Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

köy senedi resmi evrak mıdır, yoksa özel evrak mıdır

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-09-2007, 18:06   #1
akarsu

 
Varsayılan köy senedi resmi evrak mıdır, yoksa özel evrak mıdır

HERKESE MERHABALAR;
KARAR AŞAMASINA GELMİŞ BİR DOSYA İLE İLGİLİ OLARAK ACİLEN GÖRÜŞLERİNİZE İHTİYACIMIN OLDUĞUNU BELİRTEREK SORUMU SORUYORUM;
Köy muhtarının ve azaların da aralarında bulunduğu 7 sanık hakkında sahte köy senedi ile tapusuz gayrımenkulün satışına dair sahte köy senedi düzenledikleri iddiasıyla 765 sayılı yasanın 345. maddesi uyarınca cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılıyor.
olayda şikayetçi olan ve imzasının taklit edildiği iddia olunan şahsa ait gayrımenkulün 22.03.2005 tarihli sahte köy senedi ile satıldığı iddia ediliyor.
Senedin aslı ortada yok.
Bu arada sahte köy senedi ile satıldığı iddia olunan gayrımenkuller ile ilgili asliye hukuk mahkemesinde görülmekte olan davaya sahte senedin fotokopisi bir başka sanık tarafından 12.12.2005 tarihinde delil olarak sunuluyor.
Adli tıp kurumu tarafından sahte olduğu iddia olunan köy senedinin fotokopisi üzerinde inceleme yapılıyor ve sahte senet fotokopisi üzerindeki imzanın şikayetçiye ait olmadığına dair rapor veriyor.
Köy muhtarı da dahil tüm sanıklar ısrarla şikayetçinin belgenin düzenlendiği tarihte huzurlarında bulunduğunu, imza attığını, kendilerinin buna şahit olduklarını beyan ediyorlar.
1)Bahse konu köy senedi resmi evrak mıdır, yoksa özel evrak mıdır?
2)Adli tıp fotokopi belge üzerinde incelem yaparak yeterli bir kanaate ulaşabilir mi?
3)Burada her hangi bir suç var mıdır? Sahtecilik suçu oluşmuş mudur?
4)Eğer sahtecilik suçu oluşmuş ise suç sahte belgenin tanzim tarihi olan 22.03.2005 tarihinde mi oluşmuştur?, yoksa belgenin fotokopisinin bir başka sanık tarafından delil olarak mahkemeye sunulduğu tarih olan 12.12.2005 tarihinde mi oluşmuştur.
5)Buradaki suçun zamanaşımı ne zaman dolar?
6)Sahteliği iddia olunan köy senedi aslının ortada olmamasına ve tüm sanıkların ısrarla şikayetçinin senedin tanzimi anında huzurlarında bulunduğunu ve senedi imzaladığını beyan etmelerine rağmen adli tıp'ın fotokopi belge üzerinde yaptığı inceleme ile imzanın şikayetçiye ait olmadığı yönündeki raporu dikkate alınmayıp sanıkların beraati mümkün müdür?
ilgilenecek tüm meslektaşlarıma çok teşekkür ederek meslektaşlarımın yardımlarını bekliyorum...

Herkese merhabalar;
Tapusuz gayrımenkullerin satışı ve zilyetliklerinin devri ile ilgili köy satış senetleri özel evrak mı yoksa resmi evrak niteliğinde midir?

Herkese Merhabalar;
Adli Tıp Kurumu sahte olduğu iddia olunan belgenin fotokopisi üzerinde inceleme yapabilir mi?Bu şekilde tanzim olunan rapor hükme esas alınabilir mi? (başka delil yoksa)
Old 26-09-2007, 22:48   #2
advokat34

 
Varsayılan

Kamu kurumlarınca düzenlenen evraklar resmi niteliktedir. Köy satış senedinin böyle bir özelliği olmadığından resmi nitelikli evrak olamayacağını düşünüyorum.
Old 26-09-2007, 22:49   #3
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Yarın karar çıkacak dosya ile ilgili acil yardım!

hangi konuda inceleme yapılacağı önemli.

Yazı veya imza incelemesi ise fotokopi üzerinden yapılamaz.

