Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Evlilik İçi Tecavüz !!!

Yanıt
Old 12-12-2003, 20:10   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Bu bölümde aynı konuda THS e-mail yazışma grubuna yazılmış mesajlar yer alacaktır.Bilginize sunuyorum.
Old 12-12-2003, 20:12   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Ordinaryüs Profesör'ün görüşüne katılan hala var mı?



ORD.PROF. DÖNMEZER: ''EVLİLİKTE IRZA GEÇME SUÇ SAYILAMAZ''...
ORDİNARYUS HUKUÇU, BU DURUMDA İFTİRALARIN ÖNÜNE GEÇİLEMEYECEĞİNİ SÖYLEDİ

Ord. Prof. Dönmezer, evlilikte ırza geçmenin suç sayılması halinde kadınların
mahkemelere koşacağını iddia ederek, "Bu sorunlar ailede halledilmeli. Yoksa
iftiraların önünü alınmaz" dedi

Ord. Prof. Sulhi Dönmezer, hazırlanmasına başkanlık ettiği Türk Ceza Kanunu
(TCK) tasarısında eleştirilen "namus indirimi", "bekâretin ağırlaştırıcı neden
sayılması" ve "evlilikte tecavüz" maddelerini savundu.
Prof. Dönmezer, Bahçeşehir Üniversitesi'ndeki konferansta, evlilik içinde cinsel
ilişki konusuna ceza kanununun müdahale etmemesi gerektiğini belirtti. Dönmezer,
şöyle konuştu:
"Bu sorunlar aile içinde halledilmeli. Özgürlükçüyüz diye evlilik içinde zorla
ırza geçmeyi suç sayarsanız iftiraların önü alınamaz. Bu suç sayılırsa karısı
uyurken, cinsel şehvetini karısının üzerinde gideren bir erkek de tecavüzcü
sayılır. Kadın kalktığında, 'benim rızamı almamıştı' diye mahkemeye koşabilir."

'Hâkimin takdiri'
Dönmezer, töre cinayetlerinde tahrik unsurunun kaldırılmamasıyla ilgili
eleştirileri şöyle yanıtladı:
"Genel tahrik bütün suçları kapsar ve hâkimin takdirine bağlıdır. Tasarıda, ağır
ve adi tahrik ayrımını kaldırdık, hepsini genel tahrike sokarak hâkimin
takdirine bıraktık. Şimdi milletvekilleri 'karımı başka erkekle görsem tokat
atarım, yok boşarım' falan diyor. Ben söyleyeyim, Türk erkeği onlar gibi
davranmaz, başka türlü davranır. Böyle bir durum karşısında toplum o erkeğe
'Boynuzlu' der val-lahi. Bu da ağır tahriktir. Bu hale gelen bir adam için
tahrik ûnsurunu kaldıralım mı şimdi. Bekaret Türk örf ve âdetlerinde vardır.
Hukuk da buna saygı duymak zorundadır. Kız bekâretini evlenene kadar korumaya
niyetlenmiş ama biri tarafından zorla bozulmuşsa bu tabii ağırlaştırıcı bir
nedendir."



'Tecavüzcüyle evlenme fuhuşu önler'
IrzIna geçilen kız, toplum içinde dışlanmakla karşı karşıya kalıyor ve
damgalanıyor. Bu büyük şehirlerde de böyle. Ailesi tarafından da evden atılan bu
kızların birçoğu fuhuş tacirlerinin eline düşmekte, hayatlarını genelevlerde
geçirmektedirler. Bu maddenin korunması, Türk toplumu açısından bu nedenle
önemlidir."


Habertürk - 20.11.2003

Yazan Mustafa
Old 12-12-2003, 20:16   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Evet ben Hocamın görüşlerini yaşadığımız
memleketimizin içtimai yapısına uyarlı buluyorum ve
görüşlerine katılıyorum. Hukuk uygulandığı topluma
göre hazırlanması gereken bir elbisedir,dar yahut bol
gelmesi sosyal sıkıntılara yol açar.

Bayram Ozcan
Old 12-12-2003, 20:18   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Soru boyle sorulmamalı idi.
Var desem bir turlu, yok desem bir turlu. Asagisi sakal, yukarisi biyik!
))
Av.Sâdi
Old 12-12-2003, 20:18   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım
ve sayın Bayram Özcan,

Elbise diyorsunuzya, insanların giydikleri elbiseye göre de davranışlarının
değiştiği bir gerçek değilmidir.
Hocamızın töre cinayetlerinde tahrik unsuru ve tecavüzcü ile evlenme konusundaki
görüşlerini yadsımıyorum ancak böyle düşündüğümüz sürece de toplum olarak
gelişemeyeceğimize inanıyorum.
Özellikle de "Türk erkekleri öyle davranmaz, başka türlü davranır" şeklindeki
düşüncelere şiddetle karşıyım. Bu bir kısır döngü değilmi?
Selam ve saygılarımla.
Av.Nejan Nart Ünver
Old 12-12-2003, 20:20   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Biraz duygusal bir yaklaşım olacak ama;hocamın da Bayram Özcan'ın da evlilik içi
tecavüze yaklaşımını hukukçu ve kadın gözü ile İNANILMAZ bulduğumu söylemeliyim.

