Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tedbir Nafakasi Için Kesinleşmeden Ilamli Icra

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-12-2015, 13:11   #1
TALES

 
Varsayılan Tedbir Nafakasi Için Kesinleşmeden Ilamli Icra

Elimde bir Boşanma ve Nafaka ilamı var,ancak kesinleşme şerhi yok .
Tedbir Nafakasına dair kısmı ilamlı icra takibi yapabilir miyim ?
( Mahkeme başka şehirde olduğundan kesinleşme şerhi almak zor olacak.)
Old 31-12-2015, 14:10   #2
Av.mehmet.av

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan TALES
Elimde bir Boşanma ve Nafaka ilamı var,ancak kesinleşme şerhi yok .
Tedbir Nafakasına dair kısmı ilamlı icra takibi yapabilir miyim ?
( Mahkeme başka şehirde olduğundan kesinleşme şerhi almak zor olacak.)
Tedbir nafakasına ait kararlar ilamlı icraya konu olamaz. İlamsız icra ile talep edilmelidir.
tedbir nafakası boşanma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.
Karar kesinleştikten sonra (yoksulluk veya iştirak nafakası verilmiş ise) bu kararı ilamlı icra ile isteyebilirsiniz. Bu konuda kesinleşme şerhi istenip istenmeyeceği bence biraz icra müdürünün inisiyatifine kalmış.
Old 31-12-2015, 15:29   #3
TALES

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.mehmet.av
Tedbir nafakasına ait kararlar ilamlı icraya konu olamaz. İlamsız icra ile talep edilmelidir.
tedbir nafakası boşanma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.
Karar kesinleştikten sonra (yoksulluk veya iştirak nafakası verilmiş ise) bu kararı ilamlı icra ile isteyebilirsiniz. Bu konuda kesinleşme şerhi istenip istenmeyeceği bence biraz icra müdürünün inisiyatifine kalmış.
Bu görüşe katılmıyorum. Ara kararla verilen Tedbir Kararı için bu doğru. Ancak Gerekçeli karar yazılmışsa neden ilamlı takip yapılamasın ? Ancak " Kesinleşme şart " denebilir.
Old 31-12-2015, 23:52   #4
Fatih Kabadayı

