Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Evlilik İçi Tecavüz !!!

Yanıt
Old 29-05-2006, 00:37   #61
NİLGÜN SEYMEN

 
İnceleme Konuya farklı bakış..

TCK.hükümleri; toplum boyutunda yargı maddeleriyle, olaya hangi objelerle ELE ALIR, bilemiyorum.
Ama ben -tecavüz-konusunu biraz daha açmak istiyorum..benim yaşam standartlarıma ve hayata bakışıma göre..
Şayet beynindeki kriter ve normlar..-ya da daha da anlaşılabilir bir tanımlama ile -ARANILIR ÖZELLİKLER-taşımıyorsa karşısındaki kişiye ait hiçbir sese ve davranışa geçit vermez insan..
Bu kimi zaman tene dokunuştur..
kimi zaman ruha..
kimi zaman da yüreğe..
Ama ikili ilişkilerde tecavüz denince akla sadece bedene yapılan dokunuş gelmemeli..

Şayet böyle düşünürsek,havada kalan tamamlanmamış bir sürü soru bırakılmış olunur..

Söylenmiş herhangi bir söz..eline uzanan herhangi bir hoyrat el..size doğru izin alınmadan atılmış herhangi bir adım..kapınızı arzulamadığınız bir kişinin çalması..telefon numaranızın defalarca çevrilmesi....;..hepsi tecavüzdür..
Tabi işin yargı mevzusunun dışına çıktım ben farkındayım..olayı kişiselleştirdim..Ama insan beyni,kabullenmediği hiçbir değeri ;yaşamına ve de özeline yaklaştıramayacağı gibi,bedenine karşı da bir savunma mekanizması geliştirir..
Ben ikili ilişkilerde tecavüz denince/- ilişkinin biçimine değil karekterine daha önem vermekteyim..
Bunun için,tecavüz konusu sadece bir insan vücuduna arzulamadan bir diğer bedenin yaklaşımı olarak sınırlanmamalı..
Şayet görmek bile istemediğimiz biri ile karşı karşıya iseniz.., o karşımızdaki resim bile tecavüzdür sesi ile..bakışları ile..varlığı ile..
TENİNİZE DOKUNMADAN,İRADENİZ DIŞINDA ,tüm sınırlarınızı katleder..
BU DA TECAVÜZDÜR..benim için..

sevgiyle kalınız/29.05.2006-01.51
BURSA
Old 29-05-2006, 11:46   #62
NİLGÜN SEYMEN

 
Varsayılan

TCK.nın maddelerinde sadece fiziksel saldırı ve kanıtlanabilir özelliği olabilen yaklaşımlar -TECAVÜZ-olarak yer almakta..
Ama ben toplum yaşamımızdaki huzur ve estetiği bozacak tüm yaklaşımlara
TECAVÜZ diyorum..Şu an kapımın önüne yarım sattir aracını parkederek teybindeki müslüm şarkılarını son desibel çalan vatandaş da..,çoğu zaman aldığım gazetenin ilavelerini bana ulaştırmayan bayii de..,posta kutumdan tel.faturamı aşırarak beni zarara uğratan fail-i meçhul şahıs da
tecavüzkardır..

TECAVÜZ..sadece insan vücuduna yapılmaz..günlük hayatımızda en doğal haklarıymış gibi gözünüzün içine baka baka haklarınızı ç.ğneyen herkes ve herşeyin adı -TECAVÜZ DÜR BENCE..

SEVGİYLE KALINIZ..
BURSA
29.05.2006/12.46
Old 29-05-2006, 12:56   #63
Veysel

 
Varsayılan

İyi güzel de hanımlar ; ne güzel kendinizi savunuyorsunuz. Haklısınız da... peki çözüm. Şimdi Erzurumlu Ergun, hanımının gönlünün olmasını mı bekleyecekti. Ya o gönül hiç olmazsaydı... Dışarı gitse suç, başkasına baksa suç. ee, çözüm ? Bari çözümünü de söyleyin biz bilmeyenler bilelim. Lütfen bencil olmayın. Ne hiç bir erkek nede hiç bir kadın o duruma düşmek istemez. Yasa düzenleyici düzenleme yaparken "şikayeti mağdur eşin takdiri"ne bırakmakla bence "bu işi kendi aranızda halledin bize getirmeyin" demek istemiş. Erzurumlu vatandaş muhtemelen izlediği bir filmden veya dinlediği bir hikayeden etkilenerek şeytana uymuştur. O cezaları bilse öyle bir şeye kalkışabilir miydi? Boşuna kimse heveslenmesin bu dava, ilk değil son olacaktır. O vatandaş gerekli tüyoları alır ve ilk celsede serbest kalır. Dava, sonuç itibariyle İstanbula göç için haklı bir gerekçe olmaktan öte gitmez. Bahsettiğim gibi kadınlarımızın ve erkeklerimizin de bence böyle bir sorunu yok. Saygılarımla.
Old 29-05-2006, 13:08   #64
NİLGÜN SEYMEN

 
Karar Düşündürücü..!

Ben PASİNLER EPSENCE KÖYÜNDEN ZEHRA U.İLE ERGUN'un yasalar ve medya önündeki çekişmelerinin..,
ERGUN cezasını tamamlayarak köyüne döndüğünde yaşanabilecek ihtimaller üzerinden korkmaktayım..

Müdafası olmayan bu kadına HAKLI MÜCADELESİNDE..,destek verecek bir aile ya da güç olmazsa şayet..,bu tacizlere bir de dayak eklenecektir..
Hele aynı çatı altında yaşam kaçınılmaz ise..

Keşke bu tarz olaylar hiç yaşanmasa..

Evet bu yargı sonrasında kazanılmış bir zafer gibi görünse de HAPİS CEZASI.. ..ya sonra..?..ya sonra...?..ya sonra...?
Old 29-05-2006, 21:02   #65
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
Şimdi Erzurumlu Ergun, hanımının gönlünün olmasını mı bekleyecekti. Ya o gönül hiç olmazsaydı
...

Evet,Erzurumlu Ergun,eşinin gönlünün olmasını bekleyecek.Eşinin neden gönlünün olmadığını öğrenecek,bunda kendisinin bir katkısı varmı,yok mu,sorgulayacak,belki aile terapistine gidecekler,belki çözüm bulacaklar,belki bulamayacaklar..Sonrasına birlikte karar verecekler

Ama Erzurumlu Ergun eşine tecavüz etmeyecek.Yasak.!!!

Saygılar
Old 30-05-2006, 10:33   #66
NİLGÜN SEYMEN

 
Karar Önemli..

Şimdi bu bayan tüm diğer hemcinslerinden ayrıcalıklı olarak -BABAYİĞİTLİK-yaparak ortaya atlamış ve KOCAMDAN DAVACIYIM cümlelerini kullanabilmiştir kamuoyunda..
Bizler işin ciddiyetinin ne derece farkındayız ama o bayan yaşadığı muhit içinde
HEP GÖZÖNÜNDE OLACAK..çelişki göz hapisleri..alaylı imalar..sataşmalar..suçlamalar ile karşı karşıya kalarak toplumdan dışlanacaktır..
Tecavüzü yapan öz ve öz kocası bile olsa...!

