Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

asli mudahale

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-04-2008, 10:27   #1
Av.Ufuk

 
Varsayılan asli mudahale

Asli mudahalede usul nasıldır.Ayrı bir dava olduğundan bahsediliyor.Bundan kasıt ayrı bir dosya ile farklı bir esas numarası almak mıdır.Böyleyse tevziye girmesi gerekmiyecek mi.Maddi olay şu şekildedir.

Dava boşanmadan sonra kadının k.pederine karşı asliye hukuk mahkemesinde açmış olduğu alacak davasıdır.Eşlerin ortak yaptırdığı bina kamulaştırılıp yıkılmış tapu k.peder üzerinde olduğu için kamulaştırma bedlini kadının k.pederi almıştır.Bina 2001 yılından önce yapılmıştır.Arsa bedelsiz olarak yola terk edildiği için dava sadece kamulaştırılan binanın bedeline ilişkindir.Boşanma dosyası yargıtaydadır.Arsa k.pederin olup binayı eşler ortak yaptırmıştır.Davalı k.peder duruşmada binayı oğlunun yaptırdığını parayı da ona verdiğini söylemiştir.Ama hiç bir delil ileri sürmemiştir.Kadın ise iddiasını tanık deliliyle güçlendirmiştir.Halbu ki Binanın çoğunluğunu müvelkkilim olan kocanın katkısıyla yapılmıştır..Fakat davacı tamamı üzerinde hak iddia ediyor.Koca adına davaya asli müdahale etmek istiyoruz. Usul nasıldır.Bu dosyada bizim müdahalemiz üzerine alacak hesabı nasıl yapılır.asli müdahil hakkında hüküm nasıl kurulur.Bir de kimin yanında davaya katılmamız gerekir.Teşekkürler.
Old 23-04-2008, 12:29   #2
mylassos

 
Varsayılan Davaya Müdahale

Sayın meslekdaşım;
Asli müdahalede taraflar arasında görülen bir uyuşmazlık bakımında ileri sürülen iddiaların dışında 3. bir iddia ile davaya katılma söz konusudur. Bir bakıma davaaki davacı ve davalıya karşı açılmış bir dava durumu mevcuttur. Ayrı bir dava denmesi bu nedenledir. Taraflar yanında katılma söz konusu değildir, bu feri müdahalenin bir özelliğidir.
Usulü ise davanın görüldüğü Mahmekenin dosyasına asli müdahale istemli dilekçeyle başvuru ile olur. Talebin niteliğine göre harç ödenir. Siz de yeni dava açar gibi belirli bir miktarı talep etmeli, dava içinde talebinizle ilgili delillerinizi ileri sürmelisiniz. Alttaki kararda bununla ilgili açıklama mevcuttur.
Kolay gelsin....


YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 1981/1098

K. 1981/1057

T. 6.2.1981

• ASLİ MÜDAHALE ( Asli Müdahilin Tıpkı Bir Davacı Gibi Hareket Etmek Hakkını Haiz Olması-Hükmü Başlıbaşına Temyiz Hakkını Haiz Olması )

• ASLİ MÜDAHİLE ETKİLİ HÜKÜM VERİLMESİ GEREĞİ ( Müdahilin İsteği Hakkında Olumlu veya Olumsuz Bir Karar Verilmemiş Olması )

• ASLİ MÜDAHİLİN TALEBİ HAKKINDA BİR KARAR VERİLMEMİŞ OLMASI ( Usul ve Yasaya Aykırı Olması )

