Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Ayakkabımın Bağları

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-04-2002, 17:32   #1
Av.Nihat Karataş

 
İyi Ayakkabımın Bağları

Aşağıdaki trajikomik olay bir arkadaşım tarafından gönderilmiştir. Hhikayeyi anlatan kisi Mehmet Civaroğlu diye bir mühendis) tarafından yaşanmıştır. Okuduğunuzda hiç de yabancı olmadığımız kendinize ait bir takım hatıralarınızın zihninizde canlanacağından eminim.

AYAKKABIMIN BAĞLARINI CEBİMDE TAŞIYORUM

Aziz Nesin hikayelerine benziyor... Böyle ülke düşman başına...


*********
Bir tatil günü ailemle hem yürüyüş yapmaya hem de bir çay içmeye gittik. Siz bekleyin, dedim. Bankadan para çekip geliyorum. Gittim bankaya. Çektim paramı. Ara sokaktan geri dönüyorum. Bir baktım baloncu. Bizim ufaklık 16 aylık oldu. Alayım ona bir balon keyiflensin, mutlu olsun diye düşündüm. "Ne kadar balon."

"3 tanesi 1 milyon". Vazgeçtim,tam geri döndüm.
"Abi 4 tanesi 1 milyon olsun" .
"Bana iki tane lazım" dedim. Seçtim balonları çıkardım cüzdanımı
verdim parasını. Koydum cebime. Ne oldu ise o anda oldu. 1-2 metre ilerimde bir adam bana doğru bakmış bağırıyor.
"Sen bana nasıl parmak atarsın lan"
Başka birilerine bir şeyler söylüyor zannettim o anda. Fakat havaya kaldırdığı elini indirdiği yerde benim başım olduğunu anlayınca bana söylediğini anladım. Tokadı yemiştim. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.

Benim yerimde olsanız siz ne yapardınız? Kendimi topladım ve sesimi yükseltmeye çalışarak "Ne parmağı" dedim. Bu arada 7-8 kişi etrafımı çevirdi. Aradan 3-4 saniye geçmedi ki "Bak bir de salak numarasına yatıyor" diyen başka birisi çeneme doğru kuvvetli bir yumruk atıverdi. Sonra birileri beni oradan uzaklaştırdı. Sokağın sonuna kadar götürdüler. Ben şok olmuştum. Baktım adamlar hala orada. Cüzdanıma baktım,yerinde duruyor. "Bereket versin cüzdanımı almamışlar" diye düşündüm. İyi ki Ceketimin astarının altına koyuyorum. Arabayı bıraktığım yere gittim.
"Ne oldu ağzına,neden kanıyor,düştün mü?" Olayı anlattım.

155 polis imdadı aradık. Olayı anlattık. En yakın polis karakoluna gitmemiz söylendi.

Gittik. Olayı anlattık. Hırsızlık olayından şüphelendiler ve olayın yerini ve şahısları göstermemi istediler. Dedim ki "Ben korkarım. Hadi diyelim ki gösterdim, siz ne yapacaksınız, ifadelerini alıp salıvereceksiniz. Ortada hiçbir şey yokken sokak ortasında bana bunu yapanlar daha sonra bana ve aileme daha kötüsünü yapmazlar mı?" Komiser Bey kendinden emin bir şekilde "Kardeşim burası hukuk devleti. Hem dayak atacaksın hem de güçlü olacaksın. Biz ne yapıyoruz burada. Herkes yaptığının hesabını verecek. Senin bir kılına bile dokunamazlar. Bir de ünversiteyi bitirmiş bilgisayar mühendisi olmuşsun. O kadar korkak olma." Dedi. "Peki" dedim olayın olduğu sokağa gittik adam hala orada. Sokakta çorap satan birisi. Aldılar adamı getirdiler karakola. Adam diyor ki : "Bana parmak attı ben ne yapayım." "Gördün mü atarken? Bu arkadaşın olduğunu biliyor musun?" dedi polis memuru "Arkam dönük popomu birisi okşamaya başladı. Bir döndüm baktım. Bir bayan var bir de bu adam (Ben oluyorum) . Bayan yapmayacağına göre. Bu yapmıştır dedim." Polisler içeride bir şeyler yapıyor biz karakolun ortasında .. Adam bana demez mi. "Ne diye polise geliyorsun? Adam gibi olaydan sonra gelirsin iki arkadaşınla. Ben yapmadım dersin özür dilersin biz de seni affederiz. Ne diye bizi işimizden alıkoyuyorsun."

