Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kredİ İle Alinan MÜŞterek Ev-boŞanma

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-04-2012, 15:19   #1
Deniz Karakaş

 
Varsayılan Kredİ İle Alinan MÜŞterek Ev-boŞanma

Taraflar, kadına ait takıları da nakde çevirmek suretiyle 10 yıllık banka kredisiyle müşterek pay ile bir daire satın alırlar. Banka kredisi erkeğin üzerine olduğundan, taksitler halen erkek tarafından ödenmektedir. Yaklaşık 1 yıl sonra kadın, boşanma davası açar. Boşanmaya karar verilir.Ancak karar, henüz kesinleşmemiştir.
-Takılardan başka katkısı olmayan kadının haksız mal edinmesine karşı ne zaman, nasıl bir dava açılabilir?
-
Old 26-04-2012, 16:05   #2
Av.senem

 
Varsayılan

Bilindiği üzere düğünde takılan ziynetler kadına aittir.Bu takılar geri ödenmek şartıyla eğer bozdurulmuşsa ozaman takılar kadına iade edilmek zorundadır.Eğer kadın bu takıları bozdurarak daire almış ve bu dairenin de müşterek paydaşı olmuş ise ozaman bozdurulan takıları geri isteyemez.Çünkü zaten o takılarla dairenin müşterek paydaşı olmuştur.Eğer kadın dairenin müşterek paydaşı olmasaydı; ozaman takıların geri ödenmek suretiyle bozdurulduğunu ispat etmeniz takıları istemeniz için yeterli olacaktır.Ziynet eşyaları yerine katkı payı alacağı davası da açabilirsiniz.Size göderdiğim yargıtay kararlarında da bu duruma ilişkin örnekler vardır.

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
T.C. YARGITAY
8.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/7146
Karar: 2010/2493
Karar Tarihi: 11.05.2010
 
