Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Avukat Karizmatik Mi Olmalı???

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-12-2010, 12:10   #31
üye29234

 
Varsayılan

Avukatlar hem mesleklerine hemde kendilerine olan saygılarından dolayı klasik ve kendilerine yakışan şık bir şekilde giyinmelidirler.Müvekkil ile aranızdaki resmiyet ve işinize olan saygınızdan dolayı klasik giyim taraftarıyım.Avukatlık mesleği ciddii bir meslektir.Bence klasik giyim biizm mesleğimize katii suretle yakışmaktadır
Old 13-12-2010, 16:25   #32
üye34660

 
Varsayılan

Karizmatiklik giyinmekle ve biçimle olmaz, karizma doğuştan gelen bir özelliktir bana göre, sonradan kazanılamaz. Saygılarımla
Old 04-01-2011, 14:00   #33
Av. Mehmet ÖZER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av. ömer sinikan
Bence isminizin bir marka değeri olmalı... Mesela isminiz Ali oğlu Veli ve siz bir avukatsınız; AV.ALİ OĞLU VELİ denince akla hemen bilgi, cesaret, tecrübe, muvaffakıyet,iş bilirlik gibi sıfatlar gelmeli...

İsminizin bu marka değeri de işinize ve müvekkillerinize ne kadar önem verdiğinize bağlı...
Old 04-01-2011, 14:05   #34
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Karizmatiklik giyinmekle ve biçimle olmaz, karizma doğuştan gelen bir özelliktir bana göre, sonradan kazanılamaz. Saygılarımla

Kesinlikle katılıyorum. Ama Saim Bey'e bir türlü anlatamıyorum.
Old 05-01-2011, 16:53   #35
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Karizmatiklik giyinmekle ve biçimle olmaz, karizma doğuştan gelen bir özelliktir bana göre, sonradan kazanılamaz. Saygılarımla

Sayın Şenoğlu,

Mesajınızı teyiden;

Karizma sözcüğü, Yunanca kökenli olup birebir karşılığı "Tanrı vergisi" demektir.
Saygılarımla.
Old 05-01-2011, 17:25   #36
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Kesinlikle katılıyorum. Ama Saim Bey'e bir türlü anlatamıyorum.

Suat Bey, bana mı anlatmaya çalışıyorsun?

Bu iş Allah Vergisidir. Senle ilgisi yok abi.
Old 05-01-2011, 17:33   #37
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Karizmatiklik giyinmekle ve biçimle olmaz, karizma doğuştan gelen bir özelliktir bana göre, sonradan kazanılamaz. Saygılarımla
"Giyim" ve "biçim" de karizmaya ihanet etmemeli ama (diye düşünüyorum)
Old 05-01-2011, 17:49   #38
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kardan Adam
"Giyim" ve "biçim" de karizmaya ihanet etmemeli ama (diye düşünüyorum)

Bence de
Old 05-01-2011, 18:21   #39
Gemici

 
Varsayılan

Karizmatik dilenci, çöpçü, şoför, ayakkabi boyacisi, satici, avukat, savci hakim olur mu?

Karizmatik insan nasil olur?
veya
nasil olmali?

Karizma kendisini nasil belli eder?

SAYGILARIMLA
Old 05-01-2011, 18:37   #40
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Karizmatik dilenci, çöpçü, şoför, ayakkabi boyacisi, satici, avukat, savci hakim olur mu?

Karizmatik insan nasil olur?
veya
nasil olmali?

Karizma kendisini nasil belli eder?

SAYGILARIMLA

Olmaz olur mu İnsanlarda bir çekim etkisi oluşturan, saygı ve/veya yerine göre -belki- saygıyla karışık korku uyandıran ama olumlu enerji yayan davranışları ağır basan, insanların yanında bulunmaktan keyif aldığı ve uyandırdığı hisleri taşıyıp taşımadığı noktasında şüpheye sevketmeyen herkes karizmatiktir. "Tanrı vergisi" ne kadar artarsa karizma da o kadar artar zannımca.
Old 05-01-2011, 19:16   #41
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Olmaz olur mu İnsanlarda bir çekim etkisi oluşturan, saygı ve/veya yerine göre -belki- saygıyla karışık korku uyandıran ama olumlu enerji yayan davranışları ağır basan, insanların yanında bulunmaktan keyif aldığı ve uyandırdığı hisleri taşıyıp taşımadığı noktasında şüpheye sevketmeyen herkes karizmatiktir. "Tanrı vergisi" ne kadar artarsa karizma da o kadar artar zannımca.

Sayın Gemici'yi tanıyor gibi yazmışsınız.
Old 05-01-2011, 19:21   #42
memduh santepeli

 
Varsayılan

bence avukatın üzerindeki kıyafetinden altındaki arabasından çok o kıyafetin içindekiler yani kendi vücut bütünlüğüyle yaptıkları daha etkilidir, duruşu konuşması ses tonu ve aklından geçenleri en güzel şekilde dışarıya aktarabilme yeteneği bunlar varsa yeterince başarılı olabileceğine inanıyorum...
Old 05-01-2011, 22:55   #43
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Gemici'yi tanıyor gibi yazmışsınız.

