Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Sigorta Şirketlerinin Keyfi Uygulamalarına Yönelik Yaptırımlar

Yanıt
Old 29-10-2008, 22:56   #1
Av.Selim HARTAVİ

 
Olumlu Sigorta Şirketlerinin Keyfi Uygulamalarına Yönelik Yaptırımlar

Sn Meslektaşlarım

Güncel olarak karşımıza çıkan ve çoğunlukla sigorta şirketlerince bir takım keyfi uygulamalarla her gün karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu konuda sigorta şirketlerinin keyfi uygulamalarının önlenmesi, mağdurların mağduriyetlerinin giderilmesi gerekirken daha fazla mağdur edilmesine olanak verilmemesi ve sigortacılık etik kurallarına uygun davranılması gerektiği kanısındayım

Bilindiği üzere her meslek grubunun kendi dalında etik kuralları vardır. Tıpkı ticaretle iştigal eden bir kimsenin basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği gibi veya Avukatlık yapan bir avukatın Avukatlık Meslek Etiği Kuralları içerisinde hareket etmesi... gibi, yani kısacası herkes yasalara ve yürürlükteki mevzuata uygun davranmak zorundadır.

Örneğin; Trafik Kazalarında meydana gelen maddi ve bedensel zararlara ilişkin mağdurların talepleri yönünden sigorta şirketlerine yapılan başvurularda sigorta şirketleri çoğunlukla meydana gelen zararları ödemekten kaçınmakta veya ciddi anlamda gereksiz sorunlar çıkarmaya çalışmaktadır. Konunun daha geniş bir çerçevede ele alınması bakımından uygulama da karşı karşıya kaldığımız sorunlardan bir kaç tanesini buraya aktarma gereği hissediyorum.

  • Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarına göre Teminat içinde kalan bir durumun teminat dışındaymış gibi değerlendirilerek mağdurların taleplerinin reddedilmesi. Örneğin kaza anında ölen ve yaralanan şahısların sürücü tarafından hastaneye kaldırılması nedeniyle sürücüsünün tespit edilemediğine dair trafik ekiplerince tutulan kaza tespit tutanaklarında yapılan başvurularda söz konusu zararların teminat dışında kaldığına dair red yanıtları. (her ne kadar olaydan sonra cumhuriyet savcılığı kanalıyla yapılan soruşturma da araç sürücüsü tespit edilmiş olsa dahi yine bu konuda sigorta şirketleri savcılık soruşturmasını dikkate almayarak ödeme taleplerini reddetmektedir.)
  • Sigortacının ihbar tarihinden itibaren geç eksper görevlendirmesi, yasa, yönetmelik ve genel şartlarda belirtilen süre içerisinde ödeme yapmaması mağdurların zararlarının sürüncemede bırakılması
  • Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına karşı keyfi uygulamalara gidilmesi özellikle son dönemlerde tek taraflı ölümlü kazalarda araç sürücüsünün ölmesi nedeniyle yapılan başvurularda bazı sigorta şirketleri hak sahibi mağdurlara ödeme yaparak bazılarının da söz konusu ödemelerin yapılamayacağını, teminat dışında kaldığına dair uygulamaların arttığını görmekteyiz.
Bu tür uygulamalarla ilgili öncelikle 5684 Sayılı SİGORTACILIK KANUNU nun 7/c md sinde belirtilen “Sigortacılık mevzuatına aykırı uygulamalar sonucunda sigorta sözleşmesi ile ilgili kişilerin hak ve menfaatlerinin tehlikeye düştüğünün anlaşılması,halinde sigorta şirketlerinin ruhsatlarının iptalini gerektirecek eylemler içerisinde olduğu sonucunu doğurduğunu düşünüyorum.

Siz değerli Meslektaşlarımın görüş ve önerilerine açmak istiyorum bu konuyu

Av. Selim HARTAVİ

Saygılarımla
Old 05-11-2008, 11:40   #2
av.onur

 
Karar

Merhaba kısaca değinmek isterim yazdıklarınıza selim bey.

