Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Dedaş'a karsı açılacak tazminat davasında adli yargı mı idari yargı mı görevlidir?

Yanıt
Old 05-08-2011, 00:14   #1
avukat.derviş.yıldızoğlu

 
Varsayılan Dedaş'a karsı açılacak tazminat davasında adli yargı mı idari yargı mı görevlidir?

Müvekkil, 16 yaşındadır. Müvekkil, pvc işi yapan bir işyerinde sigortasız olarak çalışmaktadır. Pvc işi yapan bu işyeri, bir inşaatın pvc islerini taşeron usulüyle ustlenmistir. İste müvekkil, bu inşaatta bu kapsamda çalışırken 3 metre boyundaki aluminyum çıtayı bir pencereden digerine geçirmek isterken, citanin inşaatın hemen 2 metre önünden gecen yüksek gerilim hattına temas etmesi sonucu, elektrik akımına kapılıyor ve iki ayağının tüm parmakları kesilmek durumunda kalıyor.
1-Dedaş'a (Dicle elektrik dağıtım aş) açılacak bir davada adlı yargı mı idari yargı mı görevlidir ?
2-sigortasiz işçi çalıştıran işyeri sahibinin zorunluluğu cihetine gidilebilir mı?
3-inşaat sahibi, gerekli güvenlik önlemlerini almadığı için sorumlu mudur?
4-müvekkilin kusuru olayı ne derece etkiler?
5-dedasin burada kusursuz sorumluluğu var mıdır?
6-belediyenin böyle bir yere yapı ruhsatı vermesi belediyeyi sorumlu yapar mı?
6-dedas, işveren ve inşaat sahibi ve belediye aynı davada mustereken ve muteselsilen davalı gosterilebilir mı?
Bayağı uzun oldu ama sayın meslektaşlarımın değerli cevaplarını bekliyorum. Emek gösteren herkese teşekkürler.
Old 05-08-2011, 08:19   #2
Av.Evren Akçay

 
Varsayılan

Olayınız adli yargı görevine girer. Zira burada öncelikle işveren aleyhine ve kusur varsa Dedaşa dava açmanız lazım. Bununla ilgili HGK kararını ekleyeceğim.
Sigortasız işçi çalıştıran işyeri sahibinin sorumluluğuna her halukarda gidilebilir.Zira malumunuz olduğu üzere sigortalı çalıştırması kanuni bir zorunluluktur.
İnşaat sahibinin gerekli tedbirleri almamasından dolayı sorumluluğuna gidilebilir. Ancak bunu ispat etmelisiniz.
BK 44. maddeye göre zarar görenin kusuru tazminat miktarınızı azaltabilir veya tamamen ortadan kaldırabilir.

BK Madde 44 - Mutazarrır olan taraf zarara razı olduğu yahut kendisinin fiili zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği ve zararı yapan şahsın hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakim, zarar ve ziyan miktarını tenkis yahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebilir.

Eğer zarar kasden veya ağır bir ihmal veya tedbirsizlikle yapılmamış olduğu ve tazmini de borçluyu müzayakaya maruz bıraktığı takdirde hakim, hakkaniyete tevfikan zarar ve ziyanı tenkis edebilir.

Dedaşın burada sorumluluğu ancak çarpılmaya neden olan tesisin teknik şartlara uygun olmaması halinde söz konusu olacaktır. Bununla ilgili Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinde güvenlik mesafeleriyle ilgili kısma bakmanız lazım. Kazanın olduğu binayla elektrik hattı arasında yönetmelikte belirtilen mesafe varsa dava açmanızı önermem.
Belediyenin sorumluluğu ise binanın ruhsata uygun olup olmamasına bağlı. Zira her binaya ruhsat verildiğinde çekme mesafelerine uygun olup olmadığı tespit edilir. Bu husus yoksa belediyenin sorumluluğu söz konusu olabilir.
Olayda yukarıda saydığım kusurlar mevcutsa hepsi aleyhine müştereken müteselsilen dava açabilirsiniz. Uygulamada da bu şekilde açılmış çok dava vardır.


