Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ikinci evlilikte iştirak nafakasının kalkma durumu

Yanıt
Old 25-11-2008, 22:49   #1
obaykan

 
Varsayılan ikinci evlilikte iştirak nafakasının kalkma durumu

Normalde benim bildiğim çocuğa bağlanan iştirak nafakasının sona erme sebepleri çocuğun 18 yaşını doldurmuş olması veyahut velayetin değişmesi veya ölüm gibi sebepler.Şunu sormak istiyorum kadının ikinci bir evlilik yapması durumunda çoçuğa bağlanan iştirak nafakası eski koca için ortadan kalkar mı?ben kalkmaz kanaatindeyim fakat bazı meslektaşlarım kalkacağı görüşünde ve anlam verememekteyim.Bununla ilgili yargıtay kararı olan meslektaşlarım varsa ve benimle paylaşırsa çok sevinirim.Saygılarımla...
Old 26-11-2008, 11:10   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

İştirak nafakasının, nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi ile bir ilgisi yoktur; bu nedenle iştirak nafakası kaldırılamaz. İştirak nafakasının kaldırılması ya da değiştirilmesi, çocuğun gereksinimleri ve tarafların ekonomik durumlarının değişmesi durumlarında sözkonusu olabilir.
Old 26-11-2008, 11:48   #3
Av.Nur Hayat BURAN

 
Varsayılan

Sitemizde bu husus daha önce de tartışılmış; http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=28703 ben de aynen katılıyorum ve iştirak nafakasının çocukla alakalı bir durum olduğunu boşanan eşlerin yeniden evlenmeleri ile durumun iştirak nafakası açısından değişmeyeceği kanaatindeyim.

Ancak aşağıdaki Yargıtay kararında istem halinde hakimin iştirak nafakasını yeniden takdir edebileceği yahut kaldırabileceğine ilişkin bir ibare var;

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/4464
K. 2005/4849
T. 2.5.2005
• İŞTİRAK NAFAKASININ KALDIRILMASI TALEBİ ( Kabulü Halinde Geçerlilik Tarihinin Dava Tarihinden Daha Önce Olacak Şekilde Gösterilmiş Olması Doğru Görülmediği )
• NAFAKANIN KALDIRILMA TARİHİ ( Dava Tarihinden Geçerli Olmak Üzere Nafakanın Kaldırılmasına Hükmedilmesi Gereği )
• İSTEM ŞARTI ( İştirak Nafakasının Kaldırılmasında Kanunen "İstem" Şartı Arandığına Göre Mahkemece Dava Tarihinden Geçerli Olmak Üzere Nafakanın Kaldırılmasına Hükmedileceği )
4721/m.182,183,331
ÖZET : Dava iştirak nafakasının kaldırılması talebidir. Mahkemece, velayeti davalı annede bulunan küçüğün, babası yanında kalması nedeniyle, davacı babanın istemi üzerine, velayetin nez edilerek babaya verilmesi de gözetilerek, iştirak nafakasının kaldırılmış olmasında bir isabetsizlik yok ise de; geçerlilik tarihinin ( dava tarihinden daha önce olacak şekilde ) 8 Temmuz 2003 olarak gösterilmiş olması doğru görülmemiştir. Zira, yukarıda belirtildiği üzere ( TMK'nun 183 ve 331.maddeleri ) hakim, ana veya babadan birinin "istemi" üzerine gerekli önlemleri alır veya gerekli değişikliği yapar. O halde, bu tip değişiklikler için kanunen "istem" şartı arandığına göre, mahkemece dava tarihinden geçerli olmak üzere nafakanın kaldırılmasına hükmedilmelidir.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı 16.1.2004 tarihli dilekçesinde; boşanma kararı ile müşterek çocuk Oğuzhan'ın velayetinin davalı anneye verildiğini, velayetin kendisine verilmesi için dava açtığını; çocuğun kendi yanında kaldığını, bakım ve gözetiminin tamamen tarafından yapıldığını iddia ederek; Temmuz 2003 tarihinden itibaren ödemekte olduğu iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının nafakadan kurtulmak için çocuğu yanında tuttuğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; 8 Temmuz 2003 tarihinden geçerli olmak üzere tarafların müşterek çocukları Oğuzhan için, Çay Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/117 esas, 2003/68 karar sayılı ilamı ile hükmolunan aylık 70.000.000 TL.iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında görülen, Konya 1.Aile Mahkemesinin 2004/1214 Esas, 2005/101 Karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde; mahkemece, davanın kabulü ile; Çay Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/117 esas ve 2003/68 karar sayılı ilamı ile davalı anneye velayeti verilen 06.06.1991 doğumlu Oğuzhan Özmen'in velayetinin davalı anneden nez edilerek ( kaldırılarak ) davacı babaya tevdiine karar verildiği, kararın 10.3.2005 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
TMK'nun 182/2.maddesine göre; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Aynı kanunun 183.maddesine göre de; Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim, re'sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır. Keza, TMK'nun 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.
Mahkemece; velayeti davalı annede bulunan küçüğün, babası yanında kalması nedeniyle, davacı babanın istemi üzerine, velayetin nez edilerek babaya verilmesi de gözetilerek, iştirak nafakasının kaldırılmış olmasında bir isabetsizlik yok ise de; geçerlilik tarihinin ( dava tarihinden daha önce olacak şekilde ) 8 Temmuz 2003 olarak gösterilmiş olması doğru görülmemiştir. Zira, yukarıda belirtildiği üzere ( TMK'nun 183 ve 331.maddeleri ) hakim, ana veya babadan birinin "istemi" üzerine gerekli önlemleri alır veya gerekli değişikliği yapar. O halde, bu tip değişiklikler için kanunen "istem" şartı arandığına göre, mahkemece dava tarihinden geçerli olmak üzere nafakanın kaldırılmasına hükmedilmelidir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.05.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı'dan alınmıştır.

