Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yetki itirazı- HMK 17- Genel yetkili mahkeme

Yanıt
Old 13-06-2018, 12:45   #1
law in law

 
Varsayılan yetki itirazı- HMK 17- Genel yetkili mahkeme

Değerli Meslektaşlarım,
Taraflar tacir. Sözleşmenin ifa yeri Ankara. Taraflar arasındaki yazılı sözleşmede İstanbul (çağlayan adliyesi) mahkemeleri yetkili olarak gösterilmiş. Davaya cevap verirken sözleşmedeki yetki şartını kaçırmışız. Yetki itirazında HMK 6 ya göre yetki itirazında bulunduk. HMK 6 daki yetkili mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yer olan İstanbul Anadolu Mahkemeleri yetkilidir.
Bu durumda yetki itirazını yanlış yaptığımız için mahkeme yetki itirazını HMK 19(4) e göre yapılmamış mı sayacak yoksa yetki itirazı süresinde yapıldı diye yetki itirazını kabul edip HMK 17 deki İstanbul (çağlayan) mahkemelerine mi gönderecek.
(Şahsi düşüncem cevap dilekçesinde HMK 6 ya göre genel yetkili mahkemeyi yetkili mahkeme olarak bildirmemiz doğru ancak HMK 17 ye uygun bir yetki sözleşmesi varsa artık yetki itirazında HMK 17 deki yeri yetkili mahkeme olarak göstermeliydik . Bu durumda HMK 6 uygulanmaz. )
Ön inceleme duruşmasına HMK anlamında kesin bilgi ile girmek istiyoruz.
Yardımlarınızı esirgemezseniz teşekkür ederim.
Old 13-06-2018, 13:13   #2
Av. Kübra İSLAMOĞLU BAYER

 
Varsayılan

Yetki sözleşmesi

MADDE 17 - (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.

Yetki anlaşması varsa "aksi kararlaştırılmadıkça""sadece" belirlenen yerde dava açılabilir. Burada kesin yetki kuralı söz konusu.
Bence burada kesin yetki olduğundan kesin yetki dışında ileri sürdüğünüz sair yetkili yer gösteriminin reddi gerekir. Yani (yetki itirazı hiç yapılmamış sayılmak yerine) "yetki itirazınızın reddine" karar verilmelidir düşüncesindeyim.
Old 13-06-2018, 20:43   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Yetki şartı kesin yetki olmayıp münhasır yetkidir. Münhasır yetkide de yetki itirazının süresinde ve usulüne uygun ileri sürülmesi gerekir ( ilk itiraz olarak cevap dilekçesinde ve yetki şartında belirtilen mahkeme yetkilidir şeklinde) Bu bakımdan itirazda bulunmamış olmanız ve/veya yetki şartını göstermemeniz halinde kanımca artık yetki şartı dikkate alınmayacaktır.

Bu durumda genel yetki,ifa yerinin yetkisi, zımni yetki şartı vb devreye girecektir


"Öte yandan, HMK'nın yetkiyi düzenleyen maddelerinde kesin yetki halleri açıkça belirtilmiştir. HMK'nın 18/1. maddesi uyarınca, yetki sözleşmesi de ancak kesin yetki bulunmayan hallerde yapılabilir. Ancak, HMK'nın 17. maddesindeki, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemelerde açılabileceğine ilişkin yetki kuralı, aksi de kararlaştırılabildiğinden münhasır yetkiyi düzenlemekte olup, kesin yetki kuralı değildir. HMK'nın 19/2. ve 116/a maddesi uyarınca mahkemenin yetkisinin kesin yetki esasına göre belirlenmediği hallerde ise, yetki itirazı bir ilk itiraz olduğundan ve 19/2 ile 17/1. maddesi uyarınca cevap dilekçesinde süresinde ileri sürülmesi gerektiğinden, aynı Kanun'un 19/4. maddesi uyarınca da yetki itirazı süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürülmezse, yetkisiz mahkeme yetkili hale gelir. Kesin yetki bulunmayan hallerde davalı tarafından süresinde ileri sürülmeyen yetki itirazının daha sonra ileri sürülmesi mümkün olmadığı gibi mahkemece de kendiliğinden dikkate alınamaz. Davalının süresinde yetki itirazında bulunmaması halinde dava sırasında taraflar arasında aksi yönde zımnen oluşan ve geçerli olan bir yetki sözleşmesi kurulduğunun kabulü de gerekir. (Bkz. Prof. Dr. B. Kuru, Hukuk Muhamekeleri Usulü, El Kitabı, İstanbul 1995, Sh. 174 vd.) HMK'nın 17. maddesindeki, ''taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça” hükmünün bu anlama geldiği kabul edildiği taktirde bu madde anlam kazanacaktır. Somut olayda, davalı yan süresinde yetki itirazında bulunmuştur. Bu durumda mahkemece, sözleşmede kararlaştırılan yetki şartı, münhasır yetkiyi düzenlemekte olup, aksinin kararlaştırıldığı yönünde herhangi bir savunma ya da delil ileri sürülmediği, davanın sözleşmede kararlaştırılan münhasır yetkili yer mahkemesinde açıldığı gözetilerek, davalının yetki itirazının reddi ile uyuşmazlığın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, 01.10.2011 tarihinden önce yapılmış yetki sözleşmeleri için geçerli olan yazılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır....( 23 HD. Esas No:2015/2461 Karar No:2015/8326 K. Tarihi:21.12.2015)
Old 13-06-2018, 20:55   #4
moltisanti

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan law in law
Değerli Meslektaşlarım,
Taraflar tacir. Sözleşmenin ifa yeri Ankara. Taraflar arasındaki yazılı sözleşmede İstanbul (çağlayan adliyesi) mahkemeleri yetkili olarak gösterilmiş. Davaya cevap verirken sözleşmedeki yetki şartını kaçırmışız. Yetki itirazında HMK 6 ya göre yetki itirazında bulunduk. HMK 6 daki yetkili mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yer olan İstanbul Anadolu Mahkemeleri yetkilidir.
Bu durumda yetki itirazını yanlış yaptığımız için mahkeme yetki itirazını HMK 19(4) e göre yapılmamış mı sayacak yoksa yetki itirazı süresinde yapıldı diye yetki itirazını kabul edip HMK 17 deki İstanbul (çağlayan) mahkemelerine mi gönderecek.
(Şahsi düşüncem cevap dilekçesinde HMK 6 ya göre genel yetkili mahkemeyi yetkili mahkeme olarak bildirmemiz doğru ancak HMK 17 ye uygun bir yetki sözleşmesi varsa artık yetki itirazında HMK 17 deki yeri yetkili mahkeme olarak göstermeliydik . Bu durumda HMK 6 uygulanmaz. )
Ön inceleme duruşmasına HMK anlamında kesin bilgi ile girmek istiyoruz.
Yardımlarınızı esirgemezseniz teşekkür ederim.

Meslektaşım,

6100 sy HMK m. 19/2 ve 4 bence olayımıza ışık tutacak cinsten.

Yetki itirazının ileri sürülmesi
MADDE 19-(2)
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.

(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.


Ezcümle usulüne uygun bir yetki itirazı bulunmadığı için yetki itirazı yapılmamış sayılacaktır. Ancak ıslah prosedürü işletilebilir mi? Her ne kadar yetki itirazı bir ilk itiraz dahi olsa; siz -yanlış da olsa- bir yetkili mahkeme göstererek ilk itirazınızı usulüne uygun bir şekilde yerine getirdiniz. Yetki itirazının da bir mahkeme içi usul işlem olduğuna şüphe yok. Usul hukukunun sınırlarını zorlayarak, hakim de açık görüşlü ise bu yolun da denenebileceğini düşünüyorum.
Old 13-06-2018, 21:09   #5
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Kübra İSLAMOĞLU BAYER
Yetki sözleşmesi

MADDE 17 - (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.