TCK..karar vermiş ve dünü yargılamıştır..o eş olacak zorba gününbirinde cezasını çekerek salıverilecek..

Ya sonrası..dün yargılandı..ceza kesildi..YA YARIN...?

memleketim topraklarında kadının analık ve eş olmak misyonu vardır..
o yada bu şekilde kendini bilmezin birisi çıkıp bu misyona çamur attığında..tek bilanço -KADINA-çıkarılır toplumumuzda..
FARKETMEZ..tecavüz eden ha yabancıdır ha koca..
Adı TECAVÜZDÜR..ya..!

Suç kadına addedilir..haaa kimbilir ne şeytanlık yapmıştır da adamcağızı ayartmıştır..
Kimbilir ne kabahati vardır..?

Yakalşımlarımız kadına bu kadar ilkel ve sığıdır toplumuzda...

DÜN yargılandı yargılanmasına ama bu durumda her TEMEL İÇGÜDÜ seyreden
bu tarz işlere yeltense ..adliyeler önünde uzun kuyruklar oluşurdu..sanırım.
Böyle töleranslara yer olmamalı...

Ben o kadıncağızın yaşadığı muhitte hemcinsleri arasında bile suçluymuş gibi kınandığından ismimin nilgün olduğu kadar eminim..

SAYGILAR
Old 31-05-2006, 13:39   #67
Güldal

 
Varsayılan

Nilgün Hanım öyle diyorsunuzda bizim çabasını verdiğimiz şey zaten yerleşmiş kalıplaşmış yanlışları düzeltmek,doğruların altını çizmek değilmi.Yani kocanın yaptığına ayıp olarak bakılmıyorda kadının yasal mücadelesi ayıp görülüyorsa burda bir hata vardır ve bunu düzeltmek de bizim görevimizdir.Evet belki o kadın ayıplanacak hakkında türlü dedikodular çıkacak belki de kendi ailesi tarafından bile hor görülecekAma belki de ilk adımı o başlatacak kadınlar bu sorunlarını dile getirebilecekler ve insanlar en azından eskisi kadar hor görmeyecekler bu kadınları,kocalar daha dikkatli davranmak zorunda olacaklar...
ya da ben çok hayalperestim...
Old 31-05-2006, 14:34   #68
NİLGÜN SEYMEN

 
Soru yanıt....

Sevgili Gülan..,

Ben Pasinler köyünden Zehra'nın bu cüreti gösterebilmesinin bile kınanacağı bir toplumda yaşadığımızı anlatmaya çalıştım..

Zehra bence kendisi için ve de tüm hemcinsleri için en doğru hamleyi yapmıştır..
Ama -ATAERKİL-toplumumuzda tüm pionların erkek egomanyasında olduğu bir
ortamda ..MAT olmaya mahkumdur ZEHRAcık.. ..

İşin en kötü yanı nedir bilir misiniz..
Kadınlar kendi aralarında fısıltı kampları kurarak soyutlarlar bu tarz insanları..
YARGISIZ İNFAZ KESİLİR..! haklıdır..çünkü..,vücudu ve yüreği ile yara almıştır..işin vicdani ya da tıbbi perspektifi falan düşünülmez...taşrada..!

Onları iyi tanıyorum çünkü Bursa'nın tam ortasında..,başlarına yemeni takarak..sokaklarda kapı önlerinde dedikodudan başka hiçbir uğraşı olamayan
kadınların tam ortasında yaşamaktayım..
Kazanları yakarlar 50 kg.domatesten salça yaparlar..tarhana erişte..makarna..turşu,saç yufkası..
Hepsinin mutlaka en az 4 çocuğu oynar sokakta..
Zannedersin ertesi gün HARP çıkacak..seferberlik ilan edilir aralarında..
Yemeni ucuna kocaman oyalar işlerler..patik örerler..kabulgünlerine giderler..
Büyük bir ciddiyetle ve özenle..Yapılır bu işler..muntazaman..aksatılmadan..
Farklıdır hayata bakış onlarda..
Namus derler..iffet derler..asla taviz yoktur ADALETE..
İşlerin böyle seyrettiği bir sistemde -düş falan görmeyelim lütfen..
**********************************************
Yaşanılan bu çarpıklıklara -dur- demeli miydi Zehra..evet..
Boyun eğmeli miydi eşinin kendisini bir obje olarak kullanmasına..-hayır..

Buraya kadar herşey iyi hoş da..ben o muhit standartlarına oturttuğumda ZEHRA'yı
havada kalan birsürü soru işareti kalıyor beynimde..
Tamam hak yerini buldu -zafer kadınlarındır..-diyemiyorum...
Yüreğim biraz daha acıyor..ve yine soruyorum ısrarla...

-YA SONRA...?
Kocası hapisten çıktıktan sonra..korunabilecek mi zehra..?
31.05.2006/15.22
BURSA
Old 02-06-2006, 08:34   #69
Veysel

 
Varsayılan

Habibe hanım ; Adam okuma-yazma bilmiyor, akşama eve götürecek ekmek derdinde, siz ona " birlikte oturup kara verme, kendisini sorgulama ve aile terapisinden" bahsediyorsunuz. Allahaşkına siz nerde yaşıyorsunuz? Ayrıca ; 1.) Bu konu başlığını değiştirmek gerekir. "İstek dışı cinsel ilişki" desek daha uygun olmazmı? Sizin mantığınızla olaya bakarsak Türk erkeğinin % 80 tecavüzcü. Geriye kalan % 20 lik kısmı da yoruma açık.
2.) Burada bizimkiler pek yazmıyor. Onları çok mu korkuttunuz ?

Saygılarımla...
Old 02-06-2006, 09:22   #70
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Veysel

1-Ceza Kanununda cinsel saldırı suç olarak tanımlanmıştır.Suçun failinin eş olması ,eylemin suç olma niteliğini değiştirmemektedir.

2-Failinin eş olması durumunda ,eylemin daha şirin bir sözcükle tanımlanması ,( hukuka aykırılığının ve mağdurdaki yıkıcılığının gizlenmesi,faili masum gösterme niyeti) için anlaşılabilir ,makul ve kadının insan hakları ile örtüşen hiç bir gerekçe bulunmamaktadır.

3-Sizin yaklaşımlarınızdan yola çıkarsak,evlilik dışında gerçekleşen cinsel saldırıları da hoş görmek ve "istek dışı cinsel ilişki olarak" tanımlamak gerekir.Daha da devam edersek,diğer suçlar için "istek dışı öldürme","istek dışı hırsızlık","istek dışı yaralama","istek dışı işkence","istek dışı insan ticareti",istek dışı......