Aşağıdaki Yargıtay kararında da iştirak nafakasının evlenmeye bağlı olarak kaldırılamayacağı yönünde;
T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/10743

K. 2005/9503

T. 4.10.2005

• YOKSULLUK NAFAKASI ( Yeniden Evlenmek Veya Fiilen Evliymiş Gibi Yaşamak Nafakanın Kaldırılması Nedeni Olduğu )

• NAFAKANIN KALDIRILMASI ( Lehine Yoksulluk Nafakasına Hükmedilen Kişinin Yeniden Evlenmesi Veya Taraflardan Birinin Ölümü Halinde Nafakanın Kendiliğinden Kalkacağı )

• FİİLEN EVLİYMİŞ GİBİ YAŞAMAK ( Evlenme Olmaksızın Fiilen Evliymiş Gibi Yaşaması Yoksulluğun Ortadan Kalkması Ya Da Haysiyetsiz Yaşam Sürmesi Durumlarında İse Mahkeme Kararı İle Kaldırılabileceği )

• YENİDEN EVLENMEK ( Lehine Yoksulluk Nafakasına Hükmedilen Kişinin Evlenmesi Halinde Nafakanın Kendiliğinden Kalkacağı )

4721/m. 175, 176

ÖZET : Dava, yoksulluk nafakası bağlanan kişinin imam nikahı ile evli olduğu iddiasına dayalı yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. Lehine yoksulluk nafakasına hükmedilen kişinin yeniden evlenmesi veya taraflardan birinin ölümü halinde nafaka kendiliğinden kalkar; evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz yaşam sürmesi durumlarında ise mahkeme kararı ile kaldırılabilir. Açıklanan hususlar nazara alınmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, davalının başka bir kişi ile imam nikahı ile evlenerek o Şahıstan çocuk sahibi 01duğu ileri sürülerek yoksulluk ve iştirak ( 220.YTL ) nafakasının kaldırılması talep edilmiş, mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı tarafından ileri sürülen sebepler iştirak nafakasının kaldırılmasını gerektirmediğinden mahkemece, iştirak nafakasının kaldırılması davasının reddine karar verilmesinde usule aykırılık görülmemiştir.
Ancak, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesinde; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş, kusuru daha ağır olmamak şartıyla geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir" hükmü getirilmiştir. T.M.K.'nun 176. maddesinde ise irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka veya maddi tazminatın alacaklı, tarafın yeniden evlenmesi veya taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkacağı; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması veya yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda; davacı tarafından iddiaların ispatı hususunda tanık deliline dayanılmış olmakla birlikte tanıkların müspet-menfi bilgileri sorulmamış, dava dilekçesinde ileri sürülen olaylar hakkında bilgileri sorulmamıştır.Kaldı ki, davalının nüfus kaydı celbedilerek boşanma kararından sonra çocuğu olup-olmadığı da araştırılmamıştır.
Mahkemece, eksik inceleme sonucunda yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx

Kazancı'dan alınmıştır.

