Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

TCK.m.103/6

Yanıt
Old 05-06-2007, 00:12   #1
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan TCK.m.103/6

Değerli Ceza HÇG üyeleri,

Yeni CMK sonrası çocukların cinsel istismarını düzenleyen 103. maddenin 6. fıkrasıyla ilgili tartışmalar sürmekte idi.

Eski TCK zamanındaki, mayubiyet, bekaretin izalesi kavramlarının yokoluşuyla birlikte, cinsel ilişki sonrası kızlık zarının bozulması halinin, mağdurun ruhsal sağlığında sorun yaşanmasa dahi, BEDEN TAMLIĞININ İHLALİ olarak değerlendirip değerlendirilemeyeceğini, şu an anımsamadığım ve bulamadığım bir forumda tartışmış idik.

O dönemde, henüz Yargıtay'ın bu yönde oluşturduğu bir içtihat da yoktu. Benim arayıp bulabildiğim dosyalar, adli tıptan bu konuda rapor alınmaksızın karar verildiğinden bahisle bozmaya konu kararlardan ibaretti.

Bu mahiyette neticelenen ve içtihada da konu olan bir emsale rastladınız mı?

Kızlık zarının bozulmasını, beden tamlığının ihlali olarak kabul etmek zorunluluk olarak kabul edilmekte mi?

Bence olmamalı, zira yasanın alt amaçlarından biri, bekaret olgusunu anıp da değer atfetmemek, kız/kadın ayrımını ortadan kaldırmaktı. Yasa koyucu "bekaret" kelimesini şüphe yok ki unuttuğu için maddeye eklememiş değil. Buna rağmen, beden veya ruh tamlığı ihlaline delil kabul edilmesi halinde, maddenin değiştirilmiş yeni haline gerek var mı?

Düşünceleriniz ve deneyimleriniz hangi yönde?

Saygılarımla...
Old 05-06-2007, 10:33   #2
üye3578

 
Varsayılan

Sayın Demirel, bu husus yargıtay kararlarında aşağıdaki şekilde değerlendirilmektedir;

Her cinsel istismar eyleminin mağdur çocuk üzerinde psikolojik bir travma yaratacağı düşünülse de, bu durum mağdur çocukların yaşı, bedensel gelişme derecesi, ruhsal, sosyal ve kültürel yapılarına göre göreceli bir nitelik arzettiğinden bu durumun her somut olayda tıbbi yönden Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Kurulundan görüş alınarak çözümlenmesi gerekir.

5.Ceza Dairesinin son kararları da bu yöndedir; 5.CD, 20.09.2006, 5838-7129 ve 29.05.2006, 3360-4491. İyi çalışmalar, Saygılar...
Old 05-06-2007, 15:03   #3
Seyda

 
Varsayılan

Zeynel Bey cevaplamadan önce ben de şöyle bir karar bulmuştum :

Yargıtay
5. Ceza Dairesi
E.2005/904
K.2005/6481
T.5.5.2005

KAÇIRIP ALIKOYMA VE İLİŞKİDE BULUNMA
KIZLIĞIN BOZULMASI

MAĞDURENİN KIZLIĞININ BOZULDUĞU, FENNİ BİR ŞEKİLDE DOKTOR RAPORU İLE TESPİT ETTİRLMEDEN, BEYANLARA VE GEBELİK RAPORUNA GÖRE SANIK HAKKINDA AĞIRLAŞTICI MADDENİN UYGULANMASI DOĞRU DEĞİLDİR; YENİ CEZA KANUNUNA GÖRE, KIZLIK ZARININ BOZULMUŞ OLMASI, BEDEN SAĞLIĞININ BOZULMASI OLARAK NİTELENDİRİLMEYECEKTİR.

5237/md. 103 (765/md.416,418)

Reşit olmayan mağdureyi rızasıyla kaçırıp alıkoyma ve cinsi münasebette bulunma suçlarından sanık H. P.nin yapılan yargılanması sonunda; mahkumiyetine dair B. 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 17.12.2004 gün ve 2004/2386 Esas, 2004/1511 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Mağdurenin kızlığının bozulduğu fenni bir şekilde doktor raporu ile tespit ettirilmeden, beyanlarına ve gebelik raporuna itibar edilerek sanık hakkında TCK.nun 418/2. maddesinin uygulanması,

Müdahil yararına tayin olunan vekalet ücretinin asil yerine, vekili adına hükmedilmesi,

Sonuç : Kanuna aykırı, sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine ve tutukluluk süresine göre sanığın TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu ya da hükümlü değilse telle tahliyesi için Yargıtay C. Başsavcılığına müzekkere yazılmasına 5.5.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(www.mevbank.com)

Ayrıca Yeni Türk Ceza Kanunu'nun değerlendirildiği bir makalede yazılan cümleyi de aynen aktarmak istiyorum :

''... Aslında her cinsel saldırı suçunda kişinin ruh sağlığında bir bozulma vardır. Burada kızlık zarına da değinmek gerekir. Kızlık zarı beden bütünlüğü içinde değerlendirilmiyor (tıpçılara göre )dolayısı ile kızlık zarının bozulması beden sağlığının bozulması olarak değerlendirilemez ancak toplumda ki genel telakkiye bakmak lazım böyle bir durumda mağdurun psikolojisi ve ruh sağlığı bozulabilir. Bu unsurun hangi hallerde ve nasıl uygulanacağı tereddütlüdür...''
(http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/187.doc)

Bu karardan ve makaleden aldığım kısmı aktardıktan sonra kendi düşüncemi belirtmem gerekirse ; bu suçta yasanın alt amaçlarından biri olan ''bekaret olgusunu anıp da değer atfetmemek, kız/kadın ayrımını ortadan kaldırmak'' düşüncesi mağdur yerine faili koruyor bana göre.Objektif bakmaya çalışıyorum ancak ülkemizdeki durumu da göz ardı edemiyorum. Kaldı ki kızlık zarının bozulması beden bütünlüğünün bozulmasının içinde değerlendirilemese bile, m.103/6 ''beden veya ruh sağlığı'' diyerek bir seçimlik hal öngördüğüne göre raporlara istinaden ruh sağlığının bozulması içinde değerlendirilebileceğini düşünüyorum.
Old 05-06-2007, 15:20   #4
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Zeynel,

Yanıtınız için teşekkür ederim.


Alıntı:
mağdur çocukların yaşı, bedensel gelişme derecesi, ruhsal, sosyal ve kültürel yapılarına göre göreceli bir nitelik arzettiğinden bu durumun her somut olayda

Öyleyse, kızlık zarının bozulmasını, beden sağlığının bozulması anlamında elde bir kabul edemeyeceğiz.


Sayın Şeyda,

Verdiğiniz ilk emsal eski yasa uygulamasına dair.

Makaleyi okuyacağım. Bu durumun mağduru değil faili koruduğuna dair düşüncenizi ise, Kadın hakları HÇG de daha önce uzun uzadıya yazdığım çeşitli gerekçelerle kabul edemiyorum.

Yeniden yazacağım, yanıtınız için size de teşekkür ederim.

Saygılarımla...
Old 06-06-2007, 15:26   #5
dark

 
Varsayılan

Alıntı:
Kızlık zarının bozulmasını, beden tamlığının ihlali olarak kabul etmek zorunluluk olarak kabul edilmekte mi?

salt kızlık zarının bozulmuş olmasının beden tamlığının ihlali olacağını düşünmüyorum ancak adli tıp tarafından çözülebilecek sorunlar olabilir örneğin yumurtalıkların işlevi yitirmesi, ileriye dönük büyük zararlar vermesi , ileride çocuk olamamsı v.b olumsuz koşulların söz konusu olabileceği anlarda beden tamlığının bozulmasını gösterir diye düşünüyorum...Sayın Seyda'nın
Alıntı:
Kızlık zarı beden bütünlüğü içinde değerlendirilmiyor (tıpçılara göre )
şeklindeki açıklamasından da tamamen bilimsel verilerden yararlanılması gerekilecek ise tıbben de mümkün gözükmemektedir. İlgili karar bulamadım ancak benim görüşüm bu yöndedir ..

Saygılar..
Old 06-06-2007, 15:45   #6
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Teşekkürler!

Bir meslektaşımla, İsmail Malkoç'un 2006 basım tarihli kitabını incelediğimizde biz de aynı sonuçlara vardık.

Öğreti ve gerekçelendirme tamam, şimdi sıra uygulamayı izlemeye geldi.

Katılan tüm üyelere tekrar teşekkür ederim.

Saygılarımla...
Old 06-06-2007, 16:44   #7
kowalevski

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

5. CEZA DAİRESİ

E. 2006/11279

K. 2006/10263

T. 18.12.2006

• IRZA GEÇME ( Kızlığı Bozulan Mağdurenin Suçun Sonucunda Beden veya Ruh Sağlığında Bozulma Olup Olmadığının Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesinden Görüş Alınarak Saptanması Gereği )

• RUH VE BEDEN SAĞLIĞININ BOZULMASI ( Kızlığı Bozulan Mağdurenin Suçun Sonucunda Beden veya Ruh Sağlığında Bozulma Olup Olmadığının Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesinden Görüş Alınarak Saptanması Gereği - Irza Geçme )

• ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI ( Irza Geçme - Kızlığı Bozulan Mağdurenin Suçun Sonucunda Beden veya Ruh Sağlığında Bozulma Olup Olmadığının Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesinden Görüş Alınarak Saptanması Gereği )

5237/m.103/6

5252/m.9/3


ÖZET : 5237 Sayılı Yasanın 103/6. maddesinin uygulanma olasılığı nazara alınarak kızlığı bozulan mağdurenin suçun sonucunda beden veya ruh sağlığında bozulma olup olmadığının Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesinden görüş alınarak saptanması ve sonuca göre uygulama yapılıp lehe Yasanın belirlenmesi yerine noksan soruşturmaya dayanılarak 765 Sayılı Yasa' nın lehe kabul edilerek bu kanun hükümlerine göre ceza tayin edilmesi, isabetsizdir.
DAVA : Irza geçme suçundan sanık ... bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda, atılı suçtan mahkumiyetine dair Bakırköy 7.Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 22.12.2005 gün ve 2005/244 Esas, 2005/280 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafıinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
5252 sayılı Yasanın 9/3 ve CMK.nun 34 ve 230. maddelerine uygun olarak lehe olan hükmün; önceki ve sonraki kanunların bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçlarının birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5237 Sayılı Yasanın 103/6. maddesinin uygulanma olasılığı nazara alınarak kızlığı bozulan mağdurenin suçun sonucunda beden veya ruh sağlığında bozulma olup olmadığının Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesinden görüş alınarak saptanması ve sonuca göre uygulama yapılıp lehe Yasanın belirlenmesi yerine noksan soruşturmaya dayanılarak 765 Sayılı Yasa' nın lehe kabul edilerek bu kanun hükümlerine göre ceza tayin edilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafıinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün belirtilen nedenle 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de nazara alınarak CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. yarx
Old 06-06-2007, 16:46   #8
kowalevski

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

5. CEZA DAİRESİ

E. 2006/32

K. 2006/427

T. 1.2.2006

• IRZA GEÇME ( Kızlık Bozmanın 5237 Sayılı TCK.nun 103/6.Maddesinin Uygulanmasını Gerektirir Nedenlerden Olup Olmadığı Hususunda Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesinden Görüş Alınması Gereği )

• KIZLIK BOZMA ( 5237 Sayılı TCK.nun 103/6.Maddesinin Uygulanmasını Gerektirir Nedenlerden Olup Olmadığı Hususunda Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesinden Görüş Alınması Gereği )

