Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

MÜracaat Hakki GeÇmİŞ Senet Ve İlamsiz Takİp

Yanıt
Old 28-08-2008, 12:27   #1
Av. Selcan

 
Varsayılan MÜracaat Hakki GeÇmİŞ Senet Ve İlamsiz Takİp

Konu ile ilgilinecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum. Olay şu şekilde: Müvekkil şirket lehtar olarak senedi alıyor. Ancak 3 yıllık keşideciye müracaat hakkı geçtikten sonra takip yapmak istiyor ve biz de ilamsız takip yapıyoruz. İlamsız takibe borçlu itiraz ediyor. Ayrıca şunu da belirtmeliyim ki senette malen kaydı var, müvekkil şirket kendi adına değil de şirket yetkilisi adına alıyor senedi. Şirket işi için alınıyor ancak faturalandırılmamış bir alacak. Bu durumda itirazın iptali davası açılacak ancak sebepsiz zenginleşmeye dayalı mı açalım, aradaki akti ilişkiye göre mi açalım karar veremedim. Yardımcı olursanız sevinirim. İyi günler, iyi çalışmalar.
Old 28-08-2008, 12:51   #2
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

böyle bir davada,mallar teslim edildiği halde bedelinin ödenmediğini ispat etmeniz gerekecektir.Bu durumda da irsaliyeli fatura ve ticari defterler devreye girer.Fatura kesilmemiş ve ticari defterlere alım satım işlenmemişse davanızın ispatı oldukça zor olacaktır.Çünkü karşı taraf malların teslim edilmediğini ve senedin bedelsiz kaldığını ileri sürecektir.
Old 04-09-2008, 05:27   #3
üye25667

 
Varsayılan

BEDELİ MALEN AHZOLUNMUŞTUR KAYDINI İÇERECEK ŞEKİLDE KEŞİDE EDİLMİŞ BİR KAMBİYO SENEDİNİN TESLİM ALINAN MAL KARŞILIĞINDA DÜZENLENDİĞİNİN BİR KARİNE OLARAK KABULÜ GEREKİR.



1-HUMK.nun 429 ve 442/a maddeleri hükümlerine göre davalı vekilinin usule ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir.

2-Esasa yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Dava menfi tespit davasıdır. Davacı taraf dava konusu bono ile borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davalının "malen" düzenlenen bono karşılığında ne gibi bir mal verdiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Oysa "Bedeli malen ahzolunmuştur" kaydını içerecek şekilde keşide edilmiş bulunan bir kambiyo senedinin, teslim alman mal karşılığında düzenlendiğinin bir karine olarak kabulü gerekir. Bir başka anlatımla davacının keşide edilen bono karşılığında kendisine mal teslim edilmediğini ve dolayısıyla borçlu olmadığını usulen kanıtlaması gerekir. Açıklanan durum göz ardı edilerek, kanıt yükünün tayininde hataya düşülmesi isabetli olmadığı gibi bu husus hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ve tecrübeyle çözümlenmesi mümkün olan bir husus olduğu halde HUMK.nun 275.maddesine aykırı biçimde bilirkişi görüşüne başvurulması da usulsüz olduğundan hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 97.500.000.-TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.2.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İşinize yarar umarım
Old 04-09-2008, 07:13   #4
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Selma Başyıldız
...ancak sebepsiz zenginleşmeye dayalı mı açalım, aradaki akti ilişkiye göre mi açalım karar veremedim. Yardımcı olursanız sevinirim. İyi günler, iyi çalışmalar.

Sebepsiz zenginleşmedeki zamanaşımı süresi (BK.m.66), alacaklar hakkındaki zamanaşımlarından (BK. m.125,126) daha kısa olduğu için, aradaki akdi ilişkiye dayanmanız daha doğru olur diye düşünüyorum.

Ancak 66.m.de geçen 1-10 (Öğrenmeden itbaren 1, her halukarda 10 yıl) yıllık sürelerle ilgili olarak somut olayınızda karşılaşabileceğiniz savunmaları ve verebileceğiniz cevapları önceden bilebilecek durumda iseniz, yani 1 yıl engeline takılmayıp, 10 yıllık süreç içinde olduğunuzu düşünüyorsanız; sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmanızda da bir sakınca yok.

