynel,

Sayın İbreti, okul sıralarını paylaştığı, çocukluk arkadaşı olan bir avukatın, kendisini bıçaklayan sanığın savunmasını üstlendiğini belirterek, çuvaldızı önce bizlere batırmış zaten.

Saygılarımla...
Old 07-12-2006, 16:45   #45
özspartaküs

 
Varsayılan

vatandaş tutuklanmıştır. Nede olsa vatandaştır. arayanı soranı kollayanı yoktur. Mazlumdur yani aksi olsa vatandaş olmaz beyefendi, hanımefendi olur.
Borçlu tutuklanmamıştır. Çünkü yaşadığımız toplumda borç edinmek bir erdem olarak görüldüğü için borç yiğidin kamçısıdır. Ayrıca borçlu eli silah tutan biridir. malesef ülkemizde böyle insanlar prim yapmakta, hatta eli kanlı caniler insanlarımızın seyrederek rekorlar kırdırttığı diziler ve filimlerde başrolde çıkmaktadırlar. Ülke de hukukun adı gücü gücü yetene olmuştur. Binlerce insanı gözünü kırpmadan yüzlerce adam öldüren insanları filmlerde hakimler serbest bırakırda masum bir borçlu serbest bırakılmazmı tabiki borçlu serbesttir.
Old 07-12-2006, 19:59   #46
mertt_onn

 
Varsayılan

ikiside tutuklanmamıştır bana göre.ne olaylar var bunlardan daha suç teşkil eden ama onların faillerine tutuklama gelmediğine göre bunda hiç gelmemiştir.saygılarımla...
Old 08-12-2006, 15:30   #47
özspartaküs

 
Varsayılan

Bu sorunun cevabı nezaman açılanacak.Merakımı giderirseniz sevinerim
Old 08-12-2006, 15:59   #48
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan özspartaküs
Bu sorunun cevabı nezaman açılanacak.Merakımı giderirseniz sevinerim

Yarın gece THS İkinci İstanbul Buluşması'nda açıklanacak.

Saygılarımla
Old 08-12-2006, 17:27   #49
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım,
Eski kanun uygulamasında tutuklama şartlarından sayılan "Toplumda infial uyandıran" diye bir fiil 5237 sayılı kanunda bulunmadığından ve bu kanunda tutuklama şart ve sebebleri çok sınırlı sayıda bulunduğundan,bu bakış açısı altında soruya her ikisinin de tutuklanmaması gerekir diye cevap vermek gerektiğini düşünüyorum.(!)
Avukat olmamız sebebiyle,bizlere mesleğimiz sebebiyle yapılan saldırıların en şiddetli haliyle cezalandırılmasını istememizden daha doğal bir şey olamaz.Yine 2005 yılında bana yapılan bir saldırı arkasından Baro ve Savcı meslektaşlarım şahısları tutuklamaya sevketmiş,Hakim meslektaşım tutuklamış,bende aslında manen tatmin olmuştum.Halbuki dava sonunda darp ve cebir için 2 günlük rapor olduğundan ve tehdit olayını ise cep telefonu kayıtlarında arama doğrulansa dahi tanıkla ispat edemediğimden çok cüzi cezalarla kurtulmuşlardı.Fakat yinede sanıkların aldığı cezalar değil,tutukluluk bir anlamda sanki itibarın yerine getirilmesi gibi bir durum ortaya çıkarmıştı.

Bizlere yapılan saldırılar her ne kadar kanun gereği hakim ve savcı meslektaşlarımıza yapılan saldırılar olarak değerlendirilse de;var olan kanunlar karşısında tatmin duygumuzu önemseyerek (ki hala çok önemli olduğunu düşünüyor ancak gerekçe bulamıyorum) aldığımız tutuklama kararı kanunun genişletilmesi olacaktır.Ancak aynı kanun tutuklama sebebleri konusunda genişlemeye müsait değildir.
...........
Sorunun soruluş şeklinden bir muziplik olduğunu düşünsemde avukat olarak sonuç değerlendirmem o günleri tekrar hatırlamam sebebiyle şahsi oldu.Bu sefer hakimlik değil avukatlık cübbemi giydim ve onca yazıdan sonra hakim olmadığım için sevinip avukata saldıran saldırganı tutuklamak isteğimde ağır bastı.Saygılarımla
Old 08-12-2006, 19:19   #50
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Suat Bey,

Alıntı:

Yarın gece THS İkinci İstanbul Buluşması'nda açıklanacak.

