Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Çek De Sebepsİz ZengİnleŞme Davasi Ve Alacak Davasi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-03-2010, 15:12   #1
Altın Kalem

 
Varsayılan Çek De Sebepsİz ZengİnleŞme Davasi Ve Alacak Davasi

Sayın meslektaşlarım,
Elimde biri 12.05.2000 keşide tarihli 22.05.2000 ibraz tarihli, diğeri 22.06.2000 keşide 26.05.2000 tarihli hamiline yazılı ve keşideci(K) ve bizden önceki ciranta(C) aynı olan iki çek var. Çekler ibraz edilmiş ve karşılıksız çıkmış, ancak bize geldiği 2009 yılına değin icra takibine koyulmamıştır. Bizde doğal olarak 2009 yılında 7 örnek takip başlattık. C yetki, borç, imzaya, keşidecide zamanaşımından bahisle borca itiraz etti.
C hakkında yetkili yerde açtığımız takip doğal olarak yine itirazla durdu.
Aslında K ve C hakkında md.661 dolayısıyla 3 yıllık zamanaşımı doldu diye düşünerek artık takipten vazgeçecektim. Müvekkili boşyere masrafa sokmamak, kendimde hukuksal olarak prestij kaybetmemek için.
Ama zamanaşımı konusunda son zamanlar biraz kafam karıştı.
Olayda eğer BK nın sebepsiz zenginleşme davaları için öngördüğü 1 ve 10 yıllık süreler yada BK.md.66 daki genel zamanaşımı uygulanırsa belki bir şansımız olabilir diye düşünüyorum. Öğrenmeyi itirazın ittılaı tarihinden hesaplarsak tabi. Artık 10 yıllık zamanaşımı da dolmaya yaklaştığı için sizinle bir fikir jimnastiği yapmak istedim.
Birde dava açarsam eğer hem K ya karşı sebepsiz zenginleşmeden hemde C ye karşı alacak veya sebepsiz senginleşmeden açacağım davaları tek davada açmam mümkünmü sizce? Çünkü bence davalar bağlantılı. Aksi düşünce mükerrir tahsilata yol açar ve bence sorumlulukları müteselsil diye düşünüyorum.
Fikirlerinizi gerekçeli ve ulaşabildiğiniz kararlarla destekli bildirirseniz memnun olurum. Şimdiden teşekkürler, saygılar...
Old 05-03-2010, 17:20   #2
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Sizin açınızdan tek yol çeki -o da eğer alacağı ispat imkanı varsa- müvekkilinize ciro eden ciranta C'ye karşı çeklerin verilmesine neden olan temel ilişkiye dayanarak(o ilişkide zamanaşımının 10 yıl olduğu varsayımından hareketle) ve çeklere de yazılı delil başlangıcı olarak dayanarak itirazın iptali davası açmaktır.
Zira keşideciye yönelik açılabilecek TTK 644e dayalı sebepsiz zenginleşme nedenli itiraz iptali davası borçlunun zamanaşımı defi ileri sürmesi halinde sonuçsuz kalacaktır. TTk 644'e dayalı davada zamanaşımı süresi 1 yıl olup bu da çekin ibraz müddetinin bitiminden itibaren 6 aylık zamanaşımı süresi dolduğu an işlemeye başlamış olup,çoktan dolmuştur.
Old 05-03-2010, 18:35   #3
Altın Kalem

