mehir için verilen bono/ciro edilmesi/menfi tespit davası

Değerli meslektaşlarım herkese merhaba;

Forumda ve kitaplarda günlerdir araştırmama rağmen bir konuda yanıt bulamadığım noktalar bulunmakta. Yardımlarınız gerçekten çok önemli zira bu konu ile ilgili ilk kez bir dava açacağım. Biraz uzunca olacak farkındayım ama kusuruma bakmayın. Olay kısaca şöyle:

Müvekkil için başlattığımız bir boşanma davası var, henüz dilekçeler aşamasında. Evlenmeden önce (2011 de)gelin hanım lehine bir senet imzalanıyor.Müvekkilin babası borçlu ve müvekkil de kefil. Fakat aradan onca sene geçiyor, biz senedin kaybedilmiş olabileceği düşüncesi ile boşanma davasında bu husustan bahsetmiyoruz. Ancak kadının 3.evliliği ve diğer evliliklerinde de bu şekilde senet alıyor. Şimdi bu ayın 19 unda senetle ilgili müvekkile ve babasına ödeme emri tebliğ ediliyor. Menfi tespit davası açma hazırlığındayım ancak senedi incelediğimizde bir çok sıkıntı olduğunu görmekteyiz. Bunları madde madde sıralarsam daha açıklayıcı olurum sanırım.

Öncelikle senet verilirken sadece şunlar yazılı imiş: ad soyadları ve imzaları. tc leri var fakat adresleri yok. Alacaklı kısmı da var. Bir de yazı ile ellibin, rakam ile 5000 TL ibareleri var. Senette diğer hususlar boş bırakılarak verilmiş. Buraya kadar sıkıntı yok gibi. Rakamda da sıkıntı yok, yazı ile olan geçerli biliyoruz. Fakat:

1-senedin 2011 de imzalandığına dair şahitler var. senet 2016 tarihli(evlilik devam ederken) olarak doldurulmuş.
2-Düzenleme yeri, tarihler sonradan doldurulmuş.
3-mehir amaçlı verilmesine rağmen kadının halaoğluna ciro edilmiş. (takip alacaklısı da zaten halaoğlu)

sormak istediklerim:
1-menfi tespit yolunu düşünmekte haklı mıyım?
2-dava açmakla takip durmayacak biliyorum fakat teminat ile durdurabilir miyim ya da satışı engelleyebilir miyim?
3-takip dosyasını ödeyip istirdat açsam daha mı yararıma olur sizce?
4-sizce mehir amaçlı senedin ciro edilmesi ve yukarda bahsettiğim düzeltmeler, senedin anlaşmaya aykırı doldurulması hükmü içerisine girer mi?

lütfen fazla sormamı mazur görün =(

Bonolara (kıymetli evrak) ait kurallar uygulanır (Bononun ciro edilme kabiliyeti, açığa imza,anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulması,yazılı belge ile kanıtlanması zorunluluğu gibi)

biraz daha açabilir misiniz üstadım. sorularım üzerinden yanıtlamanız mümkün mü? ilk kez bu tür bir dava hazırlığındayım ve emin olun öğrenmeye çalışıyorum=)

bu arada öncelikle senette tahrifat ile ilgili suç duyurusunda bulunacağım. akabinde hukuk davası açacağım

1. İcra takibine karşı menfi tespit davası açılabilir.(İİK 72)
2.Takipten sonra açılacak menfi tespit davasında takibin durdurulmasına karar verilemez.Ancak borcun tamamının icra veznesine yatırılması ve hakimin takdir edeceği %15 den az olmamak üzere teminatında yerine getirilmesi halinde dava sonucuna kadar veznedeki paranın alacaklıya ödenmemesi kararı verilebilir.
3.Açılan menfi tespit davasında takip konusu borcun bulunmadığının ispatı gerekir. Takip konusu senet mehir senedi de olsa bono şeklinde düzenlendiğinden bonolara (kıymetli evrak) ve usuldeki senetlere ait hüküm ve kurallar uygulanacaktır.TTK hükümleri çerçevesinde bonoların cirosu mümkündür. İmza inkarında bulunulmadıkça senetlerde "açığa imza,beyaza imza" denilen kural uygulanır. Borçlu senedin bazı kısımlarını yazmayarak eksik olarak alacaklıya vermiş ise o kısımların alacaklı tarafından yazılmasına izin vermiş sayılır. Senedin tarihinin düzenleme yerinin yada başka bir kısmının alacaklı tarafından aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerekir. Tanıkla ispat edilemez. Hukuk mahkemelerinde geçerli olan bu kural sanırım ceza yargılamasında da uygulanır.
Sonuç olarak ; menfi tespit yada istirdat davası açılmasına açılır ama borçlu olunmadığına dair iddianın ispatında olumsuzluklar bulunduğunu ifade etmek istedim.(ayrıca bkz http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=22673)

Peki sayın meslektaşım, menfi tespit olarak davayı açıp %115 teminat ile bedelin alacaklıya ödenmemesi yönünde karar almak ile, faizi kesmek amacıyla icra dosyasına ödeme yapıp davayı istirdat olarak açmak arasında sizce bir fark var mıdır? İleride bu şekilde dosya gelmesi halinde öğrenmek maksatlı soruyorum..

Ödeme yaptığınız kişinin üzerine kayıtlı mal varlığı, gelir vb. olup olmaması durumuna göre değişir. İlgili kişiden parayı tahsil kabiliyeti yoksa davayı kazanmanızın pek bir anlamı olmaz. Bu anlamda ilk anda %15 fazladan ödemeden kurtulmuş gibi görünseniz de esasında davayı kazanma ihtimali yüksekse bu %15'i teminatı yatırmak çoğu zaman hayat kurtarıcıdır.

