Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

1984'e Beş Kala

Yanıt
Old 07-11-2005, 01:24   #1
Gemici

 
Varsayılan 1984'e Beş Kala

Abdülhamidin Hafiyeleri, Sovyetlerin KGB’si, Nazilerin Gestapo’su, Doğu Almanyanın Stasi’si vardı. Saydığım bu kuruluşların tek gayesi belirli bir sistemi ayakta tutmak ve sisteme karşı olanları zamanında ortaya çıkarıp etkisiz hale getirmekti. Sıralama bu kadarla sınırlı değil elbette; saydıklarım belleklerimizde yer edenler.

Aslında hemen hemen bütün rejimlerin bir istihbarat teşkilatı var. Rejimler ve istihbarat teşkilatları belirli hukuk kurallarına bağlı olarak çalıştıkları sürece, toplumsal bir saygınlıkları vardır. Totaliter rejimlerdeki istihbarat teşkilatlarında bu yok.

Yukarıya sıraladığım tipten örgütler genel hukuk kurallarına uymazlar. Kendi hukuk sistemleri genelde insan haklarına saygılı bir sistem değildir, bu sistemlerin ideoljik bir yapıları vardır. İdeolojiyi paylaşmayan ideolojiye karşıdır ve potansiyel bir düşmandır. Rejim bunlara karşı uyanık olmak zorundadır. Rejimi ayakta tutabilmek için baskı ve sindirme yollarına başvururlar. Bu baskı ve sindirmenin uygulanması belirttiğim örgütlerin görevidir. Bu örgütler olmadan o rejimlerin ayakta kalabilmesi zordur.

Hafiyelerin, KGB’nin, Gestapo’nun ve Stasi’nin ortak yanları, her yerde gözlerinin ve kulaklarının oluşu’. Rejim karşıtı kimseler, peşlerine bir ajan takılarak devamlı takip edilir. Rejim köşeye sıkışmışsa herkes takip edilir. Bu gibi durumlarda kimse kimseye güvenmez, çünkü herkesin bir ajan olma ihtimali vardır. Nerede ne var kim ne yapıyor raporlar halinde merkez teşkilata bildirilir. Hakkında kötü rapor tutulan ve fişlenen mesleğinden olur, hapislerde süründürülür.

Günümüzdeki teknik gözetleme olanakları yukarıya aldığım örnekleri nostaljik ve modası geçmiş bir gözetleme metoduna indirgiyor.

Günümüzde gözetleme ve denetim daha etkin bir şekilde gerçekleştiriliyor. Peşimize hafiyelerin, KGB-Ajanlarının, Gestapo’nun ve Stasi İspiyoncularının takılmasına gerek yok; Şimdilerde herşey teknikle yürütülüyor.

Günümüzde gözetleme uydularla, İnternetle, Cep Telefonu ile, herbirimizin cebinde birkaç tanesi bulunan müşteri kartları ile, meydanlara kurulan video kameraları ile yapılıyor.

Sadece İngilterede 1.5 Milyon video kamerası var. Avrupanın belli başlı büyük şehirlerinde ve bu arada İstanbulda ve Türkiyedeki bazı Turizm bölgelerinde bu kameralar var. Bu kameraların resmi gerekçesi suç işlenmesini önlemek ve faillerin kısa zamanda yakalanmasını sağlamak. Taraftarlarının bütün övünmelerine rağmen bu kameraların suç işleme oranını düşürücü yönde etkilediğine dair bilimsel araştırmalar yok halen.

Araştırmalara göre Alman Halkının yüzde 72. si asayişin korunması için genel meydanların video kamerası ile gözetlenmesinden yana.

THS E-Mail Yazışma Grubuna yazanların çoğunluğu İstanbuldaki meydanların video kamerası ile gözetlenmesinden yana.