Alıntı:
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarına göre Teminat içinde kalan bir durumun teminat dışındaymış gibi değerlendirilerek mağdurların taleplerinin reddedilmesi. Örneğin kaza anında ölen ve yaralanan şahısların sürücü tarafından hastaneye kaldırılması nedeniyle sürücüsünün tespit edilemediğine dair trafik ekiplerince tutulan kaza tespit tutanaklarında yapılan başvurularda söz konusu zararların teminat dışında kaldığına dair red yanıtları. (her ne kadar olaydan sonra cumhuriyet savcılığı kanalıyla yapılan soruşturma da araç sürücüsü tespit edilmiş olsa dahi yine bu konuda sigorta şirketleri savcılık soruşturmasını dikkate almayarak ödeme taleplerini reddetmektedir.)

-Bu hususta zorunlu trafik sigortası ile pek bir ilgi göremedim. Zira sigortalı araç sürücüsünün tespit edilemediği durumlarda Kasko sigortası için Sigorta şirketlerince araştırma ya da red sebebi yapılabilecekken trafik sigortasından mağdurun başvurusuna karşılık bir red sebebi olarak pek de rastladığım bir şey değil açıkçası. Zira trafik sigortacısı Zorunlu sigorta türlerinden araç işleteninin hukuki sorumluluğunu genel şartlar çerçevesinde üzerine almış bir kurumdur.

Eğer başka bir açılım gerekmekte ise: İşletenin hukuki sorumluluğunu kusuru oranında ödeyecek olan Trafik sigortacısı sigortalısının kusurlu olması durumunda ödeme yapacağı için trafik ekipleri de sürücü firar bir kazada genelde kusur oranı belirtmedikleri için sigortalısının kusurunu bilemeyen sigortacı da böyle bir cevap vermiş olabilir. Yani asıl mesele araç sürücüsünün tespit edilememesi değil de kusurunun belirli olmaması olabilir. Ancak geri dönüşlerde size yanlış kavram ve izah ile konu yanlış aksettirilmiş olabilir. Burada takdir edersiniz ki her sigorta şirketinin her elemanının da aynı kalifikasyonda olmasını bekleyemiyoruz. Zira Türkiye şartları, eğitim ve ücret durumunda her kurum, şirket ve platformda rastlanılan bir sorundur bu.

Somut olayı bilebilirsek bu konudaki asıl sorunu saptayabiliriz.

Alıntı:
Sigortacının ihbar tarihinden itibaren geç eksper görevlendirmesi, yasa, yönetmelik ve genel şartlarda belirtilen süre içerisinde ödeme yapmaması mağdurların zararlarının sürüncemede bırakılması

-Kanımca bu husus da mal sigortaları, yangın, hırsızlık ve dahili su hasarı gibi dosyalarda yaşanılan bir problemdir. Bu husus doğru olabilir. Ancak şu şekilde yaklaşmak gerekirse;

Sigorta şirketleri de gelen talepleri insanlar vasıtası ile inceleyen, o insanların tayin etmesiyle ekspere talimat gönderen, eksperin servise ulaşması, rapor tanzim etmesi, genel müdürlüğe iletmesi, raporun incelenmesi gibi daha burada sayamayacağım bir çok süreci takip eden kurumlardır.

Türkiyede ortalama olarak sigorta şirketlerine her gün ulaşan hasar ihbarı oranlarını izlerseniz ne kadar büyük bir yoğunluğun olduğunu ve ttk daki 8 günlük sürenin esasında gerçekte hiç de realistik bir süre olmadığını görürsünüz. Tabiidir ki sigortalılara en hızlı ve en güvenilir hizmetin verilmesi her zaman esas olmalıdır. Örnek olarak bu süre eğer tüm evraklar tamamsa 8 gün değil de 10- 15 güne çıkabilir. Makul gecikmelerde yoğunluk gerekçesi kabul edilebilir bir durumdur. Ancak oransız ve fazla gecikmeler ve sigortalıya geri dönüşlerin yetersizliği ve dosya sorumlusunun ilgisizliği tabiidir ki yanlıştır. Bu tür durumlarla karşılaşıldığında bütün sigorta şirketleri için dosya sorumlusunun bir üst merciine konuyu ileterek sonuç alabilirsiniz. Şirketlerin şikayet servisleri de oldukça ilgilidir ve genelde direkt olarak genel müdüre bağlı olduklarından hızlı sonuç alabilirisiniz. Hiç sonuç alamazsanız resmi makamlar da bellidir. Ancak karşılıklı anlayış her şeyin önündedir. Zira Sigorta şirketi de bir banka değildir ki havale işlemi yapmaz. Dosyayı inceler, ekspere gönderir, sizden evrak ister, aktüere gönderir, adli tıp uzmanlarına gönderir, yanıt bekler, tetkik eder v.s.......