Evlilik içi şiddeti de,kadının erkeğin malı olarak görülmesini de onaylamış
oluyorlar.

"Toplumun gerçekleri" gerekçesini de yeterli bulmadığımı belirtmeliyim,son
derece dar bir bakış açısıyla bu sonuca varılabilir.

Hukukun yaşadığımız toplumun ihtiyaçlarına uygun düzenlemeler getirmesi,hukuktan
beklenen yararlardan sadece biridir ve çok da dikkatli kullanılması gerekir.
Unutulmamalıdır ki toplum sadece erkeklerden oluşmamakta. Bu noktadan
hareketle,toplumsal gerçeklerimizden biri de , ERKEK EGEMEN TOPLUM OLDUĞUMUZ.
Ama bu gerçek,aynı zamanda,olması gereken değil.

Hukuk ; olması gerekeni , toplumsal ihtiyaçları da gözönünde tutarak yasal
düzenlemeler haline getirmeyi öngörür. Olanı yasallaştırmak,hukuki olduğu
anlamına gelmez.

Bir hukukçunun gözünden de tartışılan konuya bakışın bu çerçeve içinde olması
gerektiğini düşünmekteyim.

Selamlar ve İyi Bayramlar
Av.F.Ufuk Gürler
İstanbul Barosu
Old 12-12-2003, 20:23   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba;
Bu zihniyetin anlamı;bir erkeğin eşi iseniz,onun sizi istediği
şekilde ve istediği zaman şehvetini söndürmeye hazır olmalısınız mı? Yani
kadının duygularının ya da ne zaman istediğinin hiçbir anlamı yok mudur? Yoksa
kadın zaten kocasının isteklerini is-
tediği zaman yerine getirmekle yükümlü bir hükümlü müdür? O halde tecavüzün
tanımını
değiştirmeniz gerekir sanırım.Bir kadının/erkeğin....eşi olmadığı halde,zorla ve
isteği dışında...........v.s. Bakış açısını dar ve erkek egemen toplum
zihniyetinin bir ürünü ola-
rak görüyorum,ayrıca bakış açımın feminen olmaktan çok insani olduğunu
savunuyorum!
Son cünlem ise;işte bir feminist!,iddialarına peşinen bir yanıttı.
Av.Hatice Ustaer
Old 12-12-2003, 20:24   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Evet katılıyorum. Gerçek bir hukukçu hukukun uygulanacağı
toplumun örtf ve adetini göz ardı edemez. Av. Emin GÜNEŞ
Old 12-12-2003, 20:25   #9
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Irz dümanı erkekler.


ADVERTISEMENT


Bu tartışmayı oldukça ilginç bulduğumu öncelikle ifade etmek isterim.
Ve bir başka düşüncemi de ifade etmek isterim ki birlikte olmak istemeyen eş
dahi olsa buna saygı gösterilmelidir. Aksi halde bunun bir müeyyidesi
olmalıdır.
Ancak grupdaki bir kısım arkadaşların yaklaşımına da anlam vermekte güçlük
çekmekteyim. Merak ettiklerim şunlar;
-Rıza dışı ilişkide sokaktaki kişi ile hayatı paylaşmak için yola çıkılmış
kişinin fiili aynı kefede mi yorumlanmalı?
-Bu kişi kadın yada erkek olan eşin sokaktaki herhangi bir kişiden hiç mi
farkı yoktur?
-Yani evli olan herkes evinde potansiyel bir ırz düşmanı ile birlikte
yaşıyor olması fikri acaba ne kadar sağlıklı? Kişinin evlilik ile eşinden
beklentileri ve evliliği yorumlamasında sağlık belirtisimidir?
-Evlilikler veya bununla ilgili yasalar bu şekildeki sağlıksız beklentilere
göre mi yoksa daha "olması gereken"e göre mi yapılandırılmalıdır?

Madem bu kadar eşitlikçiyiz
-Neden erkek istemediği hallerde kadının "israrı" ceza hukuku konusu
edilmez? Pasif duruma düşen erkeler seks kölesimi? (Bunun uçuk olduğunu
söylemek mümkün değil silahlı bir gurup kadının erkek kaçırdığı sadece
basına yansıyanı)
-Kadın veya erkeğin evlilik içerisinde her işi ama her şeyi istekle
yaptığını söylemenin ham hayal olduğunu düşünüyorum. Burada esas olanın
"paylaşma" yani "isteği" veya "istememeyi" dahi paylaşama özverisi olduğunu
düşünmekteyim.
-Özellikle eşin (kocanın demiyorum) sokaktaki bir kişiyle aynı kefede
yorumlanması evlilik olgusunun aslında fikren olmadığına işaret ettiği
kanaati uyandırmaktadır. Dolayısıyla bu yasaların da bu zihniyetle
yapılandırılması bir arkadaşın yazdığı gibi (bu elbise) sizi
yönlendirecektir.

