Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Karşilikli Vekaletle Takas Edilen Taşinmaz Devrinin Iptali

Yanıt
Old 02-08-2016, 16:35   #1
Av.Benan ŞENBAYRAM

 
Varsayılan Karşilikli Vekaletle Takas Edilen Taşinmaz Devrinin Iptali

Birbirinin Taşinmazlarinda Bulunan Hisselerinden Çikişmak Ve Ortakliği Gidermek Niyetiyle Amca Ile Yeğenleri Arasinda Noterde Karşilikli Olarak Birbirini Takip Eden Sirali Yevmiyelerle Gayrimenkul Hisselerinin Devri Hususunda Düzenleme Şeklinde Standart Vekaletname Tanzim Ediliyor. Amca, Yeğenlerinden Birine Tüm Hepsine Devir Işlemlerini Yürütmesi Için Vekaletname Veriyor. Yeğenleri De Kendi Hisselerinin Devir Işlemleri Için Amcanin Oğluna Vekaletname Veriyor. Taraflar Aile Olduklari Için Amca, Yeğenleriyle Başkaca Bir Yazili Sözleşme Falan Yapmiyor. Amcanin Yeğenlerine Devir Için Vekaletname Verdiği Hisseyi Yeğenleri Hemen Tapuda Kendi Adlarina Aliyorlar. Ancak Amca Kendilerine Verilen Vekaletname Ile Tapuda Hisse Devralmaya Gittiğinde Kendilerine Verilen Karşilik Hissenin Üzerinde Çok Yüksek Tutarlarda Ipotek, Haciz, Vergi Vs. Takyidatlarin Olduğunu Görüyor Ve Devri Yapamiyor. Kendi Eşdeğer Hissesini Yeğenlerine Inanarak Güvenerek Borçsuz-takyidatsiz Olarak Yeğenlerine Devreden Amca, Karşilikli Takas Ve Ortakliği Giderme Niyetiyle Aile Mallarini Müstakil Hale Getirmek Inanciyla Bu Işlemi Tesis Etmiş, Ancak Karşi Taraf Amcanin Taşinmazi Borçsuz Devralmasini Sağlamamiş, Edimler Arasi Dengeyi Ve Amcanin Hukuki Menfaatini Bozacak Şekilde Onu Kandirmişlardir. Burada Karşi Hisseyi Objektif Iyiniyet Ve Hukuki Hakkaniyet Gereği Üstüne Alamayan Amca Yeğenlerine Devrettiği Hisse Için Tapu Iptali Ve Tescil Davasi Açmak Istemektedir. Bu Mümkün Müdür? Mümkünse Hangi Hukuki Temele Oturtulmalidir? (inançli Temlik, Muvazaa, Irade Fesadi, Yolsuz Tescil, Vekilin Özen Yükümlülüğünü Ihlal Vs...)
Old 02-08-2016, 16:53   #2
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım ;

Hata hukuki nedeniyle tapu iptali düşünülebilir :


G. İrade bozuklukları
I. Yanılma
1. Yanılmanın hükümleri
Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz.
Old 02-08-2016, 16:58   #3
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/3500
K. 2001/3680
T. 28.3.2001
• HATA ( Hata ile Sözleşme Yapan Tarafın Yasal Koşulların Kanıtlanması Halinde İptal Hakkını Kullanıp Makable Şamil Olacak Şekilde Ortadan Kaldırabilmesi )
• HİLE ( Hile ile Sözleşme Yapan Tarafın Yasal Koşulların Kanıtlanması Halinde İptal Hakkını Kullanıp Makable Şamil Olacak Şekilde Ortadan Kaldırabilmesi )
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Esaslı Hata Nedeniyle )
818/m.23,24,25,26,27,28
743/m.2
ÖZET : Esaslı bir hata sonucu olarak veya karşı tarafın hilesine maruz kalarak aldatılmak suretiyle bir sözleşme yapan taraf, yasal koşulların kanıtlanması halinde esaslı hata veya karşı tarafın hilesi sonucunda oluşan bu ilişkiyi isterse iptal hakkını kullanıp makable şamil olacak şekilde ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, Mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili,dava dilekçesinde 10 parsel 1 noda kayıtlı 17 bağımsız bölüm dairenin mülkiyeti kendisine ait iken, davalıların murisi olan eşi ile yaptıkları anlaşma gereğince intifa hakkı kendisinde kalmak kaydıyla çıplak mülkiyeti bağışlananın bağışlayandan önce ölümü halinde bağışlayana rücu etmesi şartı ile bağışlamak istediğini; ancak, tapuda Borçlar Kanunun 242 maddesinde tanımını bulan rücu şartlı bağış yapılmasının amaçlanmış olmasına karşın irade beyanı sırasında esaslı hataya düşülerek işlemin kati satış şeklinde gerçekleştirildiğini ileri sürmüş iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.

Bilindiği üzere; Sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamıyacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, Borçlar Kanununda esaslı hatanın tanımı yapılmamış, 24. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmiyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi,girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden ( Subjektif unsur ), hemde iş hayatındaki dürüstlük kuralları ( objektif unsur ) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.

Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili ( makable şamil ) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri istiyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi B.K. nun 25.ve M.K. nun 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Nevarki, B.K.nun 26. maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmiyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müsbet zararının ödenmesi gerekir. Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille isbat edilebilir.

Hal böyle olunca, tarafların gösterecekleri tanıkların dinlenilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanılması ve ondan sonra bir hüküm kurulması gerekirken, davada ileri sürülen iddiaya taraf muvazaası niteliği verilerek yazılı delil ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddedilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 28.3.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 02-08-2016, 20:10   #4
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/2127

K. 2005/2729

T. 14.3.2005

• TAPU İPTALİ TESCİL ( Ehliyetsizlik ve Hile Hukuksal Nedenine Dayalı - Dosyadaki Mevcut Heyet Raporundan Ehliyetsizlik İddiasının Reddi Kararının Doğru/Ancak Hile Nedeni Üzerinde Durulmamasının Hatalı Oluşu )

• EHLİYETSİZLİK VE HİLE HUKUKSAL NEDENİ ( Tapu İptali Tescil Talebi - Dosyadaki Mevcut Heyet Raporundan Ehliyetsizlik İddiasının Reddi Kararının Doğru/Ancak Hile Nedeni Üzerinde Durulmamasının Hatalı Oluşu )

• ESASLI HATA ( Taraflardan Biri Diğer Tarafın Kasıtlı Aldatmasıyla Sözleşme Yapmaya Yöneltilmişse Hata Esaslı Olmasa Bile Aldatılan Taraf İçin Sözleşmenin Bağlayıcı Sayılamayacağı - Ehliyetsizlik ve Hile Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptal ve Tescil Talebi )

818/m.28/1


ÖZET : Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı davada ehliyetsizlik yanında, hile kandırma iddiasına da yer vermiş bu hukuki sebep yönünden mahkemece bir araştırma yapılmamış üzerinde durulmamıştır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Bu ilkeler gözönüne alınarak kapsamlı bir araştırma yapılması gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; Davacı, hastanede kemoterapi tedavisi gördüğü sırada davalı kızının "seni Ankara'da tedavi ettireceğim, bana evi vermen gerek" diyerek kandırdığını ağır hasta olduğundan hukuki ehliyete de haiz olmadığı bir sırada dava konusu daireyi bedelsiz olarak satış suretiyle davalıya temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptal ve tescil istemiştir.
Davalı, davacıya 10 milyar ödediğini, hile olmadığını ve davacının hukuki ehliyete sahip olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hile olgusu yazılı delille kanıtlanamadığı, davacının hukuki ehliyete haiz olduğu saptandığına gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden davacının 2 parsel taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölümü 12.7.2002 tarihli akitle ve satış yoluyla davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı aktin ehliyetsizlikle sakat bulunduğunu ileri sürmüşse de, akit tarihinde tasarruf ehliyetine sahip olduğu dosyada mevcut heyet raporu kapsamından anlaşıldığına göre; ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı iptal tescil isteğinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,
Ancak, davacı davada ehliyetsizlik yanında, hile kandırma iddiasına da yer vermiş bu hukuki sebep yönünden mahkemece bir araştırma yapılmamış üzerinde durulmamıştır. Bilindiği üzere; hile,genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili ( makable Şamil )olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan,hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hal böyle olunca; yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.3.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kararlar Kazancı Yayımlarından alınmıştır.
Old 02-08-2016, 20:14   #5
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Hem hataya hem hileye dayanılamaz. Davayı ya hataya ya hileye dayandırmak gerekir.
Old 07-08-2016, 21:18   #6
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/10938

K. 2012/10436

T. 01.10.2012

* HUKUKİ İŞLEMLERDE İRADE BOZUKLUĞU VE AŞIRI YARARLANMA İDDİALARI (Her Türlü Delille İspat Edilebileceği/Davacı Tanıklarınının Dinlenmemesinin Hatalı Olduğu - Hata Hile ve Gabinin Unsurları/Hak Düşürücü Süreler)

* YAZILI DELİL ZORUNLULUĞUNUN BULUNMAMASI (Hukuki İşlemlerde İrade Bozukluğu ve Aşırı Yararlanma İddialarının Her Türlü Delille İspat Edilebileceğinin Yerel Mahkemece Gözetilmesi Gereği - Davacı Tanıklarınının Dinlenmemesinin Hatalı Olduğu)

* TANIK DELİLİ (Hata Hile ve Gabin Gibi İrade Bozukluğu İddialarının Her Türlü Delille İspatının Mümkün Olduğu - Mahkemece Bu Hususun Dikkate Alınmadığı/Yeterli Araştırma Yapılmadığı/Davacının Tanıklarının Dinlenilmesi Gerektiği)

