Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

aile konutu şerhi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-08-2008, 15:37   #1
miss_lawyer

 
Dikkat aile konutu şerhi

Müvekkil A, B hakkında boşanma davası açtı, dava sürecinde A ya ait (tapu A üzerine)fakat B nin kaldığı eve B nin talebi ile aile konutu şerhi düşülmüş. Yerel mahkemede taraflar boşandı fakat şu an dosya temyiz aşamasında.
soru1) Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra aile konutu şerhi kalkar mı?
soru2) Şu an o evde B kalmakta, boşanma kararından sonra B, A 'ya evin kirasını ödemek zorunda kalır mı? (A kira talep edebilir mi?)
soru3) B nin babasından kalan gayrimenkullerden kendi payına düşen 1 adet evi vardır. Bu durumda aile konutu şerhi kaldırılabilir mi? çünkü B nin babadan kalma evi olduğu halde A kirada oturuyor .
A nasıl bir yol izlemelidir? Teşekkürler.
Old 20-08-2008, 16:02   #2
hırs

 
Varsayılan

tarafların evliliği kesin olarak sona erdiğinde aile konutu şerhi de kalkar.Bu durumda eş burada oturmaya devam ederse bence fuzuli işgal durumu ortaya çıkar ve buna göre hem ecrimisil isteyebilir hemde yasal diğer yollara başvurabilirsiniz.
Old 20-08-2008, 18:04   #3
Av.Olcay Pehlivanlıoğlu

 
Varsayılan

Aile konutu şerhi tarafların evli olmaları nedeniyle konulan bir şerh olması nedeni ile boşanma kararının kesinleşmesi ile şerh etkisini yitirir.

Kira ödemek zorunda kalması gibi bir durum söz konusu olamaz.Ama boşanma kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren aile konutu şerhi etkisiz kalacağından fuzuli işgal nedeniyle ecrimisil gündeme gelebilir.

Aile konutu şerhi, tarafların birlikte yaşadıkları veya yaşadıkları varsayılan konut üzerinde gerçekleştiği için tarafların üzerine kayıtlı başka gayrimenkuller şerh üzerinde etkili olmaz

Saygılarımla
Old 20-08-2008, 22:23   #4
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Konunun tartışılan başka bir yönü ile katkıda bulunmak isterim.

Boşanma kararının kesinleşmesiyle evlilik birliği sona erdiğinden, aile konutu şerhine ilişkin taşınmaz bu niteliğini kaybetmekte, şerh gerçeği yansıtmamaktadır. Terkinin bu hususta dava açılarak mı, yoksa Tapu Sicil Müdürlüğü'ne müracaat edilerek mi sağlanacağı tartışma konusudur.

Kesinleşmiş boşanma kararının varlığına rağmen, gerçeğe aykırı şerhin terkini için ayrıca mahkeme kararı aranması, gereksiz bir külfettir. Ancak bu görüş ne yazıkki azınlıkta kalmaktadır. Bu hususu ayrıntısıyla izah eden azınlık görüşü ve Yargıtay kararı aşağıya eklenmiştir.

Saygılarımla.

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/9531
Karar: 2006/17441
Karar Tarihi: 12.12.2006

ÖZET: Dava; davacı*ya ait (6) bağımsız bölüm nolu ta*şınmazın tapu kaydına, davalının talebiyle konulan aile konutu şerhinin kaldırılmasına ilişkin olup, şerhin devamını gerek*tiren evlilik birliğinin boşanma ka*rarının kesinleşmesiyle sona ermiş bulunmasına, ileri sürülen dayanağın mal ayrılığı ve paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin varlığı halinde söz konusu olacağına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin red*di gerekir.


