|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
24-11-2006, 03:02 | #1 |
|
Sahiden orman mı burası? (Tapulama ve orman kadastrosu geçmiş)
Bölgeden 1960 yılında tapulama geçmiş. Senetli ya da senetsizden tapular verilmiş. Tapulama öncesinde orman tahdidi belirlenmiş. Şuralar ormandır, buralar kişilere aittir denmiş. İmar planı hazırlanıp, tarla-bahçe durumundaki yerler arsa haline gelmiş...
- Bütün bu uygulamalara güvenen yurttaşlar mülkleri alıp/satmışlar. Üzerine villalar apartmanlar inşaa etmişler. - Tüm bunlardan sonra; Orman İdaresi bir hava fotoğrafı bulmuş ve "bu yerler ormandır.. " deyip davalar açmış tapuların iptali için. Yapılan yargılama içinde raporlarda %4-5 eğim olduğu, arazi üzerinde yapılaşma olduğu, toprağın tipik tarım arazisi özelliği taşıdığı.. vs. tespit edilmiş.. - Yargıtay 20.HD.'si diyorki "Buralar ormandır." ... Dolayısı ile tapuların iptali üst üste gelmiş.. Yüzlerce insanın, gerek kendi yaşamları boyunça elde ettikleri ve gerekse atalarından bu yana kullandıkları taşınmazları bir anda orman olmuş... - 1) Sahiden de buralar orman olarak kabul edilebilir mi? Bir hava fotğrafı bunun için yeterli mi? 2) Orman olarak kabul edilse bile, tapulama. orman kadastrosu, imar işlemi vs.. Hepsi de birer idari işlem. Bu işlemler esnasında o hava fotoğrafını esas almayan idare bunca zarardan sorumlu değil mi? 3) Mağdur durumdaki yüzlerce insanın binlerce dönüm taşınmazları ve bu taşınmazlara yaptıkları harcamaları için ne yapılabilir? Saygılarımla.. |
24-11-2006, 03:27 | #2 | |||||||||||||||||||
|
Dediğiniz gibi mağdur bu kadar çok ise devlet hapı yutar.
|
24-11-2006, 03:32 | #3 |
|
Gel sen bu durumu 20.HD'sine anlatabil üstad...
Yazdığım yer kuzey alanya imar planının yaklaşık %40'ını kapsayan bir alan... Hemen her 500-600 m2'sinde 500.000.-800.000.YTL ederinde villalar var. Bir çok kişi de buralardan benzer yapılaşmalar için taşınmaz satın almış; ancak yapılaşmaya gidemiyor. |
26-08-2009, 03:13 | #4 |
|
Orman Kadastrosu ve aplikasyon sorunu
Konunun ilk gündeme gelmesinden itibaren epeyce zaman geçmiş olmasına rağmen, önemine binaen tekrar gündeme gelmesinin yararlı olabileceğini düşündüm. Çünkü bu tür davalarda, dava kesinleşmiş olsa dahi halen yapılabilecek bir şeyler olabilir;
Olayda 1960’dan önceye ait orman kadastrosu olduğu belirtiliyor. Bu tarihten önceye ait orman kadastrosuna ait sınırlar çoktan arazide kaybolmuştur. Çok büyük ihtimalle, 1973’te yürürlüğe giren 1744 S.Y.dan sonra ve hatta 1984’te yürürlüğe giren 2896 sayılı yasalar gereğince buralarda, 2. Md. ve 2/B (6831 S. Orman K.) Md. uygulamaları ile orman dışına çıkarma işlemleri olmuştur. Bu uygulamaları yapabilmek için de, usul olarak, Or. Kadastro Komisyonları önce ilk orman tahdidinin aplikasyonunu yapmışlardır. Ve konunun en önemli noktası da bu aplikasyon uygulamasıdır. Aplikasyon, ilk tahdide ait, açı-mesafe değerleri, krokiler, haritalar ve tutanaklara göre, orman sınırının arazide yeniden, ilk tespit edildiği şekilde, arazide