Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İştirak Nafakası İçin Nafaka Artırım Davası Devam Ederken Çocuklardan Birinin 18 Yaşını Doldurması

Yanıt
Old 22-11-2018, 14:25   #1
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan İştirak Nafakası İçin Nafaka Artırım Davası Devam Ederken Çocuklardan Birinin 18 Yaşını Doldurması

Öncelikle tüm meslektaşlarıma iyi günler ve iyi çalışmalar dilerim.

Müvekkilin 3 çocuğu için bağlanan iştirak nafakasının artırılması talepli olarak açmış olduğumuz nafaka artırım davası devam etmektedir.

Bir sonraki celse 19/02/2019 tarihinde ve bu tarihte çocuklardan biri 18 yaşını doldurmuş olacak. Dolayısı ile nafaka sona erecek. Ancak çocuk henüz lise öğrencisi ve öğrenimi devam etmekte.

Benim aklıma iki ihtimal geliyor:
1- Çocuk 18 yaşını doldurduğunda; ondan vekalet alıp bu davaya onun adına aslen diğer çocuklar adına velayeten devam etmek mümkün mü?
2- Çocuk 18 yaşını doldurduğunda; onun adına yardım nafakası talepli bir dava açıp; bu dava ile birleştirilmesini talep etmek mümkün mü?

Başka bir çözüm yolu da olabilir.
Şimdiden cevap veren tüm meslektaşlarımıza teşekkür ederim
Old 28-11-2018, 22:07   #2
Av. Özen SAĞLAM

 
Varsayılan

Devam Eden Dava Dosyasinda , Davanin Açiliş Tarihinden Reşit Olunan Tarihe Kadar Nafakaya Hükmedilecektir.reşit Olan Kişi Kendi Adina Eğitim Nedeniyle Nafaka Davasi Açmasi Gerekecektir.
Old 30-11-2018, 08:39   #3
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Özen SAĞLAM
Devam Eden Dava Dosyasinda , Davanin Açiliş Tarihinden Reşit Olunan Tarihe Kadar Nafakaya Hükmedilecektir.reşit Olan Kişi Kendi Adina Eğitim Nedeniyle Nafaka Davasi Açmasi Gerekecektir.

Meslektaşım teşekkürler. Yeni bir dava açıp birleştirilmesini mi talep etmeliyiz?
Old 30-11-2018, 09:35   #4
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Merhaba,
Çocuktan da vekalet alıp dosyaya ekleyin. 18 yaşından sonrası için, yardım nafakasına hükmedilecektir diye düşünüyorum.
Saygılarımla,
Old 30-11-2018, 10:32   #5
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Merhaba

18 yaşını dolduruncaya kadar eldeki davada iştirak nafakasına hükmedilecektir. 18 yaş sonrası için ayrı bir yardım nafakası davası açıl ması gerekiyor. Dosyaların birleştirilmesini isteyebilirsiniz.
Old 30-11-2018, 10:47   #6
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Yargılama esnasında 18 yaşını dolduran çocuk vekalet verdikten sonra açılan davada, 18 yaş sonrasında yardım nafakasına hükmedilmesini istediğini beyan etmesi, vekilinin de bu yönde talepte bulunması halinde, mahkemenin bu yönde karar verebileceğini düşünüyorum.

YHGK Esas 2000/2-719 Karar 2000/747 Tarih 05.04.2000: "Somut olayda; Dava tarihinde annenin velayeti altında olan tarafların ortak çocukları için verilmekte olan iştirak nafakasının artırılması annenin açtığı dava ile istenmiş olup, yargılama devam ederken ortak çocuk reşit olmuş ve vekaletname vererek davayı asil olarak sürdürmüştür. Ancak küçüğün reşit olmasından sonra onun vekili olarak hareket eden vekil ne yazılı ne de duruşma zabıtlarına yansıyacak şekilde sözlü olarak açıkça yardım nafakası talebinde bulunmadığı gibi asilin de böyle bir talebi yoktur."