Avrupada doksanlı yılların sonunda ve son iki senede Avustruya ve İsviçrede hararetle tartışılan ve Avrupa Parlamentosunun 95/46/EG Kişisel Verilerin Korunması ile İlgili Yönergesine konu olan Video Gözetlemesi Türkiyenin Gündemine yeteri kadar oturmamış gibime geliyor. Meydandan geçen herkesin potansiyel bir suçlu olarak vıdeoya kaydı, yapılan bu kaydın özel hayatın mahremiyeti ve insan onuru ile olan bağlantısı ve yapılan kayıtların kimler tarafından ve nasıl değerlendiriliği konuları tartışılmıyor bile. İşin en önemlisi bu video kayıtlarının hukuki dayanağı; hangi yasaya göre yapılıyor bu kayıtlar? Kayıtları kimler değerlendiriyor? Nerelere veriliyor bu kayıtların kopyası? Kayıtlar ne zaman siliniyor?

Bu anlamda konu ister istemez kişisel ve toplumsal olarak ön planda tutulan iki seçeneği karşı karşıya getiriyor. Güvenlik duygusu ve Özgürlük.

Sırf güvenlik için özgürlüğümden fedakarlık etmek zorundamıyım, yoksa özgürlüğümü korumak için güvenlik duygusunu ikinci plana mı atmalıyım?

Kişisel güvenliğimiz için evet dediğimiz video kamerası ile gözetleme olanağı totaliter bir rejimin eline silah olarak verildiğinde özgürlüğümüzden elimizde ne kalır? Video ile beni kontrol edenleri kim kontrol edecek o zaman?

Saygılarımla
Old 07-11-2005, 23:44   #2
fikirbay

 
Varsayılan vücut kopyalayıcıların istilası

Sayın Gemici'nin yazısı bana şunları düşündürdü:

"the invasion of the bodysnatcher" adlı bir filmde, yani Türkçe'deki anlamıyla "vücut kopyalayıcıların istilası" adlı filmde, uzaylılar, dünyadaki insanların vücutlarını tek tek ele geçiriyorlar ve uzaylılar tarafından ele geçirilen insanların, fiziki görüntüleri tamamen aynı kalmakla birlikte, vicdanları tamamen köreliyor. Örneğin, yerdeki 2-3 aylık bir bebeğe insan kılığındaki uzaylı bir tekme savurduğunda, diğer uzaylılar hiç umursamazken, henüz vücudu kopyalanmamış insanlar derhal tepki gösterip bebeği kurtarmaya teşebbüs ediyorlar. Bunun üzerine, hala insan olduğu ortaya çıkan kurbanın üzerine müthiş korkunç bir yüz ifadesiyle keskin çığlıklar atarak hücum eden "insan kılığındaki" diğer uzaylılar, kalan diğer insanları da bu yöntemlerle teker teker belirleyip vücutlarını kopyalayarak insanlığı ele geçiriyorlar. Bu durumu farkeden ve henüz vücudu kopyalanmamış birtakım insanlar da, uzaylılara karşı direniyor ve amansız bir mücadele başlatıyorlar.

Türkiye'deki "dürüst-namuslu" insanları, bazen, o filmdeki gibi vücutları henüz kopyalanmamış olup da uzaylılara direnmeye çalışan insanlara benzetiyorum. Etrafımız "uzaylılarla" dolu adeta ve tek tek ruhlarımız ele geçiriliyor. Dürüst ve namuslu insanların davranışları toplumda giderek bir tür "davranış bozukluğu" gibi algılanmaya başlanıyor, sanki... Dürüst ve namuslu kalmaya çalışırsanız, davranış bozukluğu gösterdiğiniz varsayılıyor ya da ben öyle algılıyorum zaman zaman...

Tüm insanları, bu uzaylı istilasına karşı, direnmeye çağırıyorum.

Gelin insani ve vicdani değerlerimize sahip çıkalım!

Gelin insanlığımızı korumaya çalışalım!..




Bu arada bir not:

Yer: Frankfurt görünüyor ve bunu değiştiremiyorum.
Oysa, artık Ankara'dayım ve mümkünse değiştirilmesini rica ediyorum.
Old 08-12-2005, 01:12   #3
Gemici

 
Varsayılan Telefon ve İnternet Kayıtlarının Saklanması

AB Adalet Bakanları geçtiğimiz hafta Telefon ve İnternet kayıtlarının telekomunikasyon şirketleri tarafından ne kadar süre boyunca saklanması gerektiği konusunda bir anlaşmaya vardılar. Varılan anlaşmaya göre belirtilen kayıtlar 6 aydan 24 ay'a kadar bir süre boyunca saklanabilecek. Alt sınırla üst sınır arasında belirlenebilecek somut saklama süresi her AB Ülkesinin kendi inisiyatifine bırakılıyor.