Önemle takrar etmek isterim ki rıza dışında özellikle şiddet kullanarak
birlikteliğin muhakkak bir müeyyidesi olmalı. Ama bu eşi "ırz düşmanı"
olarak niteleyecek boyutta olmamalı. Ayrıca bu işin faillerinin sadece
erkekler olduğunu peşinen kabul etmenin de doğru olduğunu düşünmemekteyim.
Nasıl ki bu toplum sokakta karısını başkasının kolunda görenin "boşanırsın
olur biter" olgunluğunu kabul ediyorsa bu eylemin de en azından "boşanmaya"
sebep olabilecek sonuçlarını kabul edebileceğini düşünüyorum. Ama eşini
potansiyel ırz düşmanı, sadist manyaklar olarak gören yaklaşımın da doğru
olmadığını düşünüyorum.

İyi bayramlar dileğimle.

Av. Ali Yaşar ÜNLÜTÜRK
İstanbul Barosu
Old 12-12-2003, 20:26   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayin Hatice Hanimefendinin bir norm onerir iken o norm ile hedefledigi
"fayda" kadar o normun hayat icerisinde doguracagi sonuclari da goz onunde
tutmasinin gerek/sart oldugunu dusunuyorum.
Av.İ.Sâdi Carsancakli
Old 12-12-2003, 20:28   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Hocamizin gorusune katilmiyorum. Cunku Turk toplumunun orf ve adetlerinin
yasalari duzenlenmesinde dikkate alinmasindan yana olmakla beraber yasalarin
mantik ve esiltik olculeri de dikkate alinarak duzenlenmesinden yanayim.
Buna sebep ise, toplumun orf adetleri yani sira, yasalarin toplumu
yonlendiren ve duzenleyen etkisidir. Eger bugun tore cinayetleri ve
evlilikte irza gecme geregi gibi degerlendirlip cezalandirilmazsa, eylemi
gerceklestirenler yasalardan kaynaklanan bosluktan hareketle istedikleri
gibi davranmakta sakinca gormeyecek, eylemden sonrada ellerini kollarini
sallayarak gururla sokata dolasabileceklerdir (..ki bugun olan budur). Bu
durumda da yasakoyucular dolayli olarak bugun gazetelerin ucuncu sayfalarina
yansiyan ve bizim ayibimiz olan kantli vahseti desteklemis olacakdir. Diger
yandan, sayin hocamiz evli her kadin cinsel iliskiye ilsikin her turlu baski
durumda mahkemeye kosacakdir diyor ama her evli erkekde yasanin kendine
tanidigi hak ile esinin irzina gecmekte sakinca gormeyecektir. Bu durmda da
evliliki icinde irza gecilen kadinlar magdur durumda kalacaktir.

Sayin hocamin destekledigi gorus yasalarin kadini edilgen, erkegi ise etken
duruma sokmaktan oteye gorturmeyecek, ve de Turk adaleti de akilci ve
esitlikce olmaktan cok uzak olacaktir.

Saygilarimla,

Av. Deniz Cengiz
Old 12-12-2003, 20:29   #12
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Cengiz
Aklıma takılan ve daha öncede sorduğum ve fakat cevap alamadığım şu soruyu
size de sorma gereği hissttim. Madem akıldan ve eşitlikten söz ediyoruz.
Madem etken ve edilgenlık söz konus değil neden bu suçun madurları kadın ve
failleri erkek olmak zorunda. Buna karşı olma anlamında sormuyorum. O halde
neden erkeklerin de mağdur olması söz konusu olmasın ve bu "gerçeğe uygun"
bir yasa çıkarılmasın.
İyi çalışmalar dileğimle.

Ali Yaşar ÜNLÜTÜRK
Avukat İstanbul Barosu
Old 12-12-2003, 20:30   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Meslekdaşlarım;

Konuyu tartışırken göz önünde tutmamız gerken iki kavramı kısaca hatırlatmak
istiyorum -ki görüş bildiren bazılarımızın demogojik bir yaklaşımla yanlış
kullandıklarını ve ikinci olarak hatırlatacağım kavramdan da haberdar
olmadıklarını gözlemledim ) - :

1-EŞİTLİK : Kadın ve erkeğin eşitliği derken , sözü edilen fiziksel değil,sosyal
ve yasalar önünde eşitliktir. Fiziksel olarak eşit değil , ama.FARKLI oldukları
açıktır.

2-POZİTİF AYRIMCILIK: Sosyal,fiziksel veya bunlar dışındaki durumları (ya da
konumları) itibariyle belirli bir cinsiyette,çocukluk durumundaki (vd.)bireyleri
korumak amacıyla ayrımcılık öngören yasal düzenlemeler yapılabilir,haklar
bakımından-hakların yaşama geçirilmesi bakımından da yapılmalıdır.

Şadi beye de; Hatice hanımın "kara mizah" yaptığını hatırlatmak isterim.

