eşimden şiddet, hakaret, psikolojik baskı ve tüm insan haklarıma saldırı yaşıyorum

Merhaba sayın avukatlar;
Eşim ve ben birbirimizi severek 2 yıl önce evlendik. kendisinden 5 yaş büyüğüm. eşimin 2. evliliği, benim ilk evliliğim. Bildiğim kadarıyla ilk evliliği 2 ay sürmüş. Evlendikten 1 ay sonra yurtdışına gideceğimizi sandığım için, kayınvalidemin evindeki eşimin bekarlık odasına gelin gittim. İlk eşiylede aynı evde evliliğini sürdürmüş. Ama aradan 2 yıl geçmesine rağmen hala aynı evde yaşıyoruz. Maddi durumumuzda kötüye gimeye başladı. Ama asıl sorun, eşimin daha 1 aylık evliyken başlayan şiddet, hakaret, psikolojik baskı ve tüm insan haklarıma ambargo koyması. Kayınvalidemle de çok büyük sorunlarımız var. Fakat oğlundan O'da korktuğu için bizi istemediğini söyleyemedi. Annesine şiddet göstermiyor fakat kızdığı zaman evdeki herşeyi kırıyor. İkimizde iyi eğitimli ve donanımlı insanlar sayılırız, fakat eşime bu yaptıklarının normal olmadığını anlatamıyoruz. İçki içmiyor, yani yaptığı herşeyi aklı başıda yapıyor. Bunları yapmaya bir erkeğin hakkı olduğunu savunuyor. 1 yıl önce evi terk etmiştim ama gelip beni babamın evinden almıştı. Çünkü aileme bu sorumların hiç birini anlatmadım. Şimdi beni bulamayacağı bir yerdeyim. Evli kalmam mümkün değil artık. Canıma bile kastedebilir. Zaten zaman zaman bunuda dile getiriyordu. Maddi hiç birşey talep etmeden en kısa zamanda boşanmak istiyorum. Ücretsiz bir avukata ihtiyacım var. Maddi olarakta zor durumdayım çünkü. Yanıtınızı bekliyorum. Şimdiden teşekkürler

Sn.Katılımcı

Öncelikle vekalet ücreti ödemeyeceğiniz bir avukat atanmasını sağlamak için; bulunduğunuz ilin barosu adli yardım servisine ve varsa kadın hakları birimine - randevu alarak başvurmanız gerekmektedir.

Atama yapılabilmesi için muhtarlıktan aşagıdaki evrakları temin etmelisiniz:

1-İkametgah belgesi
2-Fakirlik belgesi
3-Nüfus cüzdanı örneği

Mesajınızdan evi terk ettiğinizi belirtmişsiniz.Bu durumda muhtarlıktan ikametgah almanız mümkün olmayacaktır.

Baroya başvuru ,ikametgahınızı bulunduğunuz yere nakletmeniz gerekmektedir.

İkametgah konusu ayrıca dava açmanızda çok önemlidir.Medeni Kanununun düzenlemesine göre eşinizle müşterek konutunuzun bulunduğu yer ve eşlerin her birinin yerleşim yeri boşanma davasında yetkilidir.

Bulunduğunuz yerin ;yerleşim yeriniz olduğu dosyadan anlaşılamıyorsa açılacak boşanma davasına karşı taraf yetki itirazında bulunacaktır.

Eğer müşterek konutunuzun bulunduğu muhtarlıktan bu evrakları temin etme olanağınız varsa,baroya başvurma ve dava açma isteğinizi engelsiz sürdürebilirsiniz.

Boşanma davası henüz açılmadan eşinizin muhtemel şiddetine karşı Aile mahkemesinden Korunma kararı istemeniz güvenliğiniz için yararlı olacaktır.Koruma kararına aykırı davranan eşiniz üç aydan altı aya kadar hürriyetinden yoksun kalacak ceza alabilecektir.


Barolar ve danışma merkezleri ile ilgili bilgilere aşagıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=12960

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=14489

Sayın Konuk,

Bulunduğunuz ilin barosuna başvurarak, durumunuzu anlatıp ve istenen belgeleri tedari ederek Adli Yardım Bürosu'ndan size bir avukat atanmasını sağlayabilirsiniz.

Atanan avukatınıza vekalet verirken bulunduğunuz adresi değil de başka bir adresi yazmanız can güvenliğiniz bakımından faydalı olabilir. Ayrıca avukatınız ile görüşürken bu hususu tekrar dile getirerek dava dilekçesinde adresinizin yazılmaması ve mali-ictimai durum araştırmasının da gizli yapılmasının gerekliliğini hatırlatmalısınız.

Eşinizin size karşı şiddet göstermesi, hakaret etmesi, psikolojik baskı yapması ve diğer haklarınızı haleldar etmesi; eşe karşı fena muamele olarak değerlendirebileceği gibi bu durum aynı zamanda evlilik birliğinin temelinden sarsılması sonucuna da çıkar. Yani aynı anda eşinizin kusuruyla sebebiyet verdiği iki temel boşanma nedeniniz mevcut.

Evlilik birliğinin sürdülebileceği bağımsız bir konut açma görevi kocaya yüklenmiştir. Eşiniz sizi anne-babası ile birlikte yaşamaya zorlayamaz. Sırf bu durum bile eşinizin kusuru ile sebebiyet verdiği bir boşanma nedenidir.*

Eşinizin şiddet eğilimi ve içinde bulunduğunuz tehlike halini gerekçe göstererek ve varsa daha önceki beyanlarını da tanık veya sair unsurlarla delil göstererek aile mahkemesinden veya savcılıktan koruma kararı aldırmanızı tavsiye ederim. Koruma kararını açacağınız boşanma davası içinde alabileceğiniz gibi boşanma davasını açmayı beklemeden hemen de yapabilirsiniz.

Herhangi bir talebinizin olmaması boşanmanızı kolaylaştıracaktır.

Saygılarımla.


(*Evin infak ve iaşesini kocaya yükleyen eski medeni kanun dönemi yargısal içtihadıdır, evlilik birliği ile ilgili olarak sorumlulukları eşlere eşit olarak paylaştıran yeni yasanın yürürlüğü ile bu içtihad halen devam ediyor mu, araştırılmalıdır.)

Merhaba sayın avukatlar;
Öncelikle cevaplarınıza teşekkür ederim. Cevaplarınıza karşılık bir kaç sorum daha olacak.
Evi terk edişimde etken olan son şiddet olayının izlerini hala taşıyorum ancak sağlık raporu gibi bir belge almadım. Çünkü bana göre aile kutsaldır ve yaşananlar çokta deşifre edilmemelidir. Hatta mahkemede bile şiddetten ziyade ruhen anlaşamadığımızı ve annesiyle oturuyor olduğumuzu öne sürmeyi düşündüm hep. Boşanmayı kabul etmemesi ve çok zorluk çıkarması halinde şiddet ve hakaretlerini mahkemeye sunmayı düşünüyordum. Yani son çare olarak, bunların bilinmesini sen istedin deyip mahkemeye sunmamın sakıncası var mı? Boşanmamız uzar mı bu durumda? Savcılığa başvurmak için nasıl bir yol izlemem lazım? İlginize çok teşekkür ederim. Cevaplarınız için teşekkürler

Son çare olarak sunmak isteseniz bile sağlık raporu almanız uygun olur.

Şiddet nedeni ile korunma kararı almayı düşünürseniz 4320 sayılı Ailen Korunması Kanunu düzenlemesi ve verilebilecek kararlar şöyledir:

MADDE 1 – Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin veya mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan veya evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi üzerine Aile Mahkemesi Hâkimi meselenin mahiyetini göz önünde bulundurarak re'sen aşağıda sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere de hükmedebilir:

Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin;

a) Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,

b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması,

c) Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,

ç) Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,

d) Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi,

e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması,

f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması.

Not:Bu yasa gereği başvurular harcsızdır.

Alıntı: Evi terk edişimde etken olan son şiddet olayının izlerini hala taşıyorum ancak sağlık raporu gibi bir belge almadım.

Sn.Katılımcı
Şiddet gördüğünüze ilişkin rapor iki biçimde alınabilir.

Mağdur şikayet yoluna başvurduğunda savcılık sevki ile tıbbi rapor düzenlenir.

Diğer bir yol herhangi bir adli makama başvurmadan kendi isteğiniz üzerine verilen tıbbi rapordur.

Bu durumu ile alınan rapor istenirse yargı yolunda kullanabilirsiniz veya adli mekanizmaya başvurmayı sonraya erteleyebilirsiniz.

Ama alınan rapor gerektiğinde şiddeti ispatlayacağınız deliliniz olacaktır.

Şiddete ilişkin belirtilerin kaybolmadan raporun alınması önemlidir.

Boşanma konusuna gelince:

Boşanma ,velayet ,nafaka ve tazminat konularında eşiniz ile anlaşmıssanız ,geçimsizliğe ilişkin olayları belirtmeden anlaşmalı boşanma gerçekleştirebilirsiniz.

Bu olmayacaksa,karşı tarafın kusurunu ispat etmek durumundasınız..

Dava dilekçesinde boşanma sebebini başka gösterip sonradan yeni olaylar ve sebepler ileri sürmeniz istediğiniz sonucu almanıza yetmeyebilir.

Boşanma ve sonuçları konusunda anlaşma yoksa elbette birden fazla duruşma yapılacaktır.Mali ve sosyal durum araştırması,her iki yanın tanıklarının dinlenmesi ,karar verilmesi,karardan memnun olmayan tarafın temyizi ve dilerse karar düzeltmeye başvurması aşamaları yargılama sırasında gerçekleşecektir.

Boşanma ,ailenin korunmasına ilişkin kararın alınması veya eşinizi savcılığa şikayet için bir avukattan yardım almanızı,mali durum uygun olmadığında baroların adli yardım servislerinden vekalet ücreti ödemeyeceğniz bir avukatgın atanmasını isteme hakkınızın olduğunu yeniden hatırlatıyorum.

sayın avukatlar;
tavsiyeniz üzerine doktor raporu almak istedim ancak doktorlar rapor verebilmeleri için polise şikayette bulunmam gerektiğini, olayın mutlaka şimdiden adliyeye taşınması gerektiğini söyleyerek rapor vermek yerine; hastane kayıtlarına gördükleri bulguları yazarak ileride mahkemece gerekliliği görüldüğünde kayıtlardan rapor tahsis edilebileceğini söylediler. Şu anda hastane defterinde darplı kaydım var ancak elimde rapor yok. Bu kaydın gerçekten mahkeme sırasında gerektiğinde işlevi olacak mıdır? Gerçekten doktorlar her darp olayını karakola bildirmek ve tutanak tutulmak zorunda mıdır? İlginize teşekkür ederim

Sn.Katılımcı

Şiddet sebebi ile bir sağlık kuruluşuna başvurmanın yararı;şiddete ilişkin belirtilerin tespit edilmesidir.Siz bunu yapmışsınız.Bu bilgiler dosyanıza girmiş durumdadır.

Şikayet etmeyi düşündüğünüzde veya boşanma davası açıldığında başvuru tarihinizi ve kayıt numarasını bildirirseniz bu bilgiler adliyeye gönderilecektir.Şiddete ilişkin delilinizi elde etmiş durumdasınız.

Ayrıca sağlık kuruluşu sizin hakkınızda tutulan bu bilgilerin bir örneğini size vermek yükümlülüğündedir.

Hasta hakları Yönetmeliği 16.md. düzenlemesi söyledir:

Alıntı: Kayıtları İnceleme Madde 16- Hasta, sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları, doğrudan veya vekili veya kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyebilir ve bir suretini alabilir. Bu kayıtlar, sadece hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olanlar tarafından görülebilir.

Diger yandan:Gerçekten de TCK MADDE 280/1 e göre sağlık mensupları görev yaptığı sırada bir suç işlendiği yönünde belirtiyle karşılaştıklarında bu suçu yetkili makamlara bildirmek yükümlülüğündedir.Aksi durumda bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.

Bu düzenleme bir çok durumda yararlı olmasına karşın,suçtan zarar gören ve rapor almak isteyen fakat tıbbi bilgilerini hekimi dışında kimseyle henüz paylaşmak istemeyen kişilerin başvurularında sizin de işaret ettiğiniz gibi sorunlar yaşanmaktadır.

Hekimler de bu durumda meslek sırrı diye bilinen hastanın bilgilerini ,hastanın rızası olmadığı halde paylaşmaktan rahatsız olmaktadır.

Olayınızda da sağlık mensubu bu çelişkiyi açık bir biçimde ortaya koymuştur.

Bu tür sorunların yaşanmamasının en iyi yolu üniversiteler bünyesinde yer alan Adli Tıp Anabilim Dalına başvurmak olabilir.Adli mekanizmaya henüz girmek istemeyen kişiler buraya başvurup özel rapor düzenlenmesini ve şiddetin tespitini isteyebilirler.

Bu bilimdalı aynı zamanda görünürdeki belirtileri kaybolmuş olsa da kişinin daha önce fiziki,cinsel ve psikolojik şiddete maruz kalıp kalmadığınıda bilimsl ve güvenilir biçimde tespit edebilmektedir.