Başkana Dava...

Merhaba arkadaşlar,

[ABD'de bir avukat, 11 Eylül saldırılarını önlemede başarısız olmakla suçladığı ABD Başkanı George W. Bush yönetimine dava açtı.

San Francisco bölgesi avukatlarından Stanley Hilton, 11 Eylül kurbanlarının akrabaları adına bu hafta açtığı davada, Bush yönetiminden 7 milyar dolarlık tazminat talep ettiği bildirildi.

Hilton, Amerikan liderlerini, anayasayla belirlenen, vatandaşlarını ve ülkeyi koruma görevini yerine getirmemekle suçluyor.

Stanley Hilton'un açtığı davada, ABD Başkanı George W. Bush'un "11 Eylül'ün olmasına izin verdiği" iddiası da yer alıyor.]

(Kaynak : Anadolu Ajansı, 24/05/2002 21:45)

Yorumlayıp, kıyaslayalım mı ?

Saygı ve sevgilerimle
Av. Hulusi Metin

Kıyaslamak şöyle dursun, Türkiye'yi esas alıp emsal olayınızı yorumlamak bile çok zor.

Türkiye' de; özellikle İdari yargı hükümleri içinde, mevzuat yeterliliği manasında benzer hükümler bulunabilir.. Fakat, hükmün kanunda yazılı olması, (Türkiye' de) bildiğiniz üzere uygulanacağı anlamına ne yazıkki gelmemektedir.

Bakınız bir örnek:

AY. mıza göre kamulaştırma bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak istisnaen çok yüksek değerli kamulaştırmalarda taksitle ödeme mümkündür... Buna rağmen, kamulaştırma bedelleri taksite bağlanmasa bile zamanında ödenmemekte, yıllar sonra ödense bile bu defa faiz zararı karşılamamaktadır..

Faizle karşılanamayan bu zarar için mevzuatta yer alan, BK.105 Munzam zarara ilişkin hükme dayalı dava açsanız bile, ne yazıkki YHGK nun kabul edilemez gerekçesi ile, tamamen haklı, kanuni talebiniz reddedilecektir..

Evet neyi neyle kıyaslayacağız, nasıl yorumlayacağız..

Bir devlet düşünün, adı Hukuk Devleti... hem de sosyal hukuk devleti.. Halkını alenen enayi yerine koyuyor..

Karayolları ve Köprülere uygulanan anormal zammın 1 yıl sonra iptali sözkonusu olunca, zammı geri aldım derken, aynı geri alma açıklaması ile bilikte , 1 ay sonra yine zam yapacağız diyebiliyor... Bunun neresi, devlet ciddiyetidir neresi Hukuk Devleti gereğidir..

Bu konuyu açmakla, aklımıza getirmek istemediğimiz zavallılığımızı, yaramızı deşerek ortaya koydunuz.. yaramıza tuz bastınız..

Neyi neyle, kimi kimle kıyaslayacağız.. kıyas kabul etmez bir durum var ortada..

Evet, Devlet Hukuk Devleti ama
"BİR DEFA ANAYASAYI DELMEKLE BİRŞEY OLMAZ"
"VERDİMSE BEN VERDİM"
diye beyanda bulunan insanlar bu devleti yönetmişlerse,ve bu insanlar hakkında yargıya hiç kimse tarafından başvurulmamiş sa
(ki sırası gelince mangalda kül bırakmayan vede hukukun üstünlüğünü sürekli savunduğunu iddia eden vede hiçbir maddi kaygısı olmayan duayen hukukçularımız ın bol olduğu ülkemizde)
neyi neyle kıyaslıyacağiz üstadım !

(Bu beyanımın bir istisnası olmuştur.vede kıyaslama açısından örnekdir.Geçmiş yıllarda bir hukukçu arkadaşimiz(duayen olmayan)Kenan Evren hakkında, görevini kötüye kullanıp ihtilale sebebiyet verdiği için şikayette bulunmuş (gerekli önlemleri zamanında alınmadığı için )(genel kurmay başkanı olması sıfatıyla) du.Ancak hatırladığım kadarıyla (yanılıyor olabilirim)12 Eylül sonrası uygulamalar hakkında dava açilamıyacaği gerekçesiyle şikayet red edilmiş idi.Ancak şikayet 12 Eylül öncesini içermekteydi
Saygılarımla

merhaba,
benim bu konuda tek düşüncem hakimlerin devlet memuru zihniyetinden kurtulmaları, "
"beni Hakkarı'ye sürerlerse ne yaparım" düşüncesinden çıkmaları,

bir tarihlerde İstanbul Barosunda bir kaç arkadaş Avrupa konseyi ve İnsan hakları mahkemesi ile ilişkiler diye bir komisyon kurmuş ve çalışmalar yapıyorduk bu çalışmalar sırasında bir kaç arkadaş Strasbourga gidip mahkemenin işleyişi hakkında bilgiler almıştık (1990 dı sanırım henüz bu kadar yoğun dava yoktu) daha sonra Türkiye'de bu konuda çok iyi bilgisi olan bir prof arkadaşla Adliyelerde hakimlere yönelik uluslar arası sözleşmelerin Anayasanın 90 madde gereğince Türk Hukukunda da uygulanması gerektiği ve bu nedenlede davalar sırasında bu sözleşmeleri uygulamalarını anlatan seminerler düzenlemiştik. istanbuıl'da bulunan her adliyede savcılardan izin alarak üç arkadaş bu seminerleri anlatmaya başladık. Hakimleri tek tek odalarına giderek seminere çağırdık her adliyeden üç veya dört hakim bu seminere katıldı ve en ilginci bir adliyede hakimin biri "siz BELKİ doğru söylüyorsunuz ama ben bu sözleşmeyi uygularsam beni HAKKARİ'YE sürerlerse ben ne yaparım çoluğum çocuğum ne yapar" dedi
biz hiç böyle bir tepki beklemiyorduk olsa olsa bu sözleşmeleri nerede bulacaklarını soracaklar veya Türkçe'ye nasıl tercüme edileceğini soracaklar diye düşünüyorduk ve bu konuda da kendilerine yardıma hazırdık.

Av. Rezzan Aydınoğlu