Av.Fatma Ufuk Gürler
Old 12-12-2003, 20:31   #14
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayin Unluturk,

Siz erkelerin magdur olma gercegi ne ise bizim icin de o, ve de haklisiniz
her iki tarfata olaylardan kismende olsa esit derecede magdur oluyor.
Mesela, bir tore cinayetinde erkek ihanete ugradigi icin onuru ayaklar
atlina aliniyor ve de hayati eger yatarsa hapislerde curuyor. Peki kadina ne
oluyor, kadin bunu caniyla oduyor. Yanliz bir nokta var ki olen kadin icin
"kaderin cilvesi" sona ermiyor ve kadin erkegin cinayetiyle birlikte yanliz
olmekle kalmiyor adi ve nesilleri de kotuleniyor. Halbuki tore cinayetini
isleyen erkek ataerkil toplumumzda goklere cikartiliyor. Eger ceza yerse(!),
ciktiginda basi dimdik oluyor. Neden cunku namusunu temizlemis oluyor.
"Namusuz kadinin" olumune giden yolda erkek hem "magdur" hem de "kazancli"
cikiyor.

Diger yandan erkekleri tore cinayetine surukleyen guduler tekrar ataerkil
toplumumuzun yaratigi motivasyonlardi mesela namus konusu. Siz kendi
yartiginiz normlar nedeiyle magdur oluyor ve acisini kadinlardan
cikartiyorsaniz, sordugunuz soruya yaniti bulmus oluyorsunuz. Ayrica, kac
tane erkegin yaptigi zina icin taslandigini veya olduruldugunu
duydunuz?(Lutfen 23 Kasim 2003 tarihli Millyet gazetesinin Diyarbakir da
yasak ilişki sonrası hamile kaldığı için taş
ve satırlı saldırı sonucu ölen Kadriye D. ilgili
haberine bir goz atin.)

Size katiliyorum ve kesinlikle yasalarin kamu yararini ve bireylerin(kadin
ve erkek) magduriyetlerini esit derecede gozmesinden yanayim. Her iki
tarafinda magduriyeti taraflarin menfatine uygun olacak sekilde tatmin
edilmeli, ama bu esitlik sayin hocamizin ortaya koydugu sekilde yerine
getirlemez. Sanirim Turk toplumunun ve bizim(kadin-erkek) bir takim
gecmisten gelen ve orf adetlerimize uygun saydigimiz "Orta Cag" fikirlerini
geride birakip, modern caga uygun adimlar atmamizin zaani geldi de geiyor.


Saygilarimla,
Av. Deniz Cengiz
Old 12-12-2003, 20:32   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Cengiz,
Aslında siz bu çarpıklığın acısını fail gibi görünen ama aslında diğer
mağduru linç ederek çözelim diyorsunuz.
Hiç söyle düşündünüzmü? Sadece örneklemek için bir an için sizin ailenizide
böyle bir olay olduğunu, sisin bundan haberiniz bile olmadığını ama ailenin
varsayalım ki oğlu olduğunuzu ve elinize silah tutuşturulduğunu. Şimdi siz
failmisiniz yoksa "gizli mağdur"mu.
Kesinlikle katılmadığın en önemli ayrım failin göklere çıkartılması
görüşüdür. Evet ilk başlarda "koçum" "..... seninle guru duyuyor" nidaları
günler aylar yıllarla silinip kalsa kalsa iki çan kaybeden anneden başka
yanan kalmaz. En çanın kardeşinin bile çoluk çocuğa karışıp seni ittiği
zaman gerçeği anlar amam ne fayda asıl yaşayan mağdur odur.
Burada kadın erkek itiş kakışıyla bunun çözüleceğini düşünmek bence ham
hayaldir. İntikam almak kana kan dökmenin hukuki kılıflı olanıdır.
Bu sorunun çözümünün o bölgelerde bulunma dolayısıyla gözleme imkanı bulmuş
biri olarak iddia ediyorum ki bunun çözümü kadın erkek itiş kakışı değildir.

Soruna doğru teşhisin önemli bir başlangıç olduğunu düşünüyorum.
İyi çalışlar dileği ve saygılarımla.

Ali Yaşar ÜNLÜTÜRK
Avukat
İstanbul Barosu
Old 12-12-2003, 20:33   #16
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Gürler
Sizin gibi düşünmemenin "cehalet" olduğunu belirtmenizde seçmiş olduğunuz
ifadelerdeki nezaketinize teşekkür ederim ancak;
Mağdurun erkek olmasını engelleyen açıklamanızı anlayamadım. Pozitif
ayrımcılığın sınırları yok olduğunu kabul etmek cahilane olsa da bana
anlaşılır ve akılcı gelmemekte. Hayat baktığınız her açıdan "pozitif
ayrımcılığa muhtaç" bir çok şey tanımlamak mümkün. Hatta mecburi. Kadın için
kadın olmak erkek için erkek olmak, siyah olmak, beyaz olmak v.s.
Bir çok ülkede ırkçılığa karşı "pozitif ayrımcılıkla" çözüm üretmek ve
ezilen kesimi "adalete" rağmen savunan normalar koymak mükünken neden
eşitlikci norlarda israr edilir sebep açaba bazı kavramlardan bi haber
olmakmıdır. Yoksa korunmak istenen hukuki yararın hukukun idesi olan
"adalet"i ihlal etmesindeki kaybın kazanıma tercih edilebilir
bulunmasımıdır.
Örneğin aileyi, sadist, manyak, ırz düşmanları erkeklerce hukuki korunma
sağlanmak için oluşturulmuş kurumlar olarak değerlendirmek ve bu sorunu
bahsettiğiniz "POZİTİF ayrımcılık" "ilericiliğiyle" çözmeyi sosyal yapının
temeli kabul edilen aileye verilecek zarara değer bulmadığımı belirtmek
isterim. Bu eylemin bir edimi olmasında kesinlikle hemfikirim ancak talep
edilenin ceza hukukunun "fiile uygun ceza" prensibiyle ne kadar bağdaştığı
ayrıca tartışılması gerektiğini düşünmekteyim.
Ayrıca bir kısım arkadaşın bu fikirleri tartışmaktansa ben ve benim gibi
düşünenlerin fikirlerini "gericilik" yaftasıyla sık sık çizgi dışına itmeye
çalışması benim anlayışıma göre en hafif tabiriyle "kolaycılık"tır.
Sizler iyi çalışmalar ve "kolay" gelsin.