KATKI PAYI ALACA
ĞI DAVASI - ÜYELİK DEVİR İŞLEMLERİNİN TAMAMEN MUVAZAALI OLDUĞU İDDİASI - ALACAĞIN EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA ALACAĞI NİTELİĞİNDE OLUŞU - FAİZİN ISLAH TARİHİNDEN İTİBAREN YÜRÜTÜLMESİNİN İSTENDİĞİ - ISLAH TARİHİN GÖZETİLMESİ GEREĞİ
ÖZET: Davacının alacağı <edinilmiş mallara katılma alacağı> niteliğindedir. 1.1.2002 tarihinden önceki dönem için katkı payı alacağı söz konusu olduğunda faizin başlangıç tarihi dava tarihi olmaktadır. Ancak, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönem için 4721 sayılı kanunun 239/son maddesi gereğince faiz başlangıç tarihi için davanın karar tarihi esas alınmaktadır. Ancak, hükmü temyiz eden davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ısrarla faizin ıslah tarihinden itibaren yürütülmesini istediği görülmüştür. Bu bakımdan zorunlu olarak bu tarihin gözetilmesi söz konusudur.
(4721 S. K. m. 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 222, 236, 239) (1086 S. K. m. 74, 83)
Dava ve Karar: Davac
ı Döndü Gülay Ç. vekili dava dilekçesinde; vekil edeni ile davalı Ali Abbas Ç.'nin 2000 yılında evlendiklerini, vekil edeninin Ankara Yüksek İhtisas Hastanesinde hemşire olarak çalıştığını, kendisine takılan ziynet eşyalarını da vermek suretiyle ve evlilik birliğinin devamı boyunca aldığı maaşlarından katkı sağlayarak İzmir Karaburun mevkiinde inşaatı bitme noktasına gelen Mursal Yapı Kooperatifine eşinin üye yapıldığım, 2004 yılının üçüncü ayına kadar düzenli aidat ödediklerini, 2.3.2004 tarih ve 8922 sayılı satış sözleşmesiyle Ali Abbas'ın Ercan E.'e tüm haklarıyla birlikte 200 milyon TL karşılığında payını devrettiğini, kooperatif yönetim kurulunun 15.3.2004 tarih ve 53 sayılı kararıyla kooperatiften ilişiğinin kesildiğini, üyelik devir işlemlerinin tamamen muvazaalı olduğunu, mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, bundan ayrı evlilik birliğinin devamı boyunca tasarruflarının bir kısmını İmar Bankasına yatırdıklarını, davalı adına dolar hesabı açıldığını, sözü edilen bankanın TMSF'ye devredildiği için boşanma davasından sonra davalının isteği üzerine yaklaşık 10000 YTL olarak davalıya ödeme yapıldığını, vekil edeninin katkısı oranında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla kooperatif ve bankadaki hesaptan kendisine gelecek paradan şimdilik 1000 YTL'nin tahsiline karar verilmesini istemiş, 23.2.2009 tarihli ıslah dilekçesiyle alacak miktarını 8.244,25 YTL artırarak toplam 9.244,25 YTL'ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, eşler arasında sözleşme yapılmadığını, kanunen aralarında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğunu ve vekil edeninin adına bulunan malların kişisel malları olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, <... Mursal Yapı Kooperatifine davalının üye yapıldığı 18.2.2002 tarihi ile 26.1.2004 tarihi arasında üyeliğinin devamı süresince toplam 9.468,00 YTL ödendiğini, tarafların her ikisinin de çalıştıklarını ve gelirleriyle kooperatife katla yaptıklarını, 2004 yılında kooperatifin satıldığını, öte yandan tarafların yine birikimleriyle İmar Bankasına tasarruf hesabı açtıklarını, davalı adına bulunan bu hesaptan 19.4.2004 tarihinde TMSF aracılığıyla davalıya 9.468,00 YTL'nin ödendiğini, davacının her iki kalemden toplam 9.244,25 YTL alacağı bulunduğunu gerekçe göstermek suretiyle 9.244,25 TL'nin dava tarihi olan 11.4.2005 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 2000 yılında evlenmişler, Ankara 5. Aile Mahkemesinde 26.1.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 13.2.2006 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Dosya arasında bulunan S.S. Mursal Arsa ve Konut Yapı Kooperatifinin 1.10.2005 günlü yazılarına göre, davalı Ali Abbas Ç.
’nin 23.12.1998 tarihinde kurulmuş olan kooperatife iki pay üzerinden üye olduğu, 5.6.2000 tarihinde bir payını devrettiği, kalan payını ise 2.3.2004 tarihinde dava dışı Ercan E.'e devrettiği ve anılan kooperatifin 15.3.2004 tarih ve 43 sayılı kararıyla kooperatifle ilişiğinin kesildiği, kooperatifin aynı tarihli yazılarından anlaşılmıştır. Davalının kooperatife üye olduğu 23.12.1998 tarihinden evlendikleri 2000 yılına kadar kooperatife ödediği peşinat ve aidatların davalının kişisel malı olduğu açıktır. Evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar davacının varsa kanıtlandığı taktirde katkı payı alacağını isteme hakkı bulunmaktadır. 1.1.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 26.1.2004 tarihine kadar taraflar arasında yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK md.202-218). Bu dönem için bir eşin bütün malları, aksi kanıtlanıncaya kadar edinilmiş mal kabul edilir. Her eş artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. (TMK md.219, 222/son, 236/1). Hükme esas alman uzman bilirkişi raporu yukarıda belirtilen açıklamalara cevap vermekten uzaktır. Ne var ki, bu husus taraflarca temyiz konusu yapılmamış, hüküm sadece davalı vekili tarafından ağırlıklı olarak faiz başlangıcı ve zamanaşımı defi yönünden temyiz konusu yapılmıştır. Davacı vekili ise, temyiz dilekçesine verdiği cevap dilekçesinde hükmün onanmasını istemiştir. Toplanan deliller, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin kapsamı, gösterdiği gerekçe, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin hükmün esasına yönelik temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddiyle hükmün esasının ONANMASINA,
Davalı vekilinin zamanaşımı defi ve faiz başlangıcı ile ilgili temyiz itirazlarına gelince; davacı vekili, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 1000 YTL'nin tahsiline karar verilmesini istemiş, ancak herhangi bir faiz isteği bulunmadığı saptanmıştır. Aynı vekil, 23.2.2009 tarihli ıslah dilekçesiyle isteğini 8.244,25 YTL artırarak 9.244.25 YTL ye çıkarmıştır. Artırılan miktar için harcın yatırıldığı belirlenmiştir. Ancak, davalı vekili tarafından yöntemine uygun bir biçimde ileri sürülmüş bir zamanaşımı defi de söz konusu değildir. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde bulunmamaktadır.
Öte yandan, TMSF tarafından davalıya 19.4.2004 tarihinde 9.020,49 YTL ödenmiştir. Kooperatiften kaynaklanan 9.468,00 YTL'nin ise 18.2.2002 - 26.1.2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin bulunduğu ve mahkemece de böyle değerlendirildiği anlaşılmıştır. Açıklanan tarihler 1.1.2002'den sonra yasal mal rejiminin geçerli olduğu edinilmiş mallara katılma rejimi süresi içerisinde bulunmaktadır. O halde davacının alacağı niteliğindedir. 1.1.2002 tarihinden önceki dönem için katkı payı alacağı söz konusu olduğunda faizin başlangıç tarihi dava tarihi olmaktadır. Ne var ki, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönem için TMK'nın 239/son maddesi gereğince faiz başlangıç tarihi için davanın karar tarihi esas alınmaktadır. Ancak, hükmü temyiz eden davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ısrarla faizin ıslah tarihinden itibaren yürütülmesini istediği görülmüştür. Bu bakımdan zorunlu olarak bu tarihin gözetilmesi söz konusudur.
Şu halde, HUMK'un 74. maddesi de gözetilerek 8.244,25 YTL katılma alacağı için ıslah tarihi olan 23.2.2009 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekirken dava tarihi olan 11.4.2005 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Sonuç: Davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün sadece faiz başlangıcı açısından açıklanan nedenlerle ve HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 499,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 11.05.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Esas: 2009/19678
Karar: 2010/20922
Karar Tarihi: 13.12.2010
 