Polisin belirli durumlarda saklanan bu kayıtlardan faydalanma olanağı olacak.

Almanyada şimdiye kadar telefon ve internet şirketlierinin verileri ne kadar süre boyunca saklıyacaklarına dair yasal bir düzenleme yok. Federal Almanya Adalet Bakanı parlamentoya altı aylık bir süre önereceklerini belirtiyor.

Saklanan kayıtların değerlendirilmesiyle, özellikle telefonla işlenebilecek 'Stalking' ve Avrupa Tutuklama Kararına konu olabilecek 32 ayrı suçun aydınlanması amaçlanıyor.

Saygılarımla
Old 27-12-2005, 17:52   #4
Gemici

 
Varsayılan

Bush Amerikanın en büyük yetkilerle donatılmış Başkanlarından birisi. Bu yetkinin dayanağı 11 Eylül olaylarından sonra çıkarılan 'Patriot Act' adlı teröre karşı yasa.

Bugünlerde bu yasanın yürürlük süresinin uzatılması tartışılıyor. Bush Hükumeti yasayı süresiz uzatmak isteğinde. Hükumetin bu konudaki istemlerine şimdiye kadar evet diyen Kongre şimdi gereken desteği vermiyor.

Kongrenin bu tutumunun gerekçesi, Bushun gizli genelgelerle ve mahkeme kararı olmadan Amerikan vatandaşlarını gizli servislere dinletmiş olması.

Amerikanın gizli servislerinin Amerika dışında neler yaptıkları haftalardır Avrupa Kamuoyunu uğraştıran bir konu.

Amerika gizli servislerinin karıştığı en ilginç olaylardan birisi islamcı olarak tanınan Mısırlı İmam Abu Omarın Milanodan kaçırılışı. Abu Omar CİA tarafından Şubat 2003 te kaçırılarak Mısıra getirilir ve orada Mısır makamlarına teslim edilir. Sonu sorgu ve işkence.

İtalyayı Amerikayı Irak savaşında desteklediği için cezalandırmakla tehdit eden islamcı bir örgüte dahil olan Abu Omar kaçırılmasından önce İtalyan makamlarınca da gözetim altında bulundurulmaktadır. Amerikalılar İtalyan makamlarına, aniden ortadan kaybolan Abu Omarın Balkanlara yerleştiğini söylerler.

Abu Omarın yakınlarının telefonlarını halen dinleyen İtalyan makamları günün birinde Abu Omarın İskenderiyeden yaptığı bir telefon konuşmasını kaydederler. Dinlenen telefonlardan Amerikalıların kendilerineden gerçekleri sakladıklarını öğrenirler. Abu Omar Balkanlarda değil Mısırdadır.

İtalyanlar kayıtları silinmeyen cep telefonu konuşmalarını değerlendirerek kaçırılma olayını dakikası dakikasına yeniden tekrarlayıp kimlerin olayı planlayıp gerçekleştirdiklerini ortaya çıkarırlar. Cep telefonları her birkaç saniyede bir en yakındaki telsiz istasyonuna bir sinyal gönderiyor. Bu sinyaller oradan merkeze aktarılıyor.

İtalyan savcı Armando Spataro 22 CİA Ajanı hakkında mahkemeden tutuklama kararı çıkarttırmş. Bu ajanlar İnterpol tarafından aranıyor. Yargının bağımsızlığının bir örneğini sergileyen Savcı Spataro Berlusconi Hükumetini zor durumda bırakmış. Savcıyı durdursalar İtalyan kamuoyunu karşılarında bulacaklar. Seslerini çıkarmasalar Amerikayı incitecekler.

Modern telekomünikasyon cihazlarıyla dünyayı dinleyen Amerikan Gizli servisleri bu vasıtayla aynı silahlarla kendilerininde dinlenebileceğini öğrenmiş oluyor.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Emekli Olmasına Kısa Süre Kala Vefat Halinde Emekli İkramiyesi Mirasçılara Kalır mı? SHODAN Meslektaşların Soruları 1 28-10-2006 16:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04735804 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.