4-Dikkatimi çeken bir nokta var.Konu kadın hakları olunca söylenenlerin yönü konu ile doğrudan ilikisi olmayan ekonomik sıkıntıya bir biçimde getiriliyor ve böylesi sıkıntılar varken siz nelerle uğraşıyorsunuz demeye getiriliyor.Yani kadınlar geçim derdindeyse, şiddet konusunu tartışmaya açma fazladan ve gereksiz sayılıyor.Önceki yanıtta olduğu gibi "adam akşama eve götürecek ekmek derdinde" olunca da durum değişmiyor".

Ama bilinen şu ki kadına yönelik şiddetin ,tarafların ekonomik düzeyleri ile doğrudan bir ilişkisi bulunmamaktadır.Olsa olsa ekonomik sıkıntı şiddet uygulamak için öne sürebilir bir bahane(uydurma gerekçe) olabilir.

Sözün sonu: Kadın erkek ilişkilerinde hukuka aykırılıkların suç olarak tanımlanması elbette tek başına yeterli değildir.Genelde insan hakları,konu ile ilgisi bakımından da kadının insan hakları eğitimi sürekli bir ulusal eylem programı olmalı ve hükümetlerin kararlı bir politikası haline gelmelidir.


Şiddetsiz günler diliyorum..

Saygılar
Old 02-06-2006, 10:02   #71
Veysel

 
Varsayılan

Sayın Kayar ;
1.) Erkeğe " eş olma özelliğinden dolayı ceza indirimine gidilsin " demiyorum, hatta, muaf tutulmasını savunuyorum.
3.) Adam öldürmek, hırsızlık, yaralama, işkence ve insan ticareti fiziksel bir ihtiyaç olmadığı gibi doğal da değildir. Ama cinsel istek fiziksel ihtiyaçtır. Ekmek, su gibi... Ama öyle , ama böyle kişinin bir şekilde bu ihtiyacını gidermesi, kadının da bunu anlaması gerekir.
4.) Ekonomik yapının doğrudan yoksa bile dolaylı olarak insanın kültürel ve sosyal yapısı üzerindeki etkisini yok mu sayıyorsunuz? Yanılıyor sunuz, var. Bölgesel farklılıklar dikkatinizi çekmiyor mu? Neden bizde, sizde yok da orda var.?
Sonuç olarak, toplumun ekonomik-sosyal-kültürel yapısı ve beklentileri analiz edilmeden tanzim edilen yasalar uygulama alanı bulmaz havada kalır. (Genel anlamda söylüyorum)
Not : Konu başlığında ısrarlıyım. çünkü o kelime ile birlikte anılmak bir erkek olarak beni rahatsız ediyor.
Saygılarımla.
evet, şiddetsiz ve bol anlayışlı günler dileği ile...
Old 02-06-2006, 10:37   #72
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Veysel

1-Erkek eşin "tecavüz hakkının olması ve şikayet yoluyla da olsa rahatsız edilmemesi" önerinizi şiddetle reddediyorum.

2-Cinsel ihtiyaç sadece erkeklere ait değildir.İnsani anlayışta ,isteğe dayalı cinsel ilişki bir haktır ama hiç kimseye karşı yükümlülük değildir.Evlilik içinde bile olsa.Erkeklerin de cinsel eylemde karşı tarafın rızasının zorunlu olduğunu anlaması,anlamassa sonuçlarını "kestirebilmesi" gerekir.

3-Kadının denetlenmesi isteğinin biçimleri coğrafi bölgeye ,sosyo ekonomik koşullara göre değişmektedir.Fakat nitelik itibarıyla kadına yönelik şiddet tüm dünyada yaygındır ve değişen şiddetin kendisi değil,alınan önlemler ve kadını koryan yasaların çıkarılması ve etkili yaptırımların uygulanmasıdır.Aksi halde ekonomik olarak refahta olan ülkelerde bu yönlü şiddetin olmaması gerekir.Rakamlar aksini söylüyor.

Neden sizde,bizde yok da,orda var diyorsunuz?

Burada önemli olan "oradaki erkeğin" bu eylemi gerçekleştirmiş olması değil kanımca.Önceki mesajlarda konu edildiği gibi kadının mağdur iken suçlu gibi toplumsal kınamaya mazruz kalma ihtimalini cesaretle aşıp yasal yollara başvurabilmesidir.(kadının bu aşamada korunması,desteklenmesi gibi konular başka bir tartışmayı gerektirdiğinden burada gönderme ile yetiniyorum)


Orada veya burada,cinsel saldırının olması durumunda yasal sürecin başlatılabiliyor olması yasanın hiç de havada kalmadığının göstergesi.Daha etkin olmasını diliyorum.

Ayrıca başlıktan değil de kadına yönelik şiddetten rahatsız olmanızı diliyorum.

Saygılar
Old 02-06-2006, 11:40   #73
Veysel

 
Varsayılan

"Burada" olup da sadece eylemi onaylamakla kalmayanların ,eylemi gerçekleştiren birilerinin olduğunu düşünmek hiç de düşük bir ihtimal değil." (sizden)
Kesinlikle ı ı . Bir erkek için onur kırıcı bir yaklaşım. Genel anlamda yapılan şiddetle , bahse konu olayı birbirine karıştırmamak gerekir diye düşünüyorum.
Umarım herşey günün birinde hayal ettiğiniz gibi olur.
Saygılarımla.
Old 02-06-2006, 11:54   #74
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Veysel,

Şiddete karşıysanız,cinsel şiddete de karşı olmanız beklenir.

Cinsel şiddete karşıysanız,evlilik içi-evlilik dışı ayrıma da karşı olmanız beklenir.

Her türlü şiddete karşı olup evlilik içi cinsel şiddeti hoşgörü ile karşılıyorsanız,bu çelişkiyi gidermeniz beklenir.

Saygılarımla
Old 03-06-2006, 10:31   #75
NİLGÜN SEYMEN

 
Karar Görev değil sevgi..!

Evlilik içinde görevler ve rol dağılımları vardır..
Ama tartıştığımız konu evlilik içinde -görev-HALİNE DÖRÜŞMEYE BAŞLARSA EĞER..,mekanik bir işkence başlar..

Hiçbir erkek.ben seni besliyorum ekmeğin benim elimde..yap karılık vazifeni hadi..diyerek çıkarsa yola..,kadın bedeninde kendi iradesi dışında yol alan
bu bir çift ele..HAYIR-diyecektir..
Burada konuşmaya çalıştığımız..bedene tecavüz değil beyne ve duygulara yapılan hürmetsizliktir..

Kadın ve erkek İNSAN olarak evlilikten istediklerini böyle kopara kopara alırım..,
egoizmini asla kendilerinde bulmamalıdır..
TCK..dan önce insan vicdanı ve duyguları işbaşında olabildiği sürece sorun çıkmaz..

Evlilikte dayak ve cinsel istismar adı altındaki tüm eylemleri -HAYVANCA-buluyorum ve şiddetle kınıyorum..

İçinde insani değerler olamayan bu tarz yaklaşımların adına ilişki diyebiliyorsak şayet..

sokaktaki -köpekler de uluyarak görüyorlar işlerini..
Ama insanız biz bu kategoriye asla ve asla girmemeliyiz dersek eğer işin içine..
papatyalar güller ve o iki kelime mutlaka katılmalı..mutlaka...
Biraz masraflı ve zor ama denemeye değer bence..
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! !!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Not;
Veysel beyin de Erzurumlu ergun'un haklılığını savunduğunu zannetmiyorum..Sadece olaya toplumsal objektiften bakarak..geri kalmışlığımıza ayna tutmaya çalıştığını düşünüyorum..
Bizler çok az kişi bu tarz konuları birer -tabu- olmaktan çıkararak konuşmaya başlamışsak eğer bu da bir aşamadır..
nilgün/03.06.2006-11.31
cumartesi
Old 09-06-2006, 22:11   #76
Ayfan Pısıl

 
Varsayılan

5237 sayılı TCK ile iffet ve namus kavramları hukuk düzenince korunmaya değer görülmemiş ve 765 s K kanun yaklaşımı terkedilmiştir.
bunun yerine cinsel dokunulmazlık almıştır... devamında evlilik sözleşmesi de cinsellik açısından eşlere pek de ilave haklar bahşetmemiştir.
neticede bir baba 19 yaşında ki bir kızının evlilikdışı rastgele kişilerle cinsel ilişkisine engel olursa cinsel dokunulmazlığını ihlal etmiş, duruma göre de hürriyetini kısıtlamış olur(yine yasa duzenlemesinde bu hürriyeti tahdit eşe veya çocuğa karşı olursa ceza iki kat artar), kanunun düzenleme şeklinde eş açısından da durum pek farklı değildir... türk milleti adına kanun koyma konumundaki sayın vekillerimiz böyle uygun görmüş milletimizin iradesini yansıtmıştır.
herkes kanunu okuyup objektif değerlendirmelidir.. şu veya bu görüşün etkisi ile yasaya ya da olaylara yaklaşımda subjektif davranılması gerçek anlamda bir düşünsel idiotidir. çağdaşlık veya çağdışılık gibi kavramlar, kavram fakirliği içindeki düşünsel idiotların kafalarındaki mefhumları ifade için kelime bulamadıklarında buşvurdukları basit kaçışlardan başka bişey değildir. her çagda olayları değerlendirirken subjektif davranan idiotlar ile her koşulda objektif kalabilmiş geniuslar yaşamıştır.. bineanaley eflatun, sokrates bugün değil 3000 yıl önce yaşamışlardır.
Old 29-12-2006, 00:53   #77
AV.SİNANKARA

 
Neşeli TÜrkİye De Buna Talep Var Mi

Kanunlar talep oldukça oluşur önce 1. suç 2 3 derken toplumun buna ihtiyaçı vardır der kanun koyucu o zaman bu nu teklif yada tasarı olarak gündeme koyarlar sivil toplum örgütleri bu konuda özellikler kadın haklarını koruyan dernekler ve benzeri kuruluşlar böyle bir durumun oldugunu inanaçaklar ve bu konuda meclise duyarlı olmaya davet edecekler sanıyorum böyle bir konu dava olarak önünüze geldi yada kendiniz bu konuda bir kanunun olmadıgını düşünüyorsunuz ben bunu gasp sucunun içerisine koyuyorum açık bir kanun olmaya bilir ama bu kişinin ruh ve bedenınden yararlan biçimi GASP :LUGATTAKİ ANLAM İTİBARI İLE :BİR MALI SAHIBININ RIZASI OLMADAN ZORLA ALMA KİŞİYİ ETKİSİSZ HALE GETİRME . BU TANIMA ATIF yaparak sorun çözülecegini düşünüyorum .kişi mal degildir burada yanlış anlaşılmasın sakın bu konuya kişilik hakkının zedelenmesi bu konu üzerine gidilmelidir diye düşünüyorumm nacizane fikrim
Old 29-12-2006, 14:16   #78
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

sn.mapavri53

Öncelikle dikkatinizi çekmek isterim ki Sn.Bıçak bu yazıyı TCK değişmeden önce kaleme almıştır.(10/07/2001 )

Değişen TCk ile birlikte evlilik içi tecavüz de(her ne kadar şikayete bağlı olması ayrıca tartışma konusu ise de) yasal düzenleme içine alınmış ve suç olarak düzenlenmiştir.Bu düzenleme yerindedir.

Evlilik içi çinsel şiddeti başkaca benzetmeye gerek kalmaksızın cinsel saldırı olarak belirlemek de yerindedir.

Saygılar
Old 29-12-2006, 20:51   #79
asiyeöngü

 
Varsayılan

Kadın ve erkeğin ortak kararıdır hayatı paylaşmak, çocuk sahibi olmak. Hayatı paylaşırken aldıkları kararları birbirlerine danışarak sevgi ve saygı içerisinde gerçekleştirmek. Mutlu bir aile kurmak... Evlilikte olması gereken dengeyi bozarsanız, örneğin; kadının kendi bedeni üzerindeki haklarını elinden alırsanız, hayatı yaşamak için amaçlarınıda elinden almış olursunuz. Bir insanın kendi bedeni üzerinde söz hakkının olmadığı bir beraberlik, kişilik hakları ezilen kadına sen değersizsin duygusu verir. Oysa, o bir insandır kimsenin malı değildir. Kadın cinsel ilişkiye zorlanamaz, çocuk doğurma, doğum kontrolü gibi kendi bedeni üzerinde vermesi gereken haklara sahiptir.
Kocası veya sevgilisi, kadını fiziksel veya duygusal zor kullanarak ilişkiye zorlayamaz çünkü hayatı paylaşmaya karar vermişlerdir. Erkeğin kadına zorla sahip olması sadece tecavüz değildir. Kadının hayata küsmesi, depresyona girmesi, kendisinden nefret etmesi ve sonrasında belki hayatına son vermesidir...
Hayatı paylaşmaya karar vermişlerse ve aralarında tecavüz gibi hoş olmayan bir olay yaşandı veya yaşanıyorsa; evlilik çok daha önce, zaten bu noktaya gelmeden önce bitmiş. Mutlaka bir psikolojik danışmandan yardım alınmalı, buda çözüm olmazsa bu durumda eşler hayatı daha fazla birbirlerine zehir etmeden boşanmalı.
Burada kadın olarak asıl iş bize düşüyor. Çocuklarımızı yetiştirirken, onlara birey olarak eşit haklara sahip olduklarını; istemedikleri durumlarla karşılaştıklarında, karşı koyarak haklarını savunmaları gerektiğini öğretmeliyiz. Böylece sorunlarla karşılaştıklarında kendilerini suçlamaktansa, kendilerine yapılan haksızlıklara karşı durabilsinler.