(4721 S. K. m. 194, 254)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonun*da mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak oku*nup gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Dosyadaki yazılara, kararın da*yandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle dava; davacı*ya ait (6) bağımsız bölüm nolu ta*şınmazın tapu kaydına, davalının talebiyle Türk Medeni Kanununun 194. maddesi gereğince konulan aile konutu şerhinin kaldırılmasına ilişkin olup, şerhin devamını gerek*tiren evlilik birliğinin boşanma ka*rarının kesinleşmesiyle sona ermiş bulunmasına, Türk Medeni Kanu*nunun 254. maddesinde yer alan hükmün mal ayrılığı ve paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin varlığı halinde söz konusu olacağına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin red*diyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alman harem mahsubuna işbu kararın tebliğin*den itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğu ile karar verildi. 12.12.2006

KARŞI OY YAZISI

Davacı tarafından <boşanma> sebe*biyle kendi adına kayıtlı bulunan aile ko*nutunun tapu kaydı üzerinde var olan <aile konutu şerhinin kaldırılması> iste*nildiği ve bu sebeple <aile konutu şerhi*nin kaldırılmasına> karar verildiği ve eş*ler arasında kural mal rejiminin (yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma re*jimi) (TMK. m. 202 f.I, 218-241) geçer*li olduğu konusunda değerli çoğunluk ile aramızda <görüş birliği> vardır.

Çekişme nedir?

Taraflar 10.7.1986 günü evlenmiş*lerdir. Davacı koca adına kayıtlı bulu*nan aile konutunun tapu kaydı üzerine davalı kadının istemi ile 30.5.2003 ta*rihinde aile konutu şerhi konulmuştur. Taraflar 23.3.2005 tarihinde kesinle*şen karar ile boşanmışlardır. Davacı koca tarafından 27.9.2005 tarihinde aile konutu şerhinin kaldırılması için <boşandığı eşi> aleyhine temyiz konusu dava açılmıştır.

Başka bir anlatımla davacı ve dava*lı <dava tarihinde> evli bile değillerdir.

Bilindiği üzere Dairem uygulama*sında eşler arasında boşanma davası varsa <Boşanma davasının <kesinleşme tarihi ile sınırlı> olarak aile konutunun şerhi gerekirken (M.K. md. 194) yazılı şe*kilde boşanmadan sonra da devam ede*cek şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aylandır. (Y 2 HD, 03.06.2003, 5022-8187, Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sa*yılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, : I. Cilt, Ankara 2004 Kısaltma: GENÇCAN-TMK, s. 1098) Eş de*yişle bu kararımızdan da anlaşılacağı üzere aile konutu şerhi hukuki varlığını ancak <boşanma kararının kesinleşme tarihine kadar> sürdürebilmektedir.

Taraflar arasındaki evlilik birliği boşanma karan ile <sona erdiğinden> dava konusu taşınmaz aile konutu özelliğini kaybetmiştir. Başka bir anla*tımla aile konutuna ilişkin şerh <yol*suz> hale gelmiştir.

<Malik olan> eş mahkeme kararına <gerek kalmadan> bu yolsuz şerhi ilgili Tapu Sicil Müdürlüğüne sadece <bo*şanma kararını> ibraz ederek terkin et*tirebilir.

Aynı yöntem benzer hallerde de uygulanmalıdır.

Malik olan eş tarafından ilgili Tapu Sicil Müdürlüğüne;

Malik olmayan eşin ölümü ile evli*lik birliği sonlanmışsa buna ilişkin <ölüm belgesi> ya da <nüfus kaydı>,

İptal ile evlilik birliği sonlanmışsa buna ilişkin <mahkeme karan>,

Gaiplik sebebiyle fesih ile evlilik birliği sonlanmışsa buna ilişkin <mah*keme karan> ibrazı halinde dava konu*su taşınmaz malın üzerinde mevcut <aile konutu> şerhinin terkini gerekir. (Aynı görüş: M. Alper GÜMÜŞ, Türk Me*deni Kanununun Getirdiği Yeni Şerh*ler, Ankara 2003, s.67, Murat DOĞAN, Tapu Sicilinde Tasarruf Yetkisi Kısıtla*masının Şerhi, Ankara 2004, s. 224)

Bilindiği üzere tarafların boşanma*larına ilişkin kararın <kesinleştiği tarih*te> davacı malik koca açısından var olan <M ehliyeti sınırlaması> (Bakınız: HGK, 4.10.2006, E: 2006/2-591, K: 2006/624, YKD, Cilt: 32, Sayı: 12, Aralık 2006, S. 1899 da yer alan karşı oy yazım) <kendiliğinden> ortadan kalkmaktadır. Tıpkı malik olmayan ve aile konutu şer*hi verdiren eşin <öldüğü> tarihte hem ai*le konutu niteliğinin kendiliğinden kaybı ile şerhin <ölüm tarihi> itibarıyla kendili*ğinden yolsuz hale gelmesi gibi.