Sorunuza gelince 2011 yılında senet imzalanırken kadın muhtemelen kendi soyadını kullanmıştır. Ancak bu da bir işe yaramaz. Kadın mehir senedi olarak vadesi açıktı doldurdum dediğinde yine anlaşmaya (mehir amacına) uygun davranmış olur. Boşanma davasında dikkate alınmasını talep etmek dışında bir ihtimal gözükmüyor. O tür davalarda ne şekilde değerlendirildiği hakkında net bir bilgim yok ancak kadının kişisel malı sayılıyorsa ki öyle olmalı gibi geliyor. Yine bir işe yaramayabilir.

Alıntı: Yazan Av. Can DOĞANEL Ödeme yaptığınız kişinin üzerine kayıtlı mal varlığı, gelir vb. olup olmaması durumuna göre değişir. İlgili kişiden parayı tahsil kabiliyeti yoksa davayı kazanmanızın pek bir anlamı olmaz. Bu anlamda ilk anda %15 fazladan ödemeden kurtulmuş gibi görünseniz de esasında davayı kazanma ihtimali yüksekse bu %15'i teminatı yatırmak çoğu zaman hayat kurtarıcıdır.

aslında evet karşı tarafın üzerine kayıtlı hiç malı yok dolayısıyla istirdat gereksiz gibi görünse de , müvekkilin tek çekincesi aynı zamanda icra ve haciz işlemleri devam edeceği için evinin satışa çıkarılması ihtimalidir. Ancak her halükarda fazlasıyla bedeli ödemeye razılar, en kötü ihtimalle satış gibi bir durum oluştuğu anca dosyaya ödemeyi yapıp davayı da istirdata dönüştürürüm gibi geliyor..

Alıntı: Yazan Av. Can DOĞANEL Sorunuza gelince 2011 yılında senet imzalanırken kadın muhtemelen kendi soyadını kullanmıştır.

Hayır meslektaşım, lehtar kısmında da, ciro ederken de kocanın soyadı ile işlem yapmış. sonradan doldurulduğunun bir ispatı da bu..Sanırım bu davayı açıp, yaşayıp göreceğiz.. =)

Alıntı: Yazan Av. Meltem ERTÜRK aslında evet karşı tarafın üzerine kayıtlı hiç malı yok dolayısıyla istirdat gereksiz gibi görünse de , müvekkilin tek çekincesi aynı zamanda icra ve haciz işlemleri devam edeceği için evinin satışa çıkarılması ihtimalidir. Ancak her halükarda fazlasıyla bedeli ödemeye razılar, en kötü ihtimalle satış gibi bir durum oluştuğu anca dosyaya ödemeyi yapıp davayı da istirdata dönüştürürüm gibi geliyor..

Neden? Dosya borcunu ve teminatı karşılayacak güçleri varsa dosya borcu + %15 yatırıldığında neyin satışı yapılabilir ki? Dava süresince icra dosyasında hiçbir işlem yürümez.

Alıntı: Yazan Av. Can DOĞANEL Neden? Dosya borcunu ve teminatı karşılayacak güçleri varsa dosya borcu + %15 yatırıldığında neyin satışı yapılabilir ki? Dava süresince icra dosyasında hiçbir işlem yürümez.

Korkudan kredi çekip yatıracaklar öyle bir durumda ama sanırım ben fazla araştırmaktan biraz karıştırdım o zaman uygulama nasıl oluyor? Tensip ile bizden teminat mı istenecek, ben mi dosya borcunu da yatıralım işlemleri durduralım hakim bey diyeceğim talep ile.

Alıntı: Yazan Av.Meltem ERÜRK Peki sayın meslektaşım, menfi tespit olarak davayı açıp %115 teminat ile bedelin alacaklıya ödenmemesi yönünde karar almak ile, faizi kesmek amacıyla icra dosyasına ödeme yapıp davayı istirdat olarak açmak arasında sizce bir fark var mıdır? İleride bu şekilde dosya gelmesi halinde öğrenmek maksatlı soruyorum..

Demişsiniz.

Menfi tespit davasında borcun tamamının vezneye yatırılıp + %15 dan az olmamak üzere teminat yatırılması halinde diyelim ki menfi tespit davası kaybedildi o takdirde alacaklıya %20'den aşağı olmamak üzere tazminat ödenir. Dava kazanılırsa ve alacaklı haksız ve kötüniyetli ise bu tazminatı alacaklıdan alır.Ayrıca borçlu haksız çıkarsa yatırdığı faiz miktarına ek olarak davanın sonuçlanmasına kadarki süreç içinde ek bir gecikme faizi ödemesi gerekebilir.(bu konuda daireler arasında çelişkili yargıtay kararları vardır.)

Menfi tespit davasının istirdata dönüşmesi halinde ise , borçlu davayı kaybederse böyle bir tazminat ödemez.Borçlu davayı kazanırsa alacaklıdan %20'den az olmayan tazminatı alır. Borçlu dava sonunda ayrıca bir faiz de ödemez.

Üçüncü bir ihtimal doğrudan istirdat davası açılması halidir. Bunun için borca süresinde itiraz edilmemesi yada itiraz edilip itirazın kaldırılmış olması gerekir. İcra tehdidi altında ödenen bu paranın geri verilmesi için ödemeden bir yıl içinde istirdat davası açılabilir.Bu davada tarafların leyh veya aleyhine tazminata hükmedilmez. Borçlu haklı çıkarsa ödediği paranın temerrüt faizini de ayrıca talep edebilir. Diye düşünüyorum.