Ali Yaşar Ünlütürk
Avukat
İstanbul Barosu
Old 12-12-2003, 20:35   #17
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Evlilikte ırza geçme" kavramı mantık açısından biraz saçma geliyor
bana.O zaman evlilik kurumunu yeniden tartışmalıyız. Bir insan niçin evlenir?
İnsanı evlilik düşüncesine iten en "doğal" sebep nedir? "Evlilikte ırza geçme"yi
suç olarak görmek isteyenler kendilerini "özgürlükçü" olarak nasıl görebilir?
Kanunu yatak odasına sokmak mı özgürlük? Kim ne yapmak istiyor anlamış değilim!

Av.Mehmet GÜNAYDIN
Old 12-12-2003, 20:36   #18
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

demek anlamadınız, kim ne yapmak istiyor, öyle mi? biz de aşağıdakileri anlamış
değiliz...
karısı uyurken cinsel açlığını karısı üzerinde gidermek kavramını, bu yasayı
hazırlayanların fantezisi
olarak görüyoruz. efendim bunlar aile içinde halledilmeliymiş, boşanma yolu
açıkmış. vay bre, peki
boşanmaya karar vermiş ancak hukuken henüz boşanmamış eşlerde durum nasıl
olacak, kadın gece
uyurken bekaret kemeri mi takacak? madem ki bunlar boşanarak halledilebiliyor, o
halde karısı kendisini
arzulamayan erkek başvursun mahkemeye, karım benimle birlikte olmak istemiyor
hakim bey diyerek.
zor mu bu. zor gibi değil mi... o zaman geç karının ırzına o gitsin mahkemeye.
vay vay vay.

mağdur ister bakire olsun ister olmasın suçlu aynı cezaya çarptırılmalıdır.
Yasayı hazırlayanlar sapıklara şunu
mu demek istiyorlar, ırza geçecekseniz dikkat edin, bakire olmayanları seçin...
müdahil taraf mahkemede, ırzına
geçilen kızın bakire olduğunu ispata çalışıyor, gözünüze getirin bakalım...
mantıklı mı bunlar sizce? bekarettten
yola çıkmak yerine tecavüzcünün organının boyuna göre de artırım indirim
uygulasınlar bari, uyar mı? başka bir örnek,
diyelim ki bir bakirenin ırzına geçildi, ceza artırılarak uygulandı, sapıklar da
bunu öğrenmiş, diyor ki "tekrar aynı
kişinin ırzına geçeyim ki cezam daha az olsun!" Taraflar severek evlenmiş,
anlaşamamışlar ve hukuken boşanmışlar.
Kadının ırzına geçilirse, bakire değil diye sanığa az ceza. Ayıptır.
İzzet Hamle. İst. Barosu
Old 12-12-2003, 20:38   #19
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Evlilik icinde irza gecmek kavramini sanirim orneklerle acikalamak daha
uygun olacaktir:

Cift evlidir. Ancak kadin bosanmak istemektedir. Babasinin evine
yerlesen kadin bosanma prosodurunu baslatmistir. Bosanma davasina iliskin
tebligati alan koca sinirlenir, kayin pederinin evini basar. "Kari, benim
karim kardesim, biz evliyiz" der ve kadini yatak odasina surukleyerek
tecavuz eder.

Bir baska ornek ise :
Cift evlidir. Erkek eve sarhos olarak ve yaninda arkadaslariyle gelir.
Karisini arkadaslarinin yaninda cinsel birlesmeye zorlar. Kacarak kendini
kurtarmak isteyen kadini elleri ve bedeninden yataga baglayarak tecavuz eder


Hukuki olarak cift evli midir? Yanit, her iki olayda da olumludur.
Kadin bu örneklerde mahkemeye basvurdugunda erkek tecavuz zanlisi
sayilacak midir? Yanit, her iki olayda da hayir olacaktir.