Boşanma kararı ölüm, gaiplik ve hükümsüzlük gibi evliliği sonlandıran sebeplerden olmakla evlilik birliğinin sona ermesi sebebiyle aile konutu şer*hinin <kaldırılması> istenebilir. (Ömer Uğur GENÇGAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN Boşanma - 2, S. 571)

Ancak aile konutu şerhinin kaldırılması istemi <mahkemeye> değil de il*gili <Tapu Sicil Müdürlüğüne> malik olan eş tarafından yapılabilir yapılmalı*dır. Tapu Sicil Müdürlüğü malik olan eşin talebi halinde terkin işlemi yapmak <zorunda> iken aile konutu maliki olan eşe terkini sağlamak için gereksiz yere bir de <dava açma> külfeti yüklenemez.

Kaldı ki tarafların boşanmalarına ilişkin kararın kesinleştiği tarihte dava*cı malik koca açısından var olan <fiil ehliyeti sınırlaması> kendiliğinden orta*dan kalktığı ve malik olmayan eş açı*sından aile konutu korumasından ya*rarlanma olanağı kalmadığı için <malik olmayan eşe> husumet bile düşmez. Tıpkı ölen malik olmayan eşin mirasçı*larına husumet düşmeyeceği gibi.

Husumet sadece <evlilik birliğinin sürdüğü> hallerde düşer. Çünkü evlilik birliği sürdüğü için aile konutu şerhinin malik olan eşin tek yanlı beyanı ile kal*dırılması malik olmayan eşin hukuki ya*rarlarını zedelediği gibi aile konutu şer*hinin kaldırılması davasında da evlilik birliği sürmekte ise aile konutu şerhinin kaldırılması aynı şekilde malik olmayan eşin hukuki yararların zedelediği için elbette ona husumet yöneltilmeli, gös*terdiği takdirde delilleri toplanmalı ve sonucu uyarınca karar verilmelidir.

4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 1019 f. I hükmüne göre tapu memuru, il*gililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri onlara tebliğ etmekle yükümlüdür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 1019 f. I hükmüne göre ilgililerin bu işlemlere kar*şı İtiraz süresi, kendilerine yapılan tebliğ tarihinden işlemeye başlar.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m, 1019 hükmü <evlilik birliğinin deva*mı sırasında> gerçekleşen aile konutu şerhi terkini işlemine ilişkindir. Evlilik birliği <son bulmuşsa> malik olmayan eş ya da mirasçılarına tebliğ zorunlulu*ğu olmadığı gibi evlilik birliği sun bul*muş eş ya da mirasçılarının itiraz hakkından da söz edilemez.

Örnek verelim: Eşler arasındaki ev*lilik birliği malik olmayan eşin ölümü ile son bulmuşsa dava konusu taşınmaz aile konutu özelliğini <ölüm tarihinde> kaybetmiştir. Başka bir anlatımla aile konutuna ilişkin şerh ölüm tarihinde <yolsuz> hale gelmiştir. Sağ kalan malik eş, malik olmayan eşin ölüm kaydını Tapu Sicil Müdürlüğüne ibraz ettiği an aile konutu şerhi terkin edilir. Bu terkin işleminin malik olmayan eşin mirasçıla*rına tebliğ zorunluluğundan söz edile*mez. Zira <resmi bir kayıtla> belgelen*miş olduğu için ölüm sebebiyle gerçek*leştirilen terkin işlemine mirasçıların itiraz hakkı bulunmamaktadır.

Bu yüzdendir ki malik olan eş evli*lik birliği <son bulduğu andan itibaren> kendisi için var olan <fiil ehliyeti sınırla*ması> kendiliğinden ortadan kalktığı için malik olmayan eşin ya da mirasçılarının açık rızası <bulunmadan>;

-Şerhe konu konut ile ilgili kira sözleşmesini feshedebilir,

-Şerhe konu konutu devredebilir,

-Şerhe konu konut üzerindeki haklan sınırlayabilir,

-Rıza gerekmediğinden hakimin müdahalesinin istenmesine gerek de yoktur,

-İşlem tarafı üçüncü kişinin kaza*nımı korunur.

Tapu Sicil Müdürlüğü terkin ko*nusunda <çekişme> yaratırsa ne olacaktır? Malik olan eş tarafından çekiş*me çıkaran Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek <Aile konutu şerhinin boşanma kararının kesinleştiği tarihte yolsuz hale geldiğinin tespiti> istenilmelidir.

Bu yönler gözetilmeden yazılı şe*kilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

Açıklanan sebeplerle değerli çoğun*luğun <farklı görüşüne> katılmıyorum. (¤¤)

Kaynak : Sinerji Mevzuat
Old 28-04-2009, 14:01   #5
Av.Arzu Erkan

 
Dikkat acil

müvekkil ile eşi boşamışlar. Müvekkil kadın aile konutu üzerinde hakkı oldugunu ve evin kendisine verilmesi gerektiğini söylüyor. Boşanma davas sırasında aile konutu ile ilgili talepte bulunmamış. Nasıl ve nerede dava açacağımı bilemiyorum.Ayrıca aile konutu üzerinde tapuda şerh var.Müvekkil ev için kendisinin de maddi manevi katkı yaptığını ispat edebilecek durumda.
şimdiden teşekkürler....
Old 28-04-2009, 14:13   #6
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Aile mahkemesinde, Medeni kanun 227 madde kapsamında, evin alınmasına, korunmasına ya da iyileştirilmesine yönelik katkı, alacak olarak istenmelidir.

Belirttiğiniz gibi maddi katkı SOMUT olarak ispat edilmelidir.

Aile konutu şerhi boşanmanın kesinleşmesi ile işlevini yitirir.

Bu alacak dava da boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılabilir.

Katkı payına ilişkin olarak fazaya ilişkin hakların saklı tutulabileceğini düşünmekteyim.

Ayrıca eklediğim link de yardımcı olacaktır.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=5218
saygılarımla,
Old 28-04-2009, 14:53   #7
Av.Arzu Erkan

 
Dikkat

yardımımınız içi teşekkürler.Tarflar arasında mal ayrılığı rejimi var diye düşünüyorum çünkü taraflar yaklaşık 30 yıl önce evlenmişler ve ev evlendikleri sırada yapılmış bu bilgiler sonucu değiştirir mi acaba?
Old 28-04-2009, 15:05   #8
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2008/2-432
Karar: 2008/444
Karar Tarihi: 18.06.2008

ÖZET: Somut olayda; taşınmaz ve araç, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Bu mallar, yeni rejime kocanın <kişisel malı> olarak girmiştir. Edinilmiş mal değildir. Çalışmayan, herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan davacı kadının bu malların edinilmesine herhangi bir katkısı kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davacı; katkı payı karşılığı veya değer artış payı nedeniyle davalıdan alacak talebinde bulunamaz.

(4721 S. K. m. 170, 186, 189, 220, 225, 227, 229, 230, 236, 239) (743 S. K. m. 152, 153)

Dava: Taraflar arasındaki <boşanma ve katılma alacağı> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5.Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, tazminat talebinin reddine dair verilen 5.10.2004 gün 2003/253 E., 2004/1356 K. sayılı karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25.5.2005 gün 5977-8233 K. sayılı ilamı ile boşanma yönünden onanmış tazminat yönünden bozulmuştur. Yeniden yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne dair verilen 6.3.2007 gün ve 2005/876 E., 2007/221 K. sayılı kararın incelenmesi Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 4.6.2007 gün ve 8774-9394 sayılı ilamı ile;

(...Taraflar 27.04.1989'da evlenmişler, boşanma davası 18.04.2003 tarihinde açılmış boşanma yönünde oluşan hüküm 06.07.2005 tarihinde kesinleşmiştir. Keçiören'deki ev 11.04.1995'te, otomobil ise 19.08.1997 tarihinde alınmıştır.