Yetki anlaşması varsa "aksi kararlaştırılmadıkça""sadece" belirlenen yerde dava açılabilir. Burada kesin yetki kuralı söz konusu.
Bence burada kesin yetki olduğundan kesin yetki dışında ileri sürdüğünüz sair yetkili yer gösteriminin reddi gerekir. Yani (yetki itirazı hiç yapılmamış sayılmak yerine) "yetki itirazınızın reddine" karar verilmelidir düşüncesindeyim.

Buradaki yetki "kesin yetki" değildir. Zira, kesin yetki halleri yasada açıkça düzenlenmiş olup, kısıtlayıcı hükümlerde kıyas yapılamaz. Kaldı ki Yargıtay'ın da bazı kararlarında belirttiği üzere aksi kararlaştırılabilen bir durum kamu düzeninden olamaz.
Sizin iddia ettiğiniz gibi münhasır yetki şartına kesin yetki dersek zaten bu husus dava şartı olur ve re'sen değerlendirilmelidir.

Alıntı:
Taraflarca aksi kararlaştırılabilen bir hususun kamu düzenine ilişkin olduğundan söz edilemez. Kamu düzenine ilişkin olmadığı için buradaki yetki, HMK 114/1-ç maddede düzenlenen dava şartı niteliğinde kesin yetki değildir

Taraflarca aksi kararlaştırılabilen bir hususun kamu düzenine ilişkin olduğundan söz edilemez. Kamu düzenine ilişkin olmadığı için buradaki yetki, HMK 114/1-ç maddede düzenlenen dava şartı niteliğinde kesin yetki değildir. Taraflar aralarındaki sözleşmeyi her zaman değiştirebilir ve bazı hükümlerini de ortadan kaldırabilirler. Dava yetki sözleşmesinde belirtilenden başka yerde açılmış ve süresinde yetki itirazında bulunulmamış ise artık önceki yetki sözleşmesini ortadan kaldıran yeni bir yetki sözleşmesi kurulduğu ve dava açılan mahkemenin yetkili hale geldiğinin kabulü gerekir. HMK'nın 17. madde açıkça tarafların iradesine önem verirken yetki sözleşmesindeki mahkemenin kesin yetkili olduğu ve bu yetkisinin taraflarca ortadan kaldırılamayacağı şeklinde bir sonuca ulaşılması da mümkün değildir. Anlatılanların sonucu olarak sözleşmedeki mahkemenin münhasır yetkisi davalının yetki itirazında bulunulması halinde mahkemece dikkate alınması gerekir ise de bulunulmamış ise mahkemece kendiliğinden gözetilemez.15. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2015/5807 Karar Numarası: 2016/116
Karar Tarihi: 12.01.2016
Old 14-06-2018, 08:27   #6
Av. Kübra İSLAMOĞLU BAYER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Bülent Sabri Akpunar
Buradaki yetki "kesin yetki" değildir. Zira, kesin yetki halleri yasada açıkça düzenlenmiş olup, kısıtlayıcı hükümlerde kıyas yapılamaz. Kaldı ki Yargıtay'ın da bazı kararlarında belirttiği üzere aksi kararlaştırılabilen bir durum kamu düzeninden olamaz.
Sizin iddia ettiğiniz gibi münhasır yetki şartına kesin yetki dersek zaten bu husus dava şartı olur ve re'sen değerlendirilmelidir.

T.C YARGITAY
23.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 2902
Karar: 2017 / 3436
Karar Tarihi: 24.11.2017

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - TARAFLARIN TACİR OLMASI NEDENİYLE YETKİLİ MAHKEMENİN SÖZLEŞMEYLE BELİRLENMİŞ OLMASI - TARAFLAR İÇİN KESİN YETKİ KURALININ MEVCUT OLDUĞU - YETKİ YÖNÜNDEN DAVA ŞARTI OLUŞMADIĞI - YETKİ YÖNÜNDEN USULDEN REDDİ


ÖZET: Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, tarafların tacir olması nedeniyle yetkili mahkemenin sözleşmeyle belirlenmiş olması karşısında taraflar için kesin yetki kuralının mevcut olduğu, buna göre davanın sözleşmeyle belirlenen yetkili İstanbul ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiği belirtilerek, davanın HMK'nın 17. maddesi gereğince taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul mahkemelerinin yetkili kılınması nedeniyle mahkemenin yetkisizliğine, yetki yönünden dava şartı oluşmadığından HMK'nın 114 ve 115. maddeleri gereğince yetki yönünden usulden reddine, karar verilmiştir.

(6100 S. K. m. 17, 114, 115)


Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın yetkisizlik nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.


Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan güvenlik hizmetleri sözleşmesi uyarınca, davalıya güvenlik hizmeti sağlandığını, hizmet bedelinin faturalandırılıp gönderildiğini ancak ödenmediğini, bu nedenlerle davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, yapılan itirazın iptaline takibin devamına, davalının haksız itirazı nedeniyle davalı aleyhinde %20'iden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacı ile yapılan sözleşmenin 16. maddesi uyarınca uyuşmazlıkların çözüm yerinin İstanbul (Merkez) mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek, yetki itirazında bulunmuştur.


Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, tarafların tacir olması nedeniyle yetkili mahkemenin sözleşmeyle belirlenmiş olması karşısında taraflar için kesin yetki kuralının mevcut olduğu, buna göre davanın sözleşmeyle belirlenen yetkili İstanbul ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiği belirtilerek, davanın HMK'nın 17. maddesi gereğince taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul mahkemelerinin yetkili kılınması nedeniyle mahkemenin yetkisizliğine, yetki yönünden dava şartı oluşmadığından HMK'nın 114 ve 115. maddeleri gereğince yetki yönünden usulden reddine, karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 14-06-2018, 08:34   #7
Av. Kübra İSLAMOĞLU BAYER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan KorayÖ
Meslektaşım,

6100 sy HMK m. 19/2 ve 4 bence olayımıza ışık tutacak cinsten.

Yetki itirazının ileri sürülmesi
MADDE 19-(2)
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.

(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.


Ezcümle usulüne uygun bir yetki itirazı bulunmadığı için yetki itirazı yapılmamış sayılacaktır. Ancak ıslah prosedürü işletilebilir mi? Her ne kadar yetki itirazı bir ilk itiraz dahi olsa; siz -yanlış da olsa- bir yetkili mahkeme göstererek ilk itirazınızı usulüne uygun bir şekilde yerine getirdiniz. Yetki itirazının da bir mahkeme içi usul işlem olduğuna şüphe yok. Usul hukukunun sınırlarını zorlayarak, hakim de açık görüşlü ise bu yolun da denenebileceğini düşünüyorum.

Bu maddenin uygulanabilmesi yani için,
1. Kesin yetki söz konusu olmayacak,
2. Yetki itirazında bulunan, seçtiği yetkili mahkemeyi göstermeyecek,
3. Süresinde itiraz etmeyecek.

Dolayısıyla -kesin yetki yoksa- itirazda bulunanın süresinde ileri sürdüğü itirazına istinaden seçtiği ve gösterdiği mahkemenin yetkisiz olması itirazın geçersiz olmasına değil, reddine yol açacaktır.
Old 14-06-2018, 09:07   #8
moltisanti

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Kübra İSLAMOĞLU BAYER
Bu maddenin uygulanabilmesi yani için,
1. Kesin yetki söz konusu olmayacak,
2. Yetki itirazında bulunan, seçtiği yetkili mahkemeyi göstermeyecek,
3. Süresinde itiraz etmeyecek.

Dolayısıyla -kesin yetki yoksa- itirazda bulunanın süresinde ileri sürdüğü itirazına istinaden seçtiği ve gösterdiği mahkemenin yetkisiz olması itirazın geçersiz olmasına değil, reddine yol açacaktır.