ÖZET : Asli müdahale, bir davada bir kimsenin kendi hakkını korumak için taraflara bağlı olmaksızın iddiada bulunmasıdır. asli müdahale istemi hakkında karar verilmeden davaya devam edilemez.
DAVA : Ş. İle Tekel Başmüdürlüğü vekili Av. Ö., müdahil R. ve müştereklerine vekaleten kendisine asaleten Av. R. aralarındaki men`i müdahale davasının reddine dair Diyarbakır İkinci Asliye Hukuk Hakimliği`nden verilen 13.10.1980 gün ve 578/405 sayılı hükmün, Yargıtay`ca incelenmesi davacı, davalı Tekel Başmüdürlüğü vekili ile müdahiller vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Hüküm esas bakımından davacı ile müdahiller tarafından ve avukatlık ücreti yönünden de Tekel İdaresi tarafından temyiz edilmiştir. Krokide ( B ) işareti ile gösterilen nizalı kısmın Tekel İdaresi tarafından kamulaştırılan 195 parsel kaydının kapsamı içinde kaldığı ve müdahillerin bu yer hakkında bir davaları mevcut bulunmadığı ve dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden davalı Tekel İdaresi lehine avuktalık ücreti tayin ve takdir edilmiş olup bunda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamış olduğuna göre, hükmün krokide ( B ) işareti ile gösterilen taşınmaz kısmına ilişkin bölümüne yöneltilen davacı ile Tekel İdaresinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu bölümünün esas ve avukatlık ücreti yönünden onanmasına, ve krodike ( A ) işareti ile gösterilen 2.300 mı.lik ve ( C ) işareti ile gösterilen 1.500 mı.lik yerler hakkında müdahillerin taleplerinin reddine ilişkin hükme yöneltilen temyiz itirazlarına gelince: Müdahiller vekili Av. R. tarafından verilen 7.11.1977 tarihli müdahale dilekçesi ile, dava konusu taşınmazın kendilerine ait 95 ve 96 parseller içerisinde kaldığı ve bunlardan 96 parselin, tapulamada itirazlı olduğu ve sonradan verdikleri dilekçelerle de bu kısımlar hakkında tapulamadan önce de tapuları olduğu davalı Tekel İdaresi ile davacıların iddialarının yersiz bulunduğu belirtilerek bu tür iddiaların ve davacının davasının reddine karar verilmesi istenilmiştir. Mahkece harç alınmak suretiyle adı geçenler asli müdahil olarak yargılamaya kabul edilmişler ve sonunda müdahillerin istekleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Fer`i müdahale şekli HUMK.nun 53. ve bunu izleyen maddelerinde düzenlenmiş olduğu halde, asli müdahale denilen şekil kanunumuzda ve diğer bazı kanunlarda ( örneğin Bern Kantonu Usul Kanununda ) ayrıca düzenlenmiş değildir. Oysa, örneğin Alman Usul Kanunu`nun ( ZPO ) 64. paragrafı bu konuyu düzenlemekte ve "Her kim ki, diğer kişiler arasında görülmekte olan bir hukuki uyuşmazlığın kesin bir karar ile sonuçlanmasına kadar kendi istemini, önünde hukuki ihtilaf görülmekte olan aynı mahkemece her iki tarafa yöneltilmiş bir dava ile dermeyan etmeye yetkilidir" demekle ve aynı Kanunun 65. paragrafında ise "esas dava asli müdahale hakkında kesin karar verilinceye kadar bir tarafın isteği üzerine ertelenebilir" denilmektedir.
Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere asli müdahalede bir üçüncü kişi yargılamaya davanın yanlarından birine yardım etmek için girmemekte; aksine o, görülmekte olan davanın her iki yanına karşı dava konusu şeyin kendisine aidiyetini iddia etmektedir.
Usul kanunumuzda yer almamış olmakla birlikte gerek uygulamada gerekse öğretide asli müdahalenin varlığı kabul edilmiştir.
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi`nin 22.1.1971 günlü ve 1971/11-12 sayılı kararında şöyle denilmiştir: "Asli müdahale bir davada bir kimsenin kendi hakkını korumak için fer`i müdahalede olduğu gibi taraflara bağlı olmaksızın iddiada bulunması demektir... Asli müdahil tıpkı bir davacı gibi hareket etmek hakkını haizdir. Hükmü başlıbaşına temyiz hakkını haizdir."
Asli müdahale bir kişinin açılmış bir davada kendi yararına bir hakkın tesbit ve korunmasını istemesiyle olur. Olayımızda durum bundan farklı değildir. Müdahiller dava konusu bu kısımların tapulamadan çok önceden beri tapulu yerleri olduğunu ve halen bu yere tapulamaca vaziyet edilerek 96 parsel şeklinde tutanağın düzenlendiği, ancak itiraz şekliyle tutanağın kesinleşmediğinin mülkiyetin tesbitine iliştiğini bu ididaların çözüm yerinin tapulama mahkemesi olduğunu bildirimişlerdir. Müdahiller mülkiyetin kendilerine ait olduğunu belirterek her iki tarafın ( benimdir ) şeklinde iddialarının red edilerek çekişmenin çözümlenmesini mahkemeden istemektedirler. Bu durumda müdahalede bulunanların hukuki yararları ile davanın taraflarının hukuki yararları çatışmaktadır. Davaya bu nedenle müdahale edilmiştir.
Verilecek hükmün müdahillere etkili olması gerekir. Müdahile ait istekler askıya alınarak ya da "bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilerek istek hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Müdahale konusu olan kısımların mülkiyetine tapulamada uyuşmazlık konusu olduğu ileri sürüldüğüne göre 766 Tapulama Kanunun 50. maddesindeki koşullar var ise o takdirde uyuşmazlığın bu kısmı hakkında görevsizlik kararı verilerek dosyanın tapulama mahkemesine gönderilmesi gerekir. Mahkemece 96 parsele ait tapulama tutanağı getirtilerek tutanağın kesinleşip kesinleşmediğinin, kesinleşme var ise davadan önce olup olmadığının, kesinleşmemiş ise uyuşmazlığın 766 sayılı Tapulama Kanunun 47 ve 48. maddelerde sayılan uyuşmazlık türlerinden olup olmadığının araştırlması ve sonunda taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözümleyici biçimde ve müdahiller ile yanlara etkili olacak bir biçimde karar verilmesi gerekir iken bunlardan zuhul ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz ve müdahiller ile davacı ve davalı Tekel idaresinin hükmün krokide ( A ) ve ( C ) işareti ile gösterilen kısımlarına ilişkin bölümüne yönelttikleri bozma dilekleri yerinde olduğundan kabulü ile hükmün bu bölümünün BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu konulara yöneltilen sari temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 6.02.1981 tarihinde onamada oybirliği bozmada oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Alman Usul Kanunu paragraf 64`de yer alan davaya asli müdahale HUMK.nunda düzenlenmemiştir. Aşağıda değinilen doktrinin görüşüne göre, Türk Hukukunda da uygulama olanağı vardır. Yargıtay kararları ile de asli müdahelenin varlığı kabul edilmektedir.
Asli müdahaleden söz edilebilmek için, üçüncü bir kişi tarafından; dava devam edereken hem davacı, hem de davalı aleyhine açılmış bir dava bulunması ve üçüncü kişinin, dava olunan şeyin davacı ve davalıya değil, kendisine ait olduğunu iddia etmesi gerekir. ( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 1974, s. 544; Prof. Dr. Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku 1977, cilt 1, s. 312 ).
Olayımızda ise, müdahiller 7.11.1977 günlü harcı alınmış dilekçelerinde; davacının, Tekel İdaresinin el atmasının önlenmesini istediği taşınmazın kendilerine ait 95 ve 96 sayılı parseller olduğunu iddia etmişler, herhangi bir istekte bulunmamışlardır. Davalı Tekel İdaresine yöneltilmiş bir davaları yoktur. Bu nedenle dilekçeleri, davaya asli müdahale olarak kabul edilemez.
Recai ve arkadaşlarının dilekçelerinin asli müdahale sayılmamasının sonucu olarak da -tartışma konusu olmakla birlikte- müdahillerin tapu kayıtlarına ilişkin tapulama tutanaklarının henüz kesinleşip kesinleşmediğini ve buna dayalı olarak mahkemenin görevli olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur.
Doktrine uygun biçimde R. ve arkadaşlarının dilekçelerini davaya müdahale olarak kabul etmeyen mahkeme kararı isabetlidir. Yerel mahkeme kararının onanması düşüncesiyle çoğunluk görüşüne karşıyım.
Üye
( A.R.D. )

