Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İşverenin derhal fesih hakkında 6 günlük sürenin hesabı, işçiye yıllık izin kullandırılması

Yanıt
Old 28-05-2012, 16:41   #1
Av. Çağatay Akyol

 
Varsayılan İşverenin derhal fesih hakkında 6 günlük sürenin hesabı, işçiye yıllık izin kullandırılması

Müvekkilin iş sözleşmesi, 31.07.2007 tarihinde işyerinde yaşanan bir kavga olayından dolayı feshedilmiştir . Kıdem ve ihbar tazminatı talebiyle dava açtım. Feshin haksız olduğunu ve 26. maddede belirtilen 6 günlük hak düşürücü süreye uyulmadığını ileri sürdüm. İki sene sonra dava reddedildi. Dosyayı temyiz edeceğim fakat, 6 günlük sürenin hesabında aklım karıştı, değerli görüşlerinize ihtiyacım var.

İşveren olayın olduğu 31.07.2007 tarihinde, aynı gün olaydan haberdar oluyor. 01.08.2007 tarihinde müvekkil 15 günlük yıllık iznini kullanıyor. Davalı tarafın dosyaya sunduğu 01.08.2007 tarihli fesih bildiriminde; iş sözleşmesinin, İş Kanunu'nun 25-II-d maddesi gereği 16.08.2007 tarihi itibari ile feshedildiği yazıyor. Dosyada bulunan, davalı işverenin proje müdürü tarafından imzalanarak, personel müdürlüğüne hitaben yazılan 06.08.2007 tarihli bir başka yazıda ise, müvekkilin işine proje müdürlüğünce son verildiği yazıyor. Bu belgenin altına da müvekkilin 01.08.2007 tarihinde 15 günlük senelik iznini alarak şantiyeden ayrıldığı, 16.08.2008 tarihinde işine son verildiği notu düşülmüş.



1- İşverenin, işçiye yıllık izin kullandırması 6 günlük hak düşürücü süreyi durdurur mu? Olayda, işveren hangi tarihte sözleşmeyi feshetmiş oluyor??

2- İşverenin, fesih bildirimini bu 6 günlük süre içinde işçiye bildirmesi gerekmiyor mu?

3- Bahsi geçen 2. belgede yer alan; "iş sözleşmesi, proje müdürlüğünce feshedilmiştir" şeklindeki ifade, Proje müdürlüğünün feshe yetkili makam olarak kabulü için yeterli midir?
Old 28-05-2012, 18:55   #2
aykutyigit

 
Varsayılan

1- Hak düşürücü süreler durmaz,kesilmez.
2-Evet.Bu süre içinde bildirmez ise o sebeple iş sözleşmesini feshedemez.
Old 28-05-2012, 19:16   #3
Av. Çağatay Akyol

 
Varsayılan

Sayın aykutyigit cevabınız için teşekkür ederim. Sizce, ileri tarihli fesih bildirimi mümkün müdür? Yani, 01.08.2007 tarihli fesih bildiriminde; "iş sözleşmeniz 16.07.2007 tarihi itibari ile fesih edilmiştir" denmesini nasıl yorumlamak gerekir.
Old 28-05-2012, 19:35   #4
aykutyigit

 
Varsayılan

Geçmişe etkili bildirimli feshin mümkün olduğunu sanmıyorum(kendi içerisinde çelişir).Ancak ileri tarihli fesih bildirimi mümkün.Kanun koyucu asgari süreyi belirlemiş.Bundan uzun bir tarih belirlemeye cevaz verir sanırım.Sizin mesajınızda geçmişe yönelik fesih yapılmış ki bence usulüne uygun fesih değil.
Old 28-05-2012, 20:25   #5
Av. Çağatay Akyol

 
Varsayılan

Sanırım, soruyu yanlış sorduğum için konu bağlamından çıktı. Esasen, fesih bildiriminin geriye veya ileriye dönük yapılması mümkün değildir. Asgari süreden neyi kasdettiğinizi anlamadım. Benim sadece merak ettiğim şey; yıllık izin kullanılması, 6 günlük sürenin hesabına etki eder mi? Bence etmemeli. Fakat, hakimin 6 günlük süreyle ilgili itirazımı değerlendirmeden davayı reddetmesi kafamda soru işareti oluşturdu. Bu konuya ilişkin Yargıtay kararı arıyorum.
Old 29-05-2012, 08:46   #6
özfn_34

