Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. Üyelerimizin yazdığı ve bizlerle paylaştığı şiir, öykü, deneme ve diğer yazınsal türler.

Kanser İle SavaŞ

Yanıt
Old 18-09-2008, 23:51   #1
üye19576

 
Varsayılan Kanser İle SavaŞ

2007 yılının başında rahatsızlandım ve Erzurum’a sevk edildim. Başta teşhis konulamadı, en sonunda ağır bir ameliyat geçirdim.
Ameliyat etkisi ve acısı azalıp, biraz kendime geldiğimde evrakları istedim. Çünkü herkes gülüyor, şaka yapıyor ancak yüz ifadeleri gülüş ve şakacı tavırları ile örtüşmüyor, birbiri ile çelişiyordu. Neyse, evraklar geldi teşhis bölümünde “Colon Ca” yazıyordu. Kolon kalın bağırsak da, “Ca” sı ne oluyor diye sorduğumda, “Kanser” cevabı, biraz nazlı ve isteksizce bana söylendi….Hani çocukken oynadığımız bir oyun vardır ya, bir yere saklanıp aniden çıkarak karşımızda ki kişiye “ Cee” veya “Cii” diye sesli biçimde bağırıp, onu korkutup şaka yaptığımız bir oyun, bir an kendimi öyle şakacıktan korkutulmuş gibi hissettim. Ama bu bizim bildiğimiz o eski ve muzip oyun değil, yaşamın bana yaptığı gerçek ve yeni bir oyundu… Kısa bir süre önce ziyaret ettiğim Çoraklı köyünde, Selim abi ile konuşurken, köyden mezar yeri konusu da öylesine geçmişti konuşmalarımızda…ama bu kadar çabuk mu olacak bu iş diye düşündüm…
Biraz durgunluk yaşanıp ne oluyor yaa…Yani ben…Ama neden ben…Ne olacak şimdi…Benim yarım kalan onlarca işim ve her şeyden önce hayata hazırlamak zorunda olduğum iki kızım var…gibi sorular, değerlendirmeler arda arda aklımdan geçiyor ve cevapsız kalıyordu….
Kısa sayılacak süre sonrasında, aklımdan geçenleri dillendirmeye başlayıp yanı başımdan hiç ayrılmayan, manevi yönden çökmüş ancak fizik olarak dik ve inatla güçlü görünmeye çalışan, moral vermeye çalışan, mimikleri ve duygularını yüzüne bakarak anlayacak kadar iyi tanıdığım 12 yıldır hayat arkadaşım olan, sevgili, vefakar ve saygı değer eşime “Peki şimdi ne olacak“, “Yapılacak bir şey var mı?”, “Ne yapmamız gerekiyor”, diye sorduğumda, “Tedavi olacağız, kemoterapi alacağız” cevabını, cesaret ile süslenmiş, perdelenmiş bir ses tonu ile söyledi…Bu hastalık öyle bir rahatsızlık ki, insanın kendisinin ve yakınlarının ağlamasına bile izin vermiyor…. Hani bir türkü var ya..Dövdün bari ağlayayım diye…tıpkı o misal bizimkisi de…
Neyse, Kemoterapi, ilk etapta vücudu adeta kemiren, onu yok ederek, zarar vererek onaran bir metot, vücuda ihanet eden kötü hücrelerin idamla cezalandırıldığı bir tedavi yöntemi olsa gerek diye kendi kendime düşündüm, ama dillendirmedim.
Merak edilen korkulan kemoterapiye başladık….Zor, acısı ve sıkıntısı çok olan bir süreç sonunda yaşamın ne kadar güzel olduğun farkına ve tadına vararak, tedaviyi başarılı biçimde bittirdik. Sonrasında stresli kontroller başladı. İlk kontrol temiz çıktı ve bu durum bizim için mutluluk ve normal yaşama dönme anlamında sevinç kaynağı oldu…Ardından ikincisi temiz… aynı tablo….
Ama üçüncü kontrol bize yine aynı oyunun başladığını haber verdi ve ameliyat, tetkik tahliller yapılarak, sonuçta hastalığın tekrar nüks ettiğini öğrendik.….Bu kez işin ciddiyet boyutunu daha iyi anlayıp, bu üçüncü kontrol sürecinde nükse neden olacak davranışları ve tavırları sergileyen kişilerin, bu duruma neden olup olmadığı hususu kendi kendime sordum. Ayrıca tekrar kemoterapi almaya gerek var mı sorusunu, kendi kendime yine sordum. Geçen bu sıkıntılı sorgulama süreci sonrasında, hayatımın sadece bana ait bir hak olmadığını, bu hak üzerinde eşimin, çocuklarımın ve ilkini gizlediğimiz, ancak ikinci rahatsızlığı paylaştığımız yaşlı ve cefakar, gölge gibi hastalığı öğrendiği günden sonra yanımdan ayrılmayan ilk öğretmenim ve babamın, evde sessiz sessiz ağlayan anamın ve kardeşlerimin de, bu yaşam hakkı üzerinde pay ve hisselerinin olduğunu fark ettim. Evet, sadece bana ait olduğunu sandığım yaşam, aslında pek çok yakınımın söz sahibi olduğu bir hakmış…bunu da bu hastalıkla öğrendim…
Sonuç, tekrar kemoterapiye başladım ve çok başarılı biçimde kötü değerler normal sınırlara geriledi ve hepimiz mutlu olduk. Kalan tek sıkıntının devam eden kemoterapinin ağır etki ve tesirinin yaşanması olduğunu söylemek mümkün…
Böyle sıkıntılı durumlarda, moral faktörünün her zaman üst sevide olması, adeta bebek gibi beslenmenin yapılması, doktorlar ile işbirliğinin sürdürmesinin önemli olduğunu yaşayarak öğrenmiş olduk. Devam ettiğimiz bu mücadelede, biz çok şey kazandık ve kenetlendik.