T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2002/4-1064
Karar: 2002/1015
Karar Tarihi: 27.11.2002


ÖZET: Dava, haksız eylem nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Bir davada öne sürülen maddi olguların hukuki nitelemesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir (HUMK.76). Dava dilekçesindeki niteleme ve maddi olgular dikkate alındığında davalı eyleminin bir bütün halinde hizmet kusuruna bağlı olmaksızın şahsi kusur ve özen borcunun gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklanan B.K. 41 maddesine dayalı bir dava olduğu açıktır.Gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda kişisel eylem ve idarenin ağır kusuruna dayanan davaların inceleme yerinin Adli Yargı yeri olduğu kabul edilmiştir.
Tüm bu açıklamaların ışığı altında uyuşmazlığın çözüm yerinin Adli Yargı yeri olduğu sonucuna varıldığından Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi bozmayı gerektirir.


(1086 S. K. m. 1, 7, 76) (818 S. K. m. 41) (233 S. KHK m. 4/2,1)

Taraflar arasındaki "maddi ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Gaziantep Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın görevsizliğine dair verilen 06.02.2002 gün ve 2001/24 E- 2002/74 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 11.04.2002 gün ve 2002/3862-4545 sayılı ilamı ile; (...Dava, haksız eylem nedeniyle tazmine istemine ilişkindir. Davacılar davalı kuruma ait elektrik hattından, desteklerinin elektrik akımına kapılara ölmesi sebebiyle tazminat isteminde bulunmuşlar, yerel mahkemece kamu kurumunun kamu görevini ifa, ederken ona ait tesislerin verdiği zararda idarenin hizmet kusuru olup olmadığının tespit ve takdirde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesi görev yönünden reddedilmiştir.

Davalı Gaziantep TEDAŞ Müessese Müdürlüğü Özel Hukuk hükümlerine göre kurulmuş, ticari esaslara göre faaliyet gösteren bir kuruluş olup uyuşmazlığın çözümünde Adli Yargı görevidir. Yere mahkemece açıklanan yön gözetilmeksizin yukarıda açıklanan gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacılar vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının suresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan v dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, haksız eylem nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.

1)a-Davacılar desteklerinin davalı Kuruma ait elektrik hattından, cereyan alırken elektrik akımın, kapılarak ölmesi sebebiyle tazminat isteminde bulunmuşlardır. Yerel mahkemece, kamu kurumunu-kamu, görevini ifa ederken ona ait tesislerin verdiği zararda, idarenin hizmet kusuru bulunduğundan idari yargının görevli olduğu sonucuna varmıştır.

Özel Dairece, Gaziantep Tedaş Müessese Müdürlüğü Özel Hukuk hükümlerine göre kurulmuş ticari esaslara göre faaliyet gösteren bir kuruluş bulunduğundan uyuşmazlığın çözümünde Adli Yare yerinin görevli olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Öncelikle TEDAŞ müessese müdürlüğünün hukuki yapısının incelenmesi gerekir.

Bilindiği gibi Türkiye Elektrik Kurumunun hukuki varlığına 26.4.1994 tarihi itibariyle son verilmiş ve yerine "Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi" (TEDAŞ) ile Türkiye Elektrik Üretim İletim Anonim Şirketi" (TEAŞ) adıyla iki ayrı iktisadi Devlet Teşebbüsü kurulmuştur (Bkz. 12.8.1993 tarih ve 1993/47S sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesi)

9 Kasım 1984 tarih ve 18570 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Türkiye Elektrik Kurumu Ana Statüsü yürürlükten kaldırılmış onun yerine 26.1.1994 gün 21830 sayılı Resmi Gazetede Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Ana Statüsü yayınlanmıştır. Bu Ana Statü ile Tedaş adı altında İktisadi Devlet Teşekkül oluşturulmuş ve statünün 3/2 maddesinde teşekkülün 233 sayılı K.H.K. ve bu ana statü hükümleri saklı kalmak üzere teşekkülün özel hukuk hükümlerine tabi olacağı vurgulanmıştır.