Saygılarımla
Old 29-12-2006, 21:43   #80
minee.mine

 
Varsayılan

Evlilik içinde veya değil tecavüz tecavüzdür. Sokakta tanımadığın birinin tecavüzü ne ceza gerektiriyorsa, eşin tecavüzüde aynı cezayı gerektirir.
Yazık ki, toplumun bir kesimi kocanın eşine tecavüzünü, zaten olması gereken haklarını alması olarak görüyor.Kadında bu sorunu ne annesine ne babasına anlatamayacağını (değilki karakola gidip şikâyet etmek) kocasına haklarını vermemekten dolayı suçlanacağını düşündüğü için; kendisini eksik, problemli bir kadın olarak görmeye ve bir çok tecavüzcü koca da sokakta elini kolunu sallayarak dolaşmakta ve tecavüzlerine devam etmektedir.
Old 30-12-2006, 16:25   #81
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadının Cinsel İradesinin Eşine Karşı Korunması: Irza Geçme Suçu

Sebepleri:

Alıntı:
Kocanın Hak Bilinci: Erkekler, eşleriyle istedikleri zaman cinsel ilişkide bulunma hakkına sahip oldukları düşüncesindedirler. Bu hakka kadın saygı göstermediğinde “ihkakı hak” yoluna başvurulmaktadır. Gerçekten, birçok erkekte eşlerinin vücudunun sahibi olduğu duygusu mevcut olduğundan evlilik içi rızasız cinsel ilişkiyi ırza geçme olarak değerlendirmemektedirler. Eşlerinin ırzına geçtikleri ithamıyla yüzyüze gelen erkekler, sahiplik duygusu ile bunu şiddetle reddetmektedirler. “Nasıl olur da kendi eşimin ırzına geçebilirim!” en sık karşılaşılan tepkilerden birisidir. Hatta, mahkemede hakime hitaben “0 benim eşim. Onunla ne yapıp ne yapmayacağıma siz karar veremezsiniz” diye çıkışan eşlere rastlamak mümkündür. Sahiplik duygusu eşlerin ayrı yaşadığı, boşandığı dönemlerde de görülebilmektedir. Ortak yaşam bitmiş olmasına rağmen sahiplik duygusunun devam ediyor olması, bu dönemde kadını daha riskli duruma sokmaktadır.



Cezalandırma: Kadının koca tarafından kendisinin, çocukların veya diğer kişilerin yaptığı bazı hataların sorumlusu olarak algılanması durumunda, hataların bedelini ödetmek, cezalandırmak için eşi tarafından ırzına geçilmesi sözkonusu olabilir.

Otorite Kurma: Güç göstermek ve otorite kurmak için de koca eşinin ırzına geçebilir. Otoritesinin zaafa uğradığını hisseden koca, otoritesini tekrar tesis etmek için ırza geçme yoluna başvurabilir

Alıntı:
Bıçak, V., "Kadının Cinsel İradesinin Eşine Karşı Korunması: Irza Geçme Suçu",20. Yüzyılın Sonunda Kadınlar ve Gelecek Konferansı,
ed. O. Çitci, 135-148, TODAI, Ankara, 1998.
Tamamı için:
http://www.geocities.com/vbicak/rape.htm

Saygılar
Old 23-02-2007, 17:14   #82
Av.Nuri YENİÇERİ

 
Varsayılan

Şüphesiz evlilik cinsel ilişki için kurulmaz.Lakin her evlilik cinsel arzularında tatmin edildiği kutsal bir müeessedir aynı zamanda.Bu ihtiyacı gidermek kadının ve erkeğin birbirlerine olan ödevleridir aynı zamanda.''Karşılıklı ödev'' bu kavramdan ne anlamalıyız. Zorunluluk mu? Kesinlikle hayır elbette zorunluluk değil, ama unutmayın sex bir ihtiyaçtır. Ve bunun aile içinde yapılması kesinlikle toplum düzeni için ''şart''tır. Aksine evlilik dışı ilişkiler toplumumuzu yıpratmaktan gayrı neye yarar... Etik nerde kalır.
İşte bunun için ilk önce eşler bu problemi aşabilmeliler, dışarıya yansıtmadan. Ailenin kutsallığı vardır, hilafına hareketler hem aileyi hemde dolaylı olarak türk toplumunu yıpratacaktır. Evet karşılıklı görevi kadın yerine getirmesse erkek dışarıya yönelecektir,tartışmalar yaşanacak ve aile yıkılacaktır. Tüm bu sosyolojik durumlar karşısında eğer eşler bu konuda anlaşamıyorsa bu evliliğe anlaşmalı olarak son verilmelidir. Eğer verilmemiş ve eşlerden biri diğerine zor kullanarak cinsel arzularını tatmin etmişse bu katiyen suç teşkil etmeli ve cezalandırılmalıdır, kanunumuzda şikayet üzerine bu durumun cezalandırılmaması gibi.
Ancak kadınlarımızın bu tarz problemlerde kocalarına tecavüz etti diyerekten dava açmaları yerine direkt boşanma davası açmalrını öneririrm ki bu hem etik, hem de daha kesin bir çözümdür. Çünkü eğer oturup anlaşarak bu konu çözümlenememişse demek ki eş seçimi yanlıştır ve bu şekilde çözümlenemeyen bir ilişki yıkılmaya mahkumdur...Eğer bir kadın kocam bana tecavüz etti diyebiliyosa ondan ya da diğer baskılardan korkmadan da ayrılalım diyebilir.Nitekim yargıtay eşe tecavüzü de zaten boşanma nedeni saymıştır. Ama bence böyle bir durumda öncelikle anlaşmalı ayrılmaya çalışılsın ki etik değerlerimiz yıpranmasın. Mecbur kalınırsa o zaman elbette bu yol kullanılmalıdır.
Bunlarla birlikte şöyle de bir tehlike vardır ki kadın böyle bir hükmü herzaman kötüye kullanabilir. Boşanmak isteyen nafaka vb. den yararlanmak isteyen böyle bi durum varmış gibi davalar açabilir.Evlilikten kurtulmak için bahane gösterebilir daha niceleri.Malumdur ki Türk erkekleri -ki bende bunlardan biriyim- mahrem durumların dışa vurulmasını istemem böyle bir durumdan bir an önce sıyrılmak isterim.. Kendimi yıpratmak istemem yani delillerle filan uğraşamam. Bir çoğu böyledir. ve daha birsürü neden...
Old 24-02-2007, 13:05   #83
sahinaydın

 
Varsayılan konu açılalı bayağı zaman olmuş ama..

Alıntı:
Evlilik içinde görevler ve rol dağılımları vardır..
Ama tartıştığımız konu evlilik içinde -görev-HALİNE DÖRÜŞMEYE BAŞLARSA EĞER..,mekanik bir işkence başlar
Sn Çakıcı'ya katılıyorum.
Ayrıca;
Alıntı:
Eşi ile rızası hilafına cinsel ilişkide bulunanın ceza yargılamasına karşı bağışıklı olması
bağışıklı kavramına anlam verememekteyim.
Eşin diğer eşi ilişkiye zorlaması TCK m.96 eziyet suçunu zaten oluşturmaktadır.
Cinsel saldırı, taciz olarak nitelendirmek yerine eziyet suçundan yargılama yapılması gerekmektedir, diye düşünüyorum.