"Evlilik ici tecavuz" kavramindan anlasilan "Basim agriyor" diyerek
mazeret bulan kadini esinin cinsel birlesmeye zorlamasi degildir. Bu tur
ifadeler kavrami basitlestirir ve anlamsizlastirir. Yukarida verdigim
orneklerdeki gibi vahim durumlar yasanabilmektedir. Sadece evli olduklari
icin bir erkegin bir kadina tecavuz edemeyecegi aciktir. Cinsel birlesme
icin daha fazla istekli olan ve israrci olan erkegin israrinin ise tecavuz
sayilamayacagi asikardir. Ancak kadin, erkegin mali degildir. Ve bu nedenle
de sadece evli oldugu icin bir kadinin tecavuz magduru olarak korumasiz
birakilmasi adalet ile bagdasmaz.

isimsiz
Old 12-12-2003, 20:39   #20
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Konunun bunca tartışılmış olmasına inanmak güç....

Nedir saçma olan?

Tecavüz fiili suçtur..suç..bu kadar basit... Öznesinin nesnesinin aile
bireyleri olması bu fiili suç olmaktan çıkarır mı çıkarmaz mı?

Tecavüz "suç" tur..Tıpkı müeessir fiilin, adam öldürmenin, hatta kötü
muamelenin suç olduğu gibi...Bu eylemlerin taraflarının eşler olması nasıl
ki eylemi suç olmaktan çıkarmıyorsa, nasıl ki kanun burada eşlerin yatak
odasına,misafir odasına,mutfağına vs. suç nerede işlenmişse girme hakkına
sahipse, bir başka suç olan tecavüz niye bu kadar ürkütücü geliyor ya da
tartışma konusu olabiliyor, anlamak mümkün değil..

Ama hukuk kurallarıyla sınırlandırılmamış en eski doğal ortamda yaşamayı
savunuyorsak ve bu noktada da insan kavramını homo sapiens olarak
tanımlıyorsak, zaten ne kanuna ne de uygulayıcı ve savunucularına ihtiyaç
var.

Saygılarımla

Sehper Ferda DEMIREL
Old 12-12-2003, 20:40   #21
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sevgili Mehmet Bey;
Tabiki insanlar tecavüze uğramak üzere evlenmezlerZaten bunun için
evlenmeye de
gerek yoktur.Bence burada yasaların çıkış noktasını ve de beşeri oluşunu
irdelemek
gerekir.Çünkü; eğer her zaman ahlaki olanın yaşanılacağı varsayılsaydı ya
da
gerçekten yaşansaydı yasalara gereksinimimiz olmazdı bence.Ayrıca bunun
özgür-
lükçülükle falan ilgisini de göremiyorum.Eğer düşünce tarzınızı
onaylarsak;evli erkek-
lerin başkalarına tecavüzüne evet,bunu eşine uyguladığında olmaz mı
dememiz ge-
kiyor?Anlayamadım doğrusu.Başarılar......
Av.Hatice Ustaer
Old 12-12-2003, 20:42   #22
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Mevcut durum için sayın hocamın görüşlerine sonuna kadar katılıyorum. Sayın
Ünlütürk'e de... Ama... Hocaya acımasızca yüklenen sevgili hukukçular birkaç
noktayı gözden kaçırıyor. Kanunlar doğru oldukları için değil o an yürürlükte
oldukları için uygulanırlar diye bir söz vardır ya... İşte bizim tartışmamızda
burada takılıp kalıyor.
Hoca demiyor ki aile içi tecavüz olsun, namus cinayeti olsun, şu olsun bu olsun.
Hocamız Türkiye Cumhuriyetinin gelmiş geçmiş en büyük ceza hukukçusu olarak
suçların azalmasını ya da ortadan kalkmasını belki de en çok isteyen
kişidir......................
Bence pek çoğumuzun hocası olan sayın hocama ilk bakışta acımasızca görünen ama
gerçeğin ta kendisi olan görüşlerinden dolayı saldırmaktansa bu suçların
işlenmemesi için toplum yaşamımız genelinde nasıl önlemler almamız gerektiğini
tartışalım. Eğitimi tartışalım; eğitimi niye ülke geneline yayamadığımızı,
toplumu suça iten cehaletimizin sebeplerini araştıralım ve gidermeye çalışalım.
Aslında sorunlarımızın çözümü çok basit: DÜRÜST VE CEHALETTEN KURTULMUŞ
EĞİTİLMİŞ BİR TOPLUM YARATMAK.
Bunu başardıktan sonra bakalım ceza kanunumuzda bu suçlar sayılır mı???
Sayın hocamız fakültedeyken bizlere sosyoloji de anlatmış idi. Ve bu dersler
bizlere toplumları suça iten sebepleri, toplumların -tabir yerindeyse kafa
yapısının- gelişiminin oldukça yavaş olduğunu ve kanunların halihazırda "ne"
yaşanıyorsa "o" na göre yapılandırıldığını -olması gereken değil olan-, olmayan
bir suç ihdas edildiğinde ya da suça verilen cezanın olması gerekenden daha ağır
olduğu durmlarda toplumu isyana ve daha ağır suçlara sevkedeceğini öğretti.
Hocamızın Ceza Hukukçusu, Kriminolog ve Sosyolog kimliğiyle yoğrulmuş
tecrübesiyle söylediği sözleri iki defa okuyup öyle tepki göstermek gerekir!!!