belirlenmesidir. Özellikle 1980 yıllarından önceye ait kadastro çalışmalarının belgeleri, uygulanması (aplikasyonu) oldukça zor çalışmalardır. Bu nedenle, gerek Or. Kadastro Komisyonlarının yaptıkları aplikasyonlar, gerekse bu aplikasyonları esas alan Bilirkişi raporlarının çok büyük bir bölümü hatalıdır. Ancak bunların hatalı olduğunu kimse bilmediği için, o şekilde kesinleşir, kalır. Ne var ki, maddi hataya dayalı olarak verilen kararlar (Yargıtay Kararı olsa dahi) geçerliliğini yitirir. Bu nedenle, özellikle konunun uzmanı bir orman mühendisi tarafından yapılacak kontrol sonucu, geçerli orman sınırı olarak kabul edilen sınırın hatalı olduğu görülür ise, yeniden dava açma hakkı doğacaktır. Sayın İbreti, bir hava fotoğrafı, bir yerin orman olduğunu kanıtlamaya yeterli delil oluşturur mu? Diye sormuş. Evet Hava fotoğrafı yeterli delil sayılır. Ancak, hava fotoğrafına sıra gelmeden, asıl geçerli belgeler, ilk orman tahdidine (kadastrosuna) ait belgelerdir. Şayet, kadastro belgelerinin uygulanabilirliği yok ise, o taktirde hava fotoğrafına bakılır. Hava fotoğrafı incelemesi ise çok hassas bir konudur. Gerek kadastro dosyalarında, gerekse dava dosyalarında hava fotoğrafı ile ilgili hiçbir belge yoktur. Güya, çoğaltılması yasak olduğu için dosyalara konulmaz. Halbuki gerçek daha farklı. Hava fotoğrafı üzerinde dava konusu yeri, koordinata dayalı olarak, büyütülmüş şekilde, ortaya koyabilmek apayrı bir uzmanlık konusudur. O nedenle, Mahkemelerde Bilirkişilerin, fotoğraf incelemesi ile ilgili, sadece yazılı beyanlarına dayalı olarak verdikleri raporun, mahkemelerce de geçerli sayılması, gerçeğin o şekilde olduğunu göstermez. Saygılarımla |
07-12-2009, 11:06 | #5 |
|
Konuyla ilgili bir olay da müvekkilimin başına gelmiş.Müvekkilimin babası yaklaşık 40 sene önce Ayvalık'ta "daha o zamandan!" "DEVLETİN TAPUSU"NA GÜVENEREK tapulu-"İMARLI" 1500 metre arsa satın alıyor..Yıllar geçiyor..Arsanın etrafı evlerle doluyor..Konum itibariyle müvekkilin arsası ve diğer evler, ÜST TARAFI ORMAN OLAN asfalt yolun "ALT TARAFINDA" (arada yol var) kalmakta..Bu arsaya Orman İdaresi "orman tahsis sahası" nitelemesi yaparak ve bu gerekçeyle müvekkilim aleyhine dava açıyor ve davayı kazanıyor.(Daha sonra çevredeki diğer evlerin malikleri aleyhine de davalar açılıyor, kazanılıyor) İşin ilginci ise, hala bu yerin vergilerini müvekkilim ödemekte!! SOrum ise şu: Önceden kaybedilmiş davaya rağmen,en azından ödenen vergilerin iadesi sebebiyle bir dava açılabilir mi? Ya da, yine önceden kaybedilmiş davaya rağmen, kamulaştırma temelli bir talep ileri sürülebilir mi?
|
08-12-2009, 12:27 | #6 |
|
Sayın Taner, Devletin tapusuna güvenerek, 40 sene önce satın alınan bir arsanın, evveliyatının orman olduğu iddiasıyla açılan dava sonucunda, ellerinden alındığını söylemiş. Davanın detayı ile ilgili bilgi verilmediği için yorum yapmak mümkün değil. Ancak, dava konusu mahalde eskiye ait bir orman kadastrosu var ise, 26.08.2009 tarihli yukarıdaki yazımı tekrar okumasını tavsiye ediyorum.