Alıntı:
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına karşı keyfi uygulamalara gidilmesi özellikle son dönemlerde tek taraflı ölümlü kazalarda araç sürücüsünün ölmesi nedeniyle yapılan başvurularda bazı sigorta şirketleri hak sahibi mağdurlara ödeme yaparak bazılarının da söz konusu ödemelerin yapılamayacağını, teminat dışında kaldığına dair uygulamaların arttığını görmekteyiz.

Bu 2-3 yıllık bir süreçtir Selim bey.

Yargıtay yıllardır "KİMSE KENDİ KUSURUNDAN YARARLANAMAZ" ve "TRAFİK SİGORTASINDA İŞLETENİN KENDİ ZARARLARI TEMİNAT DIŞINDADIR" ilkeleri gereği olarak maddi bedeni ayırmaksızın araç sürücü - işleteninin vefat ettiği durumlarda mirasçılarına trafik sigortasınca ödeme yapılamayacağını kabul ediyordu. Daha sonra 2005 senesinde bu görüşünü değiştirdi ve ödeme yapılması gerektiğini ve mirasçıların miras hukukundan farklı olarak sigorta hukuku içerisinde vefat eden işletene karşı 3. kişi konumunda olduklarını belirtti. Bu tabii ki hukuken hatalı bir görüştü diye değerlendiriyorum. Sayfalara sığmayacak bu konu hakkındaki çalışmaları burada geçmek gereksiz olacak ancak bu konuda başka bir tartışma açılırsa paylaşabiliriz.

Burada uygulama 2 ye ayrıldı ve bir takım şirketler Yargıtay görüş değiştirdi diye bu talepleri ödemeye başladılar. Ancak konuya hukuki bir hata olarak bakan şirketler ödemediler ve bu yolda açılan ve Yargıtay kararları ışığında aleyhe karara çıkan her dosyayı ısrarla temyiz ettiler. Yargıtay ise en sonunda özet olarak görüşünü değiştirdi ve %100 kusurlu olarak kazada vefat eden işletenin mirasçılarına ödeme yapılamayacağına karar verdi. Buna baş gerekçe olarak da hep üzerinde durduğumuz "KİMSE KENDİ KUSURUNDAN YARARLANAMAZ" ilkesini gösterdi. Zira bence şu yandan haklı bir görüştür: "TRAFİK SİGORTASI BİR FERDİ KAZA POLİÇESİ DEĞİLDİR. ÖLEN %100 KUSURLU OLARAK VEFAT ETTİĞİNDE MİRASÇILARINA YAPILAN ÖDEME, LEHTARI MİRASÇILAR OLAN BİR FERDİ KAZA SİGORTASI POLİÇESİNDEN YAPILAN ÖDEMEDEN HİÇ DE FARKLI OLMAZ."
Ayrıca kanımca miras hukukundaki külli halefiyet ilkesinin sigorta hukukundan işimize gelince ari kılmak işimize glmeyince de birleştirmek biraz hukukun tutarlılığını zedeler nitelikte gibi, ancak bu benim hukuki kanaatim tabii ki....

Yargıtayın içtihatını değiştirdiğini ve nispeten de olsa eski içtihatına döndüğü yeni kararı:

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/986 K. 2008/9410 T. 15.7.2008

� ZORUNLU MALİ MESULİYET SİGORTASI ( Aracın İşleteni ve Sürücüsünün Tam Kusurlu ve Tek Taraflı Yaptığı Kazada Ölmesi/Davalı Sigortacının Sorumluluğunun Olmadığı - Destekten Yoksun Kalma Tazminatı )

� DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( ZMMS/Davalı Sigortacının Sorumluluğunun Olmaması - Aracın İşleteni ve Sürücüsünün Tam Kusurlu ve Tek Taraflı Yaptığı Kazada Ölmesi )

� ZARARIN GİDERİLMESİ İSTEMİ ( Aracın İşleteni ve Sürücüsünün Tam Kusurlu ve Tek Taraflı Yaptığı Kazada Ölmesi - Birlikte Kusurun Varlığının İstemde Bulunanın Değil Ölenin Davranışına Göre Belirleneceği/Sigortacının Sorumluluğunun Olmadığı )

� BİRLİKTE KUSURUN VARLIĞI ( Esas İtibariyle İstemde Bulunanın Değil Ölenin Davranışına Göre Belirleneceği - Destekten Yoksun Kalma Tazminatı İstemi/Sürücünün Tam Kusurlu ve Tek Taraflı Yaptığı Kazada Ölmesi )

� SİGORTACININ SORUMLULUĞU ( ZMMS/Aracın İşleteni ve Sürücüsünün Tam Kusurlu ve Tek Taraflı Yaptığı Kazada Ölmesi - Birlikte Kusurun Varlığının İstemde Bulunanın Değil Ölenin Davranışına Göre Belirleneceği/Sigortacının Sorumluluğunun Olmadığı )


ÖZET : İşletenin ölümü nedeniyle onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından talepte bulunabilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, işletenin ( olayımızda aynı zamanda sürücü olanın ) kendi kusurundan yararlanmaması gerektiğidir. Yansıma yolu ile zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin kendilerine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olabilmeleri hukuken mümkün bulunmamaktadır. Bu itibarla destek tazminatı talebinde bulunulması halinde davalı zarar sorumlusunun, ölenin de birlikte kusuru olduğunu ileri sürerek BK�nun 44/1 nci maddesi gereğince tazminatın kusur oranında indirilmesini talep etmesi mümkündür. Zira, destekten yoksun kalma nedeniyle zararın giderilmesi isteminde bulunulması halinde birlikte kusurun varlığı esas itibariyle istemde bulunanın değil, ölenin davranışına göre belirlenir. Dairemizin son uygulaması da bu yöndedir.
Bu durum karşısında, davacıların desteği, davalının trafik sigortacısı bulunduğu aracın işleteni ve sürücüsü olan kişinin tek taraflı olarak kendisinin yaptığı kazada öldüğü, tam kusurlu bulunduğu, davalı trafik sigortacısının bir sorumluluğunun olmadığı dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm konulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye 3. Hukuk Mahkemesi�nce verilen 13.10.2006 tarih ve 2006/45-2006/320 sayılı kararın Yargıtay�ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içersindeki dilekçe, layihalar duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkillerinin desteğinin davalının trafik sigortacısı bulunduğu aracı kullandığı sırada meydana gelen kaza sonucu öldüğünü, maddi zararlarının doğduğunu ileri sürerek, poliçe limiti olan 50,000,000,000,-TL�nin 22.08.2005 tarihinden itibaren reeskort faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sigortalı aracın davacıların desteklerine ait olduğunu, işleten sıfatı bulunduğunu, tam kusurlu şekilde kaza yapıldığını, davacıların talep hakkı olmadığını, reeskort faizi isteminin yersiz bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacıların desteğinin aracın davalı tarafından trafik sigorta poliçesiyle sigorta örtüsüne alındığı, kendisi tarafından aracın kullanıldığı sırada tek taraflı meydana gelen kazada öldüğü, bu kazanın davalıya rücu imkanı tanımadığı, destekten yoksun kalma hakkının miras hakkına dayanmadığı, davalının police hükümlerine göre sorumlu olduğu gerekçesiyle, Fatma Kır için 43.819,09.-YTL. , Selim Kır için 1.657,99.-YTL ve Mehtep Kır için 4.522,92.-YTL maddi tazminatın 31.08.2005 tarihinden itibaren reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davalının , davacıların miras bırakanı ve aynı zamanda destekleri olan Salim Kır�a ait aracın trafik sigortacısı ( Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı ) olduğu, 23.07.2005 tarihinde tek taraflı meydana gelen kazada anılan desteğin öldüğü, kazanın aracın işleteni ve aynı zamanda sürücüsü olan desteğin tam kusuru ile gerçekleştiği, başka etkenin bulunmadığı hususları uyuşmazlık konusu değildir.
Trafik sigortası ( Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ) motorlu bir aracın, karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahillinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortasıdır. Trafik sigortacısının sorumluluğunun sınırı ise KTK�nun 92 nci maddesinde belirlenmiştir.
Destek zararı, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır. İşletenin yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı açıkça düzenlenmediği gibi, genel şartlarda da bu yolda bir sınırlamaya yer verilmemiştir. O halde, işletenin ölümü nedeniyle onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından talepte bulunabilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, işletenin ( olayımızda aynı zamanda sürücü olanın ) kendi kusurundan yararlanmaması gerektiğidir. Yansıma yolu ile zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin kendilerine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olabilmeleri hukuken mümkün bulunmamaktadır. Bu itibarla destek tazminatı talebinde bulunulması halinde davalı zarar sorumlusunun, ölenin de birlikte kusuru olduğunu ileri sürerek BK�nun 44/1 nci maddesi gereğince tazminatın kusur oranında indirilmesini talep etmesi mümkündür. Zira, destekten yoksun kalma nedeniyle zararın giderilmesi isteminde bulunulması halinde birlikte kusurun varlığı esas itibariyle istemde bulunanın değil, ölenin davranışına göre belirlenir. Dairemizin son uygulaması da bu yöndedir.
Bu durum karşısında, davacıların desteği, davalının trafik sigortacısı bulunduğu aracın işleteni ve sürücüsü olan kişinin tek taraflı olarak kendisinin yaptığı kazada öldüğü, tam kusurlu bulunduğu, davalı trafik sigortacısının bir sorumluluğunun olmadığı dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm konulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Alıntı:
Bu tür uygulamalarla ilgili öncelikle 5684 Sayılı SİGORTACILIK KANUNU nun 7/c md sinde belirtilen “Sigortacılık mevzuatına aykırı uygulamalar sonucunda sigorta sözleşmesi ile ilgili kişilerin hak ve menfaatlerinin tehlikeye düştüğünün anlaşılması,halinde sigorta şirketlerinin ruhsatlarının iptalini gerektirecek eylemler içerisinde olduğu sonucunu doğurduğunu düşünüyorum.


Bu bence çok ağır bir yorum olmuş. Yani bu mantıkla baktığımız zaman o zaman kapatalım 25 sigorta şirketini, kimse için sigorta güvencesi kalmasın, bu mevzuyu da böyle çözelim. Ruhsat iptali için bence gerekçe olmaktan uzak sebepler olarak düşünüyorum.

Ancak konunun özünü görmek gerekiyor.

Unutmayın ki sigorta şirketlerine başvuran herkes de aynı bilinçte değil. Derdini anlatamayan, plakasını dahi bilmeyen insanlar başvuruyor sigorta şirketlerine. Trafik sigortasından bedeni zarar için teminat limitinin tamamını talep eden avukatlar da... Yani sigortacının dosya tetkik sürecini kendi kusurundan ziyade uzatan bu tür hadiseler de sıklıkla yaşanıyor. Dolayısı ile bu ve benzeri yüzlerce durumdan dolayı oradan kaybedilen zaman tüm başvuru sahibi mağdurlara da yansıyor doğal olarak.

Oysa biz telefon ile dosya sorumlusunu aradığımız zaman karşımızdaki insanın bizim dosyamız elinde, yanında bir bardak çay, bizim telefonumuzu beklediğini zannediyoruz. O insanın yanındaki dolapta 1000- 1500 civarı dosya olduğundan bi haberiz. Neticesinde empati ile yaklaşmalıyız hadiseye.

Türkiye'de her geçen gün sigorta şirketlerini bedeni zararlarda, maddi zararlarda, kasko, yangın her türlü branşlarda dolandıran çeteler ortaya çıkarılıyor. Sigorta şirketleri senelerdir trafik sigortalarında zarar ediyorlar. Dolayısıyla alt yapı geliştirmek, daha nitelikli ve fazla sayıda eleman bulundurmak oldukça zorlaşıyor. Bunu vatandaşa (sigortalıya) yansıtarak primleri yükseltmek de mümkün olmuyor. (zira trafik sigortasında limitli serbest tarifeye yeni geçildi) Neticesinde baktığınız zaman konuyu kümül olarak değerlendirmek, konuyu etraflıca inceledikten sonra gerçek ve realistik fikirlerle çözüme katkıda bulunmak, insanlar için büyük bir nimet olan sigorta şemsiyesini nasıl toplumun geneline yayarak hem sigortalıdaki prim yükünü hafifletiriz, hem de sigorta sektörünün daha karlı ve neticesinde daha teknolojil ve nitelik bakımından alt yapısını geliştirerek hizmet kalitesini arttırırlar, bununla ilgilenmek lazım.

Dolayısı ile sektör ve sigortalıya eşit mesafede bir yerde olduğumu tekrarlayarak vatandaşa sigortacı nasıl daha iyi hizmet götürebilir, prim yükü hafifletilerek sigortalı vatandaşa en nitelikli ve kaliteli ürünü ve zarar tazmin zincirini kurmak lazım bunun bilimsel tetkiki argesine yoğunlaşmak lazım...

Özet olarak geçmeme rağmen biraz uzadı. Kusura bakmayın.

Herkese iyi çalışmalar.







Old 08-11-2008, 17:22   #3
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.onur
Merhaba kısaca değinmek isterim yazdıklarınıza selim bey.

-Bu hususta zorunlu trafik sigortası ile pek bir ilgi göremedim. Zira sigortalı araç sürücüsünün tespit edilemediği durumlarda Kasko sigortası için Sigorta şirketlerince araştırma ya da red sebebi yapılabilecekken trafik sigortasından mağdurun başvurusuna karşılık bir red sebebi olarak pek de rastladığım bir şey değil açıkçası. Zira trafik sigortacısı Zorunlu sigorta türlerinden araç işleteninin hukuki sorumluluğunu genel şartlar çerçevesinde üzerine almış bir kurumdur.

Eğer başka bir açılım gerekmekte ise: İşletenin hukuki sorumluluğunu kusuru oranında ödeyecek olan Trafik sigortacısı sigortalısının kusurlu olması durumunda ödeme yapacağı için trafik ekipleri de sürücü firar bir kazada genelde kusur oranı belirtmedikleri için sigortalısının kusurunu bilemeyen sigortacı da böyle bir cevap vermiş olabilir.


Sn Meslektaşım

Öncelikle konuya göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı müteşekkir olduğumu belirtmek isterim

Sürücünün tespit edilemedeğine dair olayda araç hem kaskolu hem zorunlu mali mesuliyet sigortalıdır. Sorunu çıkaran yine sigorta şirketidir, konumuz genel anlamda sigorta şirketlerinin işleyişiyle ilgili olduğu için detaya girmedim

Alıntı:
Yazan av.onur
Sigorta şirketleri de gelen talepleri insanlar vasıtası ile inceleyen, o insanların tayin etmesiyle ekspere talimat gönderen, eksperin servise ulaşması, rapor tanzim etmesi, genel müdürlüğe iletmesi, raporun incelenmesi gibi daha burada sayamayacağım bir çok süreci takip eden kurumlardır

Bu konuda size katılmam mümkün değil. Zira Sigorta Şirketlerinin Kurumsallaşmış olduğu hususunu gözönünde bulundurdugumuzda ve yasayla belirtilen sürenin hakkaniyete uygun bir süre olabileceğini, dikkate alarak burada hizmette keyfi bir ağırlaşmanın olduğunu düşünüyorum. Kaldıki eksik evraklarla yapılan başvurunun süresinde değerlendirilmediğine dair bir serzenişte bulunmuyoruz.


...Destek zararı, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır. İşletenin yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı açıkça düzenlenmediği gibi, genel şartlarda da bu yolda bir sınırlamaya yer verilmemiştir. O halde, işletenin ölümü nedeniyle onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından talepte bulunabilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, işletenin ( olayımızda aynı zamanda sürücü olanın ) kendi kusurundan yararlanmaması gerektiğidir. Yansıma yolu ile zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin kendilerine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olabilmeleri hukuken mümkün bulunmamaktadır. Bu itibarla destek tazminatı talebinde bulunulması halinde davalı zarar sorumlusunun, ölenin de birlikte kusuru olduğunu ileri sürerek BK�nun 44/1 nci maddesi gereğince tazminatın kusur oranında indirilmesini talep etmesi mümkündür. Zira, destekten yoksun kalma nedeniyle zararın giderilmesi isteminde bulunulması halinde birlikte kusurun varlığı esas itibariyle istemde bulunanın değil, ölenin davranışına göre belirlenir. Dairemizin son uygulaması da bu yöndedir.
Bu durum karşısında, davacıların desteği, davalının trafik sigortacısı bulunduğu aracın işleteni ve sürücüsü olan kişinin tek taraflı olarak kendisinin yaptığı kazada öldüğü, tam kusurlu bulunduğu, davalı trafik sigortacısının bir sorumluluğunun olmadığı dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm konulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