Demek cevap için de; THS İkinci İstanbul Buluşması dedikodularını bekleyeceğiz.
Old 09-12-2006, 17:40   #51
A.Turan

 
Varsayılan

Ben hakim olsaydım vatandaşı asla tutuklamazdım. Zira aynı şey bizzat başıma geldi akşam vakti dur ihtarını görmedim:-)
Avukatı bıçaklayana gelince, eylemin karşılığı olan ceza miktarı tutaklama yasağı kapsamında ise tutaklamazdım Aksi halde tutuklardım.

Ömer Kavili hakim olsaydı ne yapardı?
Yukarda yazdığı rüyaya bakarsak iyiki hakim değilmiş diyorum.
Old 10-12-2006, 10:23   #52
Av.Can

 
Varsayılan

normal olanı borçlunun tutuklanması çünkü görevinden ötürü kamu görevlisini öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirdim davranışı ancak buraya taşındığına göre heralde vatandaş tutuklanmış ancak borçlu tutuklanmamıştır.Oyum bu yönde oldu.
Old 10-12-2006, 12:17   #53
Av. Bayram YAZICI

 
Varsayılan

Gerekçem; vatandaş iyi niyetlidir, o yüzden tutuklanmaması gerekir. borçlu ise tutuklanmalıdır; çünkü haksız fiilden sorumludur.
Old 10-12-2006, 15:56   #54
A.Turan

 
Varsayılan

Sonucu ne zaman açıklanacak-))
Old 10-12-2006, 21:20   #55
v.o.

 
Varsayılan

borçlu tutuklanmamış vatandaş tutuklanmıştır...
Old 10-12-2006, 21:48   #56
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Suat Bey,
Toplantı, yemek, harmandalı derken, cevabı vermeyi unuttunuz. Biz hala bekliyoruz.
Old 10-12-2006, 22:04   #57
ömer adaleti

 
Varsayılan

1.Borçlu tutuklanmamıştır,ağır tahrik altında kaldığı varsayılmıştır.
2.Vatandaş tutuklanmıştır,genel kontrolü göremediyse ya kördür ya sarhoş (tutuklanma nedeni)
Eğer genel kontrolü görüp kaçtığı varsayılırsa neden kaçtı? demek ki suçu çıkacak bir yerlerden (tedbir amacıyla tutuklanmıştır) olamazmı ?
Old 11-12-2006, 20:32   #58
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Cevap Veriyorum

Sayın Katılımcılar,

Soru tarzından bir hınzırlık olduğunu zaten sezmiştiniz. Evet vatandaş tutuklanmış, borçlu tutuklanmamıştır. Gerekçeye en yakın cevabı Sayın av.Özgür Çetin vermiştir.
Alıntı:
Av.Özgür Çetin
Üstad sanırım vatandaş tutuklanmış borçlu serbest bırakılmıştır çünkü burası Türkiye ve umut vermeyen Türk Yargısından beklenen durum bu dolayısıyla benimde tahminim de bu yönde...Jandarmanın ricası hiç bir kurumca heleki küçük yerlerde kırılmaz bu ülkede... Görevli bir avukata saldırmanın cezası ise sadece hukuk devletlerinde verilir...[



Evet vatandaşı tutuklayan hakimin duruşma haricinde söylediği gerekçe buna çok benzemektedir. "Jandarma çok işimizi görmektedir. Onların hatırını kırmak olmaz" mealinde bir gerekçe...Sayın zeynel yine kızacak ama maalesef sonradan sanık müdafiine söylenen budur. Sanık müdafii Sayın zeynel'in belirttiği gibi "kamplaşmayı" körüklemek isteyen birisi mi? Bence hayır...Çünkü savcı ve hakimlerin ne zor altında çalıştıklarını en iyi bilecek durumda olan birisidir. Çünkü eşi de aynı adliyede savcıdır. Subjektif yaklaştığını düşünmemekteyim.