Özür dilese belki şikayetçi olmayacağım. Adam karakolda bile beni O fiili yapmakla suçluyor. Bir de sütten çıkmış ak kaşık Sokak ortasında dayak yiyen ben özür dileyecek yine ben.Dedim "Ben şikayetçiyim." Adam dedi "O şikayetçi ise ben de şikayetçiyim." Aldılar ifademizi. "İyi" dedim, "Bir Cumartesi sahile gidip çay içecekken olanlara bak.eşim ve çocuğum da benimle mağdur oldular, soğukta onlara da yazık oldu. Evime gideyim de bir güzel dinleneyim.Nasıl olsa bu adamla artık mahkemede görüşeceğiz.İnşallah sonradan bir kötülük yapmaz." Diye düşünürken polis memuru dedi ki "Üzerinizdeki bütün eşyaları ve ayakkabı bağlarını çıkarın. Bu gece ikiniz de kodeste kalacaksınız." Herhalde şaka yapıyor diye düşündüm. Eşimle birbirimize baktık ki polis memuru açıklamasını yaptı.

"Kardeşim bizim yapacağımız bir şey yok. Savcı Bey ikinizi de gözaltında bulundurmamızı söyledi telefonda" "Komiser Bey" dedim. "Bu mu hukuk devleti" "Haklısın , ama yapacak bir şeyimiz yok. Savcı Bey böyle emretti." Dedi komiser bey.

Çıkardım üzerimdeki bütün eşyalarımı ve ayakkabı bağlarını. Eşim arkadaşlarıma ve tanıdık avukatlara haber vermeye başladı.

İkimiz de demir parmakların arkasındayız. Yan yana iki ayrı odada. Hala olayı anlamaya çalışıyorum. Sokak ortasında iftiraya uğradım,dayak yedim ve şimdi kodesteyim. Demek ki sistem böyle, benim bildiğim gibi işlemiyor. Kodes soğuk, buz gibi. İçeride bir gece kalmaktansa sabahki yediğim dayak daha iyi.

Saat 22:00. Biz içeride. Baktım bu işte bir terslik var. "Şikayetimizi geri alıyoruz" dedik parmakların arkasından. "Alamazsınız bu vakitten sonra." Dediler polis memurları ve Karakol Amiri Bey. Geceyi parmakların arkasında üşüyerek ve uyumaya çalışarak geçirdim. Sabah oldu.Çıkardılar bizi dışarıya. Hastaneye kontrole gidecekmişiz. Ben darp kontrolü, diğer adam ... kontrolü. İkimizin de izlerini inceleyeceklermiş.Oradan da parmak izi almaya. Sonra Savcı Bey'e Adliye 'de Savcı Bey'in odasına girdik ikimiz birden. Baktı dosyalarımıza.

"Ulan ..., ... , ... . Niye parmak attın lan?" dedi bana dönerek. Dünya başıma yıkılmıştı o ana kadar. Şimdi dünyanın etrafındaki gezegenler de üzerime yıkılmaya başladı. "Atmadım efendim." Derken "Sana konuş demedim." dedi Savcı Bey. Sustum.Olayın artık bitmesini istiyordum çünkü. Şikayetçi de olmayacaktım çünkü. Haksız yere dayak yiyip,soğuk kodes (gözaltı) duvarlarının arkasında bir gün yatıp bir de Savcı Bey'den küfür yiyince artık bir takım şeylerin farkına varmıştım çünkü.

"Senin suçun elle sarkıntılık" dedi bana. "Senin ki darp daha hafif." dedi bana dayak atan adama dönerek. "Şikayetçi misin." "Madem efendim cezası ağırmış affedelim o zaman". Gezegenlerin üzerime yıkılması bitti şimdi de yıldızlar üzerime yıkılıyor. "Özür dile lan" diye bağırdı alçak sesle bana.

"İyi düşün" dedim kendi kendime. "Hiç ortada yokken Sahile indin dayak yedin, karakola gittin ,1 gün soğuk duvarlar arkası gözaltı, adliyeye gittin savcı Bey'den küfür yedin. Oğlum kendine gel ve bu olayı artık bitir. Bitirmezsen olacak olan olayları söyleyeyim: 2 gün daha ek gözaltı, tutuklu yargılanmak üzere Bayrampaşa Ceza evi, sonra da elle sarkıntılık yüzünden 15 yıl ,bir de görevli savcıya itiraz etmekten 6 ay hapis.

"Özür dilerim ama ben yapmadım" dedim bana iftira ve dayak atan adama. İyi ki beni dövdün, kusura bakma benim yüzümden bir de geceyi nezarethanede geçirdin. Hepsi benim hatam dercesine. "Yaz kızım dedi. Şikayetçilerin şikayetlerini geri almasına"

Hani adam bana demişti ya. "Ne diye polise geliyorsun? Adam gibi gelirsin iki arkadaşınla. Ben yapmadım dersin özür dilersin biz de seni affederiz." Sonuçta ben de beni döven adamın dediği gibi yaptım. Biri polis, biri savcı iki arkadaşla geldim ve adamdan özür diledim. Adam da bizi affetti.

Haksızlığa uğradım,dayak yedim, küçük düşürüldüm ve nezarethaneye atıldım ve beni savunacak olan insandan da küfür yedim....

Sonra da bütün bunları yapan insanlardan da özür diletildim, gururum ayaklar altına alındı... Bütün bu olayları bizatihi kendim yaşadım. Belki bu kötü niyetli insanlara bu yaptıklarının hesabını sorarlar diye gittiğim resmi makamların bana yaptıkları, dilerim hiçbir insanın başına gelmez.

O gün soğuk duvarların arkasına girerken çıkarttıkları ayakkabı bağlarımı da hala yanımda taşıyorum. Ama içimde inanın çok daha fazlası var!

Mehmet CİVAROĞLU
Old 24-04-2002, 22:31   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Karakolda ne yok?

Merhabalar,
Anlatılan öykü yakalama ve gözaltına alınma koşullarını,Yasal gözaltı süresini,Yasal sürenin makul bir biçimde kullanılması,Savcıların nöbet usulünü ve daha bir çok konuyu yeniden ve bıkmadan tartışmak gerekliliğini ortaya koyuyor.
Old 28-04-2002, 17:07   #3
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

Uzun yıllardır süren tartışmalar sonucunda varılan noktada aldığım bir kararla ''makosen ayakkabı'' kullanıyorum.

Tartışma davetinize dört gündür yanıt gelmediğine göre,
herkes kendine göre bir çözüm bulmuş anlaşılan :-)

Saygılarımla.
Old 20-07-2007, 15:32   #4
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

"Aziz Nesin'lik hikaye" dendi ya, ordan aklıma geldi...

Aziz Nesin'in kendisi de yazar olan yabancı bir hayranı Türkiye'ye gelir. Aziz Nesin, bu kişiyi misafir eder... Adamda Aziz Nesin'e bir hürmet bir saygı... "Aziz Beyefendi" aşağı "Muhterem Aziz Bey" yukarı...

Aradan birkaç gün geçer, "Aziz Beyefendi" olur "Aziz"... Gitmesine yakın, adamın Aziz Nesin'e olan hitabı "ulan Aziz"!!!

Aziz Nesin sorar: "Yahu n'oldu sana böyle, saygı, hürmet??" Adam der ki :

-Ben senle tanışmadan önce bu hikayeleri, sanatçı kişiliğinle yarattığını düşünüyor sana bu yüzden çok saygı duyuyordum. Oysa senin yaptığın, çevrende olup biteni yazmaktan ibaretmiş Aziz!"

Hem anlatılan bu hikaye inandırıcı gelmedi bana... Yok canım, bizim güzel ülkemizde böyle şeyler olmaz. Başka ülkede geçmiştir bu olay, başka ülkede...
Old 20-07-2007, 19:08   #5
g_bedirkurum

 
Varsayılan

olanları hayretle okumak isterdim, "böyle olaylar da varmış demek" diye....ne yazık ki bütün bunların olduğundan haberdarız ve maalesef bütün bunları yaşıyoruz....Dediğimiz tek şey ise "Yine mi!!!" Derler ya olması gereken ile olan çok farklıdır diye....Gerçekten de öyle ; hukuk devleti evet kitaplarda okuduğumuz gibi belki, ama biz bunu okumak değil görmek istiyoruz...karşımızda gerçekten reddediemeyecek ölçüde önemli bir sorun var.Saygılarımla
Old 21-07-2007, 11:36   #6
ali ümit aksu

 
Varsayılan

Ben de bir konuyu belirtmek istiyorum.Yargıtayın yükü azalsın diye kesin hüküm konusu genişledi.Tanıdığım oto park bekçisi yan sokakta devamlı futbol oynayan çocukların toplarını oto parka kaçırıp sürekli top almak için otoparka girmelerinden şikayetçi.Kaçan toplar ve atılan taşlar araçlara zarar verdiği için kendisi şikayet edilip zararlardan sorumlu tutuluyormuş.
Geçende top oynayan çocuklar yine otoparka top kaçırıp kendiliklerinden almak için girmişler.Top oynadıkları yer yandaki dar sokak.İnsanlar ve araçlar sürekli geçiyor. Burada bir de şunu söyledi:Herkes girer çıkarsa araçlardan hırsızlık olmaz mı?Bu top kaçırmalardan bıktığı için topu vermeyeceğini söylemiş.Çocuklar küfrederek zorla topu almak istemişler.O da çocukları uzaklaştırmak için üstlerine doğru yürüyüp ayağını sallamış.İsabet etti ise kalçasına,kaba etine rastlaması gerekir diyor.Çocuklar 12 yaş civarında.Bunlardan l2 yaşındaki birisi babasına giderek söyleyince iş polise aksedip dava açılmış.Adam ayrıca yazılı dilekçe vererek mahkemedn olayın oluşu ve savunmalarıyla ilgili tanıklarının dinlenmesini istemiş.Bilindiği gibi eski ve yeni MK da zilyetliğe tecavüzün kuvvet yoluyla korunması hakkı da var.(MK 981)
Hakim yazılı talebine rağmen tanıklarını dinlemeden davayı bitirip 120 dünlük adli para cezası vermiş.20 GÜNÜNÜ İNDİRMİŞ. Tecil yok.Hakimin dayanağı dosyada bulunan ve çocuğun sol kaval kemiği ön kısmındaki basit yara denilen çizik veya sıyrık.Dava Aydın 2.sulh ceza mahkemesinin 2007/371 E dosyası .UYAP tan incelenebileceğini sanıyorum.Ama adamın dilekçesi UYAP kaydında var mı bilmiyorum. Ancak dosyasında olduğu gibi hakimin imzasını taşıyan bir örneği adamda var.Anlasttığım gibi bu olay çocukların futbol oynadığı sırada olmuş.Prıfesyonel oyuncular bile maç sırasında darbe alıyorlar.Sol ayak kaval kemiği ön kısmındaki bere veya sıyrığın oyun sırasında olma ihtimali daha yüksek.Kovalanan kişi kendinden güçlüden kaçar.Kaçan bir kişiye vurulursa arkadan darbe alır.Uyluğun önünden değil.Raporda ise arkadan alınmış bir darbeden söz yok.bu sıyrık basit yara kapsamına girer mi araştırılmamış.TCK 52 de adli para cezasının 5 günden az olmayacağı yazılı.Yani alt sınır. Adamın tanıkları olayı anlatacak ama yazılı talebine rağmen dinlenmiyor.Kaval kemiğindek sıyrık yara sayılır mı?Basit yara denilebilir mi?İnternetteki ceza kanununda okuduğuma göre adli para cezası alt sınırı 5 gün.Niçin 120 günlük adli para cezası,yani artırılmış ceza veriliyor?Otoparkın çevresi benim de gördüğüm gibi dışardan taş,top v.s.girmesin diye ağla çevrili ve bu ağın 2,3 yerinde küçük yırtılma var.Keşif yapılmıyor.Çocuğun anlatımı doğru kabul edilmiş.Ama adam,kısa süre önce gazetelerde çıkan BEBEKLERİN BİLE YALAN SÖYLEDİĞİ TESBİT EDİLDİ'haberinin gazete kupürünü de dosyaya vermiş.Bir ertelem yok.Daha ağır olan hapis cezaiları ertelenirken adli para cezasının erlenmemesi hukuka uygun mu?VE EN ÖNEMLİSİ BÜTÜN BUNLARA,YANİ SAVUNMA DELİLLERİNİN TOPLANMAMASINA BİR KISIM CEZANIN KESİN OLMASI MI SEBEP OLUYOR?KESİNLİK HAKİMİ TEMBELLEŞTİRECEK Mİ? VATANDAŞ HUKUKUNU OLUMSUZ MU ETKİLİYOR? BİZLERE FAKÜLTELERDE HAKKIN BÜYÜĞÜ KÜÇÜĞÜ OLMAZ DEMİŞLERDİ.BU YANLIŞ MI? Bunu görüşlerinize sunuyorum.Saygılarımla.
Old 21-07-2007, 15:38   #7
v.o.

 
Varsayılan

inanın ki, anlatılan bu iki hikaye neticesinde, - hele ki,sayın yaren'in anlattığı- ben türkiye'de hiç yaşamamışım dedim. allah aşkına, bu şekilde bir savcı,yurt müdürü ,polis varsa bana söyleyin. ne olur ???bilim kurgu(?) gibi ve ititraf etmeliyim ki, öğrencilik yıllarım da o denli öğrenci hareketlerine karıştım ve o kadar emniyette ifade verdim ama hiçbir emniyet mensubundan bu şekilde bir tavır görmedim.
Old 21-07-2007, 17:50   #8
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hakan Eren
"Aziz Nesin'lik hikaye" dendi ya, ordan aklıma geldi...

Aziz Nesin'in kendisi de yazar olan yabancı bir hayranı Türkiye'ye gelir. Aziz Nesin, bu kişiyi misafir eder... Adamda Aziz Nesin'e bir hürmet bir saygı... "Aziz Beyefendi" aşağı "Muhterem Aziz Bey" yukarı...

Aradan birkaç gün geçer, "Aziz Beyefendi" olur "Aziz"... Gitmesine yakın, adamın Aziz Nesin'e olan hitabı "ulan Aziz"!!!

Aziz Nesin sorar: "Yahu n'oldu sana böyle, saygı, hürmet??" Adam der ki :

-Ben senle tanışmadan önce bu hikayeleri, sanatçı kişiliğinle yarattığını düşünüyor sana bu yüzden çok saygı duyuyordum. Oysa senin yaptığın, çevrende olup biteni yazmaktan ibaretmiş Aziz!"

Hem anlatılan bu hikaye inandırıcı gelmedi bana... Yok canım, bizim güzel ülkemizde böyle şeyler olmaz. Başka ülkede geçmiştir bu olay, başka ülkede...

Sayın "Hakan Eren" den alıntıdır:
Hem anlatılan bu hikaye inandırıcı gelmedi bana... Yok canım, bizim güzel ülkemizde böyle şeyler olmaz. Başka ülkede geçmiştir bu olay, başka ülkede...

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
Old 21-07-2007, 23:15   #9
ali ümit aksu

 
Varsayılan

Mesajımın bir yerinde çocuktaki 'basit yara' denilen durunub yeri yanlışlıkla uyluğun önü olatak yazılmış.Darbe izi sol kaval kemiğinin ön kısmında küçük bir şeydir.Düzeltirim.
Old 22-07-2007, 10:45   #11
Hak Hukuk

 
Varsayılan

1990-2000 yılları arası için, “bunlar hayatın bir parçası” denebilir rahatlıkla.
Çözüm bulunmayışının nedeni ise, azımsanmayacak bir kitlenin olup bitenlerden habersiz olması.
Ve böylece hamaset nutukları çok kolay pirim yapıyor;hatipler ve yandaşları da o karanlık havada dayıyor hortumlarını Hazineye malı götürüyordu.
Halbuki bir tek banka bile, hortumlanamayacağı kanaati mevcut olsaydı, ne onca şiddet yaşanırdı, ne bugünkü ümitsizlik.
Neyse ki AB yasalarının getirilmesiyle, yukarıda anlatılanlar çok geride kaldılar. Keyfiliğin önünü alan o kadar güzel düzenlemeler yapıldı ki, artık şimdi hikayedekilere hayal diyebiliriz.
Bir hakimin verdiği her kararda, “Kararı beğenmeyenlerin nereye ve hangi sürede ne yola başvurabileceği” ni belirtmek zorunda olması, aksi halde hak kaybının söz konusu edilemeyeceğinin kabulü, müthiş bir ilerleme sayılmalıdır.
Old 27-08-2007, 16:06   #13
SINIRSIZ

 
Varsayılan

Sayın Ali Ümit Aksu 'ya;

Kesin hüküm olsa dahi temyiz edin bence eğer süresi geçmediyse.. kesin karar olması nedeniyle hakim temyiz talebinizi reddedince bu sefer temyizin reddini temyiz edersiniz. yargıtayın böyle durumlarda esastan da incelediğini başka meslektaşlarımdan duydum ve kesin karar verilmiş bir dosyamı bu şekilde yargıtaya gönderdim. henüz sonuç gelmedi yargıtaydan fakat denemeye değer olduğunu düşünüyorum. saygılar.. kolaylıklar diliyorum..
Old 27-08-2007, 20:41   #14
bozoli

 
Varsayılan

Anlatılan hikayeyi okuyunca aklımdan geçen şu oldu aynen '' Eğer hakılıları güçlü kılmazsanız bir gün güçlüler haklı hale gelir.'' Yassağ hemşerüm cü zihniyetler bitmedikçe bu ülkeden adam çıkmaz. Yontulmak gerek bence. Ben bir olay yüzünden karakola gitmiştim bir kere. Daha karakola girer girmez amire bağırmaya başladım daha sonra ben hukukçuyum bilmem ne falan dedim sonra polisleri bir güzel azarlayıp çıktım gittim. Yaptığım şey yanlıştı belki, polisler diyecek söz bulamadılar haklıydım çünkü ancak şunu anladım ki bu ülkede haklı olmak para sahibi olmaktan güç sahibi olmaktan ve maalesef makam sahibi olmaktan geçiyor''muş''. Polisler kendilerini bir şey sanar, savcı bir şey sanar, hakim bir şey sanar, avukat bir şey sanar halbuki herkesin yetki ve görev alanı belli. Hiç kimse superman değil. ''Sen benim kim olduğumu biliyor musun?'' cümlesi kurulan ülkede adalet olur mu sizce?
Old 27-08-2007, 21:04   #15
bozoli

 
Varsayılan

Bir de şu var anlatayım; bizim meslektaşlarımızın hacizdeyken başına dayak olayı geliyor bazen. İcra memurunun anlattığı olaya göre, haciz alanında borçlu kapıyı kapatıp devletin icra memurunu dövüyor yanında da avukat da nasibini alıyor. Şikayetçi olunmuş, dava açılmış ve fakat devlet gücünü göstererek dayak atan şahısları tutuksuz olarak yargılamış ve ceza dahi vermemiştir. Hukuk devleti mi, biz mi? HA HA HA
Old 28-08-2007, 15:57   #16
av.cemile

 
Rahatsiz

Merhaba,ben de icra memuru ile beraber haciz sırasında saldırıya uğrayanlardanım. Yanımıza Allahtan polisleri de götürmüştük. Kıskıvrak yakaladılar adamı ve doğru karakola.O arada tabi muhafaza da yapıldı.Karakola geldik. Borçludan şikayetçi olmamamızı rica etti polis. Ben onun dersini verdim, hem şikayet etsen ne olacak ki .Ceza bile alsa ertelenecek, tutuklu bile yargılanmayacak,şimdi akşam akşam uğraştırma bizi dedi. İcra memuruna yöneldim, bana dedi ki :Valla ablam,bana borçlu öyle bir saldırdı ki taksi camına vurduğu cisimle camı parçaladı, gözümden ve çevresinden çam parçaları çıkardılar, neredeyse kör oluyordum.Sonuçta hiçbirşey çıkmadı.Mahkemelerde süründüğümle kaldım. Adamın yaptığı da yanına kar kaldı dedi. Hayret ettim. Şaştım.Acıdım.Yoruldum.Bıktım. Benden özür dilettirdiler.Şikayetimden vazgeçtim.Hukuk sistemine kırıldım.Oradan çıktım,evime gittim ve hayatıma devam ettim.
Old 29-08-2007, 16:18   #17
ali ümit aksu