BO
ŞANMA DAVASI - DÜĞÜNDE TAKILAN ZİYNETLERİN TRAKTÖR BORCU İÇİN BOZDURULMUŞ OLDUĞU - KOCANIN ALTINLAR İÇİN BUNLARI TEKRAR YAPACAĞIM DEMESİ - SÖYLEMİN HARİCEN İKRAR NİTELİĞİNDE OLDUĞU - ZİYNETLERLE İLGİLİ DAVANIN KABULÜ GEREĞİ
ÖZET: Davalı, düğünde takılan ziynetlerinin evlenmelerinden sonra alınan traktörün borcu için eşi tarafından bozdurulduğunu, eşinin bu altınları daha sonra da iade etmediğini ileri sürmüştür. Davalı tanıklarından H., kocanın kendi yanında, ziynetlerin traktörün borcu için bozdurulduğunu, <bunları tekrar yapacağım> dediğini ifade etmiş, bu beyan davalının diğer tanıklarının sözleri ile teyit edilmiştir. Davacı-davalı kocanın, tanık H.'ın yanında <bunları tekrar yapacağım> şeklindeki beyanı altınların traktörün borcu için kendisi tarafından bozdurulduğu ve iade edilmediğinin haricen ikrarı niteliğindedir. Bu harici ikrarı teyit eden diğer deliller de mevcuttur. Ziynetlerle ilgili birleşen davanın kabulü gerekirken, yeterli delil mevcut olduğu halde, isteğin reddi doğru bulunmamıştır.
(4721 S. K. m. 166, 222) (1086 S. K. m. 236)
Dava: Taraflar aras
ındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davalı-davacı tarafından boşanma davası ile ziynetlere ilişkin birleşen dava yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-davacı kadın tarafından açılan birleşen dava, boşanmaya ilişkin olmayıp, ziynet eşyalarına ilişkin olduğu halde, karar başlığında türünün olarak gösterilmiş olması maddi hata niteliğinde olup, mahallinde düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre davalı-davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Davalı, birleşen davaya ilişkin dava dilekçesinde; düğünde takılan ziynetlerinin evlenmelerinden sonra alınan traktörün borcu için eşi tarafından bozdurulduğunu, eşinin bu altınları daha sonra da iade etmediğini ileri sürmüştür. Davalı tanıklarından H., kocanın kendi yanında, ziynetlerin traktörün borcu için bozdurulduğunu, dediğini ifade etmiş, bu beyan davalının diğer tanıklarının sözleri ile teyit edilmiştir. Davacı-davalı kocanın, tanık H.'ın yanında şeklindeki beyanı altınların traktörün borcu için kendisi tarafından bozdurulduğu ve iade edilmediğinin haricen ikrarı niteliğindedir. Bu harici ikrarı teyit eden diğer deliller de mevcuttur. O halde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 236/4. maddesi gereğince ziynetlerle ilgili birleşen davanın kabulü gerekirken, yeterli delil mevcut olduğu halde, isteğin reddi doğru bulunmamıştır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen sebeple birleşen dava yönünden BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.12.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/6665
Karar: 2005/9009
Karar Tarihi: 13.06.2005
 