 
Varsayılan



Alıntı:
Müvekkilin iş sözleşmesi, 31.07.2007 tarihinde işyerinde yaşanan bir kavga olayından dolayı feshedilmiştir . Kıdem ve ihbar tazminatı talebiyle dava açtım. Feshin haksız olduğunu ve 26. maddede belirtilen 6 günlük hak düşürücü süreye uyulmadığını ileri sürdüm. İki sene sonra dava reddedildi. Dosyayı temyiz edeceğim fakat, 6 günlük sürenin hesabında aklım karıştı, değerli görüşlerinize ihtiyacım var.

İşveren olayın olduğu 31.07.2007 tarihinde, aynı gün olaydan haberdar oluyor. 01.08.2007 tarihinde müvekkil 15 günlük yıllık iznini kullanıyor. Davalı tarafın dosyaya sunduğu 01.08.2007 tarihli fesih bildiriminde; iş sözleşmesinin, İş Kanunu'nun 25-II-d maddesi gereği 16.08.2007 tarihi itibari ile feshedildiği yazıyor. Dosyada bulunan, davalı işverenin proje müdürü tarafından imzalanarak, personel müdürlüğüne hitaben yazılan 06.08.2007 tarihli bir başka yazıda ise, müvekkilin işine proje müdürlüğünce son verildiği yazıyor. Bu belgenin altına da müvekkilin 01.08.2007 tarihinde 15 günlük senelik iznini alarak şantiyeden ayrıldığı, 16.08.2008 tarihinde işine son verildiği notu düşülmüş.

1- İşverenin, işçiye yıllık izin kullandırması 6 günlük hak düşürücü süreyi durdurur mu? Olayda, işveren hangi tarihte sözleşmeyi feshetmiş oluyor??

2- İşverenin, fesih bildirimini bu 6 günlük süre içinde işçiye bildirmesi gerekmiyor mu?

3- Bahsi geçen 2. belgede yer alan; "iş sözleşmesi, proje müdürlüğünce feshedilmiştir" şeklindeki ifade, Proje müdürlüğünün feshe yetkili makam olarak kabulü için yeterli midir?





Alıntı:
Benim sadece merak ettiğim şey; yıllık izin kullanılması, 6 günlük sürenin hesabına etki eder mi? Bence etmemeli. Fakat, hakimin 6 günlük süreyle ilgili itirazımı değerlendirmeden davayı reddetmesi kafamda soru işareti oluşturdu. Bu konuya ilişkin Yargıtay kararı arıyorum.

İyi çalışmalar,

Bence 6 günlük süre içinde fesih iradesinin ortaya çıkmış olması yeterlidir, bunun aynı süre içinde işçiye bildirilmesine ilişkin Yasada bir hüküm bulunmamaktadır.

Feshin geçerlilik tarihinin fesih iradesinin ortaya konulduğu 01/08/2007 tarihinden itibaren 15 gün sonraya bırakılmış olmasının nedeni muhtemelen, açılabilecek bir davada yıllık izin alacağı talebiyle karşılaşmamak veya İş Kanununun 17/1-a maddesi gereği yapılmış olabilir. (İşçinin ne kadar süredir çalıştığını yazmadığınızdan tahminde bulunuyorum.)

İş Kanununun 26. maddesinde fesih yetkisinin 6 işgünü içinde kullanılmış olmasını aramaktadır ki olayımızda hemen ertesi gün bu hak kullanılmıştır, bu yüzden hak düşürücü süre içinde işverenin bu hakkı kullandığını düşünüyorum. Yıllık izin bu süreye etkili değildir.


İş sözleşmesinin proje müdürlüğü tarafından feshedilmiş olduğunun belirtilmesi, eğer işverenin iradesine aykırı değilse bu durumun davanın esasına etkili olmadığını düşünüyorum.

Ayrıca Yargıtay 9. HD'nin 13/09/2005 tarihli ve E.2005/28868, K.2005/29765 sayılı kararındaki şart da gerçekleşmemiştir.