Bu özel yaşam dilimini sizinle paylaşma nedenime gelince;

1-Öncelikle ülkemizde yaygınlaşan bu hastalığın, geç kalınmadığı hallerde tedavi edilebilir niteliğine dikkat çekmek ve hasta olmadan da, kontrollere gitmenin gerekli olduğunu vurgulamak,
2-Bu hastalığın tedavi süreci ve yaşananlar hususunda bir nebze bilgilendirme yapmak,
3-Sonrasında da, ille de bir musibet beklenmeden, yaşamın, ailenin ve dostların kıymetini bilmek, uğranılan haksızlıklara içine atmadan makul şekilde cevap vermek, çok arzulanan istek ve hevesleri çok ötelemeden gerçekleştirmek, hayatın tadını çıkara çıkara, küçük şeyleri dert etmeden yaşamak gibi hususlara birinci tekil şahıs olarak dikkat çekmektir.

Her şey gönlünüzce olsun…

Önder ÖZLEM
Old 19-09-2008, 09:42   #2
supernatural

 
Neşeli

Geçmiş olsun Sayın Önder Özlem paylaşımınız için teşekkür ederim.Darısı bu illetten çeken diğer tüm insanların başına...

Saygılar
Old 19-09-2008, 09:59   #3
Atahun

 
Varsayılan

Sayın Önder ; Yazınızı ilgi ile okudum ve çok duygulandım. Öncelikle çok geçmiş olsun. En kısa zamanda eski sağlığınıza kavuşmanız dileğiyle...

Özellikle, "hayatımız sadece bize ait değildir." şeklindeki ifadeniz beni oldukça düşündürdü. Çok haklısınız. Hele, varlığınız başkalarına yaşam sevinci veriyorsa... Bu ifadenizden, mesajınızı okuyan herkesin kendine çıkaracağı bir ders olacağını düşünüyorum.

Sayın Önder, şimdi söyleyeceklerimi sırf size moral olsun diye değil, inanın tüm içtenliğim ve samimiyetimle söylüyorum. Lütfen umutlarınızı ve yaşam sevincinizi yitirmeyin. Bu tür hastalıklarda moralin bağışıklık sistemi ve metabolizma üzerindeki olumlu etkilerini de lütfen unutmayın. Kaldı ki, teşhis ve teshis sonrası tedavi konusunda ülkemiz birçok Avrupa ülkesinden daha iyi bir durumdadır. Hastalığınızı hafife alın demiyorum ancak, dünyada hergün yeni ilaçlar deneniyor ve yeni tedavi yöntemleri geliştiriliyor. Konularında uzman doktor arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla kanser ve benzeri hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere deneme aşamasında olan o kadar çok ilaç var ki...
İnanıyorum siz bu hastalığı yeneceksiniz.

Tüm sevdiklerinizle sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum.

Tekrar geçmiş olsun.
Old 19-09-2008, 10:22   #4
uye8490

 
Varsayılan

Alıntı:
Ama bu bizim bildiğimiz o eski ve muzip oyun değil, yaşamın bana yaptığı gerçek ve yeni bir oyundu…

Oyunun başlarında herkes üzerine düşen rolü oynamaya çalışırken ne kadar da zordur her oyuncunun gülümseyen maskelerle dolaşmak zorunda olması.

Hele o başrol oyuncusu dışındaki her oyuncunun sağlıklı olmaktan duyduğu suçluluk ve utanç duygusu yok mu....

Ama bu tatsız oyunda mücadele büyüyüp derinleştikçe ve her oyuncu kendi payına düşen küçük yengileri bir araya getirip birleştirdikçe ,ortalık nasıl da birden kötülüklere karşı kazanılmış bir zaferin ışıl ışıllığına kesiyor.

İnsan bu hastalıkla karşılaştığı zaman ilkin hastalığa lanet edip duruyor.

Ama zaman geçtikçe ve hastalığı doğuran faktörlerin aslında bizzat insan eliyle yaratıldığı düşüncesi yavaş yavaş yerine oturdukça ,tek mücadele alanının hastane ,tek mücadele aktörlerinin de hasta ve hasta yakınları olmadığı /olmaması gerektiği düşüncesi daha bir berraklaşıyor ve kendini dayatıyor.

