Islah Ile Dava Dilekçesinin Değiştirilmesi - Fazlaya Ilişkin Haklarin Sakli Tutulmamasi - Islaha Cevap Dilekçesinde Itiraz Edilmemesi

Müvekkil davayı kendi başına açarken fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamış. Bilirkişi raporu fazlasını alabilir demiş, ben davayı "dava dilekçemizdeki eksik yazılı tutar yönünden ıslah ederiz" şeklinde ıslah ettim. Islah dilekçemde özellikle arttırma kelimesini kullanmadım, eksik yazılı tutarı ıslah ederek düzeltiyoruz dedim. Fakat hakim ıslah ile fazlaya ilişkin saklı tutulmayan haklar arttırılamaz dedi ve ıslah ettiğimiz tutar için davamızı (kısmen) reddetti. Bu durum bir kenara, davalı vekili ıslaha cevap dilekçesinde sadece faiz dava tarihi itibariyle değil ıslah edilen tutar için ıslah tarihi ile başlar demek suretiyle itirazda bulunmuş, kesinlikle "davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından dava dilekçesinde ıslah ile değişiklik yapamaz/arttıramaz" şeklinde bir itirazda bulunmamıştır. Hukuk hakimleri taleple bağlı değil midir ? Neden davalının bu yönde bir itirazı yok iken talebimizi reddetmiştir ? Bu konu re'sen nazara alması gereken bir konu mudur ? Teşekkürler

Resen bu konu dikkate alınacağı için ıslah edip arttıramazsınız. Artık tekrardan yeni bir dava açarak alacağınızı tahsil yoluna gitmelisiniz.

Ek dava aç diyorsunuz anladığım kadarıyla üstat, teşekkürler.

Usul hukukunu istisnalar hariç resen uygular. Ancak somut olayda hakimin kararının hatalı olduğunu düşünüyorum. Islah talep ve sonucun değiştirilmesidir. Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmamasının önemi olmadığını düşünüyorum.
Ancak siz dilekçenizde ıslah olduğunu açıkça belli etmemişseniz ve harca tabi ise harcı tamamlamamışsanız ıslah olarak değerlendirilmez.

Kararı başka hususlarda da temyiz edecekseniz bu hususu da ekleyebilirsiniz. Ancak ek dava açmak temyiz edilmezse süreci hızlandırır.

Alıntı: Yazan olgu Usul hukukunu istisnalar hariç resen uygular. Ancak somut olayda hakimin kararının hatalı olduğunu düşünüyorum. Islah talep ve sonucun değiştirilmesidir. Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmamasının önemi olmadığını düşünüyorum. Ancak siz dilekçenizde ıslah olduğunu açıkça belli etmemişseniz ve harca tabi ise harcı tamamlamamışsanız ıslah olarak değerlendirilmez. Kararı başka hususlarda da temyiz edecekseniz bu hususu da ekleyebilirsiniz. Ancak ek dava açmak temyiz edilmezse süreci hızlandırır.

Üstat kararı temyiz etmiyoruz, ancak ek dava açmayı düşünüyorum. Usul hukukunun re'sen uygulanacağı görüşünüze kısmen katılmakla beraber kısmen katılmıyorum. Örneğin genel yetki kuralına itibar etmemiş davacıya davalı itiraz etmezse yetkisiz mahkeme yetkili hale gelmiş olur. Hakim resen burası yetkili değil diyemez, yine davacının sonradan sunduğu delile davalı itiraz etmez ise o delil geçerli bir delil olacaktır. HMK 26 hakimin taleple bağlı olduğunu söyler.

Benim ıslah dilekçemin her yerinde ıslah kelimesi bulunmakta, harç da UYAP üzerinden yatırldı. Davalı ıslaha karşı beyan dilekçesinde faizin ıslah dilekçemde talep ettiğim gibi dava tarihinden değil ıslahtan itibaren başlatılması gerektiğini belirterek itirazda bulundu. Bir nevi ıslah işlemini ve ıslah edilen tutarı örtülü olarak kabul etti diye düşünüyorum. Ancak hakimin ceza mahkemesinden hukuk mahkemesine atandığını düşünmekteyim.

Ek davanın da temyizden daha hızlı sonuç doğuracağını düşündüğümden ek dava açacağım.

Verdiğiniz örnekler cevabımda bahsettiğim örneklerden.

Yasada bahsettiğiniz hususlar açıklanmıştır. Siz yargılama giderinden açıkça feragat etmeseniz de hakim hükmeder, 2. Tanık listenize karşı taraf itiraz etmese de hakim reddeder, takep ve sonuç açık değil ancak davalı itiraz etmese de hakim talebin ne olduğunu açıklartırır gibi örneklenebilir.
Taleple bağlılık hakim davacının talep ettiğinden fazlasına hükmedemezdir. Dava dilekçesinde 30₺ olan talebi bk raporunda 50₺ çıktı diye 50₺ olarak hükmedememesidir. Yada örnek 13 takip başlatılmış ancak davacı sadece itirazın iptalini istemiş, hakim tahliyeye de karar vermez.

Dilekçenizde ıslah olduğu anlaşılıyor ve harç tamamlanmışsa ıslahı kabul etmesi gerekirdi.

Bence hakimin ceza mahkemesinden gelmesi değil, eski alışkanlıklarından vazgeçememesinden kaynaklanıyor. Humk zamanında Yargıtay "fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmamışsa kalan kısımdan fergat edilmiş kabul edilir" görüşünü oturtmuşken Hmk 107/3. Maddesinde bunun tam aksini kabul etmiştir.
" Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez."

6100 Sayılı yasa ile artık açıkça fazlaya dair haklarınızdan feragat etmedikçe haklarınızı ileri sürebilirsiniz. Kanaatimce fazlaya dair haklarımız saklı kalmak koşulu ile ibaresi yazmasa da kanunen ıslah yapabilirsiniz.

İnceleyiniz:

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=96076