Sorduğu sorulardan uzmanlık sahamıza giren, “Kamulaştırma temelli dava açılabilir mi?” sorusu ile ilgili olarak; Kanaatimizce böyle bir dava açılamaz. Zira, dava konusu yer mahkeme kararı ile “Devlet Ormanı” olarak tescil edilmişse, burası zaten kamu malı olmuş oluyor. Yasaya göre, hukuken devlet ormanı olan bir yerin, alınıp-satılması ya da özel mülke konu olması hiçbir şekilde mümkün değil. Ancak şöyle bir tavsiyede bulunulabilir. Dava konusu köy ya da kasabada, 2/B çalışması yapılması talep edilebilir.(Muhtarlık veya Belediye olarak, Orman Genel Müdürlüğünden) Bu taktirde, 1981 yılından önce orman vasfını yitirmiş olan yerler, Hazine adına, orman sınırları dışına çıkarılır. Bu çıkarma işlemi sırasında işgalcinin kimliği de kayıtlara geçmektedir. Bu haliyle Hazineye ait bir yeri (gerekirse ecri misil ödemek suretiyle) şagil kullanmaya devam eder. Bu tür 2/B sahalarının işgalcilerine satılması konusu zaten uzun zamandır hükümetin gündeminde. Yakın veya uzak bir zamanda kişi burasının sahibi olabilir. Ancak orman vasfı devam ederken işgalin sürdürülmesi halinde, suç işlenmiş olur. |
30-12-2009, 15:37 | #7 |
|
Merhabalar,bu konuyla ilgili bir sorunda bana geldi bugün.Vatandaş biri hazineye ait olmak üzere ve diğeri 1985 de orman sınırları içine alınmış,ancak görünürde orman olmayan iki taşınmaz için yıllarca ecr-i misil ödemiş.Şimdi ne yapacam diyor?
Şimdi bu vatandaş ne yapabilir?Burasının orman sınırlarından çıkarılmasını mı talep edecek?Ya da ödediği paraları geri mi isteyecek? |
30-12-2009, 19:25 | #8 |
|
20. Hukuk Dairesinin "Orman Sayılma uygulamasını" savunmak mümkün değil. Kaldı ki hukukun tüm yerleşmiş kurallarını yok sayarak, yerel mahkemelerin tüm tespitlerini/bulgularını, bilirkişi raporlarını ihmal ederek "burası orman sayılmalıdır" şeklinde hüküm verir şekilde bozma yapıyor. Orman Kadastrosu yapılmış ve orman alanı dışında kalan taşınmazlara ilişkin açtığımız davalardan 20. Hukuk Dairesini gidenler yukarıda anlattığım şekilde bozulduğu gibi "Orman Tahdidine itiraz davalırında da aynı uygulama yapılıyor.
Artık son nokta AİHM'ne kişisel başvuru yolunha gittim ve iki adet başvuru yaptım. Muhtemelen bu sayı onlarla ifade edilecek yakında. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hangi Orman Kanunu Geçerliymiş! | Av.Suat Ergin | Hukuk Haberleri | 28 | 21-07-2009 13:28 |
orman kanununa muhalefet suçlarında ceza zamanaşımı | avsel | Meslektaşların Soruları | 1 | 07-01-2007 12:16 |
Orman alanında vahidi fiyat ile kesim imal nakliye | avmehmetdemir | Meslektaşların Soruları | 1 | 13-09-2006 13:19 |
Tapulama Dışı Bırakılan Alanlar | kadir | Meslektaşların Soruları | 2 | 10-05-2005 18:53 |
Orman Kanunu... | Av. Hulusi Metin | Hukuk Sohbetleri | 2 | 11-05-2002 07:35 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |