Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

5 Kasım 1925 A.Ü.Hukuk Fakültesi Açılışı

Yanıt
Old 02-11-2002, 21:41   #1
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan 5 Kasım 1925 A.Ü.Hukuk Fakültesi Açılışı

5-KASIM 1925 A.Ü.HUKUK FAKÜLTESİNİN AÇILIŞI ve MAHMUT ESAT BOZKURT

En yakınlarımın önemli günlerini tüm çabalarıma rağmen hatırlayamam. Bir yıl liseyi bitiremem nedeniyle önünde şaşkın ve bezgin dolaştığımdan mıdır nedir, her 5 Kasım yaklaştığında Ankara Hukuk Fakültesinin açılışı aklıma gelir.

Epeyi bir seneler önce Ankara Hukukun açılışı soğukların başladığı 5 Kasım da yapılırdı. Bizler de kan ve gözyaşlarıyla okuyacağımız baba ocağına 5 Kasım 1975 de 75/449 no ile kayıt yaptırdık.

Ankara Hukuk un giriş katında Mahmut Esat Bozkurt un bir heykeli bulunur.

Bu vesile ile Ankara Hukuk un açılmasında büyük katkıları olan Mahmut Esat Bozkurt u bir kez daha saygı ile anıyor ve kısa öz geçmişini aktarıyorum.

Mahmut Esat Bozkurt 1892 Kuşadası doğumludur. 1911 yılında İstanbul Hukuk Mektebini bitirmiş, öğrenimini İsviçre’de Lozan ve Fribourg Üniversitelerinde sürdürerek 2 Ağustos 1922 tarihinde Hukuk Doktoru olmuştur. İzmir’in işgali üzerine kurtuluş savaşına katılmak üzere yurda dönmüş, Aydın İlinde Kuvayı Milliye Hareketine katılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meçlisinin açılışından sonra 1. Döneminde İzmir Milletvekili olarak görev almıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra 23 Kasım 1924 de adliye Vekilliğine getirilmiş, Avukatlık Yasası dahil Hukuk Devrimlerinin hazırlanmasında çok büyük katkısı olmuştur.

Cumhuriyetin İlanından sonra Ankara Hukuk Mektebi’nin kuruluş çalışmalarında bulunmuştur. Ankara Hukuk Mektebi, Cumhuriyet Döneminin ilk yüksek öğrenim kurumudur. Ankara Hukuk Mektebi’nin 5 Kasım 1925 tarihinde yapılan açılışında (Uzun yıllar Ankara Hukuk Fakültesi öğrenim yılına o yılın 5 Kasımında başlamıştır) Atatürk’ün konuşmasından sonra Mahmut Esat şunları söylemiştir.

Fıkıh ve fıkıhla ilgilenenler, tarihin en büyük aşamalarında zorbalık ve bozgunlukların gerekçesi ve nedeni oldular. Cumhuriyetin Türk Adliyecileri bu çerçeve de devrimin kendilerine yüklediği geniş ve etkin görevin ağırlığını kavramışlardır. Bunun gereklerini yapmaya hazırdırlar. Devrim için hazır olmak ve onu savunmak rolü Türk Adliyesinin yegane övünme nedenidir. Devrimler, insanlığı mutluluğa götüren araçlardır. Karşı koyanların sonu mutlaka hüsrandır.”

Cumhuriyetin ilanından sonra 17 Şubat 1926 yılında en önemli hukuk devrimlerinden Medeni Kanunun hazırlanmasında büyük emeği geçmiştir. 17 Şubat 1926 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanunun sunuş yazısında Mahmut Esat Bozkurt aşağıdaki tarihi değerlendirmeyi yapmıştır.

Dinin kural olarak yasalara girmesi, tarihin akışı içinde çoğunlukla devlet adamlarının, zorbaların, güçlülerin keyif ve isteklerini doyurma aracı olması sonucunu doğurmuştur .”

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Siyasal Bilgiler Okulu’nda Anayasa Hukuku, Devletler Hukuku, Profesörü olarak dersler vermiştir.

Lozan Antlaşmasının imzalanmasından 3 yıl sonra Fransız gemisi Lotus ile Türk Nakliye gemisi Bozkurt arasında 2 Ağustos 1926 tarihinde gece Midilli Adası civarında çarpıştılar. Türk Nakliye gemisi Bozkurt batmış, sekiz Türk Vatandaşı ölmüştü. Fransız Gemisi İstanbul’a gelince, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde Fransız Kaptan Demons tutuklandı. Fransız Basını ve Fransız Büyükelçiliği Kaptan Demons’un serbest bırakılmasını istemekteydiler. Birçok gazeteci ve hukukçu Fransız Kaptan Demons’un serbest bırakılmasının daha iyi olacağı konusunda görüş belirtmekteydiler.