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:2008/12-656
K:2008/638
T:22.10.2008
KESİNLEŞEN BOŞANMA İLAMI
TAZMİNAT VE NAFAKA ALACAĞI
Özet
Kesinleşmiş olan boşanma ilamında yer alan tazminat ve nafaka alacaklarının temyiz edilmiş olması bu alacakların takibe konu edilmesini engelleyemez.
Boşanma hükmü kesinleştiğine göre, nafaka ve tazminat alacağı kesinleşip kesinleşmediğine bakılmaksızın takibe konulabilir hale gelmiştir.
Taraflar arasındaki şikayet davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manisa 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nce şikayetin kabulüne dair verilen 11.02.2008 gün ve 2008/59-57 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 13.05.2008 gün ve 2008/7485-10219 sayılı ilamı ile;
(… Kural olarak boşanma ekinde verilen maddi-manevi tazminat HUMK’un 443. maddesi gereğince kesinleşmeden takibe konulmaz. Ancak, boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesi halinde tazminata ilişkin hükmedilen alacağın tahsili için kesinleşme aranmaz. Keza tedbir niteliğinde verilen nafakanın da tahsili için kesinleşmesi gerekmez. Mahkemece açıklanan nedenlerle istemin reddi yerine kabulü isabetsizdir…), gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: İstek, icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir.
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ilamlı takibe girişilerek, boşanma bölümü kesinleşen ilama dayanılarak ilamda yer alan 11.000,00.-YTL maddi ve 5.000,00.-YTL manevi tazminat taleplerini içerecek şekilde, ancak bu kalemler açıklanmadan 15.000,00.-YTL asıl alacak ve 112,50.-YTL işlenmiş faizi, 900,00.-YTL ilam vekalet ücreti, 162,40.-YTL yargılama gideri ve 2,00.- YTL işlenmiş faizi, 900,00.-YTL ilam vekalet ücreti, 162,40.-YTL yargılama gideri ve 2,00.-YTL bakiye karar harcı ve 8,00.-YTL posta pulundan oluşan masrafları ile birlikte toplam 16.184,90.-YTL alacağın icra gideri, icra ücreti vekaleti, takip tarihinden başlayacak yasal faizi ile ve Perihan için her ay işleyecek aylık 100,00.-YTL yoksulluk nafakası ve küçük Nida için her ay işleyecek 100,00.-YTL iştirak nafakası ile birlikte tahsili istenmiştir.
Eldeki şikayet ile, kararın boşanma davası yönünden kesinleştiği, ancak maddi ve manevi tazminata ilişkin hükmün kesinleşmediği ve temyiz edildiği, dayanak mahkeme kararında maddi ve manevi tazminatın, kararın kesinleşmesinden sonra yasal faizi ile birlikte tahsili gerektiği yolunda hüküm bulunduğu, buna rağmen karar kesinleşmeden icraya konulduğu, bu bakımdan yapılan takibin iptaline karar verilmesi gerektiğinden takibin iptali talep edilmiştir.
Mahkemece “İlama aykırı takip yapıldığı yönündeki şikayetin kabulü ile, Manisa 2. İcra Müdürlüğü’nün 2008/879 esas sayılı dosyasında borçlu Recep hakkında yapılan ilamlı icra takibinin iptaline” karar verilmiştir.
Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyizi üzerine özel dairece karar, “Boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesi halinde tazminata ilişkin hükmedilen alacağın tahsili için kesinleşme aranmayacağı, keza tedbir niteliğinde verilen nafakanın da tahsili için kesinleşmesi gerekmediği, mahkemece açıklanan nedenlerle şikayetin reddi yerine kabulünün isabetsiz olduğu” gerekçesiyle, bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temziye karşı taraf/alacaklı vekili getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; takip dayanağı ilamın boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleşmiş olması karşısında, ilamda yer alan, ancak kesinleşmeyen maddi ve manevi tazminat ile tedbir nafakası vs kalemlerin kesinleşmeleri beklenmeden tahsilinin istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 443. maddesinin ortaya konulmasında yarar vardır. Anılan maddede:
Öncelikle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 443. maddesinin ortaya konulmasında yarar vardır. Anılan maddede:
“Temziyi dava icrayı tehir etmez. Ancak müstedi indettemyiz haksız çıktığı takdire mahkümunbihi eda ve teslim edeceğine dair kefaleti kaviye göstermek veyahut mahkumunbih olan nukut ve eşyayı bir mevkii resmiye depozito etmek veya hasmı tarafından emval ve emlaki haczedilmiş olmak şartiyle mahkeme temyiz talep üzerine müstacelen icranın tehirine karar verebilir (ilgili madde İİK m.36).
Müstedi Devlet ise veya müzahereti adliyeye (m. 465-472) nail olup da davanın ve hükmün mahiyetine ve ahvali saireye nazaran icranın tehiri icap ediyorsa bile teminat icranın tehirine karar verilebilir.
Nafaka hükümleri müstesnadır.
Gayrimenkule ve buna mütealik ayni haklara ve aile ve şahsın hukukun mütedair hükümler kat’iyet kesbetmedikçe icra olunamaz.
Hükmün kesinleştiği ilamın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve mahkeme başkanı veya hakimi tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir” hükmü yer almaktadır.
Görülmektedir ki, kural olarak boşanma ilamı ile birlikte hükmedilen maddi ve manevi tazminatın boşanma kararlarının eklentisi olması nedeniyle boşanma ilamı kesinleşmeden takibe konu edilmesi, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 443. maddesi karşısında mümkün değildir.
Boşanma kararının kesinleşmesi halinde ise bu ilamla birlikte hükmedilmiş olsa bile kesinleşmeyen maddi ve manevi tazminata ilişkin hükmün, takibe konu edilmesi olanaklıdır. Yine, tedbir niteliğinde hükmedilen nafakanın da takibe konu edilmesinde buna ilişkin hükmün kesinleşmesi aranmaz.
Nitekim, ayanı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 28.02.2001 gün ve 2001/12-206 Esas, 2001/217 Karar sayılı ilamında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; Manisa 1. Aile Mahkemesi’nin 2006/1001 Esas, 2007/567 Karar sayılı kararı boşanma yönünden kesinleşmiş; hükmün diğer kalemleri yönünden ise, temyiz edilerek 22.01.2208 tarihinde Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş olmakla karar takip tarihinde tazminatlar yönünden kesinleşmemiştir.
Görüldüğü üzere kesinleşmeden icra olunamayacağı belirgin olan boşanma hükmü kesinleşmiş; bu hükme bağlı olarak hükmedilen ancak temyize konu edilmekle kesinleşmemiş olan diğer alacak kalemleri ise, boşanma hükmünün kesinleşmesi ile birlikte, kesinleşip kesinleşmediklerine bakılmaksızın takibe konulabilir hale gelmiştir.
Bu durum karşısında, mahkemece Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle şikayetin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, dineme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek haminde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.10.2008 gününde, oybirliği ile karar verildi.




YARGITAY 8. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/6614
KARAR: 2013/11569

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Takibin konusunun ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 2009/41 E. 2012/38 K. sayılı boşanma ilamı olduğu, Mahkemece tarafların boşanmasına, davacı-karşı davalı için 2.500 TL manevi tazminata, takdir edilen aylık 300 TL tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra aylık 300 TL yoksulluk nafakası olarak devamına hükmedilmiş olup, icra dosyasındaki takip talebinden boşanma kararının eklentileri olan tedbir nafakası (karar kesinleşinceye kadar her ay 300 TL tedbir nafakası, karar kesinleştikten sonra ise her ay 300 TL yoksulluk nafakası şeklinde), manevi tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücretinin takibe konulduğu anlaşılmıştır.

Borçlu İcra Mahkemesine yaptığı başvurusunda, ilamın kesinleşmediğini, kesinleşmemiş tedbir nafakasının ilamsız icra yoluyla istenebileceğini, dayanak belgelerin icra takibine eklenmediğini belirterek takibin iptalini istemiştir. Mahkemece ilamın kesinleşmediği, tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakasına dönüşeceği, yoksulluk nafakasının, manevi tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücretinin boşanmanın ferisi olup kesinleşmeden takibe konulamayacağı gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi üzerine hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

6100 sayılı Kanuna eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanması gereken HUMK 443/4 (HMK 367) maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemezler. Ayrıca boşanma kararının eklentisi olan yoksulluk nafakası, tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik hükümleri de aynı kurala tabidirler. Boşanma ilamı daha önce kesinleşmiş ise iştirak-yoksulluk nafakası, tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin takibe konulabilmesi için nitelikleri gözetildiğinde kesinleşmeleri gerekli değildir (HGK. 28.2.2001 tarih 2001/12-206 E. 2001/217 K.) Anılan Yasa maddesinde tedbir nafakasının infazı ilamın kesinleşmesine bağlı tutulmamıştır. Somut olayda, talep edildiği aşamada, tedbir alacağı ilamada bağlanmış olduğundan, tedbir nafakası yönünden ret kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin tümünün kabulü doğru değildir.

SONUÇ:

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 10.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 2010/8093 Esas 2010/ 20586 Karar
İcra Müdürü, İlamın kesinleşip kesinleşmediğini kendiliğinden gözetemez. İcra emrini borçluya göndermek zorundadır.
(Karar Tarihi : 21.09.2010)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: İlamlı icra takibinde takip talebini alan icra müdürü alacaklının verdiği belgenin ilam veya ilam niteliğinde bir belge olup olmadığını kendiliğinden incelemekle yükümlü olup verilen belge ilam veya ilam niteliğinde ise ilama uygun şekilde icra emri düzenlenip borçluya göndermek zorundadır HUMK. nun 443/4. maddesi gereğince taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara dair ilamlar kesinleşmedikçe icra edilemez. Borçlu ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacak nitelikte olduğu konusunda ise icra emrini tebliği üzerine bu hususu şikayet yolu ile icra mahkemesi önüne getirerek takibi iptal ettirebilir.

