Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Askerdeyken Görev Sırasında Kaza Maluliyet Ve Tazminat

Yanıt
Old 05-09-2011, 10:57   #1
M. Emre Bulut

 
Varsayılan Askerdeyken Görev Sırasında Kaza Maluliyet Ve Tazminat

İyi çalışmalar diliyorum,

İçinden çıkamadığım bir konu ile alakalı bilgilerinizi talep ediyorum.
Müvekkil, Hakkari' de askerlik görevini ifa ederken görev sırasında operasyonda keşif ekibindeyken araç devrilmesi neticesinde %25 sürekli özrü oluşuyor. Kanaatimce Nakdi tazminatı gerektirir bir vakadır. Müvekkil bu nedenle çalışamamakta ve el arabası ile hurda satmaktadır. Bu konu ile alakalı olarak Milli Savunma Bakanlığı' na dilekçe ile başvurduk ancak henüz tazminat ile alakalı cevap verilmedi.

MSB, SGK' ya da bildirimde bulunmuş ki SGK' dan sadece müvekkilin askerliğe elverişlidir raporu olmadığından bahisle maluliyet aylığı ile ilgili red cevabı gelmiştir.

İzlemem gereken yol nedir. AYİM' de tazminat ile alakalı tam yargı davası ile SGK ve MSB aleyhine İş Mahkemesinde maluliyetin tespiti için bir dava mı açmalıyım, yoksa MSB cevabını beklemeli veya akıbet mi sormalıyım karar veremedim. Tecrübesi olan meslektaşlarımdan açılacak dava türü, mercii, husumet ve süre konularında bilgilerini rica ediyorum.

İlgilenenlere şimdiden çok teşekkür ederim.
Old 05-09-2011, 17:51   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

1602 Sayılı Kanunun 43 ncü maddesine göre, tam yargı davasının açılabilmesi için davanın açılmasından önce, zararı doğuran eylemin yazılı bildirimden sonra başlayacağı öngörülen bir yıllık zorunlu idari başvuru süresi sağlık durumunu kesin olarak bilinir hale geldiği rapor tarihi itibari ile başlar. Bu tarihten itibaren bir yıl içinde idareye yazılı olarak başvurmak gerekir. Bu isteğinizin kısmen veya tamamen reddi halinde bu konudaki işlemin tebliği tarihinden ve altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren altmış gün içinde tam yargı davası açılabilir. Bu nedenle MSB'nin yanıt verme süresi olan 60 günü beklemeniz gerekmektedir. Diğer yandan idari eylemden doğan tazminat istemi niteliğini taşıyan davalarda süreler hak düşürücü olduğundan, süresi içerisinde dava açılırken fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulması mümkün değildir. Bu nedenle idari başvuruda bulunulurken maddi tazminat miktarının işgöremezlik oranı, davacının yaşı, geliri gibi unsurlara göre hesap edilerek tam hatta hesaplanan tazminatın üstünde istenmesi gerekir.
İş Mahkemesi'nde dava açılmasına yer ve gerek yoktur zira açacağınız tam yargı davasında maluliyet oranı AYİM tarafından bilirkişi marifeti ile zaten belirlenecek ya da davacının elindeki mevcut raporla yetinilecektir.
Maluliyet aylığı ile ilgili sorunuza gelince , bedensel ve ruhsal arızalar nedeniyle sigortalıya ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi, yasal çerçevede bir raporun alınmış olmasına bağlıdır.5510 sayılı Kanun'un 25/3. maddesinde "Yedek subay veya er olarak ya da talim, manevra, seferberlik veya harp dolayısıyla görevleri ile ilgileri kesilmeksizin silâhaltına alındıkları dönemde malûl olup, bu malûllükleri asıl görevlerini veya işlerini yapmaya mani olmayanlar hakkında, bu hastalık veya özürleri sebebiyle malûllük sigortasına ilişkin hükümler uygulanmaz" hükmü mevcut olmakla % 25'lik bir işgücü kaybı nedeni ile müvekkilinize malullük aylığı bağlanamayacağı kanısındayım. Kaldı ki, 5510 sayılı Kanun'un 26. maddesine göre sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının; 25 inci maddeye göre malûl sayılması, en az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması, malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması,halinde malûllük aylığı bağlanır.
KOLAY GELSİN
Old 05-09-2011, 17:59   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Husumet konusuna gelince, yaralanan asker Jandarma ise husumet İçişleri Bakanlığı'na, jandarma değilse Milli Savunma Bakanlığı yöneltilecektir.
Old 05-09-2011, 23:01   #4
M. Emre Bulut

 
Varsayılan

Üstad ilginize ve verdiğiniz bilgilere çok teşekkür ederim. Aslen MSB' na dilekçe ile 7-8 ay önce müracaatta bulunmuş, MSB de SGK' ya bildirimde bulunmuş. SGK verdiği cevapta Emekli Sandığı Kanunun kaldırılmayan hükümlerinden birisine atıfta bulunarak maluliyet aylığının bağlanması öngörüldüğünden bahsetmiş ancak "askerliğe elverişli değildir" raporu verilmemiş olması nedeniyle aylık bağlanamamıştır demiş. Sadece askerliğe elverişli değildir raporu olmadığından bahisle talebimizi reddetmişlerdir. Bahsettiğiniz maddeye atıf yok. Bu nedenle İş Mahkemesinde dava açma düşüncem hasıl oldu. Müvekkilin terhisine az zaman kaldığından hava değişimi vererek askerliğini neticelendirmişler. Aslında burada da bir ihmal var.

MSB' den cevap henüz gelmedi, zımni red süresi de kaçmış durumda, ancak kanımca tahkikat sürmektedir. Yeni bir dilekçe ile veya tahkikat neticesini bekleyerek, verilecek cevaba göre dava açılabilir mi? Müvekkil çok genç ve Devlet Hastanesinden alınmış %25 sürekli rahatsızlığı var. Bu rapor kesin rapor olarak addedilebilir mi? İlerde açılacak bir tam yargı davasında, tazminatı nasıl belirleyeceğim, harç meselesini nasıl çözeceğim bilemiyorum. Fakirlik belgesi ve yeşil kartı var mı bilemiyorum. Sadece yardımcı olmak adına, hakkı zayi olmasın diye çabalıyorum ama ümit ediyorum ki çabalarım boşa çıkmaz..