Umarım faydalı olur...
Old 26-12-2016, 13:07   #5
Av. Şükrü EKREN

 
Varsayılan

Üzerinden hayli zaman geçmiş bir zaman ama benim de benzer bir konuda bir sorum olacak. Müvekkile birikmiş nafaka alacaklarının tahsili amacıyla bir icra takibi başlatıldı. Ancak alacaklı eş birikmiş nafaka alacağına konu edilen dönemin büyük bir bölümünde 3. şahıs ile imam nikahlı olarak yaşamış. Müvekkil eski eşinin imam nikahlı olarak yaşadığı diğer şahsı bulup kendisi ile görüşmüş, o şahısta bu bilgiyi ve imam nikahlı olarak yaşadıkları dönemi teyit etmiş. Aralarındaki bir anlaşmazlıktan olsa gerek aşağıdaki gibi bir dava ikame etmemiz halinde tanık olarak gelmeye ve beyanda bulunmaya hazır olduğunu da söyledi. Şimdi Sorum şudur;
1. Alacaklı eşin 3. şahıs ile imam nikahlı olarak yaşadığı döneme ilişkin olmak üzere NAFAKA BORÇLARI YÖNÜNDEN bir menfi tespit davası açılabilir mi?
Teşekkürler.
Old 28-12-2016, 11:26   #6
aacankaya

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Şükrü EKREN
Üzerinden hayli zaman geçmiş bir zaman ama benim de benzer bir konuda bir sorum olacak. Müvekkile birikmiş nafaka alacaklarının tahsili amacıyla bir icra takibi başlatıldı. Ancak alacaklı eş birikmiş nafaka alacağına konu edilen dönemin büyük bir bölümünde 3. şahıs ile imam nikahlı olarak yaşamış. Müvekkil eski eşinin imam nikahlı olarak yaşadığı diğer şahsı bulup kendisi ile görüşmüş, o şahısta bu bilgiyi ve imam nikahlı olarak yaşadıkları dönemi teyit etmiş. Aralarındaki bir anlaşmazlıktan olsa gerek aşağıdaki gibi bir dava ikame etmemiz halinde tanık olarak gelmeye ve beyanda bulunmaya hazır olduğunu da söyledi. Şimdi Sorum şudur;
1. Alacaklı eşin 3. şahıs ile imam nikahlı olarak yaşadığı döneme ilişkin olmak üzere NAFAKA BORÇLARI YÖNÜNDEN bir menfi tespit davası açılabilir mi?
Teşekkürler.

Türk Medeni Kanununun 176/3 maddesi bu konuyla ilgili olarak çok açık bir şekilde düzenlenmiştir.

"İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. (TMK m.176/3) Davacı, davalının resmi nikah olmaksızın başka birisiyle birlikte yaşadığını ileri sürerek yoksulluk nafakasının mahkeme kararı ile kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, yargılamanın devamı sırasında 03.09.2014 tarihinde davalının evlendiği ve nafakanın kendiliğinden ortadan kalktığı gerekçe gösterilerek, karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Dava 23.09.2013 günü açılmış, davalı 03.09.2014 tarihinde yeniden evlenmiştir. Toplanan deliller davanın açıldığı tarih itibariyle değerlendirilerek, davalının başkası ile yaşadığı kanıtlandığı takdirde dava tarihi itibarıyla yoksulluk nafakasının kaldırılması koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. "

Yukarıda yer alan Yargıtay kararının ilgili bölümü ile de ancak dava tarihi itibariyle yoksulluk nafakasının kaldırılıp kaldırılamayacağının araştırılması gerektiği vurgulanmıştır.
Ancak somut olay biraz daha farklı anladığım kadarıyla yargılama esnasında eski eşin ve eski eşin imam nikahlı kocasının kabul beyanları olacak. Burada beyana göre hüküm kurulabilir diye düşünüyorum. Nitekim davalı eşin beyanı davayı kabul anlamında olacaktır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ara kararda hükmedilen tedbir/iştirak nafakasının gerekçeli kararda azaltılması av.şeyda müjdeci Meslektaşların Soruları 11 15-08-2011 13:05
iştirak nafakasının kaldırılması ewrim Meslektaşların Soruları 2 12-08-2008 16:28
iştirak nafakasının icraya verilmesi için kesinleşmesi gerekiyor mu? nil-nil Meslektaşların Soruları 1 11-07-2007 10:52
iştirak nafakasının şekli olabilir mi? imsel Meslektaşların Soruları 3 22-11-2006 21:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06347704 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.