Eziyet
Madde 96 - (1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;
a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı, b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı,
işlenmesi hâlinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına
hükmolunur.
Dikkat ederseniz cinsel saldırı suçunda cezanın üst sınırı yedi yıl.
daha caydırıcı .
Old 26-02-2007, 15:09   #84
Hekimbaşı

 
Varsayılan

Sn.Katılımcılar,

Msg.17: "Failinin eş olması durumunda ,eylemin daha şirin bir sözcükle tanımlanması ,( hukuka aykırılığının ve mağdurdaki yıkıcılığının gizlenmesi,faili masum gösterme niyeti) için anlaşılabilir ,makul ve kadının insan hakları ile örtüşen hiç bir gerekçe bulunmamaktadır."

Bu ifade, sözcük kullanımını yargılayıcı, önyargılı bir tutumdur. Bir sözcüğü kullanmayı seçen birisini sadece o sözcüğü kullandığı için yargılamak insan hakları ve düşünceyi ifade özgürlüğü kavramlarının bütünüyle dışında kalır. Herhalde bazı hukukçular günlük tartışmalarında da niyet araştırması peşinde olmalılar ki, böyle bir tablo ortaya çıkıyor. Hayır, kabul edemem. Önce karşınızdakinin niyetini açığa çıkarmak için sorular sormanız ve ona göre bir yargıya varmanız gerekir. Acaba karşınızdaki şahıs 'daha şirin göstermek' amacıyla mı başka ifade biçimini önermiştir? Maksadı nedir, kabul edilebilir gerekçeleri var mıdır? Siz onu kendinizin varsaydığınız gerekçeyle yargılayabilir misiniz? Buna hakkınız var mıdır?

Msg.22: "Evlilik içinde görevler ve rol dağılımları vardır.. Ama tartıştığımız konu evlilik içinde -görev-HALİNE DÖRÜŞMEYE BAŞLARSA EĞER..,mekanik bir işkence başlar.."

Doğru, görevler ve rol dağılımları var. Ancak, evlilik laf ola beri gele kurulmuyor; bir amacı var. Evlendiği günden itibaren, diyelim bir yıl boyunca, eşiyle cinsel birleşmeyi reddeden kadını cinsel ilişkiye zorlamak zorunda kalan erkeğe ne diyeceğiz peki? Evlilik kurumu, aile kurulmasıyla ilgili bir kurumdur ve içerisinde çocuk sahibi olmak üzere veya tarafların ihtiyaçlarını gidermek üzere cinsel birleşmeyi de kapsar. Yani, taraflardan biri bunu sürekli reddediyorsa, evlilik kurumunu ve ailenin kuruluş amacını reddediyor demektir. Bir katılımcının belirttiği, ve haklı olarak yargıtayın da tescil ettiği üzere, bu bir boşanma gerekçesidir. Ancak, bu noktada yasaların nasıl sonuçlara yol açtıklarına bakmak gerekir. Kadına nafaka öde, onu yap, bunu yap ... erkek neden bunları yapsın ki? Daha baştan, evlilik kurumunun en önemli unsurlarından birini hiçe sayan karşı taraf lehine hükümlere neden razı gelsin? Önce karşı tarafı sözleşmenin hükümlerine uymaya davet edecektir, gerekirse baskıyla. Herhalde bunu noter kanalıyla yapmasını istemeyeceğiz. Olmazsa, mahkemeye gidebilir; ama hangi mahkeme 'eşim benimle birlikte olmuyor, evlilik kurumunun gereklerini yerine getirmekten imtina ediyor' savıyla erkeğe yükümlülük getirmeksizin koşulsuz ve lehine boşama kararı alabilecektir? Affedersiniz, jüri kurup, jüri önünde kadının bunu reddetmediğini mi kanıtlayacağız? Nereden bileceğiz? Bu konuyu erkeğin uydurması mı, kadının uydurması mı çıkmazından kurtarmanın yolu; cinsel şiddetin fiziksel kanıtlarını, var iseler, ileride açılacak davalarda kullanılmak üzere, kayda geçirmekten ibarettir. Gerisi fasa fiso; yani nesnel olmayan, hisler, duygular ve yargılar olur. Dava açılınca da herşey ortaya dökülür.

Msg.27: "Yazık ki, toplumun bir kesimi kocanın eşine tecavüzünü, zaten olması gereken haklarını alması olarak görüyor. Kadın da bu sorunu ne annesine ne babasına anlatamayacağını (değil ki karakola gidip şikâyet etmek) kocasına haklarını vermemekten dolayı suçlanacağını düşündüğü için; kendisini eksik, problemli bir kadın olarak görmeye ve bir çok tecavüzcü koca da sokakta elini kolunu sallayarak dolaşmakta ve tecavüzlerine devam etmektedir."

Bu görüşü yerinde buluyorum; evet, böyle insanlar var. Kadınlar da sözü edilen nedenlerle sözü edilen biçimde davranmakta ve sonuçta da evlilik içi cinsel şiddet kol gezmekte. Ne yapalım? Bunun çözümü her 'kocam bana tecavüz etti' diyeni ciddiye almak mıdır; bunu 'tecavüz' gibi abuk bir sözcükle dile getirerek olayı abartmak mıdır? Tecavüz, hakkınız olmayan birşeyden zorla yararlanmaya çalışmaktır. Evlilik kurumu ise; çocuk sahibi olmak amacıyla cinsel birleşmeyi hak olarak içinde barındırır; dolayısıyla, tecavüz tanımı bu kurum içerisinde farklı bir anlam, tanım ve değerlendirme gerektirir.

Bu çok ilginç bir görüş. Tecavüzün birçok çeşidini bir katılımcı sıralamış; dolayısıyla burada sözcüğü tek başına tecavüz olarak değil de 'cinsel tecavüz' olarak algılamak gerek. Evlilikte cinsel tecavüz olamaz; olsa olsa evlilik içi şiddet olabilir, bunun parçası veya bir biçimi olarak da cinsel şiddet. Ancak şiddetin de bir kanıtı olması gerekir, değil mi?

