Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hekimleri Muhbir Yapan Yasa Onaylandı

Yanıt
Old 07-02-2009, 11:13   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Hekimleri Muhbir Yapan Yasa Onaylandı

Hekimleri muhbir yapan yasa onaylandı


Hekimlere, yasadışı göçmenleri ihbar etme zorunluluğu getiren yasa İtalya’da kabul edildi. Düzenlemeyle tedavi hakkına müdahale edildiğini savunan doktor ve hemşireler ajan olmak istemiyor

LÜTFULLAH GÖKTAŞ

ROMA - İtalya’da Silvio Berlusconi liderliğindeki hükümetin hazırladığı güvenlik paketinde yer alan, ancak insan hakları açısından ciddi sakıncaları da bünyesinde barındıran madde, bugün Senatoda kabul edildi.

Pakette yer alan ve hastanelerdeki hekimlere yasa dışı göçmenler hakkında suç duyurusunda bulunma zorunluluğu getiren 39. madde, 132’ye karşı 156 oyla kabul edildi.
Yabancı düşmanlığı içeren söylemleriyle dikkati çeken Kuzey Birliği Partisi tarafından hazırlanmış olan 39. maddenin kabulü, kamu hastanelerine başvuran yasa dışı göçmenlerin haklarında hiç bir suç duyurusunda bulunulmaksızın tedavi edilmelerini öngören yasa maddesinin iptali anlamına geliyor.
Senatoda kabul edilen düzenlemeye, Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü başta olmak üzere hekim ve sağlık sektörü çalışanları tepki gösterdi. Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün İtalya sorumlusu Kostas Moschochoritis, Senatoda kabul edilen yeni düzenlemeyle ilgili olarak, "Tedavi hakkı dinamitlenmiştir. Bu düzenleme, sağlık personelinin meslek sırrını ifşa etmeme hakkını ihlal niteliği taşımaktadır. Hastanın, her şeyden bağımsız biçimde sadece bir insan olarak tedavi edilme hakkının yok sayılması esef vericidir" dedi.

Yeni düzenlemenin ardından İtalya’da yasa dışı durumda olan ya da oturma izni sorunu bulunan göçmenlerin hasta olmaları durumunda sağlık kurumlarına başvurmamasını da beraberinde getireceğine dikkati çeken Moschochoritis, sağlık sektörü çalışanlarının "Biz ajan değiliz, doktor ve hemşireyiz" diyerek günlerdir sürdürdükleri protestoların dikkate alınmamış olmasını da üzüntüyle karşıladıklarını belirtti.

"DOKTORLARI BİRER ŞERİF YAPMAK İSTİYORLAR”


Merkez sol muhalefet ise yeni düzenlemenin, anayasaya aykırı olmasının yanı sıra, İtalyanların sağlığını da tehlikeye sokabileceğine dikkati çekti.
Demokrat Parti senatörü Roberto Di Giovan Paolo, merkez sağın yeni düzenlemesine tepki göstererek, "Bunların niyeti ortada. Doktorları birer şerif yapmak istiyorlar. Ama bu düzenleme, pek çok göçmenin hastanelerden uzak durmasına yol açacak. Vahim hastalıklar bile tedavi edilmemiş olacak. Bunun güvenliği tehdit edici bir şey olduğunu idrak edemiyorlar" dedi.
Demokrat Partinin meclis grup başkanı ve eski sağlık bakanı Livia Turco, düzenlemenin engellenmesi için Mecliste mücadele vereceklerini belirterek, başta sağlık sektörü çalışanları olmak üzere tüm vatandaşları bu tür bir uygulamanın hayata geçirilmesini engellemek için baskı yapmaya çağırdı. Turco, "Bu, medeniyetle de bağdaşmayan duyarsızca bir düzenlemedir. Bu, tedavi imkanı bulunmayan pek çok insanın hastanelerden uzaklaşmasına yol açacaktır. Dolayısıyla hepimiz bulaşıcı hastalıklara açık hale geleceğiz. Sadece propaganda peşindeki bu iktidar, yoksulluktan kaynaklanan hastalıkların bize neye mal olacağını hesaba bile katmıyor" diye konuştu. (aa)

http://www.radikal.com.tr/Radikal.as... ategoryID=81

Not:

Türk Ceza Kanunu
Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi

MADDE 280 - (1) Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Sağlık mesleği mensubu deyiminden tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişiler anlaşılır.
Old 02-06-2009, 10:34   #2
kevser06