İlginize tekrar çok teşekkür ederim
Old 06-09-2011, 10:19   #5
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Kişiye gazi statüsünün verilmesi ve gazilerin yararlandığı imkanlardan yararlanmasının sağlanmasını talep edip, işleminiz reddedilir ise AYİM'de iptal davası açılması düşünülebilir. 2847 sayılı Emekli Subaylar, Emekli Astsubaylar, Harp Malullükleri, Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri ile Muharip Gaziler Dernekleri hakkında kanuna 4417 sayılı kanunla eklenen mükerrer 1 nci maddesinde <Malul Gazi; TSK mensuplarından T.C. Devleti sınırlarını korumak ve güvenliğini sağlamak ile harpte veya Devletin bekasını hedef alan terör örgütlerine karşı yurt içi ve yurt dışı mücadelede her çeşit düşman veya terörist silahlarının tesiriyle veya harp bölgesindeki harekat ve hizmetler sırasında bu harekat ve hizmetlerin sebep ve tesiriyle yararlanarak tedavileri sonucunda sakatlığı rapor ile kesinleşenlerdir.> hükmü bulunmaktadır.
Yine idareye başvurarak kişiye vazife malullüğü aylığı bağlanmasını talep edip, işleminiz red edilir ise işlemin iptali ile vazife malullüğü aylığı bağlanmasına karar verilmesi için AYİM'e dava açılabilir. 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 56 ncı maddesi: <Muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin silâh altında bulundukları esnada veya celp ve terhislerinde (Serbest sevkler dahil) sevkleri sırasında, Yedek Subay okulu öğrencilerinin gerek okulda, gerek okuldan evvelki hazırlık kıtasında vazife malûlü olmaları halinde, kendilerine, öğrenim durumlarına göre... aylık bağlanır> hükmünü içermektedir.
Yine aynı Kanunun 45 nci maddesinde <44 üncü maddede yazılı malûllük; -a) İştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olursa; -b) Vazifeleri dışında kurumların verdiği herhangi bir kuruma ait başka işleri yaparken, bu işlerden doğmuş olursa; -c) Kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğmuş olursa (Maksadın ilgili kurumlarca kabul edilmesi şartıyla); -ç) Fabrika, atölye ve benzeri işyerlerinde, işe başlamadan evvel iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o işyerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan doğmuş olursa; buna (Vazife malûllüğü) ve bunlara uğrayanlara da (Vazife malûlü) denir.> hükmü bulunmaktadır. Belirtilen bu hükümlerden de anlaşıldığı üzere muvazzaf, yedek ve gönüllü erlere vazife malûllüğü aylığı bağlanabilmesi için maluliyetin vazifenin ifası sırasında ve vazifenin sebep ve tesiri ile meydana gelmesi gerekmektedir.Somut olayınızda yaralanan askerin vazife esnasında ve vazifenin sebep ve tesiriyle malul hale geldiğinin kabulü gerekir.
Görüldüğü gibi her durumda İş Mahkemesi'ne dava açmanıza gerek olmadığı kanısındayım.
Old 06-09-2011, 10:25   #6
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. Askeri Yüksek İdare Mah.

3.Dairesi
Esas: 2007/128
Karar: 2008/618
Karar Tarihi: 10.04.2008


İPTAL DAVASI - YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİ - VAZİFE MALULLÜĞÜ İSTEMİNİN REDDİNE DAİR İŞLEM - MALULİYETİNİN OLUŞUMUNDA ASKERLİK GÖREVİNİN SEBEP VE TESİRİNİN BULUNDUĞU - İŞLEMİN İPTALİ

ÖZET: Davacının psikiyatrik yönden malul askerliğe elverişsiz hale gelmesine neden olan travma askerlik hizmeti nedeniyle yaşanmıştır. Davacının terörle mücadelenin yürütüldüğü bölgede görev yapmış olması, terörle mücadele için yürütülen operasyonlara katılmış olması nedeniyle pisikiyatrik yönden meydana gelen maluliyetinin oluşumunda askerlik görevinin sebep ve tesirinin bulunduğu, bu durumda davacının vazife malulü olarak kabulü ile vazife malullüğü aylığı bağlanması gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

(5434 S. K. m. 44)

Davacı vekili, 11.01.2007 tarihinde İstanbul 8. Vergi Mahkemesinde, 17.01.2007 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; davacının 1997 yılında Hakkari/Çukurca 3.J.Snr.Tb.K.lığında askerlik hizmetine başladığını, operasyonlar nedeniyle bunalıma girdiğini, terhisinden sonra 2 şişe kolonya içtiğini, daha sonra GATA H.Paşa Hastanesine sevk edilen davacı hakkında <Askerliğe Elverişli Değildir. Hastalığı Askerliğin Sebep ve Tesiri İle Meydana Gelmiştir.> şeklinde rapor verildiğini, 30.11.2005 tarihli ek raporda da işgücü kayıp oranının %100 olduğunun belirtildiğini ifade ederek vazife malullüğü isteminin reddine dair işlemin iptaline ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyası ve tahsis dosyası ile Askerlik Şubesi şahsi dosyasındaki belgelerin incelenmesinden; 21.11.1996 tarihinde As. Ş.nden sevk edilen davacının 23.11.1996 tarihinde eğitim birliğine, 17.03.1997 tarihinde de son kıt’ası olan 3.J.Snr.Tb.K.lığı 12.Snr.Bl.K.lığına (Işıklı/Çukurca) katıldığı, 09.04.1998 tarihinde terhis mahiyetinde izne ayrılan davacının 21.05.1998 tarihinde de terhis edildiği, 1999 yılında 2 şişe kolonya içen davacının tedavilerinin ilk önce İstanbul Çamlıca Ömür Hastanesinde yapıldığı, daha sonra Askerlik Şubesi Başkanlığına müracaatı sonrasında sevk edildiği GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesinin 12.08.2005 tarih ve 2876 sayılı kurul raporu ile hakkında <Kronik Nitelik Kazanılmış Nevrotik Bozukluk (Post Travmatik Stres Bozukluğu)+Bilateral Optik Atrofi+Toksik Ensefolopati Sekeli + Toksit Üst Motor Nöron Harabiyat> tanısı ile <16/D F1, 9/D F1, 10/D F1 Askerliğe Elverişli Değildir. Hastalığı Askerliğin Sebep ve Tesiri İle Meydana Gelmiştir> raporu verildiği, raporun 01.05.2006 tarihinde onaylandığı, rapor üzerine davacının annesinin 25.08.2005 tarihli dilekçe ile (aynı tarihte davalı idare kaydına giren) idari müracaatta bulunduğu, T.C. Em. Sand. Sağ.Krl.nun 02.11.2006 tarih ve 3703 sayılı kararı ile <Hastalığının vazifenin neden ve etkisiyle meydana gelmediğine> karar verilerek talebin 29.11.2006 tarihli yazısı ile reddedildiği ve aynı tarihte davacının annesine tebligata çıkarıldığı, hangi tarihte tebliğ edildiği tespit edilememekle birlikte (davacı vekili 05.12.2006 tarihinde tebliğ edildiğini belirtmektedir) işlemin iptali istemiyle 11.01.2007 tarihinde kayda giren dilekçe ile işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacı vekilinin yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi AYİM 3.D.nin 01.02.2007 tarih ve E.2007/128 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