Saygılar
Old 26-09-2007, 22:56   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. akarsu,
Böyle durumlarda Adli Tıp inceleme yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle dosyayı iade etmektedir.


T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/11642
Karar: 2005/6794
Karar Tarihi: 16.06.2005
ÖZET: Söz konusu menfi tespit davasında davacı yan takibe dayanak yapılan Genel Kredi Sözleşmesindeki imzanın kendilerine ait olmadığını iddia etmiş, yerel mahkeme, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca bu yönde alınan bilirkişi raporuna itibar ederek davacının borçlu olmadığına karar vermiştir.
(2004 S. K. m. 72, 72/4) (1086 S. K. m. 275)
Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, davalı tarafından aleyhine girişilen icra takibine konu Genel Kredi Sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak davacı tarafından atıldığı iddia edilen imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek, Genel Kredi Sözleşmesi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitiyle % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili banka tarafından davacı ve dava dışı üçüncü kişilerin müşterek borçlu ve müteselsil kefaletiyle Genel Kredi Sözleşmesiyle dava dışı Eraksoy İnş. San Dış Tic. Ltd. Şti.'ye kredi kullandırıldığını, hesabın kat edildiğini, borcun ödenmediğini, girişilen icra takibine davacının itiraz etmediğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, grafolojik bilirkişi raporuna göre genel kredi sözleşmesindeki kefil imzasının davacıya ait olmaması nedeniyle bu sözleşmeden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, şartları oluşmayan tazminat isteminin reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı yan takibe dayanak yapılan Genel Kredi Sözleşmesindeki imzanın kendilerine ait olmadığını iddia etmiş, yerel mahkeme, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca bu yönde alınan bilirkişi raporuna itibar ederek davacının borçlu olmadığına karar vermiştir.
Ne var ki, hükme esas alınan 29.1.2002 tarihli raporda, davacıya ait mukayese imzalarından 7.10.1998 tarihli imza sirküleri ve 5.1.2001 tarihli vekâletname fotokopileri üzerinden inceleme yapılıp rapor düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Fotokopi üzerinde imza incelemesi yapılarak sağlıklı bir sonuca varılamaz.
Bu durumda mahkemece iddia ve savunma gözetilerek davacının mukayese imzaları bulunan belgelerin asılları celb edildikten sonra dosyaya ibraz edilen tüm kredi sözleşmeleriyle birlikte Adli Tıp Kurumu Başkanlığından veya konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınarak varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 16.6.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 26-09-2007, 22:56   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Ayrıca, resmi evrak niteliğinde olsa bile,bu senedin fotokobi olması suçun niteliğini değiştirmez mi?
Old 26-09-2007, 23:02   #6
halit pamuk

 
Varsayılan

Ancak sorulan soruda ceza yargılaması olması vereğiniz cevabı değiştirmez mi?

yargıtay'ın hukuk dairelerinin kararları açık: fotokobi üzerinden imza incelemesi yapılamaz. Ancak aynı şeyi ceza yargılaması içinde söyleyebilir miyiz?
Old 26-09-2007, 23:09   #7
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan adli tıp kurumu fotokopi belge üzerinde inceleme yapabilir mi?

Sayın Korayad;

Grafolojik incelemenin temeli şekillerin benzerliği değil elin hareket ritminin (nerede kağıda nasıl basıldığı ve kıvrımların nasıl verildiğinin) incelenmesidir. Bunlar da fotokopide saptanamaz. Bu çerçevede cezada da farklı olacağını varsaymıyorum. İmza incelenemez ki.

Eskiden sahte veya bedelsiz senet için ceza mahkemelerinde dava açılıp bu konu tanıkla kanıtlanmaya çalışılıyordu. Ancak CGK nın verdiği bir kararla bu olanak da ortadan kalktı. Senede karşı senetle ispat zorunluğu CGK tarafından da kabul edildi. Gerekçede özetle hukuk birliğinin, bu anlamda hukuk usulünde yazılı kanıtla kanıtlanması hükme bağlanmış bir konunun cezada başka şekilde kanıtlanmasının kabul edilemeyeceği, bunun hukukun birliğinibozacağı idi. Bence doğru bir yaklaşım.

Diğer bir deyimle bir hukuk sistemi içinde birbirini reddeden veya inkar eden hükümlerin varlığının kabullenmemesi gerekir.

Saygılar.
Old 26-09-2007, 23:12   #8
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas: 1997/6-63
Karar: 1997/96
Karar Tarihi: 06.05.1997
ÖZET: Sanığın haricen bilirkişilere yaptırdığı incelemeler sonucu elde ettiği raporlara göre, çekin arka yüzündeki yazının ve imzanın sanığın eli ürünü olmadığı belirtilmiş ise de, fotokopi üzerinde yaptırılan incelemenin sağlıklı sonuçlar veremeyeceği saptanmış olduğundan, bu özel raporların inandırıcı olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda, sanığın sahih olarak keşide ettiği çekin arka yüzünde sahte ciro işlemi yapmak suretiyle yüklenen suçu işlediği anlaşıldığından, soruşturmanın genişletilmesine ilişkin itirazın reddine karar verilmelidir.

(765 S. K. m. 342)
Dava: Sahtecilik suçundan sanık Ü.B.’nin, TCY. nın 342/1, 59. maddeleri uyarınca, 1 sene 8 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesince, 19.12.1995 gün ve 441/409 sayı ile verilen kararın, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 5.2.1997 gün ve 13330/955 sayı ile; <usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına> karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 5.3.1996 gün ve 26020 sayı ile; (Bilirkişi raporlarına göre ciranta yazı ve imzasının sanığın eli ürünü olduğu kesin olarak saptanamadığı gibi, raporlar arasında da çelişkiler vardır.
Her ne kadar, sahteciliğe konu yazı ve imzanın sanığın eli ürünü olması koşul olmayıp, sanığın üçüncü bir kişiye bu yazıyı yazdırıp, imzalatması mümkün görülebilirse de, böyle bir kabul her zaman gerçeği yansıtmayabilir. Nitekim çoğu zaman senetler posta veya aracı ile de gönderilmektedir. Bu itibarla, yazı ve imzanın gerçeğe aykırı olduğunu tesbit eden rapor her zaman mahkumiyet için yeterli sayılamaz.
Sanık; çeki keşide edip, katılana vermesi için kız kardeşi ve katılanın karısı Ş.
’ye verdiğini cirodan haberi olmadığını savunmakta ve H.Ç. de bu savunmayı doğrulamakta ve elektronik yüksek mühendisi olan sanığın bedeli fazla olmayan bir çekte sahtecilik yaparak yüz kızartıcı bir suç işlemesi yaşamın olağan akışına uygun olmadığından, ciranta yazı ve imzasının sanığa aidiyeti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmalıdır.) Açıklamasıyla itiraz etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü:
Karar: İncelenen dosyaya göre; Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, soruşturmanın genişletilmesine, gerek bulunup bulunmadığı hususundadır.
Tarafların ortak aldıkları bir taşınmaz nedeniyle aralarında düzenledikleri protokol gereği, sanığın 30.6.1991 tarihinde 6.965.000 lira bedelli çeki keşide edip, şikayetçiye vermeyi taahhüt ettiği, sanığın sözü edilen çeki keşide etmemesi üzerine, şikayetçi F.S.
’nin protokole dayalı olarak sanık aleyhine icra takibine giriştiği, sanığın borca itiraz etmesi nedeniyle, şikayetçinin itirazın iptali davasını açtığı ve Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde davanın kabul edilerek, itirazın iptal edildiği, Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşma sırasında sanık tarafından suça konu çekin ibraz edilmesi üzerine yaptırılan incelemede, ciranta işleminin sahte olduğunun anlaşılması üzerine, sanık hakkında, itiraza konu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Sanık hakkında yapılan yargılamada; suça konu çek üzerinde yaptırılan incelemede; Adli Tıp, Fizik Grafoloji İhtisas Dairesi 6.1.1994 tarihli raporunda, suça konu çekin arka yüzündeki ciro işleminin (F.S. imzasının) sahte olduğunu ve F.S. ismi altındaki imzanın, şikayetçinin eli ürünü olmadığını belirtmiştir.
Aynı İhtisas Dairesi 24.3.1995 tarihli raporunda da, suça konu çekin arka yüzündeki, <F.S.> yazı ve imzalarının sanığın eli ürünü olabileceğini açıklamıştır.
Yukarıda belirtilen, Adli Tıp Fizik Grafoloji Şubesinin incelemeleri suça konu çekin aslı üzerinde yapılmıştır. Buna karşılık, sanık çek fotokopileri üzerinde haricen bilirkişiler; Grafolog O. M. ve K.S.
’ye yaptırdığı incelemeler sonucu elde ettiği raporları dosyaya sunmuş, bu raporlarda, çekin arka yüzündeki <F.S.> yazı ve imzasının sanığın eli ürünü olmadığı belirtilmiş ise de, fotokopi üzerinde yaptırılan incelemenin sağlıklı sonuçlar veremeyeceği fennen saptanmış bir gerçek olduğundan, bu özel raporların inandırıcı olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, sanığın sahih olarak keşide ettiği çekin arka yüzünde sahte ciro işlemi yapmak suretiyle yüklenen suçu işlediği, hiçbir duraksamaya yer kalmayacak biçimde anlaşıldığından, soruşturmanın genişletilmesine ilişkin itirazın reddine karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 06.05.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 26-09-2007, 23:13   #9
halit pamuk

 
Varsayılan

bazen bir bakışta anlaşılacak sahtekarlıklara rastlanabilir. Bu durumda bilirkişi incelemesine bile gerek yoktur.
Old 26-09-2007, 23:23   #10
halit pamuk

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 1997/6-67
K. 1997/119
T. 27.5.1997
• SAHTE BONO DÜZENLEMEK ( Evrakta Sahtekarlık )
• İMZA İMCELEMESİ ( Şikayetçiye Ait Olmadığı Açıkça Anlaşıldığında Bilirkişi İncelemesi Yapılamayacağı )
• EVRAKTA SAHTEKARLIK ( Sahte Bono Düzenlemek )
765/m.342,345
ÖZET : Sanık tarafından bankaya teminat olarak verilen nama yazılı bonoda alacaklı olarak sanık gözüktüğünden ve senetteki imza şikayetçinin imzasına benzemediğinden senedin tamamen sahte olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.

DAVA : Evrakta sahtekarlık suçundan sanık M.S.`nin beraatine ilişkin İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12.4.1995 gün 443/102 sayılı hükmün C. Savcısı tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi 7.12.1995 gün 13070/13143 sayı ile; "Senedin tamamen sahte olarak düzenlenmiş bulunması karşısında, eylemin TCY.nın 342/1. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilmeden yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozmuş,

Yerel Mahkeme 10.4.1996 gün 38/102 sayı ile; "Alacaklının, alacağını temin için senedi bankaya vermesi, ödenmeyince geri alması ve bu senedi yırtması, bu senedin fotokopisini alan borçlunun da imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek şikayet etmesi mümkündür. Bu durumda mahkumiyet kararı verilmesi haksızlıklara neden olacaktır. Senet aslı olmadığından fotokopi üzerinde de bilirkişi incelemesi yapılamayacaktır. Sanığın aksi sabit olmayan savunmasına itibar edilmelidir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi C. Savcısı tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C. Başsavcılığının "onama" istemli 26.2.1997 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Sanık hakkında, evrakta sahtekarlık suçundan açılan davada, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suçun sübutuna ilişkindir.

Şikayetçi aşamalarda, ... İnşaat tarafından çağrıldığında gittiğini, kendisine banka ihbarnamesinin verildiğini, bankaya giderek senedin fotokopisini aldığını, borcu olmadığını ve senetteki adresin de alacaklı gözükene ait olduğunu, sanıkla bir ticari ilişkisinin bulunmadığını söylemiştir.

Sanık ise yüklenen suçu inkarla, şikayetçiyi tanımadığını, senet düzenlemediğini savunmuştur.

