Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Yanıt
Old 15-10-2007, 00:01   #1
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Burada BK nın "bir borcu boçlu olduğunu zannederek ödeyen kimse"kavramı çok önem kazanacaktır.

Banka 3. şahsın (benim müvekkil kooperatiflerin) hesabına para yatırır. Bir süre sonra ben bu parayı yanlışlıkla yatırmışım diye dava açar. Faizi, komisyonu ve vergisi ile tahsil eder.

Benim başımdan bir kaç defa geçti. Sizlerin de bildiği bir konudur.

Bir defasında böyle bir davayı yerel mahkemede kazandım (maddeyi tam anımsamıyorum ama sanırın 62) Yerel mahkeme nedensiz zenginleşen alacaklı değildir, borçludur dedi.

Yargıtay bozdu. Mahkeme de çarem yok dedi. Sonuçta banka muamele vergisi, ticari faiz vs bir sürü ödemede bulunmak zorunda kaldık.

Şimdi BK 62 gereğince banka kendisini borçlu zannederek mi bu borcu ödemiştir? Hayır bankaya bu borcu ödemesi yönünde yapılan bir tebligat yok. Banka bu borcu isim benzerliği nedeni ile yanılgıya düşerek başkasının hesabından mı ödemiştir? Evet. Peki burada dava açma hakkı kimindir?

Banka ben zararı kapattım dedi, bu zararın içinde (karşı tarafa ödenen bedelin içinde) Banka muameleleri vergisi ve komisyon var mı? Bence yok. Ama banka bunları istiyor ve Yargıtay kabul ediyor. Hani iyi niyetli zenginleşenin farkı?

Banka, kooperatif hesabına parayı yatırdı Kooperatif parayı kullandı/kullanmadı.

Kullandı ise kendi parası sanarak kullandı. Kullanmadı ise zaten sorun yok.

Burada iyi niyetli sebepsiz zenginleşen ile kötü niyetli sebepsiz zenginleşen arasındaki fark kendini gösteriyor.

Burada Yargıtay basiretli bir tacir olarak kooperatifin yatması gereken parayaı kontrol edip ona göre harcama yapması gerektiğini düşünüyor.

Böyle bir şey mümkün mü? Bir harf farkı var ve hesabınıza para geçmiş. Doğal yaşamda kim buna dikkat eder? Burada dikkat etmesi gereken banka değil mi?

Şimdi bu kooperatif hangi hükme dayanılarak BMV ve komisyon ödemek zorunda bırakılıyor?

Burada önümüze yeni bir sorun çıkıyor. Banka Merkez Bankasına aktarmak olduğu limitin altaına kalıyor (bu herhangi bir nedenle olabilir) Kalan limiti kooperatflere dağıtıyor/hesaplarına yatırıyor. (Bu konuda en dikkatsiz kooperatiflerdir. parayı bulunca hemen harcarlar) Burada zorunlu zenginleştirme akla gelmez mi?

Bunlar bizim hukuk sistemimize aykırı değil mi?

Gelelim surunun ikinci kısmına;
Talih Uyar önerdi Baki kuru da katıldı. Sonuçta İİK 89 da yapılan değişilikle alacaklıya karşı dava açma hakkı da tanındı. Hatta 89 işlemez hale getirildi diyebiliriz.

İİK 89 daki değişiklikle BK nedensiz zenginleşme hükümlerini karşılaştırarak düşüncelerinizi bekliyorum.

Yöneticilerin bu konuyu tek veya ikiye ayırarak yayınlama/tartışmaya açma hakkı vardır.

Saygılar.
Old 16-10-2007, 20:34   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Tartışalım bence:

Eski MK.903: Zilyedin rızası olmaksızın elinden alınan parayı ve emre muharrer senetleri, hüsnüniyetle iktisap etmiş olan kimse aleyhinde istihkak davası ikame edilemez.

Diyor. EMK.906 madde iyiniyeti ayrıca koruyor.Harcadın, yedin, kaybettin vs.. helal olsun diyor.