Sayın Av. Engin EKİCİ'yi hayal kırıklığına uğratacaksınız!

En iyisi benim 'Karizma' kavramına biraz açıklama getirmem; Sayın Ekici günün birinde benimle tesadüfen karşılaşırsa, hayal kırıklığı fazla büyük olmasın diye.

Hertfordshıre Üniversitesi psikoloji Profesörü Richard Wiserman karizmatik kişiliği şöyle tarif ediyor:
* Duygularını yaşaması, duyguların dışarı vurması çok kuvvetlidir,
* Diğer insanların duygularını kuvvetlendirebileck, onları heyecanlandırabilecek kişiliği vardır,
* Diğer karizmatik kişilerin etkisinde kalmaz.

Yazar Gloria Beck ilk şıkka karşı çıkıyor ve diyor ki, karizmatik kişinin söz konusu duyguları bizzat yaşaması şart değil, önemli olan karşısındakilere bu duyguları yaşıyormuş hissini/havasını verebilmesi, onları kendisinde bu duyguların olduğuna inandırması.

Beck'e göre karizmatik kişiler:
* alışılmış kaidelere uygun olarak düşünmezler,
* düşünceleri kaide dışıdır,
* diğerlerinin düşüncelerine bağlı değildirler,
* yeni kaidler koyabilirler

Almanya'da yayınlanan haftalık Focus dergisi psikolog Monika Matschıng'e dayanarak şunu belirtiyor: Karizma'yı ne bir elbise gibi satın alabilir, ne de bir rol olarak öğrenebilirsiniz; Karizma insanın içinden gelir ve geliştirilmelidir.

Karizma geliştirme tekniği(ayna önünde provasını yapabilirsiniz):
* Karizmatik duruş: kendinizden eminmiş hissi verin, kendinize olan güveni gösterin,
* Başınızın duruşu: başınız dik dursun(devamı aldırma gönül aldırma) Çenenizi fazla yukarı kaldırmanız gururlu bir hava verir duruşunuza,
* Kollarınızı dünyayı kucaklıyacakmış gibi açın: birleştirilmiş kollar diğerlerini istemiyormuşsunuz gibi bir ortam yaratır,
* Diğerleri ile aranızda mesafe bırakın: diğerlerine fazla yaklaştığınızda, onların kişisel alanlarına saldırıyormuşsunuz havası doğar, yılışıyotmuşsunuz gibi olur. Size Molla demelerini istiyorsanız ağır olacaksınız,
* Sık sık gülün: Ama dikkat edin, gülücükleriniz yapmacık olmasın, ciddiyetten uzak derler yoksa. Ciddi olmayan bir gülücük, gözlerin etrafındaki kaşların hareket etmemesinden anlaşılır.
Hadi başarılar!

Saygılarımla
Old 06-01-2011, 00:05   #44
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Eskiden "O'nda şeytan tüyü var" derdik, şimdi "karizmatik" diyoruz.
Bırakın tanrısal ya da doğuştan oluşunu, bazen biraz para, bazen de biraz çaba ile elde edilebilecek bir şey... Hele de azıcık rol yapabiliyorsan.
Avukatta aranacak nitelikler başka olmalı bence.
Old 06-01-2011, 10:02   #45
suskun_juliette

 
Varsayılan

Mesleğe atıldığımda durumun farklı olduğunu gördüm. Girdiğim her ortamda beni katip, öğrenci vs sanıyorlar. Bazısı hangi lisede okuyorsun diye soruyor. Stajyer avukat olduğumu söylediğimde sende o duruş yok diyorlar. İşin komik tarafı takım elbise giydiğim günlerde de bu sözleri işitiyorum. İnsanlar görselliğe daha önem veriyorlar. Hani deyim yerindeyse "Bu daha çocuk, buna iş mi teslim edilir!" tarzında yaklaşılıyor. Ne lüks ofis ne araba ne de giyim tarzı...Hiçbiri beni kurtarmıyor. İnsanların avukattan beklentileri öyle yüksek ki. En başında kelli felli insanlar olarak görünmeniz gerekiyor. Minyonsanız ve çocuksu bir yüze sahipseniz, şöyle bir diyalog yaşamanız gayet mümkün;

Mağaza Sahibi: M

-Klasik tarz elbise bakıyorum.
M:-Ne için kullanacaksın?
-Staj için, avukatlık stajı için.
M:- Hııı..Ama sende hiç o tip yok.Vakit geçiriyor eğleniyor, hayatı boş yaşıyor gibisin.
- !!!

Kısacası senden bir baltaya sap olmaz demeye çalıştı, uzun bir tartışma yaşadık.

Einstein'ın ruhu şad olsun ne doğru söylemiş: 'Önyargıyı yıkmak, bir atomu parçalamaktan daha zordur.'
Old 06-01-2011, 10:12   #46
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Gemici'yi tanıyor gibi yazmışsınız.