"Davacı temyizine gelince; Davalı işveren iş akdini 11.12.2002 TARİHİNDE FESHETMİŞTİR. 1475 Sayılı İş Kanunu 18 inci maddesine göre haklı sebeple fesihlerde feshin 6 iş günü içerisinde YAPILMASI GEREKİR. Oysa davalı fesih hakkını derhal kullanmayıp yıllık izin süresince davacıyı çalıştırdığına göre haklı sebeple feshe dayanamaz.Kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kabul edilmesi gerekirken reddedilmesi hatalı olup BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR."

Ayrıca -bu kanaatte olmamakla birlikte- söz konusu sürenin geçirilmiş olması ve fesih nedeninin geçerli olması halinde:

Yargıtay 9.HD.
22/01/2007 tarih
E.2006/28054
K.2007/366 sayılı kararına göre:

"İş sözleşmesinin İş Kanunu'nun 26 ncı maddesinde öngörülen 6 iş günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra feshedilmesi halinde fesih haksız duruma gelmekte ve davacı diğer koşulları mevcutsa ihbar ve kıdem tazminatına HAK KAZANMAKTADIR. Ancak salt sözü edilen sürenin geçirilmiş olması, kural olarak, feshi geçersiz hale getirmez. Haklı nedene dayanmayan feshin geçerli nedene DAYANMASI MÜMKÜNDÜR. Dairemiz uygulamasına göre geçerli nedenle fesih için feshin makul bir süre içinde yapılmış OLMASI YETERLİDİR. Bu nedenle, 6 iş günlük süre geçtiği gerekçesiyle feshin geçerli nedene dayanmadığı sonucuna varılmış olması DOĞRU DEĞİLDİR."
Old 29-05-2012, 10:38   #7
karabekir

 
Varsayılan

İşçi yıllık izin kullandığına göre en az 28 günlük ihbar öneli var demektir ki bu durumda 17/1'den kurtulmaya çalışmak gibi bir durum söz konusu değildir. Yine ayrıca işçi yıllık iznini kullanmak istemediği halde işveren yıllık izne göndermemiştir. Haklı nedenlerin varlığı durumunda işçiye ihbar tazminatı ödenmez.
Olayı gelişim tarzı muhtemelen şudur; İşçi kavga etmiş ve savunma vermeyerek 6 günlük sürenin geçmesi için uğraşmıştır. Niye hemen kavgadan sonra izin aldığı sorulursa durum anlaşılır.

Bununla birlikte; 26. maddedeki fesih yetkisi 6 gün içinde kullanılarak bu süre içerisinde değilde çok sonraki bir süre içerisinde iş akdinin feshedildiğinin belirtilmesi kanunun korumasına girmez kanaatindeyim. Objektif iyiniyet kuralları diyelim. Diyelim ki; işveren 1/08/2007'de gönderdiği ihtarname ile 1/10/2007'den itibaren iş akdiniz yaptığınız kavga nedeniyle feshedilecek deseydi ne olacaktı. Derhal fesih hakkını kullanmak için verilmiş fesih yetkisinin kullanımında her hakkın kullanımı gibi bu hakkın kullanımında da dürüstlük kuralına uyulmak zorunluluğu vardır. Kişi bu hakkı niye olayın vuku bulduğu gün için yapmıyor da olaydan 16 gün sonra kullanıyor diye sorulması gerekir. Sırf yıllık izin parası ödememek için kullandı diyorsak bu dürüstlük kuralına uymadığı gibi yıllık izne gönderilen kişiye izne gönderildiği gün itibariyle de yıllık izin parası peşin olarak ödenmek zorundadır.
Old 29-05-2012, 14:34   #8
Av. Çağatay Akyol

 
Varsayılan

Sayın özfn_34,

Alıntı:
Bence 6 günlük süre içinde fesih iradesinin ortaya çıkmış olması yeterlidir, bunun aynı süre içinde işçiye bildirilmesine ilişkin Yasada bir hüküm bulunmamaktadır.