Öncelikle tanım yanlış, çünkü cinsel ilişki evlilik kurumunun, hangi koşullarda olacağı tartışılır olmakla birlikte, olmazsa olmaz bir parçası. Kadın; karşısındaki erkeği bu koşulları uygulama açısından kendi görüşüne uygun görmüyorsa, evlenmeyiversin bir zahmet. Yoksa; kadının kendi iradesi yok, o geri bir varlıktır mı diyelim, yasalarla bunu tescil mi edelim yani? Evlenmişse, işin içinde çocuk sahibi olma amacıyla cinsel ilişki bulunmasını da kabul ediyor demektir. Bu çerçevede, kurulacak ilişki bir yükümlülüktür. Bunu öyle ya da böyle, bir zaman yerine getirmek gerekecektir. Elbette, kendi istediği, uygun bulduğu zamanda. Ama; ya kadın sürekli olarak adet dönemlerinde cinsel ilişkiye izin veriyor, yumurtlama zamanlarında razı gelmiyorsa ne olacak? Erkek bunu ne yolla kanıtlayacak? Zor değil mi? Zaten işi slogan ve propogandalar çerçevesinde ele almak kolay, bilimsel çerçeveye indirgeyince zordur.

Bu ve benzeri, konumuz olmayan nedenlerle, yargının aile kurumu içine, özellikle de cinsel konularda, burnunu sokmasından yana değilim. Aile kurumu bir denge meselesidir ve her çiftin kendisi çözümlemelidir. Çözülmüyorsa, yargıya yansır ve yargı sadece yansıyan yönüyle ilgilenmelidir, başka yönleriyle değil. Yoksa Medeni Kanun denen şeyin binlerce sayfalık, her türlü tıbbi, psikolojik ve sosyolojik konuyu ele alır bir duruma gelmesi gerekir. Böyle olmasını isteyecek babayiğidi de görmek, tanımak isterim açıkçası.

Msg.29: "Ancak kadınlarımızın bu tarz problemlerde kocalarına tecavüz etti diyerekten dava açmaları yerine direkt boşanma davası açmalrını öneririrm ki bu hem etik, hem de daha kesin bir çözümdür. Çünkü eğer oturup anlaşarak bu konu çözümlenememişse demek ki eş seçimi yanlıştır ve bu şekilde çözümlenemeyen bir ilişki yıkılmaya mahkumdur...Eğer bir kadın kocam bana tecavüz etti diyebiliyosa ondan ya da diğer baskılardan korkmadan da ayrılalım diyebilir.Nitekim yargıtay eşe tecavüzü de zaten boşanma nedeni saymıştır. Ama bence böyle bir durumda öncelikle anlaşmalı ayrılmaya çalışılsın ki etik değerlerimiz yıpranmasın. Mecbur kalınırsa o zaman elbette bu yol kullanılmalıdır."

Bu görüşe büyük bir oranda katılıyorum; yukarıda söylediklerimden de belli zaten. Ancak, burada bir sakıncaya işaret etmeden de edemeyeceğim: bizim, yani TC nin çok büyük bir eğitimsizlik, bihaberlik sorunu var. Buna ilave olarak kadının ekonomik bağımsızlıktan yoksunluğu gibi bir durum da var. Yani; önerilen yaklaşım; eğitimli, maddi güvencesi olan kadınlar için geçerli; ama diğerleri için değil. Onlara ne yapacağız? Dul olarak ya ortada kalacak, ya baba evine dönüp aşağılanacak, ya da kendilerine yeni bir hayat, aile kurma çabaları arasında kim vurduya gidecekler. Yazık değil mi? Çözümümüzün, şiddet gördüklerine ilişkin kanıt bulunduğu takdirde onlara güvence sağlamasını düşünmemiz gerekmez mi?

Saygılarımla,
Old 26-02-2007, 18:21   #85
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Önce karşı tarafı sözleşmenin hükümlerine uymaya davet edecektir, gerekirse baskıyla.Herhalde bunu noter kanalıyla yapmasını istemeyeceğiz.


Alıntı:

Evlenmişse, işin içinde çocuk sahibi olma amacıyla cinsel ilişki bulunmasını da kabul ediyor demektir. Bu çerçevede, kurulacak ilişki bir yükümlülüktür.


Alıntı:

ya kadın sürekli olarak adet dönemlerinde cinsel ilişkiye izin veriyor, yumurtlama zamanlarında razı gelmiyorsa ne olacak?


Yukarıda bazı cümleleri cımbızladım. Ancak, bu cımbızlama konuyu bağlamından kesinlikle koparmıyor, aksine ana fikri sergiliyor.

Sn.Hekimbaşı,

Niyet dedektifliği yapayım da sorayım istiyorum. Nasıl yani?

1. Herhangi bir sözleşme uymazsam bunun yaptırımı "baskı" ile uymamı sağlamak mıdır? Kira parasını ödemiyorum diye ev sahibim cüzdanımdan zorla para alabilir mi? Habibe Hanım'ın ihkakı haktan bahsettiği mesajını gözden geçirmenizi öneriyorum.

2. Evlilik çocuk sahibi olmaya dair bir yükümlülük niye olsun? Bu anlayış kısır insanlar evlenmemesine kadar gidecek mi? Evliyim, ama çocuk sahibi olmayı istemiyorum, eşim bana tecavüz mü etmeli? Bunun yolu bu mudur?

3. Yumurtlama döneminde cinsel ilişkiye izin vermeyen kadına yumurtlama dönemine denk getirip cinsel saldırıda bulunmak mı lazımdır?


İnsanın bazı şeylere inanası gelmiyor, ama gözümle gördüm işte!
Old 26-02-2007, 22:15   #86
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Evlendiği günden itibaren, diyelim bir yıl boyunca, eşiyle cinsel birleşmeyi reddeden kadını cinsel ilişkiye zorlamak zorunda kalan erkeğe ne diyeceğiz peki?

Boşan sen de kardeşim diyeceğiz! Cinsel birliktelik olmadan evlilik yürüyemeyebilir ama bu durum ırza tecavüzü meşru kılamaz. Boşanırsınız, olur biter.

Alıntı:
Kadına nafaka öde, onu yap, bunu yap ... erkek neden bunları yapsın ki?

Hukuk, kararlarında adildir. Sebepsiz kimseye nafaka bağlanmaz. O veya bu da yaptırılmaz.

Alıntı:
mahkemeye gidebilir; ama hangi mahkeme 'eşim benimle birlikte olmuyor, evlilik kurumunun gereklerini yerine getirmekten imtina ediyor' savıyla erkeğe yükümlülük getirmeksizin koşulsuz ve lehine boşama kararı alabilecektir? Affedersiniz, jüri kurup, jüri önünde kadının bunu reddetmediğini mi kanıtlayacağız? Nereden bileceğiz? Bu konuyu erkeğin uydurması mı, kadının uydurması mı çıkmazından kurtarmanın yolu; cinsel şiddetin fiziksel kanıtlarını, var iseler, ileride açılacak davalarda kullanılmak üzere, kayda geçirmekten ibarettir. Gerisi fasa fiso; yani nesnel olmayan, hisler, duygular ve yargılar olur. Dava açılınca da herşey ortaya dökülür.

Yani tecavüz mü etmek gerek? Tıpkı ırza tecavüzde olduğu gibi, cinsel uyumsuzluk da mahkeme tutanaklarına geçmelidir. Geçmelidir ki ibret olsun!