Sayın Ergin;

Sayın Gemici'yi, sizi ve dahi sitemiz üyesi avukat olsun olmasın birçok arkadaşımızı, üstadımızı görmemiş olmam, behemehal (bknz:"beni tanımak demek, behemehal yüzümü görmek demek değildir") tanımıyor olduğum anlamına gelmez. Her ikinizin de, doğuştan varolduğu ya da sonradan kazanıldığı konusunda ihtilaf olan "karizma"ya sahip olup olmadığınızı THS'deki paylaşımlarınızdan anlamak pek mümkün. Karizmatik insanlar ve dolayısıyla karizmatik avukatlar olduğunuz konusunda en azından benim zihnimde bir ihtilaf yok.

Saygılarımla..
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Düzeltme ve özür: Sayın Gemici'nin hukuk mezunu olduğunu fakat avukatlık yapmadığını sonradan farketmiş bulunmaktayım. Olsun, karizma sadece avukatlara mahsus değil nasıl olsa.
Old 06-01-2011, 14:11   #47
prometheus

 
Varsayılan

koşup bir adet takım elbise almam gerektiğini hissettim yazıların tamamını okuyunca..henüz fakülteyi bitirmemiş olmama rağmen takım elbisenin yada mesleğin onuruna yakışacak kılık kıyafet vs. giymenin gerekli olduğuna katılmıyorum.İnanç önemli,bilgi önemli ve herşeyden ötesi bir insana yardım etme isteği önemli.
Old 06-01-2011, 14:56   #48
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan suskun_juliette
. Ne lüks ofis ne araba ne de giyim tarzı...Hiçbiri beni kurtarmıyor. İnsanların avukattan beklentileri öyle yüksek ki. En başında kelli felli insanlar olarak görünmeniz gerekiyor.
- !!!

...

Sizi kurtarmadığını söylediğiniz "lüks ofis, araba ..giyim tarzı" kerli ferli adamları kurtarıyor mu yani?
Oysa ne kerli ferli adamlar tanırız, karizmanın k'sına yaklaşamıyorlar.
Old 06-01-2011, 15:10   #49
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Karizmanın ne olduğunu açıkçası ben bilmiyorum. Bu güne kadar da hiç görmedim. Bu tür tanımlamalar tamamen safsatadır.
Old 06-01-2011, 16:42   #50
detay82

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşımız Ali Haydar ÖZKENT'in 1940 yılında basılmış, "Avukatın Kitabı" defalarca okuduğum eserinin, Genç Avukatlarla Gizli Konuşmalar kısmındaki (syf. 600 vd.) tavsiyelerini "karizma" konusu içinde değerlendirebileceğimizi düşünmekteyim.

Bu tavsiyelerin avukata gerekli karizmayı sağlayacağına inanmaktayım.

Bu tavsiyelerin de uygulanmasının zor olmadığı ve sonradan öğrenibileceği görülecektir.

904 - Muhtaç ve zebun görünmeyiniz.

Bir iş sahibi, yardımına müracaat ettiği avukatı muhtaç, perişan, düşkün vaziyette görmemelidir. Böyle bir hal, avukat için izmihlâldir. Ücret isterken, sebep ve mazeret olarak, yazıhanesinin kirasını veremediğini, vergi borcu için haciz geldiğini söyleyen avukat, müvekkil nazarında her şeyi kaybetmiştir, insanlar, böylelerinden kaçınırlar. Böyle düşkün vaziyette bulunan avukatın muhakemesinde selâmet görülmez. Aldığı işi sonuna kadar takip edeceğinden şüpheye düşülür, emniyet ve itimat sarsılır. Çok avukatlar vardır ki, en müşkül dakikalarında bile başkalarının hakkına el uzatmamışlar, müvekkillerinin emanetlerini nefisleri bahasına muhafaza etmişlerdir. Bu böyle olmakla beraber iş sahipleri, düşkün olmıyan meslek adamlarını tercih ederler. Bir avukatın, hakkını isterken sebep ve mazeret dermeyan etmesine hiç ihtiyacı yoktur. Kendi hususî hayatına, ihtiyacına dair söylediği söz yalnız hüzumsuz değildir, kendisini müvekkil nazarında sukut ettirdiği için zararlıdır, iş sahibi, centilmen bir insan ise, en hafifi, itimadını kaybeder, üzülür ve bunun neticesi olarak, mühim bir işini size tevdi etmez. Evvelden tevdi etmiş olduğu işi bitirir bitirmez bir daha da yazıhanenize uğramaz. Eğer seviyesi düşük bir adam ise sizin zaafınızı, ihtiyacınızı istismar eder. Az ile sizi kullanır, Ayakları altında çiğner. Halbuki durum böyle mi olmalıydı? İş sahibi, avukat yazıhanesine karanlıkta ışık, hastalıkta derman arar gibi girmeli, avukatı ilim ve ahlâk bakımından olduğu gibi dünyalık bakımından dahi hiç kimseye muhtaç olmıyan, müstakil, üstün bir vaziyette görmelidir. Bu bir nevi ruh haletidir. Mantıkla alâkası yoktur. Niçin böyledir? denilemez, insanların zebun bulduklarını ezmeleri ve üstün gördüklerinin önünde eğilmeleri fıtratın ezelî kanunları iktizasındandır. Bu hiç şaşmaz. Meslekte muvaffak olmak, kendisini müvekkillerin arzu ve istismarına kaptırmamak isteyen genç avukat, daha başlangıçta bunlara dikkat etmelidir.