Somut olayda alacaklı vekili icra müdürünün takibe konu ilamın kesinleşmeden infaza konamayacağı gerekçesi ile icra emri göndermemesine ilişkin 12.1.2010 tarihli işlemini şikayete konu yapmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle icra müdürü icra emri göndermekle yükümlü olduğu halde alacaklının icra emri gönderme talebinin reddi işlemi isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir.

KARAR : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 21.09.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 05-01-2016, 13:59   #5
SEDAT BAYSAL

 
Varsayılan .

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2011/19435
KARAR NO. 2012/1797
KARAR TARİHİ. 26.1.2012


> ARA KARARDA HÜKMEDİLEN TEDBİR NAFAKASI ( İlam Niteliğinde Olduğu - Davacının Yerleşim Yeri İcra Dairesinin de Yetkili Olduğu )

> TEDBİR NAFAKASI ( Ara Kararla Hükmedilen Nafakanın İlam Niteliğinde Olduğu - Nafaka Alacaklarında 2004 S.K. Md. 50 Hükmü Uygulanmayacağı )

> NAFAKA ALACAKLARINDA YETKİLİ İCRA DAİRESİ ( 2004 S.K. Md. 50 Hükmü Genel Yetkili İcra Dairesinin Borçlunun Yerleşim Yeri İcra Dairesi Olduğu Hükmü Uygulanmayacağı - Ara Kararda Hükmedilen Tedbir Nafakası Takibinde Alacaklının Yerleşim Yeri İcra Dairesinin de Yetkili Olduğu )

> YETKİLİ İCRA DAİRESİ ( Nafaka Alacaklarında 2004 S.K. Md. 50 Hükmü Uygulanmayacağı - Ara Kararda Hükmedilen Tedbir Nafakasına İlişkin Takipte Alacaklının Yerleşim Yeri İcra Dairesi de Yetkili Olduğundan Yetki İtirazının Reddine Karar Verileceği )

4721/m.177
2004/m.50
1086/m.9


ÖZET : Davacı tarafça mahkemenin ara kararıyla hükmettiği tedbir nafakasının tahsili için ilamsız takip yapılmışsa da; mahkemenin ara kararıyla hükmettiği nafaka ilam niteliğindedir. Nafaka alacaklarında, İİK'in 50. maddesi hükmü yani genel yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olduğu hükmü uygulanmaz. Davacının yerleşim yeri Edirne ili olduğuna göre, yetkili icra dairesi Edirne İcra Daireleridir. Yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilmelidir.

DAVA : Davacı vekili, Edirne Aile Mahkemesi'nin 2007/117 Esas sayılı dosyasında görülen boşanma davasının 20.02.2008 tarihinde karara çıktığını, kararın temyiz edilmesi nedeniyle kesinleşmediğini, mahkemenin 26.12.2007 tarihli ara kararıyla davacı eş için aylık 100.00 ¨ tedbir nafakasına hükmettiğini, birikmiş 4.320.00 ¨ tedbir nafakası alacağı için ilamsız takip yaptıklarını, davalının yapılan takibe yerleşim yerinin İstanbul ili Kadıköy ilçesi olduğundan ve aynı alacak için mükerrer takip yapıldığından bahisle icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiğini, nafaka alacaklarının tahsili için açılan davaların Türkiye'nin her yerinde açılabileceğinden davalının yetkiye ve borca itirazlarının iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsilini istemiştir.

DAVALI, mahkeme ilamının icraya konu edilemediği için ilamsız takibe konu edildiğini İİK'in 50. maddesi uyarınca yerleşim yeri icra dairesi olan Kadıköy İcra Daireleri'nin yetkili olduğunu, yapılan takibe yetki itirazının bulunduğunu, borca ve miktara itirazının söz konusu olmadığını, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinde haklı olmadığından bahisle davanın reddini savunmuştur.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Mahkemece, ilamsız icrada yetki konusunun ilamlı icradakinin aksine HUMK'daki yetki kurallarının esas alınarak kıyasen belirleneceği, İİK'in 50. maddesi uyarınca genel yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olduğu, nafaka alacaklısının mutlaka nafaka borçlusunun yerleşim yeri icra dairesinde takip yapmak zorunda olduğu ancak bu yetkinin kamu düzenine ilişkin olmadığı ve icra dairesi yetkisizliğini mahkemenin kendiliğinden gözetemeyeceği, borçlunun takip yapılan icra dairesinin yetkisine süresinde yetki itirazında bulunduğu gerekçesiyle yetkili icra dairesinin Kadıköy İcra Dairesi olması ve Edirne İcra Dairesi'nin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.

Uyuşmazlık konusu takibe konu edilen alacak Edirne Aile Mahkemesi'nin 26.12.2007 tarihli ara kararıyla davacı eş için aylık 100.00 ¨ olarak hükmedilen, birikmiş 4.320.00 ¨ tedbir nafakasına ilişkindir. Davacı taraf, Edirne İcra Müdürlüğü'nün 2010/1203 Esas sayılı dosyasıyla ilamsız takip yaparak davalı borçluya ödeme emri tebliğ ettirmiştir. Davalı borçlu ise süresinde yetki itirazında bulunmaktadır.

Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 177. maddesinde “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.” Düzenlemesi ile zayıf durumda bulunan davacıyı korumak amacı güden genel yetki kuralı getirilmiş bulunmaktadır. Kanun koyucu genel yetki hükmü getirmekle davacıya seçimlik hak tanınmıştır. Buna göre, davacı ( nafaka alacaklısı ) isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde, isterse HUMK'un 9. maddesi gereğince davalının ikametgahı mahkemesinde dava açabilecektir.

Davacı tarafça mahkemenin ara kararıyla hükmettiği tedbir nafakasının tahsili için ilamsız takip yapılmışsa da; mahkemenin ara kararıyla hükmettiği nafaka ilam niteliğindedir.

Nafakaya dayalı olarak açılacak davalar Türkiyede'ki her yerde Asliye Hukuk –Aile Mahkemelerinde açılabileceği gibi dava sonucu hükmedilen nafakanın da tahsili için aynı şekilde Türkiyede ki tüm icra müdürlüklerinden birinde takip konusu edilebilir. Nafaka alacaklarında, İİK'in 50. maddesi hükmü yani genel yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olduğu hükmü uygulanmaz.

Somut olayda, davacının yerleşim yeri Edirne ili olduğuna göre, yetkili icra dairesi Edirne İcra Daireleridir. Mahkemece, yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilip hüküm tesisi gerekirken icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 06-01-2016, 00:30   #6
TALES

 
Varsayılan

Cevap lütfeden arkadaşlara teşekkür ederim. Konu aydınlandı. Tedbir nafakasını heryerden icraya koyabiliriz. Karar yazılmışsa bu kısım için ilamlı icra takibi yapabiliriz...
Yazana okuyana teşekkürler
Old 03-05-2016, 16:49   #7
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2009 / 6576
Karar: 2009 / 14462
Karar Tarihi: 30.06.2009


ÖZET: Kanunda, mahkeme ara kararlarının ilam niteliğinde olduğu belirtilmediği gibi, mahkemece ara kararlarıyla verilen tedbir nafakaları da hükmün kesinleşmesine kadar ilam mahiyetinde sayılamayacağından, ilamlı takibe konu edilemezler.(2004 S. K. m. 38)

Dava: Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İİK'nin 38. maddesinde ilam mahiyetini haiz belgeler; <mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borcu ikrarın havi re'sen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler> olarak sayılmış olup bu belgelerin ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olacağı belirtilmiştir. Bu düzenlemede, mahkeme ara kararlarının ilam niteliğinde olduğu belirtilmediği gibi, mahkemece ara kararlarıyla verilen tedbir nafakaları da hükmün kesinleşmesine kadar ilam mahiyetinde sayılamayacağından, ilamlı takibe konu edilemezler. (HGK'nın 11.06.1997 gün ve 97/12-352 - 97/538)

Açıklanan nedenlerle mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 30.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 03-05-2016, 16:53   #8
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2012 / 5994
Karar: 2012 / 22210
Karar Tarihi: 25.06.2012


ÖZET: Borçlunun mahkemeye başvurusu, ara kararla hükmedilen tedbir nafakasının ilamlı takibe konu edilemeyeceği, icra dairesinin yetkisiz olduğu ve dayanak ilamın Yargıtay tarafından bozulması sebebiyle takibin iptali istemine ilişkindir. Nafaka alacağı ayrılık süresince kocanın geliri bulunmayan karısına bakma ve onun geçimini sağlama yükümlülüğü devam edeceğinden, aile hakimi, ayrılık kararında tedbir nafakasına hükmetmiş, anılan hükmün bozulduğuna, kaldırıldığına, geçersiz olduğuna dair bir karar da verilmemiştir. Bu sebeple nafaka alacağının niteliği de göz önünde bulundurulmak suretiyle bu yöne dair takibin devamını sağlar nitelikte karar verilmesi gerekirken takibin durdurulmasına dair karar verilmesi doğru görülmemiştir.(4721 S. K. m. 169, 462)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup; dava dosyası için Tetkik Hakimi P... Ç... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:

Karar: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Kadıköy 2. Aile Mahkemesi'nin 31.3.2009 tarihli ara kararıyla dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 300 TL tedbir nafakasına hükmedildiği ve bilahare 25.2.2010 gün ve 2009/50 Esas, 2010/151 Karar sayılı kararı ile de <tarafların 18 ay süreyle ayrılmalarına, ayrılık kararı süresince aylık 600 TL tedbir nafakasının her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine> karar verildiği, anılan bu kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 20.6.2011 tarih ve 2010/10152 Esas, 2011/10863 Karar sayılı ilamı ile <... davacı kadının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun ön mesele sayılması gerekirse Türk Medeni Kanunu'nun 462/8. maddesi uyarınca işlem yapılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi...> gerekçesiyle bozulduğu görülmektedir.

Borçlunun mahkemeye başvurusu, ara kararla hükmedilen tedbir nafakasının ilamlı takibe konu edilemeyeceği, icra dairesinin yetkisiz olduğu ve dayanak ilamın Yargıtay tarafından bozulması sebebiyle takibin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yetki itirazının reddiyle takip dayanağı ilamın bozulmasının icra işlemlerini olduğu yerde durduracağından bahisle takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.

Nafaka alacağı T.M.K.nun 169 ve devamı maddeleri uyarınca verildiğine göre, ayrılık süresince kocanın geliri bulunmayan karısına bakma ve onun geçimini sağlama yükümlülüğü devam edeceğinden, aile hakimi, ayrılık kararında tedbir nafakasına hükmetmiş, anılan hükmün bozulduğuna, kaldırıldığına, geçersiz olduğuna dair bir karar da verilmemiştir. Bu sebeple nafaka alacağının niteliği de göz önünde bulundurulmak suretiyle bu yöne dair takibin devamını sağlar nitelikte karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle takibin durdurulmasına dair karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle nafaka alacağının tahsiline hasren İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.06.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 25-05-2017, 14:03   #9
av__emrah

 
Varsayılan

8. Hukuk Dairesi 2016/19110 E. , 2016/17163 K.

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:



KARAR

Borçlu vekili, ... Aile Mahkemesi'nin ... sayılı dosyasının ... tarihli duruşmasında verilen tedbir nafakası ara kararının ilamlı icra takibine konu edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece tedbir nafakasına ilişkin ara kararın örnek 4-5 icra emrine konu edilebileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş olup hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir.

İİK'nun 38. maddesinde, ilam mahiyetini haiz belgeler “Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borç ikrarına havi resen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler” olarak sayılmış olup bu düzenlemede mahkeme ara kararları ve kısa kararlarının ilam niteliğinde olduğu belirtilmemiştir. Ayrıca ara kararları İİK'nun 68. maddesindeki belgelerden olduğundan ve kararın bütününü ihtiva ettiğinden genel haciz yolu ile takibe konulması mümkün ise de, ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz.

Mahkemece takip tarihindeki durum ve dayanak belge nazara alınarak, ara karara dayalı olarak ilamların icrası yolu ile takip başlatılmayacağı ve icra emri gönderilemeyeceği yönündeki borçlu şikayetinin kabulü ile, icra emrinin iptaline karar verilmesi yerine, yazılı gerekçeyle reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.


SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 29,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 19.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 25-05-2017, 14:06   #10
av__emrah

 
Varsayılan

8. Hukuk Dairesi 2014/24856 E. , 2016/5647 K.

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Takibin Taliki veya İptali

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:


KARAR

Borçlu vekili şikayetinde; icra emrinde talep edilen alacağın ... Aile Mahkemesi'nin ... sayılı dosyasının ... tarihli duruşmasında verilen tedbir nafakası ara kararına ilişkin olduğunu, ancak bu ara kararının ilamlı icra takibine konu edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Tedbir ara kararının mahkeme tarafından verildiği; Mahkemece tedbir nafakasının istenebilmesi için kesinleşmesi gerekmediği, icra dosyasında borcun ödendiğine dair bir delil bulunmadığı gerekçesiyle şikayet reddedilmiş, karar borçlu vekilince temyiz olunmuştur.

İİK'nun 38. maddesinde, ilam mahiyetini haiz belgeler “Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borç ikrarına havi resen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler” olarak sayılmış olup bu düzenlemede mahkeme ara kararları ve kısa kararlarının ilam niteliğinde olduğu belirtilmemiştir.

Ayrıca ara kararları İİK'nun 68. maddesindeki belgelerden olduğundan ve kararın bütününü ihtiva ettiğinden genel haciz yolu ile takibe konulması mümkün ise de, davanın sonunda verilen ve tefhim edilen kısa karar gerekçeli kararla bütünlük arz edeceğinden müstakilen ilamsız takip yolu ile veya ilamların icrası yolu ile müstakilen infaz edilemez.

Mahkemece takip tarihindeki durum ve dayanak belge nazara alınarak, kısa karara dayalı olarak ilamların icrası yolu ile takip başlatılmayacağı ve icra emri gönderilemeyeceği yönündeki borçlu şikayetinin kabulü ile, icra emrinin iptaline karar verilmesi yerine, yazılı gerekçeyle reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.

SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve HUMK.nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-03-2018, 00:18   #11
hayalperdesi

 
Varsayılan

Merhaba son duruşmada tedbir nafakasına hükmedildiyse ve gerekçeli karar da yazıldıysa ek olarak boşanma kesinleşip ferileri için itirazlar yapıldıysa takip ilamlı mı ilamsız mı olmalı ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bozmadan Sonra Ilamli Icra furugferruhzad Meslektaşların Soruları 3 12-05-2015 19:11
ilamli icra takibi alacaklının eksik kaydi sibelokandan Meslektaşların Soruları 1 06-02-2015 01:07
Icra Takibinde Talebin Sonradan Azaltilmasi-tedbir Nafakasi av.ebru Meslektaşların Soruları 3 17-11-2014 14:32
Yoksulluk Nafakasi Olarak Devamina Hükmedilmeyen Tedbir Nafakasi SARIKAHYA Meslektaşların Soruları 1 10-10-2014 15:34
Ilamli Icra Takibine Yapilan Itiraz (önemli Ve Acil!...) AV.ESRA UYSAL Meslektaşların Soruları 1 07-02-2014 18:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07442307 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.