Olaya ilişkin ayrıntı...Soruyu sorduktan sonra oluşan tepkilerden hemen sonra avukat arkadaşı telefonla arayıp sordum. Vatandaş kontrolü farketmemiş; daha sonra durdurulanca, jandarma ile aralarında tartışma yaşanmış. Klasik vatandaş tepkisi olarak "seni buradan sürdürürüm" denilmiştir. Yani Devletin güvenlik güçlerini aşağılama ya da saldırı yoktur. Direnme dahi yoktur. Jandarma bu "sürdürürüm" lafı nedeniyle tutanak tutmuş...Zaten jandarmanın kişisel şikayetinden vazgeçmesi ile tutukluluk kaldırılmıştır.

Borçlunun avukatı yaralaması olayını da tekrar sordum. Borçlu hiç bir şey yapmayan avukatı neden vursun? Olaya duygusal mı bakıyorsunuz da böyle yorumluyorsunuz diye sordum. İki avukata sordum bunu. İkisi de hayır dedi. Haciz mahalline giden icra memuruyla konuşmuşlar; gerçekten borçlu ile alacaklı vekili arasında hiç tartışma yaşanmamış...Şimdi ildeki icra memurları da hacze gitmiyorlarmış. "Avukata bıçak çekildi, borçlu tutuklanmadı.Bize bir şey yapılsa hiç bir şey olmayacak demek ki" diyerek.

Benim şahsi düşüncem de haciz mahallinde avukata yapılan bu saldırıyla; keşif mahalline giden hakime/savcıya yapılan arasında fark olmamasıdır. Bence tutuklama kararı verilmelidir. Aksi takdirde iki meslek de yapılamaz hale gelecektir. Borçlu tutuklanmamalıdır diye yanıt yazanlar, hakime/savcıya yapılan aynı saldırıda hakime/savcıya saldıran da tutuklanmamalı diyebilir mi?

Alıntı:
zeynel

Bende A şıkkını tereddütsüz işaretledim. Çünkü sitenin genel görüntüsü itibariyle tam da "vurun abalıya" dedirtecek bir örnek, A şıkkı dışında bir ihtimal olsa eminim bu sitede verilmezdi. Biz kamplaşma mantığından kurtulmadıkça, kendimizi avukat olarak bir tarafa, hakim savcıyı karşı tarafa aldıkça, hukuki yollara müracaat ve iletişimi denemedikçe daha çok sorun yaşarız. Kurum olarak tüm sujeleriyle yargıya karşı daha hassas davranmadıkça bizi üzen olaylar hep olacaktır. Hak huk, gak guk mantığıyla, ya da burası türkiye, kararı verenin kürsüyü terki gibi basit mantıkla gideceğimiz yer ileri değil, kamplaşmaların sertleşerek daha geri gidiş olacaktır. Yargı kimsenin malı, kimsenin tekelinde değildir. Hakim, savcı, avukat ya da diğer unsurlar yargıyı kendi mallarıymış ya da kendilerine karşıymış gibi görüp, hor kullanamaz, kullanmamalıdır. Adaleti sağlamaya çalışan yargı hepimize lazım ve zorunludur. Yargı mensuplarının hata yapması doğaldır. İnsan olmanın doğal sonucudur, yoksa hatasız karar verecek olunsaydı bir yerde avukata da ihtiyaç duyulmayacaktı. Art niyetli olunmadıktan sonra bazı hataları hoşgörmekten başka çaremizde yoktur. Örneğe verilen yanıtları okuyunca içim acıdı, bu acıyla yazdığım yazı umarım kimseyi incitmez, çalışmalarınızda başarılar diler, saygılar sunarım.



Sayın zeynel,

THS'de "vurun abalıya" politikası izlenmemektedir. A şıkkı dışında bir ihtimal olsaydı(olması gereken olacağı için) tabii ki haber olarak verilmezdi. Ben olayı yazdıktan sonra kaç tane meslektaşım aynı sorunla karşı karşıya gelmiş, okuduk...Benim hakim/savcı ve avukat kampaşması yaratmayacağımı/körüklemeyeceğimi en azından sizin bilmeniz gerekmektedir. İki defa aynı konuları konuştuk. Körüklemeye çalışanları engelleyelim, ama bu sizin yaptığınız gibi sorunu görmezden gelerek yapılamaz.Hakim/Savcılar sorunlarını anlatacak ama biz de sorunlarımızı anlatacağız.