 
Varsayılan

Türk Ceza Kanunumuzun 280. maddesinde; sağlık mesleği mensuplarının görevlerini yaptıkları sırada, suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmalarına rağmen yetkili makamlara bildirmemeleri halinde cezalandırılmalarından bahsedilmektedir. Suçun işlendiği yönünde bir belirti kanunun gerekçesinde ve Türk ceza hocalarının anlatımlarında somut emarelerdir. Sağlık mensuplarının burdaki yükümlülükleri suçu ihbar yükümlülüğüdür. Şahsi görüşüm hiçbir sağlık mensubunun suç işlendiğini gösteren emareleri tespit etmeleri halinde kayıtsız kalacaklarını sanmıyorum. Bu durumda kayıtsız kalan bir sağlık mensubunun da durumu bildirmemekle ilgili sorumlu tutulmasını gerek tıp etiği gerekse hukuki etik açısından yerinde bir düzenleme olduğu kanaatindeyim.
Old 20-06-2009, 13:14   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba

Sağlık personelinin suçu bildirme yükümlülüğü konusu çok dikkatli değerlendirilmesi gereken bir konudur.

Bir yandan suçun soruşturuşması ve failinin cezalandırılması beklenirken diğer yandan hekime/sağlık kuruluşuna başvurma hakkının fiilen kullanılamaması gibi sonuçlar gözönünde bulunduurlmaldır.

Bir kaç örnek üzerinden yola çıkacak olur isek:

1-Aile içi şiddete maruz kalmış kişi hekime,eylemin aile üyesi tarafından gerçekleştirildiğini söylese,fakat hemen şikayet yolunu denemek istemediğini açıklasa hekim/sağlık personeli ne yapacak?

2-Bir suçun şüphelisi aynı zamanda tıbbi bakıma zorunluluk gösteren bir durumla karşı karşıya ise,kendisinin hekim/sağlık personeli tarafından ihbar edileceği kaygısı ile sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını kullanabilecek midir?

3-Hekim/sağlık personelinin en temel sorumluluğu olan "hasta sırrının korunması" ilkesi bu aşamada nasıl hayatiyet kazanacak?

Devam edelim....
Old 22-06-2009, 13:20   #4
kevser06

 
Varsayılan

Geçenlerde Ankara Barosunun Sağlık Hukuku Sertifaka Programında doktor bir bayan, kadınların gördüğü aile içi şiddete ilişkin olaylar anlattı. Maalesef ki Türkiye'de kadınlar bu kadar da olmaz denilecek şiddetlere maruz kalıyorlar. Küçük bir ilçede sağlık ocağında çalışırken öyle vakalar geliyodu ki kadınların yüzüne çaydanlık atan, ütü fırlatan erkekler eşini sağlık ocağına getiriyor kapıda bekliyorlardı. Kim yaptı diye sorduğumuzda çoğu söyleyemiyodu diyo. Bu durumda hekimin suçu bildirme yükümlülüğü tabiki var. Nitekim bu tür olaylar karşısında kayıtsız kalmak hiçbir hekime yakışmaz. Hekim suçu bildirim yükümlülüğünü yerine getirdikten sonra mağdurun aile içi şiddetden şikayetçi olmaması halinde hekim yükümlülüğünü yerine getirmiş olduğundan hiçbir sorumluluğu doğmayacaktır. Bir suçun şüphelisi ise tıbbi müdahaleye gereksinim duyması halinde muhakkak ihbar edileceği kaygısı taşıyacaktır ve belki de taşımalıdır. Genel de o tıbbi müdahale de bir ceza soruşturmasında veyahut kovuşturmasında delil niteliği taşıyacaktır. Hekimlerin/sağlık personelinin sır saklama yükümlülüğünden önce suçu bildirme yükümlülüğünün öncelikli geldiğini düşünüyorum. Saygılarımla.
Old 22-06-2009, 22:52   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Kevser06

Hekimlerin öncelikli yükümlülüğü ;kolluk kuvveti gibi davranmak değildir.

Hekimin en temel ve öncelikli yükümlülüğü ,sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına katkıda bulunma,hastasına zarar vermeme,özerkliğine saygı duyma ve mesleği dolayısı ile vakıf olduğu sırrı saklamaktır.

Meslek sırrını hastanın rızası olmadan açıklanmaması ilkesi uzun tarihsel kökenleri olan bir ahlaki ilkedir.Meslek kuralları bakımından da bağlayıcıdır.

TCK daki düzenleme ise hekimi ahlaki ilke ile yasa arasında sıkışmasına yol açmakta ve hekimlik mesleğinin özgürce icrasını engellemekte, uluslararası sözleşmeler ile de güvenceye güvenceye bağlanan temel hasta haklarını bertaraf edici bir düzenlemedir.

Diğer yandan:

Suçun mağduru hasta ise hekimin yapması gereken şey, tıbbi verileri özenle toplamak ve kaydetmekle beraber özellikle yasa yollarını kullanmanın olanaklarını hastası ile paylaşmaktır ve belki de hastasını cesaretlendirmektir.