Dava konusu uyuşmazlık ile ilgili yasal düzenleme incelendiğinde; 5434 sayılı T.C.Emekli Sandığı Kanununun 44 ncü maddesi; <Her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya duçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere (Malul) denir ve haklarında bu kanunun malullüğe ait hükümleri uygulanır. (Değişik: 28/6/2001-4699/25 md.) Şu kadar ki, bunlar yazı ile istedikleri takdirde haklarında bu Kanun hükümleri uygulanmaksızın malullüklerinin mani olmadığı başka vazife ve sınıflara nakil suretiyle tayinleri yapılmak üzere istifa etmiş sayılırlar. Bunların, istifa etmiş sayıldıktan sonra dahi, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasını istemek hakları mahfuzdur. Ancak, kurumlarında başka vazife ve sınıflara nakli mümkün olanlardan özel kanunlarına göre yükümlülük süresine tabi olanlar, bu yükümlülüklerini tamamlamadıkça veya maluliyetlerinin yeni vazifelerine de mani olduğuna dair 50 nci madde uyarınca yeniden rapor almadıkça bu haklarını kullanamazlar. (Değişik:21.4.2005-5335/3-c md.) İştirakçilerden; talim, manevra, seferberlik veya harp dolayısıyla vazifeleri ile ilgileri kesilmeksizin silah altına alındıkları dönemde malul olup, bu malullükleri asıl vazifelerini yapmaya mani olmayanlar ile Sandığa tabi göreve atandıkları tarihten önce malul sayılmayı gerektiren hastalık veya sakatlığı olduğu belirlenenler hakkında, bu hastalık veya sakatlıkları sebebiyle bu Kanunun malullüğe ilişkin hükümleri uygulanmaz.> hükmüne; Aynı Kanunun 45 nci maddesi; <a) İştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olursa; b) Vazifeleri dışında kurumların verdiği herhangi bir kuruma ait başka işleri yaparken, bu işlerden doğmuş olursa; c) Kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğmuş olursa (Maksadın ilgili kurumlarca kabul edilmesi şartıyla);ç) Fabrika, atölye ve benzeri işyerlerinde, işe başlamadan evvel iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o işyerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan doğmuş olursa; Buna (Vazife malullüğü) ve bunlara uğrayanlara da (Vazife malulü) denir.> hükmüne amirdir.

Açıklanan mevzuat hükümlerine göre davacının vazife malulü sayılabilmesi için hakkında <askerliğe elverişsizlik> kararı verilmesine neden olan rahatsızlığının askerlik hizmetinin sebep ve tesiriyle meydana gelmiş olması gerekmektedir. Bu hastalığın askerlik sırasında ortaya çıkmış olması tek başına vazife malulü sayılmak için yeterli değildir. Bu konuda yapılan incelemede; davacının malul (askerliğe elverişsiz) hale gelmesine neden olan <kronik nitelik kazanmış nevrotik bozukluk (post travmatik stres bozukluğu)> hastalığının askerliğin sebep ve tesiriyle meydana geldiğine dair terhisinden uzun bir süre (yaklaşık 6 yıl) sağlık kurulu raporu düzenlenmesi, raporda esas alınan belgelerin davacıya verilmiş olan bir adet takdirname ile davacının ve annesinin beyanları olması nedeniyle Mahkememizce ara kararı ile Jandarma Genel Komutanlığından davacının askerlik yaptığı döneme ait operasyonlara katılıp katılmadığına dair kayıtlar istenmiş; Jandarma Genel Komutanlığınca gönderilen Çukurca 3 ncü Jandarma Sınır Tabur Komutanlığı tarafından düzenlenmiş 28.02.2007 tarihli yazıda davacının askerlik görevini yaptığı dönemde Işıklı 12 nci Jandarma Sınır Bölük Komutanlığı sorumluluk bölgesinde 11 adet terör olayının meydana geldiği, bölgede terör olaylarının sıkça yaşanması ve görev yoğunluğu nedeniyle erbaş ve erlerin stres altında görev yaptığı, davacının hastalığının ortaya çıkmasında bu stres ortamının etkisinin olabileceğinin değerlendirildiği belirtilmiştir.

Davacı hakkındaki tüm tedavi kayıtları ile yukarıda belirtilen belgeler ile birlikte yeniden değerlendirme yapılmak üzere davacının da sevki ile GATA Profesörler Sağlık Kurulundan rapor istenmiş; Mahkememizin ara kararı üzerine GATA Profesörler Sağlık Kurulunca düzenlenen 04.02.2008 gün 14 sayılı rapor ile davacı hakkında <post travmatik stres bozukluğu> teşhisi ile <D/16 F-1 Askerliğe elverişli değildir. Hastalığı askerliğin sebep ve tesiri ile meydana gelmiştir.> şeklinde karar verildiği, sağlık kurulu raporunun <PSİKİYATRİ RAPORU> bölümünde; <TARTIŞMA: Işıklı 12. Jandarma Sınır Bölük Komutanlığının 12.03.1998 tarih ve Per:3059-52-8/717 sayılı takdir belgesinden ve 3. Jandarma Sınır Tabur Komutanlığı Çukurca’nın 28.02.2007 gün ve Per:7200-165-07/(1169) sayılı yazıları ile hastanın öyküsünden ve görüşme esnasında sürekli olarak bu olaylara yoğunlaşmasından Hastanın askerlik yaptığı dönem içerisinde terörle mücadele sırasında etkin görevler aldığı anlaşılmıştır. Askerlik süresi içerisinde yaşadığı bu olaylara bağlı olarak hastada posttravmatik stres bozukluğu gelişmiştir.