Dinlenen tanıklar, davalı kadının 2000 yılında hediyelik eşya yapıp sattığını zaman zaman da temizliğe gittiğini ifade etmişlerdir. Davacının davalıya ait evin ve otomobilin edinilmesine katkıda bulunduğuna ilişkin bir beyan ve delil bulunmamaktadır. Kadının, ev kadını olarak, evin yemek, temizlik gibi işlerini yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olması, Türk Medeni Kanununun 227. maddesi anlamında katkı sayılamaz. O halde, isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Birleşen davalar, boşanma ve katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Davacı-K.Davalı Fatma Ataş vekili, tarafların boşanmalarına, nafakaya, manevi tazminata, ev ve arabanın alımına yapılan katkı nedeniyle maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davanın reddini savunmuştur.

Yerel Mahkeme, tarafların boşanmalarına, çocukların velayetinin babalarına verilmesine, Fatma Ataş'ın tüm taleplerinin reddine karar vermiş, Fatma Ataş'ın temyizi üzerine Özel Daire boşanma, nafaka ve manevi tazminata ilişkin hükmü onamış ancak tazminat istemi araç ve eve katkıya ilişkin olup bu istek boşanmanın eki olmadığından nisbi harç tamamlanmadan yargılamaya devam olunamayacağı nedeniyle hükmü bozmuştur. Yeniden yapılan yargılama sonucu mahkemece katkı alacağına ilişkin davanın kabulüne karar verilmiş, Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş'ın temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuş, Yerel Mahkeme kararında direnmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık kadının ev kadını olarak, evin yemek, temizlik gibi işlerini yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olmasının Türk Medeni Kanununun 227. maddesi anlamında katkı sayılıp sayılmayacağı noktasındadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi yürürlükte iken, taraflar; evlenme mukavelesiyle kanunda muayyen diğer usullerden birini, kabul etmediklerine göre, aralarında yasal rejim olan mal ayrılığı geçerlidir. (TKM. m.170) Taşınmaz ve araç, taraflar arasında bu rejim geçerli iken edinilmiştir.

Mal ayrılığında; eşlerden her biri, kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir. (TKM. m.186/1) Eşlerden her birinin mallarının geliri ve kendi kazançları yine kendilerine aittir. (TKM. m.189)

743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi gereğince evin intihabı, karı ve çocukların münasip veçhile iaşesi kocaya aittir. 153 üncü madde gereğince de eve kadın bakar. Başka bir ifade ile, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisine göre; kadının eve bakması ve ev işlerini yapması yasal ödevidir. 743 sayılı yasada, eşlerden birinin edindiği mala, diğer eş katkı yapmış ise, sağladığı bu katkı karşılığını isteyebileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, Yargıtay kararları ile; katkıyı sağlayan eşin, diğerinden katkısı karşılığı genel hükümlere göre bir tazminat talep edebileceği kabul edilmiştir. Şayet, eşlerden birinin edindiği mala, diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa, bu talep kabul edilemez. Başka bir ifade ile kadının, ev işlerini yapması ve çocuklara bakmış olması, diğer eşin edindiği mala katkı sayılamaz. Sonuç olarak; 1.1.2002 tarihinden önce, eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, kadın veya kocanın diğerinden katkı payı karşılığı bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka, parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle bir katkısının olması gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 227. maddesinde getirdiği düzenleme ile, bundan önceki yasadaki boşluğu doldurmuştur. Evvelce Yargıtay kararlarıyla doldurulan boşluk, açık hüküm konularak yasal hale getirilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 227'nci maddesi gereğince; <eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç yada uygun karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında, bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak, o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler yazılı bir anlaşma ile değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.> Kuşkusuz, sözü edilen hüküm gereği değer artışı nedeniyle alacak talep edebilmek için de, talepte bulunan eşin, diğer eşe ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir katkı sağlamış olması gerekir. Çalışmayan ve herhangi bir kazancı ve geliri bulunmayan kadının, ev işlerinde harcadığı emeği, bu maddeye göre yine katkı sayılmaz ve kadın bu emeğine dayanarak yine değer artışı için alacak talep edemez.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, evi dışında çalışmayan ve herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan kadının, ev işlerinde sarfettiği emeğini, yasal rejim olan <edinilmiş mallara katılma rejiminde> diğer eşin bu mal rejiminin devamı süresince edinilen malları üzerinde, <katılma alacağı> hakkı (TMK. m. 236 ve 239) tanımak suretiyle yasal karşılığa bağlamıştır. Yasanın 236'ncı maddesinde yer alan hüküm gereği; <her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar.> 231 inci madde <artık değerin> ne olduğunu ve nasıl bulunacağını göstermiştir. <Artık değer, eklemeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Değer eksilmesi göz önüne alınmaz.> (m. 231) Katılma alacağının hesabında <eklenecek değerler> yasanın 229'ncu maddesinde, denkleştirmeden elde edilen miktarlar da Yasanın 230'ncu maddesinde gösterilmiştir.