"...Fesih bildirimi karşı tarafa ulaşması gerekli irade beyanı olup notere başvuru tarihine göre, bu hakkın süresinde kullanıldığı kabul edilmelidir. Noter aracılığı ile tebligatın yapıldığı tarih 6 iş günlük süre içinde bulunmazsa da önemli değildir..."(Cevdet Günay İlhan, İş Davaları, s.218)
Fesih bildiriminin 6 günlük süre içinde karşı tarafa bildirilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay kararları olduğunu biliyorum. Fakat şuan da bulamadım.

Alıntı:
İş Kanununun 26. maddesinde fesih yetkisinin 6 işgünü içinde kullanılmış olmasını aramaktadır ki olayımızda hemen ertesi gün bu hak kullanılmıştır, bu yüzden hak düşürücü süre içinde işverenin bu hakkı kullandığını düşünüyorum. Yıllık izin bu süreye etkili değildir.

Sayın özfn_34, fesih bildirimi metninde; 16.08.2007 tarihi itibari ile feshedilmiştir yazmayıp da 01.08.2007 tarihi itibari ile feshedildiği yazılmış olsa idi ben de sizinle aynı görüşü paylaşabilirdim. Fakat, fesih bildiriminin düzenleme tarihi 01.08.2007 olmasına karşın, fesih tarihi, olaydan 16 gün sonrası olan 16.08.2007 tarihi olarak gösterilmiştir. İşverenin fesih bildirimini hangi saikle bu şekilde düzenlediğini bilemiyorum. Tahminimce, daha sonradan, geçmişe dönük olarak düzenlenme yapılmak istendiği için, bu şekilde çelişkili bir durum ortaya çıktı.

Ayrıca, kararlar için teşekkür ederim. İlk karar oldukça aydınlatıcı oldu. Rica etsem kararın tam metnini paylaşabilir misiniz?

Sayın karabekir,

Alıntı:
Olayı gelişim tarzı muhtemelen şudur; İşçi kavga etmiş ve savunma vermeyerek 6 günlük sürenin geçmesi için uğraşmıştır. Niye hemen kavgadan sonra izin aldığı sorulursa durum anlaşılır.

İşçi dava açmak için görüşmeye geldiğinde 6 günlük süreye dair hiçbir bilgisi yoktu. Olay sonrasında, işveren tarafından ortam yatışması için yıllık izin kullanması istenmiş, müvekkil de kabul etmiş.
Old 30-05-2012, 09:18   #9
karabekir

 
Varsayılan

İşveren ortamın yatışması için en iyisini yapmış ve işçiyi işten çıkartmış. Ortamın yatışması savı sanırım tam olaya uymuyor zira kavgadan hemen bir gün sonra işten çıkartılmış. Ya da kavga ettikten hemen sonra yarından itibaren izne ayrıl denilmiş ve ertesi gün fesih bildirimi gönderilmiş.

Bu durumun anlaşılır hiçbir tarafı yok açıkçası. İleriye dönük fesih bildirimi yapılmaktadır ancak bu tür fesih bildirimleri genellikle ihbar tazminatından kurtulmak veya sözleşmelerin yenilenmemesi için yapılmaktadır. Haklı nedenle fesih durumunda ileriye dönük fesih bildirimi yapmak haklı nedenin içeriğine uymamaktadır.

Bu anlaşılmazlık içerisinde elimden sadece kolay gelsin yazmak geliyor.

vesselam...
Old 30-05-2012, 13:13   #10
özfn_34

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Çağatay Akyol
Sayın özfn_34,
İlk karar oldukça aydınlatıcı oldu. Rica etsem kararın tam metnini paylaşabilir misiniz?

Yargıtay
9. Hukuk Dairesi

Esas : 2005/28868
Karar : 2005/29765
Tarih : 13.09.2005

Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ile genel tatil paralarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

1- Davalının karar tarihi itibari ile mahkemece hüküm altına alınan miktar 1.000 YTL'lik kesinlik sınırı içinde bulunduğndan davalı vekilinin temyiz isteminin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427/2, 432/4. maddeleri uyarınca REDDİNE,

2. Davacı temyizine gelince; davalı işveren iş akdini 11.12.2002 tarihinde feshetmiştir. 1475 Sayılı İş Kanunu 18. maddesine göre haklı sebeple fesihlerde feshin 6 işgünü içerisinde yapılması gerekir. Oysa davalı fesih hakkını derhal kullanmayıp yıllık izin süresince davacıyı çalıştırdığına göre haklı sebeple feshe dayanamaz. Kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kabul edilmesi gerekirken reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.9.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 30-05-2012, 15:34   #11
Av. Çağatay Akyol