Posttravmatik stres bozukluğu ruhsal travmatik olaylara bağlı olarak başlayabilen ve olayları rüyalarında, anılarında tekrar tekrar yaşama, olayları hatırlatan her türlü uyarandan kaçınma ve uykusuzluk, irkilme devamlı tetikte olma gibi aşırı uyarılmışlık belirtileri ile karakterize bir ruhsal bozukluktur. Hastalık bazen hemen olay akabinde başlayabileceği gibi bazen de olaydan aylar sonrasında ortaya çıkabilmekte ve sıklıkla kronik bir seyir izlemektedir. Bu hastalarda intihar girişimleri, alkol veya madde kötüye kullanımları yaygındır. Hastaların sosyal, mesleki işlevsellikleri belirgin düzeyde bozulabilmektedir. Bu bilgiler ışığında hastanın durumu değerlendirildiğinde; posttravmatik stres bozukluğunun askerlik sonrasında belirgin hale geldiği, işlevselliğinin bozulduğu posttravmatik stres bozukluğu tablosunun halen devam ettiği ve askerliğin sebep ve tesiri ile meydana geldiği kanaatine varılmıştır.> şeklinde görüş bildirildiği görülmüş; kararın davacı hakkında daha önce GATA Haydarpaşa Eğitim Hastahanesi Sağlık Kurulunca düzenlenmiş olan 12.08.2005 tarih ve 2876 sayılı rapor ile aynı mahiyette olduğu anlaşılmıştır.

Hangi rahatsızlığın hangi tarihte ve hangi etkene bağlı olarak gelişebileceği ilgilinin geçirebileceği maddi olaylara bağlı olarak tıbbi verilerle tespit edilebilir. Davacının askerlik görevi sırasında yaşadığı olaylara bağlı olarak terhisinden sonra rahatsızlandığı, psikiyatrik yönden (posttravmatik stres bozukluğu) askerliğe elverişsiz hale geldiği ve bu rahatsızlığın askerlik hizmeti esnasında yaşanan travmalara bağlı olduğu GATA Profesörler Sağlık Kurulunun raporu ile tespit edilmiştir. Davacının psikiyatrik yönden malul (askerliğe elverişsiz) hale gelmesine neden olan travma askerlik hizmeti nedeniyle yaşanmıştır. Davacının terörle mücadelenin yürütüldüğü bölgede görev yapmış olması, terörle mücadele için yürütülen operasyonlara katılmış olması nedeniyle pisikiyatrik yönden meydana gelen maluliyetinin oluşumunda askerlik görevinin sebep ve tesirinin bulunduğu, bu durumda davacının vazife malulü olarak kabulü ile vazife malullüğü aylığı bağlanması gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Davacının vazife malulü sayılmaması ve vazife malulü aylığı bağlanmaması işleminin İPTALİNE, (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 06-09-2011, 10:26   #7
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. Askeri Yüksek İdare Mah.

3.Dairesi
Esas: 2006/186
Karar: 2006/968
Karar Tarihi: 28.09.2006


VAZİFE MALULÜ KABUL EDİLMEMESİ İŞLEMİNİN İPTALİ İSTEMİ - DAVACININ BİRLİĞİNDEN İZNE GİDERKEN TRAFİK KAZASI GEÇİRDİĞİ - KAZA SONUCU ASKERLİĞE ELVERİŞSİZ HALE GELMESİ - İŞLEMİN İPTALİ GEREĞİ

ÖZET: Davacının izinli olarak memleketine gidişi esnasında trafik kazası geçirdiğinin belirtilmesi, sonradan birliği tarafından sevk işleminin yapılması ve terhis belgesinde firarda olduğuna dair bir kayıt bulunmaması karşısında davacının izine gidiş sırasında trafik kazası geçirdiği sonucuna varılmıştır. Bu durumda izine gidiş sırasında geçirdiği trafik kazası sonucu askerliğe elverişsiz hale gelen davacı hakkında vazife malûliyeti hükümleri uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle davalı kurum tarafından tesis edilen işlemin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı olması nedeniyle iptali gerekir.

(5434 S. K. m. 44, 45, 56)

Davacı 02.01.2006 tarihinde AYİM kaydına geçen dava dilekçesi ile özetle; Van 121 nci Seyyar Jandarma Tugay Komutanlığı emrinde askerlik görevini ifa etmekte iken 23.10.1970 tarihinde birliğinden izne giderken geçirdiği trafik kazası sonucunda ağır bir şekilde yaralandığını, bu trafik kazasından dolayı yüzünde görsel ve işitsel organlarında telafisi mümkün olmayan zararlar meydana geldiğini, bu olay nedeniyle vazife malûliyeti aylığı bağlanmasına ilişkin isteminin davalı kurumca hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini öne sürerek vazife malûlü sayılmama işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Dava ve Emekli Sandığı Tahsis dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacının 03.11.1969 tarihinde askerlik şubesince J. Mu. Eri olarak askere sevk edildiği, Van 21 nci Seyyar Jandarma Tug. Mu. Bl. K. lığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken ifadesine göre izinli olarak memleketine giderken geçirdiği trafik kazası nedeniyle 23.10.1970 tarihinde Mucur ilçesinden acilen sedye ile GATA Hastanesi çene cerrahisi kliniğine getirildiği, yapılan tedavi ve muayene işlemeleri sonucunda 21.12.1970 tarih ve 4567 sayılı sağlık kurulu raporu ile <trafik kazasına bağlı alt ve üst çene kırıklısı solda hafif lagoftalmi ve alt kapakta hipertrofi> tanısıyla <SMK’lı 2 ay hava değişimi> kararı verildiği, söz konusu hava değişimi süresinin bitiminde sevk edildiği GATA Hastanesinin 05.03.1971 tarih ve 593 sayılı sağlık kurulu raporu ile de <Eski alt ve üst çene kırığı, solda hafif logeftalmi ve alt kapakta hipetrofi, solda işitme kaybı> tanısıyla <askerliğe elverişli değildir> kararı verildiği, bu karar üzerine 05.03.1971 tarihinden geçerli olarak terhis edildiği; bilahare davacının 02.03.2005 tarihli dilekçesi ile davalı kuruma müracaat ederek vazife malûllüğü aylığı bağlanması isteminde bulunduğu, davalı kurum yönetim kurulunun 28.10.2005- gün ve 617 sayılı kararı ile istemin reddedilmesi üzerine AYİM’de bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 44 ncü maddesi; <Her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya duçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere (malûl) denir ve haklarında bu kanun’un malûllüğe ait hükümleri uygulanır.> hükmünü amirdir.