* GABİN DURUMUNDA DAVA ZAMANAŞIMI (Bir Yıllık Hak Düşürücü Süre İçerisinde İptal Davası Açılabileceği - Edimler Arasındaki Aşırı Oransızlığın Tespit Edileceği - Zarar Görenin Psikolojik Yapısı ve Subjektif Unsurların Araştırılacağı)

* HİLENİN ÖĞRENİLMESİ (Bir Yıllık Hak Düşürücü Süre İçerisinde Dava Açılabileceği - Def'i Yoluyla Karşı Tarafa Yöneltilecek İrade Beyanın da Geçerli Olduğu/İddianın Her Türlü Delille İspatının Mümkün Olduğu/Yazılı Delil Şartı Bulunmadığı)

* HATA HİLE GABİN NEDENLERİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI (Yazılı Delille İspat Zorunluluğunun Bulunmadığı - Yazılı Belge Olmasa Dahi Her Türlü Delille İspat Edilebilmesinin Mümkün Olduğu/Davacı Tanıklarının Dinlenmesi Gerektiği) 6098/m. 28,36 818/m. 21,28 6100/m. 203

ÖZET : Dava, hata, hile, gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkeme, iddianın mutlak yazılı delille ispatı gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Ancak, Hata ve hile ile gabin gibi hukuki işlemlerde irade bozukluğu ve aşırı yararlanma iddialarının yazılı belge olmasa bile tanıkla ve her türlü delille kanıtlanması mümkündür.Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.Hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.Gabinin (aşırı yararlanmanın) varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı verir.Gabin (aşırı yararlanma) davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur isbatlandığı takdirde mutazarrırın kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü pisikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani subjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.Mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma yapılmadığı gibi yanılgılı düşünülerek davacının tanıkları dinlenmemiş, tanık dinletme isteği reddedilmiştir.

DAVA : Yanlar arasında görülen "tapu iptal ve tescil" davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi İlknur ACAR’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, hata, hile, gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; kayden maliki olduğu çekişme konusu 6064 ada, 3 parselde yer alan 16 nolu bağımsız bölümü 09/02/2010 tarihinde satış yoluyla gelini olan davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.

Davacı dava dilekçesinde; dava dışı kızının mali sıkıntısına katkıda bulunabilmek amacıyla taşınmazını oğlu ve gelinin telkini ile temlik ettiğini, bedelin ödenmediğini, 71 yaşında olduğunu, kandırıldığını anılan temlikin hile ile gerçekleştirildiğini, akitteki değerin çok düşük gösterildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.

Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 36/1 maddesi (881 sayılı Borçlar Kanunu'nun 28/1 maddesinde) açıklandığı üzere "Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile , sözleşmeye bağlı değildir. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.

Diğer taraftan; sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki nisbetsizliğin, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek,istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmağa, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 28. Maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 21. maddesi )ile aynen "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği taktirde, zarar gören , durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildiriererk ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir." hükmü getirilmiştir.

O halde, gabinden (aşırı yararlanmadan) sözedilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik ) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki subjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin (aşırı yararlanmanın) varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı verir.

Hemen belirtmek gerekir ki, gabin (aşırı yararlanma) davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur isbatlandığı takdirde mutazarrırın kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü pisikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani subjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.

Somut olaya gelince; mahkemece, mülkiyetin kazanılmasının resmi senet ve tescille mümkün olduğu, iddianın mutlak yazılı delille ispatı gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, yukarıdaki açıklanan ilke ve olgular ve 6100 sayılı HMK'nun 203/ç maddesindeki (1086 sayılı HUMK'nun 293/5 maddesi ) düzenleme karşısında hukuki işlemlerde irade bozukluğu ve aşırı yararlanma iddialarının yazılı belge olmasa bile tanıkla ve her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı olduğu açıktır.

Ne var ki, mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma yapılmadığı gibi yanılgılı düşünülerek davacının tanıkları dinlenmemiş, tanık dinletme isteği reddedilmiştir.

Hal böyle olunca; tarafların iddia ve delilleri ile açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırma yapılıp tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, iptale konu taşınmazın uzman bilirkişiler aracılığıyla temlik tarihindeki değerinin keşfen belirlenmesi, hile iddiasının kanıtlanamaması halinde gabin (aşırı yararlanma) iddiası açısından değerlendirme yapılması hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere noksan soruşturma ile neticeye gidilmiş olması doğru değildir.

SONUÇ : Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
LTD. ŞTİ. muvazaalı hisse devrinin iptali avrecepefe Meslektaşların Soruları 2 17-06-2018 14:51
Muvaazali Hisse Devrinin Iptali inebella Meslektaşların Soruları 1 14-09-2015 07:03
Muvazaali Iş Makinesi Devrinin Iptali jurist27 Meslektaşların Soruları 1 05-09-2013 12:37
Takas Odasına ibraz edilen çekin arkasının yazılmaMAsı Av.Emre ARIK Meslektaşların Soruları 2 09-02-2012 23:12
Takas odasına ibraz edilen çek teminat bedeli Mehmet Haluk Meslektaşların Soruları 3 15-06-2010 15:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04810905 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.