 
Varsayılan

sayın 'sınırsız',anlattığım olay benim taskip ettiğim bir dava değil yakınımızdaki oto park bekçisinin başından geçen bir davaydı.Sizin tavsiyeniz gibi yapmasını söyledim.Mahkemeye başvuru için gittiğinde uazıişleri müd.'Bundan bir sonuç çıkmaz.Cezayı öde,AİHM ye git demiş.Onun sözü üzerine adam bırakmış.Gördüğünüz gibi katipler daha ikne edici oluyor bazan.Daha sonra ben yasa yararına bozma için dilekçe yazıverdim.Bakalım ne olacak.En iyi dileklerimle.
Old 04-09-2007, 01:07   #18
DERYASI

 
Varsayılan

Av.Nihat Karataş yazdığınız olay gerçekten trajikomik burası Türkiye olur böyle şeyler diyoruz içimiz acıyarak umarım böyle olaylar yaşanmaz hukuk devleti olduğumuz sadece anayasada yazılı bi kelime olarak kalmamalı.Syn yaren başınızdan geçen olaylar gibi birçok olay malesefki yaşanıyor bu tip olayları fazlasıyla duydum. Yaşadıklarınızı hayal ürünü gibi gören arkadaşalar sanırım kendileri bi hayal dünyasında yaşıyor bunlar acı gereçklerimiz ve bunarla yüzleşmeliyiz saygılar...
Old 17-12-2010, 22:07   #19
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Ah şu ayakkabı bağları, ayak bağları.

Ah şu ayakkabı bağları, ayak bağları.
Old 23-12-2010, 08:24   #20
savcı92

 
Varsayılan

Çok güzeldi güzel olen aslında arkadaşınızın anlatımı.Sonrada kalkıp adaletliyiz diyorlar.Yerinde olmayan adalet adalet değildir.
Alıntı:
Yazan Av.Nihat Karataş
Aşağıdaki trajikomik olay bir arkadaşım tarafından gönderilmiştir. Hhikayeyi anlatan kisi Mehmet Civaroğlu diye bir mühendis) tarafından yaşanmıştır. Okuduğunuzda hiç de yabancı olmadığımız kendinize ait bir takım hatıralarınızın zihninizde canlanacağından eminim.

AYAKKABIMIN BAĞLARINI CEBİMDE TAŞIYORUM

Aziz Nesin hikayelerine benziyor... Böyle ülke düşman başına...


*********
Bir tatil günü ailemle hem yürüyüş yapmaya hem de bir çay içmeye gittik. Siz bekleyin, dedim. Bankadan para çekip geliyorum. Gittim bankaya. Çektim paramı. Ara sokaktan geri dönüyorum. Bir baktım baloncu. Bizim ufaklık 16 aylık oldu. Alayım ona bir balon keyiflensin, mutlu olsun diye düşündüm. "Ne kadar balon."

"3 tanesi 1 milyon". Vazgeçtim,tam geri döndüm.
"Abi 4 tanesi 1 milyon olsun" .
"Bana iki tane lazım" dedim. Seçtim balonları çıkardım cüzdanımı
verdim parasını. Koydum cebime. Ne oldu ise o anda oldu. 1-2 metre ilerimde bir adam bana doğru bakmış bağırıyor.
"Sen bana nasıl parmak atarsın lan"
Başka birilerine bir şeyler söylüyor zannettim o anda. Fakat havaya kaldırdığı elini indirdiği yerde benim başım olduğunu anlayınca bana söylediğini anladım. Tokadı yemiştim. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.

Benim yerimde olsanız siz ne yapardınız? Kendimi topladım ve sesimi yükseltmeye çalışarak "Ne parmağı" dedim. Bu arada 7-8 kişi etrafımı çevirdi. Aradan 3-4 saniye geçmedi ki "Bak bir de salak numarasına yatıyor" diyen başka birisi çeneme doğru kuvvetli bir yumruk atıverdi. Sonra birileri beni oradan uzaklaştırdı. Sokağın sonuna kadar götürdüler. Ben şok olmuştum. Baktım adamlar hala orada. Cüzdanıma baktım,yerinde duruyor. "Bereket versin cüzdanımı almamışlar" diye düşündüm. İyi ki Ceketimin astarının altına koyuyorum. Arabayı bıraktığım yere gittim.
"Ne oldu ağzına,neden kanıyor,düştün mü?" Olayı anlattım.

155 polis imdadı aradık. Olayı anlattık. En yakın polis karakoluna gitmemiz söylendi.

Gittik. Olayı anlattık. Hırsızlık olayından şüphelendiler ve olayın yerini ve şahısları göstermemi istediler. Dedim ki "Ben korkarım. Hadi diyelim ki gösterdim, siz ne yapacaksınız, ifadelerini alıp salıvereceksiniz. Ortada hiçbir şey yokken sokak ortasında bana bunu yapanlar daha sonra bana ve aileme daha kötüsünü yapmazlar mı?" Komiser Bey kendinden emin bir şekilde "Kardeşim burası hukuk devleti. Hem dayak atacaksın hem de güçlü olacaksın. Biz ne yapıyoruz burada. Herkes yaptığının hesabını verecek. Senin bir kılına bile dokunamazlar. Bir de ünversiteyi bitirmiş bilgisayar mühendisi olmuşsun. O kadar korkak olma." Dedi. "Peki" dedim olayın olduğu sokağa gittik adam hala orada. Sokakta çorap satan birisi. Aldılar adamı getirdiler karakola. Adam diyor ki : "Bana parmak attı ben ne yapayım." "Gördün mü atarken? Bu arkadaşın olduğunu biliyor musun?" dedi polis memuru "Arkam dönük popomu birisi okşamaya başladı. Bir döndüm baktım. Bir bayan var bir de bu adam (Ben oluyorum) . Bayan yapmayacağına göre. Bu yapmıştır dedim." Polisler içeride bir şeyler yapıyor biz karakolun ortasında .. Adam bana demez mi. "Ne diye polise geliyorsun? Adam gibi olaydan sonra gelirsin iki arkadaşınla. Ben yapmadım dersin özür dilersin biz de seni affederiz. Ne diye bizi işimizden alıkoyuyorsun."

Özür dilese belki şikayetçi olmayacağım. Adam karakolda bile beni O fiili yapmakla suçluyor. Bir de sütten çıkmış ak kaşık Sokak ortasında dayak yiyen ben özür dileyecek yine ben.Dedim "Ben şikayetçiyim." Adam dedi "O şikayetçi ise ben de şikayetçiyim." Aldılar ifademizi. "İyi" dedim, "Bir Cumartesi sahile gidip çay içecekken olanlara bak.eşim ve çocuğum da benimle mağdur oldular, soğukta onlara da yazık oldu. Evime gideyim de bir güzel dinleneyim.Nasıl olsa bu adamla artık mahkemede görüşeceğiz.İnşallah sonradan bir kötülük yapmaz." Diye düşünürken polis memuru dedi ki "Üzerinizdeki bütün eşyaları ve ayakkabı bağlarını çıkarın. Bu gece ikiniz de kodeste kalacaksınız." Herhalde şaka yapıyor diye düşündüm. Eşimle birbirimize baktık ki polis memuru açıklamasını yaptı.

"Kardeşim bizim yapacağımız bir şey yok. Savcı Bey ikinizi de gözaltında bulundurmamızı söyledi telefonda" "Komiser Bey" dedim. "Bu mu hukuk devleti" "Haklısın , ama yapacak bir şeyimiz yok. Savcı Bey böyle emretti." Dedi komiser bey.

Çıkardım üzerimdeki bütün eşyalarımı ve ayakkabı bağlarını. Eşim arkadaşlarıma ve tanıdık avukatlara haber vermeye başladı.

İkimiz de demir parmakların arkasındayız. Yan yana iki ayrı odada. Hala olayı anlamaya çalışıyorum. Sokak ortasında iftiraya uğradım,dayak yedim ve şimdi kodesteyim. Demek ki sistem böyle, benim bildiğim gibi işlemiyor. Kodes soğuk, buz gibi. İçeride bir gece kalmaktansa sabahki yediğim dayak daha iyi.

Saat 22:00. Biz içeride. Baktım bu işte bir terslik var. "Şikayetimizi geri alıyoruz" dedik parmakların arkasından. "Alamazsınız bu vakitten sonra." Dediler polis memurları ve Karakol Amiri Bey. Geceyi parmakların arkasında üşüyerek ve uyumaya çalışarak geçirdim. Sabah oldu.Çıkardılar bizi dışarıya. Hastaneye kontrole gidecekmişiz. Ben darp kontrolü, diğer adam ... kontrolü. İkimizin de izlerini inceleyeceklermiş.Oradan da parmak izi almaya. Sonra Savcı Bey'e Adliye 'de Savcı Bey'in odasına girdik ikimiz birden. Baktı dosyalarımıza.

"Ulan ..., ... , ... . Niye parmak attın lan?" dedi bana dönerek. Dünya başıma yıkılmıştı o ana kadar. Şimdi dünyanın etrafındaki gezegenler de üzerime yıkılmaya başladı. "Atmadım efendim." Derken "Sana konuş demedim." dedi Savcı Bey. Sustum.Olayın artık bitmesini istiyordum çünkü. Şikayetçi de olmayacaktım çünkü. Haksız yere dayak yiyip,soğuk kodes (gözaltı) duvarlarının arkasında bir gün yatıp bir de Savcı Bey'den küfür yiyince artık bir takım şeylerin farkına varmıştım çünkü.