Aynı Kanunun 45 nci maddesi; <44 ncü maddede yazılı malûllük;

a. İştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olursa,

b. Vazifeleri dışında her hangi bir kuruma ait başka işlemi yaparken, bu işlerden doğmuş olursa,

c. Kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğmuş olursa (Maksadın ilgili kurumlarca kabul edilmesi şartıyla);

ç. Fabrika, atölye ve benzeri iş yerlerinde, işe başlamadan evvel iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o işyerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan doğmuş olursa;

Buna (vazife malûllüğü) ve bunlara uğrayanlara (Vazife malûlü) denir> hükmünü içermektedir.

Öte yandan 5434 sayılı T.C.Emekli Sandığı Kanununun <Vazife Malûllüğü> başlığı altındaki On yedinci Kısım 56 ncı maddesi; <muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin silah altında bulundukları esnada veya celp ve terhislerinde (serbest sevkler dahil) sevkleri sırasında, Yedek Subay Okulu öğrencilerinin gerek okulda, gerek okuldan evvelki hazırlık kıtasında vazife malûlü olmaları halinde, öğrenim durumlarına göre aylık bağlanır .> hükmünü amirdir.

Açıklanan mevzuat hükümlerine göre; davacıya vazife malûliyeti aylığı bağlanabilmesi için askerliğe elverişsizlik sonucu doğuran yaralanma olayının askerlik hizmetinin neden ve etkisiyle veya 5434 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinde belirtildiği şekilde gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

Davacı tarafından Van’daki birliğinden memleketine izne giderken 23.10.1970 tarihinde trafik kazası geçirmiş olduğu iddia edilmiş ancak söz konusu olaya ilişkin trafik kazası tespit tutanağı, izin belgesi vs. bir belge ibraz edilmemiştir. Davacıya ait bahse konu GATA Sağlık Kurulu raporlarında <... ifadesine göre 23.10.1970 tarihinde kıtasından sıla iznine giderken trafik kazası geçirerek ağır şekilde yaralanmış…> ibaresinin bulunduğu, bu kayıtların trafik kazası sonrası davacının getirildiği GATA’da tutulduğu anlaşılmaktadır. Davacının izin belgesi veya izinli olduğuna dair başka bir kayıt bulunup bulunmadığı Mahkememiz tarafından ara kararı ile Manisa Askerlik Şubesi Başkanlığından sorulmuş; Manisa Askerlik Şubesi Başkanlığı cevabi yazısında; davacının terhis belgesi ve raporları dışındaki şahsi dosyasının imha edildiğini, ayrıca kütük kayıt defterinde de davacının kullandığı izinlere ait kayıt bulunmadığı bildirmiştir. Davacının terhis belgesine de kullandığı izinler işlenmemiştir. Ancak burada açıklamak gerekir ki; davacının trafik kazası geçirdiği 23.10.1970 tarihinde firarda veya izin tecavüzünde olduğuna dair terhis belgesine hiçbir kayıt eklenmemiştir. Davacının birliğinin Van’da bulunması, memleketinin Manisa olması nedeniyle Mucur (Kırşehir)’un yol güzergâhında olduğu açıktır. Özellikle GATA raporlarındaki kayıtlarda davacının izinli olarak memleketine gidişi esnasında Mucur’da trafik kazası geçirdiğinin belirtilmesi, sonradan Van’daki birliği tarafından sevk işleminin yapılması ve terhis belgesinde firarda olduğuna dair bir kayıt bulunmaması karşısında davacının izine gidiş sırasında trafik kazası geçirdiği sonucuna varılmıştır. Bu durumda 5434 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi düzenlemesi ve Mahkememizin istikrar bulmuş kararlarına göre izine gidiş sırasında geçirdiği trafik kazası sonucu askerliğe elverişsiz hale gelen davacı hakkında vazife malûliyeti hükümleri uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle davalı kurum tarafından tesis edilen işlemin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı olması nedeniyle iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacının vazife malûlü kabul edilmemesi işleminin İPTALİNE

MUHALEFET GÖRÜŞÜ

Vazife malûllüğü aylığı bağlanmama işleminin iptali yönünde verilen karara, aşağıda belirteceğim gerekçeler ile muhalif kaldım.

Söz konusu kararda da ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davacının askerlik esnasındaki bir sıla iznine giderken yolda sivil bir araç içinde iken trafik kazası geçirdiği ve bu suretle malûl hale geldiği hususu sabittir. Bu kabule tarafımdan da iştirak edilmiştir.

Bilindiği üzere, sandıktan faydalanacaklar 5434 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin n nolu fıkrasında sayılmış (k) bendinde ise erler (Vazife malûllükleri ile vazifeden doğma ölümleri halinde) iştirakçi olarak dahil edilmiştir. Kanunun vazife malûllüğü aylığı başlıklı on yedinci bölümüne ait 56 ncı maddesinde ise; <muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin silah altında bulundukları esnada veya celp ve terhislerinde (serbest sevkler dahil) sevkleri sırasında ... Vazife malûlü olmaları halinde> kendilerine gösterilen oranda vazife malûlü aylığı bağlanacağı şeklinde hüküm getirmiştir.

Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden tereddütsüz olarak anlaşılacağı üzere erlere malûl aylığı bağlanabilmesi için malûllüğün mutlaka vazife malûllüğü olması gerekmektedir.