Baz istasyonları,nükleer ve termik santraller,hormonlu gıdalar ,resmen dayatılan hazır yiyecekler,çocuklara parklak ambalajlarda satılan hastalıklar.....

Ticari kar uğruna insanlık sağlığının böyle haraç mezat pazara çıkarılmasına bir dur demedikçe sürer gider bu tatsız oyunlar.

Sayın Önder,başaracağınıza inanmışsınız.Gerisi kesinlikle gelecek.Umudunuzu ve direncinizi hep diri tutmanız ve nihai zaferinizi yine burada, bizimle paylaşmanız dileğiyle.
Old 19-09-2008, 12:04   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
yaşamın, ailenin ve dostların kıymetini bilmek, uğranılan haksızlıklara içine atmadan makul şekilde cevap vermek, çok arzulanan istek ve hevesleri çok ötelemeden gerçekleştirmek, hayatın tadını çıkara çıkara, küçük şeyleri dert etmeden yaşamak gibi hususlara birinci tekil şahıs olarak dikkat çekmektir.

Kemoterapi dönemlerinde çektiğiniz sıkıntılar için sabır dilerim. Acil şifalar dilerim. Yukarıdaki değerli hatırlatmanız için teşekkür ederim.

Dertler yaşamı çölleştiriyor ama küçük mutluluklar damlaya damlaya göl oluyor. Göl olursa çöl olmaz.

Saygılarımla
Old 19-09-2008, 12:05   #6
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Gerçek cesaret ve güçlülüğünüz için sizi kutluyorum.

Zaman zaman anlattığınız durumun başıma gelebileceğini düşünürüm...

Başarabilir miydim acaba...

Kendi başına ayakta durabilmek kendimce çok önemliyken, hiç bir zaman kolay yenilgiyi kabul etmeyen ben; sizin yaptığınızı yapabilir miydim acaba?

Moral motivasyon kanseri yok edebiliyor mu gerçekten?

Sanırım dediğiniz gibi erken teşhis aşamasında bu mümkün olabiliyor.

Kanser iken mutlu bir beyne nasıl sahip olunabilir hala aklım almıyor...

Neyse,

Sizi tekrar tekrar kutluyorum, beyninizden mutluluk eksik olmasın

Saygı ile.
Old 28-02-2009, 05:25   #7
üye19576

 
Varsayılan Sorunlarla MÜcadelİnİn AmaÇ OlduĞu YaŞamlar

SORUNLARLA MÜCADELİNİN AMAÇ OLDUĞU YAŞAMLAR

Daha iki yıl öncesine kadar hayat tüm olağanlığı ile sürerken, sanki biri çelme takmışçasına her şeyin tepe taklak değişmesi ve bu değişimin olumsuz niteliğinin çeşitlenerek, üstelik bir de birbirini takip ederek, coşup çağalması, ağırlaşması, her seferinde tefekkür ile sabır edilmesine rağmen, gelişmelerin halen olumsuz yönde ısrarla seyir etmesi, esasen hayatın bir hak değil de görevmiş gibi algılanmasına, gelecek ile ilgili sabır dolu bekleyişin bir var oluş sebebine dönüşmesine, neden olmaktadır.

Ne demek mi istedim?

O zaman bir an kendinizi;
1-Hayatının baharında kanser hastalığına yakalandığınızı, ağır ameliyat ve tedaviler gördükten sonra tam iyileşmişken bir daha aynı ve hatta daha ağır biçimde kanser hastalığına yakalandığınızı düşünün,
2-Çocuklarınızın size en fazla ihtiyaç duydukları yaşta bulunduklarını, yaşlarının ise çok küçük olduğunu düşünün. Ayrıca başınıza o nihai olayın gelmesi halinde, çocuklarınıza bırakacak sadece onurlu bir soy isimizin bulunduğunu düşünün,
3-Babanızın kalp rahatsızlığı olan, 67 yaşında emekli bir şeker hastası olduğunu düşünün,
4-Annenizin, büyük bir olasılıkla sizin rahatsızlığınıza içerlemesinden olsa gerek, kansere daha yeni yakalandığını, o yaşına rağmen çok ağır bir ameliyat geçirdiğini ve bu ağır hastalık dolayısı ile ağır tedavi göreceğini düşünün,
5-Kız kardeşinizin psikolojik rahatsızlığa yakalandığını düşünün,
6-Ülkemizde yaşanan son ekonomik gelişmeler dairesinde, erkek kardeşinizin işini kaybetmek üzere olduğunu düşünün,
7-Çok sevdiğiniz ve kalbi delik doğan kızınızın kontrol vaktinin yaklaştığını düşünün,
8-Aynı süreç içinde, dayınızın, amcanızın ve kayın pederinizin vefat ettiğini, diğer dayınızın ağır kalp ameliyatı geçirdiğini, diyaliz hastası haline geldiğini, eşinin kalp krizi geçirdiğini, düşünün,
9-Sizin ve babanızın maaşının, bu sürprizler, ağır ameliyatlar, primler, farklar, idarenin eksik ödemeleri ve benzeri çok sayıda olumsuz durumlar sonrasında yetmemeye başladığını, alarm seslerinin duyulmaya başladığını, manevi olumsuzlukların çocukları olan maddi olumsuzlukların da ayak seslerinin duyulmaya başlandığını düşünün,
10-Bazı kişilerin kendi kaprisleri ve kariyerleri ile ilgili kaygılardan dolayı sizin ile durumunuzu bildikleri halde ciddi olarak uğraştığını düşünün,
11-İmrenilerek ve özenerek bakan gözlerin yerine, kaygılı ve acıyı paylaşmaya hazır gözlerin üzerinizde dolaştığını, düşünün
12-Benzeri onlarca sorunu sayma imkan ve kabiliyetinizin, potansiyelinizin bulunduğunu ve bu sayılanların hepsinin gerçek olduğunu düşünün,
Sonra kendini hayatınıza geri dönün ve aradaki farkı bulun. İşte ulaştığınız sonuç; benim şu an yaşadığım hayatımdır.
Umarım arada ki fark büyüktür.
Ancak bu farkın bir umutsuzluk değil, yaşam kalitesini ifade ettiğine de dikkat çekmek isterim.
Zira en büyük bedduasının bile “Allah, seni benim gibi yapsın” noktasında bulunan ben ile sizin yaşamınızın arasında mesafesinin uzunluğuna etki eden olumsuzlukların birlikteliğine karşı, bizim ailece mücadele edebildiğimizi ve bu konuda arsız sorunlara karşı tecrübeli olduğumuzu da belirtmek isterim. Halen akşamları bir odada toplanıp çok güzel vakit geçirip, gülüp çoğu zaman sorunları hiç konuşmadan ardılları ile birlikte çözüp geçmişe gömüyoruz.
Sanırım bu kadar açıklama sonrasında size bir tavsiyede bulunma hakkını elde etmişimdir….
Şimdiki zamanda cereyan eden yaşamınızı dolu dolu yaşayın, sorun dediğiniz hal ve durumları benim ki ile kıyaslayın.
Haa….bu arada, benim size yapmanızı tavsiye ettiğim özdeşim kurma yolunu uyguladığım ve onların yerinde olmadığıma şükür ettiğim kişilerin bulunduğunu da belirtmek isterim.
Hoşçakalın…….
Önder ÖZLEM
Old 28-02-2009, 13:19   #8
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

ASIL ADALET

İnsanlarda tek sıcak kanun,
üzümden şarap yapmaları,
kömürden ateş yapmaları,
öpücüklerden insan yapmalarıdır.

İnsanlarda tek zorlu kanun,
savaşlara, yoksulluğa karşı
kendilerini ayakta tutmaları,
ölüme karşı yaşamalarıdır.

İnsanlarda tek güzel kanun,
suyu ışık yapmaları,
düşü gerçek yapmaları,
düşmanı kardeş yapmalarıdır.

Hep var olan kanunlardır bunlar,
bir çocuğun tâ yüreğinden başlar,
yayılır, genişler, uzar gider
tâ akla kadar.

Paul ELUARD

Selam ile..
Old 05-03-2009, 13:01   #9
supernatural

 
Yeni Fikir

Alıntı:
Yazan supernatural
Geçmiş olsun Sayın Önder Özlem paylaşımınız için teşekkür ederim.Darısı bu illetten çeken diğer tüm insanların başına...

Saygılar

Sayın Önder Özlem
Size bu mesajı yazdıktan kısa bir süre sonra annemden belki daha çok emeği olan teyzemin kanser olduğunu öğrendik ilk duyduğum da şok olmuştum hatta çok üzülmüştüm.Ama sonra kendi bana ben yeneceğimi biliyorum o yüzden üzülme kemoterapi sonunda iyileşeceğim dedi ve o beni rahatlattı.Şimdi kemoterapi alıyor.ve inşallah birkaç kür sonra bir daha tekrar kür almayacak sonuçları iyi çıkınca.
Zor bir tedavi ama bu illeti yenince belki de dünyada ki en büyük mutluluklardan birini yaşanılıyor bunun için bu zor tedaviye katlanılması gerektiğini öğrendik.

yazınızı ilk okuduğumda benim için anlamlıydı ama şimdi daha çok anlamlı oldu.Ve bu yazınızı teyzeme de okutacağım.Teşekkürler
Old 05-03-2009, 15:01   #10
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın Özlem,

Büyük geçmiş olsun diyorum. Önceki yazılarınızdan tanıdığım kadarıyla, hayata pozitif bakan birisisiniz. Hastalığı yenmenizde, bence bu yönünüzün de katkısı olmuştur.
Old 05-03-2009, 15:08   #11
cebba

 
Varsayılan

öncelikle geçmişolsun önder bey. Benimde uan kanser olan iki amcam var ama durumları gitgide iyiye gidiyor bu hastalığa yakalanan herkese acil şifalar dilerim
Old 05-03-2009, 15:10   #12
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Yaşam, bize türlü türlü oyunlar oynayan bir zıpır çocuk. Sürprizleri bizi bazen mutlandırıyor, bazen üzüyor. Geçmiş olsun.
Old 05-03-2009, 15:38   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Hayat, anlayamadığım şekilde; nedense hep dolu insanları hedef alıyor. İnşallah kısa süre içinde tüm etkilerini de atlatırsınız. Yazınızdan çok etkilendiğimi söylemeden geçemeyeceğim.
Old 05-03-2009, 17:19   #14
Gülümse

 
Varsayılan

En sevdiğim can dostuma küçük hücreli akçiğer kanseri teşhisi konulduğun da doktor olan aile fertleri hastalığın bayağı ilerlediği için en ufak şansımız kalmadığının altını çizmişlerdi.

Fakat hayat dolu olan dostum o zamanlar moda olan "Yaratık" filminden esinlenerek, "İçimde Alien var ve bununla onunla ciddi bir kavgam var" demişti. Hastalığını kendi parçası değil de yabancı bir madde gibi görmesi, her mr gittiğinde giydiği neşeli iç çamaşırları, zorlu geçen tedavi sürecini bir savaş gibi görmesi, keçi gibi inatçı olması sayesinde imkansız olan bu hastalığı yendi. Tüm aile fertlerini kanserden kaybetmiş biri olarak, genetiğinde olan bu zayıflıkla verdiği savaşı hiç unutmadı.

Tek sıkıntısı arada bir gitmek zorunda kaldığı kontrolleriydi. On sene sonra rutin kontrollerinde bu sefer "Büyük hücreli akçiğer kanserine" yakalandığı tesbit edildi. Doktoru hastalığın ilerlemeden başında teşhis edilmesini birinci hastalığına borçluydu. Erken teşhis edildiği için bu sefer daha iyi bir savaşcıydı. Hemen kötü bölge alındı o kabusta geride kaldı.

Şimdi dostum üçüncü çeşit bir kanser ile savaşını vermekte. Doktor olan tüm dostlarım şaşkın, ama dostuma sorarsanız, üç farklı kanser ile savaşını kazanmış bir insan olma yolunda rekora koşuyor. Tablo ne olursa olsun ben arkadaşıma inanıyorum. İşin doğrusu artık doktorlar da ona inanmayı öğrendiler. Çünki dostum akrabalarını elinden alan bu hastalıkların hepsine karşı olan savaşını kazanma ve üç farklı kanser türüyle başa çıkmış tek kişi olma konusunda kararlı...

Ben de bu sayede bir hastalığa değil, iyi olma savaşına inanmayı öğrendim ve inanıyorum ki sevgili dostumuz da bu savaşı kazanacak inanca, savaşçı kimliğe sahip
Old 05-03-2009, 19:37   #15
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gülümse
En sevdiğim can dostuma küçük hücreli akçiğer kanseri teşhisi konulduğun da doktor olan aile fertleri hastalığın bayağı ilerlediği için en ufak şansımız kalmadığının altını çizmişlerdi.

Fakat hayat dolu olan dostum o zamanlar moda olan "Yaratık" filminden esinlenerek, "İçimde Alien var ve bununla onunla ciddi bir kavgam var" demişti. Hastalığını kendi parçası değil de yabancı bir madde gibi görmesi, her mr gittiğinde giydiği neşeli iç çamaşırları, zorlu geçen tedavi sürecini bir savaş gibi görmesi, keçi gibi inatçı olması sayesinde imkansız olan bu hastalığı yendi. Tüm aile fertlerini kanserden kaybetmiş biri olarak, genetiğinde olan bu zayıflıkla verdiği savaşı hiç unutmadı.

Tek sıkıntısı arada bir gitmek zorunda kaldığı kontrolleriydi. On sene sonra rutin kontrollerinde bu sefer "Büyük hücreli akçiğer kanserine" yakalandığı tesbit edildi. Doktoru hastalığın ilerlemeden başında teşhis edilmesini birinci hastalığına borçluydu. Erken teşhis edildiği için bu sefer daha iyi bir savaşcıydı. Hemen kötü bölge alındı o kabusta geride kaldı.

Şimdi dostum üçüncü çeşit bir kanser ile savaşını vermekte. Doktor olan tüm dostlarım şaşkın, ama dostuma sorarsanız, üç farklı kanser ile savaşını kazanmış bir insan olma yolunda rekora koşuyor. Tablo ne olursa olsun ben arkadaşıma inanıyorum. İşin doğrusu artık doktorlar da ona inanmayı öğrendiler. Çünki dostum akrabalarını elinden alan bu hastalıkların hepsine karşı olan savaşını kazanma ve üç farklı kanser türüyle başa çıkmış tek kişi olma konusunda kararlı...

Ben de bu sayede bir hastalığa değil, iyi olma savaşına inanmayı öğrendim ve inanıyorum ki sevgili dostumuz da bu savaşı kazanacak inanca, savaşçı kimliğe sahip

Old 16-03-2009, 13:18   #16
supernatural

 
Yeni Fikir Seni yendim kanser !!!

ne kadar doğru bir bilgi bilmiyorum ama burda paylaşmak istedim.

Buğday çimi ekin buğday şırası için Kanseri engelleyen besinlerin başında atalarımızın Orta Asya'da içtikleri buğday şırası geliyor.
Klasik tedavi yöntemlerini reddeden tüm doktorların ortak iddiası, buğday çimi yenilmesi ve buğday şırası içilmesi Pakistan'daki Hunzakut Prensliği'nde kanserden ölüm yok. Hunzakutlular, acıbadem ve kayısı
çekirdeğini yiyorlar ve kansere yakalanmıyorlar.
Türkiye'de de acıbadem ve kayısı tüketilen bölgelerde kanser vakalarının azlığı dikkat çekiyor
Ödemiş'le Salihli arasında, binbir efsaneye konu olmuş, antik çağın şarap ve eğlence tanrısı Dionysos'un doğduğu! yerde Bozdağ'ıneteklerinde cennet Gölcük kıyısında kanseri yenen, bu zaferi kazandıktan sonra mücadelesi herkese örnek olsun diyerek bir de kitap yazan Doktor İlhami Güneral ile sohbetimiz sürüyor.
. Önemli olan bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir.Bağışıklık sistemini güçlendirmek çok da zor bir şey değildir.
Buğday müthiş bir kanser ilacıdır.
Buğday şırası kanseri önler ve bu önemli bir bitkisel tedavi aracıdır.
Buğday çimi, bol klorofil maddesi dışında 100 kadar vitamin, mineral ve besin maddesi içerir.
Taze olarak kullanılan buğday çiminde, aynı
ağırlıktaki portakaldan 60 kez daha fazla C vitamini ve aynı
ağırlıktaki ıspanaktan 8 kat fazla demir bulunmaktadır. Buğdayın bir başka özelliği ise kandaki toksinleri nötralize eden maddeler içermesidir.
Sıvı oksijenle dopdolu olan buğday çimi doğanın en güçlü anti kanseri olan 'laetril'içermektedir. Izgara etler ve füme besinlerin kanserojen maddeler taşıdığı kanıtlanmıştır. Japon ! bilim adamı Nagivara, taze buğday çiminde bu maddeyi etkisiz hale getiren enzimler ve amino asitler
bulmuştur.
- Buğday çimini evde üretebilir miyiz?
- Evde de üretilebilir, küçük bir saksıda bile üretilebilir ve olduğu gibi yenebilir. Evde üretemeyenlere tavsiyemiz ise buğday şırası üretmeleri....
- Buğday şırasını herkes yapabilir mi?
- Evet elbette mutlaka üretilebilir. İsterseniz tarif edeyim. Bir
bardak aşurelik buğday, önce tertemiz yıkanarak bir litrelik cam kavanoza konur.
Üzerine 3 bardak su klorlu olmamak şartıyla ilave edilir. Kavanozun ağzı bir tülbentle kapatılarak serin bir yerde 24 saat bekletilir. Bu ilk su kullanılmaz, dökülür. Kavanoza yeniden 3 bardak su ilave edilir.
24 saat ekletildikten sonra oluşan yarı gazozlu su içilmek üzere bir kaba aktarılır. Böylece bir bardak aşurelik buğdaydan kış aylarında günde 5 kez, yazın ise günde 3 kez şıra alınır. Buğday şırasının lezzeti bazılarına itici gelebilir. O takdir! de her şıra bardağına bir C vitamini tableti eklenirse, nefis bir içecek ortaya çıkar.
Az önce sözünü ettiğimiz 'laetril' buğday çiminden başka nelerde bulunur?
Çünkü anlaşılıyor ki, 'laetril' kanserin tedavisinde en etkin
maddelerden biri...
Elmanın çekirdeğini de yiyin
- Evet, Türkiye'de en kolay laetrile ulaşabileceğimiz yer acı badem ve kayısı çekirdeğidir. Ayrıca elma çekirdeğinde de vardır. Elmanınçekirdeği yenilirse çok da iyi olur. Amerika'daki ilaç sanayinin maşaları bu 'laetril'
adlı ilacı yasaklatmayı başarmışlardır ama Meksika'da satılan 'laetril' bu ülkeden alınıp kaçak olarak ABD'ye sokulmaktadır. Laetril, vitaminve minerallerle verildiğinde çok daha iyi sonuçlar alınmaktadır.
'Kanserin Ölümü' adlı kitabında Manner, bu madde ile yüzde 90 başarı kazandığını söylemişti.
- Acıbadem ve kayısı çekirdeği de laetril içeriyor öyle mi?
- Evet öyle. Türkiye'de acıbadem ve kayısı çekirdeğinin sıkça
tüketildiği yerlerde resmi bir istatistik yok ama kanser vakalarının azolduğuna inanılıyor. Resmi istatistik yapılan bir ülke var...
Pakistan'a komşu küçük bir prenslik olan Hunzakut'ta şimdiye kadar hiç kanser olayına rastlanmadı.
Hanzakut'un özelliği temel besinleri kayısı ve kayısı çekirdeği...
Faydasız tedavilerin yerine HYDRAZINE SULPHATE
- Dünyada bugün kullanılmakta olan kemoterapi ve radyoterapi bağışıklık sistemini bozduğunu iddia ediyorsunuz.
- Alternatif tedavilerin bir sıralamasını yapsak en öne hangisini koyarsınız
- Önceliği bağışıklık sistemini güçlendiren tedavilere veririm, daha sonra biyolojik tedaviler ve bitkisel tedaviler gelir. Bağışıklık sistemi konusunda Alman doktor Issel'in tüm beden tedavisi bugün bu ülkedeki 60/70 klinikte başarı ile uygulanmaktadır.
Başarılı bir yöntem: Tüm beden tedavisi
- Tüm beden tedavisi nedir?
- Joseph Issel de bizim gibi kanseri lokal bir hastalık olarak değil, tüm vücudu ilgilendiren sistemik bir hastalık olarak ele alılyordu. Onagöre vücutta sürekli olarak kanser hücreleri ürüyor fakat sağlıklı bir bağışıklık sistemi bu hücreleri hemen tahrip ediyor. Issel'in bir diğer tedavi yöntemi de, ayda bir olmak üzere, özel olarak muamele görmüş birkolibasil aşısı olan Pyrifer ile ateş şoku tedavisi idi. Bu yöntemle
hastadan bir miktar kan alınıyor, bunu ozon oksijen birleşim ile karıştırarak yeniden hastanın damarından enjekte ediyordu. Binlercekanser hastası bu yöntemle iyileşmişti.
- Biyolojik tedavilerden de söz edelim biraz...
- Memnuniyetle efendim. Kanserde belli başlı ölüm sebebi ya tümörün hayati organları sararak yok etmesi,. Ya da glikojenezis denen birkısır döngü sonucu oluşan savunma gücünü yok eder ve hasta basit bir enfeksiyonla bile ölebilir. Boston'daki Beth Israel Hastanesi şefpatoloğu Dr. Harold Dvorak, 'Gerçekte hiç kimse kanserden ölmez' diyor.
Çok başka sebeplerle, mesela organların iflası sonucu ölür. Kanser hücresinin glikoza olan açlığı, hızla çoğalmasından ötürü normal hücrelerden 10/15 kat fazladır. Üstelik glikozu da tam olarak yakmaz,fermantasyon yoluyla kullanır ve geriye atık olarak laktik asit bırakır. Bu atık karaciğere ulaştığında, bir enzim vasıtasıyla enerji
birikimi de harcayarak yeniden glikoza dönüşürdü.
Böylece karaciğerle tümör arasında hastayı tüketen bir alışveriş sürer gider.
- Bu durumda karaciğer ve kanser arasında yakın ilişki ortaya çıkıyor
- Evet efendim . Karaciğer ile kanser kitlesi arasındaki bu kısır döngüyü durdurabilirsek kanserin de ilerlemesini durdurabiliriz.
- Peki bunun ilacı bulunabildi mi?
- Elbette bulundu. 1970 yılından beri de kullanılıyor. ilacın içindeki aktif madde Hydrazine Sulphate... Bu madde laktik asidi, glikoza dönüştürüyor ve hem glikojenizisi durduruyor, hem de tümörlerin büyümesini.. Eski Sovyetler'de,şimdiki Rusya'da halen kullanılıyor.


Dr. Serap KIRMIZI
Uludag University
Faculty of Science and Arts
Department of Biology
16059 Gorukle/Bursa TURKEY
Old 14-11-2009, 12:31   #17
ANTKOM

 
Varsayılan

Öncelikle geçmiş olsun önder bey,çok üzüldüğümü belirtmek isterim,yazılarınızı büyük bir zevk ile takip ediyorum.acil şifalar diliyorum.
Old 22-03-2011, 00:02   #18
hızır hafiye

 
Varsayılan

İzmir Bornova Polis okulundan ders hocam da olan Sayın Önder Özlem vefat etmiş. Kendisine Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı dilerim.
Old 22-03-2011, 10:24   #19
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hızır hafiye
İzmir Bornova Polis okulundan ders hocam da olan Sayın Önder Özlem vefat etmiş. Kendisine Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı dilerim.

Çok değerli bir düşünce insanıydı..allah rahmet eylesin.....
Old 22-03-2011, 10:31   #20
supernatural

 
Varsayılan

çok üzüldüm Allah gani gani rahmet eylesin yakınlarınada sabır versin
Old 22-03-2011, 10:59   #21
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hızır hafiye
ders hocam da olan Sayın Önder Özlem vefat etmiş.
Merhum bize de önemli dersler verdi:
Alıntı:

ille de bir musibet beklenmeden,
yaşamın, ailenin ve dostların kıymetini bilmek,
uğranılan haksızlıklara içine atmadan makul şekilde cevap vermek,
çok arzulanan istek ve hevesleri çok ötelemeden gerçekleştirmek,
hayatın tadını çıkara çıkara, küçük şeyleri dert etmeden yaşamak ...