...İşletenin ve sürücünün aynı derecedeki yakınları trafik sigortası karşısında, bedensel zararlar bakımından üçüncü kişi durumunda olduklarına göre, sürücü murisin kusuru ile işletenin varsa ayrıca oluşan kusuru toplamı kadar hukuki sorumluluk üstlenen trafik sigortacısından bu toplam kusur oranına isabet eden destek tazminat miktarından, poliçe limitini geçmemek kaydı ile sigortacı sorumlu tutulmalıdır. Zira, işleten ve sürücü yakınlarının murisin ölümünden doğan zararlarına ilişkin istemleri, üçüncü kişi olmaları nedeniyle, miras hukuku ilişkisinden bağımsız istemler olup, sigorta hukuku ilkeleri çerçevesinde ele alınması gerekeceğinden, murisin kusuru oranından yararlanmamaları gerektiği artık söylenemeyecektir. Bir başka deyişle, muris sürücünün kazadaki kusur oranı ile bu kusurun dışında kalan işletenin ayrıca oluşabilen varsa kusur oranının belirlenmesi, olaya neden olan başka bir davalı yada dava dışı bir başka araç varsa, müteselsilen tahsil isteminin varlığı halinde, bunların kusurunun da toplanması, poliçe limiti aşılmadan tahsile karar verilmesi gerekecektir.

SONUÇ : Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde, ölen sürücünün mirasçıları olan davacılar, 36.749,17 YTL'nin tahsilini istemişlerdir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sürücü murisin 8/8 oranında kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların talep ettikleri miktar, poliçe limitinin altında olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.



Her iki Yargıtay kararında altı çizili yerlerinde daldan dala atlamaktan ibaret olduğunu düşünüyorum.

Old 10-11-2008, 14:33   #4
av.onur

 
Varsayılan

Alıntı:
Her iki Yargıtay kararında altı çizili yerlerinde daldan dala atlamaktan ibaret olduğunu düşünüyorum.

Evvelce çok fazla daldan dala atlandığı için haklı haksız yerler karıştırıldı. Ancak konunun tartışıldığı son bir kaç panelde doktrinin belli başlı isimleri de bu son görüşteydiler.

Alıntı:
Bu konuda size katılmam mümkün değil. Zira Sigorta Şirketlerinin Kurumsallaşmış olduğu hususunu gözönünde bulundurdugumuzda ve yasayla belirtilen sürenin hakkaniyete uygun bir süre olabileceğini, dikkate alarak burada hizmette keyfi bir ağırlaşmanın olduğunu düşünüyorum. Kaldıki eksik evraklarla yapılan başvurunun süresinde değerlendirilmediğine dair bir serzenişte bulunmuyoruz.

Her kurumsallaşmış kurumda işlerin saat gibi işlemesi sanırım bir tek kuzey ülkekerinde görülmekte. Kurumsallaşma bu tür sorunların hepsini çözmüyor.

Tabii ki eksik evraklı dosyaları siz ulaştırmıyorsunuzdur ancak o tür dosyalar ile siizn dosyalarınız aynı görevlilerce inceleniyor ve neticesinde dosya başına harcanan birim zamanı etkileyen bir hususun sizi de etkilemesi kaçınılmazdır.

İyi çalışmalar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
protokol-yaptırımlar-işlemin iptali- Av.Ömer Meslektaşların Soruları 1 09-05-2008 17:38
İdari Para Cezaları ve Diğer İdari Yaptırımlar Yaşar GÜÇLÜ Ticari Duyurular 0 05-05-2008 09:09
Enerji Şirketlerinin Devri HakiMavi Meslektaşların Soruları 2 08-02-2008 16:52
Kasko sigorta - hırsızlıktan sonra sigorta bedelinin arttırılması ahmetyılmaz Meslektaşların Soruları 1 10-12-2007 20:15
Ticaret şirketlerinin manevi zararı olabilir mi? practice-law Meslektaşların Soruları 8 18-05-2007 14:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06071591 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.