Suça konu olan, 22.12.1993 düzenleme, 25.2.1994 vade tarihli senet, 22.12.1993 günü sanık tarafından ... Bankasının ... Şubesine kullanılan kredi karşılığında teminat olarak verilmiştir. Senet, borçlu gözüken şikayetçinin ikametgahı olan ... Şubesine 27.12.1993 tarihinde gönderilmiş ve kayıtlara alınmıştır. Senet bedeli 1.3.1994 tarihinde, senedin alacaklısı gözüken sanık tarafından yatırılmış ve senedin iadesi ... Şubesi tarafından istendiğinden senet aslı bu şubeye muamelesiz olarak geri gönderilmiş ve sanığa teslim edilmiştir.

Sanık ve şikayetçinin beyanlarında belirtildiği üzere aralarında bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Senet, teminat olarak sanık tarafından bankaya verilmiş ve bilahare bedeli ödenerek geri alınmıştır. Sanık, suçu inkar etmiş ise de senet, sanık tarafından imzalanarak bankaya verilmiştir. Nama yazılı düzenlenen bonoda alacaklı gözüken sanık olup, ciro yolu ile kendisine intikal etmemiştir. Bankadan da, yine sanık tarafından geri alınmıştır. Senet üzerinde değişiklik yapılmayıp senedin tamamen sahte olarak düzenlendiği, imzanın şikayetçinin imzasına benzemediği anlaşıldığından bilirkişi incelemesine de gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle, sanığın suçu sabit olup Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi isabetsiz olup direnme hükmü bozulmalıdır.

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Üye; "haklı nedenlere dayanan direnme hükmünün onanması gerektiği" doğrultusunda oy kullanmıştır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak 27.5.1997 günü oyçokluğuyla karar verildi.
Old 27-09-2007, 01:20   #11
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Yarın karar çıkacak dosya ile ilgili acil yardım..!

Sayın Korayad;

Bence verdiğiniz kararın dayanağı suçun işlenmediği değil, şüphenin sanık lehine yorumlanmasıdır.

Yoksa senedin düzenlenip bankaya verilmesi ile suç oluşur.

Bu tacirlerin bankaya kredi senedi vermekte çok sık kullandıkları bir yöntemdir ve olayda da anlatıldığı gibi genellikle senedi veren tacir senedi öder ve alır.

Bazen ise ihbarnameyi alan komşu/arkadaş koşarak savcılığa gider.

burada senet aslı ele geçse idi sahte evrak tanzimi suçu kanıtlanacaktı. İğfal kabiliyetinin olup olmayacağı ayrı bir tartışma konusu.

Bence kararın özünde senetin ele geçmemiş olması ve bu nedenle inceleme yapılamamış olması yatıyor.

Yargıtay ise beyanlara/yoruma dayanarak suçun oluştuğuna karar veriyor. Buradaki dayanak senedin kayıtlara girmiş olması. Ama kim tarafından düzenlendiği açık değil. Bir varsayım olarak sanık tarafından düzenlendiği kabul ediliyor.

Şöyle bir varsayım yürütelim.
Müşteki sanığın arkadaşı, senedi mizaladı veya imza atmasına onay verdi. Sonradan araları bozulduğu için saldırdı. Şimdi senedi müştekinin mi sanığın mı imzaladığını nasıl anlayacağız?

Ben her bonoya farklı imza atarsam bonolar benim olmaktan çıkacak mı? İmza incelemesi yapılacak ama İMZA BENİM İMZAMA BENZEMESE BİLE BENİM ELİM MAHSULÜ OLDUĞU saptanacak. Öbür türlü imzayı kimin attığının saptanması olanağı yok.

Yargıtay da bu işi bizim kadar bildiği için yan kanıtlara dayanarak sonuca gitmiş. Bence yanlış.

Saygılar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatların dosya inceleme usulü ! Av.Ergün Vardar Hukuk Haberleri 2 21-01-2011 23:30
dosyadan fotokopi Av.İbrahim Eker Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 0 26-06-2007 16:38
Fotokopi Üzerinde Bilirkişi Incelemesi yapılır mı? averman Meslektaşların Soruları 5 16-06-2007 00:21
ankaradaki dosyayı inceleme av.asen öznur Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 2 07-02-2007 14:41
Adli tıp Kurumu bilirkişi raporları mustafaaladag Meslektaşların Soruları 1 30-11-2006 01:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05166101 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.