Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kamulaştırmasız El Atma Davalarındaki Son İçtihatlar

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-12-2016, 13:51   #1
av__emrah

 
Varsayılan Kamulaştırmasız El Atma Davalarındaki Son İçtihatlar

Sayın Meslektaşlarım; kamulaştırmasız el atma davalarında sürekli olarak değişiklikler yapılmakta ve uygulamada zorluklarla karşılaşmaktayız. Uzlaşma-Hesaplama Yöntemi-Bilirkişi Seçimi..vs gibi değişiklikleri takip etmekte dahi zorlanıyoruz. Bu başlığı açma sebebim de budur. Konuyla ilgili olarak verilen son kararları burada paylaşırsak hata yapma riskini de en aza indirmiş oluruz diye düşünüyorum.

En son Kamulaştırma Kanununun 15. maddesi 24.11.2016 tarihinde değiştirildi. Buna göre bilirkişi heyetinde "taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları" zorunlu hale getirildi. Bu tarihten sonra yapılacak keşiflerde bilirkişi heyetinde uzman olmadığı takdirde dosyaların Yargıtay'dan dönme riski bulunmaktadır. Bu nedenle de dikkat edilmesi gerekir diye düşünüyorum. İyi Çalışmalar.



MADDE 15 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 24.11.2016 RG NO: 29898 KANUN NO: 6754/39)
Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilir ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır.

Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur. Gayrimenkul değerleme uzmanları bakımından, bilirkişiliğe kabul için aranan temel eğitim alma ve fiilen beş yıl görev yapma şartları; yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar bakımından ise fiilen beş yıl görev yapma şartı aranmaz ve bu uzmanlar kayıtlı oldukları bilirkişilik bölge kurulunun yargı çevresiyle sınırlı olmaksızın görevlendirilir.

Bilirkişilerin uzmanlık alanları, kamulaştırılacak taşınmazın niteliği göz önüne alınarak belirlenir.

Bilirkişi kurulu, taşınmaz malın değerini 11 inci ve 12 nci maddelerde yer alan hükümlere göre tayin ve takdir ederek gerekçeli raporunu on beş gün içinde mahkemeye verir.

Bilirkişilerce yapılan değer tespitinde, idare tarafından belgelerin mahkemeye verildiği gün esas tutulur.








T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 2595
Karar: 2016 / 17138
Karar Tarihi: 06.12.2016

ÖZET: 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harca hükmedilmesi gerektiğinden, Hükmün düzeltilerek onanması gerekir.
(2709 S. K. m. 2, 35) (2942 S. K. Geç. m. 6)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasının kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca DÜZELTİLEREK ONANMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 05.11.2015 gün ve 2015/8689 Esas - 2015/19684 Karar sayılı ilama karşı davalı ... ile davalı ... vekillerince verilen dilekçeler ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davanın kısmen kabulüne dair mahkemece verilen karar Dairemizce düzeltilerek onanmış, bu karara karşı taraf vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, davalı idare vekillerinin ve davacılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istekleri HUMK'un 440.maddesinde yazılı nedenlere uymadığından yerinde görülmemekle birlikte;

13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile;

6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Bu durumda; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, davacılar vekillerinin karar düzeltme isteminin kabulüne, 05.11.2015 gün 2015/8689 Esas -2015/19684 karar sayılı düzeltilerek onama ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesine:

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece davalı ... yönünden davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle görev yönünden reddine diğer davalılar ... ile ... yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm, davalı ... ile ... vekillerince temyiz edilmiştir.

Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre dava konusu taşınmazın imar planında Orta Öğretim Tesis alanında kalan ve fiilen el atılmayan bölümü yönünden görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygundur. Taşınmazın temyize konu diğer kısımları yönünden ise;

Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve fen bilirkişi raporuna göre A ile gösterilen 131,73 m² 'lik bölümünün bedelinin davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında tahsiline, C ile gösterilen 93,35 m²'lik bölümünün genel yol olduğu ve davacılar ile davalı ... arasındaki protokolün ise sadece otopark ve pazar yeri olarak kullanmaya yönelik olduğu anlaşılmakla kroki de C ile gösterilen kısım bedelinin de davalı ... Başkanlığın'dan tahsiline karar verilmesinde, bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;

13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile;

6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Bu durumda; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harca hükmedilmesi gerektiğinden,


Gerekçeli kararın;

1-Harca ilişkin 2. bendinin 5. fıkrasının, 3. bendinin harca ilişkin 7. fıkrasının çıkartılmasına, yerlerine (Toplam kabul üzerinden alınması gereken 8.773,88 TL harçtan peşin alınan 195,11 TL. harcın mahsubu ile bakiye 8.578,77 TL harcın davalılar ... ile Avcılar Belediye Başkanlığından tahsili ile Hazineye gelir kaydına, mahsup edilen harcın bu davalı idarelerden alınarak davacı tarafa verilmesine),

2-Birleştirilen 2013/7 Esas sayılı dosyası için kurulan hükmün 3.bendinden vekalet ücreti ile ilgili paragrafının tümü ile çıkartılmasına, yerine (Davanın kabul edilen kısmı için 8253-TL nispi vekalet ücretinin davalı ... Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine, davanın reddedilen kısmı yönünden ise 13.520,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı ... Başkanlığına verilmesine),

Cümlelerinin yazılmasına,

Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve karar düzeltme harçlarının istenildiğinde ödeyenlere ayrı ayrı iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 06.12.2016 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)




T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 10166
Karar: 2016 / 17435
Karar Tarihi: 12.12.2016

ÖZET: 04.11.1983 tarihinden önceki döneme ilişkin el atmalarda maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gibi kabule göre de fazla nisbi harca hükmedilmesi doğru değildir.
(2709 S. K. m. 2, 35) (2942 S. K. Geç. m. 6)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilip enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan inceleme sonucunda davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;

1-Tescil kararı verilen pilon yeri bedelinin tahsiline karar verilmediği gibi, davacıların paydaş oldukları gözetilmeksizin tam paya göre bedele hükmedilerek tescil kararı verilmesi,

2-Taşınmazın infazı zorlaştıracak şekilde hüküm fıkrasında açıkça gösterilmemesi,

3-Taraflar yararına 1.500,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,

4-13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile;

6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası ''09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği'' gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Bu durumda 04.11.1983 tarihinden önceki döneme ilişkin el atmalarda maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gibi kabule göre de fazla nisbi harca hükmedilmesi,

Doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,

Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının;

a) 1. bendinde yeralan (1289,47) rakamlarının çıkartılmasına, yerine (656,98) rakamlarının yazılmasına,

b) 2. bendinde yeralan (hakkının) kelimesinden sonra gelmek üzere (davacıların payları oranında) ibaresinin eklenmesine,

c) 1. bendinin başına gelmek üzere (Dava konusu Bingöl ili, Solhan ilçesi, Dilektepe köyü 472 (yeni 101/93) parsel sayılı taşınmazda)ibaresinin eklenmesine,

d) Vekalet ücretine ilişkin 6. ve 7. bendinde yeralan (1.289,47) rakamlarının çıkartılmasına, yerlerine ayrı ayrı (1.500,00) rakamlarının yazılmasına,

e) Harca ilişkin 5. bendinin çıkartılmasına, (Alınması gereken 29,20 TL karar ilam harcından davacı tarafından yatırılmış olan peşin ve ıslah harcı toplamı olan 350,80 TL harçtan mahsubu ile 321,60 TL harcın istemi halinde davacılara iadesine, davacı tarafından yatırılmış olan 29,20 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine)

f) Yargılama giderine ilişkin ilişkin 4. bendinin çıkartılmasına, yerine (Davacılar tarafından yapılan Bozmadan önce; 16 adet tebligat gideri 114,00 TL, posta gideri 6,15 TL, keşif harcı 129,20TL, ve bilirkişi ücreti 630,00 TL ,

Bozmadan sonra 5 tebligat gideri 57,00 TL, posta gideri 25,00 TL'den oluşan toplam 961,35 TL yargılama giderinin 56,14 TL'si davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 905,21 TL'sinin ise davacı üzerine bırakılmasına,) paragrafının yazılmasına,

Hükmün böylece düzeltilerek onanmasına, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 12.12.2016 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 27-12-2016, 15:28   #2
antipersonel

 
Varsayılan

Sayın av__emrah,

Yukarıda paylaştığınız T.C YARGITAY 5.Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 2595 Karar: 2016 / 17138 Karar Tarihi: 06.12.2016 kararında;
taşınmazın imar planında Orta Öğretim Tesis alanında kalan ve fiilen el atılmayan bölümü yönünden görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygundur.

Yukarıdaki hükümde hukuki el atma nedeniyle idari yargı görevli kılınması yönünde verilen görevsizlik usul ve yasaya uygundur denilmiş. Fakat geçtiğimiz günlerde paylaştığımız Uyuşmazlık Mahkemesi kararı doğrultusunda bir taşınmazda hem fiili hemde hukuki el atma varsa usul ekonomisi yönünden adli yargıda görülmesi gerektiği, öte yandan 4/11/1983 tarihi sonrası hukuki el atmalar konusunda adli yada idari yargı görevlidir şeklinde herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu itibarla, eğer hukuki el atma 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihleri arasında ise idari yargıda dava açılabilir. Zaten fıkranın giriş cümlesi de “Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan” şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla, bir taşınmazda fiili el atmanın yanı sıra 4/11/1983 sonrası hukuki el atmada varsa adli yargı kendini görevli görmeye devam etmelimidir ?

Sizin bu konudaki görüşleriniz nedir ?
Teşekkürler.
Old 28-12-2016, 09:00   #3
av__emrah

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan antipersonel
Sayın av__emrah,

Yukarıda paylaştığınız T.C YARGITAY 5.Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 2595 Karar: 2016 / 17138 Karar Tarihi: 06.12.2016 kararında;
taşınmazın imar planında Orta Öğretim Tesis alanında kalan ve fiilen el atılmayan bölümü yönünden görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygundur.

Yukarıdaki hükümde hukuki el atma nedeniyle idari yargı görevli kılınması yönünde verilen görevsizlik usul ve yasaya uygundur denilmiş. Fakat geçtiğimiz günlerde paylaştığımız Uyuşmazlık Mahkemesi kararı doğrultusunda bir taşınmazda hem fiili hemde hukuki el atma varsa usul ekonomisi yönünden adli yargıda görülmesi gerektiği, öte yandan 4/11/1983 tarihi sonrası hukuki el atmalar konusunda adli yada idari yargı görevlidir şeklinde herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu itibarla, eğer hukuki el atma 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihleri arasında ise idari yargıda dava açılabilir. Zaten fıkranın giriş cümlesi de “Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan” şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla, bir taşınmazda fiili el atmanın yanı sıra 4/11/1983 sonrası hukuki el atmada varsa adli yargı kendini görevli görmeye devam etmelimidir ?

Sizin bu konudaki görüşleriniz nedir ?
Teşekkürler.

Bu hususa ilişkin güncel yargıtay kararına rastlamadım. Ama bence adli yargı görevlidir.
Old 28-12-2016, 10:17   #4
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
8.Hukuk Dairesi
Esas: 2015 / 10773
Karar: 2016 / 15217
Karar Tarihi: 08.11.2016


ÖZET: … yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma davalarında borçlunun gayrimenkul, menkul, hak ve alacaklarına haciz uygulanması hukuka uygundur. Bu durumda, Mahkemece haciz yasağı bulunduğu yönündeki şikayetin açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

(2709 S. K. m. 11, 138) (5393 S. K. m. 15) (2942 S. K. Geç. m. 6) (ANY. MAH. 13.11.2014 T. 2013/95 E. 2014/176 K.)

Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçlu vekili, alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda 6552 sayılı Kanun'un 121.md. ile 5393 sayılı Kanun'un 15.maddesine eklenen ek madde gereğince 10 günlük süre içerisinde dosya borcunu karşılayacak mal bildirmeleri, bildirmedikleri takdirde cebri icra işlemlerine devam edileceğine ilişkin ihtarın taraflarına tebliğ edildiğini, 2942 sayılı Kanun'un Geçici 6. maddesinin 11. fıkrası gereği mahkeme kararının kesinleşmesi gerektiğini ve Belediyenin mal, hak ve alacakları üzerine haciz işleminin yapılamayacağını belirterek, icra dairesinin kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; olayda 6111 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesinin ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin uygulanması gerekeceğinden, kamulaştırmasız el atmanın 04.11.1983 tarihinden öncesine ilişkin olup olmadığının araştırılmasına gerek olmayıp borçlu belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

30.06.2010 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında; kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak elkonulması sebebiyle açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmış olanlar hakkında bu madde hükümlerinin uygulanacağı, son fıkrasında ise bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği düzenlenmiş olup, 6111 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesi hükmünün 04.11.1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanacağı düzenlenmiştir.