Ben bir hekime müracaat ederken sakalının traşlı, yakasının yağlı, ellerinin kirli olup olmadığına daima dikkat etmişimdir. Hele hastalıklı, öksürüklü, biçare bir hekime kendimi muayene ettirdiğimi hiç hatırlamam. Görür görmez bende, istikrah veya merhamet hissi uyandıran bir adama sıhhatimi tevdi etmek elimden gelmiyor. Müvekkil ile avukat arasındaki münasebet de böyledir. Evi veya yazıhanesi haczedilmiş, perişan, akşam nafakasına muhtaç, düşkün bir avukata hiç bir kimse canını ve malını emniyet edemez. Öksürüklü ve aksırıklıdan kaçmak, düşkünlerden uzak bulunmak, insiyakı bir harekettir, insan ister istemez böyle yapar. Bir insan, kaçındığı bir adama nasıl olur da işini emniyet eder ve ondan yardım, kuvvet, mücadele bekler?,..

İşe yeni başlayan bir genç avukatın para kazanamaması, masrafını çıkaramaması, hattâ günün birinde yazıhane eşyasının haczedilmesi hiç de hacaleti mucip değildir. Fakat bunu müvekkile sezdirmek zararlıdır. Demek istediğimiz, avukatın kendisine ait bu halleri kendinde saklaması, müvekkillerine düşkün ve zebun görünmemesidir.

905 - Temiz olunuz.

Yazıhanenin temizliği ve ağırbaşlılığı gibi avukatın üstü başı temiz, yüzü traşlı, saçı taranmış, potini boyanmış olması da müşteriye tesir yapar. Kirli adamın müşterisi de kirli olur. Kirli müşterinin verebileceği ücretle ise nihayet bir çürük portakal alınır. Karmakarışık saçlı, bir karış sakallı avukatın karşısındaki adama yapacağı tesir menfidir. Avukat, iş sahiplerine, yalnız ilim ve fazilet üstünlüğünü değil, ayni zamanda, kılık ve kıyafetçe de düzgünlüğünü göstermelidir. Bu, müşteri avlamak için yapılacak bir gösteriş değildir, Bu, cemiyet hayatının gereklendirdiği bir vazifedir. Hele cemiyetin en münevver adamlarındanım diye ortaya çıkmış olan avukat için bir borçtur. Görünüşün insanlar üzerindeki tesiri büyüktür. İş adamları babacan, tırnaklan kirli, ekmek peynirle geçinir kanaatini veren avukatlarla ücret pazarlığı yaparken, böyle bir adama şu kadarı bile çok! derler, fakat düzgün kıyafetlisine kesenin ağzını açabilirler Her tarafı temiz, kibarca giyinmiş bir avukatla kolay kolay teklifsiz olunmaz. Gelen müşteri yapışır. Harabatı avukattan ise uzaklaşır.

Müşteri tutmak, yaptığınız yardımın karşılığını hakkile almak isterseniz temiz ve ütülü elbise giyiniz, yağsız yaka ve kravat takınız. Her gün traş olunuz, dişlerinizi ve tırnaklarınızı temizleyiniz, potininizi boyatınız.



Saygılarımla.
Old 06-01-2011, 16:45   #51
detay82

 
Varsayılan

901 - Müvekkillerle teklifsizlikten sakınınız.

Mesleğin veriminin birinci sırrı, müvekkil ile teklifsiz olmamaktır. Bu, hiç şaşmayan bir düsturdur, iş sahiperile aranızda bir mesafe bırakınız. Müvekkil yazıhanenize girerken bir kahvehaneye, bir sinemaya girer gibi girmemelidir; hele bir sigara veya kahve içmek, dedikodu ve boşboğazlık etmek için hiç gelmemelidir. Ona his ettirmelisiniz ki yazıhanenizde yalnız iş konuşulur. Davaya, hukuka dair görüşülür ve her yardıma bir karşılık beklenir. Hattâ yazıhanenizin dışında dahi onlara bu hissi veriniz. Hülâsa, iş sahiplerile can ciğer, sıkı fıkı, teklifsiz olmayınız. Teklifsizlik, meslek haysiyetinizi kırar, iş sahiplerine kendinizi oyuncak eder ve sizi bedava çalıştırır.