Saygılarımla,
Old 30-11-2018, 10:54   #7
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ufuk Hanım ;
Bence yardım nafakası için harcını ödeyerek yeni bir dava açması gerekir :
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2886
K. 2004/2859
T. 29.3.2004

• NAFAKA DAVASI ( Küçüğün Reşit Olduğu Tarihte Hükmedilen İştirak Nafakası Kanun Gereği Kendiliğinden Sona Ereceğinden Hükümde Ayrıca Belirtilmesi Zorunluluğu Bulunmadığı )
• İŞTİRAK NAFAKASI ( Küçüğün Reşit Olduğu Tarihte Kanun Gereği Kendiliğinden Sona Ereceğinden Hükümde Ayrıca Belirtilmesi Zorunluluğu Bulunmadığı )
• YARDIM NAFAKASI ( Küçük Reşit Olduktan Sonra Da Eğitimine Devam Ediyorsa Kendisi Yeni Bir Dava Açarak Yardım Nafakası Talebinde Bulunabileceği )
• EĞİTİMİNE DEVAM EDEN REŞİT ÇOCUK ( Kendisi Yeni Bir Dava Açarak Yardım Nafakası Talebinde Bulunabileceği - Babanın Çocuğuna Bakma Mükellefiyeti Onun Reşit Olmasıyla Sona Erdiği )
• BABANIN ÇOCUĞUNA BAKMA MÜKELLEFİYETİ ( Onun Reşit Olmasıyla Sona Erdiği - Küçük Reşit Olduktan Sonra Da Eğitimine Devam Ediyorsa Kendisi Yeni Bir Dava Açarak Yardım Nafakası Talebinde Bulunabileceği )

4721/m.328/1-2

ÖZET : 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 328/1. maddesine göre; babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa ( TMK.nun 328/2. maddesi ) bu takdirde; kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Dolayısıyla küçüğün reşit olduğu tarihte hükmedilen iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona ereceğinden, hükümde ayrıca belirtilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 328/1. maddesine göre; babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa ( TMK.nun 328/2. maddesi ) bu takdirde; kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Dolayısıyla küçüğün reşit olduğu tarihte hükmedilen iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona ereceğinden, hükümde ayrıca belirtilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
SONUÇ : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 7.890.000 lira bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 29.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 30-11-2018, 10:59   #8
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
Esas No:2016/9367 Karar No:2016/13758

Yargıtay 3.Hukuk Dairesi E:2016/9367 K:2016/13758

Özet:
1- ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir....

Somut olayda; küçüğün velayeti kendisine verilen davacı anne, müşterek çocuğun giderlerine arttığı iddiasıyla iştirak nafakasının arttırılması talebinde bulunmuştur. Davanın yargılaması sırasında küçük ergin olduğundan duruşm. ...

Mahkemece; küçüğün reşit olduğu tarihten itibaren yardım nafakasına karar verilmiştir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre; ergin olan çocuk iştirak nafakası isteyemez. Koşulları varsa TMK'nun 328/2 ve 364.maddeleri gereğince yardım nafakası davası açabilir. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve babanın, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakım yükümlülüğü (TMK'nun 328/2.mad.), ergin olan çocuk tarafından açılmış bir nafaka davası varsa dikkate alınır. Ergin olan çocuk tarafından harcı yatırılarak açılmış bir nafaka davası bulunmamaktadır. Bu nedenle, müşterek çocuk için yardım nafakası takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

O halde mahkemece; davacının anne tarafından açılan davada iştirak nafakasının arttırılması talebi yönünden, küçüğün ergin olduğu tarihe kadar dönem için bir hüküm kurulması gerekirken; talep ve usulüne uygun harcı yatırılarak açılmış bir dava olmadan, müşterek çocuğun reşit olduğu tarihhten itibaren yardım nafakasına hükmedilmiş olması doğru olmadığından, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Old 30-11-2018, 11:00   #9
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Bence, yukarıda belirttiğim usul izlenip, yardım nafakası talep edilmesi halinde, yardım nafakasının şartları (eğitim devam ediyorsa, muhtaçsa..)varsa mahkemece hüküm verilecektir.

Saygılarımla,
Old 30-11-2018, 12:43   #10
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Aşağıdaki karar hukuki nitelemenin hakime ait olduğu ilkesinden yola çıkan bir karar.

Somut soruda ise harç yatırılmıştır. Çocuk vekalet verip, yardım nafakası talebinde bulunmuştur.

3.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/5768
Karar: 2016/9828
Karar Tarihi: 23.06.2016

Dava: Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakası artırılması/indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacılar vekili, dava dilekçesi ile; ödenmekte olan 400 USD yoksulluk nafakası ile 200 USD iştirak nafakasının yeterli olmadığını ileri sürerek; yoksulluk nafakasının 500 USD, iştirak nafakasının 400 USD olarak belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, karşı dava dilekçesi ile; davalının boşanma döneminde çalıştığını, şu anda emekli olduğunu, yeniden evlendiğini, aylık gelirinin azaldığını, kirada kaldığını belirterek; nafakanın, eski eş için 200.00 TL'ye, ortak çocuk için 400.00 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece; davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

TMK.nun 176/4.maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Yasada nafakanın yeniden belirlenebilmesi için belli bir zamanın geçmesi aranmamıştır. Buna göre mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı zorunlu kılması gerekmektedir. Artırım davasında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır.

TMK.nun 328/2.maddesinde; "Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür."

TMK. nun 364/1.maddesinde; "Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".

TMK. nun 365/2 maddesinde; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemeleri yer almaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih, ... sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.

Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK. nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.

Somut olayda; taraflar anlaşmalı olarak boşanmışlar, boşanma kararı 02/04/2010 tarihinde kesinleşmiş, boşanma kararı ile davacı kadın lehine aylık 400 USD yoksulluk nafakasına ve ortak çocuk lehine aylık 200 ...iştirak nafakasına hükmedilmiş, karşı davacı baba 15/09/2011 tarihinde emekli olmuş, eldeki artırım davası 03/06/2014 tarihinde, karşı dava ise 05/09/2014 tarihinde açılmıştır. Dosyadaki bilgilerden ortak çocuğun 30/04/1996 doğumlu olduğu,...bölümünde öğrenim gördüğü, davacı annenin ev hanımı olduğu, yetim aylığı aldığı, kendi evinde kaldığı, karşı davacı babanın emekli olduğu, 2.000.00.- TL emekli maaşı aldığı, kirada kaldığı, yeniden evlendiği anlaşılmaktadır.

Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı azdır. Ayrıca, dosya kapsamına göre davacı ortak çocuk lehine hükmedilen yardım nafakasının miktarı, bu davacıya ait giderlerin büyük bölümüne annenin katlanmasına neden olacak denli azdır.