Vazife malûllüğünün de ne olduğu Kanunun 45 nci maddesinde açıklanmıştır. Bu maddeye göre malûllük;

<a. İştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olursa,

b. Vazifeleri dışında her hangi bir kuruma ait başka işlemi yaparken, bu işlerden doğmuş olursa,

c. Kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğmuş olursa (Maksadın ilgili kurumlarca kabul edilmesi şartıyla);

ç. Fabrika, atölye ve benzeri iş yerlerinde, işe başlamadan evvel iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o işyerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan doğmuş olursa> vazife malûllüğü sayılmaktadır.

Yukarıda zikredilen hükümleri gözönünde bulundurduğumuzda erlerin vazife malûlü olabilecekleri zaman diliminin, görev yaptıkları süre içinde ya da kanunen görevden sayılan zaman dilimi olarak kabul edilen <celp ve terhislerinde> olduğu anlaşılmaktadır. Muvazzaflık süresindeki izinlerde durumun ne olacağı kanunen tam olarak belirtilmemiştir. Ancak Kanunun, erlerin, sevkler de dâhil vazife malûllüğü hükümlerinden askerlik süresi boyunca yararlanması, bu kanundan istifade etmeleri konusundaki yaklaşımı gözönünde bulundurulduğunda, muvazzaflık süresindeki sıla izinlerinde de eğer koşulları varsa vazife malûllüğü hükümleri uygulanabilecektir.

Bu açıklamayı yaptıktan sonra somut olaya döndüğümüzde, sıla iznine giderken sivil bir araç içerisinde, şoförün dikkatsiz ve tedbirsizliği sonucunda yaralanan ve askerliğe elverişsiz hale gelen davacının malûliyetinin vazifesini yaptığı esnada ve vazifesinden doğmadığı görüldüğünden davacının vazife malûlü olmadığı kanısına varılmıştır. Zira davacı, izinli olsa da iştirakçi statüsünü devam ettirmektedir. Ancak Kanun, izinde iken, yahut izne gidiş ve gelişlerdeki her malûliyeti bizatihi vazife malûllüğü saymamıştır. Ayrıca malûliyetin vazife malûliyeti koşullarını taşımasını da öngörmüştür. Hal böyle olunca görev malûllüğü koşullarını taşımayan bir olay sonucunda malûl hale gelen davacıya vazife malûllüğü aylığı bağlanmanın, Kanun hükümlerine göre olanaksız olduğu kanısını taşıdığımdan sayın çoğunluğun aksi yöndeki kabulüyle kurulan hükme muhalif kaldım. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 06-09-2011, 10:27   #8
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. Askeri Yüksek İdare Mah.

3.Dairesi
Esas: 2006/727
Karar: 2006/1143
Karar Tarihi: 12.10.2006


VAZİFE MALULLÜĞÜ AYLIĞI BAĞLANMAMASI İŞLEMİNİN İPTALİ İSTEMİ - VAZİFE MALULLÜĞÜNÜN ANLAM VE KAPSAMI - HASTALIĞIN VAZİFENİN YAPILDIĞI SIRADA VAZİFEDEN DOĞMUŞ OLMA VE MADDE KAPSAMINDA BELİRTİLEN İŞ VEYA HİZMETLERDEN DOĞMUŞ OLMA ŞARTLARI

ÖZET: GATA Sağlık Kurulunun Raporunda, <davacının Diabetes İnsipidus hastalığına yaralayıcı kafa travmasının yol açtığını kanıtlamak mümkün değildir.> şeklinde karar verilmesine karşın; <hastalığa tıbben yol açan faktörler arasında yer alabilir.> ifadesine yer verilmiş olması ile birlikte davacının hangar temizliği için birlik komutanlığınca görevlendirildiği, bu görevi ifa ederken ayağının kayması sonucu düştüğü ve kafa travması geçirdiği, şikayetlerinin kafa travmasına bağlı olarak geliştiği, yapılan muayene ve tedaviler sonucu askerliğe elverişsiz hale geldiği anlaşılmakla, davacının maluliyetine neden olan rahatsızlığın vazifenin sebep ve tesiri ile meydana geldiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

(5434 S. K. m. 45, 56)

Davacı vekili, 09.06.2005 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; müvekkili terhisli er ……..’nın MALATYA 7.Ana Jet Üs K.lığı Ulaştırma Tb.K.lığında askerlik görevini yaparken 18.01.2004 tarihinde 173ncü Filoya ait ambarın temizliği esnasında kaygan zeminde düşerek kafasını şiddetle betona çarpması sonucu baygınlık geçirdiği, baş dönmesi, gözlerinin kararması ve kusmaya başlaması üzerine tedavi, istirahat ve hava değişiminden sonra kafa travmasına bağlı olarak, <Santral Diabetes İnsipitis> teşhisi ile <D/41, F1 Askerliğe elverişli değildir.> kararlı sağlık kurulu raporu üzerine terhis edildiğinden, vazife malulü aylığı bağlanması için davalı kuruma yaptığı başvuruya cevap verilmediğini, müvekkiline vazife malullüğü aylığı bağlanmaması işleminin iptalini talep ve dava etmiştir.

AYİM 3 ncü Dairesinin 16.06.2005 tarih ve Gensek No:2005/1608, Esas No:2005/727 sayılı kararı ile Adli Yardım İsteminin Kabulüne karar verilmiştir.