Borçlar kanunu 61. madde sebepsiz zenginleşmeden bahsediyor. 62. madde muhatabıyla bir şekilde hukuki ilişki içinde bulunan bir kimsenin kendisini borçlu sanıp hataen ve rıza ile muhatabına verdiği şeyi, "Borçlu sanarak verdiğini de" ispatlamak kaydıyla talep edebilir diyor...

Medeni kanun (Eşya Hukuku hükümleri) ile borçlar kanunu hükümleri karşı karşıya...

Bu maçı kim alır sizce?

Saygılarımla.
Old 16-10-2007, 23:09   #3
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Sayı Dikici siz işi iyice büyütmüşsünüz.

Ben daha BK hükümleri doğru algılanıp, uygulanıyor mu aşamasındaydım.

Saygılar.
Old 17-10-2007, 09:10   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan muzaffererdogan
Sayı Dikici siz işi iyice büyütmüşsünüz.

Ben daha BK hükümleri doğru algılanıp, uygulanıyor mu aşamasındaydım.

Saygılar.

Sayın Erdoğan, sorun büyük ondan...

Bir tarafta adamın rızası dışında elinden alınan parayı iyi niyetle elde edeni tam koruyorsun, diğer tarafta kendi hatanla ve hatta RIZAN ile verdiğini söke söke alırsın diyorsun!

Yani;

- MK'na göre:Paranızı çalan bir haydut, bu parayı yoldan geçen bir garibana Robin Hood'luk yaparak verirse iyi niyetli garibandan alamıyorsunuz!

- BK'na göre: Siz paranızı rızanızla ve hata ederek (kendinizi borçlu sanarak) birisine verirseniz,hem de kendi hatanız olduğu halde! o kişi iyi niyetli bile olsa alıyorsunuz...

lahana -perhiz-Turşu...

Banka olayına dönersek:

Banka Robin Hood değildir elbet ancak Robin Hood'un yaptığı hataya benzer bir hata yapıp, iyiniyetli bir kişiye parayı havale ediyor...

Yani paranın sahibinin rızası olmadan para elinden çıkıyor ve iyi niyetli bir talihlinin başına iş açıyor...


Bu maç bitmez bence...

Saygılar...
Old 17-10-2007, 11:27   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Bence maç hiç başlamamış...

Türk Medeni Kanunun hükümleri ile Borçlar kanunun hükümleri birbiriyle yarışmıyor; yarışamaz da..

Çünkü, eğer kanun koyucu, iyiniyetli adam, Paranın ya da benzerinin mülkiyetini kazanır diyorsa, O kişi zaten sebepli zenginleşmiştir. Sebebi artık tartışmak yersizdir.

İşinize gelirse.

Bk İle Mk kardeştir. Birbirini tamamlar. Bir bütündür, ruhuyla ve lafzıyla.
Old 17-10-2007, 15:33   #6
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Borçlar Hukuku Çalışma Grubu > Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Evet o zaman maça başlangıç vuruşunu yapalım:

Öncelikle MK daki düzenleme ile BK daki düzenlemelerin arasında fark olduğunu düşünüyorum. MK daki düzenleme genel olarak menkul mülkiyetinin nakline ilişkin düzenlemeleri düzenleyen hükümler içinde yer almaktadır. BK daki düzenlemede ise böyle bir esas yoktur. BK daki düzenleme ortada bir zenginleşme varsa bunun da bir nedeni yoksa bu nedensiz zenginleşmedir demektedir. Yani buradaki nedensiz zenginleşme sadece menkul bir malın (paranın/senedin) sahibinin elinden rızası hilafına çıkması hali ile bağlı değildir. Çok daha değişik durumlar ve ilişkilere uygulanabilecek hükümlerdir.

Öte yandan;
MK 903 sahibinin rızası hilafına elinden çıkmış para ve emre muharrer senetler açısından bir düzenleme getirerek bunların geri istenemeyeceğini düzenlemektedir.

Olayı şematize edersek ben, Dikici’nin bürosundan parasını çaldım ve Korayad’ın bürosuna giderek danışma karşılığı ödeme yaptım. Bu ödemeyi Korayad’dan hangi hakla isteyebileceğiz? Korayad bu paranın çalıntı olduğunu bilemez. Kaldı ki burada Korayad’a ilişkin olarak bir nedensiz zenginleşme yoktur. Verdiği emek karşılığında mal varlığında artış meydana gelmiştir. Dikici ile benim aramda ise haksız fiil ilişkisi oluşmuştur. İlk olarak konu bu açıdan biraz farklı.