Ancak; 6111 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı 22.02.2013 günlü 28567 numaralı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Son olarak; 11.06.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında ki 6487 sayılı Kanunu’nun 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir. Anılan 6. maddenin yeni halinin 11. fıkrasında bu madde uyarınca ödenecek olan bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Ancak 6487 sayılı Yasa'yla değişen, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası, Anayasa Mahkemesi’nin 13.11.2014 tarihli ve Esas 2013/95, Karar 2014/176 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. İptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de; Anayasa'nın 11. maddesinde, Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesi ise hakimlere herşeyden önce Anayasa'ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımıştır. Anayasa'nın 11. ve 138. maddeleri, hakime Anayasa’ya aykırılığı saptanmış, yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermektedir. Zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına gelecek ve Hukuk Devleti ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay'ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa'ya aykırılığı saptanmış Yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararları vardır. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını duyurması, iptal edilen yasanın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa'ya aykırı Yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir. (Turan Yıldırım Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İd. Huk. Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi-Amme İdaresi Dergisi, cilt:26) İptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa'ya uygun yeni Yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyecektir.

Somut olayda; 09.16.2014 Karar tarihli takip konusu ilamda; İdarenin kamulaştırmasız el atma eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle kamulaştırmasız el atmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğunun kabulü gerekli olup olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmamıştır. Böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma davalarında borçlunun gayrimenkul, menkul, hak ve alacaklarına haciz uygulanması hukuka uygundur.

Bu durumda, Mahkemece haciz yasağı bulunduğu yönündeki şikayetin açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27,70 TL peşin harcın temyiz edene iadesine, 08.11.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 13-01-2017, 16:40   #5
av__emrah

 
Varsayılan

5. Hukuk Dairesi 2016/9137 E. , 2016/18098 K.


"İçtihat Metni"


Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

- K A R A R -

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak,
1) Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kamulaştırmasız el atılan kısmın bedeli 307.904,48-TL belirlenmesine rağmen, hüküm fıkrasında maddi hataya düşülmek suretiyle kabul edilen miktarın 307.409,48 TL olarak yazılması,
2) Davalı idare 2547 sayılı Yasanın 56/b maddesine göre harçtan muaf olduğu halde aleyhine harca hükmedilmesi doğru olmadığı gibi,
3)13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile; 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası “09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği” gerekçesiyle Anayasanın 2. ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Bu durumda; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden,
Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının;

a) 1 nolu bendinden (307.409,48) rakamlarının çıkartılmasına, yerlerine (307.904,48) rakamlarının yazılmasına,
b) 2 nolu bendinin çıkartılmasına, yerine (Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan peşin harcın talep halinde yatıran tarafa iadesine,) cümlesinin yazılmasına,
c) Gerekçeli kararın vekalet ücretine ilişkin 4. bendinin çıkartılmasına, yerine (Davacı taraf lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 23.874,00- TL nispi vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacı tarafa verilmesine,) cümlesinin yazılmasına,
Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-01-2017, 16:45   #6
av__emrah

 
Varsayılan

5. Hukuk Dairesi 2016/13627 E. , 2016/17963 K.

"İçtihat Metni"


Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

- K A R A R –

Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibariyle doğrudur. Ancak;

1-Aynı mahallede bulunan ve aynı idareye karşı açılan benzer nitelikli davalar kapsamında kalan taşınmazlar için Dairemiz denetiminden geçen dosyalarda metrekare birim fiyatının 2000-2006 yıllarında dahi 55-125-TL civarında olduğu gözetildiğinde dava konusu taşınmazları 2003 yılı itibariyle daha değerli kabul eden bilirkişi raporu inandırıcı ve yeterli görülmemiştir.
Bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu,emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,


2-6100 sayılı HMK’nun 177 ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1948 gün ve 10/3 sayılı kararına göre bozmadan sonra ıslah suretiyle talep sonucunun arttırılması mümkün değildir. Fazlaya dair hakların ek dava açılmak suretiyle istenmesi gerekir.
Bu itibarla dava dilekçesindeki bedel üzerinden hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, Dairemiz bozma ilamı sonrasında verilen ıslah dilekçesindeki talep nazara alınarak fazlaya hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.


Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 05-12-2017, 10:00   #7
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 5161
Karar: 2017 / 9019
Karar Tarihi: 23.03.2017


ÖZET: 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmada nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.(2709 S. K. m. 2, 35)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: davasının kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca BOZULMASI hakkında 18. Hukuk Dairesinden çıkan kararı kapsayan 04/06/2015 gün ve 2015/8047 Esas - 2015/9512 Karar sayılı ilama karşı davacı idare vekilince verilen dilekçe ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davanın kabulüne dair verilen hüküm; taraf vekillerinin temyizi üzerine Kapatılan 18. Hukuk Dairesince bozulmuş; bu karara karşı, davacı idare vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davalarında; davacının dava açıldığı tarihte taşınmaz değerini tam ve kesin olarak belirlemesi mümkün olmadığından, dava HMK'nun 107/1. maddesi uyarınca, belirsiz alacak davası niteliğindedir.

Yargılama sırasında toplanan deliller sonunda tazminat miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğundan, davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın dava dilekçesinde belirttiği miktarı arttırabilir.

Bu durumda; davanın niteliği gereği bozmadan sonra ıslah yapılamaz kuralı uygulanmaksızın bozmadan sonra alınan bilirkişi raporuna göre davacının dava dilekçesinde belirttiği miktarı arttırması mümkün olduğundan, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 21/10/2013 gün 2013/15399-2013/13510 sayılı bozma kararının kaldırılması karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde;

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Davalı idare vekilinin tüm, davacı idare vekilinin sair temyiz itirazları bozma ile kesinleşen yönlere ilişkin olduğundan yerinde değildir. Ancak;

1-Kapatılan 18. Hukuk Dairesince incelenerek karara bağlanan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/675 Esas-2012/482 Karar sayılı (Dairenin 2013/12986 Esas 2013/14305 Karar sayılı) dosyasında, dava konusu taşınmaza yakın adada bulunan (... ada ... parsel) taşınmazla ilgili olarak açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ile tescili istemine ilişkin davada 04.11.2011 olan değerlendirme tarihi itibariyle 1360 TL/m² değer tespit edilmiş ve bedel Dairece uygun bulunmuşken, 09.12.2011 olan değerlendirme tarihi itibariyle açılmış olan bu dosya için 875 TL/m² bedel belirlenmesi karşısında yakın adalarda bulunan iki taşınmaz için bu kadar fahiş fark olmasının gerekçesi ve kesinleşen dosyadaki değerden ayrılmayı gerektirecek bir nedeni olup olmadığı sorulup ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile eksik bedele hükmedilmesi doğru olmadığı gibi,

2-13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile;

6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Bu durumda; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmada nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden,

Mahkeme kararının açıklanan nedenlerle davacı idare vekilinin temyiz itirazları doğrultusunda BOZULMASINA, davacı idareden peşin alınan karar düzeltme harcının istenildiğinde iadesine, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 23.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 05-12-2017, 10:04   #8
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/ 2354
Karar: 2016 / 17054
Karar Tarihi: 05.12.2016


ÖZET: Kamulaştırılan binanın arta kalan kısmının kullanılıp kullanılamayacağı, kullanılacaksa kısmen kamulaştırmadan arta kalan bölümü yönünden tamirat tadilat masrafları ve değer düşüklüğü yönünden araştırma yapılıp, belirtilen hususlarda bilirkişi kurulundan ek rapor almadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.(2942 S. K. m. 10, 11, 12)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın göl alanı olarak terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın göl alanı olarak terkini istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.

Ancak, davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. Şöyle ki;

1-Belediye başkanlığından gönderilen yazı cevabına göre; dava konusu taşınmaz, arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanununun 11/1-g maddesi uyarınca, arsalara kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan satışlara göre değer biçilmesi gerekir.

Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken taşınmaza tarım arazisi ve genel deyimlerle arsa olarak değer belirleyen bilirkişi raporuna göre zemini bakımından arazi ve arsa karşılığının mükerrer tespiti ile fazlaya karar verilmesi,

2-Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan bina kısmen kamulaştırılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda binanın 15,96 m²’lik kamulaştırılan bölümü itibariyle bedel tespiti yapılmıştır. Kamulaştırılan binanın arta kalan 36,44 m²’lik kısmının kullanılıp kullanılamayacağı, kullanılacaksa kısmen kamulaştırmadan arta kalan bölümü yönünden tamirat tadilat masrafları ve değer düşüklüğü yönünden Kamulaştırma Kanununun 12. maddesi gereğince araştırma yapılıp, belirtilen hususlarda bilirkişi kurulundan ek rapor almadan eksik inceleme ile karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir.

Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 05.12.2016 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 05-12-2017, 10:06   #9
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
18.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/ 689
Karar: 2016 / 8089
Karar Tarihi: 17.05.2016


Yargıtay KararıMAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

DAVACILAR : ... vd. Vek.Av....

DAVALILAR : 1-... Vek.Av....

2-....



Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı olarak.... taşınmaz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davacılar vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan 17.05.2016 gününde temyiz edenlerden davacı Av.... geldi. Davalı ... adına ve aleyhine temyiz olunan davalı ....adına gelen olmadı. Gelen vekillerin sözlü açıklaması dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I



1-Dava konusu taşınmazın konut alanında kalan kısımları yönünden, değer artışı olacağı kabul edilerek tespit edilen bedelden indirim yapılmış ise de; kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davalarında da uygulanması gereken, 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 12. maddesinin (c) bendinde "Kamulaştırma dışında kalan kısmın bedelinde kamulaştırma nedeniyle artış meydana geldiği takdirde ise artış miktarı tespit edilerek kamulaştırılan kısmın (a) bendinde belirtilen esaslar dairesinde tayin edilen bedelinden artan değeri çıkarılmasıyla bulunan miktardır. Şu kadar ki, (c) bendi gereğince yapılacak indirme, kamulaştırma bedelinin yüzde ellisinden fazla olamaz. (b) ve (c) bentlerinde sözü edilen bedelin düşüş ve artış miktarları, 11. maddede belirtilen esaslara göre bedel takdiri suretiyle tespit olunur." düzenlemesine yer verilmiş olup, konut alanında kalan 4.801,01 m² lik kısımda %10 değer artışı olacağı belirlenip bu miktar el koyma bedelinden düşüldüğüne, bu husus davacılar tarafından temyiz edilmeyip bozma nedeni de yapılmadığı ve böylece davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğuna göre Mahkemece, hesaplanan %10'luk miktarın yukarıda açıklanan düzenlemeye uygun şekilde tespit edilecek miktarın el koyma bedelinden düşülmesi gerekirken denetlemeye elverişli olmayan şekilde indirim yapılmış olması,

....



2-Dairenin bozma ilamında, fen bilirkişisinin 11.10.2012 tarihli krokili raporunda, (A) harfiyle gösterilen 542,62 m², (B2) harfiyle gösterilen 7,66 m²ve (B3) harfiyle gösterilen kısımların tamamından davalı ... Başkanlığının sorumlu olduğu gözetilerek davacı payına düşen bedele hükmedilmesi gerektiği belirtilmiş olup, belirtilen bu alanların toplamı 975,35 m² olduğu gözetilmeksizin, fiilen el atılan bölümlerin toplamını 1.012,28 m² kabul eden ve hesap hatası sonucu davacılar payına düşen bedeli hatalı hesaplayan 30.07.2015 tarihli rapor doğrultusunda hüküm kurulmuş olması,

3-Harcın tamamının aleyhine kabul kararı verilen davalı ... Başkanlığından tahsili gerekirken, kabul-ret oranına göre bir kısmının davacıdan tahsiline karar verilmiş olması

Doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kamulaştırmasız el atma Av. Mert Beydilli Meslektaşların Soruları 0 21-11-2013 15:02
kamulaştırmasız el atma-fiili el atma-ihtiyati tedbir Pandekt Meslektaşların Soruları 2 14-05-2013 10:08
Kamulaştırmasız El Atma Davasında Müstakbel El atma Olur Mu? avukat.derviş.yıldızoğlu Meslektaşların Soruları 4 19-08-2011 15:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04009509 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.