İnsanlar çok tuhaftır. Başkalarını bedava çalıştırmaktan zevk alırlar. Sizde bu emellerini gıcıklayan bir yumuşaklık görünce istismar etmek isterler. Bunun başlıca sebebi de teklifsizliktir, işlerini gördürmek için arkadaşlıktan, dostluktan bahsederler. Öyle vaziyet alırlar, öyle dil kullanırlar ki ücret istemeğe utanırsınız. Öyle kurnaz müvekkiller vardır ki ücreti önlemek için sizi bir eğlentiye çağırır, yahut evinde veya lokantada bir iki yemek yedirir, meyliniz varsa bir kaç kadeh rakı ile çakır keyif ederler. Artık dost oldunuz. Para isteyemezsiniz. Halbuki siz o işten alacağınız ücretle yüz defa daha iyi yemek yer, daha iyi eğlenirsiniz.

Bu kadar değil. Eğer sizinle samimî dost gibi görüşen o adamın minnettar kalacağını, insanca yardımınızdan dolayı size karşı sevgi ve saygı besleyeceğini sanıyorsanız aldanırsınız. Ah, insan denilen mahlûk, ne muammadır? Ne karışık, ne bilinip anlaşılamıyan bir varlıktır. Böyle bedava çalıştırdıkları ilim adamlarına hörmet edecekleri yerde onlarla eğlenir, eğilmiş gördükçe sırtlarına daha ziyade binerler, insan ruhunun en çirkin bir yüzüde, zayıfı, yumuşağı ezmektir. Kendinizi ezdirmeyiniz. Yerlere kadar eğilmeyiniz. Bir ziyafet, ufak bir menfaat mukabilinde ilminizi, seciyenizi oyuncak etmeyiniz. Yardımınızın mukabilini almak, işinizde şerefli bir adam gibi saygı ve sevgi görmek isterseniz, herkese ve bilhassa davalarını aldığınız, istişarelerini yaptığınız adamlara kendinizi dirhem dirhem ve fakat kibarca satınız. Teklifsizlik, bunun birinci düşmanıdır. Müvekkillerle teklifsiz olmayınız.

Şimdi içinizden şöyle dediğinizi duyar gibi oluyorum: Yeni işe başladık, fazla kafa tutarsak iş bulamayız. Onun için iş sahiplerinin suyuna gitmeliyiz... Bu çok yanlıştır, iş sahipleri, siz yumuşadıkça sertleşir, siz arkalarından koştukça kaçarlar. Dava almanın, müvekkil tutmanın, namus dairesinde para kazanmanın yolu başkadır, iyi bir tahsil görmüş, avukatlık için lâzım gelen vasıfları haiz bulunmuş iseniz, daima okuyor, çalışıyor ve dürüst hareket ediyorsanız er geç meydan sizindir. Çabuk avukat olunmaz, acele ile para kazanılmaz, müvekkilinize kendinizi ezdirip kan ter içinde boşuna çalışmaktan ve sonunda sıhhatinizi, haysiyetinizi kaybetmekten ise yazıhanede oturup kitap okumak, yahut ta mahkemelere ve konferanslara gidip bir kaç faideli söz dinlemek daha hayırlıdır.

Meslekte vakarınızı muhafaza ediniz, müvekkillerinizle aranızda mesafe bırakınız, fazla teklifsiz olmayınız, hattâ zaruret olmadıkça ve en aşağı on defa davet etmedikçe yemeğini yemeyiniz, derken yazıhaneye her gelene kafa tutunuz, çalım satınız demek istemediğimi elbette anladınız. Avukat, maddî hayatta muvaffak olmak için sempatik olacak, kibirli ve çalımlı olmıyacak, herkesi kendisinden soğutacak hallerden, sahte vakarlılıklardan sakınacaktır. Bu, muvaffakiyetin alfabesidir. Fakat ayni zamanda bir ilim adamına yakışan ciddiyet ve vakarı da gösterecektir. Müvekkiller böylelerini arar, böylelerine sarılır ve böylelerine ücret verilir. Onlardan yardımınızın mukabilini almak, itimat görmek isterseniz sarmaş dolaş olmayınız. Sizi boşu boşuna döndürür, boynunuza zincir takar ve çabucak yıpratırlar, iyi çocuktur, derler amma, bıyık altından gülerler. Mühim bir iş çıktığı zaman, kendisini idare etmeyi bilen başka avukata müracaat ederler, kendilerinden iyi bir avukat istiyene başkalarını tavsiye ederler. Çünkü siz kendisine mühim işi becerecek, kendisini ağır satacak bir kıymet göstermemiş oldunuz.

Meslekte bu dereceye düşmekten çok sakınınız, işe bir kere böyle başlar ve böyle bir nam alırsanız sonuna kadar küçük, orta kalır ve hiç bir zaman büyük ve zengin bir avukat olamazsınız.

Old 06-01-2011, 16:47   #52
detay82

 
Varsayılan

902 - Çabuk açılıp dökülmeyiniz.