Somut olayda; taşınmaz ve araç, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Bu mallar, yeni rejime (edinilmiş mallara katılma) kocanın <kişisel malı> olarak girmiştir. (TMK. m. 220/2) Edinilmiş mal değildir. Çalışmayan, herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan davacı kadının bu malların edinilmesine herhangi bir katkısı kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davacı; katkı payı karşılığı veya değer artış payı nedeniyle davalıdan alacak talebinde bulunamaz. Taraflar arasındaki 1.1.2002 tarihinden itibaren başlamış olan edinilmiş mallara katılma rejimi, boşanma davasının açıldığı 18.4.2003 tarihinde sona ermiştir. (TMK. 225/2) Kocanın kişisel mallarının, yeni rejim döneminde geliri varsa (kişisel malların geliri edinilmiş maldır) kadın ancak, bu edinilmiş mal üzerindeki varsa <katılma alacağını> (TMK. m. 236 ve 239) isteyebilecektir. Davacının edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilerek katılma alacağının tahsiline ilişkin bir davası ise bulunmamaktadır.

Bu itibarla, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. O halde usul ve yasaya uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş'ın temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının temyiz edene iadesine, 18.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Kararın ayrıntılı incelemesinde de görüleceği üzere yanıt değişmeyecektir.

Kolay gelsin,
Old 30-04-2009, 13:11   #9
Av.Arzu Erkan

 
Acil aile konutu için alacak davası mı açacağım?

aile konutu için alacak davası mı açmam gerekiyor kafam iyice karıştı.Medeni kanunun 227,md'sine dayanarak.
Old 04-02-2010, 11:01   #10
Av.Aysunn

 
Varsayılan

konuyla ilgili olduğu için yeni bir başlık açmadan burda yazmamın yararı olduğunu düşündüm yardımı dokunacak meslektaşlarıma şimdiden teşşekkür ederim.
müvekkilin adına kayıtlı evde eşi ve çoçukları ikamet etmektedir. müvekkil evden ayrıldıktan sonra eşi tapuda aile konutu şerhi koydurdu. açılan boşanma davasında boşanmaya hükmedilmiş, hüküm temyiz aşamasında iken müvekkilin eşi tarafından evin alınmasında katkısı olması nedeni ile evin 1/2 sinin terkini ve kendi adına tescili talepli dava açılmıştır. boşanma davası yargıtaydan onanarak döndü ve kesinleşti. bu nedenle aile konutu şerhinin terkini davası açmayı düşünüyorum fakat şu an evle ilğili derdest olan diğer davanın aile konutu şerhinin terkini davasına bir etkisi ya da engeli söz konusu olabilir mi?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İpoteklı Eve Aile Konutu Şerhi Konulabilir Mi? avzehra Aile Hukuku Çalışma Grubu 34 30-12-2020 16:58
Aile Konutu Şerhi berrin leyla Meslektaşların Soruları 21 05-03-2015 16:18
Aile Konutu Şerhi Avukat Kamer Akgül Meslektaşların Soruları 8 17-07-2009 12:38
aile konutu şerhi hiçbir zaman kaldırılamıyor mu? Av.Caglar Meslektaşların Soruları 3 09-07-2008 12:30
Aile Konutu Şerhi Avukat Kamer Akgül Meslektaşların Soruları 9 20-02-2007 22:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05206609 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.