Ben sizinle aynı görüşte değilim. İddia ettiğiniz gibi tarafların yetki sözleşmesi ile belirlediği yer mahkemesi ''kesin yetki'' değil ancak sn. Av. Bülent Sabri Akpunar'ın belirttiği gibi ''münhasır yetki''li mahkeme olacaktır. Kesin yetki; kamu düzeninden kaynaklanan hususlarda kanun koyucunun menfaatleri korumak adına getirdiği yetki kuralıdır. HMK m. 11, 12 veya TMK'nın aile hukuku bölümündeki düzenlemeler buna örnektir.

HMK m. 17'nin; ''Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır'' cümlesinden her ne kadar ''yetki sözleşmesinin kesin yetki etkisi doğurduğu'' anlamı çıkartılabilecekse de aynı maddenin gerekçesine bakıldığında kanun koyucunun bunu amaçlamadığı da ortadadır. Zira gerekçede: ''...Taraflar ayrıca, yapmış oldukları yetki sözleşmesi ile, yetkili kıldıkları bir veya birden fazla mahkemenin yetkisinin, münhasır yetki olup olmadığını da kararlaştırabileceklerdir. Buna göre, tacirlerin ve kamu tüzel kişilerinin, hukukumuzda tartışmalı olan, münhasır yetki sözleşmesini de yapabilecekleri kabul edilmiştir. Taraflar, yetki sözleşmesinde, aksini kararlaştırmadıkça, dava sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemede veya mahkemelerde açılabilecektir. Bu durumda, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi şeklinde olacaktır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa, yani yetki sözleşmesinin münhasır olmayan yetki sözleşmesi şeklinde olmasını istiyorlarsa, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekecektir...'' açıkça münhasır yetki'den bahsedilmektedir. Ayrıca kanun koyucunun kesin yetki-münhasır yetki ayrımını bilmediği de kabul edilemez çünkü 11., 12. ve 18. maddelerde açıkça kesin yetki'den de bahsetmektedir. Dolayısıyla sözleşmenin kesin yetki etkisi doğurmasını isteseydi açıkça belirteceği izahtan varestedir.

Bunlara ek olarak:

1. Kesin yetki kamu düzenindendir. Bu yüzden de taraflar kamu düzenine ait bir hususu kendileri düzenleyemez/değiştiremezler.

2. Yetki sözleşmesi kesin yetki etkisi doğursaydı; seçimlik hak veren yetki sözleşmeleri nasıl bir etki doğuracaktır?

3. Tarafların yargılama merciisini değiştirdiği tahkim bile ilk itiraz olarak kabul edilip davalı tarafından ileri sürülmediğinde mahkemece re'sen dikkate alınmadığından tarafların kesin yetkiye karar verebilip mahkemece kendiliğinden dikkate alınması bence çelişkili olacaktır.

Ayrıca paylaştığınızın tersi yeni tarihli başka bir içtihat da ekliyorum.

Y. 20 HD., 10/04/2017, 5506 E., 3030 K..

Karar: Dava, hizmet sözleşmesi nedeniyle, ödenmeyen bedelin tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
... 4. Asliye Ticaret Mahkemesince; davanın, taraflar arasındaki yetki sözleşmesi ile yetkili kılınan ...Mahkemelerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
....Asliye Ticaret Mahkemesince ise taraflarca doğacak anlaşmazlıklarda yetkili mahkeme ...Mahkemeleri olarak kararlaştırılmışsa da; davalı tarafça yetki itirazında bulunulmadığı, kesin yetki de sözkonusu olmadığından mahkemece re'sen yetkisizlik kararı verilemeyeceği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 17. maddesinde "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır." düzenlemesi yer almaktadır.
Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK'nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Bu yeni düzenleme, 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
Mahkemece re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK'nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkça düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da resen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir. (11. HD 2016/15056 -2017/319 vb).
Somut olayda, kesin yetki durumu bulunmadığından ve taraflar yetki itirazı ileri sürmediğinden, davanın ilk açıldığı ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili hale gelmiştir. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp çözümlenmesi gerekmektedir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 14-06-2018, 09:10   #9
Av. Kübra İSLAMOĞLU BAYER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan KorayÖ
Ben sizinle aynı görüşte değilim. İddia ettiğiniz gibi tarafların yetki sözleşmesi ile belirlediği yer mahkemesi ''kesin yetki'' değil ancak sn. Av. Bülent Sabri Akpunar'ın belirttiği gibi ''münhasır yetki''li mahkeme olacaktır. Kesin yetki; kamu düzeninden kaynaklanan hususlarda kanun koyucunun menfaatleri korumak adına getirdiği yetki kuralıdır. HMK m. 11, 12 veya TMK'nın aile hukuku bölümündeki düzenlemeler buna örnektir.

HMK m. 17'nin; ''Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır'' cümlesinden her ne kadar ''yetki sözleşmesinin kesin yetki etkisi doğurduğu'' anlamı çıkartılabilecekse de aynı maddenin gerekçesine bakıldığında kanun koyucunun bunu amaçlamadığı da ortadadır. Zira gerekçede: ''...Taraflar ayrıca, yapmış oldukları yetki sözleşmesi ile, yetkili kıldıkları bir veya birden fazla mahkemenin yetkisinin, münhasır yetki olup olmadığını da kararlaştırabileceklerdir. Buna göre, tacirlerin ve kamu tüzel kişilerinin, hukukumuzda tartışmalı olan, münhasır yetki sözleşmesini de yapabilecekleri kabul edilmiştir. Taraflar, yetki sözleşmesinde, aksini kararlaştırmadıkça, dava sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemede veya mahkemelerde açılabilecektir. Bu durumda, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi şeklinde olacaktır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa, yani yetki sözleşmesinin münhasır olmayan yetki sözleşmesi şeklinde olmasını istiyorlarsa, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekecektir...'' açıkça münhasır yetki'den bahsedilmektedir. Ayrıca kanun koyucunun kesin yetki-münhasır yetki ayrımını bilmediği de kabul edilemez çünkü 11., 12. ve 18. maddelerde açıkça kesin yetki'den de bahsetmektedir. Dolayısıyla sözleşmenin kesin yetki etkisi doğurmasını isteseydi açıkça belirteceği izahtan varestedir.

Bunlara ek olarak:

1. Kesin yetki kamu düzenindendir. Bu yüzden de taraflar kamu düzenine ait bir hususu kendileri düzenleyemez/değiştiremezler.

2. Yetki sözleşmesi kesin yetki etkisi doğursaydı; seçimlik hak veren yetki sözleşmeleri nasıl bir etki doğuracaktır?

3. Tarafların yargılama merciisini değiştirdiği tahkim bile ilk itiraz olarak kabul edilip davalı tarafından ileri sürülmediğinde mahkemece re'sen dikkate alınmadığından tarafların kesin yetkiye karar verebilip mahkemece kendiliğinden dikkate alınması bence çelişkili olacaktır.

Ayrıca paylaştığınızın tersi yeni tarihli başka bir içtihat da ekliyorum.

Y. 20 HD., 10/04/2017, 5506 E., 3030 K..

Karar: Dava, hizmet sözleşmesi nedeniyle, ödenmeyen bedelin tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
... 4. Asliye Ticaret Mahkemesince; davanın, taraflar arasındaki yetki sözleşmesi ile yetkili kılınan ...Mahkemelerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
....Asliye Ticaret Mahkemesince ise taraflarca doğacak anlaşmazlıklarda yetkili mahkeme ...Mahkemeleri olarak kararlaştırılmışsa da; davalı tarafça yetki itirazında bulunulmadığı, kesin yetki de sözkonusu olmadığından mahkemece re'sen yetkisizlik kararı verilemeyeceği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 17. maddesinde "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır." düzenlemesi yer almaktadır.
Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK'nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Bu yeni düzenleme, 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
Mahkemece re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK'nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkça düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da resen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir. (11. HD 2016/15056 -2017/319 vb).
Somut olayda, kesin yetki durumu bulunmadığından ve taraflar yetki itirazı ileri sürmediğinden, davanın ilk açıldığı ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili hale gelmiştir. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp çözümlenmesi gerekmektedir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Paylaştığım kararın künyesi
T.C YARGITAY
23.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 2902
Karar: 2017 / 3436
Karar Tarihi: 24.11.2017
Old 14-06-2018, 10:03   #10
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Kübra İSLAMOĞLU BAYER
T.C YARGITAY
23.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 2902
Karar: 2017 / 3436
Karar Tarihi: 24.11.2017

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - TARAFLARIN TACİR OLMASI NEDENİYLE YETKİLİ MAHKEMENİN SÖZLEŞMEYLE BELİRLENMİŞ OLMASI - TARAFLAR İÇİN KESİN YETKİ KURALININ MEVCUT OLDUĞU - YETKİ YÖNÜNDEN DAVA ŞARTI OLUŞMADIĞI - YETKİ YÖNÜNDEN USULDEN REDDİ


ÖZET: Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, tarafların tacir olması nedeniyle yetkili mahkemenin sözleşmeyle belirlenmiş olması karşısında taraflar için kesin yetki kuralının mevcut olduğu, buna göre davanın sözleşmeyle belirlenen yetkili İstanbul ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiği belirtilerek, davanın HMK'nın 17. maddesi gereğince taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul mahkemelerinin yetkili kılınması nedeniyle mahkemenin yetkisizliğine, yetki yönünden dava şartı oluşmadığından HMK'nın 114 ve 115. maddeleri gereğince yetki yönünden usulden reddine, karar verilmiştir.

(6100 S. K. m. 17, 114, 115)


Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın yetkisizlik nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.


Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan güvenlik hizmetleri sözleşmesi uyarınca, davalıya güvenlik hizmeti sağlandığını, hizmet bedelinin faturalandırılıp gönderildiğini ancak ödenmediğini, bu nedenlerle davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, yapılan itirazın iptaline takibin devamına, davalının haksız itirazı nedeniyle davalı aleyhinde %20'iden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacı ile yapılan sözleşmenin 16. maddesi uyarınca uyuşmazlıkların çözüm yerinin İstanbul (Merkez) mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek, yetki itirazında bulunmuştur.


Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, tarafların tacir olması nedeniyle yetkili mahkemenin sözleşmeyle belirlenmiş olması karşısında taraflar için kesin yetki kuralının mevcut olduğu, buna göre davanın sözleşmeyle belirlenen yetkili İstanbul ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiği belirtilerek, davanın HMK'nın 17. maddesi gereğince taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul mahkemelerinin yetkili kılınması nedeniyle mahkemenin yetkisizliğine, yetki yönünden dava şartı oluşmadığından HMK'nın 114 ve 115. maddeleri gereğince yetki yönünden usulden reddine, karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sayın meslektaşım,

Dikkat ederseniz bu somut olayda davalı sözleşmedeki yetki şartını işaret ederek yetki itirazında bulunmuş.

Alıntı:
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacı ile yapılan sözleşmenin 16. maddesi uyarınca uyuşmazlıkların çözüm yerinin İstanbul (Merkez) mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek, yetki itirazında bulunmuştur.

Bu durumda "münhasır yetki prensibi" gereği elbette yetki itirazı haklı. Ama nüans, yetki şartı ile ilgili süresi içerisinde veya usulune uygun yetki itirazında bulunulmaması halinde. Zira bu durumda ortada bir kesin yetki olmadığından hakim kendiliğinden dikkate alamıyor.

Örneği Ankara'da bulunan bir taşınmaz söz konusu, tacir taraflar taşınmazla ilgili sözleşmede taşınmazın aynına ilişkin vb. tüm davalarda İstanbul mahkemelerini yetkili kıldılar. Şimdi bu yetki şartı kesin yetki mi oldu? Veya bu somut olayda dava Ankara'da açıldı ve davalı yetki şartına göre yetki itirazında bulundu, kesin yetki deyip yetkisizlik mi verilecek?