Bu meslekte saçlarını ağartmış, her kıssadan bir hisse çıkarmış, her telden bir ses işitmiş olan eskilerin bu alanda söyliyecekleri ikinci bir sözde, size bir dava vermek isteyenlere karşı çabuk açılıp dökülmemenizdir. Yazıhanenizin kapısı açıldı. Tanıdığınız, yahut tanımadığınız bir iş sahibi içeriye girdi. Yer verdiniz, oturarak işini anlatmıya başladı. Ara sıra sizden fikir soruyor: Haklı değilmiyim? Hasmım haksız değil midir? Şu delile ne dersiniz? Elimde bu ibra varken davamı yüzde yüz kazanamazmıyım?... işin ruhu da buradadır. Bülbül gibi ağzınızı açar ve ona yerden göke kadar haklı olduğunu, bu davasını şu kadar zamanda kazanmak işten bile olmadığını söylerseniz her şeyi kaybettiniz. Bir kere, bütün vesikaları, ilgili kanun maddelerini tetkik etmeden lâf söylemek ve adamcağıza büyük ümitler vermekle bir meslek hatâsında, en yumuşak tabirile, yemek yemeden yemiş yiyen çocuğun hareketine benzer bir hafiflikte bulundunuz, iş sahibi zeki bir adam ise sizin bu hafifliğinizi görerek her halde itimadı sarsılmıştır. Mühim bir işini mümkün değil size tevdi etmez. Sonra, iş sahiplerinin çoğu, zannettiğinizden daha kurnazdırlar. Sizden alacağını aldıktan sonra çok defa gider ve bir daha semtinize uğramazlar. Yahut ta o işin hakkı olan ücretten pek azmi teklif ederler. Çünkü ellerine silâhı siz kendiniz verdiniz. Bu davayı kazanmanın pek kolay olduğunu, uzun sürmiyeceğini, paraları çatır çatır tahsil edeceğinizi daha beş dakika evvel siz söylediniz. Kanunun filân maddesi kendisine hak verdiğini ve mahkeme ve icra huzurunda şöyle derse işinin lehine biteceğini öğrenmiştir. Zaten avukat hakkında yel alıp rüzgâr satan bir adam diye bulanık bir fikir taşıyor, iki satır yazı yazacak, iki de lâf söyliyeceksiniz! O lâfları da ona öğretmiş bulunuyorsunuz. Artık ne diye size itimat edecek ve istediğiniz parayı verecektir? Onun için boşboğazlıktan sakınınız. Kim olursa olsun, iş sahibine çabuk ve çok açılıp saçılmayınız. Lâyihada yazacağınız ve mahkemede söyliyeceğiniz sözleri daha davasını almadan ve kitap karıştırmadan o adama söylemeyiniz, işte şu avukat yokmu? Sizin kadar ilmi, sempatisi olmadığı halde büyük dava sahipleri hep ona koşuyorlar, yazıhanesi bir karınca yuvası gibi işliyor neden? Bir kere araştırdınız mı? Elbette size üstün bir hali vardır. O hal, başka bir şey değilse, mutlaka, müvekkillerine derhal açılıp saçılmaması, kendisini idare etmesi, konuştuklarına ağırbaşlılığı ile itimat telkin etmesi, çekirge gibi sıçramaması, ilmini ve yardımını bedava satmamasıdır. Şu halde siz de onun gibi yapınız, işi dinledikten sonra mümkünse delillerini isteyiniz, hâdiseyi biraz derinleşiriniz. Davasını kazanacağınıza dair sizde bir kanaat hasıl olmuşsa, işini üzerinize alabileceğinizi söyleyiniz. Pek sıkıştırırca, yahut aranızda şöyle böyle bir dostluk varsa bazı prensiplerden müphem ve umumî surette bahsediniz. Fakat zinhar dökülüp saçılmayınız. Bu suretle kendisine daha ziyade itimat vermiş, fakat her şeyi öğretmemiş olursunuz, işini aldıktan ve ücret mukavelenizi yaptıktan sonra, fırsat düştükçe, daha fazla konuşabilirsiniz.

903 - Ücretinizi kararlaştırınız.

Burada konuştuklarımızın gizli olduğunu başta söylemiştim. Öyle ise, eğiliniz de kulağınıza söyliyeyim, her işten muhakkak ücret isteyiniz ve mutlaka bir mukavele yapınız.

Bütün avukatlar ve bilhassa meslekte yeni bıyığı terlemiş çağda bulunan genç meslekdaşlar, bu işin çok yabancısıdırlar. Herkese akıl öğreten, herkes tarafından işini ve kazancını bilir zan olunan avukatlar, kendi söküğünü dikemiyen terziler gibi bu hususta acınacak haldedirler. Bütün yanlış telâkkilere, dedikodulara, görünüşe rağmen avukatlar yaptıkları yardımın çok defa mukabilini almazlar ve yahut alamazlar. Bunun çok sebebi var. Mesleğin hamuru feragatle yoğurulduğu için çat kapı içeriye girene, ver bakalım paraları demek bize ağır geliyor. Sonra bizim memlekette, bilhassa yerlilerle işi olanlar bilirler ki halkımız, avukatın söylediği söze, yazdığı her kelimeye bir ücret vermek lâzım geldiğini takdir etmemektedir. Hekime gittiği zaman nabzını muayene ettirdiği, bir de reçete aldığı için (vizite) vermek lâzım geldiğini anlamağa başlayan iş sahipleri, avukat söz söylediği, bu söz ortada görülmediği, havayı nesimiye karıştığı için ücret lâzım geldiğini düşünememektedirler. İstediğiniz kadar yazıhanenize (istişare bedava değildir), (her istişareye şu kadar ücret alınır) diye levha asınız, istediğiniz kadar kinayeli lâflar söyleyiniz. Hiç aldırmaz, biraz da tanışıklık varsa kahvenizi içer, telefonunuzla konuşur, sizi bir iki saat işgal eder, Allahaısmarladık deyip çıkar giderler.