Dava dosyası, Emekli Sandığı Tahsis Dosyası ve Mahkeme tarafından re’sen yapılan araştırma neticesinde elde edilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacı hakkında MALATYA 200 Yt.As.Bştb.liği Nöroloji Kliniğine 21.01.2004 tarihinde giriş kaydı yapılarak, iki gün tedaviyi müteakip kafa travması nedeniyle 20 gün istirahat verildiği, bilahare 19.07.2004 tarihinde GATA Sağlık Kurulunca verilen bir ay hava değişiminden sonra, GATA Sağlık Kurulunun 01.10.2004 tarih ve 4478 sayılı raporu ile <Diabetes İnsipidus> teşhisi konularak <D41, F1 Askerliğe elverişli değildir.> kararı üzerine terhis edildiği, bu raporun hikayesi bölümünde <Hastamız şubat 2000’te düşme neticesi kafa travması geçirmesiyle şikayeti başlamış.> ifadesine yer verildiği, davacı vekilinin vazife maluliyet aylığı bağlanması ile ilgili 09.02.2005 tarihinde davalı kuruma yaptığı başvurunun davalı kurum tarafından kişinin hastalığının bünyesel olup, askerliğin oluşumunda askerlik görevinin neden ve etkisi bulunmadığı gerekçesi ile reddedildiği, davacının görev yaptığı birlik komutanının dava ile ilgili istenen bilgi kapsamında; davacının 16.01.2004 tarihinde 7nci Ana Jet Üs Des.Grp.Oto Ulş.Tb.K.lığı/Malatya’ya katılış yaptığını, 18.01.2004 tarihinde de birlik içerisinde bulunan hangarda iş mangası olarak görevlendirildiğini, hangar temizliği yapılırken kayarak yüz üstü düştüğünün tespit edildiğini, olayda herhangi bir kasıt olmadığı için kaza ile ilgili herhangi bir rapor veya tutanak tutulmadığını belirttiği, yine dava ile ilgili GATA Sağlık Kurulunun 17.07.2006 tarih ve 2 No.lu Ek Raporunda; <………………2. Davacının anlatımına dayanarak hastalığın seyri göz önüne alındığında Diabetes İnsipidus hastalığına yol açan bir nedenin kafa travması olması muhtemeldir. 3. Ancak Dİ hastalığının idiopatik (nedeni belirsiz) formları insan ömrünün herhangi bir döneminde bilinemeyen bir nedenle de ortaya çıkabilmektedir. 4. Davacının hasta dosyasında yer alan Hipofiz Mağnetik Rezonans Görüntüleme filmlerine göre hastanın yaralayıcı beyin travmasına bağlı herhangi bir makroskobik lezyon saptanmamıştır.

Bu bilgiler ışığında, davacının Diabetes İnsipidus hastalığına yaralayıcı kafa travmasının yol açtığını kanıtlamak mümkün değildir. Ancak bu hastalığa tıbben yol açan faktörler arasında yer alabilir. Hastanın halen Diabetes İnsipidus olup olmadığının saptanması adli süreçte önem taşıyabilir.> şeklinde görüş bildirildiği anlaşılmaktadır.
Konu ile ilgili yasal mevzuatın incelenmesinde, 5434 Sayılı Kanunun 44ncü maddesi 1 nci fıkrasına göre <Her ne sebep ve surette olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapmayacak duruma gelen iştirakçilere (malûl) denir ve haklarında bu kanunun malullüğe ait hükümleri uygulanır.> hükmünü amirdir.

Vazife malullüğünün anlam ve kapsamı, başka bir anlatımla hangi malullüklerinin <vazife malullüğü> sayılacağı ise 5434 sayılı Kanunun 45nci maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır.

Anılan maddede bu hususta aynen; 44ncü maddede yazılı malullük;

a) İştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olursa,

b) Vazifeleri dışında kurumların verdiği her hangi bir kuruma ait başka işleri yaparken bu işlerden doğmuş olursa,

c) Kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğmuş olursa (maksadın ilgili kurumca kabul edilmesi suretiyle)

ç) Fabrika, atölye ve benzeri işyerlerinde işe başlamadan evvel, iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o iş yerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan doğmuş olursa; buna (vazife malullüğü) ve bunlara uğrayanlara (vazife malulü ) denir.> hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 56 ncı maddesinde muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin silah altında bulundukları esnada veya celp ve terhislerinde, sevkleri esnasında vazife malulü olmaları halinde kendilerine aylık bağlanacağı belirtilmektedir. Yine aynı Kanunun 45 nci maddesinde de vazife malullüğünün tanımı getirilmiş bu maddede; bir kimsenin vazife malulü sayılabilmesi ve bu nedenle kendisine aylık bağlanabilmesi için maluliyetin, görevin ifası sırasında ve görevin neden ve etkisiyle oluşmasının gerekeceği belirtilmiştir.

Yukarıdaki amir hükümlerde açıkça ifade edildiği üzere; iştirakçilerin her ne sebep ve suretle olursa olsun, vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklarının görevlerinin sebep ve tesirleriyle meydana gelmesi halinde, buna vazife malullüğü, bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denileceği hüküm altına alınmıştır.

5434 Sayılı Kanunun 45 nci maddesinde düzenlenmiş olan vazife malullüğü; dava konusu hastalığın vazifenin yapıldığı sırada vazifeden doğmuş olma ve madde kapsamında belirtilen iş veya hizmetlerden doğmuş olma şartlarına bağlanmıştır. Bu bağlamda davacıda mevcut hastalığın kesinkes bu şartlar kapsamında oluştuğu veya ortaya çıktığının somut delillerle ortaya konulması gerekmektedir.

Açıklanan bu mevzuat hükümlerine nazaran; GATA Sağlık Kurulunun 17.07.2006 tarih ve 2 No.lu Ek Raporunda, <davacının Diabetes İnsipidus hastalığına yaralayıcı kafa travmasının yol açtığını kanıtlamak mümkün değildir.> şeklinde karar verilmesine karşın; <hastalığa tıbben yol açan faktörler arasında yer alabilir.> ifadesine yer verilmiş olması ile birlikte davacının hangar temizliği için birlik komutanlığınca görevlendirildiği, bu görevi ifa ederken ayağının kayması sonucu düştüğü ve kafa travması geçirdiği, şikayetlerinin kafa travmasına bağlı olarak geliştiği, yapılan muayene ve tedaviler sonucu askerliğe elverişsiz hale geldiği anlaşılmakla, davacının maluliyetine neden olan rahatsızlığın vazifenin sebep ve tesiri ile meydana geldiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacıya vazife maluliyet aylığı bağlanmama işleminin İPTALİNE (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 06-09-2011, 17:23   #9
serhattugral

 
Varsayılan

Eğer yanlış bilmiyorsam mehmetçik vakfı bu durumdaki personele bir takım yardımlarda bulunuyor. Müvekkilinizin oraya da müracaat etmesini sağlayabilirsiniz. Yardım alabilmenin detaylı koşulları aşağıdaki linkte yer alıyor. Benim görebildiğim kadarıyla müvekkiliniz operasyon esnasında bu duruma maruz kaldığı için şartlar oluşmuş görünüyor.

http://www.mehmetcik.org.tr/soruYardim.jsp
Old 06-09-2011, 21:07   #10
M. Emre Bulut

 
Varsayılan

Üstad çok teşekkürler yeni bir ufkumuz daha açılmış oldu. Ancak müvekkil hakkında askerliğe elverişli değildir kararı yoktur, terhisi yakın diye hava değişimi sonrası terhis edilmiştir. Yine de başvurmakta fayda var, görelim nasıl gelişecek.