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım, cevabınız için teşekkürler.
Cirantaya başvuru konusunda sizinle mutabıkım ve burada temel ilişki nedeniyle alacak davası söz konusu olacak ve BK 125 gereği 10 yıllık genel zamanaşımı uygulanacaktır.
Diğer yandan keşideciye TK md.644 uyarınca sebepsiz zenginleşme davası açma hakkını yitirdiğimizi düşünüyorum. Ancak zamanaşımı ibraz müddetinin sonu + 3 yıl + 1 yıl olacaktır. Zira müracaat haklarının yitirilmesinden sonra 1 yıl içinde açılması gerekiyor.
Aklıma gelen husus şu ki;
TK ya göre değilde BK genel hükümlere göre keşideciye sebepsiz zenginleşme nedeniyle başvuramazmıyız acaba? Neticede keşideci yine de bir zenginleşme içindedir ve uygulanacak usul kurallarında kambiyo senedi değil adi yazılı belge olarak çeki kullanma imkanım yok mudur diye düşünüyorum?
Eğer bu şekilde olursa cirantaya açacağım alacak davasında keşideciye de sebepsiz zenginleşme nedeniyle müteselsilen tek dava açsam nasıl olur? (İlginç olacağı kesin ama) Birde vekalet ücreti yemek ve prestij var işin ucunda
Old 05-03-2010, 19:12   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Altın Kalem
Sayın Meslektaşım, cevabınız için teşekkürler.
Cirantaya başvuru konusunda sizinle mutabıkım ve burada temel ilişki nedeniyle alacak davası söz konusu olacak ve BK 125 gereği 10 yıllık genel zamanaşımı uygulanacaktır.
Diğer yandan keşideciye TK md.644 uyarınca sebepsiz zenginleşme davası açma hakkını yitirdiğimizi düşünüyorum. Ancak zamanaşımı ibraz müddetinin sonu + 3 yıl + 1 yıl olacaktır. Zira müracaat haklarının yitirilmesinden sonra 1 yıl içinde açılması gerekiyor.
Aklıma gelen husus şu ki;
TK ya göre değilde BK genel hükümlere göre keşideciye sebepsiz zenginleşme nedeniyle başvuramazmıyız acaba? Neticede keşideci yine de bir zenginleşme içindedir ve uygulanacak usul kurallarında kambiyo senedi değil adi yazılı belge olarak çeki kullanma imkanım yok mudur diye düşünüyorum?
Eğer bu şekilde olursa cirantaya açacağım alacak davasında keşideciye de sebepsiz zenginleşme nedeniyle müteselsilen tek dava açsam nasıl olur? (İlginç olacağı kesin ama) Birde vekalet ücreti yemek ve prestij var işin ucunda


Sayın meslektaşım,

Keşideciye karşı yönelteceğiniz sebepsiz zenginleşme davasında keşidecinin size karşı "sebepsiz zenginleştiği" iddianız, bono hariç neye dayanabilir? Hamil ile keşideci arasında temel bir ilişki yoksa ve bonoya da dayanmayacaksanız, hamile karşı keşidecinin sebepli veya sebepsiz zenginleştiğini iddia etmek mümkün olamaz. Çünkü bono hariç aralarında hiç bir ilişki, kazandırma vs. yoktur. Bu itibarla sebepsiz zenginleşme bono nedeniyle ileri sürülebilir bu da TTK.644'da özel düzenlendiği için THS TTK Şerhinde bulunan http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=3198 Yargıtay kararında da vurgulandığı ve sizin de katıldığınızı belirttiğiniz gibi, zamanaşımı süresinin dolduğu tarihten itibaren 1 yıl içinde dile getirilmelidir. Sorunuzda zikrettiğiniz 3 yıl+1 yıl olayı sanıyorum bonolar için geçerli olan zamanaşımı süresini ifade ediyor, sehven yazmış olmalısınız. Çekler için "6 ay + 1 yıl" olur.

İkinci sorunuza gelince, aynı davada keşideciye -bonoya dayanmaksızın- sebepsiz zenginleşme, cirantaya ise bonoya dayanarak alacak davası açmanız halinde, davalılara ortak dava açmanız için davalılar arasındaki dava arkadaşlığı noktasında irtibatı nasıl sağlayacaksınız? Bono diyemezsiniz, zira keşdeci için bonoya dayanmamaktasınız.

Bu itibarla -prestij kaybedeceğinizi asla düşünmüyorum- ama yemek kaybedeceğiniz kesin gibi... )
Old 05-03-2010, 19:25   #5
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Sayın Altın Kalem,dikkatinizden kaçtığı düşüncesiyle öncelikle 3 yıl+1 yıl+10 yıldaki 3 yıl herhalde 6 ay olsa gerek ,zira soruya konu belgeler çek ya da??
Diğer yandan BKda düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre özel nitelikteki TTK 644.maddesi varken genel hükmün uygulanmasının mümkün olmadığını düşünüyorum
O nedenle tercih hakkınızı eğer şartları varsa cirantadan yana kullanmanızı keşideciyi unutmanızı öneririm
Old 05-03-2010, 19:31   #6
Altın Kalem

 
Varsayılan

Teşekkür ediyorum.
Öncelikle evet çekle bonoyu karıştırdığımız için yanlış ,fade etmişim: Dediğiniz gibi çeklerde 6 ay+1yıl
Diğer yandan kambiyo ilişkisine dayanabilseydim her ikisini aynı davada davalı gösterip, cirantaya alacak nedeniyle, keşideciye sebepsiz zenginleşmesinden dolayı başvurabileceğimi Yargıtay kararı ile de sabitledim:
Bkz.YARGITAY 19.Hukuk DairesiEsas: 2004/6056
Karar: 2005/162
Karar Tarihi: 24.01.2005
Ama dediğiniz gibi bu özel düzenleme olmadan keşideciye sebepsiz zenginleştiğini nasıl söyleyeyim, dilin kemiği yok ama vekalet ücreti var işte

Yarın biraz daha çalışacağım bu konuya ama zannedersem tek çıkış alacak davası ve ciranta olarak gözüküyor. İyi çalışmalar...
Old 06-03-2010, 12:22   #7
Altın Kalem

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım; öncelikle katkılarınız dolayısıyla teşekkür ediyorum. Araştırmam bitti ve cevapları sizlerle paylaşma istedim.
Bu konudaki yargıtay kararınıda ekleyeceğim. Bu kararda 11.H.D. md.644 deki sebepsiz zenginleşmenin BK md.61 v.d. da düzenlenen sebepsiz zenginleşmenin özel bir görünüşü olduğunu ve bu hükümlerin genel itibariyle md.644 e uygulanacağını kabul etmiş ve bu suretle md.66 uyarınca dava hakkının kambiyo vasfının yitirilmesinden sonra 1 yıl olduğunu kabul etmiş.
Ancak bu karardaki muhalefet şerhi benimde katıldığım diğer görüş olup ayrı bir dava türü olduğunu belirtiyor. İsviçre Federal Mah. ve mevzuatı da bu yöndeymiş. Buna göre BK md.125 deki 10 yıllık genel zamanaşımı uygulanmalı diyor.
Yargıtay kararları ise devam eden yıllarda çoğunluk görüşü yönünde yani BK md.66 uygulanmış. Görüş değişmediğinden şansımızı zorlamanın pek bir anlamı yok ama yeni tasarıyı merak ettim bu konuda birde ona bakacağım.
İyi çalışmalar dileklerimle kararı sunuyorum.


T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 1983/5921
Karar: 1984/327
Karar Tarihi: 27.01.1984

ÖZET: Zamanaşımına uğramış olan kambiyo senetlerinde lehtar veya hamile TTK. 644. maddesi ile ayrıca sebepsiz iktisap hükümlerine göre bir ek süre tanınmış olduğundan ve ek sürenin, vadeden itibaren üç yıllık sürenin sonu veya zamanaşımının herhangi bir sebeple kesilmesi halinde yeniden işleyecek üç yıllık sürenin sona erme tarihinden başlayacağının ve bunun hak sahibinin de bilmesi gerektiğinin kabulü zorunludur.


(6762 S. K. m. 10, 644, 690, 691) (818 S. K. m. 61, 66, 125) (743 S. K. m. 1)

Dava: Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul As. 5. Ticaret mahkemesince verilen 10.6.1983 tarih ve 252-403 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı 3. şahıs (U.).. Koll.'nin yapmış bulunduğu kredi mukavele ve hesabının teminatını teşkil etmek üzere 3. şahıs tarafından rehin senetlerinin bankaya ciro edildiğini, davalı aleyhine yaptıkları kambiyo senetlerine mahsus icra takibinin davalının zamanaşımı itirazının kabulü üzerine durduğunu oysa borçlu davalının borçluluk durumunun genel zamanaşımına tabi bulunduğunu ileri sürerek (24.009.74) liranın 7.8.1973 tarihinden itibaren : 25/gider vergisi ve : 10,5 faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında, görev ve yetki itirazında bulunmuş, ayrıca müvekkili ile davacı banka arasında kredi anlaşması olmadığını, olayda zamanaşımı bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; toplanan deliller ve bilirkişi incelemesine göre davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu kabul edilerek toplam (41.618) liranın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Davacı banka ile dava dışı (U.Koll.Şti.) arasında kurulan kredi ilişkisinde kredi kullanan kollektif şirkete, teminat olarak davalının keşidecisi olduğu emre muharrer senetleri davacı bankaya rehin etmiştir. Kredi Borcunun zamanında ödenmemesi sebebiyle davacı banka, rehnedilen senetlerin borçlusu olan davalı aleyhine icra takibine girişmiş, ancak davalının zamanaşımı definde bulunması sonucu takip sonuçsuz kalmıştır. Banka bunun üzerine, alacağının genel zamanaşımına tabi olduğu iddiası ile senet borçlusu aleyhine işbu tahsil davasını açmış bulunmaktadır.

Olayımızda davalı kollektif şirket, davacı bankaya karşı sadece rehnedilmiş olan senetlerin borçlusu olarak sorumlu olup taraflar arasında başka akti bir ilişki bulunmamaktadır.

Davada davalı, süresi içinde zamanaşımı def'inde bulunduğundan uyuşmazlığın kıymetli evrak hukuku çerçevesi içinde halledilmesi gerekmektedir.

Dava konusu emre muharrer senetlerin zamanaşımına uğradığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Zamanaşımına uğrayan poliçe alacaklısına, TTK.nun 644. maddesi ile ve sebepsiz iktisap yolu ile senet borçlusuna başvurma imkanı tanınmış bulunmaktadır. Olayımızda poliçe değil, emre muharrer senetler söz konusudur.

TTK. 690 ıncı maddesinde, poliçeye ait hükümlerin hangilerinin emre muharrer senetlere de uygulanacağı tadadi şekilde belirlenmiştir. TTK. 690 maddesinde, sebepsiz iktisapla ilgili 644 üncü maddeye atıf yapılmış değildir.

BU DURUMDA, KONUNUN İKİ AŞAMADA İNCELENMESİ, BİRİNCİ AŞAMADA, TTK. 644. MADDESİNİN EMRE MUHARRER SENETLERE DE UYGULANMA OLANAĞI BULUNUP BULUNMADIĞI, İKİNCİ AŞAMADA İSE, ŞAYET UYGULANMA OLANAĞI VARSA SEBEPSİZ İKTİSAP SÜRESİNİN NE OLACAĞI VE HANGİ TARİHTEN İŞLEMEĞE BAŞLAYACAĞI HUSUSLARININ TESPİTİ GEREKMEKTEDİR.

1) TTK. 690. maddesindeki atıf dolayısıyla poliçeye ait hükümlerin pek çoğu emre muharrer senetlere de uygulanmaktadır. TTK 691. maddesinde, bonoyu tanzim edenin tıpkı poliçelerde senedi kabul eden gibi sorumlu olacağı belirtilmiştir. TTK. 644. maddesi hükmü ile zamanaşımına uğramış poliçelerde sebepsiz zenginleşme dolayısıyla poliçeyi kabul edene ve hatta ikinci derecede sorumlu olan kişideciye başvurma hakkı tanınmış olduğuna göre kabul eden gibi sorumlu bulunan bono keşidecisinde aynı yoldan başvurulabilmesi mümkün bulunmak icap eder. Sebebsiz iktisap yönünden poliçe ile bonolar arasında ayırım yapmak için makul bir sebep bulmak zordur.

Türk doktrininde yazılarının çoğunluğu TTK. 644. maddesinin bonolara da uygulanacağı düşüncesindedirler. (Y.Karayalçın-Ticari Senetler, Shf. 348 Tomaniç Kıymetli Evrak hukuku, Shf. 361,362 F. Öztan-Kıymetli Evrak Hukuku, shf.618).

Poliçede, kabul eden ve keşidecenin sorumluluğu ile bonolardaki borçlu keşidecinin sorumlulukları aynı nitelikte sayıldığına ve bonolarda keşideciye karşı sebepsiz zenginleşmeden dolayı başvurulmaması için haklı bir sebep gösterilmediğine göre, gerek mehaz kanununda gerekse Türk Ticaret kanununda, bonolara uygulanmak üzere poliçe hükümlerine atıf yapan 690. maddede sebepsiz iktisaba ilişkin 644 üncü maddenin zikredilmemiş olmasının, bilinceli ve kasıtlı bir davranış olmayıp bir kanun tekniği noksanlığı, bir unutma sonucu olduğu kabul edilmek icap eder.

Bu düşünüş şekli, karşısında, TTK. 690. maddesinde sebepsiz zenginleşme yönünden bono borçlusuna müracaat edilip edilmeyeceği hususundaki kanun boşluğunun, MK. nun 1/2. maddesi hükmüne tevfikan hakim tarafından tamamlanması ve yukarıda açıklandığı üzere, TTK. 644. maddesinde yazılı olan keşideciye müracaat hakkının/ bonolarda da tanınmasının uygun olacağı sonucuna varılmıştır.


2) TTK. 644. MADDESİNDE YAZILI SEBEPSİZ İKTİSAP SEBEBİYLE KABUL EDİLEN BAŞVURMA HAKKININ HANGİ ZAMANAŞIMI SÜRESİNE TABİ OLACAĞI VE ZAMANAŞIMININ HANGİ TARİHTEN İŞLEMEĞE BAŞLAYACAĞI KONUSUNA GELİNCE:

TTK. 644. maddesinde, zamanaşımı süresinin ne olacağı belirtilmemiştir. Bu hususta dahi kanun boşluğu mevcut bulunmaktadır. Bazı yazarlarlar ve İsviçre Federal Mahkemesi, 644. maddede yazılı sebepsiz iktisabın Borçlar Kanununda düzenlenen sebepsiz iktisaptan farklı ve özel bir sebepsiz iktisap olduğu düşüncesindedirler. Bu görüş sonucu olarak da ilgili maddede zamanaşımı süresi belirtilmediğinden BK. 125. maddesindeki 10 yıllk genel zamanaşımının uygulanacağını kabul etmişlerdir.

Fakat TTK. 644. maddesinde zikredilen sebepsiz iktisabın MK. da dahsi geçen sebepsiz iktisaptan farklı bir hukuki müessese olduğunu gösteren açık hüküm mevcut değildir. TTK.nun 1 inci maddesinde (Türk Ticaret Kanunu Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir cüz'üdür... hakkında ticari bir hüküm bulunmayan ticari işlerde mahkeme, ticari örf ve adete bu dahi yoksa umumi hükümlere göre karar verir) hükmü mevcuttur. Sebepsiz zenginleşme ile ilgili genel hukumlar BK. nun 61 ve müteakip maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Emre muharer senet imzalayan kişi, genellikle karşılığında bir iktisadi değer almıştır. Lehter veya hamil ise senedi alırken karşılığında maddi bir değer vermiştir. Kambiyo senedi zamanaşımına uğradığından, lehtar veya hamil, bu hakkın senede dayanarak kullanamaz bir duruma girdiğinden keşideci borçlu, senet bedeli kadar sebepsiz zenginleşmiş olmaktadır. BK. nun 66. maddesine göre, sebepsiz iktisapta bir yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. Bu sebeple, kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme halinde de bir yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması, Türk Ticaret ve Borçlar Hukukunun genel düzenlemesine uygun olacaktır.

İsviçre Federal Mahkemesinin kabul ettiği gibi, 10 yıllık genel zamanaşımı uygulanacak olursa, kambiyo senedine ait üç yıllık zamanaşımı süresine 10 yıllık genel zamanaşımı süresi eklendiğinde 13 yıllık bir süre meydana gelecektir ki, süratli işlem gerektiren ticari ilişkilerde zamanında takip yetkisini kullanmayan kusurlu lehtar veya hamile, genel zamanaşımı süresinden fazla bir süre tanınmış ve o kişi böylece yersiz bir korunmaya mazhar kılınmış olur. Zamanaşımı süresinin hangi tarihten başlayacağı hususuna gelince :

BK. 66. maddesinde, (haksız surette mal iktisabından dolayı ikame olunacak dava, mutasarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkı olduğuna iltibas tarihinden itibaren bir sene müruru ile... sakı, olur) hükmü yer almaktadır.

Zamanaşımına uğramış olan kambiyo senetlerinde lehtar veya hamile TTK. 644. maddesi ile ayrıca sebepsiz iktisap hükümlerine göre bir ek süre tanınmış olduğundan ve eksürenin, vadeden itibaren üç yıllık sürenin sonu veya zamanaşımının herhangi bir sebeple kesilmesi halinde yeniden işleyecek üç yıllık sürenin sona erme tarihinden başlayacağının ve bunun hak sahibinin de bilmesi gerektiğinin kabulü zorunludur.

Yukarıdaki açılmama ve kabule nazaran, davaya konu edilen 1973 vade tarihli emre muharrer senetlerde yazılı alacak için sebepsiz iktisap yolu ile süresinde dava açılmadığından, açılan davanın zamanaşımı def'i sonucu zamanaşımı yönünden reddi gerekirken alacağın genel zamanaşımı süresine tabi olduğu gereçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz görüldüğünden kararın bozulması cihetine gidilmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA,temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.1.1984 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

1 - Türk Ticaret Kanunu'nun 644 maddesinde; zamanaşımı nedeniyle veya senede dayanan hakların kullanılması için yasa hükmünce yapılması gerekli işlemlerin ihmal edilmiş bulunması dolayısıyla poliçeden doğan borçların düşmüş olması halinde bile, poliçe hamilinin keşideci veya poliçeyi kabul eden muhatap aleyhine sebepsiz iktisap davası açabileceği kabul edilmiştir. Aynı yasanın 690. maddesinde, sözü edilen 644. maddeye emre yazılı senetler için herhangi bir yollama yapılmadığı ve fakat bunun haklı bir nedeni bulunmadığı çoğunluk görüşünde ayrıntılı biçimde açıklandığından, aşağıda yazılı gerekçe dışında kalan çoğunluk görüşü aynen benimsenmiştir.

2 - Davacı rehin cirosuyla hamil bulunduğu 10.12.1972, 28.2.1973, 15.3.1973 ve 31.3.1973 vadeli emre yazılı senetlere dayanmak suretiyle genel zamanaşımı süresi geçmediğinden sözederek 6.4.1982 tarihinde emre yazılı senetleri imzalayan borçlu aleyhine alacak davası açmıştır. Davacı senet hamili ile davalı senet borçlusu arasında herhangi bir asıl borç ilişkisi yoktur. Bu halde, senet borçlusu aleyhine açılan bu davanın, sebepsiz iktisap hükümlerine dayandığı açık ve seçiktir.

Somut olayda olduğu gibi asıl borç ilişkisine her zaman dayanılma olanağı bulunmadığı için kambiyo hukukunun biçime bağlı sert kurallarını yumuşatmak amacıyla; sebepsiz iktisap davası hamil yönünden kabul edilmiştir. Türk Ticaret Kanununun düzenlediği sebepsiz iktisap davası ile Borçlar Kanunu'nun kabul ettiği sebepsiz iktisap davası aynı isimde olmasına karşın, yasal öğeleri (unsurları) bakımından farklı davalardır. BORÇLAR KANUNU'NUN 61 VE ARDINDAN GELEN MADDELERİNDE ÖNGÖRÜLEN KOŞULLAR, T.T.K. NUN 644. MADDESİNE DAYANILARAK AÇILAN SEBEPSİZ İKTİSAP DAVASINDA ARANMAMAKTADIR. SÖZÜ EDİLEN HER İKİ YASADA DÜZENLENEN SEBEPSİZ İKTİSAP DAVASININ KABUL GEREKÇELERİ FARKLIDIR. BU NEDENLERLE, YASA GEREKÇELERİ VE SEBEPSİZ İKTİSAP DAVASININ KOŞULLARI BİRBİRİNDEN FARKLI OLMAKLA, BK. NUN 61 VE ARDINDAN GELEN MADDELERİ, TTK. NUN 644. MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN SEBEPSİZ İKTİSAP DAVASINDA HİÇ BİR BİÇİMDE UYGULANAMAZ (Özkan, F.Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 1976, S.538 vd; Tekil, F. Kıymetli Evrak Hukuku İstanbul 1980, S. 104 vd; Kınacıoğlu, N. Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 1982, S.271 vd.).

Eski Ticaret Kanununda, sebepsiz iktisap hususunda özel bir madde olmadığı gibi Borçlar Kanunu'na da yollama yapan bir hüküm yoktur. Öğretide, özel hüküm bulunmadığu için ilke olarak haksız zenginleşme kurallarının uygulanması savunulmuştur. (Arslanlı, H. Ticari Senetler Dersleri, 3. Bası, ist 1952, S.153), Özel hükümlerin bulunmaması halinde, kıyasen genel hükümlerin, yani Borçlar Kanunu'nun uygulanabileceği düşünülebilir. FAKAT, 1.1.1957 gününde yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu'da özel bir hüküm olan 644. madde düzenlendiğine göre, bu maddenin tüm koşullarıyla birkikte uygulanabileceği tartışma dışı olmalıdır. Öte yandan Dairemiz 19.1.1971 gün ve E. 70/3384, K. 71/249 sayılı kararında, emre yazılı senetler yönünden, TTK.nın 690. maddesinde aynı yasanın 644. maddesine yollama yapılmadığı için dava konusu uyuşmazlık yönünden BK. Nun 61 ve ardından gelen maddelerinin uygulanması gerektiğini kabul etmiştir. Ancak dairemiz bu son kararında, emre yazılı senetler yönünden koşullarının varlığı halinde, ttk.nun 690. Maddesinde, aynı yasanın 644. Maddesine yollama olmamasına karşın, artık türk ticaret kanunu'nun sebepsiz iktisap hükmünün uygulanmasını kabul ettiğine göre, dairemiz 19.1.1971 gün ve e. 70/3384, k.71/249 sayılı kararındaki görüşünü değiştirmiş ve emre yazılı senetler için bk.nun 61. Maddesinin değil ttk. Nun 644. Maddesinin, yani özel hükmün uygulanmasını kabul etmiştir. Genel hükümlerin uygulanma olanağı var iken özel hükmün yasaya konuluş amacı, farklı bir durum yaratmaktır. Bu nedenlerle, borçlar hukukunun sebepsiz iktisap davasının koşulları, zamanaşımı da dahil omak üzere, emre yazılı senetler yönünden açılan sebepsiz iktisap davasında uygulama olanağı bulamaz. TTK. NUN 644.MADDESİNDE, SEBEPSİZ İKTİSAP DAVASININ NE ZAMAN AÇILMASI VE HANGİ ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN UYGULANMASI GEREKTİĞİ HUSUSUNDA HERHANGİ BİR HÜKÜM YOKTUR. BU MADDENİN ÖNGÖRDÜĞÜ SEBEPSİZ İKTİSAP DAVASININ, BORÇLAR HUKUKUNUN ÖNGÖRDÜĞÜ SEBEPSİZ İKTİSAP DAVASI İLE İSİM BENZERLİĞİNDEN BAŞKA BİR İLGİSİ OLMADIĞI AYRINTILI BİÇİMDE AÇIKLANARAK BENİMSENDİĞİNE GÖRE TTK.NUN 1. MADDESİ YOLLAMASIYLA BORÇLAR KANUNU'NUN SEBEPSİZ İKTİSABA İLİŞKİN ZAMANAŞIMI HÜKÜMLERİ UYGULANAMAZ. BU DURUMDA GENEL ZAMANAŞIMININ UYGULANACAĞI AÇIKTIR. Nitekim Federal Mahkeme, İsviçre Borçlar Kanunu'nun 1052 (TTK. nun 644. maddesinin aynıdır) maddesi dolayısıyla verdiği kararlarında genel hüküm olan (BK. 125/ 0R 127) maddesinin uygulanması gerektiğini belirtmiştir. (Öztan, F. age, S.553)

TÜRK TİCARET KANUNU'NUN ÖNGÖRDÜĞÜ SEBEPSİZ İKTİSAP DAVASININ, EMRE YAZILI SENEDİN VADE GÜNÜNDEN İTİBAREN 10 YILLIK ZAMANAŞIMI SÜRESİNDE AÇILMASI GEREKİR. Her ne kadar bu sürenin çok uzun olduğu ve hatta senedin kambiyo senedi olması nedeniyle, bu senet için 3 yıllık zamanaşımı süresine ayrıca 10 yıllık genel zamanaşımının eklenerek (3+10) 13 yıllık bir zamanaşımı süresinin kabulü, ticari işlerin sürat ve nitaliğine aykırı ve kusurlu alacaklının yersiz bir korunmaya mazhar kılınacağı çoğunluk görüşünde ileri sürülmüş ise de, bu görüşe katılmak güçtür. Çünkü, emre yazılı senetler sadece ticari ilişkilerde kullanılmamaktadır. Aksine bu senetler, yurt çapında her çeşit ilişkilerde pek yoğun biçimde kullanılmaktadır. Öte yandan emre yazılı senet yönünden, asıl borç ilişkisine (satım, karz gibi) dayanılarak açılan bir alacak davasında, asıl borç ilişkisi için yasada öngörülen zamanaşımı süresi söz konusu olacaktır. Bu süre 10 yıl ise, aynı biçimde, zamanaşımı süresi hem kambiyo senedinin zamanaşımı ve hem de asıl borç ilişkisinin tabi olduğu zamanaşımı süresi kadar, yani bazı durumlarda (10+3) 13 yıl olabilecektir. Ayrıca zamanaşımı, yasanın öngördüğü kesilme ve tekrar aynı sürenin başlamasıyla da çok uzun sürelere ulaşabilir. Bu nedenlerle zamanaşımın, bu çeşit davalarda bazan 13 yıla ulaşması, BK. nun 125. maddesinin uygulanmasını engellememelidir. Kaldı ki, TTK. nun 644. maddenin aynısı olan İsviçre Borçlar Kanunu'nun 1052. maddesinin uygulanmasında 10 yıllık zamanaşımı süresi kabul edildiği gibi sebepsiz iktisap davalarında 10 yıllık zamanaşımının uygulanması öğretide de savunulmuştur. (Tekil, F.age, S.107 vd., Kınacıoğlu N.age, S.277)

İşte yukarıdan beri açıklanan nedenlerle, davacının zamanaşımına uğrayan emre yazılı senetlere dayanarak açtığı sebepsiz iktisap davasında, zamanaşımı süresinin BK.nun 66. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı değil, aynı yasanın 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği görüşüyle çoğunluğun gerekçesine katılmıyorum. 27.1.1984

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları


B) Sebepsiz zenginleşme

Madde 732 - (1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.
(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen poliçeyi başka bir kişi veya ticarî işletme hesabına çekmiş olduğu takdirde o kişiye veya ticarî işletmeye karşı da ileri sürülebilir.
(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez.
(4) Zamanaşımı süresi, zenginleşmenin oluştuğu tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.
Madde Gerekçesi: 6762 sayılı Kanunda sebepsiz zenginleşme 644 üncü maddede bazı hususlar, gereği yokken parantez içinde yazılarak karışık bir şekilde düzenlenmişti. 732 nci madde hükmün anlamını ve sistemini değiştirmeden daha açık bir ifade ile kaleme alınmıştır. Ayrıca, Tasarı metnine, mevcut metinde ve kaynakta bulunmayan bir özel zamanaşımı süresi hükme eklenmiştir. Bu süre Yargıtayın yerleşik kararlarında kabul edildiği üzere zenginleşmenin oluştuğu tarihten itibaren bir yıldır.
Old 17-09-2014, 14:19   #8
yigiturk

 
Önemli

Üstatlar bu konuyu çok faydalı bulmakla birlikte aradan çokça zaman geçmiş olsa da son bir defa da ben sorayım istedim, AltınKalem meslektaşımızın durumunun bir benzeri de bende var, BK ya göre zamanaşımı süresi 1 yıl mıdır 10 yıl mıdır ? Yargıtay uygulamaları değişmiş midir ? Teşekkürler
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sebepsİz ZengİnleŞme Davasi İle İlgİlİ av.murat kılıç Meslektaşların Soruları 5 11-03-2010 18:09
Menfİ Tespİt Davasi &alacak Davasi av.murat kılıç Meslektaşların Soruları 2 25-01-2010 11:02
İstİhkak Ve Sebepsİz ZengİnleŞme Davasi avukat esra Meslektaşların Soruları 7 14-07-2009 07:48
Sebepsİz ZengİnleŞme SUDE BETÜL Meslektaşların Soruları 2 11-09-2008 19:56
Alacak Davasi Mi İŞÇİ AlacaĞi Davasi Mi tolga doğan Meslektaşların Soruları 4 07-05-2008 10:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07348108 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.