BO
ŞANMA DAVASI - ZİYNET EŞYALARININ ELİNDEN ZORLA ALINDIĞININ KADIN TARAFINDAN İSPAT EDİLEMEDİĞİ - KİŞİLİK HAKLARININ SALDIRIYA UĞRADIĞININ KANITLANAMADIĞI
ÖZET: Davacı kadın ziynet eşyalarının elinden zorla alındığını ispat edememiştir. Davalı koca savunmasında evlilik birliği içinde 4 adet bileziği bozdurup eşya aldıklarını belirtmiştir. Bu dört adet bilezikle ilgili ziynetler yönünden davalının savunması doğrultusunda davanın kabulüne sair dava konusu ziynet eşyaları yönünden davanın reddine karar vermek gerekir.
(4721 S. K. m. 174, 220)
Dava: Taraflar aras
ındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda gün numarası gösterilen hüküm manevi tazminat, ziynetler, nafakalar ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.
Karar: 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Davacı kadın ziynet eşyalarının elinden zorla alındığını ispat edememiştir. Davalı koca savunmasında evlilik birliği içinde 4 adet bileziği bozdurup eşya aldıklarını belirtmiştir. Bu dört adet bilezikle ilgili ziynetler yönünden davalının savunması doğrultusunda davanın kabulüne sair dava konusu ziynet eşyaları yönünden davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı biçimde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden davacı kadının kişilik haklarının saldırıya uğradığı kanıtlanmamıştır. Türk Medeni Yasasının 174/2. maddesi koşulları oluşmamıştır. Davacının manevi tazminat isteminin reddi gerekirken yazılı biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
4- Kabule göre de; Kısmen reddedilen ziynet eşyalarının iadesi davasında reddedilen kısım üzerinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nisbi vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru olmamıştır.
5- Davacı kadının temyiz incelemesine gelince;
Davacının davası kabul edildiği durumda kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücreti takdir edilmemesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle koca yararına, 5. bentte gösterilen sebeplerle kadın yararına BOZULMASINA, davalı kocanın diğer temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen sebeplerle ONANMASINA, bozma sebebine göre ziynetler yönünden vekalet ücretinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13.06.2005 (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Evlİlİk Öncesİ Kredİ İle Satin Alinan Ev Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 14-07-2011 19:42
Boşanma davasında müşterek çocukların şahitliği Av.Serbay Meslektaşların Soruları 5 23-12-2010 10:52
Boşanma-Müşterek Çocuğun Velayeti Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 03-02-2009 22:20
ıslah - Boşanma davası - müşterek ev dilara Meslektaşların Soruları 4 14-02-2007 11:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06168509 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.