İyi çalışmalar diliyorum
Old 08-02-2014, 16:38   #11
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

"Askerliğe elverişli değildir" kararı olmayan veya bu karar alınmadan terhis edilenler Askerlik Şubesi aracılığı ile en yakın askeri hastaneye sevklerini isteyerek bu konuda rapor alabilirler. Bu rapor sonucuna göre SGK'dan maluliyet talep edebilirler. Ayrıca; terhisten itibaren bir yıl içinde tazminat talep edebilirler ve dava açabilirler.
Old 21-11-2014, 15:38   #12
ümitkar

 
Varsayılan

1986 yılında askerde iken iş kazası geçiren bir er, elinin 3 parmağını kaybediyor. Bunun üzerine askerliğe elverişli değildir denilerek terhis ediliyor. Bununla ilgili 2013 yılında asliye hukuka daha sonra iş mahkemesine malullük aylığı, tazminat davası açılmış dava yargı yolu nedeni ile reddedilmiştir.
Mahkeme ayim de açılması gerektiğini belirtmiştir. karar 9 ay önce kesinleşmiştir. Şimdi msb ye başvursak tazminat ve vazife aylığı için zamanaşımı dolmuş mudur. Dolmuşsa deneyeceğimiz bir yol var mıdır.
Old 21-11-2014, 19:27   #13
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

Tazminat (tam yargı) davası için sürenin geçtiği anlaşılıyor. Vazife malullüğü aylığı için SGK. ya başvurun, reddi halinde dava açın...
Old 27-09-2016, 09:56   #14
neziha

 
Mutsuz er lehine tazminat davası

Iyı Gunler Sevgili Meslektaşlarım;
Müvekkil 1985 yılında askerlik yaptığı sırada sol ayağından silahla yaralanmıştır. Müvekkile hasta çıkış belgesi de verilmiştir. Raporda da askerliğe elverişli değildir şeklinde beyan bulunmaktadır. Müvekkile gazilik maaşı bağlanmamıştır. Şimdi müvekkil geçmiş yıllara binaen alamadığı maaşdan dolayı tazminat davası açalım ve bundan sonra bana maaş bağlansın gibi bir talepte bulundu. Benim sorunum dava AYİM de mi açılmalı yoksa asliye hukuk mahkemesinde mi tazminat davası açmalıyım. Karşıma ilk defa bu konuda bir dava geldi ve araştırmalar sonucunda net sonuca ulaşamadım. Bu konu ile ilgilenen olduysa yardımcı olursa sevinirim.
SGK ya malullük maaşı için başvurmuş olup olmaması davayı açmama engel oluşturur mu?
Old 29-01-2017, 14:09   #15
lawyer sawyer

 
Varsayılan

Selamlar, müvekkil bir doğu ilinde uzun dönem er olarak askerlik yapmakta iken, nöbet hizmeti dönüşü binaya girerken merdivenlerin de kaygan olmasının etkisiyle düşüp bacağını kırıyor ve devlet hastanesinde ameliyat edilerek sol bacağına platin takılıyor. Müvekkil, halen raporlu olup, kendisine OHAL bahane edilerek askerliğe elverişli değildir raporu bir türlü verilmiyor. Bu bağlamda;

1-) MSB aleyhine AYİM' de maddi ve manevi tazminat talepli tam yargı davası ikame etmeyi düşünüyorum. Evveliyatında MSB' ye yazılı müracaat ile tazminat talep edeceğim. (İdareye başvurumda tazminat miktarını neye göre talep edeceğimi bilmemekle birlikte )
2-) Müvekkilin vazife malulü sayılması ve aylık bağlanması için SGK' ya başvuru yapacağım. Başvurunun reddi halinde ise, işlemin iptali için AYİM!' de iptal davası açacağım. Ancak her iki durum için askerliğe elverişli değildir raporu olmadan başvuru yapılmasının mümkün olmadığını düşünmekteyim. Askeri yargı alanında pek fazla tecrübem olmadığından, sizlerin bu konuda fikirlerine ihtiyacım var meslektaşlarım. Bu durumda başvuracağım yollarda hata var mıdır? Başvurular için askerliğe elverişli değildir raporunu mutlaka almalı mıyız ve dahası sorumluluk almayan sivil hastaneden bu raporu nasıl alacağız? Saygılarımla
-
Old 16-02-2018, 12:50   #16
Aydntlcn

 
Varsayılan

İyi çalışmalar. 1951 yılında askerde iken geçirdiği TİFO hastalığı sonucu ölen biri ile ilgili oğlu (nüfusta kardeşi görünüyor) herhangi bir hak iddiasında buluna bilir mi?
Askere alınırken askerliğe elverişlidir denilen bu kişi şehit sayılır mı?
Burada hak düşürücü süre ne kadar?
Teşekkürler
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Askerin kaza ile yaralanması ve tazminat elvankakici Meslektaşların Soruları 3 08-02-2014 17:40
Avukatın Görev Sırasında veya yaptığı görevden dolayı işlediği suç avukat 77 Meslektaşların Soruları 4 27-04-2011 11:57
Adi satımda,deneme sürüşü sırasında ufak hasarlı kaza,aracı almak zorunda kalma,aldıktan sonra kaskoda aracın pert olduğunun görülmesi hukukcugokhanozkan Meslektaşların Soruları 0 06-03-2011 17:45
askeri personelin görevi sırasında geçirdiği kaza Av. Sümay Meslektaşların Soruları 8 31-08-2009 13:44
askerlik hizmeti sırasında vefat ve vazife malullüğü davasının görev yeri aslıhan gültekin Meslektaşların Soruları 2 19-06-2009 16:45


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06647396 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.