yarx
Old 23-04-2008, 12:41   #3
Av.Ufuk

 
Varsayılan

Teşekkürler.Duruşma salonunda davacı yanında mı davalı yanında mı duracağız acaba.
Old 23-04-2008, 12:52   #4
mylassos

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk
Teşekkürler.Duruşma salonunda davacı yanında mı davalı yanında mı duracağız acaba.

talebinizin niteliği gereği siz de davacı pozisyonundasınız.
Old 23-04-2008, 14:32   #5
Av.Ufuk

 
Varsayılan

bu davada tarafların ne miktarda alacaklı olduğu nasıl hesaplanacaktır.Katkı payları nasıl belirlenecektir.Binanın yapımına arsa vererek katılan k.peder kamulaştırma bedelinde hak sahibi midir.
Old 03-05-2008, 16:11   #6
Av.Ufuk

 
Varsayılan

Bu davada hem davalının hem de asli müdahilin vekaletini beraber üstlenebilir miyim.davalı dava konusu taşınmazın müvekkilime aidiyetini kabul etmektedir.Davacının davasının reddini istemekle yetinsem eda hükmü içeren bir talepde bulunmasam usul hatası yapmış olur muyum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
HUMK'a göre Asli Müdahale Almıla Meslektaşların Soruları 6 05-04-2012 15:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04589701 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.