Her şey gönlünüzce olsun…
Başımız sağolsun.

Old 22-03-2011, 11:30   #22
Atahun

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hızır hafiye
İzmir Bornova Polis okulundan ders hocam da olan Sayın Önder Özlem vefat etmiş. Kendisine Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı dilerim.

Alıntı:
Yazan üye19576
.....Her şey gönlünüzce olsun…

Önder ÖZLEM

Herşey gönlümüzce olmadı.

Çok üzüldüm. Kendisine Allah' tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Old 22-03-2011, 11:45   #23
uye8490

 
Varsayılan

Çok üzüldüm demek bile kifayetsiz kalıyor.Üyeliğini dondurunca ara ara bakıyordum bu foruma dönmüş mü diye.Bize iyi haberler vereceğine sonuna kadar inanmıştım çünkü.
Kendisine rahmet,yakınlarına sabır ve dayanabilme gücü diliyorum.
Old 22-03-2011, 11:48   #24
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hızır hafiye
İzmir Bornova Polis okulundan ders hocam da olan Sayın Önder Özlem vefat etmiş. Kendisine Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı dilerim.

Ailesinin, sizin ve hepimizin başı sağolsun. Merhumun toprağı bol olsun.

Güne gayet keyifli başlamıştım. Duruşmadan geldim, hemen THS'yi açtım. İlk okuduğum mesaj bu oldu. Merhum Ali Başyurt'ta olduğu gibi, yine bir akrabamı kaybetmiş gibi oldum.

Merhumun THS'deki bütün yazılarını okurdum. Bu kadar bilgili, bu kadar donanımlı, hayata bu kadar pozitif bakan, insan haklarını savunan ve saygı duyan bir polis ilk defa görmüştüm. Umarım öğrencileri onun izinden gider de, yaptıkları boşa gitmez.
Old 22-03-2011, 17:13   #25
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın Önder ÖZLEM ile bire bir tanışma fırsatım olmadı ancak THS'deki nitelikli yazılarından hakkındaki kanaatim oldukça müspet idi. Gerçekten bilge bir İNSANın kaybı daha da acı oluyor.
Old 23-03-2011, 11:10   #26
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hızır hafiye
İzmir Bornova Polis okulundan ders hocam da olan Sayın Önder Özlem vefat etmiş. Kendisine Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı dilerim.
Allah rahmet eylesin.
Old 23-03-2011, 14:16   #27
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.
Mekânı cennet olsun.
Old 21-07-2011, 11:56   #28
halit pamuk

 
Varsayılan

Yeni gördüm bu formu.. Bu kadar değerli bir insanın kaybına çok üzüldüm...
Old 21-07-2011, 13:36   #29
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Ben de yeni gördüm... Hele ki 1. sıradaki yazıyı okuyunca ne kadar kıymetli bir insanı kaybettiğimizi fark ettim.

Huzur içinde yatsın... Sayın Önder ÖZLEM'in yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum.
Old 15-08-2012, 10:56   #30
suskun_juliette

 
Varsayılan

Hayat ne kadar sıradışı. Tesadüfen bu forumu gördüm, ilk mesajdan itibaren okuyordum.Sayfanın sonunda yine başlık açan değerli insanın "Pes etmedim, başardım." dediği bir mesajı görmeyi beklerken o kötü tabloyla karşılaştım

Hayata imzasını atmış olan merhumun kıymetli tavsiyelerinden ben de şuan yararlanıyorum. Aslında ölmüyor insan, gerçekten ölmüyor. Hatırlandıkça, geleceğe değer kattıkça gerçekten halen nefes alıyor yüreklerde ve zihinlerde. Ölüm ruhun bedeni terkinden ibaret, asıl ölüm ardında hiçbir şey bırakmadan öylece geçip gitmek bu dünyadan.Ben onun düşünceleriyle,hayata karşı duruşuyla, öğrencilerine ve bizlere kattıklarıyla halen yaşadığını düşünüyor ve ruhunun mutlu olmasını temenni ediyorum.

Huzurla uyu Önder Özlem.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ceza Hukukunda Riza AÇiklamasi Ve Bu BaĞlamda Kanser Hastalarinin Rizasi, Ötenazİ Ye ASYALI ASLAN Meslektaşların Soruları 0 04-12-2007 18:13
Bağ- Kur'dan İlaç Alamayan Kanser Hastasının Manevi Tazminat Hakkı yaseminozgiray Meslektaşların Soruları 1 10-07-2007 18:19
Savaş Hukuku ahmetsacit Hukuk Sohbetleri 17 29-07-2006 20:28
Savaş Ve Hukuk+ m.oztop Meslektaşların Soruları 3 13-03-2003 15:27


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10979009 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.