Peki amma, siz bu yazıhaneyi keyif için açmadınız, bu kadar masrafınız var. Çoluk çocuk sahibisiniz. Onların hakkı üzerinde bu kadar zararlı tasarruf edemezsiniz. Hastalık, sağlık sizin içindir. Bir kaç ay yazıhaneniz kapalı kalırsa dilenecek vaziyete düşersiniz. Aylığınız yıllığınız olmadığı için bu serbest mesleği ihtiyar ettiniz. O halde hakkınızı başkalarına çiğnetmemelisiniz. Şu kanaatimi de söyleyeyim ki, kendi hakkını temin ve istifa etmeyi bilmeyen bir avukat, başkalarının hakkını daha iyi temin ve müdafaa ettiğini iddia edemez. Şurasını da unutmamalısınız ki bedava iş görmek yalnız sizi ilgilendiren bir hal değildir. Bu hareketlerle mesleğinize, arkadaşlarınızın hakkına tecavüz etmiş oluyorsunuz.

Genç arkadaşlar! Bir müvekkilden ücret isterken yüzünüzün ne kadar kızardığını, kalbinizin ne kadar attığını, o anları yaşadığım için ben de bilirim. Sanki bir suç işlemiş gibi utanırsınız, içinizden ücret istemek geçer, fakat diliniz söyliyemez. Yardım ettiği işe kendisini bu kadar kul yapan bir meslek adamına ancak avukatlıkta rast gelinir. Sebebini yukarıda biraz söyledim, bu kitabın muhtelif yerlerinde de anlattım, bu mesleğin kendisindedir. Yardımını adalet gayesine hasreden adam, bir tüccar gibi, her şeyden evvel para istemeyi centilmenliğe yakıştıramıyor. Müvekkilin kendiliğinden vermesini bekliyor, o işe, çok defa aldırmıyor... Lâkin her şeyin bir derecesi vardır. Mesleğinizi, bir erkeği çıldırasıya seven bir kadın gibi sevebilirsiniz. Çıldırasıya seven kadınların bile aşk dolu yüreklerinde satılacak ve satın alınabilecek yahut ufak bir hediye ile sevindirilebilecek köşeler bulunur. Ruhunuz asıl, kalbiniz semih ve âlicenap olsa da, bir köşesinde kendinizi ve çocuklarınızı düşünmek için yer bırakınız.

Bazı aile işleri, pek yakın dost işleri olur ki bunlardan ücret istemek bahs mevzuu olamaz. Bazan fakirlerin işlerini görmek icap eder, bundan zevk duyulur, vazife sayılarak yapılır. Hülâsa seve seve yapılabilecek angariyeler olur. Bunlardan kaçınmak mümkün değildir. Fakat bütün meşguliyet angariye olur, ilim yardımının ve beden yorgunluğunun büyük bir kısmı karşılıksız kalırsa, işte o zaman felâkettir. Onun için bir avukat kendisine bedavacı damgasını vurdurmak istemezse kendi işini de biraz bilmeli ve yardımına ücret beklediğini iş sahibine anlatmalı, ve yazılı mukavele ile miktarını tesbit etmelidir. Yeni kanun yazılı mukaveleye raptedilmedikçe ücret talep edilemiyeceğini emretmiş olmasına nazaran artık sonradan ecri misil davalarının kapısı da kapanmış demektir.

Ücreti evvelden tesbit etmekte bir avukat için sıkılacak hiç bir cihet yoktur. Bir iki işte ücret isteyince alışır ve arkası gelir. Fakat bir kere yanlış yol tutuldu mu, dönmek zor olur.

Ücreti evvelden tesbit ve bir mukaveleye raptetmek, mutlaka dava açmak için değildir. Bir kere yazıhanenize her gelipte sizden bir yardım gören adam, az çok bir ücret vereceğini bilmelidir. Sonra evvelden konuşulmıyan ücretin miktarını iş bittikten sonra kararlaştırırken çok defa münazaa çıkar. Siz çok umarsınız, işin bittiğini ve maksadının hasıl olduğunu gören müvekkil azı zihninden geçirir, iyisi mi, evvelden konuşmalı, müvekkil ile ücret münakaşası, ücret davası gibi nahoş sahnelere sonradan meydan vermemelidir. Ücret miktarını tesbit ettiğiniz halde sonunda alamazsanız, Dava edip etmemek elinizdedir. Böyle bir hal vukuunda nasıl hareket etmek lâzım geldiğini yerini izah ettik.