Resmi Gazete'nin 14.12.1984 gün ve 18435 sayılı mükerrer sayısında yayınlanan ve ceza hükümleri hariç yayınlandığı tarihte yürürlüğe giren Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı KHK.nin 2/1 maddesi uyarınca Kamu İktisadi Teşebbüsleri teriminin, İktisadi Devlet teşebbüsü ile kamu iktisadi kuruluşlarını ifade edeceği belirtilmiştir.

Bu yasal düzenlemeye göre İktisadi Devlet Teşekkülü Sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsünü,kamu iktisadı kuruluşu ise, sermayesinin tamamı devlete ait olup, tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yaran gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu hizmet dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsü olduğu vurgulanmıştır.

233 Sayılı KHK.nin 4/1-2 maddesinde, bu teşebbüslerin 233 sayılı KHK. ile saklı tutulan konular dışında Özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğu ve bu teşebbüslerin belli ölçüde mali açıdan özerk kuruluşlar olduğu, Genel Muhasebe Kanunu, Devlet ihale Kanunu ve Sayıştay'ın denetimine bağlı olmadığı açıklanmıştır (233 sayılı KHK. m.4/3). Kamu İktisadi Teşebbüsünün tacir sıfatını kazanması için iki şarttan birinin mevcut olması yeterlidir. Bu kıstasa göre 1-Kuruluş Kanunları uyarınca özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya 2-Ticari şekilde işletilmek üzere kurulması yeterlidir.

TTK. 18/1 maddesine göre "ticaret şirketleriyle, gayesine varmak için ticari bir işletme işleten dernekler. KENDİ KURULUŞ KANUNLARI GEREĞİNCE HUSUSİ HUKUK HÜKÜMLERİ DAİRESİNDE İDARE EDİLMEK VEYA TİCARİ ŞEKİLDE İŞLETİLMEK ÜZERE" kurulan teşekküllerin tacir sıfatını taşıdıkları aşikardır.Ticaret Kanunda sözü edilen teşebbüslerin, yukarıda anılan Kamu iktisadi Kuruluşu ve Kamu İktisadi Teşebbüsü olduğu kabul edilmektedir.

2929 sayılı Kanun ve 233 sayılı KHK., TTK.18/1 maddesine uygun düzenleme getirmiştir. 233 sayılı KHK.nin 5 maddesi uyarınca çıkarılan İktisadi Devlet Teşebbüsleri ve Kamu İktisadi Teşekküllerinin Ana statülerinde bunların özel hukuk hükümlerine göre ticari şekilde işletilmek üzere kuruldukları belirtilmiştir. Her ne kadar TTK.18/1 maddede "kuruluş kanunlarından "söz edilmiş ise de bugün için bu kuruluşların 233 sayılı KHK.ve Bakanlar Kurulu kararnamelerine dayanılarak kuruldukları ve Yüksek Planlama Kurulu tarafından Ana statüleri hazırlanıp Resmi Gazete'de ilân edilmek suretiyle tüzel kişilik kazandıkları ve Ana statülerinin kuruluş kanunları olarak kabulü gerekir.

Nitekim TEAŞ. yerine kurulun "Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi Ana statüsü", "Elektik Üretim Anonim Şirketi Ana statüsü", "Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi Ana statüsü Kuruluşlarının birer İktisadi Devlet Teşekkülü oldukları ve bunların 4628 sayılı kanun ve 233 sayılı KHK. ye göre kuruldukları, bunların faaliyetlerini Özel hukuk hükümlerine göre yürütecekleri açıklanmıştır.

