Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Mera + Belediye + Şahsa Satış + Hazine Tapu iptali

Yanıt
Old 07-02-2011, 17:03   #1
Av.Serhat Doğan

 
Mutsuz Mera + Belediye + Şahsa Satış + Hazine Tapu iptali

Sözkonusu g.menkul, kadastro öncesi zabıt defterlerinde 13 dekarlık mera statüsünde.
Genel Kadastro geçerken yine 13 dekar olarak mera vasfıyla belediye adına kaydediliyor.
Belediye, bu gayrımenkulü 1978 yılında (zaten fiilen yıllardır şahsılar kullanıyor gerekçesiyle) kullanan şahıslara satıyor.
Bu yeri de kapsayan imar planı 1987 yılında Bakanlık izniyle kesinleşiyor.
Hazine, 2011 yılında dava açıyor, kısaca diyor ki; “Yargıtay Kararları gösteriyor ki belediye adına yapılan tescil devretme hakkını havi bir tescil değildir; dolayısıyla 3. Kişilerin iyiniyetli iktisabından sözetmek mümkün değildir. Meraların şahıs arazisi olamayacağı hükmü de açıktır. Tapunun kişiler adından iptali ile hazine adına tesciline… diyor.
Tapu iptali önlemek için bir yol olabilir mi? (Ben çare yok gibi görüyorum ancak bir umut diyorum)
Tapunun iptali önlenemiyorsa tazminat belediyeden mi hazineden mi talep edilecek? (ben belediyeden isteneceği hususunda güçlü bir kanaate sahibim)
Tapu iptal ve tescil davasına karşı açılacak bir karşı dava ile
1) Tapunun iptali davasının reddine deyip
2) (zaman kaybetmemek için) dava kabul edilecekse tazminat talep edilmesini nasıl karşılarsınız?
Teşekkürler.
Old 07-02-2011, 17:10   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Aşağıdaki kararda bahsi geçen 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinde 5334 sayılı Kanunla 20.04.2005 tarihinde yapılan değişikliği bir inceleyin isterseniz.



Alıntı:

<H4>T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/11222

K. 2006/14814

T. 12.12.2006

• TAPU İPTAL VE TESCİL ( Dava Konusu Taşınmazın Evveliyatının Mera Olduğu İddiası - 01.01.2003 Tarihinden Önce Mera Olarak Kullanımı Mümkün Olmayan Yerlerin Beldiye ve Kamu Kuruluşların Adına Tescillerinin Bedelsiz Devam Edeceği )

• YARGILAMA GİDERLERİ VE HARÇLARI ( Kural Olarak Davada Haksız Çıkan Tarfa Yükletileceği - Dava Açıldığında Davasında Haklı Olmasına Rağmen Sonradan Yürülüğe Giren Yasal Düzenlemeye Göre Haksız Çıkan Tarafa Yargılama Giderlerinin Yükletilemeyeceği )

• DAVA AÇILDIĞINDAKİ MEVZUAT VE İCTİHAT DURUMUNA GÖRE HAKLI OLAN TARAF ( Sonradan Yürülüğe Giren Yasa veya İctihadı Birleştirme Kararı Gereği Haksız Olması - Yargılama Giderlerine Mahkum Edilemyeceği )