Mahkemece yoksulluk ve yardım nafakalarının davacıların ihtiyaçları ve karşı davacının gelirleri değerlendirilerek hakkaniyete uygun olacak şekilde yeniden belirlenmesi için kararın bozulması gerekmiştir. Ayrıca, dava tarihi itibari ile reşit olan ortak çocuk lehine yardım nafakası takdir edilmesi gerektiği halde, mahkemece, hukuki nitelemede hata yapılarak iştirak nafakasına hükmedilmesi de isabetli bulunmamıştır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.06.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Sonradan Eklenen Not: Kararda, iki davacı olduğunu (Anne ve reşit çocuk) Av.Hatun Olguner'in aşağıdaki mesajı ile fark ettiğimi, forumu okuyan meslektaşlarım için belirtiyorum.
Old 30-11-2018, 13:00   #11
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ufuk Hanım paylaştığınız son kararda çocuk dava tarihi itibariyle reşitr olup hukuki nitelemede hataya düşerek yardım nafakası yerine iştirak nafakası istemiş ve mahkemece talep iştirak nafakası olduğu için dava reddedilmiş,yargıtayca reşit olan çocuk lehine hukuki nitelenede hataya düşülerek hernekadar iştirak nafakası talep edilmişse de mahkemece hukuki nitelemenin yardım nafakası olarakj takdir edilip davanın kabulü gerektiği belirtilmiştir. Yani sunduğunuz kararın bu soru ile ilgisi yok... Dava sırasında değil dava tarihinde reşit olan bir çocuk sözkonusu...
Old 30-11-2018, 13:04   #12
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hatun Olguner
Ufuk Hanım paylaştığınız son kararda çocuk dava tarihi itibariyle reşitr olup hukuki nitelemede hataya düşerek yardım nafakası yerine iştirak nafakası istemiş ve mahkemece talep iştirak nafakası olduğu için dava reddedilmiş,yargıtayca reşit olan çocuk lehine hukuki nitelenede hataya düşülerek hernekadar iştirak nafakası talep edilmişse de mahkemece hukuki nitelemenin yardım nafakası olarakj takdir edilip davanın kabulü gerektiği belirtilmiştir. Yani sunduğunuz kararın bu soru ile ilgisi yok... Dava sırasında değil dava tarihinde reşit olan bir çocuk sözkonusu...
Evet doğru, ancak paylaştığım Hukuk Genel Kurulu kararı açık. Yargılama sırasında reşit olan çocuğun yargılama sürerken vekalet vermesi ve yargılama içinde yardım nafakası talebinde bulunması davanın karara çıkmasına yeter görülmüş.
Old 30-11-2018, 13:17   #13
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Aynı doğrultuda bir karar daha..

3.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/10183
Karar: 2012/13472
Karar Tarihi: 28.05.2012

Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, boşanma davasında hüküm altına alınmış olan nafakaların aradan geçen sürede yetersiz hale geldiğini ileri sürerek; iştirak nafakasının 25 TL.den 700 TL'ye, yoksulluk nafakasının ise 50 TL.den 800 TL ye artırılmasını talep etmiştir.

Davalı, davanın açılmasından sonra işten çıkartıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; davacının yoksulluk halinin ortadan kalktığı, müşterek çocuk Z.'in ise yargılama sırasında ergin olduğu gerekçe gösterilerek; yoksulluk nafakasının artırılması isteminin reddine, iştirak nafakasının artırılması isteminin ise kısmen kabulü ile nafakanın 225 TL ye yükseltilerek müşterek çocuk Z.'in ergin olduğu 25.08.2011 tarihine kadar devamına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Türk Usul Hukukuna göre, her dava açıldığı tarihteki maddi ve usuli esaslar çerçevesinde hükme bağlanır. Buna göre, dava açıldığı tarihte var olan alacakların hüküm altına alınması istenebilir; dava tarihinden sonra doğacak haklar için (o davada) karar verilmesi mümkün değildir (Prof. Baki Kuru, Hukuk Usulü, Cilt 2, İstanbul 2001, sh.1678 vd., Prof. İlhan Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku Dersleri, İst.1966 sh.297 vd). Türk Usul Hukukunun gereği olan bu yön ayrıca 28.11.1956 gün ve 15/15 sayılı İBK. ile de teyit edilmiş bulunmaktadır. Ancak, tekrarlanacak edimleri ihtiva eden dava türlerinde (nafaka, kira, irat şeklinde tazminat gibi) ileriye dönük olarak hüküm verilebilmesi, bu ilkeyi zedeleyecek nitelikte değildir. Zira bu tür davalarda da İBK. na uygun olarak dava tarihindeki şartlar göz önüne alınarak sonuca varılacaktır.

Somut olayda; dava açıldığı sırada davacı annesinin velayeti altında olan Z.'in üniversite sınavına hazırlanmak amacıyla dershaneye gittiği, yargılama sırasında ergin olması üzerine tayin ettiği avukatı aracılığı ile davayı takip ettiği anlaşılmaktadır.