MK 906 ise BK 63 ile benzer hükümler düzenlemektedir. Benim asıl tartışmak istediğim BK.62 de yer alan “Borçlu olmadığı bir şeyi ihtiyari ile veren kimse hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez.é hükmü ve bunun uygulamasıdır.

Burada 3 koşul sözkonusu:
1- Kişiler arasında borç ilişkisinin olmaması, Bir sözleşme veya haksız fiil nedeni ile kişinin kendisini borçlu sanması önemli değildir. Buradaki borç kavramı sözleşme ilişkisindeki borç kavramı ile aynı anlamda değil, geniş anlamda kullanılmıştır.
2- Ödemenin rıza ile veya isteyerek yapılmış olması. Bu koşul yoksa gene BK 62 uygulanamayacaktır. Koşulları varsa haksız fiil veya BK61 söz konusu olabilecektir.
3- Kendisini borçlu zannedecektir. Diğer bir deyimle ödemeyi yapan kişi kendisini olmayan bir borcu ödemekle mükellef zannedecektir. Esasta bir yanılgı olacaktır. Eğer kendisini borçlu zannetmiyorsa örneğin bağış veya benzeri bir durum oluşur ki bu durumda da BK 62 uygulanamaz.

Konu çok ve değişik biçimlerde uygulanan bir hükme dayandığından parça parça tartışmanın yararlı olduğunu düşünüyorum.

Bir anımı anlatayım (İhtiyarlık belirtisi). Yaklaşık 10-15 yıl önce olan bir olay, Komedi ama gerçek.
Bir müteahhitten alacağım var. Alacağın tahsili için istihkak alacaklarına dayanarak belediyenin birine 89/1 gönderdim. Belediyeden itiraz yok. 89/2 gönderdim. Belediyeden gene ses yok. İcradan belediyenin bankadaki paralarının haczini istedim. İcra borçlunun adını yazarak istedi. Yanıt para yoktur. 2. yazıya yanıt belediyenin bu kişiye borcu yoktur diye geldi. 3. sünde bven açık açık yazdırdım, parayı göndermezlerse savcılığa başvuracağımı ve bankaya hacze gideceğimi belirttim. Para geldi.

Bir süre sonra banka tarafından açılan menfi tespit davası dilekçesi.
Banka belediyenin bu kişiye borcu yoktur. İcra dairesi hataya düşürülmüştür. BK.62 gereğince paranın iadesi.

Asliye Hukuk’da bunların dava açma sıfatının olmadığını, ancak belediyenin dava açabileceğini belirttim. Sonuçta mahkeme davayı kabul etti. Gerekçe BK 62

Tam anımsamıyorum ama sanırım hukuk müşavirliği ile konuştum Yahu bu iş uzayacak. Belediye itiraz etimi? Hayır.
Siz belediyeye para ödediniz mi? Hayır.
Peki bu davayı niye açtınız? Biz de anlamadık. Şube açmış bir takip ettik.
Şimdi ne yapacağız?

Banka ilamı takibe ibraz etmeyeceğini söyledi. Ben de ilamı tebliğe çıkarmadım. Olay böylece kaldı. Daha sonra belediye kalan bakiye borcu da kendiliğinden dosyaya ödedi.

Buyurun size bir BK 62 Yorumu

Saygılar.
Old 17-10-2007, 15:46   #7
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Borçlar Hukuku Çalışma Grubu > Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Buraya kadar bir itiraz yoksa devam edeceğim

Saygılar.
Old 17-10-2007, 16:06   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan muzaffererdogan
Buraya kadar bir itiraz yoksa devam edeceğim

Saygılar.

İtirazlar olacak efendim. Acele etmeyelim. Şu an işim var.

Saygılar...
Old 17-10-2007, 23:03   #9
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Sizlerin de bildiği bir konudur

Benim bildiğim bir konu değil.