fulya oktem
Old 12-12-2003, 20:42   #23
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Bu güne kadar, anlattığınız türden kaç tane olay vuku bulmuştur, söyler
misiniz? Yüzde seksenini magazin haberlerinin oluşturduğu medyamızda, bu konu
ile ilgili bir tek haber gösterebilir misiniz? Hukukun bir tekniği vardır.
Birilerinin hayallerine göre kanun yapılmaz ve ceza icat edilmez. Ceza Hukuku
bilgilerinizi biraz zorlarsanız, o verdiğiniz örnekleri cezalandıracak maddeleri
bulursunuz. Cezanın dayanağının, ille ırza geçme olması gerekmiyor.

Av.Mehmet GÜNAYDIN
Old 12-12-2003, 20:44   #24
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Lütfen kelime oyunları yapmayalım.Tecavüzün suç olmadığını iddia eden
yok. Ama bir insan evli ise, eşi ile cinsel ilişkiye girmesi onun en doğal
hakkıdır ve bu "tecavüz" olarak nitelendirilemez. Hırsızlık da suçtur, ama bir
kişinin kendi evinden kendi eşyasını alması hırsızlık değildir.Şimdi hemen,
"kadın (veya koca) eşya değildir" polemiği yapılmasın. Evet, eşya değildir ama
eştir. Eşin eşe tecavüz etmesi ile, eşlerin cinsel ilişkiye girmesi arasındaki
farkı izah eder misiniz? Eğer bu iki fiili "rıza" unsuru ayırıyorsa, o zaman bir
eşin, diğer eşin rızası hilafına yaptığı her şey suç sayılmalıdır deyin, olayı
sadece tecavüze indirgemeyin. Olayda bir müessir fiil söz konusu ise, zaten onun
cezası vardır, neden bunu "tecavüz" olarak adlandıralım?

Av.Mehmet GÜNAYDIN
Old 12-12-2003, 20:44   #25
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Hamle
"Vay bre"nin bu olayda sadece kocanın eylemlerine söylenebilecek bir nida
olduğunu düşünmüyorum. Eşlerin boşanma davası açması halinde evliliğin
normal yürümesinden bahsetmek mümkün değil. Ama sizin de bildiğinizden
eminim ki boşanma olmadan ayrılık kararı talep edilebilir veya ayrı
yaşanabilir veya 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun gereği tedbir
istenebilir.
Bir de sizin mantığınızla hareket edelim ve eşler sapık ve manyak muamelesi
yaparak şöyle düşünelim.
Kadın boşanma davası açmış husumet had safhada. Akşam gerekli hazırlığı
yapıyor ve birlikte oluyor. Yarın savcıya gitmeden bir iki yerini de
morartıyor ve doğru savcılığa gidiyor. Sizin eşinizle (!!!!!?) bazı
sorunları hallettiğinizi düşündüğünüz anda bir de bakıyorsunuz ki tecavüzden
sanık bir sapık olarak tescil edilmeniz an meselesi. Bence sizin tabirinizle
asıl "vay bre" buna denmeli.
Buradan kastetmek istediğim kadınların da bu yola tevessül etmesi felan
değil buradan anlatmak istediğim evlilik varsa kadının da erkeğin de
"yumuşak karnı" halini alır. Konuştuğunuz veya birlikte olduğunuz kişi (her
ne kadar evlilik bir savaş alanı olarak görülse de) nihayetinde eşiniz.
Dolayısıyla bu uygulamanın kocaya potansiyel tecavüzcü uygulamasıyla
çözülebilecek bir sorun olmadığını bu çözümün hakkaniyetli bir düzenleme
olmayacağı kanaatindeyim.
İyi çalışmalar dileğimle.
Ali Yaşar ÜNLÜTÜRK
İstanbul Barosu
Old 12-12-2003, 20:45   #26
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Bir de şöyle sorulabilir mi?
Suç suçtur. O halde neden (örneğin) TCK 524 maddedeki düzenleme infial
yaratmaz da sadece kocanın tecavüzden yargılanması ilerici ve "MODERİN"
anlayışın temeli kabul edilir.
Yani sadece tecavüz mü adaleti rencide ediyor. Yoksa popüler olması mı onu
tartışılır kılıyor.
Hukukçu kimliği sahiplerinin tartışması daha teknik olmalıdır diye
düşünürüm.
İyi çalışmalar dileğimle

Av. Ali Yaşar ÜNLÜTÜRK
Old 12-12-2003, 20:46   #27
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Anladığım kadarıyla, "eşlerin birbirine tecavüzü"nü kabul edenler, çok
uç örneklerden hareket ediyorlar. Bana göre, sağlık yönünden bir problemi
olmayan eşlerden, birisinin arzusu olmasa dahi, meydana gelen birleşme tecavüz
değildir. Aksi durumda ise, yani sağlık problemi var ise, veyahut müessir fiil
uygulamak suretiyle ilişkiye girilirse bu zaten suçtur. Ama tecavüz (ırza geçme)
suçu değil. Neden ille tecavüzde ısrarlısınız?