Saygılarımla...
Old 05-09-2008, 12:40   #5
Ersin KUŞ

 
Varsayılan

Öncelikle şu hususlara dikkat edilmesi gerekiyor;
Bononun vade tarihinden itibaren geçen 3 yıllık sürenin bitiminden sonra 1 yıl geçmiş mi?
Ya da İlamsız icra takibi 3 yıllık sürenin bitiminden sonraki bir yılda açılmış mı?
Eğer belirttiğimiz 1 yıllık süre geçmemişse TTK m.644 teki düzenlemeye dayalı olarak sebepsiz zenginleşme davası açmanız yerinde olur.İspat yükü davalı taraftadır.
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 1998/5470
Karar: 1998/7225
Karar Tarihi: 27.10.1998
ÖZET: Davada davacı hamil ile davalı keşideci arasında bir temel borç ilişkisi bulunmadığından davacı itirazın iptali davasını münhasıran çeke dayandırmıştır. TTK.nun 644. maddesine dayalı bir sebepsiz iktisap davasıda tamamen kambiyo hukukundan kaynaklanan bir dava türü olmasına ve HUMK.nun 74 ile 75 e 76. maddeleri uyarınca hakimin bir davada sadece tarafları ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i talepleri ile bağlı olup, kanunları re'sen tatbik ederek uyuşmazlıkları sonuçlandırmak görevi ile yükümlü bulunmasına nazaran mahkemece davanın TTK.nun 644. maddesine göre yorumlanmış olmasında ve buna göre hüküm kurulmasında bir isabetsizlik yoktur. Taraflar arasındaki iş ticari nitelikte olduğuna göre 3095 S.K.nun 2/3. maddesinde düzenlenen kısa vadeli krediler için öngörülen reeskont oranında faize hükmedilmesi ve bu faiz oranının T.C. Merkez Bankasından sorularak belirlenmesi gerekirken dayanağı ve niteliği belli olmayan %80 oranında faiz uygulanması doğru görülmemiştir.
(6762 S. K. m. 644) (1086 S. K. m. 74, 75, 76) (3095 S. K. m. 2) (YİBK. 04.06.1958 T. 1958/15 E. 1958/6 K.)
Dava: Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 24.3.1998 tarih ve 47-328 sayılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalı borçlunun keşide ettiği çekin ciro vasıtasıyla müvekkiline geldiğini, davalı ile yapılan görüşme neticesinde ödeneceği düşüncesi ile çeki ibraz müddetinde yazdırmadığını, çek bedelinin 3.2.1997 tarihine kadar beklenmesine rağmen ödenmemesi üzerine icra takibine bağlandığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini beyanla asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline ve %40 oranında tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, borçları bulunmadığını, çek vasfını taşımayan bir belge ile icra takibi yapıldığını beyanla davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatı verilmesini istemiştir.

Mahkemece, dava, temel ilişkiye dayanarak genel hükümlere göre açılmış alacak davası olarak değerlendirilerek, davaya konu çekin
yazılıdelilbaşlangıcı
olduğu ve davalı tarafça çekteki imza inkar edilmediğinden çek tutarının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre TTK.644. maddesi göz önüne alınarak tahsiline karar verilir gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne çek bedeli olan 42.500.000 liranın keşide tarihi olan 30.9.1997 tarihinden itibaren %80 faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davacı vekilinin 10.3.1998 tarihli dilekçesi ve bu dilekçeyi açıklayan 24.3.1998 tarihli celsedeki beyanına göre TTK.nun 644. maddesi çerçevesinde dava, sebepsiz iktisap davasına dönüşmüş bulunmakla bir alacak davasıdır. Davanın bu niteliğine göre icra inkar tazminatın hükmedilmemesi doğru olup davacı vekilini temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davalı vekilinin temyizine gelince: dava her ne kadar itirazın iptali davası olarak açılmış isede yukarıda açıklandığı üzere davacı vekilinin beyanı ile TTK.nun 644. maddesinde düzenlenen sebepsiz iktisap davasına dönüşmüştür.

Davacının bu konuya ilişkin beyanı bulunmasa dahi bilindiği üzere TTK.nun 644. maddesinde düzenlenmiş bulunan sebepsiz iktisap davası kambiyo hukukuna dayalı bir dava çeşitidir. Çeke dayalı müracaat hakkı düşmüş olan hamilin alacağına daa yoluyla kavuşabilmesi için önünde iki seçenek bulunmaktadır. Hamil ya doğrudan temel borç ilişkisine dayanarak bir tahsil davası açacak ya da TTK.nun 70/14. bendi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken ve aynı yasanın 644. maddesinde düzenlenmiş bulunan sebepsiz iktisap davası yoluna başvuracaktır. Davada davacı hamil ile davalı keşideci arasında bir temel borç ilişkisi bulunmadığından davacı itirazın iptali davasını münhasıran çeke dayandırmıştır. TTK.nun 644. maddesine dayalı bir sebepsiz iktisap davasıda tamamen kambiyo hukukundan kaynaklanan bir dava türü olmasına ve HUMK.nun 74 ile 75 e 76. maddeleri ile 4.6.1958 tarih 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca hakimin bir davada sadece tarafları ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i talepleri ile bağlı olup, kanunları re'sen tatbik ederek uyuşmazlıkları sonuçlandırmak görevi ile yükümlü bulunmasına nazaran mahkemece davanın TTK.nun 644. maddesine göre yorumlanmış olmasında ve buna göre hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmayıp davalı vekilinin bu yöne ilişkin ve sair temyiz itirazları yerinde değildir.

3- Ancak; taraflar arasındaki iş ticari nitelikte olduğuna göre 3095 S.K.nun 2/3. maddesinde düzenlenen kısa vadeli krediler için öngörülen reeskont oranında faize hükmedilmesi ve bu faiz oranının T.C. Merkez Bankasından sorularak belirlenmesi gerekirken dayanağı ve niteliği belli olmayan %80 oranında faiz uygulanması doğru görülmemiş olup hükmün bu yönden davalı yararına bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte yazılan nedenlerle davacı vekilinin, 2 numaralı bentte
yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 3 numaralı bentte yazılı nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı
fazla alınan 766.100 lira harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27.10.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
BorÇlunun Senet İptalİ Davasi AÇma Hakki av.bengü bulut Meslektaşların Soruları 3 28-08-2008 12:50
Çekİ Ödeyen Cİrantanin Takİp Ve MÜdahİl Olma Hakki hamburabi42 Meslektaşların Soruları 2 08-02-2008 16:39
İlamsiz Takİp avseher Meslektaşların Soruları 3 06-12-2007 11:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05514097 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.