Kaldı ki mağdurun zaten kendisi şikayet olanağına sahiptir.Burada yasal olanalar açıklandıktan ve hatta destek sağlayabilecek kurumlarla iletişimi sağladıktan sonra mağdurun seçimine saygılı olmak gerekir.

Mağdur kendini adli sürecin içinde hemen bulmak istemeyebilir.Bir süre geçtikten sonra bu yola başvurmak isteyebilir.

Diğer yandan sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı temel bir haktır.Bu hakkın kullanımında hiç bir kaygı taşımadan bir hekime ulaşabilme güveninin herkesçe yaşanabilmesi gerekir.Bu hakka suçun şüphelisi sahiptir.

Bu durumun en yakın benzeri ilke ;avukatların sır saklama yükümlülüğüdür.

Sır saklama yükümlüğü , toplumsal güveliği zaafiyete uğratan değil,hekime ve avukata (sağlığa ve adalete ulaşma)güvenle ulaşabilmeyi sağlayan önemli bir araçtır.

Devam edelim...
Old 23-06-2009, 07:47   #6
kevser06

 
Varsayılan

Hiç şüphesiz hekimlerin öncelikli yükümlülüğü kolluk kuvveti gibi davranmak değildir. Kaldı ki şahsi düşüncem bir suça ilişkin bildirimde bulunmak kolluk kuvveti gibi davranmak değildir. Ayrıca suçu bildirim yükümlülüğü sadece hekimlerimizin değil insan olarak hepimizin yükümlülüğüdür. Bu gün bizim eşimizin, dostumuzun, akrabamızın, çocuğumuzun katledilmemiş olması veya şiddete maruz kalmamış olmaması aynı acıyı hissetmemiz kayıtsız kalmamızı gerektirmemelidir. Hekimlerin ahlaki ilkesi suç emarelerini görmelerine rağmen görmemiş gibi davranarak susmaları halinde zedelenecektir. Aynı zamanda avukatın sır saklama yükümlülüğü ile hekimin sır saklama yükümlülüğü benzer gibi görünmelerine rağmen eminim siz de çok iyi biliyorsunuz ki gerçekte çok farklıdır. Farklı yasal düzenlemelere tabidir. Hekimlik mesleği bir çok mesleğe göre kesinlikle çok zor ve meşakkatli bir meslektir. Ancak uygulamada da herhangi bir suçtan vücut bütünlüğü zarar gören mağdur veya fail tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyduğunda hekime başvurmak zorunda kalmaktadır. Belki de delilleri karartamadan olayları tüm gerçekliğiyle hekimin önüne sunmaktadır. Hekimin bu durumda bildirim yükümlülüğü hekim açısından adli olayların içine çekilmesi gibi görünse de kanaatimce insani bir görevdir.
Old 23-06-2009, 17:24   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Suçu bildirerek kolluğa yardımcı olma ;tüm yurttaşların isterlese katılabileceği bir eylemdir.

Fakat bazı meslek grubundaki yurttaşların mesleklerinden dolayı "bu bildirime" zorlanmaları ,bu meslek grubunun mesleği gereği sunduğu hizmetten yararlanmayı engellemkte veya mesleğin icrasında sorunlara yol açmaktadır.

Bu durum avukatlar ve hekimler için (bence farklı yasal düzenlemeler içinde yer alsa dahi benzer gerekçeler ile )özel düzenlenmelidir.Tanıklıktan çekinme hakkının ;her iki meslek için özel olarak CMK da düzenlenmesi gibi.
Old 24-06-2009, 09:37   #8
kevser06

 
Varsayılan

765 S. TCK. m.530 uyarınca “Hekim, cerrah, ebe yahut sair sıhhiye memurları şahıslar aleyhinde işlenmiş bir cürüm asarını gösteren ahvalde sanatlarının icap ettiği yardımı ifa ettikten sonra keyfiyeti adliyeye veya zabıtaya bildirmezler yahut ihbar hususunda teehhür gösterirlerse bu ihbar kendisine yardım ettikleri kimseyi takibata maruz kılacak ahval müstesna olmak üzere otuz liraya kadar hafif cezayı nakdiye mahkum olurlar”.

5237 S. Yeni Ceza Kanunu m.280’in kenar başlığı “sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi” olarak belirlenmiş olup 1. fıkrada “Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü getirilmiştir.

Eski TCK.m.530’da sağlık çalışanlarının “suç işlendiğini fark ettiklerinde” bildirim yapmaları gerektiği vurgulanırken; yeni TCK.m.280’de suç ile değil “suç belirtisi” ile karşılaşan sağlık çalışanı bildirim ile yükümlü tutulmuştur.

Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği, kamu hastaneleri bakımından adli vakaların savcılığa bildirilmesi zorunluluğunu düzenlemektedir: “Yataklı tedavi kurumlarında muayene ve tedavi edilen vak'aların Türk Ceza Kanununun (530) nci maddesinin müstesna kıldığı haller dışında gecikmeksizin Cumhuriyet Savcılığına haber verilmesi zorunludur. Ayrıca yaralı ve cesetten çıkarılan delil niteliğini haiz eşyanın adli makamlara aynen ve gecikmeksizin teslimi gerekir” (m.86). denilmektedir.

CMK MADDE 46 - (1) Meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecekler ile çekinme konu ve koşulları şunlardır:
a) Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler.
b) Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler.
c) Malişlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler.
(2) Yukarıdaki fıkranın (a) bendinde belirtilenler dışında kalan kişiler, ilgilinin rızasının varlığı halinde, tanıklıktan çekinemez.
Maddenin son fıkrasının gerekçesinde belirtildiği üzere, bilginin verilmemesinin suç sayıldığı hâllerde çekinmede bulunulamaz. Fakat bu fıkra, avukatlar veya stajyerleri veya yardımcıları hakkında, hiçbir hâlde uygulanmayacaktır.
Old 24-06-2009, 15:18   #9
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Kevser06

İlginize ve katkılarınıza teşekkür ediyorum.

Belirttiğiniz gibi 765 sayılı TCK 530 md."ihbar kendisine yardım ettikleri kimseyi takibata maruz kılacak ahval müstesna olmak üzere "diyerek ihbarda istisna barındırmaktaydı.

Bu istisna 5237 S. Yeni Ceza Kanunu m.280 de bulunmamaktadır.

Durumu ağırlaştıran diğer bir özellik de Eski TCK.m.530’da sağlık çalışanlarının “suç işlendiğini fark ettiklerinde” bildirim yükümlülüğü varken TCK.m.280’de suç ile değil “suç belirtisi” ile karşılaşan sağlık çalışanı bildirim ile yükümlü tutulmuştur.

Hem kapsam hem de nitelik bakımından yeni düzenlemenin hastalar ve hekimler için olumlu olmadığı,eski düzenlemenin bile gerisinde olduğu ve hasta haklarının temel ilkelerine uygun olmadığını görüşündeyim.
Old 24-06-2009, 16:08   #10
kevser06

 
Varsayılan

TCK.m.530’da “bu ihbar kendisine yardım ettikleri kimseyi takibata maruz kılacak ahval müstesna” kabul edilmişken, yeni düzenleme (YTCK.m.280) istisnaya yer vermeyerek, sağlık çalışanlarının tedavisine yardım ettikleri hastaların kovuşturulmasını gerektirecek suçların da bildirilmesini düzenlemektedir. Bu durumda evet sağlık çalışanlarının bildirim yükümlülüğünün alanı genişlemiştir.
Ayrıca TCK.m.530’da sağlık çalışanlarının “suç işlendiğini fark ettiklerinde” bildirim yapmaları gerektiği vurgulanırken; yeni TCK.m.280’de suç ile değil “suç belirtisi” ile karşılaşan sağlık çalışanı bildirim ile yükümlü tutulmuştur. Suçun işlendiğine ilişkin bir belirti (emare) ihbar için yeterlidir böylece ceza hukuku açısından madde hükmü somutlaştırılmıştır. Suç işlendiğini fark etmek soyut bir kavramdır ancak herhangi bir emare tespit edilmesi ve buna ilişkin bildirimde bulunulması kanaatimce daha somut ve nitekim gerçekçidir.
Kanun hükmünde sadece şahıslar aleyhine işlenen cürümler değil, her türlü suça ilişkin emarelerin bildirilmesi istenmiştir: 765 sayılı Türk Ceza Kanunu sadece “adam öldürme” ve “yaralama” türünden “şahıslar aleyhine işlenmiş” suçların bildirilmesi yükümlülüğünü öngörürken, yeni düzenlemede herhangi “bir suçun işlendiği yönünde bir belirti (emare) ile karşılaşan” sağlık çalışanı bunu bildirmekle yükümlü tutulmuştur. Böylece ihbar yükümlülüğünün kapsamı daha da genişlemiştir. Bu durumda ceza hukuku açısından emarenin tanımını bilmek önemlidir. Elbette her eşya suç işlendiğini gösteren somut emare değildir. Teşekkür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
5739 sayılı kanun onaylandı filorinalı 1 Hukuk Haberleri 1 02-03-2008 14:33
senette tahrifat yapan borçlu miss_lawyer Meslektaşların Soruları 4 11-01-2008 11:26
2521 sayılı yasa ve 6536 sayılı yasa uygulaması Av.Hatice Çilenger Meslektaşların Soruları 0 06-06-2007 15:38
Yanlış tebligat yapan postacıya 10 ay hapis Av.Yüksel Eren Hukuk Haberleri 8 20-03-2007 23:45
Saddam'ın idam kararı onaylandı Seyda Hukuk Haberleri 0 27-12-2006 00:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03498602 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.