• MADDİ CEBİR ( Irza Geçme - 5237 Sayılı TCK.nun 103/6.Maddesinin Uygulanmasını Gerektirir Nedenlerden Olup Olmadığı Hususunda Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesinden Görüş Alınması Gereği )

• NÜFUS AİLE KAYIT TABLOSU ( Sanığın Mağdurenin Amcası Olduğuna Dair Beyanlar Karşısında 5237 Sayılı TCK.Nun 103/3.Maddesinin Uygulanabilirliği Açısından Getirtilmesi Gereği )

• AMCANIN IRZA GEÇMESİ ( Sanığın Mağdurenin Amcası Olduğuna Dair Beyanlar Karşısında 5237 Sayılı TCK.Nun 103/3.Maddesinin Uygulanabilirliği Açısından Nüfus Aile Kayıt Tablosunun Getirtilmesi Gereği )

5237/m.103

5252/m.9

5271/m.34,230

5320/m. 8

765/m.418


ÖZET : Kızlık bozmanın 5237 sayılı TCK.nun 103/6.maddesinin uygulanmasını gerektirir nedenlerden olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesinden görüş alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Sanığın mağdurenin amcası olduğuna dair beyanlar karşısında 5237 sayılı TCK.nun 103/3.maddesinin uygulanabilirliği açısından buna ilişkin nüfus aile kayıt tablosunun getirtilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizdir.
5252 sayılı Yasanın 9/3 ve CMK.nun 34 ve 230 maddeleri uyarınca lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle tespit edilmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi gerekir.
DAVA : Irza geçme suçundan hükümlü ...'ın hakkında 5237 sayılı TCK.nun uygulanıp uygulanamıyacağı ile ilgili olarak, ( ANKARA ) 2.Çocuk Mahkemesinden verilen 16.06.2005 gün ve 2003/223 Esas, 2003/182 sayılı Ek Kararın Yargıtay'ca incelenmesi hükümlü müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davanın esasını çözen veya bunda değişiklik yapan sonuç kararlar duruşma dışında verilmiş olsalar bile temyiz edilebileceği ve bu nedenle hükümlü müdafiinin isteminin temyiz niteliğinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
5237 sayılı TCK.nun 103/1-a maddelerinde mefruz cebirin unsur olarak yer almasına ve aynı yasanın 103/4.maddesinin ise yalnızca maddi cebiri ifade etmesine göre; olayda maddi cebirin veya tehditin gerçekleştiğini gösterir deliller ortaya konmadan TCK.nun 103/4.maddesi ile artırım yapılması,
Sanık hakkında ilk hükümde 765 sayılı TCK.nun 418.maddesinin uygulanmış olması karşısında, kızlık bozmanın 5237 sayılı TCK.nun 103/6. maddesinin uygulanmasını gerektirir nedenlerden olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesinden görüş alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden anılan madde ile artırım yapılması,
Sanığın mağdurenin amcası olduğuna dair beyanlar karşısında 5237 sayılı TCK.nun 103/3.maddesinin uygulanabilirliği açısından buna ilişkin nüfus aile kayıt tablosunun getirtilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5252 sayılı Yasanın 9/3 ve CMK.nun 34 ve 230 maddeleri uyarınca lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle tespit edilmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi, gerektiğinde duruşma açılıp tüm bunların gerekçeleride belirtilerek hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı, hükümlü müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan kararın bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi de gözetilerek CMUK.nun 321.maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), 01.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. yarx
Old 06-06-2007, 21:07   #9
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın kowalevski

Eklediğiniz kararlar için teşekkürler. Ancak bu kararların zaten bilgimiz dahilinde olduğunu, 1 no.lu mesajımın 4. paragrafında dile getirmiştim.

Bozma sonrası karar, -özellikle adli tıp rapor içerikleri- ve yeniden temyiz üzerine verilen içtihatlara gereksinimimiz var.

Saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03855991 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.