Biraz daha açar mısınız? Olayı baştan ayrıntısıyla anlatmanız mümkün mü?Banka tamamen alakasız bir kişiye mi ödemiş yapmış?

Yoksa üç kişi arasında geçersizde olsa bir hukuki ilişki var mı?
Old 17-10-2007, 23:19   #10
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Dikici ile benim aramda ise haksız fiil ilişkisi oluşmuştur

O zaman Kimseye sebepsiz zenginleşme davası açamayacaksınız. Eğer bu haksız fiilse ve haksız fiil neticesinde ve karşılığında tazminat alacağınıza göre Zenginleşme gerçekleşmemiştir, diyebilir miyiz?
Old 18-10-2007, 00:41   #11
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Haksız fiilde nedensiz zenginleşenin bir eylemi vardır. Nedensiz zenginleşmede ise bu eylem koşulu aranmaz.

Haksız fiilde eksilen malvarlığı giderilir (çaldığım para) nedensiz zenginleşmede ise ben bişr şey çalmadım benim bir fiilim yok.
Old 18-10-2007, 00:48   #12
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Haksız fiilde nedensiz zenginleşenin bir eylemi vardır. Nedensiz zenginleşmede ise bu eylem koşulu aranmaz.

Aynen ifade ettiğiniz gibi bir zarar tazmin edildi ise NEDENSİZ zenginleşme yoktur.

Malvarlığındaki bir azalma giderilmiştir tazminle. Zenginleşme oluşmamıştır.
Old 18-10-2007, 00:55   #13
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Banka alakasız bir kişiye ödeme yapmadı.

Ben bir icra takibi yaptım. Banka icra dosyasına ödeme yaptı. Dedim ya komedi diye. Benim bir kişiden (müteahhit) alacağım var. İcra takibine geçtim. Kesinleşti. Filan belediye ile iş yapıyor.. Belediyeye 89/1 gönderdim itiraz yok. 89/2 gönderdim ses yok. Benim müvekkilim alacaklı ve bu alacak ödendi
Old 18-10-2007, 01:11   #14
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Sayın Korayad; Biraz dağınık ifade ettim.

Ben dikicinin bürosundan kendi eylemim ile para çaldım. Bu karşılıksız bir zenginleşme.

Ama bildiğiniz gibi bizim borçlar hukukumuzda borç ilişkilerinin kabaca 3 nedeni var. Akit, haksız fiil, nedensşz zenginleşme.

Bir akit yaparsınız, bir bedel alırsınız, karşılığını yerine getirmezsiniz. Bu akdi ihlal olur.

Bir kaza yaparsınız. başkasına zarar verirsiniz BK gereğince bu zararı giderme yükümünüz vardır. Veya Dikici'nin bürosuna girip parasını çalarsınız. Bu da haksız fiildir.

Başkası sizin hesabınıza para yatırır. Burada sizin bir eyleminiz yok. Siz de parayı afiyetle yersiniz. Bu nedensiz zenginleşmedir. Heyelan oldu komşunuzun bahçesindeki meyve ağaçları gelip sizin bahçenize kondu. Siz ne kadar tanrı hikmeti deseniz de bu bir nedensiz zenginleşmedir.

Saygılar.
Old 18-10-2007, 08:09   #15
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Ben dikicinin bürosundan kendi eylemim ile para çaldım.

Aman efendim, yapmayın. Hırsıza yol göstermeyin. Saygılar...
Old 18-10-2007, 12:04   #16
halit pamuk

 
Varsayılan

Bana, borçlu mu? yoksa kötüniyetli alacaklı mı? diye sorsalar ben borçluya sebepsiz zenginleşme davası açalım, derim. Kötü niyeti kanıtlamak zor iş...






Şu içtihata bir bakın, tartışmaya devam ederiz.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/6270
K. 2005/3399
T. 7.4.2005
• SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( Haciz İhbarnamesine Dayalı Olarak Takip Borçlusunun Borcunun Ödenmesi - Borçlunun Sebepsiz Zenginleştiği Gerekçesiyle Üçüncü Kişinin Ödemek Zorunda Kaldığı Pararının İadesini İsteyebileceği )
• HACİZ İHBARNAMESİ ( Sebepsiz Zenginleşme - Haciz İhbarnamesi Üzerine Yapılan Ödemenin Borçlunun Haksız Olarak Zenginleşip Zenginleşmediğinin Belirlenmesi Gereği )
818/m. 61
ÖZET : Haciz ihbarnamesine dayalı olarak takip borçlusunun borcunu ödeyen üçüncü kişi, yaptığı bu ödeme nedeniyle borçlunun sebepsiz olarak zenginleştiği gerekçesiyle ödemek zorunda kaldığı paranın iadesini isteyebilir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 05.03.2004 tarih ve 2003/603-2004/112 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mutlu Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif aleyhine yapılan icra takibi sırasında gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle borcu ödemek zorunda kaldığını, bu nedenle yapılan takibe karşı davalının haksız olarak itirazda bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili kooperatif aleyhinde yapılan icra takibi sırasında gönderilen haciz ihbarnamelerine karşı gereken itirazı yapmadığını, eski yönetici olan davacının kooperatif aleyhine yaptığı usulsüz işlemler nedeniyle yargılandığını, kooperatif aleyhine yapılan icra takibine dayanak çekin de usulsüz olarak düzenlenmiş olduğunu, bu nedenlerle davacının yaptığı takip ve açtığı davanın haksız olduğunu savunarak reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, borçlu kooperatifin aleyhine yapılan icra takibi nedeniyle itirazda bulunmadığı, borcun bir kısmını ödediği, Erdoğan'ın da kendisine gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle kooperatif adına ödeme yaptığı gerekçesiyle davalının asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, 1.905.000.000 TL üzerinden takibin devamına, takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, koşulları bulunmadığından inkar tazminatı verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif ortağı olan davacının kooperatif aleyhine yapılan icra takibi sırasında gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle ödemek zorunda kaldığı bedelin rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Haciz ihbarnamesine dayalı olarak takip borçlusunun borcunu ödeyen üçüncü kişi, yaptığı bu ödeme nedeniyle borçlunun sebepsiz olarak zenginleştiği gerekçesiyle ödemek zorunda kaldığı paranın iadesini isteyebilir. Bu durumda, ödemeyi yapan üçüncü kişinin takip borçlusuna karşı gerçekten haciz ihbarnamelerinin tebliği tarihinde doğmuş bir borcunun bulunup bulunmadığı ve yapılan bu ödemenin takip borçlusunun haksız olarak zenginleşmesine neden olup olmadığı hususlarının araştırılması gerekmektedir.
Somut davada davalı kooperatif, takibe konu davacının ödemek zorunda kaldığı çekin davacının da aralarında bulunduğu kooperatifin eski yöneticileri tarafından usulsüz olarak düzenlendiğini, karşılığında kooperatife yapılan bir iş veya verilen bir mal bulunmadığını, davacı hakkında kooperatifi zarara uğrattığı iddiasıyla hakkında zimmet suçundan cezalandırılması için dava açıldığını, bu nedenlerle kooperatifin davacıya borcu olmayıp, alacaklı olduğunu savunmuştur. Dosyaya sunulan iddianame içeriği ve hazırlık soruşturması sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre, davacının da aralarında bulunduğu kooperatif yöneticilerinin görev yaptıkları dönemde usulsüz işlemler yaparak kooperatifi zarara uğratmak suretiyle zimmetlerine para geçirdikleri belirtilerek, zimmet suçundan dolayı cezalandırılmaları amacıyla haklarında ceza davası açılmıştır. Davacının ödemek zorunda kaldığı çekin de kooperatif eski yöneticileri tarafından usulsüz olarak düzenlendiği belirlenerek, bu çek bedelinin bir kısmının kooperatife ait banka hesabından karşılanmış olmasından dolayı karşılanan bedelin kooperatifin zararını teşkil ettiği hususlarında ceza mahkemesinde dava açılmış olmasına göre, mahkemece ceza davası sonucunun beklenerek, takibe konu ve davacı tarafından bir kısmı ödenen çek karşısında davalı kooperatifin hukuki durumunun değerlendirilmesi, buna göre davacının yaptığı ödeme nedeniyle kooperatifin sebepsiz olarak zenginleşip zenginleşmediği hususlarının tespiti gerekirken, yazılı şekilde icra takibi sırasında ödeme yapılmasının rücu için yeterli görülerek, işin esasına girilmeden karar verilmesi doğru görülmediğinden, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.04.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 18-10-2007, 12:17   #17
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Mehmet Saim Dikici

- BK'na göre: Siz paranızı rızanızla ve hata ederek (kendinizi borçlu sanarak) birisine verirseniz,hem de kendi hatanız olduğu halde! o kişi iyi niyetli bile olsa alıyorsunuz...


Acaba? Eğer bankaları kastediyorsanız haklısınız Bankalar sözkonusu olunca BK nun iyiniyetli hamilin iade borcunun kapsamına dair hükmü her nedense işlemiyor!

Ama yukarıdaki cümlenizi İİK çerçevesinde (istirdat) düşünürsek, başka. Ama o zaman da , alacaklının takibe geçmiş olması gözetildiğinde, iyiniyetinden söz edemiyoruz.

Saygılarımla...
Old 18-10-2007, 13:46   #18
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Evet Sn Korayad.

Daha temel kavramlarda uzlaşamadığımız için tartışmanın bu bölümüne geçememiştik. Anladığım kadarı ile bu bölüme geçmek gerekiyor.

Nedensiz zenginleşmeyi BK 61 tanımlıyor. Bu madde gereğince nedensiz olarak başkasının zararına iktisap/zenginleşme sözkonusu olmalıdır

Zenginleşmeyi mal varlığındaki artış olarak tanımlayabiliriz. Bilindiği gibi malvarlığı aktif ve pasiften oluşur. Zenginliği ise aktifle pasif arasındaki fark olarak tanımlayabiliriz. Bu durumda Aktifin artması zenginleşme oluşturabileceği gibi pasifin azalması da zenginleşme oluşturur.

Tartıştığımız olaya gelince:
Alacaklı takip yapmıştır. 3. Kişi takip borcunu ödemiştir. Burada sebepsiz zenginleşen kimdir?

Alacaklı zaten mal varlığı içinde bulunan bir hakkı (alacağını) nakde çevirmiştir. Borçlu ise ödemesi gereken bir borcu ödemekten kurtulmuş, pasifinde bir azalma oluşmuştur. Bu durumda nedensiz zenginleşen alacağını tahsil eden alacaklı değil, borcunu ödemekten kurtulan borçludur.

Sanırım buraya kadar uyuşmazlık yok.

Yargıtay kararları ışığında Sn. Demirel'in de ifade ettiği gibi "bankaların özel durumunu" veya nedensiz zenginleşmede iade yükümü ve kapsamını tartışmaya başlayabiliriz.

Saygılarımla
Old 18-10-2007, 14:02   #19
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Erdoğan,

Yakın zamanda böyle üçlü bir ilişki içerisinde bir davada, davalı vekilliği yaptım.

Banka, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak , hatalı işlemi neticesinde müvekkilimin hesabına havale ettiği bir miktar paranın kendisine iadesini talep etti. Aynı zamanda, havale tarihinden itibaren faiz talep etti.

Olay ise şöyle ve taraflar arasında bu konuda bir çekişme de yok:

X banka, Y YTL yi, sehven, yanlış müşteri hesabına , yani müvekkilimin hesabına transfer ediyor. Farz-ı misal, şubat ayında.

Bu hatalı transferden ve hesabına eklenen paradan, müvekkilimin haberi olmuyor.

Ama müvekkilimin hesabında blokesi olan (müvekkilimin vergi dairesine borcu var) vergi dairesinin haberi oluyor. Anılan tutar, olduğu gibi, vergi dairesinin hesabına aktarılıyor. Aynı gün. Müvekkilimin haberi yok.

Nisan ayında banka, müvekkilime ihtarname göndererek, sebepsiz zenginleştiğini, aldığını iade etmesini istiyor.(???)

Müvekkil bankaya gidiyor ve neler olduğunu öğreniyor. Mali gücü yok, olmadığı için vergi dairesine olan borcunu bile senelerdir ödeyemiyor, ama banka bizi ilgilendirmez, faizi ile bize geri ödeyeceksin diyor.

Dava açılıyor, bizim iyiniyetli zenginleşen olduğumuz kuşkusuz, zaten banka da dava esnasında aksini ileri sürmüyor.

Elimizde kalanı iadeyle mükellef olduğumuz (ve elimizde olan bir şey de olmadığı, hatta elimize hiç geçmediği, normal şartlarda vergi dairesinin de olmayanı tahsil edemediği, bu bakımdan borcumuzun eksilmesi suretiyle zenginleştiğimiz -mevcut halinden daha kötü duruma düşürülümez ilkesinden hareketle- de ileri sürülemeyeceği için rahatız, rahatız ama, içthatlar rahatsız...

Burada bir zenginleşen var ise, biz değiliz, vergi dairesidir diyoruz. Husumetten, faize, her konuda itiraz sahibiyiz.

İçtihatlara göre hüküm kuruluyor. Faiz konusunda yasada düzenleme dahi olmadığı halde, havale tarihinden itibaren faize de hükmediliyor. İcra aşamasında, gerek icra masrafları ve yargılama masraflarıyla birlikte, müvekkilim tümüyle batmış, önemi yok, banka yanlış havalesini tüm ekstralarıyla geri alıyor.

Gelecek onama kararını bile bile hükmü temyiz ettik. (Yine de karamsar olmayalım tabi, belki de bozma gelir? ). Yargı yolunu AİHM ye kadar taşıyıp, BK.nun sebepsiz zenginleşmeye dair hükümlerinin bankalar konusunda neden işletilemediğini sormakta kararlıyız.

Aşamalarda gelişmeleri aktarırım.

Saygılarımla...
Old 18-10-2007, 14:05   #20
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Sn. Dikici;

Olmayan bir borcu/alacağı tahsil eden kişinin iyi niyetinden nasıl söz edeceğiz?

Ayrıca İstabul'a geldiğimde gelip büronuzu kontrol edeceğim.
Haberiniz olsun.

Saygılar.
Old 18-10-2007, 14:24   #21
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Başka bir örnek;

Ankarada a.. kooperatifine karşı bir takip yaptım. Takip kesinleşti. Kooperatifin mevduatının haczi için bankanın adliye şubesine 89/1 ihbarı gönderdim. Sonuçta para dosyaya geldi ve dosyadan parayı çektim.

6 ay sonra bir dava dilekçesi. Banka yatırılan paranın a... kooperatifine değil A... kooperatifine ait olduğunu, yanlışlıkla ödeme yapıldığını belirterek parayı geri istedi. (Hem de faiz ve komisyonu ile birlikte)

Ben zenginleşme kavramını açıklayarak zenginbleşenin biz olmadığımızı diğer kooperatif olduğunu savundum. Bilirkişi raporu da bu yönde geldi. Yerel mahkeme (Ticaret) davayı reddetti. (Bu arada borçlu kooperatif yolsuzluklar nedeni ile tasfiye edildi)

Yargıtay'ın bozma kararı:
BK 62. madde hükümleri gereğince bankanın borcu hataen ödediği gözetilmeksizin davanın reddinin yanlış olduğu

Ne bankanın kendisini hataen nasıl borçlu sandığı, ne de bizim nasıl nedensiz zenginleştiğimiz hakkında tek bir cümle yok.

Saygılar.
Old 18-10-2007, 14:42   #22
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Sn. Demirel;

Sizin vergi dairesine ödenen borcunuz nedeni ile pasifinizde bir azalma olduğundan nedensiz zenginleştiğinizden söz edilebilir. Burada nedensiz zenginleşmeden çok iyiniyrtli nedensiz zenginleşenin iade borcu tartışma konusu olabilir.

Saygılar.
Old 18-10-2007, 16:06   #23
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Erdoğan,

Bu nasıl zenginleşme ise, müvekkil önceki durumundan daha ağır bir duruma düştü Şaka bir yana, terditli itirazlarımızın nihayetinde, varsayalım ki biz sebepsiz zenginleşti idiysek de, iyiniyetli oluşumuzun aksi iddia edilmemekle (dolayısıyla kanıtlanmamakla, ileri bile sürülmedi, olayın oluş şeklinde de belli) iyiniyetli olduğumuzun kabulünün gerekeceği, BK nun iyiniyetli zenginleşenin iade borcunun kapsamında "elinde kalanı" vermekle yükümlü olduğu, ne eline geçen ve ne de yedinde kalan bir tutar da söz konusu olmadığından reddi gerektiğini bildirmiş idik. Ağırlıklı olarak da bu konu üzerinde durduk. Yani cevap dilekçemizde... Zira ilk celsede karar ittihaz edildi...

Mesele açık. BANKA var ise, BK sebepsiz zenginleşme uygulamasını yasaya göre değil, içtihatlara göre okumak gerekiyor ...
Old 18-10-2007, 19:30   #24
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan muzaffererdogan
Sn. Dikici;

Olmayan bir borcu/alacağı tahsil eden kişinin iyi niyetinden nasıl söz edeceğiz?


İyiniyetini bilemem ama müthiş avukat övgüsü alacağından kuşku duymam.

Alıntı:
Ayrıca İstabul'a geldiğimde gelip büronuzu kontrol edeceğim.
Haberiniz olsun.

Şeref verirsiniz. Haber verdiğiniz iyi oldu, ben paralarımı harcayayım.

Saygılarımla.
Old 18-10-2007, 19:50   #25
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Benim olayımda tam tersi oldu;

Müvekkile parayı tahsil ettiğimi belirttim (nasıl tahsil ettiğimi biliyordu). Cevabı: Haksızlık ettin benim borçlum belediye değildi, benden bu parayı faizi ile isterlerse ne olacak oldu. Alma o zaman parayı iade edelim işleyecek faizi de ben öderim dedim. Elde olan para iade edilir mi dedi.

Bu çerçevede sizin de çaldığım paranızı korayddan talep etmeniz gerekecek Çünkü para onda. Benle tartışmaktan vaz geçin. Paranız Koreyed da. Davanızı ona karşı açın. Nasıl bir dava açacaksınız?
Old 18-10-2007, 19:56   #26
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler

Sayın demirel;

Zaten sorun burada,
Bankalar sözkonusu olunca Yargıtay yasayı olması gerekenden farklı yorumluyor. Benim niyetim de bu konunun teorik olrak ve uygulama açısından tartışılması.
Old 04-01-2008, 12:26   #27
sosyal1

 
Varsayılan BK 63. maddesi

Merhaba.
Bence bu tartışmada en fazla dikkati çeken konu BK. nun 63. maddesidir. Nedensiz zenginleşen kişi, mal varlığındaki artmayı kendi yararına harcamadığını ispat etmek zorundadır. Sebepsiz zenginleşme davası hiç bir koşula bağlı değildir çünkü önemli olan ortaya çıkan fiildir yani hak ehliyetine sahip olmak dava için yeterlidir. İster iyiniyetli yada olmasın herkes ortaya çıkan fiile göre malındaki artmayı geri vermek zorundadır.
Bence Kooparatif aldığı parayı kendi yararına olmayan bir sebebe göre harcadığını kanıtlayamadığına göre sebebsiz zenginleşmiş ve artmayı geri vermek zorundadır.
Ayrıca banka bu parayı nedensiz kooparatifin hesabına yatırdığına göre BK. 61, 62 ye dayanacak olan bankadır çünkü parayı haten hesaba aktaran bankadır.

Aklımda değil fakat bu görüşlerimi destekleyen yargıtay kararları biliyorum size lazım olacaksa gönderebilirim
Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Borcun Nakli-harici Oto Satışı-nedensiz İktisap... Av. Bülent Sabri Akpunar Borçlar Hukuku Çalışma Grubu 14 17-01-2011 13:41
Sebepsiz Zenginleşmede Zamanaşımı sosyal1 Hukuk Soruları Arşivi 14 05-02-2007 12:55
İlamsız İcranın Nedensiz Yapılabilmesi niliş Meslektaşların Soruları 1 26-10-2006 20:55
Üçlü Protokole Karşı İmza Kampanyası Av.Habibe YILMAZ KAYAR Adliye Duvarı 0 24-01-2003 23:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08225012 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.