 
Varsayılan

Katkılarınız için teşekkür ederim. Bugün itibari ile dosyayı temyiz ettim. Dosyanın Yargıtay'dan dönüşünü bekleyeceğiz artık...
Old 16-12-2016, 12:18   #12
tiryakim

 
Karar

Alıntı:
Yazan Av. Çağatay Akyol
Müvekkilin iş sözleşmesi, 31.07.2007 tarihinde işyerinde yaşanan bir kavga olayından dolayı feshedilmiştir . Kıdem ve ihbar tazminatı talebiyle dava açtım. Feshin haksız olduğunu ve 26. maddede belirtilen 6 günlük hak düşürücü süreye uyulmadığını ileri sürdüm. İki sene sonra dava reddedildi. Dosyayı temyiz edeceğim fakat, 6 günlük sürenin hesabında aklım karıştı, değerli görüşlerinize ihtiyacım var.

İşveren olayın olduğu 31.07.2007 tarihinde, aynı gün olaydan haberdar oluyor. 01.08.2007 tarihinde müvekkil 15 günlük yıllık iznini kullanıyor. Davalı tarafın dosyaya sunduğu 01.08.2007 tarihli fesih bildiriminde; iş sözleşmesinin, İş Kanunu'nun 25-II-d maddesi gereği 16.08.2007 tarihi itibari ile feshedildiği yazıyor. Dosyada bulunan, davalı işverenin proje müdürü tarafından imzalanarak, personel müdürlüğüne hitaben yazılan 06.08.2007 tarihli bir başka yazıda ise, müvekkilin işine proje müdürlüğünce son verildiği yazıyor. Bu belgenin altına da müvekkilin 01.08.2007 tarihinde 15 günlük senelik iznini alarak şantiyeden ayrıldığı, 16.08.2008 tarihinde işine son verildiği notu düşülmüş.



1- İşverenin, işçiye yıllık izin kullandırması 6 günlük hak düşürücü süreyi durdurur mu? Olayda, işveren hangi tarihte sözleşmeyi feshetmiş oluyor??

2- İşverenin, fesih bildirimini bu 6 günlük süre içinde işçiye bildirmesi gerekmiyor mu?

3- Bahsi geçen 2. belgede yer alan; "iş sözleşmesi, proje müdürlüğünce feshedilmiştir" şeklindeki ifade, Proje müdürlüğünün feshe yetkili makam olarak kabulü için yeterli midir?

Temyiz sonucunuz ne geldi avukat bey temyiz sonucunuzu paylaşırsanız sevinirim...
Old 15-08-2017, 15:43   #13
Av. Meltem ERTÜRK

 
Varsayılan

Herkese merhaba, konu ile alakalı olduğundan buradan sorma gereği hissettim, yeni başlık açmadım. Peki diyelim ki olay (işyerinde uyuma olayı) 20.07.2017 tarihinde meydana geldi. işyeri, 24.07.2017 tarihinde işçiden savunma yapmasını yazılı olarak istedi . işçi 27.07.2017 de savunmasını verdi ve en son olarak iş sözleşmesi 03.08.2017 de feshedildi. şimdi bu 6 günlük sürenin hesabında, arada geçen savunma verme ve değerlendirme aşamaları da hesaba dahil edilecek ve süre uzayacak mı? yoksa direk olaydan itibaren 6 iş günü mü hesap edilecek? savunma yazısı istenmesini, fesih iradesi olarak mı değerlendirmeliyiz sizce?
Old 18-08-2017, 15:55   #14
Olcayhukuk.com

 
Varsayılan

Merhaba,
Emsal teşkil etmesi amacıyla aşağıda alıntıladığım kararda Yargıtay işverenin tüzel kişi olması ve teftiş-disiplin kurulu tarafından araştırma yapılması halinde sürenin başlamış kabul edilemeyeği yönünde karar vermiştir.Ayrıca fesih sebebinin feshe yetkili mercie ulaştırılması da sürenin başlangıcı olarak değerlendirmesi gerektiği belirtilmiş. Kolaylıklar.