Yapılan yargılama neticesi Fransız ve Türk Kaptanlar ayrı, ayrı Dikkatsizlik ve Tedbirsizlik Neticesi Ölüme Neden Olmaktan hapis cezalarına mahkum edildiler. Fransız Kaptanın Avukatı yetkisizlik iddiasında bulunarak, davaya Türk Mahkemelerinin bakmasının yargılama yetkisi dahilinde olmadığını savundu. İki Devlet arasında bu konuda anlaşmazlık çıkmış, sonuçta her iki Devlet 12 Ekim 1926 yılında hakemlik sözleşmesi imzalayarak, olayı Lahey Adalet Divanına götürmüşlerdir.

Olayın Lahey Adalet Divanı önünde götürülmesi fikrini Atatürk ve İnönü de desteklemekteydiler. Mahmut Esat, Atatürk ve İnönü ile yaptığı toplantıda kendilerine hitaben, “Olayın Lahey Adalet Divanına götürülmesinden yana olduğunu, kimin haklı olduğunun burada ortaya çıkması gerektiğini, eğer davayı kaybedilecek olursa bir daha memlekete dönmeyeceğini” belirtmiştir.

Bu sözler üzerine Atatürk Mahmut Esat a hitaben;
[renk=firebrick]“Güle güle git kazanacaksın, kazanmasan da memleket seni bağrına basacaktır” [/renk ]

Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nda Türkiye nin Avukatlığını, Adliye Vekili Mahmut Esat Bey yapmıştır. Mahmut Esat Bey’in hazırladığı güzel savunma ve uzun tartışmalardan sonra, dava 7 Eylül 1927 tarihinde çoğunluk kararı ile Türkiye lehine neticelenmiş, Lahey Uluslararası Adalet Divanı, Türkiye’nin Uluslararası Hukuka aykırı hareket etmediğine karar vermiştir.

Bazı kaynaklar davanın Türkiye’nin lehine neticelenmesinden sonra, davayı Atatürk’ün duyarlılıkla izlediğini ve çok önem verdiğini belirterek, Fransız Basınının Atatürk’ü ve Mahmut Esat Bozkurt’u kastederek ASLAN PENÇESİNDEN BELLİ OLUR ” başlığı ile haber geçtiklerini yazarlar.

Genç Cumhuriyetin ilk yıllarında Fransa’ya karşı davanın kazanılması tüm yurtta heyecan ve sevinç uyandırmıştır. Bozkurt- Lotus Davasındaki kazandığı üstün başarı nedeniyle Mahmut Esat Bey, BOZKURT soyadını almıştır.

Yılmaz bir yurtsever, sarsılmaz bir devrimci olan Bozkurt, hukuk önderidir. Hukuk Devrimlerinin inşasında etkisi ve katkısı vardır. Türkiye Barolar Birliği, Bozkurt’un büstünü, onun anısına Ankara Hukuk Fakültesi’ne armağan etmiştir. 21 Aralık 1943 de İstanbul da vefat etmiş, İzmir Kuşadası yolunda defnedilmiştir. Faruk Erem ölümünden önce, yazı ve konuşmalarında Aydın Barosu’nun Bozkurt’un mezarına gösterdiği ilgiden duyduğu memnuniyeti belirtmiştir. Aydın Barosu’nun ve tüm yurttaşların Mahmut Esat a olan sevgisi, saygısı her geçen yıl artarak devam etmektedir.

Mahmut Esat Bozkurt, Savcı ve Hakimlere sorumluluklarını belirten ve tarihe geçen şu özdeyiş ile seslenmiştir.

“ [renk=darkblue]Türk Savcıları, Türk Hakimleri ;
Meriç kıyısında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sapanından tutunuz da, bu vatanda yaşayanların uğrayacağı en ufak bir haksızlıktan, hatta Bingöl Dağlarının ıssız kuytularında bekleyen öksüzlerin göz yaşlarından siz sorumlusunuz.”[/renk
]
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hukuk Fakültesi Öğrencileri! Hangi Üniversitedensiniz..? oguzhand0 Hukuk Lisans Eğitimi 723 24-03-2014 18:00
hangi hukuk fakültesi myilmazin Hukuk Lisans Eğitimi 49 27-12-2009 21:25
Hukuk Fakültesi Ders Notları - Sınav Soruları iticülü Hukuk Lisans Eğitimi 66 09-03-2009 21:27
9 Eylül Hukuk Fakültesi öğrencilerinin daha iyi bir internet sitesi için protestoları Admin Hukuk Lisans Eğitimi 29 01-10-2007 14:46
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hakkındaki Düşünceleriniz? ealakush Hukuk Lisans Eğitimi 67 08-02-2007 23:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04100108 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.