Bahsettiğiniz kararda süresi içinde yetki itirazında bulunulduğu için kesin yetki ibaresi sanırım "münhasır yetki" anlamında kullanılmış..
Old 14-06-2018, 22:45   #11
law in law

 
Varsayılan

Ben de yetki sözleşmesinin kesin yetki olmadığını düşünüyorum. Ancak somut olayda süresinde yetki itirazında bulunduk ama yetkili yer olarak yanlış yeri gösterdik. Sanırım mahkeme yetki itirazımızı yapılamamış sayacak. Çünkü dava ifa yerinde açılmış. Hmk 10 a göre mahkeöe yetkili. Hmk 17 uygulanabilirdi ancak yetki iyirazında nmk 17 den bahsetmedik hmk 6 ya göre yetkili mahkeme olarak genel yetkiyi belirttik.söZleşmedeki yetki şartını sonradan gördük.
Yanıtlarınız için teşekkür ederim.
Old 27-11-2018, 21:07   #12
kağanulaş

 
Varsayılan

Benzer bir konu olduğu için ayrı başlık açmayıp buraya yazdım.

Kesin/münhasır yetki ayrımı isabetli bir değerlendirme ancak Yargıtay bu konuda henüz o inceliğe varmış görünmüyor, hatta 3. 20. ve 12. Hukuk Daireleri arasında ciddi fikir ayrılığı var gibi.

Benim olayımda borçlu x şehrinde, alacaklı ve borçlu arasında sözleşmede y şehri yetkilidir maddesi var. Her iki taraf tacir. Sözleşme maddesine istinaden kesilen fatura ödenmeyince faturaya dayalı ilamsız takibi x şehrinde yaptık. Sadece borca itiraz edildi. Sonra sözleşmedeki yetki şartını fark ettik, şimdi itirazın iptalini y şehrinde açarsak kurtarır mıyız? 3. Hukuk dairesinin 2018 tarihli bir kararında itirazın iptali davasının farklı yargı çevresinde açılabileceği görüşü var, ancak itirazın iptali davasında mahkemeyi yetkili kılan hüküm icra dairesinin yetkisizliği anlamına gelir mi emin olamadım?
Old 28-11-2018, 08:21   #13
Av. Saim İncekaş

 
Mesaj Genel Yetkiye Dair Gerekli Bilgiler Üzerinden Karar Vermek Gerekir

Genel Yetki Kuralı Nedir?
Davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
Gerçek kişilerde yerleşim yeri: yerleşmek niyeti ile oturulan yer.
Tüzel kişilerde yerleşim yeri: merkezin bulunduğu yer.
Davalının daha sonra yerleşim yerini değiştirmesi mahkemenin yetkisini etkilemez.
Türkiye’de yerleşim yeri olmayanlara karşı açılacak davalarda
Türkiye de yerleşim yeri olmayanlara karşı genel yetkili mahkeme Türkiye’deki mutad meskeni*dir.
Türkiye’deki malvarlığı unsurunun dava olması halinde o malvarlığı unsurunun bulunduğu yer*de de açılabilir.
Davalılar birden fazla ise ve yerleşim yerleri farklı ise,
Davacı, davalılardan her hangi birisinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.
Ancak, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan mahkeme varsa, dava ortak yetkili mahkemede açılır. Bu yetki kesindir.
Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anla*şılırsa. mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik ka*rarı verir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Delil tespitinde yetkili mahkeme ve yetki şartı av.tülayç Meslektaşların Soruları 1 22-06-2013 14:44
İzmir - Çiğli yetki sorusu ve genel olarak mahkemeler yetki çevresi namutenahi Meslektaşların Soruları 5 04-07-2012 16:26
sözlesmesi feshedilen kişi, zimmetindeki parayı iade etmezse yetkili mahkeme neresidir ?yetkili Mahkeme istanbul 69 Meslektaşların Soruları 0 09-02-2012 00:00
soyisim değişikliği - vekalet özel mi genel mi - yetkili mahkeme - çekişmeli mi hasımsız mı jurist27 Meslektaşların Soruları 2 22-11-2011 23:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06937194 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.