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/20424
K. 2017/8464
T. 11.5.2017
• FESHİN GEÇERSİZLİĞİ VE İŞE İADE İSTEMİ (Davalı İşveren Tarafından Hak Düşürücü Süre Olan Altı İş Günü İçinde Fesih Bildiriminde Bulunulmadığı Anlaşıldığından Mahkemece Davanın Reddine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu)
• SÖZLEŞMEYİ FESİH YETKİSİ (Feshin İş Kanununun 26. Md.sinde Yer Alan “24 ve 25. Md.lerde Gösterilen Ahlak ve İyiniyet Kurallarına Uymayan Hallere Dayanarak İşçi veya İşveren İçin Tanınmış Olan Sözleşmeyi Fesih Yetkisi İki Taraftan Birinin Bu Çeşit Davranışlarda Bulunduğunu Diğer Tarafın Öğrendiği Günden Başlayarak Altı İş Günü Geçtikten ve Her Halde Fiilin Gerçekleşmesinden İtibaren Bir Yıl Sonra Kullanılamayacağı)
• FESİH BİLDİRİMİ (Feshin Geçersizliği ve İşe İade İstemi - Davalı İşveren Tarafından Hak Düşürücü Süre Olan Altı İş Günü İçinde Fesih Bildiriminde Bulunulmadığı Anlaşıldığından Mahkemece Davanın Reddine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu)
4857/m.24,25

ÖZET : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı işveren tarafından, kaza tarihinden üç ay, zarar miktarının belirlenmesinden itibaren bir ay sonra iş akdinin SGK 04 kodu ile sonladırıldığı, her ne kadar mahkeme kararında davacının iş akdinin İş Kanununun 25/II-ı maddesi gereğince yasal süre içinde haklı sebeple sonlandırıldığı gerekçesine yer verilmiş ise de feshin İş Kanununun 26. maddesinde yer alan “24 ve 25. maddelerde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık süre uygulanmaz.” hükmüne uygun olmadığı, başka bir anlatımla davalı işveren tarafından hak düşürücü süre olan altı iş günü içinde fesih bildiriminde bulunulmadığı anlaşıldığından, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : A-) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin 06.12.2013-02.07.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, iş akdinin hiçbir haklı sebep gösterilmeden keyfi olarak sonlandırıldığını ve hemen ertesi gün yerine bir kişinin istihdam edildiğini, 30.06.2014 tarihinde 04 kodu ile SGK'ya bildirimde bulunulduğunu, fesih işleminin hukuka aykırı ve geçersiz olduğunu, feshin son çare olma ilkesine uyulmadığını, feshin açık ve net şekilde yazılı olarak bildirilmediğini, savunmasının alınmadığını, fesih işleminin geçersizliği ile işe iadesine, boşta geçen süre ücreti ile diğer haklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.

B-) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, şirketin ..., ..., vs. markaların bölge bayiliğini yaptığını ve davacının şoför olarak işe alındığını, şirketin küçülerek bazı markaların bayiliğini bırakmak zorunda kaldığını ancak yine de davacının iş akdine son verilmediğini, davacının çalışırken şirket araçları ile bir çok kez kaza yaptığını, şirket aracının hasar gördüğünü ve zararın şirketçe karşılanmak zorunda kalındığını, davacının iş akdinin İş Kanununun 25/II-ı maddesi uyarınca haklı sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C-) Mahkemenin ilk kararı:

Mahkeme tarafından verilen 10/09/2015 tarih ve 2014/553 E., 2015/436 K. sayılı karar, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2015/39486 Esas, 2016/5105 Karar sayılı ilamı ile "Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta davalı şirkette fesih tarihinde kaç işçi çalıştığına dair bir tespitin yapılmamış olduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple öncelikle davalı şirketin Türkiye çapında aynı işkolunda merkez ve varsa şubeleri dahil tüm işyerlerinde fesih tarihi itibarıyla çalışan sayısının tespiti dava şartının sağlanması bakımından önem arzetmektedir. Mahkemece yapılacak iş SGK'na müzekkere yazılarak davalı şirketin Türkiye çapında aynı işkolunda faaliyet gösteren işyerlerinde fesih tarihi itibarıyla çalışan sayısı tespit edilmeli ve çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir. 30 işçi şartı gerçekleşmişse, davacı vekili tarafından davacıya ihbar tazminatı ödendiğine dair sunulan banka dekontu okunaklı olmadığından, davacıya ihbar tazminatı ödemesi yapılıp yapılmadığı, davalı şirket ve bankadan sorulmalı, ihbar tazminatı ödemesi yapılmışsa işveren yazılı fesih bildirimi yapmadığından ve fesihten önce davacının savunmasına da başvurmadığından fesih bildiriminin 4857 Sayılı Kanun'un 19. maddesindeki usule uyulmadığı anlaşıldığından feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine eğer ihbar tazminatı ödenmemişse, şimdiki gibi karar verilmelidir. gerekçesiyle bozulmuştur.

Ç) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan kanıtlara göre davanın reddine karar verilmiştir.

D-) Temyiz:

Hükmü davacı temyiz etmiştir.

E-) Gerekçe:

İş sözleşmesinin hak düşürücü süre içinde feshedilip feshedilmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.

İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı sebeple fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanununun 26. maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.

4857 Sayılı İş Kanununda, işçinin maddî çıkar sağlamış olması halinde bir yıllık sürenin işlemeyeceği öngörülmüştür. O halde, haklı feshe neden olan olayda işçinin maddî bir menfaati olmuşsa, altı işgününe riayet etmek koşuluyla olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin işverenin haklı fesih imkânı vardır.

Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.

İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.

Haklı fesih nedeninin devamlı olması durumunda hak düşürücü süre işlemez (Yargıtay 9.HD. 15.2.2010 gün, 2008/16869 E, 2010/3345 K). Örneğin, ücreti ödenmeyen işçi ödeme yapılmadığı sürece her zaman haklı sebeple iş sözleşmesini feshedebilir. Bu örnekte işçi açısından haklı fesih nedeni her an devam etmektedir. Ancak işçinin daimî olarak bir başka göreve atanması veya iş şartlarının esaslı şekilde ağırlaştırılması halinde, bu değişikliğin sonuçları sürekli gibi görünse de işlem anlıktır. Buna göre sözleşmesini feshetmeyi düşünen işçinin bunu altı işgünü içinde işverene bildirmesi gerekir. Yine işyerinde işi yavaşlatma ve üretimi düşürme eyleminin süreklilik göstermesi durumunda, altı iş günlük süre eylemin bittiği tarihten başlar.

İşçinin ücretinin ödenmemesi temadi eden bir durum olmakla birlikte fesih hakkı ödemenin yapıldığı ana kadar kullanılabilir. Aksi halde Kanun'un 24/III-e maddesinde öngörülen neden ortadan kalkmış olur. Fesih iradesinin altı iş günü içinde açıklanması yeterli olup, bu süre içinde tebligatın muhatabına ulaşması şart değildir.

4857 Sayılı Kanun'un 26. maddesinde öngörülen altı işgünlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkânını ortadan kaldırır. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkim resen dikkate almak zorundadır.

Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur.

Yukarıda değinilen altı iş günlük ve bir yıllık hak düşürücü süreler, işçi açısından 24/II madde, işveren açısından ise 25/II maddede belirtilen sebeplere dayanan fesihler yönünden aranmalıdır. Bu itibarla geçerli nedene dayanan fesih durumlarında, 26. maddede öngörülen hak düşürücü süreler işlemez. Dairemizin istikrar kazanmış uygulaması bu yönde olup, geçerli nedene dayanılarak yapılan fesihlerde belirtilen hak düşürücü sürelerin yerine “makul süre” içinde sözleşmenin feshedilebileceğini kabul etmektedir (Yargıtay 9. HD. 2.2.2009 gün 2008/9790 E. 2009/1003 K.).

Somut uyuşmazlıkta, davacının davalı şirkete ait aracı kullanmaktayken başka bir araçla çarpışarak maddi zarara yolaçması sebebiyle iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği iddia edilmiştir.