Av.Mehmet GÜNAYDIN
Old 12-12-2003, 20:47   #28
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.İzzet Hamle,

"Ordinaryüs Profesör'ün görüşüne katılan hala var mı?" konulu maili
ilk kez gönderen arkadaş, hocanın üç ayrı görüşünü eleştirmişti.

1. Evli olan çiftlerden, erkeğin, karısı istemediği halde onunla ilişkiye
girmesi suç olarak düzenlenmesi gerekirken düzenlenmemiş.

2. Tecavüze uğrayan bayanla evlenmesi halinde, tecavüzcünün cezasında indirim
yapılması tasarıya konmuş.

3. Namus cinayetlerinde tahrik unsuru nazara alınarak, indirim öngörülmüş.

Bu üç husustan 2. maddedeki düzenleme, ne hukuka nede ahlaka
sığar.Bu yüzden bunu tartışmak bile gereksiz.

3.husus ise, namus cinayetinde indirimi öngörmekte olup, bu konu
bilimsel olarak gerçekten tartışılmalıdır. Ben şahsen can ve namus güvenliği
hususunda zorda kalsam, mütecavizi öldürürüm.

Ancak sizin eleştirdiğiniz görüşlerim bu iki hususla ilgili değildi.
Benim görüşüm, evli çiftlerden birinin istememesine rağmen, diğerinin onunla
ilişkiye girmesi veya sevişmesi durumunu suç olarak görmek isteyenleri
eleştirmekle ilgiliydi. Şimdi bu açıdan bakarak o mailimi tekrar okuyun! Kanunu
yatak odasına sokarak neyi halledebiliriz? Sonra davacı eş, ilişkinin rızai mi
yoksa zorla mı olduğunu nasıl ispat edecek? Yatak odalarında şahit mi
bulunduracağız. Hem mesele kadın hakları ise, sadece bu yeterli değildir.Yeni
suçlar üretebiliriz. Karısına zorla yemek yaptıran, temizlik yaptıran, karısına
danışmadan çocuğuna isim koyan... bir sürü erkeğe ceza verip hapse tıkarız.
Kadın da evde "özgür özgür" oturur.

İşte ben bunu eleştirdim.Ve gerçekten, hala daha kimin ne yapmak
istediğini anlamış değilim.Yıllardır "aile" kavramına karşı, örgütlü bir
mücadele sürdürülüyor. Bu da bu mücadelenin bir parçası mı?

Ve son olarak şunu da belirtmek istiyorum: Kanunlar, cezalar,
mahkemeler, polis, asker, devlet..., her şey insanların mutlu ve huzurlu bir
hayat sürmesi içindir. İnsanlara mutluluk vermeyen bir şey ne kadar "yeni", ne
kadar "çağdaş" olursa olsun, ben karşısında olurum.

Av.Mehmet GÜNAYDIN
Old 12-12-2003, 20:48   #29
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

İzzet Bey,
Yazdıklarınız için öncelikle bir kadın olarak , sonra da bir hukukçu olarak
teşekkür ediyorum.
Günlerdir düşüncelerimi yazmak istiyordum ama , bir kadın olduğum için
objektiflikten uzak düşünüyor olmaktan çekindim.
Yazınızı okuyunca , düşüncemin gereksiz bir kaygı olduğunu anladım.
Av.Aylin Yekeler
Old 12-12-2003, 20:50   #30
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Fulya Hanım,
Eğitim konusundaki görüşlerinize yüzde yüz katılıyorum.Ancak eğitim dedimiz
şeyin sadece okullardaki eğitimle sınırlandırılmaması gerektiğini
düşünüyorum.Geniş anlamda hukuk kurallarının da eğitici bir yönü
olmalıdır.Öyleyse hukuk yaratırken ille de topluma uymak zorunda değiliz.Yoksa
"demokrasi bu memlekete fazla","bu kadar geniş özgürlüğü bizim millet
anlamaz","sallandıracaksın bunlardan birkaçını bak bakalım bir daha
yapabiliyorlar mı",mantığı (ya da mantıksızlığıyla) bir arpa boyu yol
gidemez,hala padişahın kulları olarak kalmaya mahkum olurduk.Öyle değilmi?

Birgül" "ÜSTÜNER
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
17 Aylik Bebeğe Tecavüz Av. Zeynep TÜFEKÇİ Hukuk Haberleri 140 14-03-2007 19:42
Tecavüz mü, İlişki mi? Ayşegül Kanat Kadın Hakları Çalışma Grubu 8 02-01-2007 22:49
marka hakkına tecavüz anti-leviathan Hukuk Soruları Arşivi 3 15-12-2006 19:02
Arsa Sınırına Tecavüz emirhan Hukuk Soruları Arşivi 0 18-08-2004 16:35
Meraya Tecavüz glossator Meslektaşların Soruları 0 22-09-2002 16:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05317307 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.