Bu teşebbüslerin-teşekküllerin TTK.18/1 maddesinde yazılı ve kendi Ana statüleri gereği tacir sayılacakları açıktır. Öğreti de baskın şekilde bu teşebbüslerin-teşekküllerin tacir sayıldıkları kabul edilmektedir (Bkz. Ali Bozer.Sosyal Sigortalar Kurumunun Tacir sıfatı. Bahter, 1962, c.1, s.4 sh:576, Karayalçın , Ticari İşletme sh: 209, Naci Kınacıoğlu-Necdet Özdemir. Türk Ticaret Hukuku Başlangıç Hükümleri, 5.Bası Ank. 1984, Öcal, Akar.TK 18/1 maddesinin uygulanması hakkında bazı düşünceler, Esader, 1975 s.1 sh:238, Prof. Dr. Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku 4. Baskı sh:118 vd, Yrd. Doç. Dr. Ercüment Erdem, KİT'lerin Tacir sıfatı 1992 sh:49-53 vd)

Uygulamada,Kamu İktisadi Teşebbüsü ve Kamu İktisadi Devlet Teşekkülü olmamakla birlikte Belediye, Vilayet gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan ve kuruluş kanunları uyarınca hususi hukuk hükümleri dairesinde yönetilen aslında kamu iktisadi kuruluşu gibi tekel niteliğinde mal ve hizmet ürettikleri ve pazarladıkları halde bunların da TTK. 18/1 kapsamına giren kuruluşlar olduğu ve tacir sayıldıkları ve bunların 3. şahıslarla olan ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklara Adli Yargı yerinin bakacağı belirtilmiştir (205 sayılı kanun ile kurulan Ordu Yardımlaşma Kurumu, 2560 sayılı Kuruluş Kanuna tabi İSKİ, ASKİ, İZSU Y.H.G.K. 21.9.1983 gün E: 83/11-2721 K: 83/823, 21.11.1995 gün E. 1995/11-647 K.1995/1043, 26.6.2002 gün E.2002/19-559 K.551).

Bir davada öne sürülen maddi olguların hukuki nitelemesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir (HUMK.76). Dava dilekçesindeki niteleme ve maddi olgular dikkate alındığında davalı eyleminin bir bütün halinde hizmet kusuruna bağlı olmaksızın şahsi kusur ve özen borcunun gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklanan B.K. 41 maddesine dayalı bir dava olduğu açıktır.Gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda kişisel eylem ve idarenin ağır kusuruna dayanan davaların inceleme yerinin Adli Yargı yeri olduğu kabul edilmiştir. (Tekinay-Akman Burcuoğlu-Altop. Borçlar Hukuku Genel Hükümleri 1988 baskı, Sh.681, Cüneyt Ozansoy-Tarihsel ve Kurumsal Açıdan İdarenin Kusurundan Doğan sorumluluğu, doktora Tez; 1989 sh.330 vd, Uyuşmazlık Mahkemesinin 17.03.1986 gün E. 1985/20 K.27 ve 25.03.2002 gün E.2002/11 K.2002/10 Y.H.G.Kurulunun 06.12.2000 gün ve E.2000/21,1668 K.2000/1763, 09.02.2000 gün E.2000/4-59 K.2000/72, 28.11.2001 gün E.2001/4-661 K.2001/1074).

Tüm bu açıklamaların ışığı altında uyuşmazlığın çözüm yerinin Adli Yargı yeri olduğu sonucuna varıldığından Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda benimsenen ilkelere ve Özel Dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 27.11.2002 gününde, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


(KAYNAK: Av. Talih UYAR)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
idari yargı bilirkişi raporu-adli yargı için bağlayıcı mıdır? harkan Meslektaşların Soruları 3 06-04-2011 16:41
Görevli yargı yolu (adli Yargı mı -idari yargı yolu)-zaman aşımı akrd61 Meslektaşların Soruları 11 12-11-2010 23:04
Adli yargı mı, idari yargı mı görevli? avukat.derviş.yıldızoğlu Meslektaşların Soruları 8 24-09-2010 21:27
Adli Yargı mı ? İdari Yargı mı ? Maddi Manevi Tazminat cesur_yürek Meslektaşların Soruları 7 14-09-2007 18:17
Adli Yargı Idari Yargı Tazminat Davası mustafaaladag Meslektaşların Soruları 6 21-04-2007 13:12


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04675603 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.