Mahkeme tarafından bozmadan önce verilen 2014/553 E., 2015/436 K. sayılı kararda “..feshe dayanak yapılan olayların üzerinden yasal sürenin geçmediği ve yine yasal süre içerisinde davacının iş akdinin sonlandırıldığı, davacının ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışları ile işverenin güvenini kötüye kullandığı ve bu sebeple davacının iş akdinin davalı işverence haklı bir sebeple sona erdirildiği, davalı tarafından feshe konu edilen 25/II-ı maddesi gereği feshin şartlarının oluştuğu ve davalı tarafın haklı feshin şartlarının oluştuğunu ispatladığı kanaatine varıldığından, açıklanan tüm bu sebeplerle davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkemece temyize konu iş bu kararda, Yargıtay bozma ilamına uyulduğu, davalı iş yerinin fesihten 6 ay önce ve 6 ay sonrası tüm dönem bordrolar, davacının banka hesap kayıtlarının celp edildiği ve dosyanın bilirkişiye tevdii edildiği, ihbar tazminatının ödendiğine dair bir delil bulunmadığının bilirkişi raporu ile de sabit görüldüğü, davacının ödemeye dair beyanına itibar edilmediği ve mahkemenin ilk kararında ayrıntılı olarak açıklanan gerekçelerin dikkate alınmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilamından önce belirtilen gerekçelere dayanılarak yasal süre içerisinde davacının iş akdinin sonlandırıldığı, davacının ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışları ile işverenin güvenini kötüye kullandığı ve bu sebeple davacının iş akdinin davalı işverence haklı bir sebeple sona erdirildiği, davalı tarafından feshe konu edilen 25/II-ı maddesi gereği feshin şartlarının oluştuğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de feshe konu kazanın 05.04.2014 tarihinde gerçekleştiği, araçta 2.967 TL hasar oluştuğu 03.06.2014 tarihli faturadan anlaşılmaktadır. Davacının iş akdinin feshi tarihi SGK kayıtlarından da anlaşılacağı üzere 02.07.2014 tarihi olup SGK'ya davacının işten ayrılış bildirgesi 04 kodu (Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi ) ile bildirilmiştir.

Bu itibarla davalı işveren tarafından, kaza tarihinden üç ay, zarar miktarının belirlenmesinden itibaren bir ay sonra iş akdinin SGK 04 kodu ile sonladırıldığı, her ne kadar mahkeme kararında davacının iş akdinin İş Kanununun 25/II-ı maddesi gereğince yasal süre içinde haklı sebeple sonlandırıldığı gerekçesine yer verilmiş ise de feshin İş Kanununun 26. maddesinde yer alan “24 ve 25. maddelerde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık süre uygulanmaz.” hükmüne uygun olmadığı, başka bir anlatımla davalı işveren tarafından hak düşürücü süre olan altı iş günü içinde fesih bildiriminde bulunulmadığı anlaşıldığından, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Bunun yanında Mahkemenin gerekçeli kararının karar başlığında, dava tarihinin 10.02.2006 olmasına rağmen, 27.08.2008 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.

4857 Sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;

1-) Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2-) Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,

3-) Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,

4-) Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,

5-) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

6-) Davacının yaptığı 466,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

7-) Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 1.980,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

8-) Peşin alınan temyiz harcının istemi halinde ilgilisine iadesine, kesin olarak oybirliği ile, 11.05.2017 tarihinde karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Anjiyo olacak işçiye Yıllık İzin Hakkından kullandırılması haklı nedenle fesih sebebi midir? Av. Fatma B Meslektaşların Soruları 2 24-01-2012 11:33
Haklı Nedenle Derhal Fesih butterfly Meslektaşların Soruları 10 17-09-2010 14:46
Avukata adli tatilde yıllık ücretli izin verilmemesi haklı fesih sebebi sayılır mı? kayipsimurg Meslektaşların Soruları 1 12-08-2010 16:26
derhal fesih -6 günlük hakdüşürücü süre beyazbulut Meslektaşların Soruları 3 21-03-2008 11:45
Fesih Bildiriminde Hakdüşürücü Sürenin Hesabı (4857/m.26) Yargıtay Kararı Av.Turhan Demiroğlu Meslektaşların Soruları 1 09-01-2008 17:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05629492 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.