"Senin suçun elle sarkıntılık" dedi bana. "Senin ki darp daha hafif." dedi bana dayak atan adama dönerek. "Şikayetçi misin." "Madem efendim cezası ağırmış affedelim o zaman". Gezegenlerin üzerime yıkılması bitti şimdi de yıldızlar üzerime yıkılıyor. "Özür dile lan" diye bağırdı alçak sesle bana.

"İyi düşün" dedim kendi kendime. "Hiç ortada yokken Sahile indin dayak yedin, karakola gittin ,1 gün soğuk duvarlar arkası gözaltı, adliyeye gittin savcı Bey'den küfür yedin. Oğlum kendine gel ve bu olayı artık bitir. Bitirmezsen olacak olan olayları söyleyeyim: 2 gün daha ek gözaltı, tutuklu yargılanmak üzere Bayrampaşa Ceza evi, sonra da elle sarkıntılık yüzünden 15 yıl ,bir de görevli savcıya itiraz etmekten 6 ay hapis.

"Özür dilerim ama ben yapmadım" dedim bana iftira ve dayak atan adama. İyi ki beni dövdün, kusura bakma benim yüzümden bir de geceyi nezarethanede geçirdin. Hepsi benim hatam dercesine. "Yaz kızım dedi. Şikayetçilerin şikayetlerini geri almasına"

Hani adam bana demişti ya. "Ne diye polise geliyorsun? Adam gibi gelirsin iki arkadaşınla. Ben yapmadım dersin özür dilersin biz de seni affederiz." Sonuçta ben de beni döven adamın dediği gibi yaptım. Biri polis, biri savcı iki arkadaşla geldim ve adamdan özür diledim. Adam da bizi affetti.

Haksızlığa uğradım,dayak yedim, küçük düşürüldüm ve nezarethaneye atıldım ve beni savunacak olan insandan da küfür yedim....

Sonra da bütün bunları yapan insanlardan da özür diletildim, gururum ayaklar altına alındı... Bütün bu olayları bizatihi kendim yaşadım. Belki bu kötü niyetli insanlara bu yaptıklarının hesabını sorarlar diye gittiğim resmi makamların bana yaptıkları, dilerim hiçbir insanın başına gelmez.

O gün soğuk duvarların arkasına girerken çıkarttıkları ayakkabı bağlarımı da hala yanımda taşıyorum. Ama içimde inanın çok daha fazlası var!

Mehmet CİVAROĞLU
Old 28-12-2010, 13:43   #21
av.medine

 
Varsayılan

Müvekkilin de başına başlıktaki benzer bir olay geldi. Müvekkil bir kamu bankası tarafından haksız yere icra takibi yapılıyor ve imza atmadığı redi sözleşmesinden kefil olatrak gösteriliyor. Olayın aslını araştırdığında erakta sahtekarlık olayına rastlıyor savcılığa şikayetçi oluyor. Ama sayın savcı sanki müvekkil suçlumuş gibi haftada bir makama çağırıp kendisine bağırmaktadır. Tabiki sözkonusu savcının tavrından vekili de nasibini almıştır. Şimdi vatandaş ne yapsun hakkkını aramasın mı ?El cevap ?
Old 28-12-2010, 13:48   #22
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın av.medine;
Alıntı:
...Tabiki sözkonusu savcının tavrından vekili de nasibini almıştır.
derken kastettiğiniz nedir? Savcı tarafından size de mi haftada bir bağırılmaktadır?
Old 30-12-2010, 13:27   #23
av.medine

 
Varsayılan

Sayın Ekici ;
Vekiline de aynı tavrı yapmak isteyen bir savcı var karşımızda . Fakat karşısında da cevval bir avukat. Bu tavrı yapmak isteyen savcı tabiki benden ciddi bir karşılık gördü. Ama sorun şu ? Sözkonusu savcının karşısında müvekkil tek olsaydı o zaman savcı daha neler yapbilirdi? Vekil var iken dahi müvekkile pervasızca davranan savcı ; vekilsiz vatandaşa neler yaptırabilir.
Bu türden savacılara karşı ne yapılabilir ? Savcılık makamının yetkileri nerelere kadar açıktır ?
Old 30-12-2010, 14:38   #24
hciyiltepe

 
Varsayılan ?

Hukuk devleti mi? Türkiye mi? Hadi canım sende... Türkiye hukuk devletidir diyenler komik olmaktan öteye gidemez. Bu husus tecrübelerimizle sabittir.

Ülkemiz olsa olsa guguk devleti olur?
3 sene sonraya çek duruşma günü
6 ay sonraya işe iade davası duruşması
3 ay sonraya alacak davası duruşması
2 ay sonraya haciz randevusu (Tabi yersen)

Başka bir şeye söylemeye gerek var mı?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10665393 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.