Sayın Hekimbaşı,

Bu cümlelerin size ait olabileceğine inanmak istemiyorum. Şaşırdım gerçekten. Yoksa şaka mı yapıyorsunuz? Gerçi pek şaka yapan birisi de değilsiniz ama...
Old 26-02-2007, 22:48   #87
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Önce karşı tarafı sözleşmenin hükümlerine uymaya davet edecektir, gerekirse baskıyla


Alıntı:
sonuçta da evlilik içi cinsel şiddet kol gezmekte. Ne yapalım? Bunun çözümü her 'kocam bana tecavüz etti' diyeni ciddiye almak mıdır; bunu 'tecavüz' gibi abuk bir sözcükle dile getirerek olayı abartmak mıdır? Tecavüz, hakkınız olmayan birşeyden zorla yararlanmaya çalışmaktır. Evlilik kurumu ise; çocuk sahibi olmak amacıyla cinsel birleşmeyi hak olarak içinde barındırır

Alıntı:
Bu ve benzeri, konumuz olmayan nedenlerle, yargının aile kurumu içine, özellikle de cinsel konularda, burnunu sokmasından yana değilim


Alıntı:
Yoksa Medeni Kanun denen şeyin binlerce sayfalık, her türlü tıbbi, psikolojik ve sosyolojik konuyu ele alır bir duruma gelmesi gerekir. Böyle olmasını isteyecek babayiğidi de görmek, tanımak isterim açıkçası.


İnanılmaz. İnanamadım. Şaka mı ediyorsunuz???
Old 26-02-2007, 22:55   #88
A.Turan

 
Varsayılan

Bu iddialar sadece boşanma sebebi olup aksi ise kötü muamele olup cezalandırılır.
Old 26-02-2007, 23:14   #89
Cest la vie

 
Varsayılan

Alıntı:
Bir sözcüğü kullanmayı seçen birisini sadece o sözcüğü kullandığı için yargılamak insan hakları ve düşünceyi ifade özgürlüğü kavramlarının bütünüyle dışında kalır.

Sayin Karacaoglu,
Insan Haklarina uygun tek cumlenizi ben de buraya ayirdim. Ve mesajinizin sadece bundan ibaret oldugunu varsaymak istiyorum.

Saygilarimla
Old 26-02-2007, 23:31   #90
Hekimbaşı

 
Varsayılan Evlilik içi tecavüzü kanıtlamaya fiziksel kanıt bile yetmez

Sn.Dikici,

Zaten benim de anlatmak istediğim şey, bir davranışın 'evlilik içi tecavüz' olarak adlandırılmasının çok doğru olmadığı; bunun evlilik içi şiddetin bir türü olduğu, ve şiddeti kanıtlamak için somut bir veri olmadığı takdirde; böyle bir durumda en akılcı yaklaşımın boşanma isteminde bulunmak olduğu, ayrıca tecavüz cezası verilmesinin yanlış olduğu. Yoksa kimsenin bir diğerine tecavüz etmesini önermiyorum elbette. Bunu kim önerebilir?

Evlilik akdinin neleri içerdiği açıktır. Hiçbir biçimde çocuk yapılmasına olanak tanımayacak davranışları benimseyecek insanların en baştan, evlenirken, karşılarındakileri bundan haberdar etmeleri ve tavırlarını koymaları gerekir. Bu dürüstlüğü göstermeyip, ondan sonra yan çizen çok insan tanıyorum; gerçekten, inanması zor ama buna inanabilirsiniz. Kadını da var, erkeği de.

Eğer yazılı bir evlilik akdine konu olmadı ise, bu tür davranışların hoş görülmesi ve yargı yoluyla ödüllendirilmesini doğru bulmuyorum. İki insan neden evlenmek ister? Birçok neden sayılabilir; ama bunun en önemli nedeni, toplumun da beklentisi, bir çocuktur. Olabilir, olmayabilir; ama istenen, beklenen budur. Aksi takdirde, bugün en azından büyük kentlerimizde herkes birlikte yaşayabilir, evlenmeleri gerekmez.

Bu tür davranışları evlilik akdini kötüye kullanmak olarak değerlendirmek gerekir. Evlilik içi şiddete elbette konu olmamalıdır, ama bu gibi durumlardan çıkış noktalarının da açık seçik belirtilmesi gerekir. Ne yazık ki, bunlara ilişkin kanıt bulunamaz, ve sonuç olarak taraflardan biri zarar görür. Başka başlıklarda yazdığım üzere; eşten habersiz doğum kontrolu uygulamak (tüp bağlatma, vasektomi, doğum kontrol hapı, kanalları bağlatma vb) ve evlilik akdinin toplumca kabul edilen ama yasalarda açıkça belirtilmeyen (im proviso) hedeflerini gerçekleştirilemez hale getirecek davranışları ödüllendirecek düzenlemelerden kaçınmak gerekir.

Bir evin içine, eşlerin arasına giremeyiz. Bu nedenle sözler ve iddialarla değil, somut kanıtlarla karar vermemiz gerekir. Burada da somut kanıt, zorlamaya ilişkindir. Varsa vardır, yoksa yoktur. Varsa da bunun adı cinsel içerikli şiddettir, evlilik içi tecavüz değil. Psikolojik baskı, korkutma gibi somut kanıtı olmayan durumlar dahil edilerek 'beni korkuttu, bu demektir ki kocam bana tecavüz etti' tarzında somut kanıtı olmayan durumları kapsayan bir bakış açısı nasıl kabul edilebilir? Evlilik dışı durumlarda sperm ararsınız, zorlama belirtisi ararsınız, vs, vs. Ama evlilik içi birleşmelerde bunların hiçbir hükmü olamaz. Birbirine eziyet ederek cinsel açıdan daha fazla tatmin olan çiftler bile var. Bunları biz nereden bileceğiz? Böyle bir çiftin kendi rızalarıyla mı berelenmiş, yoksa durumun gerçekten tek tarafın rızası hilafına mı ortaya çıkmış olduğunu nasıl saptayacağız? Olacak iş mi?

Kısacası, sadece adlandırmada farklı yerdeyiz demek çok yanlış olmaz. Ben, gerçeklerden ve somuttan yanayım; sanaldan değil. Gerekirse şiddetten cezalandıralım, ama bunda bile dikkatli olmaktan zarar gelmez diyorum.

Saygılarımla,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
17 Aylik Bebeğe Tecavüz Av. Zeynep TÜFEKÇİ Hukuk Haberleri 140 14-03-2007 19:42
Tecavüz mü, İlişki mi? Ayşegül Kanat Kadın Hakları Çalışma Grubu 8 02-01-2007 22:49
marka hakkına tecavüz anti-leviathan Hukuk Soruları Arşivi 3 15-12-2006 19:02
Arsa Sınırına Tecavüz emirhan Hukuk Soruları Arşivi 0 18-08-2004 16:35
Meraya Tecavüz glossator Meslektaşların Soruları 0 22-09-2002 16:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08604288 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.