Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

sgk-rucüen tazminat-özel hastane giderleri

Yanıt
Old 12-04-2011, 14:07   #1
lawyersoylu

 
Varsayılan sgk-rucüen tazminat-özel hastane giderleri

taşıma işi yapan müvekkil a şirketi, b şirketinin alt taşeronudur. a'ya ait iş yerinde çalışan işçi ayağını makinalardan birine sıkıştırır ve iş kazası meydana gelir. işçinin açtığı maddi manevi tazminat davasında bilirkişi incelemesinde, kusur oranı işçi için %20, a şirketi için %30 , b şirketi için ise %50 olarak belirlenir. işçinin maluliyeti %25'tir. mahkeme talepleri kısmen kabul eder, dosya yargıtay aşamasından döner, karar kesinleşir.

kesinleşme sonrasında sgk a ve b şirketlerine karşı rücuen alacak davası açar. 506 sayılı yasanın 10 ve 26. maddelerine dayanılan davada sosyal yardım zammı- iş göremezlik tazminatı ve tedavi giderleri talep edilmektedir. kusur oranına da itiraz edilmiştir. talep edilen miktarın çok büyük bir kısmı özel bir hastanede yapılan giderlerdir. dava değeri 410bin tl, özel hastanede yapılan tedai gideri 400 bin tl dir. işçi 4 ay tedavi görmüştür. bir kez ameliyat olmuş,sonrasında rutin kontrolleri yapılmıştır. rücuen alacak davalarında özel hastane giderlerine itiraz etmek mümkün müdür? devlet hastanelerinde tedavisinin mümkün olup olmadığı araştırılabilir mi? özel hastanenin sarf makbuzuna itiraz edilebilir mi? 400 bin tl.lik özel hastane gideri lüks gider olarak değerlendirilebilir mi? bu konuda fikir sahibi olan elinde örnek karar bulunan meslektaşlarımdan yardım bekliyorum.
Old 12-04-2011, 15:02   #2
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Tedavi giderleri tarifelerle sınırlı değildir. Zarar gören kimse bütün giderleri isteyebilir. Bu nedenle tedavi giderleri zararının objektif değil subjektif olarak değerlendirilmesi gerekir.

İnsan sağlığı ve yaşamı gerek kişiler gerekse toplum için önem taşır. Bu nedenledir ki, bugün çağdaş hukuk, insan yaşam ve sağlığını kollama, koruma ve ona saygı duyma yükümlülüğünü kurallaştırmıştır. Medeni Kanun (m.23-24) ve Borçlar Kanunundaki (m.45-46-47) düzenlemeler bu amaçtan kaynaklanmış*tır. Bu nedenle bedensel sakatlıklar ve rahatsızlıklar için yapılan tedavi giderle*rinin mala verilen zararlardan ayrı değerlendirilmesi gerekir. Bugün ülkemizde insan sağlığının korunması ve yardım için resmi kurumların yanında özel hasta*neler ve doktorlar da görev yapmaktadır. Kişi daha iyi ve özenli bakım için bu tür özel yerlere başvurabilir. Kişinin daha iyi tedavi kurumlarına gitmesi, yalnız kendisi için değil, sorumlunun da yararınadır; çünkü ilgisiz ve özensiz yerlerde yapılacak tedavinin zarar miktarını daha da artırabileceği olasılığı unutulmama*lıdır. Bu nedenlerle, mahkemenin, tedavi giderlerini resmi kurum tarifeleri ile sınırlı olarak değerlendiren bilirkişi raporunu benimseyerek hüküm kurması usul ve yasaya aykırıdır. (4. HD. 30.3.1985, 604-2504)



T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1999/4-619

K. 1999/737

T. 29.9.1999

• TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazasında Meydana Gelen Ağır Yaralanma Nedeniyle )

• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT TALEBİ ( Özel Sağlık Kurumunda Tedavi Görülmesi Halinde Tazminat Miktarının Hesabı )

• ÖZEL SAĞLIK KURUMUNDA TEDAVİ GÖRÜLMESİ ( Hayati Tehlike Geçiren Bir Kişinin Mutlak Surette Devlet Hastanesinde Tedavi Görmeye Zorlanmasının Yaşam Hakkının Sınırlandırılması Olması )

818/m.43,44

ÖZET : Yaşam hakkı kişinin vazgeçilmez en önemli haklarındandır. Ağır yaralanma nedeniyle kişinin sosyal durumuna uygun özel bir sağlık kuruluşunda tedavi görmesini olağan karşılamak gerekir. Hayati tehlike geçiren bir kişinin mutlak surette devlet sağlık kurumlarında tedavi görmeye zorlanması, onun yaşam hakkının sınırlandırılması ve bu konuda tercih yapmasını engellemek sonucunu doğurur. Bu nedenle davacının tedavi gördüğü özel sağlık kurumunca düzenlenen ödeme belgelerine göre hüküm kurulması gerekir. Davacının davalıyı zararlandırma kasdıyla, kötü niyetle özel sağlık kurumunda tedavi gördüğü iddia ve ispat edilmemiştir. Yapılan tedavi giderleri yönünden BK 44 ve 43. maddesinin uygulanmasını gerektiren bir yön yoktur. Yerel mahkemenin, devlet sağlık kurumlarında uygulanan ücret tarifesine itibar etmek suretiyle karar verilmesi bozma nedenidir.

DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; "Keşan Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın ve karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.11.1997 gün ve E. 95/286 K. 97/299 sayılı kararın incelenmesi davacılar ve karşı davalılar tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15.10.1998 gün ve E. 98/4109 - K. 98/7796 sayılı ilamı ile; ( ...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı Ali'nin temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Diğer davacı Ayşe'nin temyizine gelince; 12.9.1995 günü davacı Ali kendisine ait araçla Keşan ilçesinden, Enez ilçesi istikametine doğru seyrederken yol kavşağında, davalı ve karşı davacı İsmet yönetimindeki araçla çarpışması sonucu Ali'ye ait araçta bulunan eşi diğer davacı Ayşe yaralanmış olup, önce Keşan Devlet Hastanesi'nde, bilahare de İstanbul İnternationel Hospital Hastanesi'nde yatmak suretiyle tedavi edildiği anlaşılmaktadır.

Davacı Ayşe, özel sağlık kurumunda yatmak suretiyle tedavi gördüğü için eldeki dosyada bu kuruma ödenen giderler talep edilmiş, ancak yerel mahkeme, devlet sağlık kurumlarında uygulanan ücret tarifesine itibar etmek suretiyle hüküm kurmuştur.

Bu olayda yaralanan davacı Ayşe'nin akciğer başta olmak üzere iç organlarında tahribat meydana geldiği için önce ilk müdahale yapılmak üzere Keşan Devlet Hastanesi'nde tedavi gördüğü, ancak bu yerin yeterli donanıma sahip olmaması nedeniyle İstanbul İnternationel Hospital Hastanesi'nde yatmak suretiyle tedavi ve bakımı yapılmıştır. Kişinin ruh sağlığı ile beden bütünlüğüne yönelik her türlü davranış ve eylem, şayet suç teşkil ediyorsa failin ceza yaptırımına muhatap olacağı gibi, eylemin hukuka aykınlığı nedeniyle de hukuki sorumluluğunu gerektirmektedir. Yaşam hakkı kişinin vazgeçilmez en önemli haklarındandır. Somut olaydaki gibi ağır yaralanma nedeniyle kişinin sosyal durumuna göre özel bir sağlık kurumunda tedavi görmesini doğal karşılamak gerekir. Olaydaki gibi, hayati tehlike doğuracak biçimde bir iç organın tahribatına maruz kalan kişinin mutlak surette devlet sağlık kurumlarında tedavi görmeye zorlanması, onun yaşam hakkının sınırlandırılması ve bu konuda tercih yapmasını engellemek sonucunu doğurur. O halde davacı Ayşe'nin tedavi gördüğü özel sağlık kurumunca düzenlenen sarf belgesine göre hüküm kurulması gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : I- Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair kurulan hüküm, davacı Ali tarafından da temyiz edilmiş, Özel Dairece davacı Ali'nin tüm temyiz itirazları reddedilerek karar davacı Ayşe yararına bozulmuştur. Hal böyle olunca mahkeme kararı davacı Ali yönünden kesinleşmiştir.

Bu durumda, hakkında hüküm kesinleşmiş bulunan davacı Ali'nin direnme kararını temyize hakkı yoktur.

O nedenle davacı Ali'nin temyiz istemi bu nedenle reddedilmelidir.

II- Davaci Ayşe'nin temyizine gelince;

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davalı tarafça, davacının davalıyı zararlandırmak amacıyla, kötü niyetle Özel Sağlık Kurumunda tedavi gördüğü savunulup, isbatlanmamış olmasına ve yine olayda İstanbul İnternational Hospital Hastahanesince saptanan tedavi giderlerinin nitelik ve miktar yönünden BK 44 ve olay durumuna görede yine BK 43. maddesinin uygulanmasını gerektirir bir yön bulunmamasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenin Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykındır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere;

1- Hakkında hüküm kesinleşmiş bulunan davacı Ali'nin direnme kararını temyiz hakkı bulunmadığından temyiz isteminin REDDİNE,

2- Davacı Ayşe vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 29.9.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Karşı Oy Yazısı

Dava, trafik kazası sonucu oluşan zararın giderimine ilişkindir.

Davacı, özel sağlık kurumunda yatmak suretiyle tedavi görmüş anılan kuruma ödenen giderleri talep etmiştir. Yerel mahkeme, tıp fakültesinde uygulanan ücret tarifesini daha gerçekçi kabul ederek hüküm kurmuştur.

Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlığın traiık kazası sırasında ağır yaralanan davacının Özel Sağlık Kuruluşunda ( İstanbul Internationel Hospital'de ) tedavisi sonucu oluşan maddi zararını, özel sağlık kuruluşunca düzenlenen sarf belgelerine mi, yoksa devlet sağlık kurumlarında uygulanan ücret tarifesine göre mi isteyebileceği noktasında toplamak, çözümü de bu bağlamda aramak yanlıştır. Çünkü yerel mahkeme irdelemesini örtülü zımni olarak BK. madde 43. bağlamında yapmış ve o olay için objektif bir değerlendirmeye gitmiştir. Bir anlamda takdir etmiştir. İnceleme takdirin yerindeliği üzerinde yapılmalıdır.

İlke olarak tazminat zararın tamamını giderme amacını güder. Ancak tazminat miktarı zararı aşamaz. Cismani zarar kalemleri içerisinde bulunan tedavi masrafları genelde üzerinde fazla uyuşmazlık çıkmayan zarar türüdür. Ancak, özel hastanelerin ülke geneline yayılması ile bu tür uyuşmazlıklar çoğalmıştır. Yargıç kural olarak tazminat miktarına koşulları varsa müdahale edebilir. Borçlar Kanunu madde 41, 42, 43, 44, 46 ve hakların kullanımı açısından madde 2 bu düşüncenin yasal dayanağıdır. Keza MK. madde 4'de anılan hükümlerden özellikle BK 43/1'in referansıdır.

BK madde 46'ya göre zarara iığrayan tüm tedavi masraflarını ister. Yasanın bu hükmü bir haksızlığa yol açıyor ise yargı tazminatı BK. madde 43/1'e göre takdir eder.

BK madde 43/1'de; "Hakim, hal ve mevkün icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şumulünün derecesini tayin eyler" ifadesi bulunmaktadır. Son derece geniş kapsamlı olan bu hükmü sadece kusurla sınırlamamak gerekir. Yargıç "hal ve mevkün icabına" göre sözcüklerinden hareketle zarar biçimini ve zarara neden olan etmenleri takdir eder. Tedavi giderleri zarar görenin malvarlığındaki bir eksilmedir. Zarar veren bunu gidermelidir. Ancak bu giderlerin karara yansıtılması adaletsiz bir durum yaratıyorsa yargıç takdir yetkisini kullanır. Bunu yaparken objektif durumları gözönünde bulundurur.

Sonuç olarak yukarıda sözü edilen hukuki gerekçelerin özünde hakkaniyet düşüneesi yer alır. ( MK. madde 4 ).

Somut olayda da yargıç Özel Sağlık Kurumu'ndaki tedavi giderlerini aşırı bulmuş Tıp Fakültesi değerlerini ölçüt almıştır. Alınan ölçütün doğru olup olmadığı tartışılabilir. Bu tartışma yapılmadan lüks bir hastahane olduğu bilinen özel kuruluşun sarf değerleri hükme esas alınamaz. İhtiyaç fazlası masraflar Yabancı Hukuklarda dahi tenkise tabidir. ( Bknz. DELPOUX, Cand A TOMADINI, "France" W. PENNIGSTORF, ed: Personal Injury Conpensation A. Comparative Analysıs Of The Majör European Jurisdictions London 1993 ). Kişinin sosyal durumuna göre lüks bir tedavi bedelinin ödenmesinde bu defa zarar görenin zararın giderimine katılımı da düşünülebilir. Özel Sağlık Kurumuna gitmenin dahi ilke bazında MK. madde 2'ye göre denetlenebileceği açık iken yargıcın takdir yetkisinin elinden alınması Tazminat Hukukunun az yukarıda sözü edilen temel prensipleri ile bağdaşmaz. Aksi bir düşünce Tazminat Hukukunda çeşitli sorunlar yaratır. Örneğin, estetik zararlarda özel hastane masraflan baz alınır. Özel Daire kararlarına göre bu tür zarar için zarar gören ameliyat olmasa dahi ameliyat masraflarını ister. Estetik ameliyatlarda, her iki tedavi kurumları arasında fıyat farkının aşırılığı bilinen gerçeklerdendir. Öte yandan birbirine etkili eylemde bulunmaktan dolayı zarar görenlerden biri devlet diğeri özel tedavi kurumuna gitmesi halinde yargıcın tedavi masraflarını aynen alması adalete ne derece uygun olacaktır.

Yukarıda belirtilen nedenlerle çoğunluğun bozma gerekçelerine katılmadığımdan yerel mahkeme hükmünün onanması düşüncesindeyim.

M. Kılıçoğlu - 4. Hukuk Dairesi Üyesi
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Özel Hastane-Hekim Hatası Tazminat av.m.a.g Meslektaşların Soruları 10 21-11-2012 14:09
Ameliyathanesini kullandıran özel hastane sorumlumudur? Av.Ömeroğlu Meslektaşların Soruları 26 12-06-2012 10:55
özel hastane giderleri ve ticaret- tüketici mahkemesi görev alnı fatih şengül Meslektaşların Soruları 1 07-02-2011 20:40
Özel hastane trafik kazasından kaynaklanan giderleri karşılamalı mıdır? neseargun Meslektaşların Soruları 0 28-07-2010 17:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05033207 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.