Somut olayda, hiç bir duygusallık yok. Olay aynıyle vaki. Bir değil bir kaç kişiye teyid ettirilmiştir. Olayda yer alan avukatın eşi aynı adliyede savcıdır. Hakim, hakem değildir. Herkes hata yapabilir diyorsunuz. Buradaki hata kanunu bilmemekten kaynaklanmamaktadır. Bir anlayış sorunu tartışılmaktadır. Hakimin bir jandarmaya bakışı ile avukata bakışını tartışıyoruz. Hakem maçta yapılan faulu görmezse "Yapacak bir şey yok görmedi" diyebiliriz. "Her hakem hata yapabilir" diyebiliriz.Hakim de kanunu yanlış yorumlarsa böyle diyebiliriz. Ancak aynı hakem tüm maçta 90 dakika x takımı lehinde karar verirse, kötüniyet aranmasa da en azından eleştirilir.

Saygılarımla
Old 11-12-2006, 21:45   #59
A.Turan

 
Varsayılan

Olayları aynen gerçekleşmiş kabul ederek yorum yapmak istiyorum.
Buna göre hakimin, jandarma çok işimizi yapıyor gerekçesiyle vatandaşı tutuklaması, eylemin karşılığı cezanın sanırım iki yılın altında olması durumu göz önüne alındığında öncelikle CMK na aykırıdır. Öte yandan şüphelinin sabit ikametgahı bulunmuyor ve eylemi iki yılı geçecek ederecede ek suçlarda varsa iddialar arasında tutuklanması abes değildir. Ancak hakimin gerekçesi yasal ve hukuki değildir. Eğer cidden bu sözleri sarf ettiyse bu arkadaşın zihninin yenilenmesi gerekir. Öyle sanıyorum ki hala gelişmeleri takip edememekte zihni gerilerde kalmaktadır.
Avukata karşı yapılan saldırıda gene eylemin niteliğini ve eylemin karşılığı olan cezayı nazara almak gerekir. Salt meslektaş duygusuyla hareket çok doğru sonuçlar getirmez. Tutuklamanın gerekliliği arzusu maalesef yargılamanın uzamasına dayanmaktadır.Bu sorun giderildiğinde tutuklama artık gerçek tedbir niteliğine kavuşacaktır. Şimdiki halde ise bu olayda avukata saldırı anında tutuklama ile karşılık bulması gerekirdi.
Old 12-12-2006, 13:02   #60
mehmetseyrek

 
Varsayılan

Sayın Av. Suat Ergin,
Öncelikle sizi kutluyorum.Böyle bir soru ortaya atmakla herkese bir "fikir jimnastiği" yapma olanağı sağlamışsınız.
İzninizle yanıtımı sona saklayıp önceki yanıtlar arasında küçük bir gezintiye çıkmak istiyorum.
Hemen belirteyim ki, sorunuza bağlı kalarak tüm yanıtlayıcılar hemen hemen ayni şeyi söylemekteler."Vatandaş" ve "Borçlu". Bu iki nitemeden ilki ikinciyi de kapsar.Yani borçlu da bir vatandaştır.O zaman adlandırmayı şöyle yapabilir miyiz? "Trafik suçu işleyenvatandaş-şüpheli" ve "Borçlu vatandaş-şüpheli"Ancak burada her ne kadar borçlu yurttaş ilk başta İcra İflas Yasasına göre nitelendirilmekte ise de bıçaklama olayının faili olduktan sonra artık borçlu değil, şüphelidir.Çünkü CMK'nın nitelendirmesi böyledir.

Yorum yapan arkadaşların çoğu tutuklamayı işlenen suçla ilişkilendirip tutuklama kararı vermeye çalışmaktadırlar.Oysa tutuklama kararı işlenen suçla doğrudan ilgili değildir.Başka gerekçeleri vardır.(CMK m:100)
Trafik suçu işleyen kişinin iyiniyetli olup olmamasının tutuklanmayla doğrudan ilgisi olamaz.Kötüniyetli olarak da bu suçu işlemiş olabilir.Tutuklama gerekmez.
Av.K m:57 uygulanacaktır kuşkusuz.Ancak eylemi gerçekleştirenin bu maddeden yargılanacak olmasının da tutuklama ile doğrudan bir ilgisi yoktur.Tutuklama bir önceza değil bir önlemdir.
Yaralama olayını gerçekleştiren kişiyi derhal tutuklamak isteyen sayın meslektaşıma:Her suçun bir cezasının olduğunu ve bunun yargılama sonucunda ortaya çıkacak duruma göre mahkemece karar altına alınacağını ve suçlunun sonunda cezasını mutlaka çekeceğini hatırlatmak isterim.Cezasını çektirmeye derhal başlamanın bir yararı olacağını düşünmüyorum.Genellikle , hukukçu olmayan halkımız serbest bırakıldığında artık suçların cezasız kalacağını düşünür.Ama hukukçular bilir ki: suçlu eninde sonunda cezalandırılır ve cezasını çeker.En azından teorik olarak bu böyledir.
Belki siz de başta söylediğiniz için , gelen yanıtların hemen hiç birinde CMK m:100'den söz edilmemekte.Oysa tutuklamaya dayanak oluşturan madde budur.Tutuklamalar bu maddeye göre yapılır.100. maddenin yazılış biçimine baktığımızda "tutuklanır" sözü kesinlik kazanmaz.Yasa "tutuklama kararı verilebilir", " tutuklama nedeni var sayılabilir" "tutuklama kararı verilemez" ibareleriyle yazılmıştır.Yani metnin hiçbir yerinde "tutuklanır"denmez.Çünkü tutuklama zorunlu değil "ihtiyari" bir durumdur.Esasen tutuklama yalnızca bir önlemdir.Peşin bir cezalandırma biçimi değildir.Aslolan kişinin tutuksuz yargılanmasıdır.(Suçsuz bir kimsenin tutuklanması ve sonunda beraat etmesi sonucu ortaya çıkan durum ise ayrı bir yazı konusudur.Bir dakika özgürlükten yoksun kalmanın bedelini hiçbir maddi tazminat ödeyemez).Ancak mahkeme kimi zaman yasadaki koşullar varsa ve mutlaka gerekiyorsa tutuklama kararı verebilmelidir.Bu ise günümüzdeki kadar sık başvurulan bir yöntem olmamalıdır.
Gelelim sorulan soruya:
Burada her iki durumda da tutuklama kararı vermenin koşulları yoktur.Şüpheliler kaçamaz.Delilleri karartma durumu söz konusu değildir.Devlet bu kişileri yargılamaya va suçlu iseler mahkum edip cezalarını çektirmeye muktedirdir.Her iki olayda da şüphelilerin tutuksuz yargılanmaları için serbest bırakılmalarına karar verilmesi gerekir.Hakimin ne yaptığını bilmiyorum.Bir yorum da yapmam.Ne ki olay önüme gelse elbette tutuklama kararı vermezdim.

NOT:Bütün bu yazdıklarımdan"meslektaşlarımın ve kendimin can güvenliğine önem vermiyorum" sonucu çıkarsa çok üzülürüm.Elbette suçlunun yargılanıp "en şedit biçimde" cezalandırılmasından yanayım.Ne ki tutuklama konusunda ayrık oyu kullanıyorum.
Av. MEHMET SEYREK
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatlar Nasıl Kurtulur? avukatlıkta Kalite Nasıl Artar? işte Bana Göre Çözümü: ibrahimbey Hukuk Sohbetleri 87 26-05-2010 22:11
Hakim Babalığı Nasıl Tespit Etsin? duyurucu1 Meslektaşların Soruları 14 27-06-2003 19:39
Noterlik Hakkında Bilgi(Nasıl Olunu,işleyiş Nasıl Vs Vs) fatih Hukuk Soruları Arşivi 2 04-03-2002 20:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06288505 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.