4342/m. Geç.3

1086/m. 417


ÖZET : Yargılama giderleri ve harçları kural olarak, davada haksız çıkan ( yani aleyhine hüküm verilen ) tarafa yükletilir. Ancak; dava açıldığı sıradaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren ( geçmişe etkili ) yeni bir yasa hükmü veya yeni bir İçtihadı Birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkarsa, davada haksız çıkmış olmasına rağmen yargılama giderlerine mahkum edilemez.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.3.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.5.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı Hazine, davalıya ait 106 ada 8 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının mera olduğunu ileri sürerek tapu iptali ile tescil istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hükmü, davacı Hazine vekili temyiz etmiştir.
1- Uyuşmazlık konusu 106 ada 8 parsel sayılı taşınmazın öncesi dava dışı Helvadere Belediyesi Tüzel Kişiliğinin merası olan 608 parsel sayılı taşınmazdan gelmektedir. Davalı bu taşınmazı 28.4.1998 tarihinde belediyeden satış suretiyle edinmiştir. Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yerde imar planlarının 11.10.1996 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın bulunduğu yerde 4342 sayılı mera kanunu çerçevesinde mera teknik ekiplerince yapılan tespit ve tahdit çalışmaları sonucunda mera komisyonu tarafından dava konusu taşınmazın mera olarak değerlendirilmediği, teknik anlamda mera olarak kullanımının mümkün olmadığı ve yerleşim yeri olarak işgal edildiği görülmektedir.
4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinde 5334 sayılı Kanunla 20.04.2005 tarihinde değişiklik yapılmış ve bu değişiklikle Hazine adına tescili gereken 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescillerinin bedel talep edilmeksizin aynen devam edeceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, dava konusu taşınmaz önce dava dışı belediye adına tescil edilmiş, davalı taşınmazı belediyeye bedel ödeyerek 28.4.1998 tarihinde satın almıştır. Davalı Yasanın geçici 3. maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen adına doğrudan tescil yapılan gerçek yada tüzel hukuk kişisi olmadığından Hazineye bir bedel ödemesi gerekmez. Hazinenin belediyeden isteyemeyeceği bir bedeli taşınmazı belediyeye bedel ödeyerek satın alan davalıdan da talep etmesi düşünülemez. Bu bakımdan mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru olduğundan davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.
2- Yargılama giderleri ve harçları kural olarak, davada haksız çıkan ( yani aleyhine hüküm verilen ) tarafa yükletilir. Ancak; dava açıldığı sıradaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren ( geçmişe etkili ) yeni bir yasa hükmü veya yeni bir İçtihadı Birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkarsa, davada haksız çıkmış olmasına rağmen yargılama giderlerine mahkum edilemez. Dava, 18.03.2004 tarihinde açılmış, dava açıldıktan sonra 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi önce 5178 sayılı kanunla 27.05.2004 tarihinde değiştirilmiştir. Bu değişiklik uyarınca, dava konusu taşınmazın emlak ve rayiç bedellerinin toplamının yarısı üzerinden taşınmazların halen maliki olan kişilerce Hazineye bedel ödenmesi gerekli ise de; anılan yasa yargılamalar sırasında ikinci kez 20.04.2005 tarihinde 5334 sayılı yasa ile yeniden değiştirildiğinden az yukarıda açıklandığı üzere Hazineye bedel ödenmesi gerekmez. Ne var ki; Davanın açıldığı tarihte davacı Hazine davasında haklı olup, anılan yasa yargılamalar sırasında yürürlüğe girdiğinden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilerek davacı yararına vekalet ücretine hükmolunması gerekir. Mahkemece bu yönün göz ardı edilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda ( 1. ) bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, ( 2. ) bentte yazılı nedenlerle hükmün davacı Hazine yararına BOZULMASINA, 12.12.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. yarx
</H4>
Old 07-02-2011, 17:45   #3
Av.Serhat Doğan

 
İnceleme

geçici 3. maddede:
Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera "yaylak ve kışlak" olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerler"
diyor.

Bizim olayımızda g.menkullerde yapılaşma yok. Meyve bahçesi olarak kullanılıyor. Bazı bahçelerin içinde bahçe evi olarak kullanılan evler de var.

imar planı içinde kalıp mera olarak kullanılmıyor olması yeterli mi yoksa yapılaşma olması gerekiyor mu ki bidiğim kadarıyla tebliğde yapılaşma olmuş olması şartı aranıyor.
Old 08-02-2011, 09:49   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av. itidal
imar planı içinde kalıp mera olarak kullanılmıyor olması yeterli mi yoksa yapılaşma olması gerekiyor mu ki bidiğim kadarıyla tebliğde yapılaşma olmuş olması şartı aranıyor.
Sayın av.itidal

"Meranın yerleşim yeri olarak işgal edilmiş olması" koşulu aranıyor:

1- 10.8.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan MİLLİ EMLAK GENEL TEBLİĞİ (Sıra No: 299) gereğince Geçici 3.maddenin uygulanması için, ilgili meranın şu şartları taşıması gerekmektedir:
a) Meranın, maddede yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 03.05.2005 tarihi itibariyle belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde bulunması gereklidir. Bu tarih itibariyle köy sınırları içerisinde bulunan veya bu tarihten sonra belediye ve mücavir alan sınırları içerisine alınan meralarda bu madde hükümleri uygulanmayacaktır.
b) Meranın, 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşmiş imar planı içerisinde kalması gereklidir. Bu tarihten sonra imar planı içerisine alınan veya imar planı bulunmayan yerlerdeki meralarda, bu madde hükümleri uygulanmayacaktır. İmar planından maksat, her tür ve ölçekteki plan, yani nazım, uygulama veya mevzi imar planıdır.
c) Meranın, yerleşim yeri olarak işgal edilmesi, yani bu şekilde kullanılması, yerleşim ve işgal durumunun da 01.01.2003 tarihinden önce olması gereklidir. Bu tarihten sonra işgal edilerek yerleşim yeri olarak kullanılan meralarda, bu madde hükmü uygulanmayacaktır.
d) Meranın, mera olarak kullanımının teknik açıdan mümkün olmaması gereklidir. Bu husus, 4342 sayılı Mera Kanununda belirtilen mera komisyonunca tespit edilir.”


2- Aşağıda sunulan Yargıtay Kararına göre de üç koşulun birlikte bulunması gerekir:
“Davada öncesi mera olan bir taşınmazın tescili için mera nitelikli taşınmazın:
- 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içerisinde kalması
- bu yerlerin yerleşim yeri olarak işgal edilmesi
- mera olarak kullanımının teknik açıdan artık mümkün olmaması gerekir.
Bu koşullardan birinin yokluğu halinde belediye adına ve satış suretiyle davaya dahil edilen şahıs adına yapılan tescil yolsuz tescil sayılacağından hazine kaydın iptalini isteyebilir.”

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/1750
Karar: 2008/2915
Karar Tarihi: 10.03.2008
Dava: Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.01.1996 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; 18934 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın reddine dair verilen 20.09.2007 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: Dava, öncesi mera olarak sınırlandırılan taşınmazın 2981 sayılı yasa uygulamasıyla davalı belediye adına tescilinden sonra belediyenin satımı sonucu davaya dahil edilen Nuri Ayçiçek adına tescil edilen 18934 ada 1 parsel sayılı 350 m2 arsa cinsi ile kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen 13.02.2006 tarihli karar davacı Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairemizce dava konusu 18934 ada 1 parsel sayılı taşınmazla ilgili 4342 sayılı Mera Kanunu'nun geçici 3. maddesi gereğince inceleme ve araştırma yapılması yönünden 18.09.2006 tarihinde bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulup 27.02.2007 tarihinde keşfen yapılan inceleme sonucu, keşif rapor ve krokisine göre taşınmazın 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planında sanayi olarak ayrılan saha içersinde kaldığı, etrafında sanayi yapılaşmasının olduğu dava konusu 18934 ada 1 parsel üzerinde moloz yığılı olduğu, çevresindeki yapılaşma ve konum itibariyle meralık vasfını kaybettiği ve mera olarak kullanım olanağı bulunmadığının saptandığı nedeniyle 18934 ada 1 parsel taşınmaz hakkındaki davanın 20.09.2007 tarihinde reddine karar verilmiştir.
Davacı Hazine vekili kararı temyiz etmiştir.
Davada öncesi mera olan bir taşınmazı 4342 sayılı Mera Kanunu'nun değişik geçici 3. maddesinde yararlanılarak tescili için mera nitelikli taşınmazın 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içerisinde kalması bu yerlerin yerleşim yeri olarak işgal edilmesi mera olarak kullanımının teknik açıdan artık mümkün olmaması gerekir. Bu koşullardan birinin yokluğu halinde belediye adına ve satış suretiyle davaya dahil edilen şahıs adına yapılan tescil yolsuz tescil sayılacağından hazine kaydın iptalini isteyebilir. Olayda her ne kadar, ziraat ve inşaat mühendisi uzman bilirkişilerin 27.02.2007 tarihli keşif raporlarında taşınmazın mera olarak kullanılmasının olanaklı bulunmadığını saptamış ise de, imar planında bu parsel üzerinde yoğun yerleşim amaçlı yapılaşma olmadığı bu parselin imar planında sanayi olarak ayrılan saha içersinde kaldığı etrafında sanayi yapılaşmasının olduğu dava konusu 18934 ada 1 parsel üzerinde yerleşim amaçlı yapılaşma bulunmadığı bu nedenle yoğun yerleşim alanı özelliği göstermeyen bu parselin belediye adına tesciline olanak bulunmadığı, yasanın aradığı <yerleşim yeri olarak işgal> koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle belediye adına ve satış suretiyle şahıs adına yapılan tescil işleminin yolsuz tescil niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece vurgulanan bu olgu gözden kaçırılarak öncesi mera olan bir taşınmazın 4342 sayılı Mera Kanunu'nun geçici 3. maddesi hükmünce belediye adına tescilinde aranan tek koşul taşınmazın imar planı kapsamında kalması ve mera olarak kullanma olanağı bulunmadığı koşulu yeterli imişcesine davanın reddedilmesi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 10.03.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
(Kaynak: Sinerji)

Saygılarımla


Old 08-02-2011, 23:52   #5
Gaspıralı

 
Varsayılan

Konuyu sırasıyla değerlendirmek gerekir.

1) Yerleşim yeri olarak kullanıladığı için geçici 3. maddeden yararlanılması mümkün değildir. Taşınmazlar üzerinde bir kaç ev bulunması da bu alanın yerleşim yeri olarak kullanıldığını göstermez.

2) Ancak burada Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresi söz konusudur. Bu maddede yapılan değişiklikle 1o yıllık sürenin "taşınmazın niteliğine bakılmaksızın uygulanacağı" hüküm altına alındığı için kamu malı olan meralar açısından da bu süre geçerlidir. Kadastrosu 1978 yılından önce yapıldığına göre bu süre de dolmuş demektir.

Bu yoldan sonuç alınamazsa bir yandan belediye aleyhine tazminat davası değil, sebepsiz zenginleşme davası açılabilir.

Bir yandan da tapu sicilinin tutulmasından dolayı devletin sorumluluğuna gidilebilir. Burası belediye adına tescilli olduğuna göre tapu sicil müdürlüğünün şahıslar adına yapılan tecili yapmaması gerekirdi.

İyi çalışmalar dilerim
Old 20-04-2011, 13:45   #6
Av.Elif ULU

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım,
Mera olan bir taşınmazın, 1993 tarihinde belediyeden iki şahsa satışı sonrasında, 2001 tarihinde açılan tapu iptal ve tescil davası ayrı ayrı aleyhe sonuçlanmıştır. Kararlardan biri 2004 diğeri 2008 yılında kesinleşmiştir. Burada belediyeye açılacak alacak davalarında zamanaşımı nedir? Davaları ayrı ayrı mı açmam gerekir? Şimdiden teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadastro sırasında mera olarak kayıt edilmiş belediye malı ispiniidi Meslektaşların Soruları 0 15-10-2010 23:44
tapu iptali ve tescil hazine adına dava kime karşı açılmalı lawyer beyaz Meslektaşların Soruları 1 22-06-2010 15:37
hazine aleyhine açılan tapu iptali tescil davasında yargılama giderleri ali kılıç Meslektaşların Soruları 1 13-01-2009 12:54
gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi-tapu iptali ve tescili levent1936 Meslektaşların Soruları 2 04-01-2009 17:10
M.k 713/2 e göre tapu iptali ve tescil, 20 yıllık süreden sonra intikal ve satış Av.Adem Eyidoğan Meslektaşların Soruları 1 03-04-2007 09:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07684708 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.