Şu durumda, ergin olmasına rağmen davayı takip eden davacı Z. bu davranışı ile iştirak nafakasının, yardım nafakası olarak devam etmesi isteğini ortaya koymuştur.

O halde mahkemece; davacı Z. için ergin olduğu tarihten geçerli olmak üzere hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken,
yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 28.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.


Usul ekonomisi, dava şartları ve hukuki nitelemenin ve hukuk uygulama görevinin hakime ait olması açısından somut meselenin de bu şekilde çözülmesi gerektiği görüşündeyim.


Saygılarımla,
Old 30-11-2018, 13:40   #14
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Yukarıda paylaştığım Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
Esas No:2016/9367 Karar No:2016/13758

Yargıtay 3.Hukuk Dairesi E:2016/9367 K:2016/13758 sayılı kararı
daha yeni tarihli olup ayrı bir yardım nafakası davası açılması gerektiğine işaret etmektedir. Anne tarafından açılan ilk dava iştirak nafakasının artırılması davası olduğundan aynı dava içinde harcı yatırılmadan ve yardım nafakası için yeni dava açılmadan yardım nafakası kararı verilmesinin hatalı olduğunu düşünüyorum. Yargıtay 3. Hukuk dairesinin sonraki tarihli 9 nolu mesajda paylaştığım kararı doğrudur ve reşit olan çocuğun ayrı bir yardım nafakası davası açması gerektiğini düşünüyorum...
Old 30-11-2018, 13:43   #15
Av. Özen SAĞLAM

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Musa TAÇYILDIZ
Meslektaşım teşekkürler. Yeni bir dava açıp birleştirilmesini mi talep etmeliyiz?



reşit olan kişi ya kendisi ya da vekil aracılığıyla dava açacak .Kanımca Açılan dava ile görülmekte olan dava konuları farklı olması nedeniyle açılacak dava ayrı devam edecektir. Birleştirme olmayacağı kanaatindeyim.
Old 30-11-2018, 16:07   #16
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Her iki meslektaşımıza da yanıtları ve sunmuş oldukları yargıtay kararları için ayrı ayrı teşekkür ederim.

Açıkçası ben usul ekonomisi ilkesi bakımından; çocuk 18 yaşını doldurduğunda vekaletnamesini alarak, aynı dava üzerinden devam etmeyi düşünüyorum. Sonucu buradan paylaşacağım
Old 02-12-2018, 10:05   #17
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Bence müvekkilinizin hakkını riske etmeyin... Harcı yatırılmış ayrı bir yardım nafakası davası olmadığı için kararın bozulması riski var olduğundan ve bu durumda müvekkiliniz hak kaybına uğrayacağından yeni bir dava açmanız riski sıfırlamanız olur... Tabii takdir sizin...
Old 02-12-2018, 18:27   #18
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Katkı,

3.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/3938
Karar: 2005/4400
Karar Tarihi: 21.04.2005

Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Karar: Dava, TMK. 182/2 maddesine dayalı iştirak nafakasının artırılması isteğine ilişkindir.

Mahkemece, küçüğün dava sırasında reşit olması nedeniyle velayeten dava açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Küçük Yunus Emre'ye velayeten annesinin vekili tarafından açılmış olan davanın yargılaması sırasında Yunus Emre'nin dava tarihinden üç gün sonra 24.10.2004 tarihinde reşit olduğu hususu ihtilaflı değildir.

Türk Usul Hukukuna göre her dava açıldığı tarihteki maddi ve usulü esaslar çerçevesinde hükme bağlanır. Dava açıldığı tarihte var olan alacaklar hüküm altına alınabilir. Dava tarihinden sonra doğacak haklar için açılmış davada karar verilmesi mümkün değildir. (Prof. Baki Kuru, Hukuk Usulü, Cilt 2, Ank.1980, sh. 1150, 1151, 2109; Prof. İlhan Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku Dersleri, İst.1966 sh. 297 vd). Türk Usul Hukukunun gereği olan bu yön ayrıca 28.11.1956 gün ve 15/15 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile de teyit edilmiş bulunmaktadır. İçtihadı birleştirme kararları ise Yargıtay Dairelerini ve tüm mahkemeleri bağlar (Yargıtay K. md. 20).