Old 09-01-2011, 12:27   #53
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Benim müvekkillerden öğrendiğim şu; kimse benim ofisime, arabama bakmıyor. Bilgime bakıyor ve verdiği işi ne kadar çabuk hallettiğime bakıyor. İşi ile ilgili soru sorduğunda anında cevap verebiliyormuyum (takip ettiğimi anlamak için) buna bakıyor. Herkes herşeyin farkında. Ben hep herkesin benim kadar aklının olduğunu düşünürüm. Ben avukat tutacak olsam fiyakalı ama işini bilmeyen bir avukat tutmam, gerekirse fikayasız ama işini takip eden bir avukat tutardım. Avukat işini kaliteli yaptıktan sonra her yerden müvekkil gelir. Örnek vermek gerekirse bazıkenarda köşede kalmış lokantalar olur,bu lokantalar fiyakasız olur , karizmatik olmayabilir ama çok güzel yemek yapar, müşterisi çok olur. Ben anadoluya iş için gittiğim zamanbu tip lokantalar ararım. Hem iyi hem hesaplı. O kendisini belli eder zaten.. Ben bu şekilde düşünüyorum..
Saygılar
Old 09-01-2011, 12:57   #54
Av.Egemen A.

 
Varsayılan

Allah aşkına avukatın karizmatik olup olmaması tartışma konusu olabilir mi? Avukatın barındırması gereken şart sadece ve sadece hukukçu olmasıdır diye düşünüyorum.
Old 09-01-2011, 14:02   #55
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Avukatın karizmatik olup olmamasının Hukuk Sohbetleri bölümünde neden tartışma konusu olmaması gerektiğine ilişkin argümanlarınız nelerdir? Ayrıca, "Her avukat hukukçu olabilir mi?" başlığı altında da
Alıntı:
...Avukatın barındırması gereken şart sadece ve sadece hukukçu olmasıdır...
şeklindeki ifadenize açıklık getirip görüşlerinizi paylaşabilirsiniz. bknz:http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=5736

Saygılarımla..
Old 09-01-2011, 15:40   #57
Chi

 
Varsayılan Karizma ..

Karizmanın kıyafet, görünüm veya içinde bulunulan konumla ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Belli bir karizmaya sahip kişi çuvalda giyse, parasızda olsa bir mevki sahibi olmasada karizmatiktir.
Karizmatik kişiyi görür görmez tanırız fakat karizma nedir, diye sorulunca zor tanımlanabiliyor. Bu zorluk, aslında sözcüklere, kavramlara yanlış anlamlar yüklenmesinden geliyor.

Bana göre kişiyi karizmatik kılan, yaşamı boşa harcamayıp sürekli özümsemiş olması, ruh yüksekliği, düşünen yapan birey olarak yaşaması sonucu gözlerinde ve tavırlarında olan doluluk.. Bu dolulukla çevresinde etki yaratması...

Bu anlamda bir avukatında krizmatik olanını seçerim
Old 01-03-2011, 18:20   #58
Av.Gülce

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan suskun_juliette
Yani müvekkil,avukat değil şahsi hizmetine atanmış bir köle ister?


Kesinlikle katılıyorum.. Hatta gecenin bir yarısı bile aklına takılan konuyu çözmek adına bir telefonla prangalarından bağlı bir mahkummuşcasına sizi emrine amade de eder...
Old 03-03-2011, 00:50   #59
Av.Ozan Kayahan

 
Varsayılan

Bunlara ek olarak güzel ve etkili konuşma da önemli vasıflardandır. Bunu da atlamayalım.
Old 06-03-2011, 19:51   #60
Av. Gizem

 
Varsayılan

Yeni tanınan avukatlardan biriyseniz kılık kıyafet ve duruş müvekkil ve mestektaşlar karşısında her zaman iyi bir izlenim bırakır, tek başına yeterli mi asla!! Bunu bilgi, tecrübe, nezaket,... vs ile tamamlamak bu edindiğiniz olumlu izlenimin devam etmesi için şarttır..
Şuan stajımı yapıyorum ve birçok kalemde icra dairelerinde işim oluyor onların bana ve işime saygı duymalarını sağlamam beni tanımalarından değil duruşumdan kendime olan özgüvenimden kaynaklı oluyor..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
davalı kurum kim olmalı gencerx07 Meslektaşların Soruları 9 08-03-2020 22:30
bekletici mesele olmalı mı ali ekmekçi Meslektaşların Soruları 1 31-12-2007 15:17
kira artışı ne olmalı ipky Meslektaşların Soruları 2 13-11-2007 22:26
Çek tazminatı % ? kaç olmalı? hukukcu34 Meslektaşların Soruları 1 21-03-2007 21:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07576609 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.