Ancak, tekrarlanacak edimleri ihtiva eden dava türlerinde (nafaka, kira, irat şeklinde tazminat gibi) ileriye dönük olarak hüküm verilebilmesi, bu ilkeyi zedeleyecek nitelikte değildir. Zira bu tür davalarda da İçtihadı Birleştirme Kararına uygun olarak dava tarihindeki şartlar göz önüne alınarak sonuca varılacaktır.


Somut olayda; dava tarihinde davacı annenin (TMK. mad. 336/2) gereğince velayet hakkı ve dolayısı ile dava açma ehliyeti vardır. Dava sırasında küçük Yunus Emre'nin 24.10.2004 tarihinde reşit olduğu anlaşılmaktadır.

Kaldı ki; mahkemece, <talep olduğu ve vekaletname ibraz edildiği takdirde> reşit olduğu bu tarihten sonrası için ise yardım nafakasına hükmedilebilir.


Mahkemece, işin esasına girilerek nafaka ilkeleri gereğince araştırma yapmak ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddi cihetine gidilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.04.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


**Burada tek püf noktası "vekaletname sunmak daha da önemlisi, 18 yaş sonrası için yardım nafakasını talep etmek." Bu şu demek; çocuk 18 yaşını doldurmuş olmakla, yardım nafakası talep edip etmeme muhtariyetine sahiptir. Annenin talebi ile "yardım nafakasına" hükmetmek doğru olamayacağına göre, çocuk asil olarak, hukuki ehliyet mecburiyeti gereği kendisi için açılan davaya onay verip talepte bulunacaktır.

Harç yatırılmış zaten..Harcı yatırılmamış bir dava olduğu hukuki görüşünü de paylaşmıyorum. İstenilen Nafaka miktarı aynı, dava tarihindeki şartlara göre değerlendirilecek, bu durumda ha anne yatırsın harcı ha çocuk yatırsın ne fark edecek.
Öte yandan yukarıda paylaşılan, 3.Hukuk Dairesi kararlarında, asilin ayrı bir vekaletname sunumundan ve ayrı bir yardım nafakası talebi olduğundan da bahsedilmiyor.

Saygılarımla,
Old 03-12-2018, 10:18   #19
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ufuk Hanımın eklediği kararlar ile benim eklediğim kararlar Yargıtay 3. Hukuk dairesinin bu konuda farklı kararları olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak 8 nolu mesajda benim eklediğim karar 2016 tarihli olup Yargıtayın son görüşünü yansıtmaktadır. Yargılama sonunda Yargıtayın son görüşü dikkate alınacak olursa ve harcını yatırıp yeni dava açmaz ise reşit olan çocuğun yardım nafakası davasında hak kaybı olacaktır. Yargılama sonunda Yargıtayın hangi görüşü kabul edeceğini bilemediğimizden ve hak kaybına mahal verilmemesi açısından ayrı bir yardım nafakası davası açmanın riski ortadan kaldıracağını düşünüyorum...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çocuğun 18 yaşını doldurması sebebiyle iştirak nafakasının kaldırılması H.E Meslektaşların Soruları 10 05-11-2013 15:18
İştirak Nafakası- Çocuğun Reşit Olmasından Sonra Birikmiş Nafaka İçin İcra Takibi damista Meslektaşların Soruları 2 16-08-2011 14:56
İştirak Nafakası Artırım Davası Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 07-03-2010 13:11
Boşanma davası devam ederken taraflardan birinin çocucuğu yurtdışına kaçırması? Semanur Meslektaşların Soruları 4 26-04-2008 11:44
Çocuk mahkemesinde yargılanan çocuğun 18 yaşını doldurması ideal hukuk Meslektaşların Soruları 2 14-06-2007 18:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06493592 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.